Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Seyfi Baba Safahat Bayrak
Mehmet Akif Ersoy
Kör Neyzen
Ego ene I ben benlik bencilik bencillik
Bakınız

Şablon:İnsanbakınız - d {{İnsanbakınız}}İnsan. İnsan Suresi
İnsan Şiiri - Mehmet Akif Ersoy - Safahat
İnsan/Açıklama
İnsan/Güncel Türkçe
İnsan/İngilizce
İnsan/1
İnsan Şiiri/1
*İnsan Şiiri/2 İnsan Şiiri/3
İnsan Şiiri/4
İnsan Şiiri/Osmanlıca
İnsan Şiiri/Arapça
İnsan Şiiri/İngilizce
İnsan Şiiri/Azerice
İnsan/VİDEO
İnsan/AUDİO
[1]


Mehmet Akif'in insan şiiri üzerine psikolojik eimolojilk bir inceleme
Ene risalesi
Ene - Ego

Nâs İnsanlar.
Na's Uykusu gelmek. Uyku bastırmak.
Nas Iraklık, uzaklık.
ins ve ünâs
nesy = unutmak
Ensa (Nesy. C.) Unutmalar, nesyler
Nüsu'
Nâs ve İnsan kelimelerinin Anlam ve Mâhiyeti
"Nâs" insan kelimesinin çoğuludur, insanlar, halk demektir. Kur'an-ı Kerim'de 240 yerde geçer. "İnsan" ve aynı anlamdaki ins ve ünâs sözcükleri de 88 ayette geçer. İnsan kelimesinin, kendinden türediği kök olarak iki sözcükden bahsedilir; bunlardan biri üns kelimesidir. Üns, ünsiyet, yakınlık demektir. Bu “yakınlık, yaklaşma duygusu” bir yandan hemcinsleriyle bir arada yaşama durumunda olan insanın başka insanlara karşı yakınlığını, bir yandan da Allah’a bütün varlıkların üstünde olan yakınlığını ifade eder.

İnsan kelimesinin, bir de nesy = unutmak fiilinden geldiği söylenir. Bu durumda insan, unutkan demektir. Kur’an’da insandan (Adem) söz edilirken, “Andolsun, önceden Adem’e ahid verdik de unuttu ve onu azim sahibi bulmadık.” (Tâhâ, 20/115) buyrulur.
لقد خلقنا الانسان في احسن تقويم
Ahsen-i takvîm.
Takvim Esfel-i Sâfilîn

  • İnsan : Hz.Peygamber her cuma sabah namazinda secde suresi ve insan suresini okurmus . Hikmeti: adem cuma günü yaratıldı. Cuma günü cennetten çıkarıldı

​2'li Tablo Sunumu[]

İnsan Şiiri
Güncel Türkçesi
Ve tez'umu enneke cismun sagîrun,
Ve fike'n-tave'l-alemu'l-ekber
(İmam Ali)
Ey insan, sen kendinin küçük bir cisim olduğunu sanırsın,
Oysa en büyük âlem senin içinde gizlidir.
(İmam Ali)
Haberdar olmamışsın kendi zatından da hala sen
"Muhakkar bir vücûdum!" dersin ey insan, fakat bilsen.
Haberdar olamamışsın kendi zatından da hala sen,
"Hakir bir varlığım" dersin ey insan, fakat bilsen.

Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir:

Avâlim sende pinhandır, cihanlar sende matvîdir:

Senin mahiyetin hatta meleklerden de yücedir.
Alemler sende saklıdır. Cihanlar sende toplanmıştır.
Zeminlerden, semâlardan taşarken feyz-i Rabbânî,

Olur kalbin tecellî -zâr-ı nûrâ-nûr-i Yezdânî.

Yerlerden, göklerden taşarken Allah'ın bereketi
Olur kalbin nur nur Allah'ın tecelli yeri
Musaggar cirmin amma gâye-i sun´-i İlâhîsin;

Bu haysiyyetle pâyânın bulunmaz, bîtenâhîsin!

Küçücüktür cirmin ama İlahi sanatının gayesisin;

Bu haysiyetle sonu bulunmaz bir varlıksın!

Edîb-i kudretin beytü´l-kasîd-i şi´ri olmuşsun;

Hakîm-i fıtratın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.

Güzellikler yaratan Kudret'in şiirinin en güzel beyti olmuşsun;

Yarattığını en iyi bilen Allah'ın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.

Esirindir- tabîat, dest-i teshîrindedir eşya;

Senin ahkâmının münkâdıdır, mahkûmudur dünya.

Esirindir tabiat, sihirli ellerindedir eşya;

Senin hükümlerine boyun eğdirilmiştir dünya.

Bulutlardan sevâik sayd eder irfân-ı çâlâkin;

Yerin altında ma´denler bulur nakkâd-ı idrâkin.

Bulutlardan yıldırımlar avlar irfan gücün

Yerin altında madenler bulur eleyip ayrıştıran kavrayışın.

Denizler bisterindir, dalgalar gehvâre-i nâzın;

Nedir dağlar, semâ peymâ senin şehbâl-i pervâzın!

Denizler döşeğindir, dalgalar naz beşiğin;

Dağlar bir şey mi, gökleri ölçmektedir açılan kanatların!

Havâ, bir refref-i seyyâl-i hükmündür ki bir demde,

Olur dem-sâzâvâzın bütün aktârâlemde.

Hava, hükmünü ileten öyle bir vasıtadır ki,bir anda

Sesine yoldaş olur alemin her tarafında

Dayanmaz pîş-i ikdâmında mâni´ler müzâhimler;
Kaçar, sen rezm-gâh-ı azme girdikçe muhâcimler.
Dayanmaz gayretli çalışman önünde engeller, eziyetler;

Kaçar, sen azmin savaş alanına girdikçe hücum edenler.

Karanlıklarda gezsen, şeb-çerâğın fıkr-i hikmettir,

Ki her işrâkı bir sönmez ziyâ-yı sermediyyettir;

Karanlıklarda gezsen, hikmetli düşüncen meş'alen olur,

Ki her parlayışı sonsuzluğun sönmeyen ışığıdır

Susuz çöllerde kalsan, bedrekan ilhâm-ı sa'yindir,

Ki her hatvende eyler sâye-küster vâhalar zâhir.

Susuz çöllerde kalsan, kılavuzun çalışmanın verdiği ilhamdır,

Ki her adımında gölgelik vahalar gösterir.

Ne zindanlar olur hâil, ne menfâlar, ne makteller...
Yürürsün sedd-i râhın olsa hattâ âhenîn eller.
Ne zindanlar olur engel, ne idam sehpaları, ne sürgünler...
Yürürsün yolunu kesse de hattâ demirden eller
Yıkar bârû-yi istibdâdı bir âsûde tedbîrin;

Semâlardan inen te´yîdisin gûyâ ki takdîrin!

Basit bir tedbirinle zulmün burçlarını yerle bir edersin;

Ezeldeki hükmü sağlam kılmak için sanki göklerden indirilmişsin!

Taharrîden usanmazsın, teâlîden teâlîye

Atıldıkça, atılsam şimdi, dersin, başka âtîye!

Araştırmaktan usanmazsın, bir yükseklikten başka yüksekliğe Çıktıkça,atılsam şimdi dersin başka bir geleceğe.
Senin en şanlı eyyâmında, en mes´ûd hâlinde

Bir istikbâl-i dûra-dûr vardır hep hayâlinde.

Senin en şanlı günlerinde, en mutlu hâlinde,

Daha uzak bir gelecek vardır hep hayâlinde.

O istikbâledir şevkin, odur ma´şûk-i vicdânın,

O kudsî neşvenin şeydâ-yı bî-ârâmıdır cânın.

O gelecek içindir şevkin, vicdanındaki sevgili odur,
Ruhun o kutsal neşenin durup dinlenmek bilmez âşıkıdır.
O şevkin dâim ilcâsıyle seyrin ıztırârîdir;

Terakkî meyli artık fitratında rûh-i sârîdir!

O şevkin zorlamasıyla sürekli seyran eylemen kaçınılmazdır;

İlerleme meyli artık yaratılışında varlığına yayılan bir ruh olmuştur.

Bütün esrâr-ı hilkatten haberdâr olmak istersin,

Bu gaybistân-ı hîçâ-hîçten kurtulmak istersin!

Yaratılışın bütün sırlarını bilmek istersin,

Bu hiçlerden ibaret gayb âleminden kurtulmak istersin!

Meâdın, mebdein, hâlin ki üç müdhiş muammâdır...

Durur edvârmüstakbel gibi karşında hep hâzır.

Sonun, başlangıcın, bugünün ki üç müthiş bilmecedir...
Durur karşında gelecek devirler gibi hep hazır
Koşarsın bunların sevdâ-yı idrâkiyle durmazsın,

Hakîkatten velev bir şemme duymazsan oturmazsın

Koşarsın bunları anlamak sevdasıyla durmazsın,
Hakikatin kokusunu az da olsa almadan oturmazsın.
Serâir perde pûş-i zulmet olsun varsın isterse...

Düşürmez düştüğün yeldâ-yı hirman rûhunu ye´se:

Sırlar karanlık bir perdeyle örtülmüş olsun isterse....

Düşürmez uğradığın mahrumiyet gecesi ruhunu ümitsizliğe:

Emel, meş´al-keşin, bir reh-nümâ hem-râhın olmuşken,

Tehâşî eylemezsin sîne-i deycûra girmekten.

Emel meş'alen, bir kılavuz da yoldaşın olmuşken,
Çekinmezsin karanlıkların içine dalıp girmekten.
Gelip bir gün tecellî etse mâhiyyâtmasnûat,

Taharrîden geçer, bir dem karâr eyler misin? Heyhât!

Bir gün gelip ortaya çıksa yaratılmışların mahiyeti, Araştırmayı bırakır, bir an durur musun? Heyhât!
Tutar mâhiyyet-i Sâni´, o en heybetli mâhiyyet
Olur âteş-zen-i ârâmın, artık durma cevlân et!
Hayır! Bu sefer de Yaratıcı'nın mahiyeti, o en heybetli mahiyet
Huzurunu ateşe verecek ve sen durmadan koşacaksın artık!
Tevakkuf yok seninçün, daimî bir seyre tâbi´sin...
Ne zîrâ hâle râzîsin; ne müstakbelle kâni´sin!
Durmak yok senin için, sürekli bir ilerleyişe tâbisin...
Çünkü ne bugüne razısın, ne gelecekle yetinirsin!
Dururken böyle bî pâyan terakkî-zâr karşında;
Nasıl dersin ya "Pek mahdûd bir cirmim" tutarsın da.
Dururken böyle sonsuz bir ilerleme alanı karşısında;
Tutup da nasıl "Ben küçük bir varlığım" dersin ya!
Meleklerden büyük, hem çok büyük tebcîle mazharsın:
Tekâlîfın emânet-gâhısın bir başka cevhersin!
Meleklerden büyük, hem çok büyük övgüyle şereflenmişsin!
Allah'ın büyük görevler yüklediği varlıksın, yüksek bir cevhersin!
Hayâtın eksik olmazken ağır bin bârı arkandan; Ölümler, korkular savlet ederken hepsi bir yandan;
Hayatın bin ağır yükü eksik olmazken sırtından;

Ölümler, korkular saldırırken hepsi bir yandan;

Şedâid iktihâm etmekte müdhiş bir mekânetle,

Yolundan kalmayıp dâim gidersin... Hem ne sür´atle!

Büyük sıkıntılara göğüs germekte inanılmaz bir dayanıklılıkla,

Yolundan kalmayıp sürekli gidersin... Hem ne süratle!

Senin bir nüsha-i kübrâhilkat olduğun elbet,
Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir hükmet:
Senin yaratılışın yüce bir kopyası olduğun elbet,
Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir karar ver:
Nasıl olmak gerektir şimdi ef'âlin ki, hem pâyen

Behâim olmasın, kadrin melâikten muazzezken?

Nasıl olmak gerektir şimdi yapacağın şeyler ki, dengin
Hayvanlar olmasın, değerin meleklerden yüksekken?
İnsan_-_mehmet_akif_ersoy_-_safahat_-_yusuf_ziya_özkan

İnsan - mehmet akif ersoy - safahat - yusuf ziya özkan

insan - mehmet akif ersoy - safahat - yusuf ziya özkan

Ego ene I ben benlik bencilik bencillik
Bakınız

Şablon:İnsanbakınız - d {{İnsanbakınız}}İnsan. İnsan Suresi
İnsan Şiiri - Mehmet Akif Ersoy - Safahat
İnsan/Açıklama
İnsan/Güncel Türkçe
İnsan/İngilizce
İnsan/1
İnsan Şiiri/1
*İnsan Şiiri/2 İnsan Şiiri/3
İnsan Şiiri/4
İnsan Şiiri/Osmanlıca
İnsan Şiiri/Arapça
İnsan Şiiri/İngilizce
İnsan Şiiri/Azerice
İnsan/VİDEO
İnsan/AUDİO
[2]


Mehmet Akif'in insan şiiri üzerine psikolojik eimolojilk bir inceleme
Ene risalesi
Ene - Ego

Nâs İnsanlar.
Na's Uykusu gelmek. Uyku bastırmak.
Nas Iraklık, uzaklık.
ins ve ünâs
nesy = unutmak
Ensa (Nesy. C.) Unutmalar, nesyler
Nüsu'
Nâs ve İnsan kelimelerinin Anlam ve Mâhiyeti
"Nâs" insan kelimesinin çoğuludur, insanlar, halk demektir. Kur'an-ı Kerim'de 240 yerde geçer. "İnsan" ve aynı anlamdaki ins ve ünâs sözcükleri de 88 ayette geçer. İnsan kelimesinin, kendinden türediği kök olarak iki sözcükden bahsedilir; bunlardan biri üns kelimesidir. Üns, ünsiyet, yakınlık demektir. Bu “yakınlık, yaklaşma duygusu” bir yandan hemcinsleriyle bir arada yaşama durumunda olan insanın başka insanlara karşı yakınlığını, bir yandan da Allah’a bütün varlıkların üstünde olan yakınlığını ifade eder.

İnsan kelimesinin, bir de nesy = unutmak fiilinden geldiği söylenir. Bu durumda insan, unutkan demektir. Kur’an’da insandan (Adem) söz edilirken, “Andolsun, önceden Adem’e ahid verdik de unuttu ve onu azim sahibi bulmadık.” (Tâhâ, 20/115) buyrulur.
لقد خلقنا الانسان في احسن تقويم
Ahsen-i takvîm.
Takvim Esfel-i Sâfilîn


3'lü Tablo Sunumu[]

İnsan Şiiri
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Ve tez'umu enneke cismun sagÎrun,
Ve fike'n-tave'l-alemu'l-ekber
(İmam Ali)
Ey insan, sen kendinin küçük bir cisim olduğunu sanırsın,
Oysa en büyük âlem senin içinde gizlidir.
(İmam Ali)
Hey!human, you think that you are a small body,However, the largest world is hidden in your body.
Haberdar olmamışsın kendi zatından da hala sen
"Muhakkar bir vücûdum!" dersin ey insan, fakat bilsen.
Haberdar olamamışsın kendi zatından da hala sen,
"Hakir bir varlığım" dersin ey insan, fakat bilsen.
Still you could not be aware of yourself, a despised presence", man, but you knew

Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir:

Avâlim sende pinhandır, cihanlar sende matvîdir:

Senin mahiyetin hatta meleklerden de yücedir (ulvîdir):
Alemler sende saklıdır. Cihanlar sende toplanmıştır(matvîdir):
Your essential character is lofty even than angels (sublime):Flags are hidden in you'The world is collected in you.
Zeminlerden, semâlardan taşarken feyz-i Rabbânî,

Olur kalbin tecellî -zâr-ı nûrâ-nûr-i Yezdânî.

Yerlerden, göklerden taşarken feyz-i Rabbanî (Rabbani feyz);

Olur kalbin tecelli yeri nura Nur-u Yezdanî (Allah'ın nuruna)

From places,the sky overflowing enlightened-i Rabbani (Rabbani influenced); Nura is where the heart is manifested Nur-u Yezdanî (God light)
Musaggar cirmin amma gâye-i sun´-i İlâhîsin;

Bu haysiyyetle pâyânın bulunmaz, bîtenâhîsin!

Küçücüktür cirmin ama İlahi sanatının gayesisin;

Bu haysiyetle sonu bulunmaz, bîtenahisin (bitmez tükenmez bir varlıksın!)

Very small your capacity but religion'art aim is; This does not end with dignity,(never-endingan entity that!)
Edîb-i kudretin beytü´l-kasîd-i şi´ri olmuşsun;

Hakîm-i fıtratın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.

Güzellikler yaratan Kudret'in şiirinin en güzel beyti olmuşsun;

Yarattığını en iyi bilen Allah'ın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.

Beauties that the Power creates the most beautiful couplet poetry consumed ; Consumed, in an incomprehensible mystery of God who has created most good.

Esirindir- tabîat, dest-i teshîrindedir eşya;

Senin ahkâmının münkâdıdır, mahkûmudur dünya.

Esirindir tabiat, sihirli ellerindedir eşya;

Senin hükümlerine boyun eğdirilmiştir, condemned the world.

your prisoner the nature, in your magic hands goods; Submitted on your rules, condemned world
Bulutlardan sevâik sayd eder irfân-ı çâlâkin;

Yerin altında ma´denler bulur nakkâd-ı idrâkin.

Bulutlardan yıldırımlar avlar enerjik irfanın;

Yerin altında madenler bulur eleyip ayıran kavrayışın.

Deceive lightning from clouds energetic goal of cognition; 'finds mines in the groundthat separates sift comprehension
Denizler bisterindir, dalgalar gehvâre-i nâzın;

Nedir dağlar, semâ peymâ senin şehbâl-i pervâzın!

Denizler döşeğindir, dalgalar naz beşiğin;

Dağlar bir şey mi, gökleri ölçmektedir açılan kanatların!

Sea is your bed,'waves coyness cradle; Mountains anything,Measure the heavens your opened wings!
Havâ, bir refref-i seyyâl-i hükmündür ki bir demde,

Olur dem-sâzâvâzın bütün aktârâlemde.

Hava, hükmünü ileten öyle bir vasıtadır ki,bir demde

Olur avazın sazına dem(yoldaş) bütün çevresinde âlem de

Air, provision of a means to transmit decisions so that one time Being a friend to your rush the world is all around
Dayanmaz pîş-i ikdâmında mâni´ler müzâhimler;Kaçar, sen rezm-gâh-ı azme girdikçe muhâcimler.
Dayanmaz gayretli çalışman önünde engeller, eziyetler;

Kaçar, sen azmin savaş alanına girdikçe muhacimler ( hücum edenler).

Obstacles cannot bear in front of your diligent work , persecution; Run away, your determinationthe people that attack enter the battle field (those who attack)
Karanlıklarda gezsen, şeb-çerâğın fıkr-i hikmettir,

Ki her işrâkı bir sönmez ziyâsermediyyettir;

Karanlıklarda gezsen, hikmetli düşüncen meş'alen olur,

Ki her parlayışı sonsuzluğun sönmeyen ışığıdır

Should you walk around in the darkness,'the thought of wisdom would be your torch, Thatevery shining is the light of eternity
Susuz çöllerde kalsan, bedrekan ilhâm-ı sa'yindir,

Ki her hatvende eyler sâye-küster vâhalar zâhir.

Susuz çöllerde kalsan, kılavuzun çalışmanın verdiği ilhamdır,

Ki her adımında gölgelik vahalar gösterir.

Come undone in the desert without water,your guide isinspiration pf your study', That eachstepindicates that the canopy oases'.
Ne zindanlar olur hâil, ne menfâlar, ne makteller...Yürürsün sedd-i râhın olsa hattâ âhenîn eller.
Ne zindanlar olur engel, ne idam sehpaları, ne sürgünler...
Yürürsün yolunu kesse de hattâ demirden eller
Neither the prisons would obstruct nor execution of a death sentence , You walk despite of being interrupted even iron hands ...
Yıkar bârû-yi istibdâdı bir âsûde tedbîrin;

Semâlardan inen te´yîdisin gûyâ ki takdîrin!

Basit bir tedbirinle diktatörlüğün burçlarını yerle bir edersin;

Ezeldeki hükmü sağlam kılmak için sanki göklerden indirilmişsin!

A simple measuredictatorship signs you would destroy; Get down from the sky as if to make it sound as if to make sure the decision of pasteternity!
Taharrîden usanmazsın, teâlîden teâlîye

Atıldıkça, atılsam şimdi, dersin, başka âtîye!

Araştırmaktan usanmazsın, bir yükseklikten başka yüksekliğe
Çıktıkça,atılsam şimdi dersin başka bir geleceğe.
Not get bored of investigating, from height to another height' Go up the height, be fired, now say the next
Senin en şanlı eyyâmında, en mes´ûd hâlinde

Bir istikbâl-i dûra-dûr vardır hep hayâlinde.

Senin en şanlı günlerinde, en mutlu hâlinde,

Daha uzak bir gelecek vardır hep hayâlinde.

Your most glorious days, the happy case, More distant'There is always next in the dream
O istikbâledir şevkin, odur ma´şûk-i vicdânın,

O kudsî neşvenin çeydâ-yı bî-ârâmıdır cânın.

O gelecek içindir şevkin, vicdanındaki sevgili odur,
Ruhun o kutsal neş'enin durup dinlenmek bilmez âşıkıdır.
That enthusiasm for the future,darling in theconcience,the soul ' the lover of sacred meriment that not stop and relax.'
O şevkin dâim ilcâsıyle seyrin ıztırârîdir;

Terakkî meyli artık fitratında rûh-i sârîdir!

O şevkin zorlamasıyla sürekli seyran eylemen kaçınılmazdır;

İlerleme meyli artık yaratılışında varlığına yayılan bir ruh olmuştur.

He challenged enthusiasmto act consistently inevitable'; Progress propensity has been a soul that spread to the existence .
Bütün esrâr-ı hilkatten haberdâr olmak istersin,

Bu gaybistân-ı hîçâ-hîçten kurtulmak istersin!

Yaratılışın bütün sırlarını bilmek istersin,

Bu hiçlerden ibaret gayb âleminden kurtulmak istersin!

Do you want to know all the secrets of creation, Nothing' you want to get rid of flag!
Meâdın, mebdein, hâlin ki üç müdhiş muammâdır...

Durur edvârmüstakbel gibi karşında hep hâzır.

Sonun, başlangıcın, bugünün ki üç müthiş bilmecedir..
Durur karşında gelecek devirler gibi hep hazır
End, beginning, today's that three great riddle , Stay always ready as if future periods
Koşarsın bunların sevdâ-yı idrâkiyle durmazsın,

Hakîkatten velev bir şemme duymazsan oturmazsın

Koşarsın bunları anlamak sevdasıyla durmazsın,
Hakikatin kokusunu az da olsa almadan oturmazsın.
Run to understand these with passion not stop, not sit without taking a little slight smell of Truth'
Serâir perde pûş-i zulmet olsun varsın isterse...

Düşürmez düştüğün yeldâ-yı hirman rûhunu ye´se:

Sırlar karanlık bir perdeyle örtülmüş olsun isterse....

Düşürmez uğradığın mahrumiyet gecesi ruhunu ümitsizliğe:

secrets that you want it to get covered with a dark curtain .... the night of despair doesn't get your spirit down hopelessness :
Emel, meş´al-keşin, bir reh-nümâ hem-râhın olmuşken,

Tehâşî eylemezsin sîne-i deycûra girmekten.

Emel meş'alen, bir kılavuz da yoldaşın olmuşken,
Çekinmezsin karanlıkların içine dalıp girmekten.
Your desire torch, a guide has been a friend,
Not being reluctant to enter the darkness.
Gelip bir gün tecellî etse mâhiyyâtmasnûat,

Taharrîden geçer, bir dem karâr eyler misin? Heyhât!

Bir gün gelip ortaya çıksa yaratılmışların mahiyeti, Araştırmayı bırakır, bir an durur musun?
One day created people's essential characters are revealed, leave the research ,'Do you stop for a moment?
Tutar mâhiyyet-i Sâni´, o en heybetli mâhiyyet
Olur âteş-zen-i ârâmın, artık durma cevlân et!
Hayır! Bu sefer de Yaratıcı'nın mahiyeti, o en heybetli mahiyet
Huzurunu ateşe verecek ve sen durmadan koşacaksın artık!
No! At that time İt is the God's essential character,majestic essential character , it will fire your peace and you will run continously now!
Tevakkuf yok seninçün, daimî bir seyre tâbi´sin...
Ne zîrâ hâle râzîsin; ne müstakbelle kâni´sin!
Durmak yok senin için, sürekli bir ilerleyişe tâbisin...
Ne çünkü bugüne razısın, ne gelecekle yetinirsin!
Do not stop for you, because you ... are subject to continuous advancement... because neither be willing to today, nor be content with future!
Dururken böyle bî pâyan terakkî-zâr karşında;
Nasıl dersin ya "Pek mahdûd bir cirmim" tutarsın da.
Dururken böyle sonsuz bir ilerleme alanı karşısında;
Tutup da nasıl "Ben küçük bir varlığım" dersin ya!
Standing in the face of such an infinite area of progress How do you ever say that "I am a small presence, "
Meleklerden büyük, hem çok büyük tebcîle mazharsın:
Tekâlîfın emânet-gâhısın bir başka cevhersin!
Meleklerden büyük, hem çok büyük övgüyle şereflenmişsin!
Allah'ın büyük görevler yüklediği varlıksın, yüksek bir cevhersin!
'Honored with big very big laudatory speech from angels! being in God's great duties imposed, an ore high!
Hayâtın eksik olmazken ağır bin bârı arkandan; Ölümler, korkular savlet ederken hepsi bir yandan;
Hayatın bin ağır yükü eksik olmazken sırtından;

Ölümler, korkular saldırırken hepsi bir yandan;

While there the expense of thousands of missing heavy burden of life; 'Deaths, attacking all of the fears on the one hand;
Şedâid iktihâm etmekte müdhiş bir mekânetle,

Yolundan kalmayıp dâim gidersin... Hem ne sür´atle!

Büyük sıkıntılara göğüs görmekte inanılmaz bir dayanıklılıkla,

Yolundan kalmayıp sürekli gidersin... Hem ne süratle!

Face up to big difficulties with anincredible durability, ' always go on your way ... And how quickly!
Senin bir nüsha-i kübrâhilkat olduğun elbet,
Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir hükmet:
Senin yaratılışın yüce bir kopyası olduğun elbet,
Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir karar ver:
you are the copy of the lofty creation certainly , Revealed well then; stop,think and make a decision:
Nasıl olmak gerektir şimdi ef'âlin ki, hem pâyen

Behâim olmasın, kadrin melâikten muazzezken?

Nasıl olmak gerektir şimdi yapacağın şeyler ki, dengin
Hayvanlar olmasın, değerin meleklerden yüksekken?
How we going to do now is supposed to be, the balance Animalsnot, the higher the value the angels?

4'lü Tablo Sunumu[]

İnsan Şiiri
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Osmanlıca
Ve tez'umu enneke cismun sagÎrun,
Ve fike'n-tave'l-alemu'l-ekber
(İmam Ali)
Ey insan, sen kendinin küçük bir cisim olduğunu sanırsın,
Oysa en büyük âlem senin içinde gizlidir.
(İmam Ali)
Hey!human, you think that you are a small body,However, the largest world is hidden in your body.
örnek osmanlıca مقدمة
Haberdar olmamışsın kendi zatından da hala sen
"Muhakkar bir vücûdum!" dersin ey insan, fakat bilsen.
Haberdar olamamışsın kendi zatından da hala sen,
"Hakir bir varlığım" dersin ey insan, fakat bilsen.
Still you could not be aware of yourself, a despised presence", man, but you knew
örnek osmanlıca مقدمة

Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir:

Avâlim sende pinhandır, cihanlar sende matvîdir:

Senin mahiyetin hatta meleklerden de yücedir (ulvîdir):
Alemler sende saklıdır. Cihanlar sende toplanmıştır(matvîdir):
Your essential character is lofty even than angels (sublime):Flags are hidden in you'The world is collected in you.
örnek osmanlıca مقدمة
Zeminlerden, semâlardan taşarken feyz-i Rabbânî,

Olur kalbin tecellî -zâr-ı nûrâ-nûr-i Yezdânî.

Yerlerden, göklerden taşarken feyz-i Rabbanî (Rabbani feyz);

Olur kalbin tecelli yeri nura Nur-u Yezdanî (Allah'ın nuruna)

From places,the sky overflowing enlightened-i Rabbani (Rabbani influenced); Nura is where the heart is manifested Nur-u Yezdanî (God light)
örnek osmanlıca مقدمة
Musaggar cirmin amma gâye-i sun´-i İlâhîsin;

Bu haysiyyetle pâyânın bulunmaz, bîtenâhîsin!

Küçücüktür cirmin ama İlahi sanatının gayesisin;

Bu haysiyetle sonu bulunmaz, bîtenahisin (bitmez tükenmez bir varlıksın!)

Very small your capacity but religion'art aim is; This does not end with dignity,(never-endingan entity that!)
örnek osmanlıca مقدمة
Edîb-i kudretin beytü´l-kasîd-i şi´ri olmuşsun;

Hakîm-i fıtratın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.

Güzellikler yaratan Kudret'in şiirinin en güzel beyti olmuşsun;

Yarattığını en iyi bilen Allah'ın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.

Beauties that the Power creates the most beautiful couplet poetry consumed ; Consumed, in an incomprehensible mystery of God who has created most good.
örnek osmanlıca مقدمة

Esirindir- tabîat, dest-i teshîrindedir eşya;

Senin ahkâmının münkâdıdır, mahkûmudur dünya.

Esirindir tabiat, sihirli ellerindedir eşya;

Senin hükümlerine boyun eğdirilmiştir, condemned the world.

your prisoner the nature, in your magic hands goods; Submitted on your rules, condemned world
örnek osmanlıca مقدمة
Bulutlardan sevâik sayd eder irfân-ı çâlâkin;

Yerin altında ma´denler bulur nakkâd-ı idrâkin.

Bulutlardan yıldırımlar avlar enerjik irfanın;

Yerin altında madenler bulur eleyip ayıran kavrayışın.

Deceive lightning from clouds energetic goal of cognition; 'finds mines in the groundthat separates sift comprehension
örnek osmanlıca مقدمة
Denizler bisterindir, dalgalar gehvâre-i nâzın;

Nedir dağlar, semâ peymâ senin şehbâl-i pervâzın!

Denizler döşeğindir, dalgalar naz beşiğin;

Dağlar bir şey mi, gökleri ölçmektedir açılan kanatların!

Sea is your bed,'waves coyness cradle; Mountains anything,Measure the heavens your opened wings!
örnek osmanlıca مقدمة
Havâ, bir refref-i seyyâl-i hükmündür ki bir demde,

Olur dem-sâzâvâzın bütün aktârâlemde.

Hava, hükmünü ileten öyle bir vasıtadır ki,bir demde

Olur avazın sazına dem(yoldaş) bütün çevresinde âlem de

Air, provision of a means to transmit decisions so that one time Being a friend to your rush the world is all around
örnek osmanlıca مقدمة
Dayanmaz pîş-i ikdâmında mâni´ler müzâhimler;Kaçar, sen rezm-gâh-ı azme girdikçe muhâcimler.
Dayanmaz gayretli çalışman önünde engeller, eziyetler;

Kaçar, sen azmin savaş alanına girdikçe muhacimler ( hücum edenler).

Obstacles cannot bear in front of your diligent work , persecution; Run away, your determinationthe people that attack enter the battle field (those who attack)
örnek osmanlıca مقدمة
Karanlıklarda gezsen, şeb-çerâğın fıkr-i hikmettir,

Ki her işrâkı bir sönmez ziyâsermediyyettir;

Karanlıklarda gezsen, hikmetli düşüncen meş'alen olur,

Ki her parlayışı sonsuzluğun sönmeyen ışığıdır

Should you walk around in the darkness,'the thought of wisdom would be your torch, Thatevery shining is the light of eternity
örnek osmanlıca مقدمة
Susuz çöllerde kalsan, bedrekan ilhâm-ı sa'yindir,

Ki her hatvende eyler sâye-küster vâhalar zâhir.

Susuz çöllerde kalsan, kılavuzun çalışmanın verdiği ilhamdır,

Ki her adımında gölgelik vahalar gösterir.

Come undone in the desert without water,your guide isinspiration pf your study', That eachstepindicates that the canopy oases'.
örnek osmanlıca مقدمة
Ne zindanlar olur hâil, ne menfâlar, ne makteller...Yürürsün sedd-i râhın olsa hattâ âhenîn eller.
Ne zindanlar olur engel, ne idam sehpaları, ne sürgünler...Yürürsün yolunu kesse de hattâ demirden eller
Neither the prisons would obstruct nor execution of a death sentence , You walk despite of being interrupted even iron hands ...
örnek osmanlıca مقدمة
Yıkar bârû-yi istibdâdı bir âsûde tedbîrin;

Semâlardan inen te´yîdisin gûyâ ki takdîrin!

Basit bir tedbirinle diktatörlüğün burçlarını yerle bir edersin;

Ezeldeki hükmü sağlam kılmak için sanki göklerden indirilmişsin!

A simple measuredictatorship signs you would destroy; Get down from the sky as if to make it sound as if to make sure the decision of pasteternity!
örnek osmanlıca مقدمة
Taharrîden usanmazsın, teâlîden teâlîye

Atıldıkça, atılsam şimdi, dersin, başka âtîye!

Araştırmaktan usanmazsın, bir yükseklikten başka yüksekliğeÇıktıkça,atılsam şimdi dersin başka bir geleceğe.
Not get bored of investigating, from height to another height' Go up the height, be fired, now say the next
örnek osmanlıca مقدمة
Senin en şanlı eyyâmında, en mes´ûd hâlinde

Bir istikbâl-i dûra-dûr vardır hep hayâlinde.

Senin en şanlı günlerinde, en mutlu hâlinde,

Daha uzak bir gelecek vardır hep hayâlinde.

Your most glorious days, the happy case, More distant'There is always next in the dream
örnek osmanlıca مقدمة
O istikbâledir şevkin, odur ma´şûk-i vicdânın,

O kudsî neşvenin çeydâ-yı bî-ârâmıdır cânın.

O gelecek içindir şevkin, vicdanındaki sevgili odur,Ruhun o kutsal neş'enin durup dinlenmek bilmez âşıkıdır.
That enthusiasm for the future,darling in theconcience,the soul ' the lover of sacred meriment that not stop and relax.'
örnek osmanlıca مقدمة
O şevkin dâim ilcâsıyle seyrin ıztırârîdir;

Terakkî meyli artık fitratında rûh-i sârîdir!

O şevkin zorlamasıyla sürekli seyran eylemen kaçınılmazdır;

İlerleme meyli artık yaratılışında varlığına yayılan bir ruh olmuştur.

He challenged enthusiasmto act consistently inevitable'; Progress propensity has been a soul that spread to the existence .
örnek osmanlıca مقدمة
Bütün esrâr-ı hilkatten haberdâr olmak istersin,

Bu gaybistân-ı hîçâ-hîçten kumılmak istersin!

Yaratılışın bütün sırlarını bilmek istersin,

Bu hiçlerden ibaret gayb âleminden kurtulmak istersin!

Do you want to know all the secrets of creation, Nothing' you want to get rid of flag!
örnek osmanlıca مقدمة
Meâdın, mebdein, hâlin ki üç müdhiş muammâdır...

Durur edvârmüstakbel gibi karşında hep hâzır.

Sonun, başlangıcın, bugünün ki üç müthiş bilmecedir...Durur karşında gelecek devirler gibi hep hazır
End, beginning, today's that three great riddle , Stay always ready as if future periods
örnek osmanlıca مقدمة
Koşarsın bunların sevdâ-yı idrâkiyle durmazsın,

Hakîkatten velev bir şemme duymazsan oturmazsın

Koşarsın bunları anlamak sevdasıyla durmazsın,Hakikatin kokusunu az da olsa almadan oturmazsın.
Run to understand these with passion not stop, not sit without taking a little slight smell of Truth'
örnek osmanlıca مقدمة
Serâir perde pûş-i zulmet olsun varsın isterse...

Düşürmez düştüğün yeldâ-yı hirman rûhunu ye´se:

Sırlar karanlık bir perdeyle örtülmüş olsun isterse....

Düşürmez uğradığın mahrumiyet gecesi ruhunu ümitsizliğe:

secrets that you want it to get covered with a dark curtain .... the night of despair doesn't get your spirit down hopelessness :
örnek osmanlıca مقدمة
Emel, meş´al-keşin, bir reh-nümâ hem-râhın olmuşken,

Tehâşî eylemezsin sîne-i deycûra girmekten.

Emel meş'alen, bir kılavuz da yoldaşın olmuşken,Çekinmezsin karanlıkların içine dalıp girmekten.
Your desire torch, a guide has been a friend, Not being reluctant to enter the darkness.
örnek osmanlıca مقدمة
Gelip bir gün tecellî etse mâhiyyâtmasnûat,

Taharrîden geçer, bir dem karâr eyler misin? Heyhât!

Bir gün gelip ortaya çıksa yaratılmışların mahiyeti, Araştırmayı bırakır, bir an durur musun?
One day created people's essential characters are revealed, leave the research ,'Do you stop for a moment?
örnek osmanlıca مقدمة
Tutar mâhiyyet-i Sâni´, o en heybetli mâhiyyet
Olur âteş-zen-i ârâmın, artık durma cevlân et!
Hayır! Bu sefer de Yaratıcı'nın mahiyeti, o en heybetli mahiyet
,Huzurunu ateşe verecek ve sen durmadan koşacaksın artık!
No! At that time İt is the God's essential character,majestic essential character , it will fire your peace and you will run continously now!
örnek osmanlıca مقدمة
Tevakkuf yok seninçün, daimî bir seyre tâbi´sin...
Ne zîrâ hâle râzîsin; ne müstakbelle kâni´sin!
Durmak yok senin için, sürekli bir ilerleyişe tâbisin...Ne çünkü bugüne razısın, ne gelecekle yetinirsin!
Do not stop for you, because you ... are subject to continuous advancement... because neither be willing to today, nor be content with future!
örnek osmanlıca مقدمة
Dururken böyle bî pâyan terakkî-zâr karşında;
Nasıl dersin ya "Pek mahdûd bir cirmim" tutarsın da.
Dururken böyle sonsuz bir ilerleme alanı karşısında;
Tutup da nasıl "Ben küçük bir varlığım" dersin ya!
Standing in the face of such an infinite area of progress How do you ever say that "I am a small presence, "
örnek osmanlıca مقدمة
Meleklerden büyük, hem çok büyük tebcîle mazharsın:
Tekâlîfın emânet-gâhısın bir başka cevhersin!
Meleklerden büyük, hem çok büyük övgüyle şereflenmişsin!
Allah'ın büyük görevler yüklediği varlıksın, yüksek bir cevhersin!
'Honored with big very big laudatory speech from angels! being in God's great duties imposed, an ore high!
örnek osmanlıca مقدمة
Hayâtın eksik olmazken ağır bin bârı arkandan; Ölümler, korkular savlet ederken hepsi bir yandan;
Hayatın bin ağır yükü eksik olmazken sırtından;

Ölümler, korkular saldırırken hepsi bir yandan;

While there the expense of thousands of missing heavy burden of life; 'Deaths, attacking all of the fears on the one hand;
örnek osmanlıca مقدمة
Şedâid iktihâm etmekte müdhiş bir mekânetle,

Yolundan kalmayıp dâim gidersin... Hem ne sür´atle!

Büyük sıkıntılara göğüs görmekte inanılmaz bir dayanıklılıkla,

Yolundan kalmayıp sürekli gidersin... Hem ne süratle!

Face up to big difficulties with anincredible durability, ' always go on your way ... And how quickly!
örnek osmanlıca مقدمة
Senin bir nüsha-i kübrâhilkat olduğun elbet,
Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir hükmet:
Senin yaratılışın yüce bir kopyası olduğun elbet,
Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir karar ver:
you are the copy of the lofty creation certainly , Revealed well then; stop,think and make a decision:
örnek osmanlıca مقدمة
Nasıl olmak gerektir şimdi ef?âlin ki, hem pâyen

Behâim olmasın, kadrin melâikten muazzezken?

Nasıl olmak gerektir şimdi yapacağın şeyler ki, dengin
Hayvanlar olmasın, değerin meleklerden yüksekken?
How we going to do now is supposed to be, the balance Animalsnot, the higher the value the angels?
örnek osmanlıca مقدمة

Tablosuz - Kodları bozuk dizayn []

İmam Ali

|

Ey insan, sen kendinin küçük bir cisim olduğunu sanırsın,

Oysa en büyük âlem senin içindedir

Hz. Ali

|

Human ,you don’t think own as a small,

However, there is a big world inside you Hz. Ali

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

"Muhakkar bir vücûdum!" dersin ey insan, fakat bilsen.

Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir:

|

"Hakir bir varlığım" dersin ey insan, fakat bilsen. Senin mahiyetin hatta meleklerden de yücedir (ulvîdir):

|

&nbsp “I’’m a base person” you say, if you know…

|

You are stil not aware of their own personality,

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Haberdâr olmamışsın kendi zâtından da hâlâ sen,

Avâlim sende pinhandır, cihanlar sende matvîdir:

|

Haberdar olamamışsın kendi zatından da hala sen,

Alemler sende saklıdır. Cihanlar sende toplanmıştır(matvîdir):

|

You are preciouser than angels; There is world inside you :

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Zeminlerden, semâlardan taşarken feyz-i Rabbânî,

Olur kalbin tecellî -zâr-ı nûrâ-nûr-i Yezdânî.

|

Yerlerden, göklerden taşarken feyz-i Rabbanî (Rabbani feyz);

Olur kalbin tecelli yeri nura Nur-u Yezdanî (Allah'ın nuruna)

|

God’s blessings is owerflowing from grounds and skies;

Your heart become the place where the God manifest brightly.

 

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Musaggar cirmin amma gâye-i sun´-i İlâhîsin;

Bu haysiyyetle pâyânın bulunmaz, bîtenâhîsin!

|

Küçücüktür cirmin ama İlahi sanatının gayesisin;

Bu haysiyetle sonu bulunmaz, bîtenahisin (bitmez tükenmez bir varlıksın!)

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Edîb-i kudretin beytü´l-kasîd-i şi´ri olmuşsun;

Hakîm-i fıtratın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.

|

Güzellikler yaratan Kudret'in şiirinin en güzel beyti olmuşsun;

Yarattığını en iyi bilen Allah'ın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Esirindir- tabîat, dest-i teshîrindedir eşya;

Senin ahkâmının münkâdıdır, mahkûmudur dünya.

|

Esirindir tabiat, sihirli ellerindedir eşya;

Senin hükümlerine boyun eğdirilmiştir, mahkûmudur dünya.

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Bulutlardan sevâik sayd eder irfân-ı çâlâkin;

Yerin altında ma´denler bulur nakkâd-ı idrâkin.

|

Bulutlardan yıldırımlar avlar enerjik irfanın;

Yerin altında madenler bulur eleyip ayıran kavrayışın.

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Denizler bisterindir, dalgalar gehvâre-i nâzın;

Nedir dağlar, semâ peymâ senin şehbâl-i pervâzın!

|

Denizler döşeğindir, dalgalar naz beşiğin;

Dağlar bir şey mi, gökleri ölçmektedir açılan kanatların!

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Havâ, bir refref-i seyyâl-i hükmündür ki bir demde,

Olur dem-sâzâvâzın bütün aktârâlemde.

|

Hava, hükmünü ileten öyle bir vasıtadır ki,bir demde

Olur avazın sazına dem(yoldaş) bütün çevresinde âlem de

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Dayanmazpîş-i ikdâmında mâni´ler müzâhimler;Kaçar, sen rezm-gâh-ı azme girdikçe muhâcimler.

| style="vertical-align: top"|

Dayanmaz gayretli çalışman önünde engeller, eziyetler;

Kaçar, sen azmin savaş alanına girdikçe muhacimler ( hücum edenler).

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Karanlıklarda gezsen, şeb-çerâğın fıkr-i hikmettir,

Ki her işrâkı bir sönmez ziyâsermediyyettir;

|

Karanlıklarda gezsen, hikmetli düşüncen meş'alen olur,

Ki her parlayışı sonsuzluğun sönmeyen ışığıdır

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Susuz çöllerde kalsan, bedrekan ilhâm-ı sa?yindir,

Ki her hatvende eyler sâye-küster vâhalar zâhir.

|

Susuz çöllerde kalsan, kılavuzun çalışmanın verdiği ilhamdır,

Ki her adımında gölgelik vahalar gösterir.

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Ne zindanlar olur hâil, ne menfâlar, ne makteller...Yürürsün sedd-i râhın olsa hattâ âhenîn eller.

|

Ne zindanlar olur engel, ne idam sehpaları, ne sürgünler...Yürürsün yolunu kesse de hattâ demirden eller

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Yıkar bârû-yi istibdâdı birâsûde tedbîrin;

Semâlardan inen te´yîdisin gûyâ ki takdîrin!

|

Basit bir tedbirinle diktatörlüğün burçlarını yerle bir edersin;

Ezeldeki hükmü sağlam kılmak için sanki göklerden indirilmişsin!

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Taharrîden usanmazsın, teâlîden teâlîye

Atıldıkça, atılsam şimdi, dersin, başka âtîye!

|

Araştırmaktan usanmazsın, bir yükseklikten başka yüksekliğeÇıktıkça,atılsam şimdi dersin başka bir geleceğe.

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Senin en şanlı eyyâmında, en mes´ûd hâlinde

Bir istikbâl-i dûra-dûr vardır hep hayâlinde.

|

Senin en şanlı günlerinde, en mutlu hâlinde,

Daha uzak bir gelecek vardır hep hayâlinde.

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

O istikbâledir şevkin, odur ma´şûk-i vicdânın,

O kudsî neşvenin çeydâ-yı bî-ârâmıdır cânın.

|

O gelecek içindir şevkin, vicdanındaki sevgili odur,Ruhun o kutsal neş'enin durup dinlenmek bilmez âşıkıdır.

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

O şevkin dâim ilcâsıyle seyrin ıztırârîdir;

Terakkî meyli artık fitratında rûh-i sârîdir!

|

O şevkin zorlamasıyla sürekli seyran eylemen kaçınılmazdır;

İlerleme meyli artık yaratılışında varlığına yayılan bir ruh olmuştur.

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Bütün esrâr-ıhilkatten haberdâr olmak istersin,

Bu gaybistân-ı hîçâ-hîçten kumılmak istersin!

|

Yaratılışın bütün sırlarını bilmek istersin,

Bu hiçlerden ibaret gayb âleminden kurtulmak istersin!

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Meâdın, mebdein, hâlin ki üç müdhiş muammâdır...

Durur edvârmüstakbel gibi karşında hep hâzır.

|

Sonun, başlangıcın, bugünün ki üç müthiş bilmecedir...Durur karşında gelecek devirler gibi hep hazır

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Koşarsın bunlarınsevdâ-yı idrâkiyle durmazsın,

Hakîkatten velev bir şemme duymazsan oturmazsın

|

Koşarsın bunları anlamak sevdasıyla durmazsın,Hakikatin kokusunu az da olsa almadan oturmazsın.

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Serâir perde pûş-i zulmet olsun varsın isterse...

Düşürmez düştüğün yeldâ-yı hirman rûhunu ye´se:

|

Sırlar karanlık bir perdeyle örtülmüş olsun isterse....

Düşürmez uğradığın mahrumiyet gecesi ruhunu ümitsizliğe:

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Emel, meş´al-keşin, bir reh-nümâ hem-râhın olmuşken,

Tehâşî eylemezsin sîne-ideycûra girmekten.

|

Emel meş'alen, bir kılavuz da yoldaşın olmuşken,Çekinmezsin karanlıkların içine dalıp girmekten.

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Gelip bir gün tecellî etse mâhiyyâtmasnûat,

Taharrîden geçer, bir dem karâr eyler misin?Heyhât!

|

Bir gün gelip ortaya çıksa yaratılmışların mahiyeti, Araştırmayı bırakır, bir an durur musun?

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Tutar mâhiyyet-i Sâni´, o en heybetli mâhiyyetOlur âteş-zen-i ârâmın, artık durma cevlân et!

|

Güncel Türkçesi Buraya

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Hayır! Bu sefer de Yaratıcı'nın mahiyeti, o en heybetli mahiyet,Huzurunu ateşe verecek ve sen durmadan koşacaksın artık!

|

Güncel Türkçesi Buraya

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Tevakkuf yok seninçün, daimî bir seyre tâbi´sin...Ne zîrâ hâle râzîsin; ne müstakbelle kâni´sin!

|

Durmak yok senin için, sürekli bir ilerleyişe tâbisin...Ne çünkü bugüne razısın, ne gelecekle yetinirsin!

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Dururken böyle bî pâyan terakkî-zâr karşında;Nasıl dersin ya "Pek mahdûd bir cirmim" tutarsın da.

|

Dururken böyle sonsuz bir ilerleme alanı karşısında;Tutup da nasıl "Ben küçük bir varlığım" dersin ya!

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Meleklerden büyük, hem çok büyük tebcîle mazharsın:Tekâlîfın emânet-gâhısın bir başka cevhersin!

|

'Meleklerden büyük, hem çok büyük övgüyle şereflenmişsin!'Allah'ın büyük görevler yüklediği varlıksın, yüksek bir cevhersin!

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Hayâtın eksik olmazken ağır bin bârı arkandan; Ölümler, korkular savlet ederken hepsi bir yandan;

|

Hayatın bin ağır yükü eksik olmazken sırtından;

Ölümler, korkular saldırırken hepsi bir yandan;

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Şedâid iktihâm etmekte müdhiş bir mekânetle,

Yolundan kalmayıp dâim gidersin... Hem ne sür´atle!

|

Büyük sıkıntılara göğüs görmekte inanılmaz bir dayanıklılıkla,

Yolundan kalmayıp sürekli gidersin... Hem ne süratle!

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Senin bir nüsha-i kübrâhilkat olduğun elbet,Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir hükmet:

|

Senin yaratılışın yüce bir kopyası olduğun elbet,Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir karar ver:

|

İngilizce Tercüme Buraya

|

örnek osmanlıca مقدمة

|-

|

Nasıl olmak gerektir şimdi ef?âlin ki, hem pâyen

Behâim olmasın, kadrin melâikten muazzezken?

|

Nasıl olmak gerektir şimdi yapacağın şeyler ki, denginHayvanlar olmasın, değerin meleklerden yüksekken?

|

&nbsp

You are the best God’s created; For that, you are person endless! Beauties that creates the most beautiful couplet poetry power consumed; You are secret compleciated God’s . Nature is your prisoner, in your hands dominates goods; The world submit your decrees. Your knowledge catch lightning from clouds; You find mine under the ground. Seas is your mattress, waves is your cradle; Your wings measure skies! Air, take your decrees at a time it is comrade your sound everywhere. Torment don’t prevent in front of your working; Attacker escape if you decide firmly. If you go about in darkness, your though is bright, Bright of inextinct of futiletion is its each sparkle. If you stay desert , your guide is inspiration, Step shows oasis. Prisons, execution tables and exile don’t prevent… If iron hands clip your way, you walk. You destroy with a simple precaution signs of dictatorship; You reduced from he skies for decrees check ! You don’t try to search if you will see high, you will say “I want to go another a future. There is a distant future in your happy case. Your ardour and in your conscience darling is for future, Your soul is joy of sacred lover . You go about with that ardour; There is devoling your personality and it is soul. You want to know your personality all the secret, You want to escape from these! Your end, begining and today are three great puzzle… These always ready in front of you such as future transfers. You run for them to understand , you don’t stop, You don’t sit if you don’t know truth. If secret covered with a darkness curtain… You don’t desparete from meeting night destitution: You don’t fear from darkness if there is your guide. If nature of God’s created come one day , Do you stop a moment and do you leaves the research? That moment, the most majestic is Creator, You will run without stoping! There isn’t stopping for you, you musy devoloping… Today and future is little for you! There is that devolopig in front of you and you say ” I am young person”! You are praised more than angels! God gave big duty you! There is heavy load on your back; Deaths and fears attack you everyday; You breast big trouble with big force, You go without stopping with quickly… You are a copy of your creation,

He manifest stop, think and decided:You will do that things that your equal musn’t pets because you preciouser than angels

|

örnek osmanlıca مقدمة

|}


| style="vertical-align: top"|

| style="vertical-align: top"|

örnek osmanlıca مقدمة

|}

Eski tablo: (Ara bölmesiz)[]

'Latin harflerine transkriptli metin Sadeleştirilmiş metin İngilizce Tercümesi

Ve tez´umu enneke cismun sagîrun,

Ve fike´n-tave´l-âlemu´l-ekber

İmam Ali




Haberdâr olmamışsın kendi zâtından da hâlâ sen,

"Muhakkar bir vücûdum!" dersin ey insan, fakat bilsen.

Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir:

Avâlim sende pinhandır, cihanlar sende matvîdir:

Zeminlerden, semâlardan taşarken feyz-i Rabbânî,

Olur kalbin tecellî-zâr-ı nûrâ-nûr-i Yezdânî.

Musaggar cirmin amma gâye-i sun´-i İlâhîsin;

Bu haysiyyetle pâyânın bulunmaz, bîtenâhîsin!

Edîb-i kudretin beytü´l-kasîd-i şi´ri olmuşsun;

Hakîm-i fıtratın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.

Esirindir- tabîat, dest-i teshîrindedir eşya;

Senin ahkâmının münkâdıdır, mahkûmudur dünya.

Bulutlardan sevâik sayd eder irfân-ı çâlâkin;

Yerin altında ma´denler bulur nakkâd-ı idrâkin.

Denizler bisterindir, dalgalar gehvâre-i nâzın;

Nedir dağlar, semâ peymâ senin şehbâl-i pervâzın!

Havâ, bir refref-i seyyâl-i hükmündür ki bir demde,

Olur dem-sâzâvâzın bütün aktâr-ı âlemde.

Dayanmazpîş-i ikdâmında mâni´ler müzâhimler;

Kaçar, sen rezm-gâh-ı azme girdikçe muhâcimler.

Karanlıklarda gezsen, şeb-çerâğın fıkr-i hikmettir,

Ki her işrâkı bir sönmez ziyâ yı sermediyyettir;

Susuz çöllerde kalsan, bedrekan ilhâm-ı sa?yindir,

Ki her hatvende eyler sâye-küster vâhalar zâhir.

Ne zindanlar olur hâil, ne menfâlar, ne makteller...

Yürürsün sedd-i râhın olsa hattâ âhenîn eller.

Yıkar bârû-yi istibdâdı bir âsûde tedbîrin;

Semâlardan inen te´yîdisin gûyâ ki takdîrin!

Taharrîden usanmazsın, teâlîden teâlîye

Atıldıkça, atılsam şimdi, dersin, başka âtîye!

Senin en şanlı eyyâmında, en mes´ûd hâlinde

Bir istikbâl-i dûra-dûr vardır hep hayâlinde.

O istikbâledir şevkin, odur ma´şûk-i vicdânın,

O kudsî neşvenin çeydâ-yı bî-ârâmıdır cânın.

O şevkin dâim ilcâsıyle seyrin ıztırârîdir;

Terakkî meyli artık fitratında rûh-i sârîdir!

Bütün esrâr-ı hilkatten haberdâr olmak istersin,

Bu gaybistân-ı hîçâ-hîçten kumılmak istersin!

Meâdın, mebdein, hâlin ki üç müdhiş muammâdır...

Durur edvâr-ı müstakbel gibi karşında hep hâzır.

Koşarsın bunların sevdâ-yı idrâkiyle durmazsın,

Hakîkatten velev bir şemme duymazsan oturmazsın.

Serâir perde pûş-i zulmet olsun varsın isterse...

Düşürmez düştüğün yeldâ-yı hirman rûhunu ye´se:

Emel, meş´al-keşin, bir reh-nümâ hem-râhın olmuşken,

Tehâşî eylemezsin sîne-i deycûra girmekten.

Gelip bir gün tecellî etse mâhiyyât-ı masnûat,

Taharrîden geçer, bir dem karâr eyler misin? Heyhât!

Tutar mâhiyyet-i Sâni´, o en heybetli mâhiyyet

Olur âteş-zen-i ârâmın, artık durma cevlân et!

Tevakkuf yok seninçün, daimî bir seyre tâbi´sin...

Ne zîrâ hâle râzîsin; ne müstakbelle kâni´sin!

Dururken böyle bî pâyan terakkî-zâr karşında;

Nasıl dersin ya "Pek mahdûd bir cirmim" tutarsın da.

Meleklerden büyük, hem çok büyük tebcîle mazharsın:

Tekâlîfın emânet-gâhısın bir başka cevhersin!

Hayâtın eksik olmazken ağır bin bârı arkandan;

Ölümler, korkular savlet ederken hepsi bir yandan;

Şedâid iktihâm etmekte müdhiş bir mekânetle,

Yolundan kalmayıp dâim gidersin... Hem ne sür´atle!

Senin bir nüsha-i kübrâ yı hilkat olduğun elbet,

Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir hükmet:

Nasıl olmak gerektir şimdi ef?âlin ki, hem pâyen

Behâim olmasın, kadrin melâikten muazzezken?

Ey insan, sen kendinin küçük bir cisim olduğunu sanırsın,

Oysa en büyük âlem senin içindedir

Hz. Ali



Haberdar olmamışsın kendi kişiliğinden de hâlâ sen,

"Aşağılık bir varlığım" dersin ey insan, fakat bilsen...

Senin mahiyetin hattâ meleklerden de yüksektir;

Alemler sende saklıdır, cihanlar sende toplanmıştır:

Yerlerden, göklerden taşarken Allah'ın bereketi;

Olur kalbin Allah'ın ışık ışık tecelli ettiği yer.

Cismin küçücüktür ama Allah'ın sanatının zirvesisin;

Bu itibarla sonu gelmez, bitmez tükenmez bir varlıksın!

Güzellikler yaratan Kudret'in şiirinin en güzel beyti olmuşsun;

Yarattığını en iyi bilen Allah'ın bir anlaşılmaz sırrı olmuşsun.

Esirindir tabiat, hükmeden ellerindedir eşya;

Senin hükümlerine boyun eğmiştir, sana mahkûmdur dünya.

Bulutlardan yıldırımlar avlar enerjik irfanın;

Yerin altında madenler bulur eleyip ayıran kavrayışın.

Denizler döşeğindir, dalgalar naz beşiğin;

Dağlar bir şey mi, gökleri ölçmektedir açılan kanatların!

Hava, hükmünü ileten öyle bir vasıtadır ki,bir anda

Sesine yoldaş olur âlemin her tarafında.

Duramaz gayretli çalışman önünde engeller, eziyetler;

Sen azmin savaş alanına girdiğinde kaçacak yer arar hücum edenler.

Karanlıklarda gezsen, hikmetli düşüncen meş'alen olur,

Ki her parlayışı sonsuzluğun sönmeyen ışığıdır

Susuz çöllerde kalsan, kılavuzun çalışmanın verdiği ilhamdır,

Ki her adımında gölgelik vahalar gösterir.

Ne zindanlar olur engel, ne idam sehpaları, ne sürgünler...

Yürürsün yolunu kesse de hattâ demirden eller.

Basit bir tedbirinle diktatörlüğün burçlarını yerle bir edersin;

Ezeldeki hükmü sağlam kılmak için sanki göklerden indirilmişsin!

Araştırmaktan usanmazsın, bir yükseklikten başka yüksekliğe

Çıktıkça,atılsam şimdi dersin başka bir geleceğe.

Senin en şanlı günlerinde, en mutlu hâlinde, ,

Daha uzak bir gelecek vardır hep hayâlinde.

O gelecek içindir şevkin, vicdanındaki sevgili odur,

Ruhun o kutsal neş'enin durup dinlenmek bilmez âşıkıdır.

O şevkin zorlamasıyla sürekli seyran eylemen kaçınılmazdır;

İlerleme meyli artık yaratılışında varlığına yayılan bir ruh olmuştur.

Yaratılışın bütün sırlarını bilmek istersin,

Bu hiçlerden ibaret gayb âleminden kurtulmak istersin!

Sonun, başlangıcın, bugünün ki üç müthiş bilmecedir...

Durur karşında gelecek devirler gibi hep hazır.

Koşarsın bunları anlamak sevdasıyla durmazsın,

Hakikatin kokusunu az da olsa almadan oturmazsın.

Sırlar karanlık bir perdeyle örtülmüş olsun isterse....

Düşürmez uğradığın mahrumiyet gecesi ruhunu ümitsizliğe:

Emel meş'alen, bir kılavuz da yoldaşın olmuşken,

Çekinmezsin karanlıkların içine dalıp girmekten.

Bir gün gelip ortaya çıksa yaratılmışların mahiyeti,

Araştırmayı bırakır, bir an durur musun?

Hayır! Bu sefer de Yaratıcı'nın mahiyeti, o en heybetli mahiyet,

Huzurunu ateşe verecek ve sen durmadan koşacaksın artık!

Durmak yok senin için, sürekli bir ilerleyişe tâbisin...

Ne çünkü bugüne razısın, ne gelecekle yetinirsin!

Dururken böyle sonsuz bir ilerleme alanı karşısında;

Tutup da nasıl "Ben küçük bir varlığım" dersin ya!

Meleklerden büyük, hem çok büyük övgüyle şereflenmişsin!

Allah'ın büyük görevler yüklediği varlıksın, yüksek bir cevhersin!

Hayatın bin ağır yükü eksik olmazken sırtından;

Ölümler, korkular saldırırken hepsi bir yandan;

Büyük sıkıntılara göğüs görmekte inanılmaz bir dayanıklılıkla,

Yolundan kalmayıp sürekli gidersin... Hem ne süratle!

Senin yaratılışın yüce bir kopyası olduğun elbet,

Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir karar ver:

Nasıl olmak gerektir şimdi yapacağın şeyler ki, dengin

Hayvanlar olmasın, değerin meleklerden yüksekken?

Advertisement