Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

İddet Bekleme müddeti.

Sayılmış. Madud.

Cemaat.

Hıfz.

Fık: Kocasından ayrılan kadının, başkası ile evlenebilmesi için, üç defa hayız görüp temiz oluncaya kadar geçen zaman. (Kocasından boşanırsa 100 gün, kocası ölürse 130 gün.)

İDDET

Sözlükte "saymak, miktar, adet" anlamlarına gelen iddet, bir fıkıh kavramı olarak, herhangi bir sebeple evliliğin sona ermesi halinde, kadının yeni bir evlilik yapabilmek için beklemek zorunda olduğu süreyi ifade eder.

İddetin, kadının hamile olup olmadığının anlaşılarak nesebin karışmasını önleme, taraflara düşünme ve tekrar bir araya gelme fırsatı verme, kadın için yeni hayata ruhen hazırlanma, evlilik bağını yok etmemek gibi hikmetleri bulunmaktadır.

Sahih evlilikte zifaf veya sahih halvet gerçekleşmiş ise, fâsit evlilikte ise zifaf meydana gelmiş ise ayrılmaları halinde kadının iddet beklemesi gerekir. Ancak evlilikten sonra erkeğin ölmesi halinde, zifaf veya halvet şartı aranmaksızın kadın iddet bekler. Kur'ân-ı Kerim'de, evliliğin sona eriş şekline ve kadının hamile olup olmamasına göre iddet süreleri farklı olarak belirlenmiştir.

Evlilik boşanma veya fesih yoluyla sona ermiş ve kadın da hamile değil ise, âdet gören kadın üç hayız süresi iddet bekler (Bakara, 2/228); herhangi bir sebeple âdet görmeyenler ise, üç ay süreyle iddet beklerler (Talâk, 65/4). Evlilik erkeğin ölümü ile sona ermiş ve kadın da hamile değilse, iddet süresi dört ay on gündür (Bakara, 2/234). Evlilik ne şekilde sona ererse ersin, hamile olan kadının iddeti, doğum yapıncaya kadardır; doğum yapmasıyla iddeti sona erer (Talâk, 65/4).

İddet bekleyen kadınların nafakaları belirli şartlarla ayrıldığı kocaları üzerinedir. Hanefîlere göre boşanma sebebiyle evliliğin sona ermesi halinde, iddet süresince kadının yiyecek, giyecek, barınma gibi ihtiyaçları, boşayan koca tarafından karşılanır. Ölüm sebebiyle evliliğin sona ermesi halinde, vefat eden kocanın vücup ehliyeti sona erdiğinden nafaka borcuna muhatap olması söz konusu değildir. Ancak, kocanın bir yıl süreyle evden çıkarılmamasını vasiyet etmesi, Kur'ân-ı Kerim'de tavsiye edilmiştir: "Sizden ölüp de (dul) eşler bırakan kimseler, zevcelerinin, evlerinden çıkarılmadan, bir yıla kadar bıraktıkları maldan faydalanmaları hususunda (sağlıklarında) vasiyet etsinler. Eğer o kadınlar, (kendiliklerinden) çıkıp giderlerse, kendileri hakkında yaptıkları meşru şeylerden size bir günah yoktur. Allah azîzdir, hakîmdir." (Bakara, 2/240).

İddet esas itibariyle kadının beklemek zorunda olduğu süre olmakla birlikte, bazı durumlarda erkeğin de beklemesi gerekir. Erkeğin boşandığı eşinin kız kardeşi, halası, teyzesi veya yeğenleriyle evlenmek istemesi halinde, boşadığı eşinin iddetini tamamlamasını bekler. Aynı şekilde, dört kadınla evli iken bunlardan birisini boşaması halinde, tekrar bir kadınla evlenebilmesi için, boşadığı kadının iddetini tamamlamasını bekler. (İ.P.)

İDDET

1) Hâmile olup, kocası vefât eden kadının iddeti, çocuğu olunca biter.

Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

... Hâmile kadınların iddetleri ise çocuklarını doğurmaları ile son bulur. (Talâk sûresi: 4)

2) Hâmile olmayıp kocası ölen kadının iddeti dört ay on gündür.

Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

Sizden vefât edenlerin geride bıraktıkları zevceler (hanımlar) kendi kendilerine dört ay on gün beklerler (beklesinler). (Bekara sûresi: 234)

3) Hâmile olup, boşanan kadının iddeti, hamlini vad etmekle yâni çocuğu olunca tamam olur. Kocası ölen, hâmile kadının durumu gibidir.

4) Kadın hayz (âdet) gören kadınlardan olup, hâmile olmadığı hâlde kocasının boşadığı kadının iddeti, üç ay başı hâli veya üç temizlik müddetidir.

Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

Boşanmış kadınlar, kendi kendilerine üç âdet müddeti beklerler ve Allah'ın rahimlerinde yarattığı çocuğu saklamaları kendilerine helâl olmaz. (Bekara sûresi: 228)

5) Hayzdan kesilen (âdet görmeyen) ve boşanmış kadının iddet zamânı boşanma târihinden îtibâren üç aydır.

Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

(Yaşlılık dolayısı ile) hayzdan kesilmiş kadınlarınız (hakkındaki iddet, bekleme hükmünden) şüphelendinizse (bunu bilmediğinize göre) onların iddeti de üç aydır. Henüz hayz görmeyenler de öyle (boşandıkları zaman üç ay iddet beklerler)... (Talâk sûresi: 4) (İbn-i Âbidîn, Kâşânî, Hacı Zihni Efendi, Abdurrahmân Cezîri)

Talak (boşama) iddeti zamânında kadına nafaka verilir. İddet zamânı bitince nafakası kesilir. (Ubeydullah bin Mes'ûd)

İddet; Hanefî ve Hanbelî mezheblerinde, ilk temizlik başından, üçüncü hayzın sonuna kadar olan zamandır. Şâfiî ve Mâlikî mezheplerinde üç temizlik geçinceye kadardır. Hayz görmüyorsa, talak için üç ay, ölüm için dört ay on gündür. (İbn-i Âbidîn)

Haccın edâ şartlarından birisi de kadın iddet hâlinde olmamaktır. (İbn-i Âbidîn)

İddet bekleyen kadınla iddeti bitinceye kadar evlenilmez. (İbn-i Âbidîn)

İDDET

İddet, ölüm veya boşanmadan sonra, nikaha ait eserlerin son bulması için şer'an belirlenmiş bir müddet demektir. Bu müddet son bulmadıkça kadın -ve bazı hallerde erkek- başkası ile evlenemez.

İddetin müddetini tespit hususunda kadın tarafına bakmak gerekir. İddet: Ölüm, boşanma veya nikahı fesh muamelesinin vuku bulduğu zamandan başlar, belirli müddetlerin sona ermesiyle yahut kadının doğum yapması ile son bulmuş olur.

Boşama veya ölüm iddetinin başlaması kameri ayın ilk gününe tesadüf eder ise hilalin çıkış ve girişine; ayın ortasındaki günlerden birine rastlarsa günlere itibar olunur.

Ayın ortalarına tesadüf etmesine göre, hayız görmeyen bir kadın boşandığı zaman, doksan gün; kocası ölüp de hamile bulunmayan bir kadın da yüz otuz gün iddet bekler.

Esas itibariyle iddetin nevileri üçtür:

a) Hayız ile son bulacak iddet

b) Aylar ile tamamlanacak iddet

c) Doğum ile sona erecek iddet

1 - Soru: Kocası ölmüş bir kadın, hamile değil ise ve kocası ölmeden önce hamile intac edecek bir yakınlık da vuku-bulmamış ise gene dört ay on gün bekleyecek midir?

Cevap: Aralarında cinsi mukarenet vuku bulmamış olsa bile gene dört ay on gün bekleyecektir.

2 - Soru: Erkek iddet bekler mi? İslam fıkhında böyle bir şey var mı?

Cevap: Evet, erkeklerde de iddet bekleme vardır. Fıkıh kitaplarımızda buna "İddet-i rical" adı verilmektedir. Bahsi geçen iddet, kadında olduğu gibi mutlak manada bir iddet olmayıp, ya boşadığı kadının veya alacağı kadının durumundan doğan izafi bir iddet olmaktadır, "îddet-i rical", 12 yerde olmaktadır. Onlardan birkaç örnek vermekle yetineceğiz.

1) Dört tane hanımı bulunan bir kimse, bunlardan birini boşadığı zaman, boşadığı kadının iddeti dolmadıkça başka bir kadınla evlenemez.

2) Boşadığı kadının kız kardeşini, teyzesizi veya halasını nikahlamak dilediği zaman, boşadığı kadının iddeti dolmadıkça bunlardan biri ile evlenemez.

3) İddet bekleyen bir kadınla evlenmek isteyen bir kimse, o kadının iddetinin dolmasını bekler.

4) Karısını üç talakla boşamış bulunan bir kimse, onunla yeniden evlenmek diler ise, iddetinin dolması ve başka bir kocaya varıp, onun ölümü veya bu kadını boşamasından sonra, iddetin dolmasını beklemesi gerekir.

5) Müslaman iken irtidad etmiş veya aslında putperest bulunan bir kadının nikahlanabilmesi için İslamiyeti kabul etmesi beklenir. (Bu hususta daha geniş malumat için Nimetü'l-İslam adlı kitabın Münakehat ve Müfarakaat bahsine bakılmasını tavsiye ederiz)

3 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Kocası olduğu bilinmeyerek nikahlanıp, cinsi mukarenette bulunulan Hind'in kocasının meydana çıkmasıyla (sonraki vardığı adamdan) ayrılmış olsa, iddet lazım gelir" (H.Ec. c. 1/26)

Açıklama: İkinci evlilikten rahimde çocuk olup olmadığının anlaşılması için kadın, ayrılışı takiben üç adet göresiye kadar iddet beklemek zorundadır.

4 - Ali Efendi Fetvalarından: "Ölüm iddetinde bulunan Hind, iddeti tamam olmadan nefsini başkasına nikahlamakta güçlü ve salahiyetli değildir" (H.Ec. c. 1/29)

Açıklama: İslam dininin bu hususta koyduğu engelleyici hüküm, neslin kime ait bulunduğunun tesbiti, doğacak çocuğun töhmetten kurtarılması ve onun yetişmesindeki hizmetlerin kime ait olacağının açıklanması içindir.

5 - Abdürrahim Fetvalarından: "Kocası İslam (dinine girmek)ten yüz çevirdiği için (kaadi tarafından) araları ayrılan (boşanan) Müslüman kadın, başkası ile evlenmek dileğinde iddet lazım gelir" (H.Ec. 1/32)

Açıklama: Gayrimüslim bir kadın, İslam dini ile müşerref olunca kocasına, İslam dinini kabul etmesi teklif edilir. Erkek, bu teklifi reddederse, Müslüman kadının o erkeğin nikahı altında devamına dini müsaade olmadığından, kaadi tarafından nikahları fesholunur. Bu şekilde kocasından ayrılmış bulunan bir kadına iddet beklemek icap eder. Üç adet görüp temizlenmedikçe başkası ile evlenemez.

6 - Ali Efendi Fetvalarından: "Kocası başka bir memlekette olan Hind'e adil bir kimse olan Amr gelip, "Kocan öldü" diye haber verse, Hind bu habere inanacak olursa kendisini başkasına nikahyalabilir" (H.Ec. 1/26)

Açıklama: Bu fetva, kocasının öldüğünü adil bir kişinin haber vermesi üzerine, kadının o şahsın sözü ile hareket edebileceğini ortaya koymaktadır. Kadın, bu hususta bir kişiden başka şahit bulamazsa, o kişinin verdiği habere de itimadı varsa, onun beyanına dayanarak ölüm iddetini tamamladıktan sonra yeni evliliğe gidebilir.

7 - Feyziye Fetvalarından: "Hind'in başka bir şehirde bulunan kocasının mürted olduğu, adil bir kimse tarafından haber verilse, Hind (bu babere) inanması neticesinde ve iddeti dolduktan sonra kendisini bir başkasına nikahlamaya güçlü olur" (H.Ec. c. 1/39)

8 - Soru: Kocasından boşanıp da iddet beklemekte olan bir kadın, iki defa adet görüp temizlendikten sonra kocası ölecek olsa iddeti son bulmuş olur mu?

Cevap: Bu sorunuzun cevabı, boşanmanın şekline göre hükümde değişiklik gerektirir. Şöyle ki: O kadın, talak-ı ric'i ile boşanmış idiyse kocasının ölümü üzerine ölüm iddetini beklemesi, yani dört ay on günlük müddeti doldurması gerekir. Şayet talak-ı bayinle boşanmış ise bir adet daha görmesiyle iddeti son bulmuş olur.

9 - Soru: Boşanmada iddetin üç hayız görmek olduğunu biliyoruz. Fakat hayız görmeyen bir kadın boşanacak olursa iddetini hangi esasa göre bekleyecektir?

Cevap: Böyle bir kadın, boşandığı tarihten itibaren üç ay iddet bekler.

10 - Soru: Fasid bir nikahla evlenmiş bulunan ve aralarında cinsi mukarenet vaki olan bir kadını, başka bir kimsenin hemen nikahlaması doğru olur mu?

Cevap: Eğer cinsi mukarenet vaki olmasaydı onu hemen nikahlamasında bir mahzur yoktu. Fakat aralarında cinsi mukarenet vuku bulduğundan dolayı, kadının iddet beklemesi gerekir. Bu iddet fasid bir nikahtan dolayı değil, aralarındaki cinsel mukarenet sebebiyle olmaktadır.

11 - Abdürrahim Fetvalarından: "Mecbub'un halvette bulunduktan sonra boşadığı karısına -ihtiyat olarak- iddet lazım gelir" (H.Ec. 1/78)

Açıklama: Mecbub, husyeleri çıkarılmış veya tenasül uzvu kesilmiş bulunan erkeğe denilmektedir. Böyle bir koca, kimsenin bulunmadığı bir mekanda karısı ile başbaşa kaldıktan sonra onu boşasa, ihtiyatla amel etmiş olmak için kadın iddet bekler.

İddetin teşrii hikmetine gelince; bu her şeyden önce bir ubudiyyet vazifesi bulunmaktadır. Beşeri noktadan ele alındığı zaman bilinen bazı hikmetlere istinad etmektedir. Şöyle ki: Rahmin, gebelikten uzak olup olmadığını anlamak, doğacak çocuğun nesebini sarahatle tayin edip hukukunu korumak, nikah nimetinin zeval bulmasından dolayı teessürünü açığa koymak, evliliğin kadrine riayet ve itinada bulunmak ve bazı hallerde zevciyyetin iadesi için düşünmeye müsait bir müddet elde etmek gibi içtimai, ferdi ve ahlaki gayeleri içine almış bulunmaktadır.

Bunları açıklığa kavuşturmak için tafsilde fayda mülahaza etmekteyiz.

Şöyle ki: Sahih bir nikahla nikahlanmış olup da cinsi mukarenetten, sahih veya fasid halvetten sonra talak-ı ric'i veya talak-ı bayin ile kocasından ayrılan yahut denklik bulunmaması gibi bir sebeple nikahı fesh olunup ayrılan ve hayızdan kesilmiş bulunmayan hür kadınların iddet müddeti eksiksiz üç hayızdır. Boşama, hayız haline tesadüf ederse bu hayza itibar olunmaz, bundan başka üç hayız müddeti beklemek icap eder.

Sahih bir akidle nikahlanmış olup da hamile bulunmayan kadınların kocaları vefat edince, hayattaki karısı dört ay on gün iddet bekler. Aralarında cinsi mukarenet veya halvet bulunsun veya bulunmasın hüküm budur.

Sahih bir akidle nikahlanmış olup da hamile iken kocası vefat eden veya boşanmak suretiyle kocasından ayrılan bir kadının iddeti doğum ile son bulur. Çünkü doğum, kadının rahminin beraatine açık bir delildir. Birden fazla çocuğa hamile bulunan kadının iddeti, son çocuğun doğması ile nihayete ermiş olur.

İddet bazan da iki müddetin hangisi daha uzun ise onunla olur. Şöyle ki:

Kocasının ölüm hastalığı sırasında talak-ı bayin ile boşanmış bulunan bir kadın, henüz iddeti son bulmadan kocası ölse, "Eb'adül-eceleyn"e tabi olur. İçinde üç hayız bulunan dört ay on gün ile iddet bekler. Şayet üç hayzı ikmal etmeden önce bu müddet geçecek olsa, hayızları tamamlayıncaya kadar iddeti uzar.

İslam alimlerinin bu husustaki tetkikatı oldukça geniş ve doyurucudur. Bu kitabın hacmi bunların hepsini içine alacak genişlikte olmadığından biz bu kadarla yetineceğiz.

12 - Abdürrahim Fetvalarından: "Kocanın (boşamayı) bağladığı şartın olması ile kocasından ayrılan Hind'in iddeti, ayrılma gününden değil, şartın vuku bulduğu günden başlamış olur" (H.Ec. 1/77)

13 - Ali Efendi Fetvalarından: "Hıristiyan Hind'in Müslüman kocası vefat etse Hind'e iddet lazım olur" (H.Ec. 1/75)

14 - Abdürrahim Fetvalarından: "Kocası başka memlekette olup da boşanma haberi gönderilen Hind'in iddeti, haberin ulaşmasından itibaren olmayıp, boşamayı takip eden zamandan olur" (H.Ec. 1/77)

15 - Abdürrahim Fetvalarından: "Hind'in kocası başka memleketten gelip, "Ben seni üç ay önce boşadım" diye ikrar etse, iddeti ikrar gününden muteber olur" (H.Ec. 1/77)

16 - Abdürrahim Fetvalarından: "Hind, ölmüş bulunan kocası Zeyd'den dolayı (beklediği) iddet tamam olmadan kendisini Amr'a nikahlasa, halvette bulunmadan ve gerdeğe girmeden önce Amr da vefat etse, Hind'in iddeti, Zeyd'in vefatı gününden itibaren olur" (H.Ec. 1/77)

17 - Behce Fetvalarından: "Küçük yaştaki Hind'in kocası ölse, iddeti dört ay on gün olur" (H.Ec. 1/67)

Açıklama: Sahih bir akidle nikahlanmış olan kadın, hamile değil ise dört ay on gün iddet bekler. Aralarında cinsi mukarenet vaki olsun veya olmasın hüküm budur.

18 - Behce Fetvalarından: "Taldk-ı ric'i ile boşanan kadının, iddeti içinde kocası vefat etse, iddeti ölüm iddetine çevrilir. Fakat, taldk-ı bayın ile boşanmış bulunan kadının iddeti (ölüm iddetine) çevrilmez" (H.Ec. 1/68)

19 - Ali Efendi Fetvalarından: "Boşanmış bulunan kadın, uzuvları belirmiş ölü bir çocuk düşürse iddeti son bulur" (H.Ec. 1/76)

Açıklama: Uzuvları tamamen veya kısmen belirmiş olarak vaki olan düşük, doğum hükmündedir. Bu itibarla böyle bir düşükle iddet tamam olur. Fakat uzuvları belirmemiş ise üç hayız ile iddetini tamamlar.

20 - Feyziye Fetvalarından: "Hind, ben seninle evlendiğim zaman kocamdan dolayı beklediğim iddet dolmamıştı diye dava etse, koca Amr inkar edip kadın (iddiasını) isbat edemese tefrik olunmaz" (H.Ec. c. 1/35)

Açıklama: İslam hukukunda bir davanın makbul olması için iddia sahibinin delil göstermesi gerekir. İnkar edene de yemin teklif edilir. Bu esasa göre koca inkar edip kadın da delil göstermezse dava düşer.

21 - Netice Fetvalarından: "Sinn-i iyas içinde olup da boşanmış bulunan Hind iddeti içinde iken (kendisini) boşayan erkek ölse, Hind'in iddeti ölüm iddetine dönmez" (H.Ec. 1/61)

22 - Netice Fetvalarından: "Hind, kocasına nitaben, "Beni bir ay önce üç talak ile boşadın" dediğinde, koca, "Ben o zaman mecnun idim, hatırlayamam" dese, kadın da aklı başında iken boşadığını ispat etse, son cinsi mukarenetten itibaren iddet beklemesi lazım gelir" (H.Ec. 1/61)

23 - Behce Fetvalarından: "Birinci kocadan (boşanıp da) iddeti dolmadan önce ikinci kocanın (kendisi ile) gerdeğe girmesi neticesinde, tahlil-i şer'i hasıl olmaz" (H.Ec. 1/62)

Açıklama: İddetin müddeti dolmadan önce ikinci koca ile birleşmesi neticesinde hülle yapılmış olmaz. Binaenaleyh, bu kadın iki kocaya tekrar nikahlanamaz.

24 - Behce Fetvalarından: "İddet bekleyen bir kadın, (şer'an kabul olunan) bir cihet bulunmadıkça kocasının evinden çıkıp başka bir mahalde gecelemeye güçlü (ve salahiyetli) olmaz" (H.Ec. 1/71)

Açıklama: Kadın, iddeti dolasıya kadar, içinde iddet beklediği evden dışarı çıkamaz. Gerek talak-ı ric'i ile gerekse bayin talakı ile boşanmış olsun hüküm aynıdır. Kendisini boşayan kocası izin verse bile dışarı çıkması caiz olmaz. Çünkü bu hususa Allah'ın hakkı taalluk etmiş bulunur. Kocası vefat etmiş bulunan bir kadın ise, bu yerden geceleri çıkamazsa da gündüzleri çıkabilir. Bazı ihtiyaçlarını temin etmek için dışarıya çıkmaya lüzum hasıl olabilir. Mehmed Emre - www.ihya.org - Çağımız ve Günümüz Meselelerine Fetvalar

ÜÇ TALAK MESELESİ

Üç talak meselesi üzerinde müçtehidler ve fıkıh alimleri, birçok açıklamalarda bulunmuşlar ve bunun neticeleri hakkında mufassal bilgiler sunmuşlardır. Bu hususla ilgili fetvaları din kardeşlerimizin istifadesine arzetmeden önce kısa bir açıklama yapmakta fayda mülahaza etmekteyiz.

a) Ayrı ayrı zamanlarda birer birer boşama yaparak üç boşamada bulunmak

b) Önce bir, daha sonra iki talak ile üç boşama hakkını kullanmak

c) Önce iki, sonra bir boşamada bulunmak suretiyle üç talak vermek

d) Bir defada üç talak vermek suretiyle bütün boşama haklarını bir defada kullanmak.

Bu sayılan şekillerin hangisinden gidilecek olursa, neticede "üç" boşama vuku bulmuş olacaktır. İslam fukahasının bu mevzua ışık tutacak bir kısım fetvalarını aşağıya alıyoruz.

1 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, karısına hitaben bir daha seninle cima edersem üç talak ile şart olsun, deyip bir ay geçince cima etmeden talak-ı bayin ile boşasa ve iddeti içinde iken tekrar nikahlasa da cinsi mukarenette bulunsa üç talak vaki olur."

Açıklama: Üç talakı önlemenin yolu yukarıda açıklanmıştır. İddetin dolması beklenmeden nikah kıyılıp cima edildiği için boşama vaki olur.

2 - Netice Fetvalarından: "Başka bir memlekete giden kimse, bo-şamaya niyet ederek karısına hitaben, altı aya kadar gelmezsem başkasına var, deyip gitse ve (belirtilen zamanda) gelmese karısı ayrılmış olur" (H.Ec. /51)

3 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, karısına hitaben "İraden elinde olsun, istersen üç talak ile boş ol" deyip kadın sükut etse boşama vaki olmaz" (H.Ec. 1/56)

4 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, karısını üç talak ile boşadıktan sonra "Ben, bundan önce karımı bir talak île boşamıştım, iddeti dolmuştu" deyip kadın da bu sözü doğrulasa itibar olunmaz" (H.ec. 1/56)

5 - Abdürrahim Fetvalarından: "İraden elinde olsun" dediğinde kadın boşanmayı ihtiyar etmese (koca) daha sonra "üç talak ile boş ol" dese, üç boşama meydana gelmiş olur" (H.Ec. 1/55)

6 - Behce Fetvalarından: "Bir kere "Şart olsun" deyip de üç talaka niyet eylese, bir boşama vaki olur" (H.Ec. 1/50)

Açıklama: Üç talakın vukuu için sadece kalben niyet etmek kafi değildir. Ya sarahaten üç sayısını söylemek veya üç sayısını ifade eden bir işaretle boşama yapmak gerekir.

7 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, taldk-ı bayin ile boşamış olduğu kadına, iddeti içinde üç talakla boş ol dese üç boşama meydana gelmiş olur" (H.Ec. 1/51)

Açıklama: Talak-ı bayin, hanımı ile gerdeğe girmeden önce, sarih veya kınai lafızlardan biri ile yapılan boşama veya gerdeğe girdikten sonra sen mübanesin, seni ibane ettim, gibi beynuneti ifade eden lafızlardan biri ile vukuu bulan boşamalardır.

Talak-ı bayin ile yapılan boşamada, henüz iddet dolmadan, karısını iki veya üç talakla boşasa, söylediği sayıya göre boşama meydana gelir.

8 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, karısına beş talakla boş ol dese, üç boşama meydana gelir" (H.Ec. 1/51)

Açıklama: Hür bir erkeğin boşama hakkı en son üç defadır. Bundan fazla söylenmesi halinde üç talak vaki olur, geri kalanı lağv olur.

9 - Abdürrahim Fetvalarından: "Bir erkek karısına (bitaben) "Eğer istersen benden üç talakla boş ol" dese kadın da sükut edip ağlasa boş olmaz" (H.Ec. 1/52)

Açıklama: Kadının ağlaması, duyduğu haberden razı olmadığı ve boşanmak istemediğini ifade eder. Bu sebeple, boşama vaki olmaz.

10 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, karısına "Birden üçe kadar boş ol" dese, iki boşama vaki olur" (H.Ec. 1/52)

Açıklama: Sayılarla ifade edilen hususlarda, sınır teşkil eden rakam, kastedilen sayıya dahil olmaz. Bu sebeple ancak iki boşama vaki olur.

11 - Abdürrahim Fetvalarından: "İki karısı olan Zeyd, hanımlarına hitaben, eğer falan yere giderseniz üçer talakla boş olun, dediğinde biri gidip diğeri gitmese boşama meydana gelmez" (H.Ec. 1/66)

Açıklama: Kocanın hitabında her iki kadın müşterek bulunduğundan ancak ikisinin gitmesi ile üç talak meydana gelir. Fakat birisinin gitmesi ile şart tam olarak tahakkuk etmediğinden, üç boşama meydana gelmez.

12 - Ali Efendi Fetvalarından: "Karısını boşamış olan bir kimseye, "Hanımını bir talakla mı boşadın?" diye sorulduğunda, "Bir, iki, üç, dört" diye cevap verse ailesi üç talakla boşanmış olur" (H.Ec. 1/67)

13 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd'e "Falan işi işlersen karın üç talakla boş olsun mu?" dediklerinde "Olsun" deyip o işi yapsa, karısı üç talakla boş olur" (H.Ec. 1/69)

14 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, "Karım Hind'in üzerine evlenecek olursam talak-ı selase üzerime olsun" deyip daha sonra Zeyneb'i nikahlasa ikisinden birisi üç talakla boş olup, Zeyd'e hangisinin boş olduğu açıklatılır" (H.Ec. 1/71)

15 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, hanımlarına hitaben, "Eğer falan şeyi yaparsanız üçer talakla benden boş olun" deyip, (sonra bu durumdan kurtulmak için) zevcelerini talak-ı bayın ile boşayıp, iddet olduktan sonra o işi yapacak olurlarsa, Zeyd'e tekrar nikahları yapılabilir. Daha sonra o işi yapsalar artık (üç talakla) boş olmazlar" (H.Ec. 1/72)

16 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd'den üç defa kelimesi küfür sadır olsa hülle icap etmez" (H.Ec. 1/69)

Açıklama: Küfür kelimesini sarfeden kimsenin İslamiyet'le bağlantısı koptuğu gibi, karısının nikah bağlantısı da kopar. Ancak, küfür kelimesi ile olan ayrılığın neticesi, talak lafzı ile olan ayrılıktan farklıdır. Talak (boşama) lafzının üç defa tekrarı, hülleyi gerektirir. Küfür lafzı ile nikah zedelenir ve yenilenmesi gerekirse de üç defa tekrarı halinde hülle icap etmeksizin nikah yapılabilir.

17 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, bir işi yapmamak üzere üç talaka şart etse, sonra karısını bir talakla boşayıp iddeti dolduktan sonra o işi yapsa, boşama vaki olmaz" (H.Ec. 1/57)

Açıklama: Üç talak, bir şarta bağlanarak konuşulmuş olsa, bunu ortadan kaldırmak için önce bir talak ile kadını boşayıp üç adet göresiye kadar beklenilir ve böylece iddetini doldurduktan sonra o iş yapılacak olursa, üç talak vaki olmaz. Yeniden nikah akdi ile evliliğin devamı temin edilmiş olur.

18 - Netice Fetvalarından: "Boş ol" lafzı ile talak-ı ric'i vaki olur. Bu durumda, iddet dolduktan sonra "üç talakla boş ol" dese hülle yapılmaksızın (o kadını) nikahlayabilir" (H.Ec. 1/59)

Açıklama: Bu fetvada iddeti dolan kadın, talaka mahal olmaktan çıkmış olmaktadır. Bu itibarla "üç talakla boş ol" denilmesi, onun hakkında geçerli olmaz. Bu sebeple de hülle yapılmaksızın nikahlanabilir.

19 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, gerdeğe girdiği hanımına, "Benden boş ol" deyip, iddeti devam ederken, "Üç talakla boş ol" dese, hülle yapılmadan o kadını tekrar nikahlamaya güçlü (ve muktedir) olamaz" (H.Ec. 1/66)

20 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, hamile bulunan karısını üç talakla boşasa, hülle yapılmadan (tekrar) nikah laması caiz olmaz" (H.Ec. 1/67)

21 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd falan işi yaparsam karım üç talak ile boş olsun dese ve o karısını boşayıp başkası ile evlendikten sonra o işi yapmış olsa üç talak vaki olmaz" (H.Ec. 1/63)

Açıklama: O kimse, bu sözü sarfettiği zaman nikahı altında bulunan kadını boşayınca yapılan talik talakı yıkılmış olur. Başka bir kadın ile evlenince, bu söz ve şart olmaksızın nikahlanmış olacağından, bahsi geçen işi yapmakla talak vaki olmaz.

22 - Behce Fetvalarından: "Kocanın inkar ettiği üç talakı, Hind'in gösterdiği şahitlerin biri, bir talaka; diğeri iki, bir diğeri de üç boşanmaya şahitlik etseler üç boşama sabit olur" (H.Ec. 1/63)

23 - Netice Fetvalarından: "Talak-ı ric'i ile boşadığı kadın için "Eğer müracaat edersem üç talak ile boş olsun" deyip de iddeti tamam olduktan sonra nikahlamış olsa, talak vaki olmaz" (H.Ec. 1/53)

Açıklama: Talak-ı ric'ide yapılacak müracaat, iddet dolmadan önce olacaktır. Kadın üç adet görüp temizlenince boşama talak-ı bayin'e dönüşmüş ve kadın ile erkek arasında tam bir ayrılık vücuda gelmiş olur. Müracaat etme şartına bağlanan üç talak, iddetin dolması ile yıkılmış olacağından, daha sonra nikah kıyılması ile talak vaki olmaz.

24 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, karısına hitaben "Sen boşsun" deyip sükut ettikten sonra, "Üç olarak" dese, susması nefesinin kesilmesinden ise, üç talak vaki olur" (H.Ec. 1/53)

25 - Ali Efendi Fetvalarından: "Falan işiyaparsam üç talak üzerime olsun, dese böyle demek oranın örfünde üç talak ile boş olsun demek ise, o işi yaptığında üç boşama vaki olur" (H.Ec. 1/61)

GEÇİCİ EVLENME ENGELLERİ Mutlak evlenme engelleri hiçbir şekilde ortadan kalkmazken, geçici veya nisbî evlenme engelleri belirli hallerde ortadan kalkabilir ve önceden evlenmeleri yasak olanlar geçerli bir şekilde evlenebilirler. Geçici evlenme engelleri; din ayrılığı, dört kadınla evli olma, üçlü boşama, bekleme süreleri, başkası ile evli bulunma, iki hısımla birden evlenmek gibi başlıklar altında toplanabilir. Bunları kısaca açıklayacağız.

1) Din ayrılığı: Evlilik hayatı, karıkoca arasında karşılıklı sevgi, saygı ve anlaşmanın bulunmasını gerektirir. Aynı dine mensup olanlar farklı dine inananlardan daha kolay ve daha iyi anlaşırlar. Eşlerin farklı dinden olması, doğacak çocukların dinî ve ahlâkî eğitimlerini de etkiler. Bu yüzden İslâm'da olduğu kadar, Hristiyanlık ve Yahudilikte de din ayrılığı bir evlenme engeli sayılmıştır.

Müslüman erkek veya kadın, müşriklerle evlenemez. Müşrik kapsamına puta tapanlar girdiği gibi aya, güneşe, ateşe ve tabiat güçlerine tapanlarda girer. Hiç bir dine bağlı olmayan ateistlerde yasak kapsamındadır.

Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Allah'a ortak koşan kadınlarla, onlar imana gelinceye kadar evlenmeyin. Şüphesiz inanmış bir câriye, hoşunuza gitse bile, müşrik bir kadından daha hayırlıdır. İslâm'ı kabul etmedikçe mü'min kadınları müşrik erkeklere nikâhlamayınız. Çünkü mü'min bir köle, hoşunuza gitse bile müşrik erkekten daha hayırlıdır" (el-Bakara, 2/21). Bu yasağa uymadan yapılacak bir nikâh akdi bâtıldır.

Bugünkü Hristiyan ve Yahudilerin akîdelerinde Allah'a şirk unsurları bulunduğu (bk. el-Mâide, 5/5, 72; et-Tevbe, 9/30) öne sürülerek onların da müşrik kapsamına girdiği söylenebilir. Ancak çoğunluk İslâm fakihlerine göre, müşriklerle evlenme yasağı bildiren el-Bakara Sûresi 21 nci âyeti, aşağıdaki âyetin hükmü tarafından tahsis edilmiştir ve ehl-i kitap kadınları ile evlenmeye izin verilmiştir: "Namuslu, zinaya sapmamış ve gizli dostlar da edinmemiş insanlar hâlinde yaşamanız şartıyla mü'minlerden hür ve iffetli kadınlarla, kendilerine sizden önce kitap verilenlerden yine hür ve iffetli kadınlar dahi, siz onların mehirlerini verip, nikâh edince (size helâldir)" (el-Mâide, 5/5). Ancak İslâm toplumuna düşman olan harbî ve ehl-i kitap olan bir kadınla evlenmek mekruh olup, bu konuda İslâm fakihleri arasında görüş birliği vardır (el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', Mısır 1327-28/1909, 1910, II, 271; İbnü'l-Hümâm, a.g.e., II, 372 vd.; el-Cassâs, a.g.e., II, 324; es-Sâbûnî, Tefsîru Âyâti'l-Ahkâm, Dımaşk 1397/1977, II, 564).

2) Üçlü boşamadan doğan evlenme engeli: İslâm hukuku kocaya ve bazı durumlarda da kadına boşanma yetkisi vermiştir. Boşanan eşler yeniden evlenebilir. Ancak kadın üç defa boşanmış olursa, dördüncü defa aynı erkekle evlenebilmesi için, başka bir erkekle normal olarak evlenip, başka bir evlilik tecrübesi geçirmesi şart koşulmuştur. İşte, kadını önceki kocasıyla yeniden evlenmede helal hale getiren bu ara evliliğine "tahlîl (helâl kılma)" veya "hulle" adı verilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Yine erkek, karısını (üçüncü defa olarak) boşarsa, ondan sonra kadın kendinden başka bir erkeğe nikâhlanıp varıncaya kadar ona helâl olmaz. Bununla birlikte, eğer bu yeni koca da onu boşarsa, onlar Allah'ın sınırlarını ayakta tutacakları kanaatinde iseler birbirlerine dönmelerinde her ikisi hakkında bir sakınca yoktur" (el-Bakara, 2/230).

Meşrû bir hullenin şartları şunlardır: a) Bir defada veya ayrı zamanlarda üç kere boşanan kadın iddetini tamamlayacak, b) Bundan sonra, başka bir erkekle, sahih nikâhla evlenecek, c) Evlendiği ikinci kocasıyla zifaf meydana gelecek, d) Ölüm veya boşanma yoluyla bu ikinci evlilik sona ermiş bulunacak, e) Kadın ikinci kocadan olan iddetini tamamlamış bulunacak.

İkinci erkekle yapılacak hulle evliliği, boşamak şartıyla anlaşmalı olursa Hanefilere ve bazı Şâfiîlere göre, bu mekruh olmakla birlikte geçerlidir. Yalnız hulle için konuşulan şart yok sayılır. Hadislerde anlaşmalı nikâh yapana "Muhallil (helâl kılıcı)" ifadesinin yer alması bu ikinci nikâhın sahih olduğunu gösterir. el-Evzâî'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Anlaşmalı nikâh yapân ne kötü yapmıştır, ancak bu nikâh câizdir" (es-Sâbûnî, a.g.e., I, 341).

İmam Mâlik, Ahmed b. Hanbel ve bazı Şâfiîlere göre ise, anlaşmalı yapılan hulle evliliği bâtıl olup, bununla kadın ilk kocaya helâl olmaz. Dayandıkları delil şudur: Rasûlüllah (s.a.s) anlaşmalı nikâh yapana ve yaptırana lânet etmiş ve birincisine "kiralık teke" tabirini kullanmıştır (Alûsî, Ruhul-Meânî, II, 141).

Gerçekte anlaşmalı evlilik ilk kocaya gerekli teminatı sağlamaz. İkinci koca boşanmaktan vazgeçerse buna çare bulunmaz. Ancak kadın boşama yetkisi (tefvîz-i talûk) almışsa bunu kullanabilir (bk. el-Cassâs, a.g.e., II, 88, 89; Alûsî, a.g.e., II,141; Tefsiru İbn Kesîr, Mısır t.y., I, 280; es-Sâbûnî, a.g.e., I, 341; Bilmen, a.g.e., II, 109; H. Döndüren, a.g.e., 228 vd.).

3) İddete bağlı evlenme engeli:

İddet; evliliğin ölüm, boşanma veya nikâhı fesih sebeplerinden biriyle sona ermesi halinde, yeniden evlenebilmek için kadının beklemeğe mecbûr olduğu süredir. İddet süresince, kadının başka bir erkekle evlenmesi haram olduğu için, bu geçici engel doğurur.

İddet süreleri: Evliliğin kocanın ölümüyle sona ermesi halinde 4 ay 10 gündür (el-Bakara, 2/234 Kadın gebe ise, bu süre doğuma kadardır (et-Talâk, 65/4). Boşanma hâlinde ise kadın üç hayız (kurû') suresince iddet bekler (el-Bakara, 2/228). Hayız görmeyen küçüklerle, hayızdan ümit kesen yaşlıların iddeti üç aydan ibarettir (et-Talâk, 65/4). Buna göre, henüz ergenlik çağına girmemiş olan kız çocukları ile 55 yaşını geçmemiş bulunan kadınların iddet süresi boşamadan itibaren üç aydır (bk. et-Talâk, 65/4). Evlilik dışında yanlışlıkla veya istekle cinsel ilişkide bulunmuş veya zorla ırzına geçilmiş kadınların nikâhla evlenebilmesi için bir defa hayız görünceye kadar bekletilmeleri gerekir. Buna "istibrâ" denir. Hayız görmekle kadının önceki erkekten gebe olmadığı anlaşılmış olur. Hayat kadınları veya efendisi ile cinsel ilişkide bulunmuş olan cariyeler hakkında da aynı hükümler uygulanır (İbnü'l-Hümâm, a.g.e., II, 383, 384; el-Cassâs, a.g.e., I, 414, 415; İbn Rüşd, a.g.e., II, 40, 41; el-Fetâvâ'l-Hindiyye, I, 526; M. Zihni, Münâkehat ve Müferekat, İstanbul 1324/1906, s. 232; Hamdi Döndüren, a.g.e., s. 231 vd.).

4) Çok karılığa bağlı evlenme engeli: Dört kadınla evli olan erkek, bir beşincisiyle evlenemez. Ancak bu eşlerden birinin ölümü veya boşanma hâlinde bu engel kalkar. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Eğer yetim kızlar hakkında adaletli davranamamaktan korkarsanız, sizin için helâl olan diğer kadınlardan ikişer, üçer ve dörder olmak üzere nikâh edin. Eğer bu şekilde de adalet yapamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile yahut mâlik olduğunuz câriye ile yetininiz. Bu (tek eş veya cariye) sizin haktan eğrilip sapmamanıza daha yakındır" (en-Nisâ, 4/3).

5) İki hısımla aynı zamanda evlenmekten doğan engel:

İki kız kardeşin birlikte aynı erkekle nikâhlanması hâlinde, önceki tarihli nikâh geçerli, sonraki geçersiz olur. Âyette şöyle buyurulur: "İki kız kardeşi birlikte olmanız da haram kılındı. Ancak cahiliye devrinde geçen geçmiştir" (en-Nisâ, 4/23). Bu yasak hadis-i şeriflerle genişletilerek, karının hala ve teyzesi de yasak kapsamına alınmıştır. Karı ile hala ve teyzesi bir nikâh altında toplanamaz" (Buhârî, Müslim).

6) Başkası ile evli olmaktan doğan engel: Bir kadın için evli bulunmak, başka bir erkekle yeniden evlenmek için bir engel teşkil eder. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Savaş tutsağı olarak sağ ellerinizin mâlik olduğu kadınlar müstesna olmak üzere, diğer bütün kocalı kadınlarla (evlenmeniz de size haram kılındı). (Bu haramlar) üzerinize Allah'ın farzı olarak yazılmıştır" (en-Nisâ, 4/24).

TALAK (BOŞANMA)

1 - Behce Fetvalarından: "Üç tane karısı bulunan Zeyd, üçüncü hanımına hitaben, eğer diğer hanımlarım ile cinsi mukarenette bulunursam üç talakla boş ol, dese ve dört ay cima etmese, ila vaki olup diğer zevceleri (talak-ı bayinle) ayrılmış olurlar" (H.Ec. 1/66)

Açıklama: İla, bir erkeğin, zevcesiyle cinsi mukarenette bulunmamak için yaptığı yemin-i mahsusa denilmektedir. Bu yemin, ilanın rüknünü teşkil etmektedir. İla'nın rüknü, karısı ile cima etmekten nefsini men etmeye delalet eden ve Allah Teala'ya yemin ile, yahut talak ve köle azad etmek gibi külfeti gerektiren bir şeye talik suretiyle yeminle tekid edilmiş bulunan, belirli veye müebbed bir zamanla kayıtlı veya hiçbir zamanla kayıtlanmamış bir tabirden ibarettir.

Bir kimse karısına hitaben, "Vallahi ben seninle dört ay cinsi mukarenette bulunmayacağım veya ben seninle cinsi mukarenette bulunursam şu köle azad olsun" dese, ila münakid olur.

Fakirlere iki lira vermeye veya nefse ağır gelmeyecek iki rekat namaz kılmaya talik suretiyle yapılacak olan bir ila muteber değildir. Hiçbir yemine dayanmaksızın, sadece karısına cinsi mukarenette bulunmamakla da ila tahakkuk etmez. Çünkü ila'nın rüknü olan yemin bulunmamış olur.

İla'nın tahakkuk etmesi için birtakım şartlar vardır. Şöyle ki:

1- İla'da bulunan koca akıllı ve buluğ çağına erişmiş olmalıdır.

2- İla, nikahlı bir kadın hakkında yapılmalı ve nikah mülküne izafe edilmelidir.

3- Cinsi mukarenetten nefsini engelleme hakkında müddet ya tayin edilmeyip mutlak bırakmalı veya hür zevce hakkında en az dört ay bir zaman olmalıdır.

4, İla, yalnız tenasül uzvu yoluyla yaklaşma hakkında olmalıdır. Binaenaleyh, başka bir uzva yaklaşmaktan nefsi engellemeyi ifade eden herhangi bir yemin ile ila vücuda gelmez. Çünkü bu takdirde ila'nın rüknü bulunmamış olur.

5- İla'da nefsi engelleme hususu, yalnız cinsi yaklaşma hakkında olmalıdır. Mesela bir kere karıma yaklaşırsam veya onu yatağıma çağırırsam benden boş olsun dese, bununla ila vücuda gelmez. Sadece talakı bir şarta bağlama ifadesi kullanılmış olur.

6- Yapılacak ila'da zevce ile başkasının arası toplanmamış olmalıdır. Mesela, bir kimse karısı ile beraber yabancı bir kadına yaklaşmayacağına dair yemin etse, bununla ila vücuda gelmez.

7- İla, mekanla kayıtlanmamış olmalıdır. Mesela, filan şehirde veya falan evde karısı ile cinsi mükarenette bulunmayacağına dair yemin etse bu sözle ila tahukkuk etmez.

8- Ta'lik suretiyle yapılan ila'da üzerine yemin edilen şart, külfeti gerektiren ve bir şeyi yapmak veya yapmamak için yemin edene kuvvet verebilecek işlerden sayılır olmalıdır.

2 - Soru: Talak kaç kısımdır? Ve ne demek olduklarını açıklar mısınız?

Cevap: Talak, bain ve ric'i kısımlarına ayrılır. Ayrıca itabı gerektirecek bir surette vuku bulup bulmamasına göre "Talak-ı bid'i" ve "Talak-ı sünni" adları ile ikiye taksim olunmuştur. Boşamada kullanılan lafzın sarih olup olmamasına göre de "Talak-ı sarih" ve "Talak-ı bilkinaye" adını almaktadır. Talakın bir şarta bağlanmış olup olmamasına göre de ikiye ayrılır. Yani söylenen söz ile boşama hemen vaki oluyorsa "Talak-ı müneccez", herhangi bir şarta bağlanmışsa "Talak-ı ta'lik" denilir. Bundan başka, bir zamana izafe edilen talaka "Talak-ı muzaf adı verilir. Karısının miras almasından kaçınmak için ölüm hastalığı zamanında yapacağı boşamaya "Talak-ı far" ismi verilmiştir. Asil veya vekil olmayan bir şahsın yapacağı boş-maya da "Talak-ı fuzuli" denir.

3 - Soru: Talakın sınıflandırılması yapılırken "Talak-ı hasen" veya "Talak-ı ahsen" ibaresine tesadüf ediyoruz. Bir yuvanın yıkılmasına ve aile bağlarının kopmasına sebep olan hadisenin güzel diye sıfatlanmasını nasıl izah edersiniz?

Cevap: Talakın sıfatları arasında görülen "Hasen" tabiri, boşanma işinin güzel görülmesinden değil, talak-ı bid'iye nisbetle bu isim verilmiş bulunmaktadır. Boşanma işinin bid'at olan bir şekilde değil de, sünnete uygun biçimde yapılmış olmasından dolayı bu isim verilmiş olmaktadır.

4 - Soru: Talak-ı bayin ile boşanmış bulunan bir kadının, kendisini boşayan kocası ölse onu yıkayabilir mi?

Cevap: Talak-ı bayinde kadın ile erkek arasında zevciyyet bağları kopmuş olacağından kadın onu yıkayamaz. Fakat, talak-ı ric'i ile boşamış olması halinde, iddet henüz dolmamış ise, kadın kendisini boşayan kocasını yıkayabilir. Çünkü, iddet devam ettiği müddetçe, zevciyyetin eserleri devam etmektedir.

5 - Soru: İçki içenin karışı, otomatikman boş olur, diyorlar. Doğru mu? Hangi hallerde boş olduğunu anlatan bir kitap tanıtır mısınız

Cevap: Kişinin ağzından nikahı ortadan kaldıran bir lafız çıkmadıkça karısı boş olmaz. İçkinin günahı ayrı bir şey, talakın vaki olması ayrı bir husustur. Bunları birbirinden ayrı olarak incelemeli ve karıştırmamalıdır. Ö.Nasuhi Bilmen'in Hukuk-ı İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu'nun 2. cildinin boşama hükümleriyle ilgili bahsini tetkik edebilirsiniz.

6 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, halvet-i sahihada bulunup, gerdeğe girmediği karısını boşayıp da iddeti içinde müracaat dilese, müracaata güçlü (ve salahiyetli) olmaz" (H.Ec. 1/61)

Açıklama: Talaklar, boşanan kadının rızasına dayanmaksızın nikahın iade edilip edilememesi bakımından "Ric'i" ve "Bain" nevilerine ayrılır. Bir boşanmanın ric'i olabilmesi altı şartın bulunmasına bağlıdır. Aksi halde talak-ı bain meydana gelmiş olur. Bahsi geçen şartlar:

1 - Boşama, nikahladığı kadınla cinsi mukarenette bulunduktan sonra vuku bulmuş olmalıdır. Halvet-i sahiha bu hususta cinsi yaklaşma hükmün-de değildir.

2- Boşama, sarahaten veya işareten üç adedine yaklaşmış olmamalıdır.

3- Boşama, beynuneti (ayrılık) gerektirmeyen bir lafızla yapılmış olmalıdır.

4- Boşanma, beynunete dalalet eden bir sıfatla tavsif edilmemiş olmalıdır.

5- Boşanma, gerek büyük gerekse küçük bir şeye benzetilmemiş olmalıdır.

6- Boşanma bir ivaza yaklaştırılmamış olmalıdır.

 Bu fetvada birinci şart bulunmadığı için yapılan boşama bayin talakı olmuş bulunduğundan, nikahın iadesi müracaat suretiyle değil, yeniden şahitler huzurunda nikah yapmak suretiyle olabilir.
 Evlenen kadın ve erkek, devamlı geçinmek üzere nikah akdini yaparlar. Asıl bu olmakla beraber, bazı ahvalde bu akdin kaldırılması zarureti doğar. Hastalık, geçimsizlik ve ahlaki sebeplerden biri ile nikah akdinin kaldırılması yoluna gidilir. Nefsani bir arzu ile kadın alıp boşamak, Efendimiz'in (sav) lanetlediği bir davranıştır. Ayrılık, mutlaka dine uygun bir mazerete dayandırılmak ve Peygamber Efendimiz'in (sav) "Boşanma helalin en sevimsizidir" tembihi unutulmamalıdır.

7 - Soru: Ailesini talak-ı bayinle boşayan bir kimse Şaffi mezhebine geçebilir mi?

Cevap: Karısını talak-ı bayinle boşaması sebebiyle, mezhebini yenilemek yerine nikahını yenilemek gerekir. Hanefi mezhebinde cevabı bulunamayan bir husus değildir ki, meselenin halli için diğer mezheplere müracaat zarureti olsun.

8 - Soru: Bir erkek, hangi hallerde karısını boşayabilir?

Cevap: İffetsizlikle suçlanacak bir halde bulunması, bütün uyarmalara rağmen dini emirleri yerine getirmemekte ısrar etmesi gibi hallerde boşama yoluna gidilebilir. Ancak bunu son çare olarak düşünmelidir.

9 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, Hind'i nikahlayacağı sırada, boşama işi Hind'in dinde olmak üzere evlense, Hind kendi nefsini boşamaya güçlü (ve salahiyetli) olur" (H.Ec. 1/56)

Açıklama: Koca, boşama işini, alacağı kadının eline vermekle, kadın kocası adına, kendisini boşama salahiyetine sahip olmaktadır. Dilediği zaman bu salahiyeti kullanabilir.

10 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, ölüm hastalığı sırasında karısını talak-ı bayin ile boşayıp iddeti tamam olmadan ölse, Hind varis olur" (H.Ec. 1/62)

11 - Soru: Evli olan bir erkek, bir kadınla zina ettiği zaman zina edenin nikahı izale olur mu?"

Cevap: Nikahın izalesi, zina ile değil, boşama ile alakalı bir sözün ağızdan çıkması ile olur.

12 - Soru: Ailesine herhangi bir sebepten dolayı üçten dokuza şart yapsa bunun hilesi var mı, nasıldır?

Cevap: Bunun şer'i yönden çaresi şöyledir: O şarta bağlanmış işi yapmadan önce karısını bir talakla boşar ve bu boşamanın üzerinden üç hayız görüp temizlenecek zaman geçer. Daha sonra o iş yapılır. Ondan sonra kadın yeni bir nikah ile nikahlanır. (İbni Abidin'in 2. cildinde Talak-ı Talik bahsine ve bir de Ömer Nasuhi Bilmen'in Hukuk-ı İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu'nun c. 2, s. 247'de madde 183'e bakınız)

13 - Soru: Müslamanlığın şartına göre, bir erkek karısından 40 gün ayrı kalsa ailesi boş düşermiş. Bu iddiaya siz ne dersiniz?

Cevap: Bu iddia, zırva ve uydurma bir laftır. İlmi ve dini bakımdan hiçbir dayanağı yoktur. Ağızdan "boşamak" sözü çıkmadıktan sonra değil kırk gün, kırk hafta veya kırk ay bile geçse nikahına asla bir zarar gelmez.

14 - Netice Fetvalarından: "Nikahın son bulması, nikah akdinin üç defa yapılması ile değil, talakın üç defa vuku bulması ile olur" (H.Ec. 1/61)

15 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, talak-ı ric'i ile boşadığı kadının bulunmadığı bir sırada, "Karım falana müracaat ettim" deyip de sözünü şahitlendirse müracaat etmiş olur" (H.Ec. 1/61)

Açıklama: Talak-ı ric'inin hükmü, iddet dolmadan önce kocanın zevcesine dönüş yapabilmelidir. Diğer bir ifade ile, nikahı devam ettirebilmesidir.

 Bir erkek, talak-ı ric'i ile boşadığı karısına, iddeti içinde belirli lafızlardan biri ile sözlü müracaat edebileceği gibi, cinsi mukarenet, şehvetle dokunma veya öpme gibi davranışla fiilen de müracaat yapabilir.
 Sözlü müracaat, "Sana müracaat ettim," Sana rücu ettim", "Seni kendime reddettim", "Karımı imsak ettim" gibi sarih tabirlerden biri ile yapılabileceği gibi, "Sen zevcemsin" ve "Sen benim yanımda olduğun gibisin" şeklinde kınai lafızlarla da yapılabilir.
 Ric'atin fiille olanına gelince, hürmet-i musahareyi gerektiren herhangi bir işle tahakkuk eder. Bir kimse, talak-ı ric'i ile boşadığı ve iddeti devam eden kadını öpse veya cinsi mukarenette bulunsa müracaatı hasıl olur.

16 - Feyziye Fetvalarından: "Talak-ı ric'i yolu ile yapılan boşamada iddet tamam olduktan sonra, nikah yapılmadan cinsi mukarenet yapılamaz" (H.Ec. 1/68)

Açıklama: Talak-ı ric'ide iddet üç hayızdır. Erkek, bu müddet içerisinde karısına müracaat etmezse, talak, bayine dönüşmüş olur. Bu sebeple şahitler huzurunda dini esaslara uygun olarak nikah yapılmadıkça zevciyyet muamelesi helal olmaz.

17 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mecnunun boşaması vaki (ve geçerli) olmaz" (H.Ec. 1/52)

Açıklama: Talakın vukuunun şartlarından biri de, kocanın boşamaya ehil (uyanık ve mükellef) olmasıdır, bu sebeple delinin, çocuğun ve uyuyan kimsenin talakı vaki olmaz.

18 - Ali Efendi Fetvalarından: "Uyayan kimsenin, uyku halinde (söylediği) boşadım sözü, sahih (ve geçerli) olmaz" (H.Ec. 1/52)

19 - Ali Efendi Fetvalanndan: "İkrah ile boşama vaki (ve geçerli) olur" (H.Ec. 1/52)

Açıklama: Korkutmak veya cebr edilmek sonucu yapılan boşamalar geçerli sayılmıştır. Zira zorlama, ihtiyarı iptal etmez ve iradeyi ortadan kaldırmaz. Zorlanan kimse, iki şeyden birini tercih ederek, iradesiyle boşamada bulunduğundan talakı geçerli sayılmıştır.

20 - Behce Fetvalarından: "Boşama işi iki ayrı şartın vuku bulmasına bağlansa, biri vaki olup diğeri olmasa boşama meydana gelmiş olmaz" (H.Ec. 1/55)

Açıklama: Şarta bağlanmış olan talaka "Talak ile Tal'lik" adı verilmektedir. Bu yoldan yapılacak bir boşama, iki şarta bağlanacak olsa, şartlardan birinin meydana gelmesi ile talak vaki olmaz.

21 - Soru: Ben, aile içinde olan geçimsizlik yüzünden (yüz kızartıcı suçu olmadan) hiddetlendim ve ailemi üç talak ile boşadım. Şimdi ise yaptığım hataya pişmanım. Tanıdığım hoca efendilere sordum. "Dinimiz, beraber yaşamanıza müsaade etmez" dediler. Bazı kişiler de şöyle diyorlar: "Bir kadını boşayıp da çocukları ile birlikte vebalini yüklenmekten ise aileni al da kendi günahının cezasını çek" Bu durum karşısında nasıl hareket etmeliyim?

Cevap: Üç talakla boşanmış bir kadınla evliliği devam ettirmek, dini hükümlere göre haramdır. O kimselerin sözleri tamamen yanlış ve cahilane tavsiyelerdir. Batıl sözle amel etmek, cehenneme post sermek olur. Ağzınızdan çıkan sözün sonucuna katlanmanız gerekir. Artık o kadın, sizin tamamen yabancınız olmuş bulunmaktadır. Onunla zevciyyet rabıtası kalmadığından bir araya gelmeniz zina cezasını gerektirir.

22 - Soru: Kadında öyle bir hastalık var ki, başkasına bulaşıcı, yıkanmasına engel olacak durumda. Yıkandığı takdirde ölüm tehlikesi gibi bir durumu bulunan kadın ile yaşantısı olursa boşanmakta dinen mahzur olur mu?

Cevap: Hastalık sebebiyle hemen boşanmayı düşünmek yanlıştır. Ailenizin tedavisine çalışınız ve tutulmuş bulunduğu hastalığı, mütehassısına gösterip ilaçlarını kullanmasını bekleyiniz. Cenab-ı Hak her hastalık için bir şifa halk etmiş bulunmaktadır. Yeter ki siz onu arayınız ve bulmaya gayret gösteriniz. Bana öyle geliyor ki, siz boşanma kararına varmış, mevcut olan hal ve hastalıkları mazeret olarak ileri sürer gibisiniz.

23 - Behce Fetvalarından: "Talak-ı ric'i ile boşanmış bir kadının, kendisini boşayan erkeğe şehvetle dokunması veya öpmesi de bir müracaat olur" (H.Ec. 1/16)

Açıklama: Ric'i talakla boşanan kadın, iddet beklediği sırada kendisini boşayan erkeğe sözle müracaat yapamaz. Ancak fiilen müracaatta bulunabilir. Fetva ve müsaadeyi ve dini hükmü dile getirmiş bulunmaktadır.

24 - Feyziye Fetvalarından: "Sana cinsi mukarenette bulunmayacağım, diye yemin ettiği karısına ila müddeti içinde yaklaşmış olsa, keffaret-i yemin lazım olur" (H.Ec. 1/67)

Açıklama: Yukarıda da belirtildiği üzere ila yapmış olan bir erkek, belirttiği zaman dolasıya kadar karısı ile cinsi mukarenette bulunmazsa, talak-ı bayin vücuda gelir. Cinsi yakınlıkta bulunsa yemin keffareti ile mükellef olur. Mehmed Emre - www.ihya.org - Çağımız ve Günümüz Meselelerine Fetvalar

Advertisement