Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
الشعروى_وتفسير_اية_ولا_تزر_وازرة_وزر_اخرى

الشعروى وتفسير اية ولا تزر وازرة وزر اخرى

Şablon:Suçun şahsiliği bakınız

Bunca_Yılın_Hakimiyim_Kaç_Defa_Asıl_Suçluyu_Gördüm!_-_Olacak_O_Kadar_-shorts-2

Bunca Yılın Hakimiyim Kaç Defa Asıl Suçluyu Gördüm! - Olacak O Kadar -shorts-2

Pahang kanunu güçlü adetin yasası kanunu yoktur

Pahang Kanunu

Bakınız

D


Cürüm (Felony Farsça Günah)- Cünha (infraction)- Kabahat (misdemeanour)
SuçCürümجرم . Cerime - (جريمة - Crime - Cünha. Cerime-i katl .
Suçlananمجني عليه - Mücni aleyh. SUÇLU : (fr. Coupable - İng. Offender) Töhmetli. Mücrim. Gerçek suçluyu ne zaman gördük ki

Suçsuzluk esastır.
Mebâş der pey âzâr ü herçi hâhî kün
Ki der şerîat-i mâ gayr ez in günâhî nîst.”
Mânâsı:
Kimseyi incitme de ne istersen yap, çünkü bizim kanunumuzda bundan başka bir suç yoktur.”
Beraat-ı zimmet asıldır

Konfüçyüs a göre 5 büyük suç -
Pagha Kanunu veya Malezyanın meşhur Pahang Kanunu adatın kanunu yoktur. Güçlü kanunlarında maalesef adatı yoktur. İyiliği emir kötülüğü nehiy hükmullahtır. Muvafakat kanununu takip ediniz.
Avrupada uygulanan Karşılıklı Suçluluk Testi (Dual Criminality Test) Single Criminality vs Dual Criminality
Darbeye yardım‎ suçu
Plural (Cem'i): Suçlar (Ceraim جراءم) : Cürümler (جريمة - Crimes) ve Kabahatler diye ikiye ayrılır.
SUÇ : (atm. strofbare . İng. crime -lat delictum) Hukuki : bakımdan suç, devletin hukuki nizami içinde kendisine müeyyide olarak ceza konulmuş fiildir, Yâni cezalandırılmış hareketlerdir. Suç olan fiil kanununun ihlali degil . kanun ile korunan kaidelerin bozulmasıdır, özel olarak suç, hukuka aykırı kusurlu ve bir ceza ile menedilmiş bir harekettir. Ceza kanunumuz suçları cürüm ve kabahat olarak ikiye ayırır (T.C.K. 1). Kavramlar: SUÇ: Suç
Cürüm - Cerime - Cerime-i katl - Cerime-i sirkat - Cerime-i darp
Terkipleri: Mütemadi suç - Kesintili suç - Kesintisiz suç - Birleşik suç Suçta kanunilik - Suçta temadi - Suçüstü - Suç üstü - Cürmü meşhut - Cürm-ü meşhudجرم مشهود - Cürm-ü gayri meşhud (جرم غير مشهود) Temadi- Temadi eden suç -Mütemadi suç -
Müradifleri: Cürm -Cürüm - Ceraim - Mücrim -Tecrim - Cereme
Eş anlamlıları; Suç - Kabahat - Hata - Günah
Ezdadı: Berat
Suçun unsurları:
elements of a crime
1Legality (must be a law) ...
2Actus reus (Human conduct) ...
3Causation (human conduct must cause harm) ...
4Harm (to some other/thing) ...
5Concurrence (State of Mind and Human Conduct) .
.. 6Mens Rea (State of Mind; "guilty mind") ... <Br<The Model Penal Code recognizes four different levels of mens rea: purpose (same as intent), knowledge, recklessness and negligence.
What is the difference between mens rea and actus rea? Mens rea means to have "a guilty mind." The rationale behind the rule is that it is wrong for society to punish those who innocently cause harm. Actus reus literally means "guilty act," and generally refers to an overt act in furtherance of a crime.
Mens rea and actus rea are two important terms in criminal law in the western world. The terms are taken from the Latin sentence 'Actus non facit reum nisi mens sit rea' (an act does not make a person guilty unless the mind is also guilty). Thus, mens rea refers to intention, while the actus rea refers to an action.
Actus reus means more than just 'guilty acts'. It also includes a range of other behaviour requirements, defined in each criminal offence. For example, the actus reus of theft is taking someone else's property, and the actus reus of murder is unlawfully killing another person
What happens if the mens rea is missing?
A crime occurs when an individual breaks one of our criminal laws. Every crime has two essential parts: the action or "actus reus" and the intent or "mens rea" (guilty mind). ... For most criminal cases both the actus reus and the mens rea must be proven. If either element is missing, then no crime has been committed.
What are the 4 levels of culpability?
The Model Penal Code divides criminal intent (kast) into four states of mind listed in order of culpability: purposely(hedefli,ehane, hevvene, hafife alarak, ihanetli), knowingly(bilerek, irfanla), recklessly(taksiri), and negligently (ihmali).
7.Punishment.
taammüd; kasıt;
mens rea 1. a guilty mind, a conscious knowing by the perpetrator that the act s/he committed was illicit; 2. mental element of a crime, criminal thought; 3. the "guilty mind" necessary to establish criminal responsibility; actus reus, guilty act
The actual crime that is committed, as opposed to the intent, thinking, and rationalizing that procured the criminal act; thee xternal elements of a crime, rather than the internal elements of a crime (i.e. mens rea).
Latin legal terminology
[1]
Fiil
Teşebbüs 3
Teşebbüsün Şartları
4 Teşebbüste Cezanın Belirlenmesi
5 Gönüllü Vazgeçme
6 Gönüllü Vazgeçmenin Sonucu 7 Etkin Pişmanlık
20 Fiil Tekliği ve Fiil Çokluğu
21 Zincirleme Suç
22 Zincirleme Suçun Şartları
23 Zincirleme Suçun Sonucu
24 Fikri İçtima
25 Fikri İçtimaın Şartları
26 Fikri İçtimaı
19 İçtima
Fail :Suç faili: Asli fail. Feri fail 10 Faillik 11 Müstakil Faillik 12 Müşterek Faillik 13 Dolaylı Faillik 14 Yan Yana Faillik 15 Şeriklik 16 Azmettirme 17 Yardım Etme Suça ortaklık .İştirak : SUÇA FER'İ ORTAKLIK : suça feran iştirak. suça yan ortaklık. suça yardımcı olarak katilma. Bir suçun işlenmesine ikinci derece sayılan hareketlerle katılmak. Suça fer'î katılmada bir aslî fail Ve ona fer'î olarak bağlı bir fer'î fail vardır. Fer'î fail suça katılan bir yardımcıdır. Asli failin suç olan hareketi ile yardımcı failin hareketleri arasında bir bağlantı vardır. Fer'î fail aslî faile nisbetle daha hafif olarak cezalandırılır (T,C.K, 65). SUÇA ZARURÎ ORTAKLIK : Fail suça katilmasaydı fiilin işlenmiyeceği haller aslî Ortoklıktır. Burada görülen zarurî ortaklık suretinde bir aslî katılmadır. Bu durumda fail fer'î fail sayılamaz ve cezasından indirme yapılamaz (T.C.K. 65). SUÇA İŞTİRAK : (C.K.) Bir kaç kişi bir suçun işlenmesine iştirak ettikleri takdirde fiili irtikâp edenler veya doğrudan doğruya fiili beraber işlemiş olanlar ve başkalarını suç işlemeğe azmettirenler aynı derecede suçlu olurlar (T.C.K, 64). SUÇ ORTAĞI î (C.K.) Birlikte suç işleyenlerin her biri. Bir suçu diğer bir kimse ile birlikte 'işleyen. Suç ortaklığı aslî (suça doğrudan doğruya iştirâk) veya Suç ortaklığı ferî (suç işlemeye teşvik) olur (T.C.K. 64).
SUÇTA İŞTİRAK : suça katılma(abentment), suça ortaklık(Complicity). 8 Suç ortaklığı (Connivance). 8 İştirak (Participation, Contrubution) 9 İştirak Şekilleri 18 İştirak Hâlinde İşlenen Suçlarda Gönüllü Vazgeçme
İçtima: SUÇLARIN İÇTİMAI : Suçların toplanması, iç'tima. İhbar(Denunciation): SUÇLARIN İHBARI : Suçların haber verilmesi suçların bildirilmesi. ihbar mecburiyeti. Teşebbüs :SUÇA TEŞEBBÜS (Criminal attempt) : (C.K.) Teşebbüs, ve nakıs olmak üzere iki türlüdür. Suça tam teşebbüs - Suça nakıs teşebbüs Tam teşebbüs : İşlemeyi kasdettiği cürmün icrasına taallûk eden bütün fiilleri bitirmiş fakat ihtiyarında olmayan bir sebepten dolayı cürüm meydana gelmemiş ise teşebbüs tamdır ve suçtur (T.C,K, 62).
Suçüstü(redhanded, in flagrante delicto) - SUÇÜSTÜ : (fr. En flangrant dâlit) Cürmü meşhut, meşhut suç. Meşhud suçların muhakeme usulüne dair 3005 sayılı kanunun üç maddesinin değiştirilmesi hakkında kanunMeşhut Suçlarda Tanıkların Daveti Meşhud Gözle gorulen Meşhudat Gözle görulen seyler Meşhudun aleyh:Aleyhinde şehadette bulunulan kimse Meşhudun bih: Şehadet mevzuu hakkında şahitlikte bulunulan şey Meşhudun leh: Lehine sehadette bulunulan kimse
SUÇÜSTÜ ZAPTI : Bakınız, Meşhut suç zaptı. Meshut suc tutanagı
red-handed : (of a person) having been discovered in or just after the act of doing something wrong or illegal. I caught him red-handed , stealing a wallet
eş anlamlılar: in the act, with one's fingers/hand in the till, with one's hand in the cookie jar, in flagrante delicto, with one's pants down Ayrıca bkz. red, handed for or involving a specified number of hands. a two-handed backhand chiefly using or designed for use by the hand specified. a right-handed batter having hands of a specified kind. strong-handed fiil pick (something) up and give to (someone). he handed each man a glass eş anlamlılar: pass, give, let someone have, throw, toss, present to hold the hand of (someone) in order to help them move in the specified direction. he handed him into a carriage take in or furl (a sail). hand in the main!
Etymology : From red +‎ handed, likening to a murderer with their hands red with the victim's blood. The phrase to be taken with red hand originally meant "to be caught in the act". The use of red hand in this sense goes back to 15th-century Scotland and Scottish law. Sir Walter Scott's Ivanhoe (1819) contains the first recorded use of taken red-handed for someone apprehended in the act of committing a crime. The expression subsequently became more common as caught red-handed.[1]
Adjective :red-handed (comparative more red-handed, superlative most red-handed) (idiomatic) Showing clear evidence of guilt; in the act of wrongdoing. Deadly, bloody. (informal) With hands that are red. Usage notes Almost always used with the verb catch. Translations ±in the act of wrongdoing
Arabic: مُتَلَبَّس‎‎ m (mutalabbas) Chinese: Mandarin: 正著 (zh), 正着 (zhèngzháo), 當場 (zh), 当场 (zh) (dāngchǎng), 現行犯 (zh), 现行犯 (zh) (xiànxíngfàn), 雙手沾滿鮮血, 双手沾满鲜血 (shuāng shǒu zhān mǎn xiānxiě), 正在作案 (zhèngzài zuò'àn) Czech: při činu Danish: på fersk gerning Dutch: op heterdaad (betrapt) Finnish: rysän päältä (fi) French: la main dans le sac (fr), en flagrant délit German: in flagranti (de) (ertappt), auf frischer Tat (ertappt), bei der Tat Italian: con le mani nel sacco, in flagranza Japanese: 現行犯 (げんこうはん, genkōhan) Korean: 현행범 (hyeonhaengbeom) Kurdish: li ser sûc girtin‎‎ (ku) (li ser sûc girtin), di ser de girtin‎‎ (ku) (di ser de girtin) Latin: in flagrante delicto Norwegian: Bokmål: på fersk gjerning Polish: na gorącym uczynku Portuguese: em flagrante (pt), com a boca na botija (pt), com a mão na massa Romanian: cu mâna în sac Russian: на ме́сте преступле́ния (na méste prestuplénija), с поли́чным (ru) (s políčnym) Spanish: en flagrancia, con las manos en la masa (es), in fraganti (es) Swedish: med fingrarna i syltburken, på bar gärning (sv) Turkish: cürmü meşhut (tr), suçüstü (tr) ^ Robert Hendrickson (1997), “Encyclopedia of Word and Phrase Origins”, in Facts on File, New York, pages 135–136, 138 --- Suçun kanuniliği: Suçta kanunilik. Kanunilik
Suçun Şahsiliği: SUÇUN KİŞİSELLİĞİ & Suçun şahsiliği,
Kriminoloji: SUÇLU PSİKOLOJİSİ : Kanunun suç scyci:ğ: fiilî işlemiş olanların, yani «suçlu» denilen kimselerin diğer insanlardan psikolojik farklarını araştırmayı hedef tutan bilim koludur.
Suç nevileri: SUÇ NEVİLERİ (C.H.)
1) icraî suç : Kanunun işlemesini yasak ettiği suçlardır.
2) İhmali suç : Kanunun yapılmasını emrettiği fiillerin yapılmamasından doğan suçlardır.
3) Şekli suç : Suçun tamamlanması için neticenin husule gelmesini kanunun şart koşmadığı suçlardır. Yalan yere şahadet gibi.
4) Maddî suç : Suçun tamamlanması için sonucun meydana gelmesini kanunun şart kıldığı suçlardır.
5) Anî suç : İşlenmesiyle nihayetlenen suçlardır,
6) Mütemadi suç Failin harekete geçmesiyle nihayet buimıyarak, icrası bir süre uzayan suçlardır. (Başkasını kanunsuz tevkif ve hapis gibi).
7) Basit suç : Bir defa işlenmesiyle tekemmül ederek cezayı gerektiren fiillerdir. Bunlar kendilerinde kanunî ağırlaştırıcı sebep bulunmıyan suçlardır,
8) İtiyadî suç : Bir defa işlenmekle cezayı mucip olmayıp, suçun 'teşekkülü için fiilin bir kaç defa işlenmesi şart olan suçlardır,
9) Müteselsil Her biri başlı başına bir suç teşkil eden fakat aynı cürmi kastın tatbik ve icrası dolayısiyle toplu bir suç sayılan fiillerdir.
10) Mevsuf suç : Kendilerinde kanunî ağırlaştırıcı sebep bulunan suçlardır. Adiyen katil basit suçtur. Cezası 24 sene ağır hapistir. Taammüden katil mevsuf suçtur. Cezası idamdır.
11) Siyasî suç Devletin iç veya dış düzenine karşı işlenen suçlardır. Sırf fikir ve içtihat mahsulü olan matbuat suçları' siyasî suçlardan sayılmıştır.
12) Sosyal suçlar : Sosyal ve ekonomik sahada bazı erekleri gerçekleştirmek veya bazı istekleri terviç ve kabul ettirmek için başvurulan 've suç niteliğinde işlenen fiilterdir. Siyasî suça benzer ise de bu suçta 'kollektif menfaata ait bir amaçla hareket edildiği iddia edilir,
Suç şekilleri: Mala karşı suçlar:1.Hırsızlık . 2.Yağma . 3.Gasp
Kişiye karşı suçlar:1.Kasten öldürme 2.Taksirli öldürme . 3.Yaralama . 4.Cinsel saldırı
Suçun evreleri: Soruşturma evresinde suç - Soruşturmanın usülsüzlüğü iddiası - Kovuşturma evresinde suç - Kovuşturmanın usulsüzlüğü iddiası
Suç tasnii (False accusation): Tasni -SUÇ TASNİİ : Vuku bulmadığını bildiği bir suçu Adliyeye veya keyfiyeti Adliyeye tevdie mecbur olan bir makama veya kanunî takipte bulunacak bir mercie vukubulmuş gibi 'ihbar yahut vaki olmayan bir suçun eserlerini uydurmak (T.C.K. Md. 283). SUÇ UYDURMA : Bkz. Cürüm tasnii. Atfı cürüm: SUÇ ATMAK(İmpute) : Atfı cürüm. Zabıta: SUÇA KARŞI ZABITANIN GÖREVİ : Zabıta makam ve memurları suçluları aramakla ve işin aydınlanması için lâzım gelen acele tedbirleri olmakla mükelleftir. Bu makam ve memurlar tanzim ettikleri evrakı hemen Cumhuriyet Savcılığına gönderirler. Ancak hâkim tarafından derhal yapılması gerekli tahkik muamelelerine lüzum varsa bu evrak doğrudan doğruya Sulh Hâkimine gönderilebilir (C.M.U.K. 156). Eşyayı cürmiye: SUÇ EŞYASI : Soruşturma için delil olmak üzere faydalı görülen, suçta kullanılan, suçta kullanılmak üzere hazırlanan, suç teşkil eden eylemden husule gelen, kullanılması yapılması, taşınması, bulundurulması veya satılması suç teşkil eden eşyaya suç eşyası denir. SUÇ EŞYASI : Eşyayı cürmiye : suç eşya, üç çeşittir 1) Suçun konusu olan eşya. 2) Suçtan hâsıl olan eşya. 3) Suçta kullanılan eşya. Bunlar, kanunun aradığı şartlar varsa zoralıma tâbi olur, Cürüm eşyasını saklamak, satın almak suçtur (T.C.K. 36, 512). SUÇ EŞYASINI SATIN ALMAK : (CM,) Her kim suçun işlenmesine iştirâk etmeksizin bir suçtan hasıl olan para veya sair eşyayı kabul eder veya saklar yahut satın yahut her ne suretle olursa olsun kabul etmek etmek ve saklamak ve satmak hususlarında tavassut ederse suç işlemiş olur (T.C.K. 512 Yargıtay Kararı . sanığın keçileri değerinden çok aşağı fiyata arkadaşlarının ikazına rağmen, alması T.C.K. 512 uygun suçtur. (Yar. 2. c.D. 1.6.1948 5583/7580). gün, SUÇ EŞYA VE EVRAKINI YOK ETMEK : (C. Huk.) Cürüm teşkil eden cisim ve eşyayı ve hükûmet dairelerinde saklanan evrak ve vesikaları veya mahkemelere ve resmî dairelere tevdi olunan veya bir memurun yan)fldo bulunan senetleri ve sair mühim evrakı ortadan kaldırmak, bozmak, yok etmek, tahrif vc tağyir etmek suçlarıdır (C.K, 275). SUÇ İŞLEYENLERİ SAKLAMAK : Bak, Yatak(C.K. 296), SUÇ İŞLEMEĞE TAHRİK : Bir suçun işlenmesini alenî olarak tahrik suçtur, Tahrik gazete veya dergi veya sair tabı âletleriyle veya elle yazılıp çoğaltılarak yayınlanan ve dağıtılan yazılar ile umumî yerlerde levha ve ilân asmak suretiyle olursa cezası ar(C.K. 31 1). SUÇ İŞLEMEĞE TEŞVİK : Bak. Azmettirmek, SUÇLAMA YAZISI : İthamname. SUÇLANDIRMAK : Tecrim etmek, itham etmeki SUÇLARDA İRTİBAT : Murtabit suçlar. suçlarda bağlantı. Ayrı ayrı birer suç olmalarına rağmen, aralarında bağ olduğundan, birbirlerine bağlanmış sayılan suçlar. Bkz.Murtabıt suçlar. Suçların taksimi: SUÇLARIN Bölünüşü : ceza kanunumuz, diğer bazı ceza kanunlariyle beraber, suçları cürüm ve kabahat olarak ayırır, Maddî bakımdan suçlar: icraî suçlar , ihmalî suçlar ve şüpheli suçlar ve suç uydurma diye ayırmak mümkündür, Değişik kıstaslara göre suçlar : 1) Eser bırakan suçlar ve eser bırakmayan suçlar, 2) Tam suçlar Teşebbüs halinde suçlar. 3) Şeklî suçlar maddî suçlar. 4) Ânî suçlar - Mütemadi suçlar. 5) Basit suçlar - itiyadî suclar 6) Basit suçlar - Müteselsil suçlar, 7) Meşhut suç - Meşhut olmayan suç. 8) Âdi suçlar - Siyasî suçlar. Suçlu iadesi: SUÇLULARIN GERİ VERİLMESİ :SUÇLULARIN İADESİ : Bkz. iade-i mücrimin. (D. Huk.) Suçluların iadesi. iade-i mücrimin. Devletlerarası ceza hukukunda karşılıklı yardım vasitalarından biri olup; bir memlekette suç işleyip, başka bir memlekete sığınanların, ülkesinde suç işlediği memlekete geri verilmesini ifade eder, Devletler suçluları iadeye mecbur değildir. Ancak muahede ile suçluların iadesi kabul edilebilir. Bir devlet kendi tebasını iade edemiyeceği gibi, siyasî suç işleyen yabancıların iade edilemiyeceği prensibi de kabul edilmiştir. Suçluların iadesinde Adlî, idarî ve muhtelif olmak üzere üç sistem vardır. Adlî sistemde suçlunun iadesine mahkeme, idarî sistemde hükûmet karar verir. Hükümet isterse istişarî mahiyette mahkemenin mütalâasını da alabilir. Muhtelif sistemde; mahkeme suçlunun iade edilemiyeceğine karar vermş ise, hükûmet iade edemez, Mahkeme suçlunun iadesine karar vermiş ise, hükûmet iade edip etmemekte serbesttir (T.C.K, 9). Bkz. İade-i mücrimin. Mevzuat: TCK - CGTİK - CMUK127 3005 sayılı Meşhut Suçlar Kanunu

Sen suçun şahsiliği ilkesini ehli kubura işittiremezsin, kısmı çok can yakıcı Listen to الشيخ مصطفى إسماعيل - لا أدري كيف قرأ هذا المقطع وقد بلغ 65 عامًا by Omar Ahmadien on #SoundCloud https://soundcloud.com/omar-ahmadien/65a

سورة Sura فاطر Faatir

آية Aya 18 الصفحة Page 436

التفسير Tafsir (explication) ابن كثير - Ibn-Katheer وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ ۚ وَإِن تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَىٰ حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ ۗ إِنَّمَا تُنذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالْغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ ۚ وَمَن تَزَكَّىٰ فَإِنَّمَا يَتَزَكَّىٰ لِنَفْسِهِ ۚ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ (18)

وقوله : ( ولا تزر وازرة وزر أخرى )

أي : يوم القيامة ،

( وإن تدع مثقلة إلى حملها ) أي : وإن تدع نفس مثقلة بأوزارها إلى أن تساعد على حمل ما عليها من الأوزار أو بعضه ،

( لا يحمل منه شيء ولو كان ذا قربى )

، أي : ولو كان قريبا إليها ، حتى ولو كان أباها أو ابنها ، كل مشغول

بنفسه وحاله ، [ كما قال تعالى :

( يوم يفر المرء من أخيه وأمه وأبيه وصاحبته وبنيه لكل امرئ منهم يومئذ شأن يغنيه ) ] [ عبس : 34 - 37 ] .

قال عكرمة في قوله : ( وإن تدع مثقلة إلى حملها )

الآية ، قال : هو الجار يتعلق بجاره يوم القيامة ، فيقول :

يا رب ، سل هذا : لم كان يغلق بابه دوني . وإن الكافر ليتعلق بالمؤمن يوم القيامة ، فيقول له : يا مؤمن ، إن لي عندك يدا ، قد عرفت كيف كنت لك في الدنيا ؟ وقد احتجت إليك اليوم ، فلا يزال المؤمن يشفع له عند ربه حتى يرده إلى [ منزل دون ] منزله ، وهو في النار . وإن الوالد ليتعلق بولده يوم القيامة ، فيقول : يا بني ، أي والد كنت لك ؟ فيثني خيرا ، فيقول له : يا بني إني قد احتجت إلى مثقال ذرة من حسناتك أنجو بها مما ترى . فيقول له ولده : يا أبت ، ما أيسر ما طلبت ، ولكني أتخوف مثل ما تتخوف ، فلا أستطيع أن أعطيك شيئا ، ثم يتعلق بزوجته فيقول : يا فلانة - أو : يا هذه - أي زوج كنت لك ؟ فتثني خيرا ، فيقول لها : إني أطلب إليك حسنة واحدة تهبينها لي ، لعلي أنجو بها مما ترين . قال : فتقول : ما أيسر ما طلبت . ولكني لا أطيق أن أعطيك شيئا ، إني أتخوف مثل الذي تتخوف ، يقول الله : ( وإن تدع مثقلة إلى حملها ) الآية ،
ويقول الله : ( لا يجزي والد عن ولده ولا مولود هو جاز عن والده شيئا ) [ لقمان : 33 ] ، ويقول تعالى :
( يوم يفر المرء من أخيه وأمه وأبيه وصاحبته وبنيه لكل امرئ منهم يومئذ شأن يغنيه ) رواه ابن أبي حاتم رحمه الله ، عن أبي عبد الله الطهراني ، عن حفص بن عمر ، عن الحكم بن أبان ، عن عكرمة ، به .

ثم قال : ( إنما تنذر الذين يخشون ربهم بالغيب وأقاموا الصلاة ) أي : إنما يتعظ بما جئت به أولو البصائر والنهى ، الخائفون من ربهم ، الفاعلون ما أمرهم به ، ( ومن تزكى فإنما يتزكى لنفسه ) أي : ومن عمل صالحا فإنما يعود نفعه على نفسه ، ( وإلى الله المصير ) أي : وإليه المرجع والمآب ، وهو سريع الحساب ، وسيجزي كل عامل بعمله ، إن خيرا فخير ، وإن شرا فشر .

Şablon:Suçun şahsiliği

Advertisement