Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Şuara Suresi/160-175-Şuara Suresi/Elmalı/160-175 Şuara Suresi/176-191 Şuara Suresi/192-127-Şuara Suresi /Elmalı/192-127
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
19/176
كَذَّبَ أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ الْمُرْسَلِينَ
Eshabı Eyke gönderilen Resulleri tekzib etti
The dwellers in the wood (of Midian) denied the messengers (of Allah),
إِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ أَلَا تَتَّقُونَ
O Vakit ki Şuayb onlara demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız?
Hani Şuayb onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"
When Shueyb said unto them: Will ye not ward off (evil)?
26/178
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, emînim
"Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."
Lo! I am a faithful messenger unto you,
26/179
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Gelin Allahdan korkun ve bana itaat edin
"Gelin, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
So keep your duty to Allah and obey me.
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Buna karşı sizden bir ecir istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir
"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan yalnız âlemlerin Rabbidir."
And I ask of you no wage for it; my wage is the concern only of the Lord of the Worlds.
26/181
أَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِرِينَ
Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın
"Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın."
Give full measure, and be not of those who give less (than the due).
26/182
وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ
Ve doğru terazi ile tartın
"Ve doğru terazi ile tartın."
And weigh with the true balance.
وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ
Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin ve yer yüzünü ihtilâlcılıkla fesada vermeyin
"Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın."
Wring not mankind in their goods, and do not evil, making mischief, in the earth.
وَاتَّقُوا الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْأَوَّلِينَ
O sizi ve sizden evvelki cibileti yaratan hâlıktan korkun
"O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun."
And keep your duty unto Him Who created you and the generations of the men of old.
26/185
قَالُوا إِنَّمَا أَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ
Sen, dediler: muhakkak sihirlilerdensin
Onlar şöyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin."
They said: Thou art but one of the bewitched;
وَمَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَإِنْ نَظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ
Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin, doğrusu biz seni her halde yalancılardan sanıyoruz
"Sen de bizim gibi bir beşerden başka nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz."
Thou art but a mortal like us, and lo! we deem thee of the liars.
26/187
فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Üzerimize Semâdan bir kıt'ayı düşürüver haydi sâdıklardan isen sıdk
"Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düşürüver."
Then make fragments of the heaven fall upon us, if thou art of the truthful.
26/188
قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ
Rabbım a'lemdir, dedi: yaptıklarınıza
Şuayb, "Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir" dedi.
He said: My Lord is best aware of what ye do.
26/189
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi
Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi!
But they denied him, so there came on them the retribution of the day of gloom. Lo! it was the retribution of an awful day.
26/190
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı
Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.
Lo! herein is indeed a portent; yet most of them are not believers.
26/191
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Ve şüphesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm
Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
And lo! thy Lord! He is indeed the Mighty, the Merciful.
Disambig Bakınız: Şuara suresi, Şuara suresi/MEAL, Şuara suresi/VİDEO, Şuara suresi/TEFSİR, Şuara suresi/TEZHİB, Şuara suresi/HAT, Şuara suresi/FAZİLETİ, Şuara suresi/HİKMETLERİ, Şuara suresi/, Şuara suresi/KERAMETLERİ, Şuara suresi/AUDİO, Şuara suresi/HADİSLER, Şuara suresi/NAKİLLER, Şuara suresi/EL YAZMALARI
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Advertisement