Vahdet Birlik. Yalnızlık. Teklik. (Kesretin zıddıdır.)
Edb: İfade esnasında mevzuun haricine çıkılmaması, maksad ne ise yalnız ondan bahsedilmesi, sözün dallandırılıp budaklandırılmaması.
Tas: Allah'a yakınlık. Gönlünü, kalbini tamamen Allah ile meşgul etme hali. (Yüsr-ü vahdet; yâni birlik usulüyle bir merkezde, bir elden, bir kanunla olan işler; gayet derecede kolaylık veriyor. Müteaddit merkezlerde, müteaddit kanuna, müteaddit ellere dağılsa müşkilât peyda eder. M.)
Za'r Bedende kılın az olması.
Za'r Meyletmek, eğilmek.
Zar Farsça
İnleyen, sesle ağlayan.
Zayıf, dermansız. Zar Farsça
Kelimenin sonuna gelerek birleşik kelimeler olur. İsimlere eklenerek yer adı bildirilir. Meselâ: Lâle-zar $: Lâle bahçesi.
Süt veren hayvan memesi.
[]
Sıfat[]
- زار
Ad[]
- [1] yer
- زار
Allah'a ait;Allah ile ilgili
Yezdan Farsça
Cenab-ı Hak.
(Mecusilerce): Hayırları yaratan hayır ilâhı dedikleri mevhum mâbud.
[]
Ad[]
Eğer maksûdu ancak âhiret olsaydı Yezdân'ın
Ne hikmet vardı ki ibdâında hiç yoktan bu dünyanın?
M.Â.ERSOY,Safahat