Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

10 Ağustos Sevr ve Lozan'ın Yıldönümünde OY'um Kontrat Yırtan Erdoğan'a! fatih Tezcan[]

10 Ağustos Nedir?

Bir seçimden mi ibarettir 10 Ağustos?

Sıradan bir hesaplaşma mıdır mesela?

Nedir sahiden 10 Ağustos?


Ülkeler arası ilişkiler, ev sahibi ile kiracının durumu gibidir.

Önceden imzalanmış kontratlar, muhataplar arasındaki ilişkileri belirler. Kim kimden ne alacak, ne kadar süreyle alacak, hepsi kontratta yazılıdır.

Kira kontratına imza atandan başkası, sözgelimi baba imza attıysa kardeşi, evladı veya karısı söz sahibi değildir. Ev sahibi muhatabını tanır.

Eski Türkiye’nin kontratı Lozan’da imzalanmıştır. O tarihten bu yana Aziz Millet Anadolu’da kiracı, hadi bilemedin ‘sömürülen halk’ durumuna düşürülmüştür.

“Öz yurdunda garipsin! Öz yurdunda parya!” diyen Necip Fazıl "Dünyada bin yıllık tarihi silinen ve o günü bayram olarak kutlayan başka bir millet yoktur." tespitini yaparken, Lozan Kontratı’nı ve Emperyalistler’le yapılan bu kirli sözleşmeyi hayata dökmek gayesiyle Aziz Millet’e yapılan zulümleri kastetmiştir.

Resmi tarihin bize emzpoze ettiğinin aksine, Lozan Anlaşması, yaşlı Sevr’in makyajlı versiyonudur. “Ne yap et Lozan’ı imzala dedi, ben de imzaladım” diyen İsmet İnönü, Lozan’ın arkasındaki işbirliğini itiraf ederken, “Bize 100 sene verdiler” gafı da, sözünü ettiğimiz kontratın itirafıdır.

Sevr’in ne olduğu ise okurun malumudur.

Şimdi sıkı durun!

Lozan Anlaşması ile ilgili olarak Resmi tarihin empoze ettiği tarih nedir?

24 Temmuz 1923.

Oysa bu tarihte atılan imzalar basit prosedürdür, tarafların meclislerinde onaylanmadan hiçbir önemi yoktur.

Önemli olan, Osmanlı Devlet-i Ali’sinin İstanbul Hükümeti’ne karşı Ankara’da Paralel Devlet kuran Mustafa Kemal ve arkadaşlarının, Lozan’da verdikleri ‘Müslüman Milleti fakir ve pasifize, Batı’yla İşbirlikçi Kemalist tabakayı zengin ve lider yapma’ sözünü hayata geçirip geçirmeyeceğidir.

Buyrun, bakalım:

Lozan Anlaşması’nı Türkiye 23 Ağustos 1923'te,

İtalya 12 Mart 1924'te,

İngiltere 16 Temmuz 1924 tarihinde onaylamıştır.

Anlaşma, 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir.


Yani?

Lozan’ı imzaladığımız esas oyuncu İngiltere, imzadan aylar sonra 3 Mart’ta ‘Hilafet Kaldırılıncaya kadar’ kendi imzasını tanımamış, sonrasında bile 4 ay “Acaba gerçekten başarabilecek mi?” diye beklemiştir!

Vatikan’ı barındıran İtalya da ‘Hilafet kalkana dek’ beklemiş, ancak 9 gün sonrasında kendi imzasını tanımıştır!

Peki Sevr Anlaşması ne zaman imzalanmıştı?

10 Ağustos 1920!


Ortaya çıkardığımız net manzara şudur:

Emperyalizm, önce İstanbul Hükümeti’ni itibarsızlaştırmak ve Ankara Hükümeti’ne PR fırsatı vermek adına Sevr’i dayatmıştır.

Sonra ‘çok özel ilişkiler’ içine girdiği ve istediği tüm taahhütleri aldığı Ankara Hükümeti’ne de Lozan’ı imzalatmıştır.

Sevr ölüm, Lozan sıtmadır.

Sömürge ustası Batı, Türkler’e ölümü gösterip sıtmaya razı etmiştir.


Peki şimdi ne oluyor?

Emperyalizm, Türkiye'deki 'Kontrat Muhatabı' Kemalizm'i kaybetmek istemiyor. Milletin tüm değerlerine amansız bir savaş açan Kemalizm, bir işgal rejimidir. Emperyalizm, Türkiye'deki Türk-Kürt, Alevi-Sünni gibi yapay gerilim hatlarını diri tutmak istiyor.

Türkiye'de Kemalizm'in 2 bekçisi vardır.

Batıyla sömürü kontratı imzalayan Kemalizm'in salon bekçisi CHP, sokak bekçisi MHP'dir.

Kitleler yani parti tabanları, bunların idrakine varamadan oradan oraya, o tartışmadan bu kavgaya koşturur dururlar. Ta ki halk, fillerin ezdiği çimen olduğunu anlayıp AK Devrimi başlatana kadar!

Şimdi Millet iradeye el koyuyor!

Millet, sömürü kontratlarından bıktı usandı.

Halk, rejimin ıslahını istiyor.

İnsanlar, birlikte yaşam kültürünün en güzel örneğini veren Osmanlı Devleti’nde yaşanan iklimi geri istiyor. Bu devlet katında eklektik bir Neo-Osmanlıcılık ütopyasından ziyade, planlı ve şuurlu atılan adımlarla yürütülen, yani gayet Stratejik Derinliği olan bir politikada karşılığını buluyor.

Tarihin gördüğü en büyük devrimlerle komşu olan Türkiye'nin Dış Politikası'na atılan CHP-MHP-Esad-İran Masasında yazılmış karalamalara bakmayın siz... Halk, Ahmet Davutoğlu'nun da hakkını, her meydanda veriyor!

Diğer yandan 'Pozitif milliyetçilik’ da denilebilecek platfomda, özüne saygılı bir vatanseverlik olgusu yükseliyor.

Hem yurtta hem dünyada sulh için, susmayan ve durmayan bir liderlik, bir hükümet modeli arzu ediliyor.

Millet, millete meydan okunmasını değil, meydanların iyi okunmasını talep ediyor.

Halk, adına yaraşır bir şekilde, ülkede yeni bir huzur ve adalet iklimi ortaya konulması için üstüne düşen ne varsa yapıyor.

Sadece Milletimizin değil, Ümmetimizin de gözü Türkiye’de!

Doğu Türkistan’dan, Açe’ye, Filistin’den Kerkük’e, Suriye’den Mısır’a, Avrupalı Müslümanlardan Irak Kürdistanı’na kadar tüm yaşlı gözler bizim üzerimizde!

Osmanlı sonrasında rakı masalarında cetvellerle paramparça edilmiş tüm yürekler, tekrar tevhid olmak için, dünyada hakim olan Sömürü Düzeni’ne karşı tekrar saf tutmak atıyor!…

İşte yakın tarih!

İşte yakın coğrafyalarda olup biten zulümler!

İşte yakın yürekler!

İşte sandık!

İşte Milletin Adamı

İşte Ülkenin Yüzakı!

İşte Ümmetin Ümidi

İşte Mazlumların Kabul Olmuş Duası!

İşte Türkiye'nin Dahili Fitnelere ve Harici Zalimlere Karşı İddiası!

Bugün 10 Ağustos 2014!

Hem Sevr'in 94.Yıldönümü!

Hem Lozan'ın 90.Yıldönümü!

Benim Oyum,

Bu Sömürge Kontratlarını Yırtan Uzun Adama:

Recep Tayyip ERDOĞAN'a!

Fatih TEZCAN twitter.com/fatihtezcan

Advertisement