Yenişehir Wiki
Advertisement
Âhiret Yolu Safahat Bayrak
Bu proje Yenişehir Kaymakamlığına aittir.
Mehmet Akif Ersoy
Âmin Alayı
Safahat,safha kelimesinin çoğulu olup safhalar demektir. Daha çok safahat-ı hayat (hayatın safahatı) terkibiyle kullanılır. Hadisenin safahatı nedir? diye sual edilir. Olayın safahatını anlat! "konu dışına çıkma" denir. Safahat şiirinde şair sanatkarlık yapmak için şiir yazmadığını, şiirinde acizliğinden kaynaklanan göz yaşlarının ve samimiyetin sergilediğini anlatmaktadır ve şiirine Kur'anın ilk nazil olan kelimesi "ikra' emrini"nin kökünden gelen ve okuyucu anlamına gelen kaari sözüyle yani Sevgili kaari ile başlıyor ve Oku şayet sana bir hisli yürek lazım ise diyerek de şiirini bağlıyor.
Disambig Bakınız: İstiğrak Şiiri / İstiğrak Tekli tablo, İstiğrak Şiiri / İkili tablo güncel türkçe, İstiğrak Şiiri / İngilizce, İstiğrak Şiiri / İkili tablo İngilizce tercüme, İstiğrak Şiiri / Üçlü tablo İngilizce tercüme, İstiğrak Şiiri / Üçlü tablo İngilizce tercüme ve şerhi, İstiğrak Şiiri / Osmanlıca, İstiğrak Şiiri / Osmanlıca dörtlü tablo, İstiğrak Şiiri / Arapça, İstiğrak Şiiri / Arapça dörtlü tablo, İstiğrak Azerice


İstiğrak - Mehmet Akif Ersoy - Safahat

İstiğrak.........................
Düşen gümrâh için yol bulma yok emvâc-i zulmetten;
Gidilmez... Her adım attıkça bir girdâb olur rehzen;
O rîkistâna batmış, çalkanan seyyâh-i âvâre
Nasıl müştâk ise bir nûra, bir necm-i rehâkâre;
Sana ey lem'a-i ümmîd ben de öyle müştâkım;
Görün bir kerre zîrâ pek karanlık oldu âfâkım!
Nişandır yükselen her mevc-i tûfan-hîzi bir dağdan;
Ölüm var, kurtuluş yok sâhil-i imdâd uzaklarda;
Demâdem rûh titrer korkudan donmuş dudaklarda.
O coşkun unsurun savletleriyle uğraşan kimse,
Nasıl eyler tehâlük bir kenârtesliyet görse
Muhâtlücce-i ye's olduğum bir böyle hâlimde
Senin tayfın da aynıyle o sâhildir hayâlimde.
Düşün âvâre bir mâder ki: Evlâdından olsun dûr;
Tahayyül eyle yâhud bir yetîm-i hânüman-mehcûr
O bedbahtın nasıl evlâdı hiç gitmezse yâdından;
Nasıl çıkmazsa mâder, öksüzün bir dem fuâdından;
Benim yâdım da, ey ârâmcan, yâdgüzînindir.
Ne yapsam çünkü manzûrum, senin feyz -i mübînindir:
Eder gîsûna yaslanmış cebîn-i pâkini ihtâr.
Çekilmek istemiş de subh-dem bir câytenhâya,
Oturmuş sâhil-i deryâya, dalmıştım temâşâya.
Henüz âfâk açılmıştı: Semâ mahmûr idi hâttâ
Nümâyân olmamıştı hâb-gâhından güneş hâlâ.
Derin bir samte müstağrak leb-i deryâda hiç ses yok...
Sabâ durgun, sular durgun, bütün eşyâda durgunluk!
O ferş-i nîlgûn üstünde, tıflnâzenin-vâri,
Uyurken dâye-i bîdarsubhun tıflenvârı;
Güneş, pîşinde dağlar perde-dâr olmuş, harîmindan
Görünmüş, sonra şehrâhında yükselmişti tedrîcen.
Teâlî eyleyince birzaman bâlâ-yı kudrette,
Bu cûşişler o dagın havzsimîni uyandırdı;
Sabâ enfâssevdâ perveriyle dalgalandırdı.
Açıklardan gelen emvâcpeyderpeyle, sâhilden
Kulak verdim o âhenge: Meğer âheng-i şi'rinmiş!
Güneş: Rûhun imiş; bir huzme şeklinde inen nûru:
O menba'dan hurûşan sânihanmış doğrudan doğru.
Tecellî etti artık anladım: Sensin bütün dünyâ..
Bu senlikte fakat ey yârgaib, ben neyim âyâ?
thumb|300px|right|istiğrak - mehmet akif ersoy - safahat - yusuf ziya özkan


Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

İstigrak 1

Mehmet Akif Ersoy'un İstiğrak Şiiri

İstigrak 2

Mehmet Akif Ersoy'un İstiğrak Şiiri

Advertisement