Şablon:İhtiyar
- Muhtar (Özerk) - İhtiyar heyeti - Muhtariyet (Özerklik) - Kulun ihtiyarı - Muhayyer (Seçimlik) - İhtiyar etmek (seçmek) - İntihap
İstek, arzu. Razı olmak. Katlanmak. Seçmek. Tensib etmek. Seçilmek.
- Kulun ihtiyârı zayıftır, demeleri, Allahü teâlânın ihtiyârı na göre zayıftır mânâsında ise doğrudur. Yok, eğer emr ve yasak olunan işleri yapmaya kâfi değildir demek istiyorlarsa bu doğru değildir. Zîrâ kula, gücü yetmeyecek şey ve iş teklif edilmedi. (İmâm-ı Rabbânî)
2. Yaşlı.
- İhtiyarlara saygı gösteren ve yardım edene, ihtiyarlayınca, Allahü teâlâ ona da yardımcılar nasib eder. (Hadîs-i şerîf)
- Sözlükte "seçmek , bir şeyi diğerine tercih etmek" anlamına gelen ihtiyar,
- fıkıh terimi olarak, bir şeyi yapıp yapmama hususunda tercihte bulunmak demektir. Esas olarak insanlar davranışlarında hürdürler ve yaptıkları bütün işlerde ihtiyar mevcuttur. Zira insan, kendisi için yapılmasını yapılmamasından daha iyi görmedikçe, o işi yapmaya yönelmez. Fakat bu tercih her zaman sağlam olmayabilir. Bir şeyi yapmayı bizzat kendisi istemişse, ihtiyar sağlamdır. Ancak iki zarardan daha hafif olana katlanmak için yapılmış ise, ihtiyar bozuktur. Mesela, kişi kötü olan iki şeyden birini yapmaya zorlanmıştır; o da bunlardan kendisine daha az zarar vereni tercih etmiştir. İşte yapmış olduğu bu ihtiyar fâsittir.
- Hanefîler, zorlanan kişinin ihtiyarı bulunması sebebiyle, ikrah yoluyla yapmış olduğu evlenme, boşama, köle azat etme, ric'î talakta eşine dönme, adak ve yemin gibi muamelelerinin geçerli olduğunu söylemişlerdir. Halbuki, böyle zorlama altında mağdur olan kimselerin durumlarının ağırlaştırılması yerine hafifletilmesi uygun olandır. Bu da, İslâm hukukçularının çoğunluğunca kabul edildiği gibi, hukukî işlemler arasında fark gözetmeksizin zorlananın sözlerini geçersiz saymaktır. (İ.P.)
İhtiyar Yaşlanmış kimse. Yaşlı.
Ist: İstek, arzu. Razı olmak. Katlanmak. Seçmek. Tensib etmek. Seçilmek. (Bak: İrade)
[]
Ad[]
İrade-Kader-Emir | |
---|---|
Kader kuşu-Kuş-Şom kuşu-Tayr-Tateyernakum (Uğursuzluk kuşu) -Tairukum maakum | |
İrade-i cüz'iye | Başının üzerinde kader kuşlarının gezmesine engel olamazsin, ama yuva yapmasina engel olabilirsiniz. Çin atasözü |
İrade-i külliye | İrade-i ilahi- İlahi irade- Allah iradesi-Tanrısal irade |
İrade-i seniyye | İrade-i padişahi-İrade-i şehinşahi |
Kader | Kader kuşu-Kuş-Şom kuşu-Tayr-Tateyernakum (Uğursuzluk kuşu) -Tairukum maakum |
[İrade]], ihtiyardan daha geniştir, umumidir.
İhtiyar, taraflardan birini diğerine tafdil ile beraber tercihtir. İrade; yalnız tercihtir. Mütekellimler bazan iradeyi ihtiyar mânasında kullanmışlardır. İradenin zıddı kerâhet; ihtiyarın zıddı icâb ve ıztırardır. İrade, hakikatte dâima ma'duma taalluk eder. Çünkü, bir emrin husûl ve vücudu için o, tahsis ve takdir eder.) Fık:Cenab-ı Hak irade sıfatı ile muttasıftır ve iradesi ezelîdir. Yaratacağı şeyleri bu irade sıfatı ile kendi hikmeti ile birer veche tahsis buyurur ve onun irade buyurduğu mutlak olur. (Âdetullah üzerine irade-i külliye-i İlâhiye, abdin irade-i cüz'iyesine bakar. Yani, bunun bir fiile taallukundan sonra o taalluk eder. Öyle ise cebir yoktur. İ.İ.) (Bak: Vicdan) İRADE İstek, arzu. Dilemek. Emir. Ferman. * Bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç.(İrade, ihtiyardan daha geniştir, umumidir. İhtiyar, taraflardan birini diğerine tafdil ile beraber tercihtir. İrade; yalnız tercihtir. Mütekellimler bazan iradeyi ihtiyar mânasında kullanmışlardır. İradenin zıddı kerâhet; ihtiyarın zıddı icâb ve ıztırardır. İrade, hakikatte dâima ma'duma taalluk eder. Çünkü, bir emrin husûl ve vücudu için o, tahsis ve takdir eder.) * Fık: Cenab-ı Hak irade sıfatı ile muttasıftır ve iradesi ezelîdir. Yaratacağı şeyleri bu irade sıfatı ile kendi hikmeti ile birer veche tahsis buyurur ve onun irade buyurduğu mutlak olur. (Âdetullah üzerine irade-i külliye-i İlâhiye, abdin irade-i cüz'iyesine bakar. Yani, bunun bir fiile taallukundan sonra o taalluk eder. Öyle ise cebir yoktur. İ.İ.) (Bak: Vicdan) İRADE-İ ALİYE Tar: Sadrazam tarafından verilen emir. Bu emir yazılı olduğu gibi, şifâhi de olurdu. Yazılı olana "iş'arat-ı âliye" de denilirdi. İRADE-İ CÜZ'İYYE Allah tarafından insanın kendi salâhiyetinde bıraktığı istek, arzu. İnsanın herhangi bir tarafa meyletme kuvveti ve isteği. Az ve zayıf irade. İRADE-İ İLÂHİYE Külli irade. Allah'ın emri ve isteği. İRADE-İ KÜLLİYE Külli irade. Allah'ın her şeye şâmil olan emri ve iradesi. İRADE-İ SENİYYE Padişahın, bir işin yapılması veya yapılmaması hakkında verdiği emir. İrade eskiden şifahî, yani ağızdan emir vermek, yahut kendi el yazısı ile yazmak suretiyle verilirdi. Sonradan iradeler mabeyn baş kâtibinin imzasını taşıyan yazılı kâğıtla bildirilmeğe başlamıştır. * Çok yüksek ve mühim yerden gelen emir. İRADE-İ ŞÂHANE Padişahın emri, fermanı, buyruğu. İRADE-İ ZÂTİYE Bir adamın kendi arzu ve isteği. İRADET İrade, istek, dileme. * Gönül isteği. İRADÎ İrade ile alâkalı, iradeye dâir. |