وَلَمَّا فَصَلَتِ الْعِيرُ قَالَ أَبُوهُمْ إِنِّي لَأَجِدُ رِيحَ يُوسُفَ لَوْلاَ أَن تُفَنِّدُونِ
Ve lemmâ fasalatil’îru kâle ebûhum innî le ecidu rîha yûsufe lev lâ en tufennidûn(tufennidûni).
1. | ve lemmâ | : ve olduğu zaman |
2. | fasalatil'îru (fasalati el îru) | : kafile ayrıldı |
3. | kâle | : dedi |
4. | ebû-hum | : onların babası |
5. | in-nî | : muhakkak ben, gerçekten ben |
6. | le ecidu | : buluyorum (duyuyorum) |
7. | rîha yûsufe | : Yusuf'un kokusu (esintisi, rüzgârı, rayihası) |
8. | lev lâ | : eğer olmasa, olmazsa |
9. | en tufennidû-ni
(fened) |
: bana bunuyor demeniz: (kişinin ihtiyarlıktan dolayı bunaması) |
Diyanet İşleri | : | Kervan (Mısır’dan) ayrılınca babaları, “Bana bunak demezseniz, şüphesiz ben Yûsuf’un kokusunu alıyorum” dedi. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Kervan, Mısır'dan ayrılınca babaları, bana bunak demeseniz bâri, Yûsuf'un kokusunu duyuyorum dedi. |
Adem Uğur | : | Kafile (Mısır'dan) ayrılınca, babaları (yanındakilere): Eğer bana bunamış demezseniz inanın ben Yusuf'un kokusunu alıyorum! dedi. |
Ahmed Hulusi | : | Ne zaman ki kervan (Yusuf'un şehrinden) ayrıldı, (yurtlarındaki) babaları şöyle dedi: "Eğer bana yaşlandı; ne dediğinin farkında değil demezseniz (bilin ki), kesinlikle ben Yusuf'un kokusunu (dalgasını) alıyorum. " |
Ahmet Tekin | : | Kafile Mısır’dan ayrılınca, babaları:
'Eğer, bana bunamış demezseniz, ben Yusuf’un kokusunu aldığımı hissediyorum' dedi. |
Ahmet Varol | : | Kervan (Mısır'dan) ayrılınca babaları dedi ki: 'Eğer beni bunaklıkla suçlamazsanız inanın ben Yusuf'un kokusunu alıyorum!' |
Ali Bulaç | : | Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: "Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum." |
Ali Fikri Yavuz | : | (Mısır’dan babalarına dönmekte olan) kafile ayrılınca beriden babaları şöyle dedi: “- Doğrusu bana bunaklık isnad etmezseniz, ben Yûsuf’un kokusunu hissediyorum.” |
Bekir Sadak | : | Kervan, memleketlerine donmek uzere ayrildiginda, babalari: «Dogrusu ben Yusuf'un kokusunu duyuyorum; ne olur bana bunak demeyin» dedi. |
Celal Yıldırım | : | Kafile (Mısır'dan) ayrılıp hareket edince, babaları, «Şüpheniz olmasın ki, ben Yûsuf'un kokusunu alıyorum ; bana «bunadı» demeseniz (iyi olur),» dedi. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Kervan, memleketlerine dönmek üzere ayrıldığında, babaları: 'Doğrusu ben Yusuf'un kokusunu duyuyorum; ne olur bana bunak demeyin' dedi. |
Diyanet Vakfi | : | Kafile (Mısır'dan) ayrılınca, babaları (yanındakilere): Eğer bana bunamış demezseniz inanın ben Yusuf'un kokusunu alıyorum! dedi. |
Edip Yüksel | : | Kervan (Mısır'dan) ayrılınca babaları, 'Beni bunamış saymayın, Yusuf'un kokusunu işitiyorum,' dedi. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Vaktâ ki beriden kârban ayrıldı, öteden babaları doğrusu, dedi: ben cidden Yusüfün kokusunu duyuyorum, bana bunaklık isnadına kalkışmasanız |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Ne zaman ki, bu taraftan kervan ayrıldı, öteden babaları dedi ki: «Doğrusu ben bana bunaklık yakıştırmasına kalkmazsanız gerçekten Yusuf'un kokusunu duyuyorum, eğer bunak demezseniz!» |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Ne zaman ki, kafile (Mısır'dan) ayrıldı, öteden babaları dedi ki: «Eğer bana bunak demezseniz, doğrusu ben Yusuf'un kokusunu alıyorum.» |
Fizilal-il Kuran | : | Kervan yola çıkınca, babaları yanındakilere; «Eğer bana bunak demeyecekseniz, söyleyeyim ki, burnuma Yusuf'un kokusu geliyor» dedi... |
Gültekin Onan | : | Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: "Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum." |
Hasan Basri Çantay | : | Vaktaki kaafile (Mısırdan) ayrıldı, (öteden) babaları (Ya'kub)i dedi ki: «Bana bunak demezseniz, inanın ki, (şimdi) Yuusufun kokusunu duyuyorum»! |
Hayrat Neşriyat | : | Böylece kervan (Mısır’dan) ayrılınca, babaları: 'Doğrusu ben, gerçekten Yûsuf’un kokusunu duyuyorum. Eğer bana bunaklık isnâd etmeseydiniz (beni tasdîk ederdiniz.)'dedi. |
İbni Kesir | : | Kafile ayrılınca babaları dedi ki: Bana bunak demezseniz; inan olsun ki, Yusuf'un kokusunu duyuyorum. |
Muhammed Esed | : | (Yakub'un oğullarına ait olan) kervan yola koyulduğu sıralarda babaları (yanında bulunan kimselere): "Bunak olduğuma yormazsanız (derim ki) Yusuf'un kokusunu alıyorum!" |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Vaktâ ki, kâfile ayrıldı. Babaları dedi ki: «Ben muhakkak Yusuf'un kokusunu buluyorum. Eğer bana bunaklık isnad etmeyecek olsa idiniz» (elbette beni tasdik ederdiniz). |
Ömer Öngüt | : | Kafile (Mısır'dan) ayrılınca babaları: “İnanın ki ben Yusuf'un kokusunu duyuyorum. Eğer beni bunak yerine koymazsanız (sözlerime inanacaksınız). ” |
Şaban Piriş | : | Kafile, yola çıktığında, babaları: -Doğrusu ben Yusuf’un kokusunu alıyorum; ne olur beni bunak zannetmeyin, dedi. |
Suat Yıldırım | : | Kafile daha Mısır’dan ayrılır ayrılmaz, öteden babaları:"Şayet ‘bunadı’ demezseniz, doğrusu, ben Yusuf’un kokusunu alıyorum!" dedi. |
Süleyman Ateş | : | Kervan (Mısır'dan) ayrıl(ıp yola koyul)unca, babaları, (yanında bulunanlara): "Eğer bana bunak demezseniz, ben Yûsuf'un kokusunu alıyorum." dedi. |
Tefhim-ul Kuran | : | Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: «Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum.» |
Ümit Şimşek | : | Kafile Mısır'dan henüz ayrılmıştı ki, babaları 'Yusuf'un kokusunu alıyorum,' dedi. 'Tabii beni bunaklıkla suçlamazsanız.' |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Kervan oradan ayrılınca, öte yandan babaları şöyle seslendi: "Yemin olsun, ben Yûsuf'un kokusunu duyuyorum. Umarım bana bunaklık isnat etmezsiniz." |