Yenişehir Wiki
Advertisement

Şefkat Başkasının kederiyle alâkalanmak, acıyarak sevmek. Yardıma, sevgiye muhtaç olanlara karşılıksız olarak merhamet ve sevgiyle yardıma koşmak. Karşılıksız, sâfi, ivazsız sevgi beslemek. (Şefkat pek geniştir. Bir zat, şefkat ettiği evlâdı münâsebetiyle bütün yavrulara, hattâ ziruhlara şefkatini ihâta eder ve Rahim isminin ihâtasına bir nevi âyinedarlık gösterir. Halbuki aşk, mahbubuna hasr-ı nazar edip, herşey'i mahbubuna feda eder; yahut mahbubunu i'lâ ve sena etmek için, başkalarını tenzil ve mânen zemmeder ve hürmetlerini kırar. Meselâ biri demiş: "Güneş mahbubumun hüsnünü görüp utanıyor, görmemek için bulut perdesini başına çekiyor. "Hey âşık efendi! Ne hakkın var, sekiz ism-i âzamın bir sahife-i nuranisi olan Güneş'i böyle utandırıyorsun? Hem şefkat hâlistir, mukabele istemiyor; sâfi ve ivazsızdır... Hattâ en âdi mertebede olan hayvanatın yavrularına karşı fedakârane ivazsız şefkatleri buna delildir. Halbuki aşk ücret ister ve mukabele taleb eder. Aşkın ağlamaları, bir nevi talebdir, bir ücret istemektir. M.)

ŞEFKAT

Sözlükte "merhamet etmek, acımak" anlamına gelen şefkat, ahlâk kavramı olarak, Allah'ın yarattığı canlılara karşı insanda varolan acıma, merhamet etme duygusu demektir. İnsandaki şefkat duygusunun kaynağı, ilâhi rahmettir. Bir âyette "Rahmetim her şeyi kuşatmıştır." (A'râf, 7/156) buyurulması bu gerçeği ifade etmektedir. Hz. Peygamber, "Allah rahmeti yüz parçaya ayırdı; doksankokuzunu kendi katında tuttu, birini dünyaya indirdi. Bütün canlılar bu bir parçadan istifade ederek hem cinslerine şefkatle davranırlar. At, yavrusu memesini emerken başına değmesin diye ayağını kaldırır." (Buhârî, Edeb, 19) buyurarak şefkat duygusunun bütün canlılarda bulunduğunu ve bu duygunun kaynağının ilâhi rahmet olduğunu haber vermektedir. "İnsanlara acımayana, Allah da acımaz." (Müslim, Fedâil, 66), "Merhamet etmeyene merhamet edilmez." (Buhârî, Edeb, 18), "Müminler birbirlerini sevmede, acımada, korumada bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir organı rahatsızlanınca, diğerleri de bu yüzden rahatsız olur; ateşlenir ve uykusuz kalır." (Buhârî, Edeb, 18) meâlindeki hadisler, şefkat ve merhamet duygusunun müminde bulunması gereken yüce duygulardan biri olduğunu göstermektedir. (M.C.)

isim Arapça şef®at

Acıyarak ve koruyarak sevme, sevecenlik:

"Devleti adaletle, şefkatle, mürüvvetle idare ederdi."- Ö. Seyfettin.

300px-William-Adolphe_Bouguereau_(1825-1905)_-_Young_Mother_Gazing_At_Her_Child_(1871).jpg William Adolphe Bouguereau (1825-1905) - Young Mother Gazing at her Child (1871)

Şefkat sözlüklerde “acıyarak ve koruyarak sevme, sevecenlik” olarak tanımlanır. Kökeninde sevgi, merhamet ve yardım duygularının bulunduğu şefkat çeşitli felsefi görüşlerde ve inanç sistemlerinde farklı kavramlarla dile getirilmişse de hepsinde de olumlu bir duygu ve davranış biçimi olarak dile getirilmiştir. Bazı hayvanların (anne veya babanın) içgüdüsel denilen davranışlarda (yavrusunu koruma) da şefkat yeteneği gözlemlenmekle birlikte, hayvanların bu davranışlarında bilinçlilik değil, otomatiklik sözkonusudur.

Sembolizm'de Şefkat

Şefkatin içgüdüsel de olsa hayvanlarda görülmesi şefkatin simgelenmesinde hayvan sembolizminin kullanılmasını sağlamış olmalıdır. Eski uygarlıklarda ve sanatta değişik semboller kullanılarak eserlerle simgelenen şefkat, çeşitli tradisyonlarda yavrusunu besleyen, emziren hayvanlarla, özellikle pelikan (Gül-haçlılar örgütünde), yunus, inek ve süt sembolleriyle, eski Mısır’da ise yavrusunu emziren İsis’le simgelenmiştir. Yitik Mu kıtası araştırmacılarına göre şefkat, Mu dininde insanın kurtuluşa erme yolunda edinmesi gereken 12 erdemden biriydi.

Neo-spiritüalizm’de Şefkat

Neo-spiritüalist görüşte bir ruhsal yetenek olarak ele alınan şefkat, bu görüşe göre, insan ruhunun “Dünya okulu”nda geliştirmesi gereken en önemli ruhsal yeteneklerden biridir. Temelinde vicdani motivasyon bulunan, diğerkamlık adı verilen ruhsal yeteneklerden biri olarak kabul edilir. Bedri Ruhselman şefkat yeteneğinin bir zayıflık değil, aksine bir kudret olduğundan söz ederken şöyle der:

“O halde nasıl olur da bencilliğin sağ kolu olan zulüm ve merhametsizliğe kudret, diğerkamlığın sağ kolu olan merhamet ve şefkate de zaaf denebilir?”

ŞEFKAT NEDİR?

Sevmek bazen uhuvvet (kardeşlik), bazen aşk, bazen da şefkat kimliğine girer. Sevgi çeşitleri arasında en ulvisi şüphesiz şefkattir.

Şefkati tanımı itibariyle diğer Sevgi çeşitlerinden ayıran temel özellik karşılıksız oluşu ve merhamet boyutunu kuşanmış olmasıdır.

Şefkat çok yüksek bir duygusal karakter gerektirir. Şefkat hissedişinin zirvesinde olan insan da bu hissedişi yüzünden ya dünyanın en mesut insanı olur ya da hayati ve yaşamayı kendisine zehir eder.

Sevgi merkezli hislerin vücudun bio-kimyasal yapısında yaptığı değişiklikleri ortaya çıkarmaya dönük bir yığın araştırma yapılmış; dar anlamda beşeri sevginin, güven duygusunu artıran endorfin hormonu salgısını çoğalttığı, yüksek heyecan ve sevince yol açan emphetamiin salgısını körüklediği gözlenmiştir. Los Angeles Psikiyatri Estitüsünden Mark Gaulstan’a göre, gerçek sevgi endorfin hormonuyla teessüs etmekte, hakiki şefkat belirmekte, bu işte özellikle örnek olarak anne-çocuk ilişkilerinin şefkat merkezli şekillenmesinde Oxytocin maddesinin geliştirdiği “bağlılık ve sokulma” duygusunun büyük rol oynadığı anlaşılmaktadır.(Hürriyet, 9.2.1993)

Mutluluk hissedişlerinin cismani bedende endorfin, emhetamin, Oxytocin gibi maddelerin salgılanmasıyla temsil edildikleri gerçek olmakla birlikte bu tür hissedişlerin temelde ruhi yönelimlerle yönetildiklerine ancak dışarıdan oluşturulan harici etki(hormon enjeksiyonu gibi) yoluyla da gerçekleşebileceği söylenebilir.

Sevgi temel başlığı altında uhuvvet, aşk, şefkat gibi sevginin farklı boyutlarda şekillenmelerinden söz ettik. Boyutu ne olursa olsun, Bediuzzaman’ın da ifade ettiği gibi, sevgi, kaynağını “kemal, lezzet ve menfaat” unsurlarından birlikte ya da tek tek alır.

Bu realiteden hareketle örneğin aşk ve şefkati karşılaştırdığımızda aşkın birçok sınırlandırıcıyla karşılaştığını görürüz. Karşılık isteyen aşkta “lezzet ve menfaat” unsurları devamlılık ve şiddetlenme açısından ön plana çıkarlar. Bu iki unsurun yokluğu ya da eksikliği aşkın ölüm fermanını hazırlar. Bu yüzden uzun sürebilen özel sevgilerin temel kaynağı aşk değil şefkattir. Çünkü aşık ya muhatabından beklediği “lezzet ve menfaat” boyutlu karşılığı görememekte ya da bu karşılık kendi hissedişine en azından denk gelememektedir. Oysa şefkat hissedişinde karşılık beklenmemesi bu iki sınırlandırıcıdan gelebilecek her türlü engeli aşar. Öte yandan şefkatte “merhamet” unsurunun da mevcut olması onun sahibini başka hiçbir hissedişin yükseltemeyeceği mutluluk zirvelerine tırmandırır.

Acaba kendilerini çocuklarına duydukları şefaatte kaybeden annelerin tattıkları mutluluk hissedişinden daha yükseklere tırmanabilenler var mıdır? Beşeri ilişkiler çerçevesinde yoktur şüphesiz. Ancak insan şefkati sadece anne-çocuk ilişkisiyle sınırlayarak hayatı boyunca muhtaç olduğu yüksek huzurdan mahrum olmamalıdır. Çünkü 80 yaşında ihtiyarlardan 8 günlük bebeklere kadar bütün insanlar şefkat edilmeye muhtaçtırlar ve Rablerinin engin şefkati altında karşılıksız korunurlar.

Buraya kadar yapılan açıklamaları bir yana bırakarak şefkatin maddi ve manevi neticelerinden bir kısmını şöyle sıralayabiliriz.

1.Zihinsel sağlık: Şefkatten gelen mutluluk hissedişinin insan bünyesinin bio-kimyasal yapısında oluşturduğu sinirsel ortamda gerilimlerin yokluğu neticesinde stres mekanizmasının devre dışı kalması dolaysıyla düşünce blokajının engellenmesi, hafıza netliği, sistemleri sağlam çalışan bir vücut ve daha birbiriyle dolaylı yollarla bağlantılı birçok maddi netice ortaya çıkar.

2.Güven duygusu: Şefkat sadece vermektir. Mutluluk üzerinde yazılan bütün kitaplar veren olmanın getirdiği güven ve saadeti çok işlerler. Neden dostunuza hediye aldığınızda, midesi ağrıyan bir hastayı sevindirdiğinizde muhtaç bir dilenciye yardım ettiğinizde mutlu olursunuz? İşte şefkat (yani vermek) bu duygunun derecesiyle orantılı olarak insanı sevinçlere boğar. Ancak şefkatin diğer bütün vermeklerden farkı hem şefkat edende hem de şefkat edilende güven duygusunu tesis etmesidir. Diğer vermek türlerinde “acaba karşılığında ne istiyor veya ne vermem gerekir” gibi bir endişe ve arayış her zaman vardır.

3.Tatmin duygusu: Şefkati üstün kılan bir başka özellik de karşılıksız olduğu için, diğer sevgi türlerinde olduğu gibi, karşılık verilmemesi ya da karşılığın eksik olmasından doğabilecek her türlü tatminsizlik faktöründen, engelleyiciden sıyrılabilmesidir. Aşık olan kişi bu engelleyiciler yüzünden bir gün sevdiğini öldürebilir bile. Ama şefkatle seven sevdiğinin şefkate zerre kadar liyakati olmasa bile tırnağının dahi incinmesine razı olmaz. Adeta şartlar zorlarsa “Ben ıstırabımdan ölmeye razıyım. Ona bir şey olmasın” der.

4.Bağlılık duygusu: Şefkat, şefkat duyulanlarda şiddetli bir güvenme ve sığınma iştiyakı körükler. Çocuk en büyük mutluluğu şefkatli annesinin kucağında tadar. Herhalde siz de seze şefkatle seven büyüklerinizin etrafında heyecanla pervane oldunuz. Bunun ne kadar güven verdiğini bilirsiniz. Şefkatin ailevi ve sosyal birlikteliğin ya da manevi anlamda cemaatleşme ve cemiyetleşmenin en etkili harcı olduğu rahatlıkla anlaşılabilir.

5.Rahatlama yolu: Bi Fransız atasözü “İnsan her zaman çocuktur” der. Her zaman çocuk olan, en kendine güvenen katı yürekli insan bu realiteyi inkar etmemeli. İnsan şefkate muhtaçtır. Şefkatten mahrum oluş yüzünden sosyal hayatta peş peşe yükselen canavarlıkları biliyorsunuz. Dolaysıyla şefkat sosyal bir teskiniyet vasıtasıdır da.

Bu ve benzeri yüksek neticeleri geliştirebilmeye müstaid olan şefkat hatalı kullanıldığında ise ne yazık ki aşktan da uhuvvetten de kalleş ve kahredici olur. Şefkatin yanlış kullanımı hakkında Bediuzzaman “Şefkat acz yüzünden belalı bir hırkat olur” Yani sahibini ateşler içerisinde yakar, der. Şefkat Allah’a iman ve itimadı olmayan, ahırete inanmayan ya da merhameti Allah’ın merhametinden ileri ve öne süren insan için kahredicidir. Böyle bir şefkat sahibi erir, solar, tükenir, biter, yok olur.

Şefkatli insanların hayatı şefkat kabiliyetini yeterince inkişaf ettirmemiş insanlar kadar basit değildir. Onlar kendilerini mutluluğun zirvesine tırmandıracak bir kapıyı önlerinde açık tutarlar; ama hayatlarını zehir edecek tehlikelerle de boğuşmak zorundadırlar. İnsanlar tercihlerinde hürdürler.

ŞEFKAT Nedir İslami Sözlük

Allah'ın yarattığı canlılara karşı insanda varolan acıma, merhamet etme duygusu

İnsandaki şefkat duygusunun kaynağı, Allah'ın Rahmân, Rahîm, Erhamurrâhimîn isimlerinde ifadesini bulan ilâhî rahmettir: "Rahmetim herşeyi kapsamıştır" (el-A'râf, 7/156) Yeryüzündeki bütün canlılar Allah'ın rahmet ve şefkatiyle varlıklarını devam ettirirler Allah rahmeti yüz parçaya ayırdı; doksandokuzunu kendi katında tuttu, birini dünyaya indirdi Bütün canlılar bu bir parçadan istifade ederek hemcinslerine şefkat gösterirler At, yavrusu memesini emerken başına değmesin diye ayağını kaldırır" (Buhârî, Edeb, 19) hadisi, bu duygunun sadece insanlara has olmayıp, hayvanlarda da bulunduğunu açıklamaktadır Bütün canlıların hissettiği bu duyguyu, onların en üstünü (eşref-i mahlûkât) olan insanın daha güzel bir şekilde hissetmesi gerekir Zaten İslâm, hâlika (yaratana) hürmet-mahluka (yaratılmışlara) şefkat temellerine dayanan bir dindir Çünkü mahlûkâtın hepsi Allah'a aittir İyi bir müslümanın müşfik (şefkatli) olması gerekir Çünkü Peygamberimiz; Büyüklerini saymayan, küçüklerini sevmeyen bizden değildir (bize lâyık bir müslüman değildir)"(Tirmizî, Birr, 15) buyurmaktadır "İnsanlara acımayana Allah da acımaz" (Müslim, Fedâil, 66) ve Merhamet etmeyene merhamet edilmez" (Buhârî, Edeb, 18) hadisleri de, şefkat ve merhametin ne yüce bir davranış olduğunu göstermektedir

"Müminler birbirlerini sevmede, acımada, korumada bir vücut gibidir Vücudun herhangi bir organı rahatsız olursa, diğerleri de bu yüzden rahatsız olur; ateşlenir ve uykusuz kalır" (Buhârî, Edeb, 19) hadisine göre müslümanın şefkati öncelikle müminleri kucaklamalı, fakat diğer insanları, hatta hayvanları da içine almalıdır

Çocuklara, yaşlılara, hastalara, dul ve yetimlere, kimsesiz ve güçsüzlere, kölelere, hayvanlara büyük bir şefkat, sevgi ve merhamet besleyen Hz Peygamber, bu konuda da bize en güzel örnekleri sunmuştur Peygamberimiz bazan namazda uzun okumak ister, fakat duyduğu çocuk sesi sebebiyle, annesi cemaatte olabilir diye kısa keserdi Sadece kendi çocukları ve torunlarını değil, gördüğü, rastladığı bütün çocukları sever, kucağına alır, okşar, öper, onlarla şakalaşırdı Köle ve cariyelere müşfik davranır, başkalarının da böyle yapmasını isterdi Hayvanlara taşıyamayacağı yükler yüklememelerini, onlara eziyet etmemelerini, yüzlerine vurmamalarını, onları boğazlarken, eziyet çektirmeden, en güzel bir şekilde kesmelerini tavsiye ederdi Bu ulvî duygudan yoksun olanlara sadece acırdı Hz Peygamber (sas)'in çocukları öptüğünü görünce şaşıran, on çocuğundan hiçbirini öpmediğini öğünerek söyleyen Akrâ' b Habîs'e cevabı; "Allah kalbinden rahmeti söküp almışsa, ben sana ne yapabilirim" (Buhârî, Edeb, 18) olmuştur Rahmeti gazabına galip gelen, insana ana-babasından daha şefkatli davranan bir Allah'ın kullarına merhametsizlik, katı kalplilik, acımasızlık yakışmaz Ona yakışan, Allah ve Rasulü'nün bu güzel ahlâkıyla ahlâklanmak, Rabbi'nin kendisine yaptığı gibi, başkalarına karşı merhametli davranmaktır

[]

Lupa Sıfat[]

Ico libri Anlamlar

[1] Acıyarak ve koruyarak seven

Balance icon Eş Anlamlılar

[1] şefkatli, müşfik

Nuvola Turkish flag Türk Dilleri


|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

|}

|}

Advertisement