وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّواْ لَهُ سُجَّدًا وَقَالَ يَا أَبَتِ هَذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِن قَبْلُ قَدْ
جَعَلَهَا رَبِّي حَقًّا وَقَدْ أَحْسَنَ بَي إِذْ أَخْرَجَنِي مِنَ السِّجْنِ وَجَاء بِكُم مِّنَ الْبَدْوِ مِن بَعْدِ
أَن نَّزغَ الشَّيْطَانُ بَيْنِي وَبَيْنَ إِخْوَتِي إِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِّمَا يَشَاء إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Ve refea ebeveyhi alel arşı ve harrû lehu succedâ(succeden), ve kâle yâ ebeti hâzâ te’vîlu ru’yâye min kablu kad cealehâ rabbî hakkâ(hakkan), ve kad ahsene bî iz ahrecenî mines sicni ve câe bikum minel bedvi min ba’di en nezegaş şeytânu beynî ve beyne ıhvetî, inne rabbî latîfun limâ yeşâ’(yeşâu) innehu huvel alîmul hakîm(hakîmu).
1. | ve refea | : ve yükseltti, çıkardı |
2. | ebeveyhi | : onun annesi ve babası |
3. | alel arşı (alâ el arşı) | : tahtın üzerine |
4. | ve harrû | : ve (yere) eğildiler (çömeldiler) |
5. | lehu | : ona |
6. | succeden | : secde ederek |
7. | ve kâle | : ve dedi |
8. | yâ ebeti | : ey babacığım |
9. | hâzâ | : bu |
10. | te'vîlu | : tabiri, yorumu |
11. | ru'yâye | : benim rüyam |
12. | min kablu | : önceden, daha önce |
13. | kad | : oldu, olmuştu, olmuştur |
14. | ceale-hâ | : onu kıldı, yaptı |
15. | rabbî | : benim Rabbim |
16. | hakkan | : hak, gerçek |
17. | ve kad | : ve olmuştu |
18. | ahsene | : ahsen, en güzeli, en iyisi |
19. | bî | : bana, benim için |
20. | iz | : o zaman, olduğu zaman |
21. | ahrece-nî | : beni çıkardı |
22. | min es sicni | : zindandan |
23. | ve câe bi-kum | : ve sizi getirdi |
24. | min el bedvi | : çölden |
25. | min ba'di | : sonradan |
26. | en nezega | : arasını açmak |
27. | eş şeytânu | : şeytan |
28. | beynî | : benim aram |
29. | ve beyne | : ve arasında |
30. | ıhvetî | : benim kardeşlerim |
31. | inne | : muhakkak |
32. | rabbî | : benim Rabbim |
33. | latîfun | : lâtiftir, lütuf sahibidir |
34. | li mâ yeşâu | : dilediğine |
35. | inne-hu | : muhakkak ki o |
36. | huve | : o |
37. | el alîmu | : en iyi bilen |
38. | el hakîmu | : hüküm ve hikmet sahibi olan |
Diyanet İşleri | : | Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona (Yûsuf’a) saygı ile eğildiler. Yûsuf dedi ki: “Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Anasıyla babasını tahta çıkartıp oturttu ve hepsi de ona karşı secdeye kapandılar. Babacığım dedi, evvelce gördüğüm rüya, bu işte, Rabbim onu gerçekleştirdi ve beni zindandan çıkararak lûtfetti bana; Şeytan, benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra da sizi çölden getirdi. Şüphe yok ki Rabbim, dilediği şeyi tedbîr edip lütfuyla meydana getirir; şüphe yok ki o her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir. |
Adem Uğur | : | Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için (ona kavuştukları için) secdeye kapandılar. (Yusuf) dedi ki: "Ey babacığım! İşte bu, daha önce (gördüğüm) rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu Rabbim bana (çok şey) lütfetti. Çünkü beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir." |
Ahmed Hulusi | : | (Yusuf) ana-babasını tahta oturttu. . . Kardeşleri, önünde saygıyla yere kapandılar. . . (Yusuf) dedi ki: "Babacığım. . . İşte bu önceden (gördüğüm) rüyanın (baba = güneş, Anne = Ay, on bir kardeş = on bir gezegen olarak) tevilidir (anlamının gerçeğidir). . . Rabbim onu Hak kıldı (gerçekleştirdi). . . (Rabbim) bana hakikaten ihsanda bulundu. . . Şeytan benimle kardeşlerim arasına fit soktuktan sonra; beni zindandan çıkardı ve sizi de çölden getirdi. . . Muhakkak ki Rabbim dilediğine Latiyf'tir. . . Çünkü O, Aliym'dir, Hakiym'dir. " |
Ahmet Tekin | : | Anasını, babasını yüksek bir taht üzerine oturttu. Hepsi birden saygılarından, sübhânallah diyerek Yûsuf için secdeye kapandılar. Yûsuf:
'Babacığım, bu daha önceki rüyamın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Bana ihsanda bulundu. Beni zindandan çıkardı. Şeytan, şeytanî güçler benimle kardeşlerimin arasına fitne sokarak bozduktan sonra sizi, sıkıntılı zor bir hayattan, çölden kurtararak getirtti. Rabbimin kulları için, sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan şeyleri yapmasına akıl sır ermez. İlim, hikmet sahibi ve hükümran olan yalnızca O’dur. |
Ahmet Varol | : | Anne ve babasını tahtın üzerine çıkardı ve hep birlikte onun için secdeye kapandılar. [5] Dedi ki: 'Ey babacığım! İşte bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Gerçekten Rabbim onu doğru çıkardı. Allah, beni zindandan çıkarmakla ve şeytanın benimle kardeşlerimin arasına fitne sokmasından sonra sizi çölden getirmekle bana iyilik etti. Şüphesiz Rabbim dilediği şeyi çok ince düzenleyendir. Muhakkak O alimdir, hakimdir. |
Ali Bulaç | : | Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: "Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur." |
Ali Fikri Yavuz | : | Ebeveynini taht üzerine çıkardı, onlar da (ebeveyn ve on bir kardeş) kendisine hürmet için eğildiler (veya kendisine kavuştuklarından şükür secdesine kapandılar). Yûsuf dedi ki: “-Ey babacığım! işte bu, önceden gördüğüm rüyanın tâbiridir. Doğrusu Rabbim onu tahakkuk ettirdi, hakikaten bana ihsan buyurdu. Çünkü beni zindandan çıkardı, şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi, çölden (bana) getirdi. Muhakkak ki Rabbim, dilediğine lütfedicidir; çünkü O Alîm’dir, Hakîm’dir. |
Bekir Sadak | : | Ana babasini tahtin uzerine oturttu, hepsi onun onunde (Allah'a secde edip) egildiler. O zaman Yusuf: «Babacigim! Iste bu, vaktiyle gordugum ruyanin cikisidir; Rabbim onu gerceklestirdi. µeytan, benimle kardeslerimin arasini bozduktan sonra, beni hapisten cÙkaran, sizi colden getiren Rabbim bana pek cok iyilikte bulundu. Dogrusu Rabbim diledigine lutufkardÙr, O suphesiz bilendir, Hakim'dir» dedi. |
Celal Yıldırım | : | Ve ana-babasını tutup taht, üzerine çıkardı. Onlar da eğilip Yûsuf'a saygı (Allah'a şükür secdesinde bulunarak teslimiyet) gösterdiler. Yûsuf, «Babacığım,» dedi, «işte daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur bu ! Rabbim onu gerçekleştirdi; cidden bana büyük iyiliklerde bulundu : Beni zindandan çıkardı; şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra size çölden (veya Bedâ adlı yerden buraya) getirdi. Şüphesiz ki Rabbim, dilediği hususlarda çok lütuf sahibidir. Hem doğrusu Rabbim bilendir, hikmet sahibidir. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Ana babasını tahtın üzerine oturttu, hepsi onun önünde (Allah'a secde edip) eğildiler. O zaman Yusuf: 'Babacığım! İşte bu, vaktiyle gördüğüm rüyanın çıkışıdır; Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan, benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim bana pek çok iyilikte bulundu. Doğrusu Rabbim dilediğine lütufkardır, O şüphesiz bilendir, Hakim'dir' dedi. |
Diyanet Vakfi | : | Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için (ona kavuştukları için) secdeye kapandılar. (Yusuf) dedi ki: «Ey babacığım! İşte bu, daha önce (gördüğüm) rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu Rabbim bana (çok şey) lütfetti. Çünkü beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.» |
Edip Yüksel | : | Ana ve babasını tahtın üzerine kaldırdı. Hepsi onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: 'Babacığım, bu, önceden görmüş bulunduğum rüyanın gerçekleşmesidir. Rabbim onu gerçekleştirdi. şeytan, benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra O beni hapishaneden çıkararak ve sizi çölden getirerek bana iyilikte bulundu. Gerçekten Rabbim dilediğine karşı çok şefkatlidir. O, Bilendir, Bilgedir.' |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Ve ebeveynini taht üzerine çıkardı, hepsi onun için secdeye kapandılar, ve ey babacığım, dedi: işte bundan evvelki ru'yamın te'vili bu, hakikaten rabbım, onu hak kıldı, hakikaten bana ihsan buyurdu çünkü beni zındandan çıkardı ve sizi badiyeden getirdi. Şeytan benimle biraderlerimin arasını dürtüşdürdükten sonra, hakikat rabbım meşiyetinde lâtif, hakikat bu, o, öyle alîm, öyle hakîm |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Ana ve babasını taht üzerine çıkardı, hepsi Yusuf için secdeye kapandılar. Yusuf da: «Ey babacığım, işte bundan önceki rüyamın yorumu bu; gerçekten Rabbim onu gerçekleştirdi, cidden bana iyilikte bulundu; çünkü beni zindandan çıkardı; şeytan benimle kardeşlerimin arasını dürtüştürdükten (bozduktan) sonra sizi çölden buraya getirdi. Gerçekten Rabbim, dilediği şey için aldığı tedbirde çok hoş davranır. Gerçek şu ki, O, herşeyi çok iyi bilen, her yaptığın bir hikmete göre yapandır. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Anasıyla babasını yüksek bir taht üzerine oturttu ve hepsi birden Yusuf için secdeye kapandılar. Bunun üzerine Yusuf dedi ki: «İşte bu durum, o rüyamın çıkmasıdır. Gerçekten Rabbim onu hak rüya kıldı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana hakikaten ihsan buyurdu. Doğrusu Rabbim dilediğine lutfunu ihsan eder. Şüphesiz O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.» |
Fizilal-il Kuran | : | Ana babasını makam koltuğuna oturttu, bu arada hep birlikte önünde secdeye kapandılar. Bunun üzerine Hz. Yusuf, babasına dedi ki; «Babacığım, bu olay, bir zamanlar gördüğüm rüyanın somut yorumudur, Rabbim o rüyayı gerçeğe dönüştürdü. Ayrıca beni hapisten çıkararak ve şeytanın kışkırtması sonucunda kardeşlerimle aramın açılmasından sonra sizleri çöl ortasından kaldırıp yanıma getirerek bana lütufta bulundu. Hiç kuşkusuz Rabbim dilediklerine karşı lütufkâr davranır. O her şeyi bilen ve her yaptığını yerinde yapandır.» |
Gültekin Onan | : | Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: "Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendir. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur." |
Hasan Basri Çantay | : | Babasını ve anasını tahtının üstüne çıkarıb oturtdu. Hepsi onun için (ona kavuşdukları için) secdeye kapandılar. (Yuusuf) dedi ki: Ey babam, işte bu, evvelce gördüğüm rü'yânın tehakkukudur. Gerçek, Rabbim onu doğru çıkardı. Bana iyilik etdi. Çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimizin arasını bozduktan sonra da O, sizi çölden getirdi. Şübhesiz ki Rabbim, dileyeceği şeyleri çok güzel, çok ince tedbîr edendir. Hakkıyle bilen, tam hikmet saahibi olan Odur». |
Hayrat Neşriyat | : | Böylece (sarayına geldiklerinde) ana-babasını (kendi) tahtın(ın) üstüne çıkardı ve (derken hepsi) onun (Yûsuf) için secde ediciler olarak, secdeye kapandılar. (Yûsuf) dedi ki: 'Ey Babacığım! İşte bu, evvelki rüyâmın ta'bîridir. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Hem şübhesiz bana ihsanda bulundu; çünki beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Muhakkak ki Rabbim, ne dilerse çok hoş tedbîr edendir. Şübhesiz ki, Alîm (hakkıyla bilen), Hakîm (her işi hikmetli olan)ancak O’dur.' |
İbni Kesir | : | Ana-babasını tahtın üzerine çıkarıp oturttu. Hepsi onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: Babacığım; işte bu; vaktiyle gördüğüm rüyanın gerçekleşmesidir. Doğrusu Rabbım, onu gerçekleştirdi ve bana ihsan etti de; şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkardı ve sizi çölden getirdi. Muhakkak ki Rabbım, dilediğine lütufkardır. Muhakkak ki O'dur O, Hakim, Alim. |
Muhammed Esed | : | Ve ana babasını en yüksek onur katına çıkardı; ve onlar(ın hepsi) O'nun önünde hürmet ve tazimle yere kapandılar. Bunun üzerine (Yusuf:) "Ey babacığım!" dedi, "Vaktiyle gördüğüm rüyanın gerçek anlamı buydu demek; ve Rabbim onu gerçekleştirdi. O beni hapisten çıkarmakla ve Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra sizi(n hepinizi) çölden çıkar(arak bana ulaştır)makla bana lütfetti. Gerçek şu ki, benim Rabbim, olmasını istediği şeyi akıl, sır yetmez yollarla gerçekleştirir. Çünkü O doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir. |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Ve babası ile anasını yüksek bir taht üzerine kaldırdı ve onun için hepsi secdeye kapandılar ve dedi ki: «Ey pederim! İşte bu, evvelce görmüş olduğum rüyamın te'vilidir. Onu Rabbim vakıa mutabık kıldı ve muhakkak ki, bana ihsanda bulundu. Çünkü beni zindandan çıkardı ve sizi çölden getirdi, benim ile kardeşlerimin arasını şeytan bozduktan sonra. Şüphe yok ki, Rabbim dilediği şey için pek latîf tedbir sahibidir. Muhakkak ki alîm, hakîm olan O'dur O. |
Ömer Öngüt | : | Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu. Hepsi onun için secdeye kapandılar. (Yusuf) dedi ki: “Ey Babacığım! İşte bu, vaktiyle gördüğüm rüyânın tahakkukudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana gerçekten pek çok iyilikte bulundu. Şüphesiz ki Rabbim dileyeceği şeyleri çok ince düzenler. O her şeyi hakkıyla bilendir, hükmünde hikmet sahibidir. ” |
Şaban Piriş | : | Ana babasını tahtın üzerine oturttu, hepsi onun önünde (Allah’a secde edip) eğildiler. O zaman Yusuf: -Babacığım! İşte bu, önceden gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan, benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim bana çok iyilikte bulundu. Gerçekten Rabbim dilediğine lütfeder, O şüphesiz bilir (ve en iyi) hükmü verir, dedi. |
Suat Yıldırım | : | Annesi ile babasını tahtına oturttu. Hepsi onun önünde saygı ile eğildiler. Yusuf: "Babacığım! dedi, işte küçükken gördüğüm rüyanın tabiri! Rabbim o rüyayı gerçekleştirdi. O, bana nice ihsanlarda bulundu: Beni zindandan kurtardı ve nihayet,Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirip bana kavuşturmakla da beni ihsanına mazhar etti. Gerçekten Rabbim dilediği kimse hakkında latifdir (dilediği hususları çok güzel, pek ince bir tarzda gerçekleştirir). Şüphesiz O alîmdir, hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilen, tam hikmet sahibidir)" |
Süleyman Ateş | : | Ana babasını tahtın üstüne çıkardı ve hepsi onun için secdeye kapandılar (önünde saygı ile eğildiler. Yûsuf): "Babacığım, dedi, işte bu, önceden (gördüğüm) rü'yânın yorumudur. Rabbim onu gerçek yaptı, bana iyilik etti; zira şeytân, benimle kardeşlerim arasına fitne soktuktan sonra O, beni zindandan çıkardı, sizi de çölden getirdi. Gerçekten Rabbim dilediği şeyi çok ince düzenler. O, (her tedbiri) bilen, her şeyi yerli yerince yapandır." |
Tefhim-ul Kuran | : | Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: «Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendir. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan O'dur.» |
Ümit Şimşek | : | Anne ve babasını tahtına çıkardı. Hepsi birden onun önünde secdeye kapandılar. Yusuf, 'İşte, baba,' dedi, 'daha önce gördüğüm rüyanın tabiri budur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Beni zindandan çıkarmakla ve şeytan kardeşlerimle aramı açtıktan sonra sizi çölden getirip bana kavuşturmakla da Rabbim bana lütufta bulundu. Şüphesiz ki Rabbim dilediğini pek ince tedbirleriyle gerçekleştirir. O herşeyi bilen, herşeyi hikmetle yapandır. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Ana babasını tahtın üstüne çıkardı. Hepsi, Yûsuf'un önünde secde eder gibi eğildiler. Yûsuf dedi: "Babacığım, işte bu, benim önceden gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. O, bana çok güzel lütuflarda bulundu, şeytan, benimle kardeşlerim arasına yamukluk soktuktan sonra, O beni zındandan çıkardı. Sizi de çölden getirdi. Rabbim, dilediği şeyde çok ince lütuflar sergiliyor. Alîm olan O'dur, Hakîm olan O'dur." |
Sound[]
Listen to من سورة يوسف - محمود خليل الحصري - مجود - مقام نهاوند by ђashim hashim #np on #SoundCloud https://soundcloud.com/ashim-hashim/tiyxaqst2mdk
Tefsirleri[]
Mevdudi[]
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
100- Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu;(69) onun için secdeye kapandılar.(70) Dedi ki: “Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendir. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan O’dur.”
101- “Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkânını) verdin, sözlerin yorumundan da (bir bilgi) öğrettin. Göklerin ve yerin yaratıcısı, dünyada da, ahirette de benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salih olanların arasına kat.”(71)
102- Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf’un kardeşleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin.
AÇIKLAMA
69. Talmud’a göre “Yusuf babasının, yolda olduğunu öğrenince dostlarını, subaylarını ve gözalıcı elbiselerle donatılmış ülke askerlerini bir araya topladı… Yakub peygamberi yolda karşılamak ve Mısır’a kadar eşlik etmek için büyük bir topluluk teşekkül ettirdi. Müzik ve mutluluk her yanı kaplamıştı; herkes, kadınlar ve çocuklar bu muhteşem gösteriyi izlemek üzere evlerin çatılarına çıkmıştı.” (H. Polano, sh. lll) .
70. Bu ayetin tefsirinde ilahi Hidayet’in temellerine karşı olan bir takım ciddi hatalara düşülmüştür. Öylesine ki, bazı kimseler bir saygı nişanesi olarak melik ve azizler huzurunda yerlere kapanmayı şer’i kabul edecek denli ifrata kaçmışlardır. Bir kısmıysa biraz daha sofuca davranıp bu konuda şöyle bir açıklama getirmiştir: “Önceki şeriatlarda, Allah’tan başkasının önünde sadece ibadet secdesi yapmak yasaklanmıştı. İbadet maksadıyla yapılmazsa buna izin verilmişti. Ama şimdi Hz. Muhammed’e (s.a) indirilen şeriatta bu da kesinlikle haram kılınmıştır.”
Böyle yanlış anlamalar; bu ayette secde etmek anlamına gelen “succeden” kelimesinin, halihazır İslam fıkhındaki “elleri, dizleri ve alnı zemine değdirerek yere kapanmak” biçiminde dile getirilen teknik (Istılahî) anlamıyla ele alınışı sonucu oluşmuştur. Oysa “succeden” kelimesi secud’un lugat anlamında yani “baş eğerek selamlama” (batı dillerindeki reverans-Çev.) anlamında kullanılmıştır. Hz. Yusuf’un (a.s) ebeveyni ve kardeşleri o devrin insanları arasında yaygın olan eski bir adet uyarınca (ki bu adet hala bazı toplumlarda yaşamaktadır) Huzurda eğilerek selam vermişlerdi. O devrin insanları saygılarını sunmak, nezaket göstermek veya sadece selamlamak istedikleri kimselerin karşısında ellerini göğüsleri üzerine koyarak eğilmek alışkanlığına sahiptiler. Bu durum Kitab-ı Mukaddes’in birçok yerinde zikredilir: “…ve o (Hz. İbrahim) onların (sözkonusu üç adamın) kendisine doğru geldiklerini görünce çadırın kapısından çıkarak onları karşılamaya koştu ve yere doğru eğilerek onları selamladı.” (Lütfen Kitab-ı Mukaddes’in Arapça tercümesine müracaat ediniz. Tekvin 18: 2-3) .
Kitab-ı Mukaddes Heth’in oğulları kendisine bir arazi ve Sare’yi defnetmek için bir mezar verdiğinde Hz. İbrahim’in (a.s) onlara çok müteşekkir olduğunu ve “dikilip, Heth’in oğulları dahil, belde halkına eğilerek selam verdiğini zikreder (Tekvin, 23: 7) ve başka bir yerde de (Tekvin, 23:12) aynı türden davranışa değinir. Her iki durumda da “eğilip selam vermek” biçimindeki davranış Kitab-ı Mukaddes’in Arapçasında “secede” (secde etti) kelimesiyle karşılanmıştır.
Kitab-ı Mukaddes’te zikredilen bu ve benzeri durumlar, l00. ayette geçen hadiseyle ilgili olarak Kur’an’ın “secde” kelimesini ıstılahî anlamda değil lugat anlamında kullandığının kesin delilidir.
Öte yandan Allah’tan başkası huzurunda saygı göstermek amacıyla yapılan, şimdiki İslami anlamıyla secde hareketine önceki şeriatlarca izin verildiğini ileri süren müfessirler yanılmışlardır. Bu anlamda secde tüm şeriatlerde daima yasak olmuştur. Sözgelişi İsrailoğulları’nın Babillerin egemenliği altında bulunduğu esnada Kral Aha-Suerus, Haman’ı tüm prenslerin üstündeki mevkiye çıkarmış ve kölelerine secde edip onu selamlamalarını istemişti. Fakat Yahudiler arasında sıdkı ve velayetiyle tanınan Mordecai ne secde etmiş ne de başını eğmişti (Esther, 3: l-2) . Talmud’un aynı konuda söyledikleri gerçekten zikre şayandır:
Kralın köleleri Mordecai’ye şöyle dediler: “Haman’ın huzurunda secde etmeyi, kralın emrini hiçe sayarak niye reddediyorsun ki? Kralın huzurunda eğilip selam durmaz mıyız?” “Aptallar!” diye cevapladı Mordecai, “Bir de sebep istiyorsunuz ha! Dinleyin beni. Toprak olacak birini mi ululayayım? Bir kadından doğma, günleri sayılı birinin önünde mi secde edeyim? Küçük bir çocukken ağlayıp sızlıyan, yaşlanınca ah vah edip duran; günleri öfke ve kızgınlıkla dolu geçen ve sonunda da toprağa dönecek olan böyle bir adama secde etmek, öyle mi? Asla! Ben Ezeli ve Ebedi olan, hiç ölmeyen Allah’ın huzurunda secde ederim. Yalnızca O yüce yaratıcıya, O büyük Melik’e… Başkasına asla!…” (Talmud’tan Seçmeler, Polano,sh. l72) .
Kur’an’ın vahyedilişinden bir yıl önce İsrailoğulları’ndan bir müminin yaptığı bu konuşma, meseleyi sonuçlandırmaktadır. Demek ki, Allah’tan başkası huzurunda “secde”de bulunmak için hiçbir açık kapı yoktur.
7l. Hz. Yusuf’un (a.s) dudaklarından en mutlu anında dökülen bu cümleler, gerçek bir müminin faziletleri en takdire şayan bir örnek halinde seyretmeye imkan vermektedir. Bir zamanlar kardeşlerinin kıskınçlık yüzünden kendisini öldürmeye teşebbüs ettikleri, çölden gelme bir adam… Birçok hadisenin ardından şimdi tahtta oturmakta…
Ailesinin tüm üyeleri kıtlık nedeniyle mecbur kalmış, yardım için huzurunda durmaktadır. Eğer onun yerinde dünya iktidarını ele geçirmeyi başarmış bir başkası olsaydı bunu, gücüyle övünmek, başarısıyla büyüklük taslamak, öfkesini çıkarmak, mağlub ettiği düşmanlarını kaba alaylarına maruz bırakmak için bir fırsat olarak kullanacaktır. Bunun tam aksine, gerçek Allah eri tamamiyle farklı biçimde davranır. Aynı şekilde Hz. Yusuf (a.s) , büyüklük taslayacağı ve kasılacağı yerde kendini böyle iktidar sandalyesine kadar yükselterek ve uzun süredir ayrı kaldığı insanlarla bir araya getirerek lütuf ve inayetini esirgemeyen Rabbine şükretmiştir. Kardeşlerinden intikam almak, onların bu boyun bükmüş halleriyle alay etmek yerine, olanları hatırlatacak tek bir kelime etmemiş hatta tüm suçu kendisiyle kardeşleri arasını bozan Şeytan’a yükleyerek onları savunmuştur. Hatta bunu gizli bir rahmet olarak bile değerlendirmiştir. Allah’ın kendisini tahta dek yükselttiği takdirinin sırlı vesilelerinden biri olarak… Bunları birkaç kısa cümleyle ifade ettikten sonra kendisini zindanda çürütüp bırakmak yerine hüküm ve mülk bağışlayan Rabbine şükranla yönelmiş ve yaşadığı sürece kendisini mümin ve müslüman bir kul olarak bırakmasını ve öldükten sonra da salihler zümresine katmasını niyaz etmiştir. Ne saf ve yüce bir ahlak örneği!
Tuhaftır ki, Hz. Yusuf’un (a.s) bu konuşması ne Talmud’ta ne de Kitab-ı Mukaddes’te yer almaktadır. Bu kitaplar Hz. Yusuf’un (a.s) kıssasıyla digerleri hakkında tutarsız ve önemsiz ayrıntılarla doludur gerçi ama yine de bu kitapların, manevi değerleri talim eden ve peygamberlerin gerçek ahlakı ve görevleri üzerine ışık tutan böyle şeyleri ihtiva etmemesi gerçekten gariptir.
Böylece kıssanın sonuna gelindiğinde, okuyucuya Kur’an’daki Hz. Yusuf (a.s) kıssasının Kitab-ı Mukaddes ve Talmud’ta anlatılandan kesin farklarla ayrıldığı tekrar hatırlatılmış olmaktadır. Bu kitaplar üzerine yapılacak mukayeseli bir araştırma gösterecektir ki, Kur’an’daki kıssa, diğer iki kitapta anlatılandan birçok önemli bölümde ayrılmaktadır.Kur’an bazı durumlarda ilave olaylardan haber vermekte, bazı durumlarda bir takım olayları kasten atlamakta, veya Kitab-ı Mukaddes ve Talmud’da anlatılan
bazı bölümleri nefyetmektedir. Bu yüzden Rasulullah’ın (s.a) bu kıssayı yalnızca Yahudilerden işittiği şekliyle aktardığını iddia etmek için kimseye açık kapı kalmamaktadır.
- Böyle bir mukayese için, okuyucu Malik bin Nebi’nin “Kur’an-Kerim Mucizesi” (Yağmur Yayınları, İstanbul) adlı eserine başvuralabilir. (Çev.)
12 . Yusuf Suresi - Yusuf kuranmeali.org dan kopi ile alıp buraya yağıştıralım. Elmalı orijinal meali en üste gelecek. Yusuf'un hapishaneden çıkışı sırlı duası: Listen to من سورة يوسف - محمود خليل الحصري - مجود - مقام نهاوند by ђashim hashim #np on #SoundCloud 12/99 [1] | |
---|---|
12/1 ● 12/2 ● 12/3 ● 12/4 ● 12/5 ● 12/6 ● 12/7 ● 12/8 ● 12/9 ● 12/10 ● 12/11 ● 12/12 ● 12/13 ● 12/14 ● 12/15 ● 12/16 ● 12/17 ● 12/18 ● 12/19 ● 12/20 ● 12/21 ● 12/22 ● 12/23 ● 12/24 ● 12/25 ● 12/26 ● 12/27 ● 12/28 ● 12/29 ● 12/30 ● 12/31 ● 12/32 ● 12/33 ● 12/34 ● 12/35 ● 12/36 ● 12/37 ● 12/38 ● 12/39 ● 12/40 ● 12/41 ● 12/42 ● 12/43 ● 12/44 ● 12/45 ● 12/46 ● 12/47 ● 12/48 ● 12/49 ● 12/50 ● 12/51 ● 12/52 ● 12/53 ● 12/54 ● 12/55 ● 12/56 ● 12/57 ● 12/58 ● 12/59 ● 12/60 ● 12/61 ● 12/62 ● 12/63 ● 12/64 ● 12/65 ● 12/66 ● 12/67 ● 12/68 ● 12/69 ● 12/70 ● 12/71 ● 12/72 ● 12/73 ● 12/74 ● 12/75 ● 12/76 ● 12/77 ● 12/78 ● 12/79 ● 12/80 ● 12/81 ● 12/82 ● 12/83 ● 12/84 ● 12/85 ● 12/86 ● 12/87 ● 12/88 ● 12/89 ● 12/90 ● 12/91 ● 12/92 ● 12/93 ● 12/94 ●12/95 ● 12/96 ● 12/97 ● 12/98 ● 12/99 ● 12/100 ● 12/101 ● 12/102 ● 12/103 ● 12/104 ● 12/105 ● 12/106 ● 12/107 ● 12/108 ● 12/109 ● 12/110 ● 12/111 | |
A&V | Yusuf Suresi/VİDEO |
Ayet Ayet KK -Ayet Ayet Kur'an-ı Kerim Sureleri - Yusuf Suresi/1-6 |
Secde Suresi | |
---|---|
32/1 ● 32/2 ● 32/3 ● 32/4 ● 32/5 ● 32/6 ● 32/7 ● 32/8 ● 32/9 ● 32/10 ● 32/11 ● 32/12 ● 32/13 ● 32/14 ● 32/15 ● 32/16 ● 32/17 ● 32/18 ● 32/19 ● 32/20 ● 32/21 ● 32/22 ● 32/23 ● 32/24 ● 32/25 ● 32/26 ● 32/27 ● 32/28 ● 32/29 ● 32/30 | |
Kavramlar | Secde - Sacid - MescidMesacid- Secdedan |
Ebeveyne secde | Ebeveyne secde edilir mi? |
Mealler | [[KHMK/Secde0]. [HDKD/Secde]] |
Ayet Ayet KK -Ayet Ayet Kur'an-ı Kerim Sureleri Ahirette? Benimle buluşmak istiyorsanız secdelerinizi artırınız Hz Muhammed |
Şablon:Terfi
Ebeveyn, iki Ebu Eba Baba, demek. Ebe iç Anadolu da babanın annesine denir. Eme de halaya denir.
Hala diye de teyzeye denir. Ana baba hakkı. Ebeveyne secde |
---|
Şablon:ArşŞablon:HarruŞablon:BabacığımŞablon:EbuŞablon:Tevilhi rüya
Rüya• Rü'ya. Rüyalar• Rüya tabirleri . RÜYA-RÜYALAR | |
---|---|
S | Sel -Kan -Ölü - |
Şablon:İhsanŞablon:Huruc
Sicn• Siccîn •Siccil. Mescun• Hapishane •Jail• Yusuf as hapisten çıkışı | |
---|---|
Siccîn 270 Münafikun: 63/7 kelimesinin "secn" veya "secc" maddesinden *türemiş olma ihtimali vardır. Zindan demek olan "sicn" maddesinden zindana…
Yâd eyliyecek misin ki bilmem? Dünyâ denilen bu sicn-i mâtem Hâlâ bana dâr-ı imtihandır... Kurtulmadım işte an bu andır! Ey yar-ı aziz-i gam-küsarım… Ceza ve Tevkifevi Hapishane • •Mapushane• Sicn Jail Nezarethane :Tutukluluk CTE - Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Ruh-ul Mesnevi/208 Vay ol kuyûd ehline ki çâh-ı tabîatde mahbûs olup kalmışlar ve sicn--i beşrriyyetde esîr-i nefs olup belâ-yı siyah ile müptelâ olmuşlardır… El-Kafi da geçen bir örnekte olduğu gibi, "Ya sâhibeyi's-sicn." (Ey benim hapis arkadaşlarım) veya "Ashab-u Musa"' tamlamalarında sâhib ve ashab kelimeleri "sicn…
Kamusta siccîn, sicn-ü habis ma'nasından dâim ve şedid ve fuccar kitabının mevzi'i ve Cehennemde bir dere ma'nalarına ve açık ve aşikâr ve dibinin… ve mahkûmların durumları hakkında bilgi vermek üzere “seccân” (sâhibü’s-sicn) adıyla memur tayin ediyordu. Kadılar mahkeme personelinin idarî bakımdan âmiri… Felak Suresi/Elmalı Orijinal denizi yardığı kelimedir, de denildi açg. İbni Cerir, birincisi Cehennemde bir sicn, veya Cehennemde bir kuyu, veya Cehennem, ikincisi subuh, üçüncüsü… |
Şablon:MapusŞablon:BedvŞablon:Nezag
Şeytan | |
---|---|
Şeytan شيطان، شرّير | |
Kavram | Şa-Ta-ne |
Türki dillerde | x |
Tercümeleri | İng:Satan - |
Yakın anlamlılar | Cin - İblis - Şerir |
KK | شيطان |
Latif -Latîf - LATİF - LATÎF - لطيف - Lateef - اللطيف . Lütuf duası. Lütuf - Ela Ya LatifuLatif zikri audio | |
---|---|
Latîf . LatifLATÎF- LATİF -Latif Ağa - Latif Efendi -Lutuf- Lutûf- LÜTUF- Lûtuf- Lûtufkâr- Ya vasi’al lutf En cami lütuf senasi - Eltaf- Eltaf-ı subhaniye • Hizb-ül Lütf - Hizb-ül Latif - İmamı Şazeli Hizbul Lutuf duası - دعاء حزب اللطف - Lütuf duası . | |
Lügat | Latif Mülâyim. Yumuşak. Nâzik. Mütenasip.
Güzel. Şirin. Küçük ve hoşa giden. Cisimle alâkası olmayan. Göze görünmeyen. Çok lutf edici. Derin, gizli. Lütuf Rıfk ve nevâziş. İltifatla mülâyemet üzere muâmele eylemek. Allah (C.C.)nun kullarını rıfk ve sühuletle murâdına muvaffak eylemesi. Güzellik, hoşluk. İyilik, iyi muâmele |
Türevleri | Müştakları: Lütf - Lütfen - Telattüf - İltifat - Mültefit - Taltif - Taltifat - |
Akrabaları | Mülâyim. Yumuşak. Nâzik. Mütenasip. * Güzel. Şirin. Küçük ve hoşa giden. * Cisimle alâkası olmayan. Göze görünmeyen. * Çok lutf edici. * Derin, gizli. LATİFE Hoş söz. Şaka. Mizah. Söz ile iltifat. İnsanın çok ince ve hassas olup kalbe bağlı bir duygusu. (Mukabili ciddiyettir) (Bak: Letâif) |
Terkipleri | LATİFE-İ RABBANİYE İnsanın kalbine bağlı ve bütün duygularının sultanı olan ince bir duygudur ki, İlâhî hakikatlar onunla hissedilip zevkedilir.
LATİFEGU f. Lâtifeci, şakacı. Lâtife söyliyen LATİFEPERDAZ f. Şakacı, lâtifeci. Lâtife yapan. LATİFEPERDAZAN (Lâtifeperdâz. C.) f. Şakacılar, lâtifeciler. |
İstimali | Yâ Latîf~ Yâ Hafiyyel eltaf~ Neccina mimma nexaf~Bel mimma la nexaf~ نحنا مما نخاف -بل مما لا تخاف -يا حفي الالطاف |
Sırları | Mapustan çıkmak için Latif ismi~ Sultan Murad hazretlerinin latif ismi celilini zikri~ يا خفيه الالفاظ نجنا مما نخاف بل مما لا نخاف ~ان ربي لطيف لما يشاء انه هو العليم الحكيم~12/100 |
Dusuki hz 600.000 salavat değerindeki Latif salavatı -الصلوات اللطيفه |
29.Cüz - 67.Mülk Suresi - Mülk - Transkriptleri -Mülk suresi PDF - HDKD Orijinal kuranmeali.org - Tebareke - Tebareke suresi | |
---|---|
Ayetler | 67/1 - 67/2 - 67/3 - 67/4 - 67/5 - 67/6 - 67/7 - 67/8 - 67/9 - 67/10 - 67/11 - 67/12 - 67/13 - 67/14 - 67/15 - 67/16 - 67/17 - 67/18 - 67/19 - 67/20 - 67/21 - 67/22 - 67/23 - 67/24 - 67/25 - 67/26 - 67/27 - 67/28 - 67/29 - 67/30 |
Tefsirler | Mülk Süresi/Tefsiri . Mülk suresi/Bediüzzaman. Mülk suresi PDF Elmalı - HDKD Orijinal |
Hatlar | Mülk Süresi/HAT - |
Transkriptleri | Mülk Süresi/Transkript - Mülk Süresi/Türkçe transkripti - Mülk Süresi/Arabi transkripti - Mülk Süresi/Arapça - |
Mealler | Mülk Süresi/Meali- Mülk Süresi/HDKD Meali- Mülk Süresi/Hasan Basri Çantay Meali- |
Audio&Video sunu çalışmaları | Mülk Süresi/VİDEO - Mülk Süresi/Rağıp sunusu - |
Sure isimleri | Sûrei Mülk, Tebareke, Mânia, Münciye, mücadele, Vâkıye, Mennaa |
Ayet Ayet KK -Ayet Ayet Kur'an-ı Kerim Sureleri Şablon:29.Cüz |
- - - - - - - -
Şablon:Tevil-i ehadisŞablon:Gaybin haberleri
Mekir - Tuzak - Plot - Kumpas. Mekir ayetleri - Mekir ile Sicn arasındaki bağlantı | |
---|---|
Mekir ayetleri | |
Lügatte | "bilmemek ve tanımamak, güç ve şiddetli olmak, hoş olmamak" anlamlarındaki "n-k-r " kökünden türeyen |
Münker | münker, bilinmeyen, tanınmayan, aklın ve dinin çirkin gördüğü şey; |
Nekir | nekir ise inkar, güç iş, ceza ve sağlam demektir. |
Münker-Nekir | Bu iki kelimeden oluşan münker - nekir, terkip olarak kabirde insanları sorgulayacak olan meleklere verilen bir isimdir. Mezarda ölüye görmediği, bilmediği, tanımadığı bir şekilde görüneceği ve yadırganacağı için bu isim verilmiştir. Bu meleklere münkereyn ve fettanü'l-kabir (kabir sorucusu) da denilmiştir. (İ.K.) |
Şablon:Münker - Şablon:Nekir - Şablon:Mekir |
Şablon:Hırs
40. Mümin Suresi - Gafir suresi. KHMK/Mümin - HDKD/Mü'min/Meal . Dosya:40-Mumin.pdf Muminun Suresi . İşbu El-mü'min sûresi de Mekkîdir, buna Sûre-i Gafir ve Sûre-i Tavl dahi denilir. Elmü'min « ... » diye beyan buyurulduğu üzere Ali fir'avn içinden iyman etmiş olan kahraman zata işarettir ki Sahib .... gibi sabikundandır. | |
---|---|
Mümin Suresi/Azerice . Mü'min Suresi/Elmalı Orijinal . 40/1 - 40/2 - 40/3 - 40/4 - 40/5 - 40/6 - 40/7 - 40/8 - 40/9 - 40/10 - 40/11 - 40/12 - 40/13 - 40/14 - 40/15 - 40/16 - 40/17 - 40/18 - 40/19 - 40/20 - 40/21 - 40/22 - 40/23 - 40/24 - 40/25 - 40/26 - 40/27 - 40/28 - 40/29 - 40/30 - 40/31 - 40/32 - 40/33 - 40/34 - 40/35 - 40/36 - 40/37 - 40/38 - 40/39 - 40/40 - 40/41 - 40/42 - 40/43 - 40/44 - 40/45 - 40/46 - 40/47 - 40/48 - 40/49 - 40/50 - 40/51 - 40/52 - 40/53 - 40/54 - 40/55 - 40/56 - 40/57 - 40/58 - 40/59 - 40/60 - 40/61 - 40/62 - 40/63 - 40/64 - 40/65 - 40/66 - 40/67 - 40/68 - 40/69 - 40/70 - 40/71 - 40/72 - 40/73 - 40/74 - 40/75 - 40/76 - 40/77 - 40/78 - 40/79 - 40/80 - 40/81 - 40/82 - 40/83 - 40/84 - 40/85 | |
Kavramlar | Gafir/18 ve la şefiin yuta' ; itaat edilir söz dinlenir şefi'leri yani şefaatçileri yoktur. Masun. |
Ayet Ayet KK -Ayet Ayet Kur'an-ı Kerim Sureleri. Mü'min Suresi/1-9. Mü'min Suresi/10-20. Mü'min Suresi/21-27. Mü'min Suresi/28-37. Mü'min Suresi/38-50. Mü'min Suresi/51-60 |
Şablon:Ecir