Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Şuara Suresi/1-9- Şuara Suresi/Elmalı/1-9 Şuara Suresi/10-33 Şuara Suresi/34-51- Şuara Suresi /Elmalı/34-51
Önemli!!! düzenlenen sayfalar ayn harfli fasılalara kadar yapılması gerekmektedir. Elmalı Tefsiri (Orjinal)
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
وَإِذْ نَادَىٰ رَبُّكَ مُوسَىٰ أَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
Bir vakıt da rabbın, Musaya nidâ buyurdu: git o zalim kavme dedi
Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi.
And when thy Lord called Moses, saying: Go unto the wrongdoing folk,
26/11
قَوْمَ فِرْعَوْنَ ۚ أَلَا يَتَّقُونَ
The folk of Pharaoh. Will they not ward off (evil)?
26/12
قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ
Yarab! dedi: doğrusu ben korkarım ki beni tekzib ederler
(Musa) şöyle seslendi: "Ya Rab! Doğrusu ben korkarım ki beni yalancı sayarlar."
He said: My Lord! Lo! I fear that they will deny me,
26/13
وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَىٰ هَارُونَ
ve Göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harûna da risalet ver
"Ve göğsüm daralır, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver."
And I shall be embarrassed, and my tongue will not speak plainly, therefor send for Aaron (to help me).
26/14
وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنْبٌ فَأَخَافُ أَنْ يَقْتُلُونِ
Hem onlara üzerinde bir günah var, ondan dolayı korkarım ki hemen beni öldürürler
"Hem onların bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayı korkarım ki, hemen beni öldürürler."
And they have a crime against me, so I fear that they will kill me.
قَالَ كَلَّا ۖ فَاذْهَبَا بِآيَاتِنَا ۖ إِنَّا مَعَكُمْ مُسْتَمِعُونَ
Hayır, buyurdu: haydi ikiniz bir, âyetlerimizle gidin, her halde biz sizinle beraberiz, dinliyoruzdur
(Allah): "Hayır hayır" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Şüphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onları) işitiyoruz."
He said: Nay, verily. So go ye twain with Our tokens. Lo! We shall be with you, Hearing.
فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَا إِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Haydin Fir'avne varın da deyin: inan biz, rabbülaleminin resulüyüz
"Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: İnan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.
And come together unto Pharaoh and say: Lo! we bear a message of the Lord of the Worlds,
أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ
Beni İsraili bizimle beraber salıver
İsrail oğullarını bizimle beraber gönder."
(Saying): Let the Children of Israel go with Us.
26/18
قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ
Â, dedi: seni çocukken bizde büyütmedik mi? hem bizde ömründen senelerce kaldın
"Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının bir çok yıllarını aramızda geçirmedin mi?"
(Pharaoh) said (unto Moses): Did we not rear thee among us as a child? And thou didst dwell many years of thy life among us,

19. And thou didst that thy deed which thou didst, and thou wast one of the ingrates,

26/19
وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنْتَ مِنَ الْكَافِرِينَ
Hem de o yaptığın fi'li yaptın, o halde sen o nankör kâfirlerdensin
"Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!"
And thou didst that thy deed which thou didst, and thou wast one of the ingrates,
قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ
O vakıt, dedi: o fi'li yaptım şaşkınlardandım
Musa, "Ben, dedi, o işi o anda yaptım ki şaşkınlardandım."
He said: I did it then, when I was of those who are astray.
فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ
Onun üzerine vaktâki sizden korktum, içinizden kaçtım, derken rabbım bana huküm ihsan buyurdu ve beni mürselinden kıldı
"Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı."
Then I fled from you when I feared you, and my Lord vouchsafed me a command and appointed me (of the number) of those sent (by Him).
وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنْ عَبَّدْتَ بَنِي إِسْرَائِيلَ
O başıma kakdığın bir ni'met de Beni İsraili kul, köle edinmiş olmandır.
"O başıma kaktığın nimet de (aslında) İsrail oğullarını kendine köle edinmiş olmandır. "
And this is the past favour wherewith thou reproachest me: that thou hast enslaved the Children of Israel.
26/23
قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَمِينَ
Fir'avn, rabbülâlemin de nedir? dedi
Firavun şöyle dedi: "ÂlemlerinRabbi dediğin nedir ki?"
Pharaoh said: And what is the Lord of the Worlds?
26/24
[[قَالَ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ

]]

Göklerin ve Yerin ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer ehli yakîn iseniz dedi
Musa cevap olarak: "Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbi'dir."
(Moses) said: Lord of the heavens and the earth and all that is between them, if ye had but sure belief.
26/25
قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُ أَلَا تَسْتَمِعُونَ
Etrafındakilere dinlemezmisiniz? dedi
(Firavun) etrafında bulunanlara: "İşitmiyor musunuz?" dedi.
(Pharaoh) said unto those around him: Hear ye not?
26/26
قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarınızın da Rabbidir."
He said: Your Lord and the Lord of your fathers.
26/27
قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ
Her halde size gönderilmiş olan resulünüz mutlak mecnun dedi
(Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi.
(Pharaoh) said: Lo! your messenger who hath been sent unto you is indeed a madman!
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ
Meşrık ve Mağrıbın ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer siz âkıl iseniz dedi.(âkil akıl
Musa devamla şöyle söyledi: "Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir."
He said: Lord of the East and the West and all that is between them, if ye did but understand.
26/29
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَٰهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ
Yemin ederim ki dedi: eğer benden başka bir ilâh tutarsan seni mutlak ve muhakkak zindandakilerden ederim
Firavun: "Benden başkasını ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatılmışlardan ederim" dedi.
(Pharaoh) said: If thou choosest a god other than me, I assuredly shall place thee among the prisoners.
26/30
قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُبِينٍ
Ya, dedi: sana ap açık isbat edecek bir şey getirdimse demi?
Musa sordu: "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?"
He said: Even though I show thee something plain?
قَالَ فَأْتِ بِهِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Haydi, dedi: getir onu bakayım sadıklardan isen
Firavun: "Haydi getir onu bakayım, doğrulardan isen" dedi.
(Pharaoh) said: Produce it then, if thou art of the truthful!
فَأَلْقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُبِينٌ
Bunun üzerine Asasını bırakıverdi, ap açık bir ejderha kesiliverdi
Bunun üzerine Musa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi.
Then he Sung down his staff and it became a serpent manifest,
26/33
وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ
Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bem beyaz oluverdi
Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi.
And he drew forth his hand and lo! it was white to the beholders.
Disambig Bakınız: Şuara suresi, Şuara suresi/MEALŞuara suresi/VİDEO, Şuara suresi/TEFSİR, Şuara suresi/TEZHİB, Şuara suresi/HAT, Şuara suresi/FAZİLETİ, Şuara suresi/HİKMETLERİ, Şuara suresi/, Şuara suresi/KERAMETLERİ, Şuara suresi/AUDİO, Şuara suresi/HADİSLER, Şuara suresi/NAKİLLER, Şuara suresi/EL YAZMALARI, Şuara suresi/VP
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Advertisement