Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Şuara Suresi/69-104-Şuara Suresi/Elmalı/69-104 Şuara Suresi/105-122 Şuara Suresi/123-140-Şuara Suresi /Elmalı/123-140
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
26/105
كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ
Nuh kavmı gönderilen Resulleri tekzib etti
Noah's folk denied the messengers (of Allah),
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ
O vakıt ki kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız?
Hani kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"
When their brother Noah said unto them: Will ye not ward off (evil)?
26/107
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, bir eminim
"Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.
Lo! I am a faithful messenger unto you,
26/108
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Gelin Allahdan korkun, bana itaat edin
"Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
So keep your duty to Allah, and obey me.
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir
"Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatımı verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir."
And I ask of you no wage therefor; my wage is the concern only of the Lord of the Worlds.
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Gelin Allahdan korkun bana itaat edin
"Gelin, artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
So keep your duty to Allah, and obey me.
26/111
قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ
A, dediler: hiç biz sana inanır mıyız? Senin ardına hep o ezrail düşmüş? erazil
"Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?"
They said: Shall we put faith in thee, when the lowest (of the people) follow thee?
26/112
قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Benim ne ılmim olabilir? dedi: onlar ne yapıyorlarmış ilim
Nuh dedi ki: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur."
He said: And what knowledge have I of what they may have been doing (in the past)?
إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّي ۖ لَوْ تَشْعُرُونَ
Sizin şuurunuz olsa onların hısabı ancak rabbıma aiddir
"Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Düşünsenize!"
Lo! their reckoning is my Lord's concern, if ye but knew;
26/114
وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ
Hem ben iyman edenleri koğmaya me'mur değilim
"Hem ben iman edenleri kovmaya memur değilim." kovmak
And I am not (here) to repulse believers.
26/115
إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُبِينٌ
Ben ancak açık, bir nezirim
"Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."
I am only a plain warner.
26/116
قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ
And ederiz ki dediler; eğer vazgeçmezsen yâ Nuh! Mutlak ve muhakkak recm edilenlerden olacaksın
Dediler ki: "Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşa tutulanlardan olacaksın!"
They said: If thou cease not, O Noah, thou wilt surely be among those stoned (to death).
26/117
قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ
Yâ reb! dedi: anlaşıldı ki kavmım beni tekzib ettiler
Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla itham etti."
He said: My Lord! Lo! my own folk deny me.
26/118
فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَنْ مَعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Artık benimle onların arasını nasıl ayırd edeceksen et de bana ve beraberimdeki mü'minlere necat ver
"Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."
Therefor judge Thou between us, a (conclusive) judgment, and save me and those believers who are with me.
فَأَنْجَيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ
Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri o dolu gemide necata çıkardık
Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık.
And We saved him and those with him in the laden ship.
26/120
ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ
Sonra da arkasından kalanları garkettik
Sonra da arkasında kalanları suda boğduk.
Then afterward We drowned the others.
26/121
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var
Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak ders) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.
Lo! herein is indeed a portent, yet most of them are not believers.
26/122
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
öyle iken ekserîsi mü'min olmadı ve şübhesiz ki rabbın, o öyle azîz, öyle rahîm
Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
And lo, thy Lord, He is indeed the Mighty, the Merciful.
Disambig Bakınız: Şuara suresi, Şuara suresi/MEALŞuara suresi/VİDEO, Şuara suresi/TEFSİR, Şuara suresi/TEZHİB, Şuara suresi/HAT, Şuara suresi/FAZİLETİ, Şuara suresi/HİKMETLERİ, Şuara suresi/, Şuara suresi/KERAMETLERİ, Şuara suresi/AUDİO, Şuara suresi/HADİSLER, Şuara suresi/NAKİLLER, Şuara suresi/EL YAZMALARI, Şuara suresi/VP
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Advertisement