Yenişehir Wiki
Advertisement
Bakınız

D İlliyyet. علّى. illi . عليت (a. i.) : nedeni, netîceye bağlıyan bağ nedensellik, fr. causalite. عِلّة .İllet . Eksiklik . İLLİYET :Sebeb ile alâkalı. Esas sebeble alâkadarlık. Sebeb arayış.İLLÎ :Sebebe ait. Neden ve sebeple alâkalı. İlliyet bağı . İlliyet rabıtası. Nedensellik . Sebep sonuç ilişkisi .İllet ile malul olmak. İLLET-İ TÂMME: İLLİYET İLL İLLÂ İLLÂHU İLLE İLLE-İ GAİYE İLLE-İ IZTIRARÎ

Uygun illiyyet bağı, hukuk doktrininde mübâşeret ve tesebbüb durumları ayırt edilerek ele alınır.

Zarar insan fiilinin doğrudan etkisiyle meydana gelirse buna mübâşeret, dolaylı etkisiyle meydana gelirse tesebbüb adı verilir.

Mübâşerette zarar verenin fiiliyle zarar arasında başka ihtiyarî bir fiil yoktur, bu durumda fâil mübâşir adını alır; tesebbübde ise zararlı sonuç, birincisi bulununca normal olarak diğerinin de meydana geleceği iki âmilin etkisiyle oluşmaktadır, bu sebeple ilk âmilin fâiline mütesebbib denir.


Hukukta nedensellik bağı[]

Nedensellik bağı (illiyet rabıtası) genel olarak her olayın bir nedeni bulunduğu fikrini tazammun eder. Her olay bir nedene bağlıdır ve bu neden bir önceki olayın sonucudur.

Nedensellik bağı, hukukta, sonuç ile sonucu ortaya çıkaran faktörlerin arasındaki ilişkiyi belirten bir hukuk terimidir.

Medeni hukukta da ceza hukukunda da, sorumlu tutulabilmek için uygun illiyet bağının varlığı aranır. Neden ile sonuç arasında böyle bir bağ kurulamıyorsa sorumluluk oluşmaz.

Zaman dizisi içinde, biri olmadan diğerinin de ortaya çıkamayacağı iki olay, görüngü ya da süreç arasındaki ilişki bulunması zorunludur: örneğin çocuğun, yaşça annesinden büyük olamayacağı... Bulut olmadan yağmurun yağmayacağı, şimşek çakmadan gök gürültüsünün olmayacağı gibi durumlar... Veya birinin cebindeki paranın durduk yere bir başkasının cebine girmeyeceği... Boğazı kesilmiş olarak bulunan birinin yanında bulunan bıçağın kendiliğinden o boğazı kesmeyeceği... Bakınız:Fenomen (görüngü) ve Numen (kendinde olan) nedir?


Nedensellik bağı hukukta, özellikle ceza hukukunda son kerte önem taşır. Örneğin bir kişinin bir evden içeriye girdiği tanıklarla ve her türlü kanıtlarla biliniyorsa ve fakat o kişinin dışarı çıktığını gören yoksa başka delillerle de o kişinin dışarıya çıktığı kanıtlanamıyorsa, burada, ancak karinelerle sonuç çıkarılır. Ancak karine hiçbir zaman kesin kanıt yerini tutmaz. O kişi girdiği kapıdan çıkmamıştır da başka bir kapıdan veya pencereden çıkmış olabilir. Kişi buhar olmamışsa ya içeridedir ya dışarıdadır. Sonuç hukukî kanıtlarla tespit edilmek zorundadır.

Karakuş Kadı’ya izafe edilen ilginç bir kıssa anlatılır:[]

Bir hırsız etrafı kolaçan ettikten sonra balkondan içeri girmeye karar verir. Biraz tırmandıktan sonra balkonun parmaklığını tutar, fakat parmaklık kopar ve hırsız düşüp ayağını kırar. Bunun üzerine Karakuş’a gider ve:

-“Kadı efendi, soymak için bir eve girecektim; ama balkonun parmaklığı koptu ve düşüp bacağımı kırdım, ev sahibinden şikâyetçiyim. Tamam, hırsızlık suç ama cezası balkondan düşüp ayak kırmak değil” der.

Karakuş da ev sahibini çağırtır ve:

-“Be adam, niçin balkonunun parmaklığını sağlam yaptırmıyorsun. Sağlam yaptırsan bu adam düşüp bacağını kırmazdı” der.

Ev sahibi:

-“Aman efendim; parmaklığı marangoz yapmış, benim günahım ne?” diye karşılık verir. Bu defa marangozu çağırtır ve sorar:

-“Neden sağlam parmaklık yapmıyorsun?”

Marangoz:

-“Efendim, ben balkonun parmaklığını çakarken yeşil başörtülü bir hanım yoldan geçiyordu. Başörtüsü o kadar parlak boyanmıştı ki gözüm ona takıldı. Çiviyi de boşa çakmış olacağım” der.

Karakuş hemen emir verir, yeşil başörtülü kadını huzuruna getirtir. Kadın Karakuş’un karşısında endişeyle:

-“Benim suçum ne, boyasın diye boyacıya verdim, o boyadı.” der. Bu defa boyacı çağırtılır.

Karakuş boyacıya çıkışır:

-“Başörtüleri göz alıcı renge boyuyorsun, sonra marangoz çiviyi boşa çakıyor ve hırsız tırmanırken düşüp bacağını kırıyor”.

Boyacı verecek cevap bulamayınca Karakuş hükmü verir:

-“Asın bunu!”

Biraz sonra cellât gelip:

-“Kadı efendi, bu boyacının boyu kısa geldiği için sehpaya yetiştirip asamıyorum” der.Karakuş:

-“Öyleyse git uzun boylu bir boyacı bul ve onu as.”

Nereden nereye?..

İşte nedensellik bağı böyle bir şey: geriye doğru sürgit götürülemez. Götürüldüğü takdirde sonuçla ilişkisi bulunmayan nedenlere yelken açılır. Bu kıssada, pekâlâ boyacı da: “Efendim ben boyayı kendim imal etmiyorum, boya imalatçısından alıyorum” diyerek zinciri uzatabilirdi. Ama o zaman da bu kıssa çığırından çıkarılmış olurdu...

Advertisement