Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (1)[]

Kanun Numarası :1412

Kabul Tarihi :4/4/1929

Yayımlandığı R.Gazete :Tarih : 20/4/1929 Sayı : 1172

Yayımlandığı Düstur :Tertip: 3 Cilt: 10 Sayfa: 312

BİRİNCİ KİTAP[]

Umumi hükümler[]

BİRİNCİ FASIL[]

Vazife[]

Madde 1 - Mahkemelerin vazifelerini kanun gösterir.

(1) a- 21/5/1985 tarih ve 3206 sayılı Kanunun 83 üncü maddesi hükmüne göre; diğer kanunlarda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun ilk tahkikat hükümlerine yapılan atıflar, kamu davasının hazırlanmasına ilişkin hükümlerine yapılmış sayılır. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 163 ve müteakip maddelerindeki hükümler, tahkikatı yapmakla görevli kılınanlar tarafından uygulanır.Diğer kanunların ilk tahkikatın yapılmasını zorunlu kılan hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır.

b - Bu kanunda geçen aşağıda yazılı terim ve deyimler, 21/5/1985 tarih ve 3206 sayılı Kanunun 84 üncü maddesi ile karşılarında gösterildiği şekilde değiştirilmişlerdir:

Reisicumhur : Cumhurbaşkanı

İcra Vekilleri Heyeti : Bakanlar Kurulu

İcra Vekilleri Azası : Bakan

Adliye Vekili : Adalet Bakanı

Temyiz Mahkemesi : Yargıtay

Cumhuriyet Başmüddeiumumisi : Cumhuriyet Başsavcısı

Cumhuriyet Müddeiumumisi : Cumhuriyet Savcısı

Maznun : Sanık

Şahit : Tanık

Ehlihibre : Bilirkişi

Vazife : Görev

Selahiyet : Yetki

Hukuku amme davası : Kamu davası

Son tahkikatın açılması : Kamu Davasının açılması

Karar tashihi (Tashihi karar): Karar düzeltmesi

Zabıt varakası(Zabıtname) : Tutanak

Esbabı mucibe : Gerekçe

Talik ve Tehir : Ara verme

İstida : Dilekçe

KANUNLAR, ŞUBAT 1989 (EK-3)

Davaların birleştirilmesi ve ayrılması[]

Madde 2 - Murtabıt ceza davalarının her biri muhtelif mahkemelerin vazifesi dahilinde olsa bile bunlar birleştirilerek yüksek vazifeli mahkemeye verilebilir.

Bu mahkeme birleştirilmiş olan ceza davalarının ayrılmasına da karar verebilir.

Murtabıt suçlar[]

Madde 3 - Bir kimse bir kaç suçla maznun olur veya bir suçtan her ne sıfatla olursa olsun bir kaç maznun bulunursa irtibat var sayılır.Tahkikat sırasında davaların birleştirilmesi ve ayrılması

Madde 4 - Tahkikata başlandıktan sonra dahi murtabıt ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına Cumhuriyet Müddeiumumisinin veya maznunun talebiyle yahut resen karar verilebilir. Bu kararı vermek hakkı yüksek vazifeli mahkemeye aittir.

Birlikte görülen davalarda muhakeme usulü[]

Madde 5 - Davaların birlikte görüldüğü müddetçe takip olunacak muhakeme usulü bu davaları birlikte gören yüksek vazifeli mahkemenin tabi olduğu muhakeme usulüdür.

Askerlerin işlediği suçlar[]

Madde 6 - Askerlerin,askerlikten vazifelerine veya suçlarına taallük etmiyen yahut askerler aleyhine işlenmiş olmıyan suçlarını umumi mahkemeler görür. Askerlerin vazifelerinden hariç suçlarda asker olmıyanların da alakaları varsa bu gibi suçların muhakemesi umumi mahkemelerde görülür.Asker olmıyanların muhakemelerine her halde umumi mahkemelerde bakılır.

Resen vazife kararı[]

Madde 7 - Davaya bakan mahkeme, muhakemenin her hal ve derecesinde davayı görmek vazifesi olup olmadığına resen karar verebilir.

İKİNCİ FASIL[]

Salahiyet[]

Madde 8 - Davaya bakmak salahiyeti; suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.Teşebbüste son icrai hareketin vuku bulduğu ve mütemadi ve müteselsil suç- larda temadi ve teselsülün bittiği yer mahkemesi salahiyetlidir.

Suç, dahilde intişar eden bir matbua münderecatından ileri gelmişse salahiyet matbuanın neşir merkezi olan yer mahkemesine aittir.(Ek cümle:11/5/1988 - 3445/15. Md.) Ancak,aynı mevkutenin birden çok yerde basılması halinde,suç,mevkutenin neşir merkezi dışındaki baskısında meydana gelmişse, bu suç için mevku- tenin basıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.

Takibi şikayetname verilmesine bağlı olan hakaret ve sövme suçlarında matbua tecavüze uğrayan kimsenin ikamet ettiği veya sakin olduğu yerde tevzi olun- muşsa oradaki mahkeme dahi salahiyetlidir.

Müstedi : Dilekçe sahibi Mevkuf : Tutuklu Tevkif : Tutuklama Mes`ulü bilmal : Malen sorumlu

Hususi salahiyet[]

Madde 9- Suçun işlendiği yer belli değilse maznunun yakalandığı yer ve yakalanmamışsa ikametgahı mahkemesi salahiyetlidir.Maznun Türkiye`de ikamet etmiyorsa salahiyet, maznunun Türkiye`de en son sakin olduğu yer mahkemesinindir.

İşe bakacak mahkemenin bu suretle dahi tayini mümkün olmazsa muhakeme usulüne ait ilk muamelenin yapıldığı yer mahkemesi salahiyetlidir.

Yabancı memlekette işlenen suçlarda salahiyet[]

Madde 10- Yabancı memlekette işlenen ve Ceza Kanununun 4,5,6,7 ve 8 inci maddeleri hükmünce Türkiye`de takibi lazımgelen suçlarda dahi salahiyet,bundan evvelki maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre tayin olunur.

Bununla beraber Cumhuriyet Müddeiumumisinin veya maznunun talebi üzerine Temyiz Mahkemesi suçun işlendiği yere daha yakın olan yer mahkemesine salahiyet verebilir.

Bu gibi suçlarda maznun Tükiye`de yakalanmamışsa veya Türkiye`de ikamet eylediği veyahut en son sakin olduğu yer yoksa salahiyetli mahkeme, Adliye Vekilinin talebi ve Cumhuriyet Başmüddeiumumisinin müracaatı üzerine Temyiz Mahkemesi tarafından tayin olunur.

Yabancı memleketlerde bulunupta muafiyet imtiyazlarından istifade eden Türk memurlarının şahsi suçlarından dolayı salahiyetli mahkeme; Ankara mahkemesidir.

Madde 11- (Değişik: 29/6/1956 - 6763/45 md.)

Suç açık denizlerde veya yabancı liman ve kara sularında Türk Bayrağını taşıyan deniz veya hava nakil vasıtalarında veyahut böyle bir nakil vasıtasiyle işlenmiş bulunursa suçun işlenmesinden sonra vasıtanın Türkiye`de ilk uğradığı yerin veya bağlama limanının mahkemesi salahiyetlidir.

Murtabıt suçlarda salahiyet[]

Madde 12 - Yukarki maddelere göre her bir muhtelif mahkemelerin salahiyeti dahilinde bulunan murtabıt ceza davaları bunlardan birine bakmağa salahiyetli mahkemelerden herhangi birinde birleştirilerek görülebilir.

Murtabıt ceza davalarına başka başka mahkemeler tarafından bakılmağa başlanmış olursa Cumhuriyet Müddeiumumiliğinin taleplerine uygun olmak şartiyle mahkemeler arasında hasıl olacak uyuşma üzerine bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir.

Uyuşulmazsa Cumhuriyet Müddeiumumisi veya maznun tarafından talep olununca müşterek yüksek vazifeli mahkeme birleştirmeğe mahal olup olmadığına ve mahal varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar verir.Birleştirilmiş olan davaların ayrılması dahi bu suretle olur.

Salahiyette icabı ihtilaf[]

Madde 13 - Salahiyet hususunda bir kaç hakim veya mahkeme arasında icabı ihtilaf çıkarsa müşterek yüksek vazifeli mahkeme salahyetli hakim ve mahkemenin hangisi olduğunu gösterir.

Dava nakli[]

Madde 14 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)Salahiyetli hakim veya mahkeme, hukuki veya fiili sebepler dolayısile kaza vazifesini ifa edemiyecek halde bulunan, yahut tahkikatın orada icrası ammenin emniyeti için tehlikeli olursa yüksek vazifeli mahkeme davanın başka yerde bulunan aynı derecede bir mahkemeye nakline karar verir.Amme emniyeti için dava naklini istemek Adliye Vekiline aiddir.

Yetkisizlik iddiasının zamanı[]

Madde 15 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/1 md.)Sanığın yetkisizlik iddiasını, duruşmanın başlangıcında iddianamenin okunmasından evvel bildirmesi şarttır.

Madde 16 - (Mülga : 21/5/1985 - 3206/82 md.)

Yetkisizlik kararının verilmesi[]

Madde 17 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/2 md.)Sanığın talebi üzerine yetkisizlik kararı iddianamenin okunmasından evvel verilir. İddianamenin okunmasından sonra yetkisizlik iddiasında bulunulamıyacağı gibi mahkeme dahi bu hususta resen karar veremez.

Yetkide olumsuz uyuşmazlık[]

Madde 18 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/3 md.)Yetkili mahkeme de dahil olmak üzere başka başka mahkemelerce yetkisizlik kararı verilmiş olup da bu kararlar aleyhine Kanun yollarına müracaat imkanı kalmamış ise davaya bakması icap eden mahkemeyi müşterek yüksek görevli mahkeme tayin eder.

Yetkili olmayan mahkemenin tahkikatı[]

Madde 19 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/4 md.)Yetkili olmayan mahkemece yapılan tahkikat işleri mücerret yetkisizliktendolayı hükümsüz sayılmaz.Gecikmesinde zarar umulan tahkikat

Madde 20 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/5 md.)Bir mahkeme yetkili olmasa bile gecikmesinde zarar umulan hallerde, yargı çevresi içinde gerekli tahkikat işlerini yapar.

ÜÇÜNCÜ FASIL[]

Hakimin davaya bakmaması ve reddi Hakimin davaya bakamıyacağı haller[]

Madde 21 - Hakim aşağıda yazılı hallerde hakimlik vazifesini yapmaz:

1 - Suçtan kendisi zarar görmüşse.

2 - Sonradan kalksa bile maznun veya mağdur ile aralarında evlilik veya ve sayet rabıtası bulunmuşsa.

3 - Maznun veya mağdurun nesepten veya sebepten usul veya füruu veya bunlarla evlat edinme rabıtası veyahut maznun veya mağdur ile aralarında üçüncü dereceye kadar (Bu derece dahil) nesepten veya kendisiyle sıhriyetten hasıl olan evlilik kalmasa bile ikinci dereceye kadar (Bu derece dahil) sebepten civar hısımlığı olursa.

4 - Aynı davada Cumhuriyet Müddeiumumiliği, adliye zabıta memurluğu vazifesini yahut mağdur veya maznunun müdafiliğini yapmış bulunursa. 5 - Aynı davada şahit veya ehlihibre sıfatiyle dinlenmişse.Karara iştirak edemiyecek hakimler

Madde 22 - Aleyhinde kanun yollarından birine müracaat edilmiş olan bir hükme iştirak eyleyen hakim mafevk mahkemesince bu hükme dair verilecek karara iştirak edemez.

(İkinci fıkra Mülga:21/5/1985 - 3206/82 md.)

Hakimin ret sebepleri ve kimlerin talep edebileceği[]

Madde 23 - Hakimin vazifesini yapmaktan memnu olduğu hallerde reddi istenebileceği gibi bitaraflığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi talep olunabilir.

(Değişik: 18/11/1992-3842/1 md.) Cumhuriyet Savcısı, sanık, müdafi, davacı ve müdahil ile vekilleri hakimi red talebinde bulunabilirler.Bunlardan herhangi biri tarafından talep olunursa hükme iştirak edecek hakimlerin isimleri kendilerine bildirilir.

Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı hakimin reddi talebinin zamanı

Madde 24 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/6 md.)

Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı bir hakimin reddi, mahkemelerde iddianame veya şahsi dava dilekçesi, Yargıtayda duruşmalı işlerde raportör üye tarafından yazılmış olan rapor okununcaya ve duruşmasız işlerde temyiz incelemesi başlayıncaya kadar istenebilir.

Sonradan ortaya çıkan sebeplerden dolayı duruşma bitinceye kadar da hakimin reddi istenebilir.

Hakimin ret talebi nasıl yapılır ve usulü[]

Madde 25 - Hakimin reddi mensup olduğu mahkemeye verilecek istida ile yahut bu hususta bir zabıt varakası tanzim edilmek üzere mahkeme katibine yapılacak beyanla olur. Reddi talep eden taraf ret sebebini ispat ile mükelleftir.Yemin delil olmaz.Mahkeme reddi istenilen hakimden ret sebebi hakkında izahat istiyebilir.Hakim de ret sebepleri hakkındaki mülahazalarını bildirir.

Hakimin reddi talebine karar verecek mahkeme[]

Madde 26 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)

(Değişik birinci fıkra: 18/11/1992-3842/2 md.) Hakimin reddi talebine mensup olduğu mahkemece karar verilir.Ancak reddi istenen hakimin müzakereye iştirak edememesinden mahkeme teşekkül edemezse bu hususta karar verilmesi reddi istenilen hakim Asliye Mahkemesine mensup ise bu mahkemenin kazası dairesinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesine ve reddi istenen hakim Ağır Ceza Mahkemesine mensup ise, o yerde Ağır Ceza Mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması halinde,numara olarak kendisini takip eden daireye, son numaralı daire için bir numaralı daireye; o yerde Ağır Ceza Mahkemesinin tek dairesi bulunması halinde ise, enyakın Ağır Ceza Mahkemesine aittir.

(Değişik: 21/5/1985 - 3206/7 md.) Red talebi sulh hakimi aleyhine olursa

mensup olduğu asliye mahkemesi ve tek hakim aleyhine ise yargı çevresi içinde bulunduğu ağır ceza mahkemesi karar verir. Red olunan hakim,red talebinin haklı olduğunu kabul ederse red hakkında bir karar verilmez.

(Değişik: 21/5/1985 - 3206/7 md.) Hakimin reddi talebine esas olan sebeplerin varit olmamasından dolayı talebin reddine karar veren merci, onbin liradan otuzbin liraya kadar hafif para cezasına da hükmeder. Red talebine esas olan sebebin aksi sabit olduğu hallerde hükmolunacak ceza yirmibin liradan aşağı ola- maz.

Hükmedilen para cezaları hakim tarafından istenebilecek hukuki veya cezai takiblere veya Cumhuriyet Müddeiumumileri tarafından açılabilecek hukuku amme davasına mani değildir.

Ret talebi üzerine verilecek kararlar ve müracaat edilecek kanun yolları

Madde 27 - Reddin kabulüne dair olan kararlar katidir. Reddin kabul edilmemesine dair olan karar aleyhine acele itiraz yoluna müracaat olunabilir.KANUNLAR,ŞUBAT 1993 (Ek- 15)(Değişik: 5/3/1973- 1696/2 md.) Hakimi ret talebinin esassız olduğuna dair son tahkikatta verilecek karar aleyhine ancak hüküm ile birlikte kanun yoluna müracaat olunabilir.

Reddi istenilen hakimin yapabileceği muameleler[]

Madde 28 - Reddi istenilen hakim ret hakkında bir karar verilinceye kadar yalnız tehiri caiz olmayan muameleleri yapar.(Ek Fıkralar: 7/1/1981 - 2369/1 md.):

Ancak, hakimin duruşma sırasında reddedilmesi halinde bu ret konusunda bir karar verilebilmesi için duruşmanın tehiri veya taliki gerekse bile o celse duruşmaya devam olunur.Şu kadar ki 251 nci madde uyarınca tarafların iddia ve sözlerinin dinlenilmesine geçilemez ve ret konusunda bir karar verilmeden reddedilen hakim tarafından veya onun huzuruyla bir sonraki celseye başlanamaz.

Ret isteğinin haklı olduğuna karar verildiği takdirde geciktirilmesi caiz olmadığından ötürü yapılmış işlemler ayrık olmak üzere duruşmanın ret dilekçesinin verilmesinden sonraki kısmı tekrarlanır.

Hakimin re`sen ret kararı ve tetkik mercii[]

Madde 29 - (Değişik:5/3/1973-1696/3 md.)Bir hakim reddini mucip sebepleri bildirerek davaya bakmaktan çekinirse rettalebini incelemeye yetkili olan merci, bu çekinmenin yerinde olup olmadığına karar verir.

Bu karar hakimin işten çekilmesini gerektirdiği ve bu sebeple davanın aynı mercide görülmesi imkansız olduğu takdirde, karar veren merci davayı başka haki- me tevdi veya başka mahkemeye nakleder.

Bazı haller, bir hakimin hakimlik görevini yapmaktan memnu olduğu zannını uyandırırsa,aynı merci bu hususu kendiliğinden inceleyerek gereken kararı verir.

Bu maddede yazılı hallerde de gecikmesi caiz olmayan işler hakkında 28 inci madde hükmü uygulanır.

Ret isteminin geri çevrilmesi[]

Madde 29/A - (Ek: 7/1/1981 - 2369/2 md.)

Mahkeme, son tahkikat safhasında ileri sürülen hakimin reddi istemini aşağıdaki hallerde kabul etmeyerek geri çevirir:

1. Ret isteği zamanında yapılmamışsa;

2. Ret sebebi veya inandırıcı delil gösterilmemişse;

3. Ret isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile yapıldığı açıkça anlaşılıyor ise.

Bu hallerde ret isteği, toplu mahkemelerde reddedilen hakimin müzakereye katılmasıyla, tek hakimli mahkemelerde de reddedilen hakimin kendisi tarafından geri çevrilir. Bu kararlar aleyhine ancak hükümle birlikte kanun yoluna başvurulabilir.

Zabıt katiplerini ret[]

Madde 30 - (Değişik :5/3/1973 - 1696/4 md.)Bu fasılda yazılı hükümler zabıt katipleri hakkında da uygulanır.

Zabıt katibinin reddi veya kendisinin reddini mucip sebepleri bildirerek görevden çekinmesi halinde gereken karar, zabıt katibinin yanında çalıştığı hakim veya mahkeme başkanı tarafından verilir.

Aynı işte zabıt katibinin hakim ile birlikte reddine karar verecek merci,ha-kime göre tayin olunur.

DÖRDÜNCÜ FASIL[]

Kararlar, tefhim ve tebliğ[]
Kararların nasıl verileceği[]

Madde 31 - Davaya duruşma esnasındaki kararlar, iki taraf dinlendikten ve duruşma haricindeki kararlar Cumhuriyet Müddeiumumisinin yazılı veya şifahi mütalaası alındıktan sonra verilir.

Kararların yazılış şekli[]

Madde 32 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/5 md.)Bütün hakimlik ve mahkemelerin her türlü kararları muhalefet şerhleri dahil gerekçeli olarak yazılır. Kararların suretlerinde muhalefet şerhleri de gösterilir.

Kararın tefhim ve tebliği[]

Madde 33 - Alakadar tarafın yüzüne karşı ittihaz edilen kararlar kendisine tefhim olunur ve isterse kararın bir sureti de verilir.Diğer kararlar tebliğ olunur.Alakadar olan taraf mevkuf ise tebliğ edilen varaka talebi halinde kendisine okunup anlatılır.

Müddeiumumiye verilmesi icab edip etmiyen kararlar ve tebligat ile kararların ifa ve infazı[]

Madde 34 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)Tebliğ veya infaz edilecek kararlar Cumhuriyet Müddeiumumisine verilir; müddeiumumi tebliğ veya infaz için icab eden tedbirleri alır.

Mahkemelerin dahili muamelelerine veya muhakeme celselerinin inzibatına dair kararlar hakkında bu hüküm cari değildir.(Değişik: 21/5/1985-3206/8 md.) Sulh hakimi her nevi tebligatı, karar ve ceza kararnamelerini doğrudan doğruya ifa ve infaz edebilir.

Tebligat usulleri[]

Madde 35 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/9 md.)Tebligat, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır.

Madde 36 - 38 - (Mülga: 11/2/1959 - 7201/62 md.)

BEŞİNCİ FASIL[]

Mehiller ve eski hale getirme[]
Günle tayin edilen mehiller[]

Madde 39 - Gün ile tayin edilen mehillerde mehlin cereyanını istilzam eden tebliğ veya vakıa günleri hesaba katılmaz.Hafta veya ayla tayin edilen mehiller

Madde 40 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)Mehil, hafta veya ay olarak tayin edilmişse cereyana başladığı gün,son haftada isim ve son ayda sayı itibarile tekabül eden günün tatil saatinde ve şayed ay sonunda başlayıp da nihayet bulduğu ayda sayı itibarile mukabil gün yoksa ayın son gününde biter.Son gün pazara veya her hangi bir tatile tesadüf ederse mehil; tatilin ertesi günü biter.Kendisine mehil verilen kimsenin ikametgahı muamele yapacağı mahalden uzaksa Hukuk Muhakeme Usulü Kanununun 164 üncü maddesi hükmü tatbik olunur.

Mehle riayet imkansızlığı[]

Madde 41 - Mücbir sebepler veya beklenilmeyen veya sakınılması kabil olmıyan hadiseler neticesi olarak, bir mehle riayet imkansızlığı hasıl olursa, mehlin bitmesinden hasıl olacak neticeye karşı eski hale getirme talep olunabilir. Yapılan bir tebliğden kusuru olmaksızın haberdar olamamak keyfiyeti beklenilmiyen ve sakınılması mümkün olmıyan hallerdendir.

Eski hale getirme istidasının verilmesi[]

Madde 42 - Eski hale getirme istidası maniin kalkmasından bir hafta içinde verilmek lazımdır. Bu istida, mehle riayet halinde usule dair muameleler hangi mahkemede yapılacak idiyse o mahkemeye verilir.

Müsted`i mehle riayet etmemesinin sebeplerini ve delillerini bildirir. Ve usule dair yapmadığı muameleyi istidayı verdiği anda yapar.

Eski hale getirme istidasının mercii ve bu husustaki kararlar[]

Madde 43 - Mehli içinde usul muamelesi yapılmış olsaydı esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse eski hale getirme istidası hakkında dahi o mahkeme karar verir.Eski hale getirme talebinin kabulüne dair olan karar katidir. Ancak reddine dair olan karar aleyhine acele itiraz yoluna müracaat olunabilir.

Eski hale getirme istidasının karara tesiri[]

Madde 44 - Eski hale getirme istidası kararın icrasını tehir etmez.Ancak mahkeme, icranın tehirine karar verebilir.

ALTINCI FASIL[]

Şahitler Tanıkların çağrılması[]

Madde 45 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/6 md.)Tanıklar davetiye ile çağrılır. Davet üzerine gelmemenin kanuni neticeleri davetiyede gösterilir.(Değişik: 21/5/1985 - 3206/10 md.) Tutuklu veya acele işlerde, mahkeme davetiye tebliğ ettirmeksizin tanıklar için ihzar müzekkeresi verebilir. Şu kadar ki müzekkerede bu yoldan getirilmenin sebepleri gösterilir ve bunlara mahkemece davetiye ile gelen tanıklar hakkındaki işlemler uygulanır.Davetiye fiili hizmette bulunan askerlere bulundukları yerlerdeki askeri mamaklar vasıtasiyle tebliğ olunur.

Çağrıya uymayan tanıklar[]

Madde 46 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/7 md.)(Değişik: 21/5/1985 - 3206/11 md.) Usulü dairesinde çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla getirilir ve gelmemelerinin sebep olduğu masraflar ile beraber beşbin liradan onbin liraya kadar hafif para cezasına mahküm edilirler.

Mazereti kabul olunarak yeniden davetiye ile çağrılması tensip olunan tanıklara para cezası ve masraf hükmolunmaz.Zorla getirilen tanık, evvelce gelmemesini mazur gösterecek sebepleri sonradan bildirir ve bu mazeretin doğruluğunu ispat eder delil ve vesikaları gösterirse aleyhine hükmedilmiş olan ceza ve masraflar kaldırılır.

(Değişik: 21/5/1985- 3206/11 md.) Yukarıdaki fıkralar hükümlerinin tatbikine istinabe olunan hakim ve naipler ile hazırlık tahkikatı esnasında sulh hakimleri dahi yetkilidir.

Fiili hizmette bulunan askerler hakkındaki ihzar müzekkeresi askeri makamlar vasıtasıyle infaz olunur.

Şahitlikten çekinme halleri[]

Madde 47 - Aşağıdaki kimseler şahitlikten çekinebilirler:

1 - Maznunun nişanlısı,

2 - Evlilik bağı kalmasa bile karısı veya kocası,

3 - Maznunun nesepten veya sebepten usul ve füruu yahut üçüncü dereceye kadar (Bu derece dahil) nesepten veya kendisiyle sıhriyet hasıl olan evlilik bağı kalmasa bile ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sebepten civar hısımları ve maznun ile aralarında evlatlık bağı bulunanlar.

Yukarda yazılı kimselere dinlenmezden evvel şahitlikten çekinmek hakları olduğu bildirilir. Bu hakkı istimalden vazgeçenler dinlenirken dahi vazgeçmelerini geri alabilirler.

Meslek icabı şahitlikten çekinme halleri[]

Madde 48 - Müdafiler bu sıfatları ve hekimler ile ebeler sanatları icabında vakıf oldukları sırlar hakkında şahitlikten çekinebilirler. Ancak sırsahibi muvafakat ederse şahitlikten çekinemezler.

Devlet esrarı hakkında alakadarların şahitliği[]

Madde 49 - Devlet memurları memuriyetten çekildikten sonra bile,saklamakla mükellef oldukları vakıalar hakkında sırrın ait olduğu makam amirinin izni olmaksızın şahit sıfatiyle dinlenemezler.Bu gibi hallerde İcra Vekilleri azası hakkında Reisicumhur ve Büyük Millet Meclisi azası hakkında Meclis tarafından izin verilir.Şahitlik, Devletin selametine zarar verecek derecede olmadıkça bu izin verilir.

Reisicumhur mahremiyeti kendisi takdir eder ve şahitlikten çekinebilir.Bu hüküm, reisliği zamamında hadis veya reisliği sebebiyle malümu olan vakıalardan dolayı eski Reisicumhurlar hakkında dahi caridir.

Şahidin kendi veya taallükatı aleyhine şahitlikten çekinmesi[]

Madde 50 - Bir şahit, kendisine sorulan ve vereceği cevap ile kendisini veya 47 nci maddenin 1,2,3 üncü fıkralarında gösterilen taallükatından birini ceza takibine uğratabilecek suallere cevap vermekten çekinebilir.

Şahitlikten çekinme sebebinin bildirilmesi[]

Madde 51 - 47, 48, 50 nci maddelerde gösterilen hallerde yapılacak talep üzerine şahit şahitlikten çekilmesinin sebebini bildirir ve bu husus da yeminiyle tasdik olunur.

Yemin verilmeyen şahitler[]

Madde 52 - Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir:

1 -Dinlenme sırasında on beş yaşını bitirmemiş olanlar, veya akıl ve fehim kuvvetlerinin tekemmül edememesinden veya zayıf bulunmasından dolayı yeminin mahiyet ve ehemmiyeti hakkında kafi bir fikir sahibi olmıyanlar.

2 -Ceza müddetleri içinde umumi hizmetlerden memnu bulunanlar.

3 -Tahkikatın mevzuu olan vakıalara iştirakten veya yataklıktan maznun veya bu sıfatlardan biriyle mahküm olanlar.

Şahitlikten çekinmeğe hakkı olan kimsenin çekinmemesi[]

Madde 53 - 47 nci madde mucibince şahitlikten çekinme hakkı olduğu halde çekinmiyen şahidin şahitliğinin yemin ile teyidi lazım gelip gelmiyeceğini hakim takdir eder. Bununla beraber şahit yemin etmekten çekinebilir. Ve bu hakkı kendisine bildirilir.

Şahitlerin dinlenmesi[]

Madde 54 - Her şahit ayrı ayrı, ve sonradan dinlenecek şahitler yanında bulunmaksızın dinlenir.Son tahkikatın açılmasına kadar, tehirinde mazarrat umulan veya hüviyetin tayinine taallük eden hallerden başkasında şahitler birbirleriyle ve maznun ile yüzleştirilemezler.

Şahide vazifesinin ehemmiyetini anlatma[]

Madde 55 - Hakim lüzum görürse yeminden evvel şahide, ifasına davet olduğu vazifenin ehemmiyetini münasip bir lisanla anlatır.

Şahitlere yemin verilmesi[]

Madde 56 - Şahitler ayrı ayrı ve şahitlikten evvel yemin ederler. Bununla beraber icabında ve hele bir kimsenin şahit sıfatiyle dinlenmesi caiz olup olmadığına tereddüt edilirse yemin, şahitliğinden sonraya bırakılabilir.

Yemin Şekli[]

Madde 57 - Şahide teklif edilecek yemin şahadetten evvel:(Bir şey saklamaksızın ve bir şey katmaksızın kimseden korkmıyarak bir tesire kapılmıyarak bildiğimi namusum ve vicdanım üzerine dosdoğru söyliyeceğime yemin ederim) ve şehadetten sonra; (Bir şey saklamaksızın, bir şeyi katmaksızın kimseden korkmıyarak, bir tesire kapılmıyarak bildiğimi namusum ve vicdanım üzerine dosdoğru söylediğime yemin ederim) şeklinde olur. Yemin verilirken herkes ayağa kalkar.

Yeminin edası ve dilsizin yemini[]

Madde 58 - Şahit yemin şeklini yüksek sesle tekrar ederek veya okuyarak yemin eder.Okuyup yazmak bilmiyen dilsizler işaretlerinden anlayan bir kimse vasıtasiyle ve işaretle yemin ederler. Okuyup yazmak bilen dilsizler yemin şeklini yazarak ve imzalarını koyarak yemin ederler,

Hazırlık tahkikatında tanıkların yemini[]

Madde 59 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/12 md.)Tanıklara, hazırlık tahkikatı sırasında, Cumhuriyet savcıları ile sulh hakimleri tarafından dinlenmeleri halinde yemin verilir.

Tanığın tekrar dinlenmesi[]

Madde 60 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/13 md.)Yemin ile dinlenen tanığın aynı tahkikat sırasında tekrar dinlenmesi gerekirse, yeniden yemin verilmeyip önceki yemini hatırlatılmakla yetinilebilir.

Şahide ilk defa sorulacak şeyler[]

Madde 61 - Şahide şehadetinden evvel adı,sanı,yaşı,işi, (...) (1) ve ikametgahı sorulur. İktiza ederse şahadetine ne dereceye kadar itimat edilebileceği hakkında hakimi tenvir edecek hallere mütaallik ve hele maznun veya mağdur ile münasebetlerine dair sualler sorulur.

Şahide söylenecek şeyler ve sorulacak sualler[]

Madde 62 - Şahit dinlenmezden evvel hakim kendisine davayı anlatır,maznun hazır ise onu da gösterir ve şahit, şahitlik edeceği vakıalara ait bildiği şeyleri söylemeğe davet olunur. Şahit şahitliğini ederken sözü kesilmez.Şahitlik ettiği hususu tenvir ve ikmal etmek ve malümatının müstenit olduğu halleri layıkiyle takdir edebilmek için şahide sual sorulabilir.

1) Bu aradaki "dini" sözcüğü Ana.Mah.`nin 2.2.1996 tarih ve E.:1995/25,K.:1996/5 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.

Tanıklıktan ve yeminden sebepsiz çekinme[]

Madde 63 - (Değişik: 5/3/1973-1696/8 md.)Kanuni bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yemin etmekten çekinen tanık bundan doğan masraflara ve 46 ncı madde gereğinca para cezasına mahküm olur.Bundan başka tanıklığa veya yemine zorlamak için; dinleneceği davahakkında hüküm verilinceye kadar ve her halde 6 ayı geçmemek üzere tanık hapsolunabilir.Kabahat davalarında bu müddet altı haftayı geçemez.(Değişik: 21/5/1985 -3206/14 md.) Bu tedbirleri almaya istinabe olunan hakim ve naipler ile hazırlık tahkikatı sırasında sulh hakimleri dahi yetkilidir.Bir davanın görüldüğü sırada bu tedbirler alındıktan ve tatbik olunduktan sonra o dava veya aynı işe ait diğer davada tekrar edilmez.

Şahide verilecek tazminat ve masraflar[]

Madde 64 - Hakim veya Cumhuriyet Müddeiumumisi tarafından davet olunan her şahidin, tarifeye göre kaybettiği vakit ile mütenasip bir tazminat istihsaline hakkı vardır. Bu tazminat Devlet Hazinesinden verilir. Şahit hazır olmak için seyahat etmeğe mecbur olmuş ise yol masrafiyle şahitliğe davet olunduğu mahaldeki ikamet masrafını alır.

YEDİNCİ FASlL Ehlihibre ve keşif

   Ehlihibrenin tabi olacağı hükümler
   Madde 65 - Altıncı faslın aşağıda yazılı maddelere mugayir olmıyan hüküm-

leri ehlihibre hakkında dahi caridir.

   Bilirkişinin tayini
   Madde 66 - (Değişik:5/3/1973 - 1696/9 md.)
   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/15 md.) Çözümü özel veya teknik bir bilgiyi

gerektiren hallerde bilirkişinin rey ve mütalaasının alınmasına karar verilir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Bilirkişinin tayini ve üçten fazla olmamak üzere adedinin tespiti hakime aittir.

   Hazırlık soruşturmasında, gecikmede sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet

Savcısı da bu yetkiyi haizdir.

   Belli hususlar hakkında rey ve mütalaalarını beyan ile kanun tarafından

görevlendirilmiş resmi bilirkişi varsa, hususi sebepler olmadıkça başkası tayin edilemez.

   Tedavi ve muhafazaya hükmolunması veya Ceza Kanununun 47 nci maddesinin

uygulanması bakımından bilirkişi tetkikatı yaptırmaya hakimler mecburdur. Bilirkişinin, adli tabip yoksa, mütehassıs bir hekim olması şarttır.

   Hazırlık soruşturmasında muayeneleri icabeden kimselerin muayeneleri,

Cumhuriyet Savcılarının talebi ile yapılır.

   Ehlihibrenin reddi
   Madde 67 - Ehlihibre hakimin reddini mucip olan sebeplerden dolayı

reddolunabilir.

   Şahitlik ehlihibre olmağa mani değildir. Ret hakkı Cumhuriyet Müddei-

umumisi ve davacı ile maznunundur. Hakim tarafından tayin olunan ehlihibrenin isimleri mani sebepler olmadıkça ret hakkını haiz olanlara bildirilir.

   (Ek: 5/3/1973 - 1696/10 md.) Ret talebini işi soruşturmakta veya davayı

görmekte olan hakim veya mahkeme inceler. Reddi isteyen taraf ret sebebini ispat ile mükelleftir. Yemin delil olmaz.

   Ehlihibreliği kabule mecbur olanlar
   Madde 68 - Muayyen hususlarda rey ve mütalaa beyaniyle resmen tavzif edil-

miş olanlar yahut tetkikatın icrası için bilinmesi muktazi fen veya sanatla iş- tigali meslek edinenler veya meslek edinmeğe resmen mezun olanlar ehlihibre ta- yin edildikleri takdirde kendilerine verilen vazifeyi yapmağa mecburdurlar.

   Evvelce adliyeye müracaatla ehlihibrelik vezaifini ifaya hazır olduklarını

bildirmiş olanlar da bu vazifeyi kabule mecburdurlar.

   Ehlihibreye müracaatın sebebi delil olabilecek geçmiş vakıa ve halin tesbi-

ti ise haklarında şahide mütaallik hükümler tatbik olunur.

   Ehlihibrelikten çekinme hakkı,ehlihibre olarak dinlenemeyenler
   Madde 69 - Şahitlikten çekinmeyi mucip olabilen sebepler ehli hibrelikten

de çekilmeyi mucip olabilir. Ehlihibre makbul diğer sebeplere binaen dahi mü- talaa beyanına mecbur tutulmayabilir.

   Ehlihibre sıfatiyle dinlenmeleri mensup oldukları dairece memuriyetin men-

faat ve icaplarına halel vereceği beyan edilen Devlet memurları ehlihibre ola- rak dinlenemez.

   Görevini yapmayan bilirkişi hakkındaki işlem
   Madde 70 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/16 md.)
   Rey vermekle mükellef olduğu ve usulü dairesinde çağrıldığı halde gelmeyen

veya gelip de yeminden, rey ve mütalaa beyanından çekinen bilirkişiler hakkında tanıklara ilişkin hükümler uygulanır.

   Ehlihibre tetkikatını hakimin idaresi
   Madde 71 - Hakim lüzum görürse ehlihibrenin yapacağı tetkikleri kendisi

sevk ve idare eder.

   Ehlihibrenin yemini
   Madde 72 - Ehlihibre mütalaasını söylemezden veya raporunu vermezden evvel

(bitarafane ve tamamen ilim ve fenne muvafık olarak reyini beyan edeceğine vic- danı üzerine) yemin eder.

   Ehlihibre, kendisinden talep edilen neviden mütalaa beyan etmek için evvel-

ce umumi surette yemin ettirilmişse yeniden yemin verilmeyerek evvelki yeminin ahdinde beyanı rey aldığını kayıt ve işaret eder.

   Ehlihibrenin salahiyeti
   Madde 73 - Ehlihibre lüzum gösterirse raporunu tanzim için şahitleri dinle-

mek ve maznunu sorguya çekmek suretiyle muhtaç olduğu mütemmim malümatın istih- sali temin olunabilir. Aynı maksatla ehli hibrenin kısmen veya tamamen dosyayı tetkik etmesine ve şahitlerin dinlenmesinde veya maznunun sorguya çekilmesinde hazır bulunmasına ve hatta bunlara doğrudan doğruya sual sormasına dahi müsaade olunabilir.

   Sanığın şuurunun tetkiki
   Madde 74 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/12 md.)
   (Değişik : 21/5/1985 - 3206/17 md.) Tedavi ve muhafazaya hükmolunması veya

Ceza Kanununun 47 nci maddesinin uygulanması bakımından yapılan incelemede, bi- lirkişinin teklifi üzerine Cumhuriyet savcısı ve müdafi dinlendikten sonra sa- nığın res- i bir müessesede gözlemine hazırlık tahkikatı sırasında sulh hakimi ve son tahkikat sırasında mahkeme tarafından karar verilebilir. (1)

   Sanığın müdafii yoksa, yardım için re`sen kendisine bir müdafi

tayin edilir.

   Sanık, gözlem altına  alınma kararı aleyhine acele itiraz yoluna müracaat

edebilir. Bu itiraz kararın yerine getirilmesini durdurur. (1)

   (yeniden düzenleme: 18/11/1992 - 3842/3 md.) Resmi müessesede gözlem

süresi üç haftayı geçemez. Bu sürenin yetmeyeceği anlaşılırsa resmi müessesenin talebi üzerine, her seferinde üç haftayı geçmemek üzere ek süreler verilebilir; fakat sürelerin toplamı üç ayı geçemez. Sanık resmi müesseseye gönderilirken soruşturma dosyasıda birlikte yollanır. Dosyanın bütünü ile yollanmasında sa- kınca gören hakim, bazı belgelerin suretlerini gönderebilir. Dosya en geç onbeş gün içinde geri gönderilir. Gerektiği takdirde hakim bu süreyi altı haftayı geçmemek üzere uzatabilir.

   Resmi müessesede gözlem altına alınma süresi ilerde verilecek cezadan

ve muhafaza ve tedavi tedbirinin asgari süresinden indirilir.(1)

   Bilirkişinin mütalaasını bildirme şekli ve süresi
   Madde 75 - (Değişik : 21/5/1985-3206/18 md.)
   Bilirkişi mütalaasını yazı ile bildirir. Ancak, hemen mütalaa

verilmesi mümkün olan işlerde bilirkişinin sözlü mütalaası ile yetinilebilir ve bu mütalaa tutanağa geçirilerek imza ettirilir.

   Bilirkişi yazılı mütalaasını tayin edilen süre içerisinde vermeye

mecburdur. Bu süre, işin niteliğine göre iki ayı geçemez. Belirlenen süre içe- risinde mütalaasını vermeyen bilirkişi hakkında 63 üncü madde hükmü uygulanır.

   Ehlihibre raporunun kafi görülmemesi halindeki muamele
   Madde 76 - Hakim, verilen raporu kafi görmediği takdirde aynı

ehlihibre yahut tayin edeceği diğer ehlihibre tarafından yeni bir rapor tanzim edilmesini emredebilir.

   Raporunu itadan sonra ehlihibrenin reddi talep olunupta bu talep

kabul edilmişse hakim, yeni bir rapor tanzim etmek üzere başka ehlihibre tayin edebilir.

   Lüzum görülen hallerde, ihtısası haiz resmi dairelerin reyleri dahi

alınabilir.

   Ehlihibreye tazminat, masraf ve ücret
    Madde 77 - Ehlihibre tarifeye göre kaybettiği vakit için alacağı

tazminattan başka tetkikat ve seyahat masraflarını ve çalışmasiyle uygun ücretini alır.

   Keşif
   Madde 78 - Keşif, hakim veya naibi veyahut istinabe olunan hakim

ile tehirinde mazarrat umulan hallerde Cumhuriyet Müddeiumumisi tarafından yapılır.

   Keşif yapıldığı vakit buna dair tanzim olunacak zabıt varakalarına

mevcut olan hal ve vaziyetle hadisenin hususi mahiyetine göre vücudu umulup- ta bulunamıyan eserlerin ve izlerin yokluğu yazılır.

   Ölüm muayenesi ve otopsi
   Madde 79 - (Değişik: 21/5/1985-3206/19 md.)
   Bir ölünün adli muayenesi tabip huzuru ile yapılır. Adli muayenede

ölünün tıbbi kimliği, ölüm zamanı ve ölüm sebebini tayin için harici bulgular tespit edilir.

   Otopsi, hakim ve tehirinde zarar umulan hallerde Cumhuriyet savcısı

huzurunda biri adli tabip veya patalog olmak şartı ile iki hekim tarafından yapılır.

   Zaruret halinde bu işlem bir hekim tarafından da yapılabilir. Ancak

zaruret halinin otopsi raporuna açıkça yazılması gerekir.


(1) Birinci fıkradaki, "gözaltına alınmasına" ifadesi ile üçüncü ve beşinci

   fıkralardaki, "gözaltına alma" ifadeleri 18.11.1992 tarih ve 3842 Sayılı
   Kanunun 3 üncü maddesi ile sırasıyla, "gözlemine" ve "gözlem altına
   alınma" olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.

KANUNLAR, ŞUBAT 1993 (Ek - 15)

   Bu işlem, ölüyü son hastalığında tedavi eden hekime yaptırılamaz. Bunun-

la beraber tedavi eden hekim hastalığın seyri hakkında bilgi vermek üzere otopside hazır bulunmaya davet olunabilir.

   Gömülen ölünün  muayenesine veya üzerinde otopsi yapılmasına lüzum

görüldüğü takdirde, ölünün mezardan çıkarılmasına hazırlık tahkikatında Cumhuriyet savcısı, son tahkikatta mahkeme tarafından müsaade olunur ve gerekli işlemler karar veren mercice yerine getirilir.

   Ölünün hüviyetini tayin
   Madde 80 - Mani sebepler olmadıkça otopsiden evvel ölünün hüviyeti her

suretle ve bilhassa kendisini tanıyanlara gösterilerek, bilgilerine müracaat olunarak tayin olunur ve elde edilmiş bir maznun varsa ölü tanınmak üzere ona da gösterilir.

   Otopsi
   Madde 81 -Otopsi, ölünün hali müsait oldukça mutlak (baş, göğüs ve karnı)

nın açılmasını icabettirir.

   Yeni doğmuş çocuğun ölüsü üzerindeki tetkikler
   Madde 82 - Yeni doğmuş bir çocuk ölüsünün açılmasında yapılacak fenni

tetkikler, çocuğun bilhassa doğumu mütaakıp yahut doğum esnasında yaşayıp yaşa- madığını ve vaktinde doğup doğmadığını yahut vakitsiz doğmuşsa yaşayabilecek bir halde olup olmadığını tayine matuf olur.

   Zehirlenme şüphesi üzerine yapılacak işlem
   Madde 83 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/20 md.)
   Zehirlenme şüphesi olan hallerde organlardan parça alınırken, bu organın

görünen şekli ile tahribatın tarif edilmesi gerekir. Ölüde yahut sair yerlerde bulunmuş olan şüpheli maddeler bir kimyager veya tahlil ile resmen görevlendi- rilmiş bir makam tarafından tahlil olunur.

   Hakim bu tahlilin bir hekimin katılmasıyla veya idaresinde yapılmasını

emredebilir.

   Kalpazanlık ve evrakı nakdiye sahtekarlığında yapılacak tetkikler
   Madde 84 - Kalpazanlık ve evrakı nakdiyeye ait sahtekarlık suçlarında

zaptolunan paralar ve evrak lüzum görülürse bunların sahihlerini tedavüle çıkaran makamlara tetkik ettirilir. Bu makamlar taklit veya sahtekarlığın ne suretle yapılmış olduğu ve eserleri neden ibaret bulunduğu hakkında rey beyan ederler.

   Yabancı paraları ve evrakı için de selahiyetli Türk makamlarının reyi

alınmakla iktifa olunur.

   Vesikanın tetkikı suretleri
   Madde 85- Bir vesikanın doğruluğunu veya sahteliğini tahkik etmek yahut

failini meydana çıkarmak için ehlihibre marifetiyle yazı ve mühür tetkikatı yapılabilir.

                          SEKİZİNCİ FASIL
                          Zabıt ve arama
   Sübut vasıtalarından olan eşyanın muhafaza ve zaptı
   Madde 86 - Tahkikat için sübut vasıtalarından olmak üzere faydalı

görülen yahut musadereye tabi olan eşya muhafaza veya başka bir suretle emniyet altına alınır.

   Bu eşya bir şahsın yanında bulunur ve bu şahıs rızasiyle teslimden

kaçınırsa zaptolunabilir.

   Talep vukuunda eşyayı vermeyenler hakkındaki muamele
   Madde 87 - Yukardaki maddede yazılı bir eşyayı yanında bulunduran şahıs

talep üzerine bu eşyayı göstermek ve teslim etmekle mükelleftir.

   Kaçınma halinde bu eşyanın zilyedi hakkında 63 üncü maddenin cebre müta-

allik hapis hükmü tatbik edilir.

   Şehadetten çekinmeğe mezun olan şahıslar hakkında bu hüküm tatbik olun-

maz.

   Teslim olunmıyacak vesikalar
   Madde 88 - Resmi dairelerde saklı evrak ve sair vesikalar münderecatının

ifşası memleketin selametine zarar vereceği o dairenin en büyük amiri tarafından beyan edilirse bu evrak ve vesikaların gösterilmesi ve teslimi istenmez. Şukadar ki bu beyan kafi görülmezse o dairenin mensup olduğu vekalete müracaat olunabi- lir.

   Zaptolunmıyacak mektuplar
   Madde 89 - Maznun ile 47 ve 48 inci maddeler mucibince şahitlikten çekin-

me hakkı olan kimseler arasında teati olunan mektuplar bu kimseler yanında bu- lundukça ve bunlar tahkikatın mevzuu olan vakıalara iştirak etmiş olmak veya yataklık etmek şüphesi altında olmadıkça zaptedilemez.

   Zabıt kararı vermek salahiyeti
   Madde 90 -Zapta karar vermek salahiyeti hakimindir. Ancak tehirinde

mazarrat görülen hallerde Cumnhuriyet Müddeiumumileri ve bunların muavini sıfa- tiyle emirlerini icraya memur olan zabıta memurları zabıt muamelesini yapabilir- ler.

   Hakimin kararı olmaksızın yapılan zabıt muamelesinde alakadar şahıs veya

bunun mümeyyiz olan hısımlarından biri hazır bulunmamış veya bunlardan biri hazır bulunupta zabıt muamelesine açıkça itiraz etmişse zabıt muamelesini yapan memur bunu üç gün zarfında hakime tasdik ettirmeğe mecburdur.

   Kendi nezdinde zabıt muamelesi yapılan kimse her ne zaman isterse hakim-

den bu husus hakkında karar ittihazını isteyebilir.

   Bu bapta karar vermek salahiyeti hukuku amme davası henüz açılmamış olan

hallerde zabıt muamelesinin yapıldığı yerin sulh hakimine aittir.

   Zabıt muamelesi hukuku amme davasının açılmasından sonra Cumhuriyet

Müddeiumumileri veya zabıta memurları tarafından yapılmış olduğu halde davaya bakmakta olan hakim üç gün içinde bu muameleden haberdar edilir ve zaptedilen eşya emrine hazır bulundurulur.

   Harb gemileri dahil olmak üzere askeri hizmetlere mahsus yerlerde yapı-

lacak zabıt muamelesi hakim veya Cumhuriyet Müddeiumumisinin talep ve iştirakiy- le askeri makamlar tarafından ifa olunur.

   Ancak askeri hizmetlere mahsus yerler ordu ile alakası olmıyan kimseler

tarafından munhasıran işgal edildiği takdirde askeri makamların müdahalesine lüzum yoktur.

   Maznuna gönderilen mektup, telgraf vesair mersulelerin zaptı
   Madde 91 - Maznuna gönderilen mektuplar vesair mersule ve telgrafların

posta ve telgrafhanede zaptı caizdir.

   Maznun tarafından veya ona hitaben gönderildiği bazı hallerden anlaşılan

ve tahkikat noktai nazarından münderecatının ehemmiyeti haiz olduğu tayin edilen mektuplar vesair mersule ve telgrafların dahi bu yerlerde zaptı caizdir.

   Mektup, telgraf vesair mersulelerin zaptı kararı
   Madde 92 - Bundan evvelki maddede yazılı olan zabıt muamelesi ancak hakim

tarafından yapılabilir.

   Tehirinde mazarrat umulan ve munhasıran kabahatlere mütaallik bulunmıyan

hallerde bu muamelenin icrasına Cumhuriyet Müddeiumumileri dahi salahiyetlidir.

   Şukadar ki müddeiumumiler kendilerine verilen şeyleri ve bilhassa mektup

lar vesair posta mersulelerini açmaksızın derhal hakime tevdi etmek mecburiye- tindedirler.

   Cumhuriyet Müddeiumumisi tarafından emrolunan zabıt muamelesi eşya henüz

teslim edilmemiş olsa bile üç gün içinde hakim tarafından tasdik olunmadığı takdirde hükümsüzdür.

   Cumhuriyet Müddeiumumisinin verdiği emir üzerine yapılan, zabıt muamele-

siyle mektup vesair posta mersulelerinin açılması hakkında karar itası 90 ıncı madde mucibince salahiyetli hakimindir.

   Tedbirlerin alakadarlara bildirilmesi
   Madda 93- Tahkikatın gayesine halel vermek ihtimali olmadıkça 91 ve 92 nci

maddelere göre alınacak tedbirler alakadarlara bildirilir.

   Açılmasına karar verilmemiş olan mektup ve mersuleler derhal alakadarlara

teslim olunur. Açılıpta alıkonulması icabetmiyenler hakkında da bu yolda muamele edilir.

   Alıkonulan bir mektubun tahkikat için gizli tutulmasında fayda görülmeyen

kısımlarının sureti mürselünileyhe gönderilir.

   Maznuna, şerikine ve yatağına ait yerlerin ve şeylerin aranması
   Madde 94 - Bir suç işlemek veya buna iştirak veyahut yataklık etmek şüp-

hesi altında bulunan kimsenin evi ile ona ait sair mahallerde aranma yapılabi- leceği gibi gerek üzeri ve gerek eşyası dahi aranabilir.

   Bu arama şüphe altında bulunan kimsenin yakalanması maksadiyle yapılabi-

leceği gibi sübut delillerinin meydana çıkarılması umulan hallerde dahi yapıla- bilir.

   Maznun ile şerikinden ve yatağından başka kimseler hakkındaki arama
   Madde 95 - Yukardaki maddede yazılı kimselerden başkalarının gerek üzer-

lerinde ve gerek eviyle sair mahallerde arama, ancak maznunun yakalanması veya suçun izlerininin takibi veya muayyen bazı eşyanın zaptı maksadiyle yapılabilir.

   Bu hallerde aramanın yapılması, aranılan şahsın veya takip edilen izlerin

yahut zaptedilecek eşyanın aranılacak şahıs veya mahallerde bulunduğunu istidlal ettirebilecek vakıaların vücuduna bağlıdır.

   Bu takyit, maznunun içinde tutulduğu veya takibi sırasında girdiği mahal-

lerle emniyeti umumiye idaresinin nezareti altında bulunan bir şahsın oturduğu mahaller hakkında cari değildir.

   Gece yapılacak arama, gecenin tayini
   Madde 96 - Meşhut cürüm ile tehirinde mazarrat görülen haller veya firar

eden bir mevkuf veya mahpusun tekrar yakalanması hali müstesna olmak üzere meskende veya iş mahalleri ile sair kapalı yerlerde gece vakti aranma yapılmaz.

   Bu takayyüt Emniyeti Umumiye İdaresinin hususi nezareti altında bulunan

şahısların oturdukları yerlerle geceleyin herkesin girip çıkabileceği mahaller yahut mahkümların toplanma veya sığınma veya suç ile elde edilen eşyayı saklama mahalli veyahut gizli kumar yerleri veya umumhaneler gibi polisçe maruf olan yerler hakkında cari değildir.

   (Son fıkra Mülga: 9/7/1953 - 6123/3 md.)
   Arama kararı salahiyeti
   Madde 97 - Aramaya karar vermek salahiyeti hakimindir. Ancak tehirinde

mazarrat umulan hallerde Cumhuriyet Müddeiumumileri ve müddeiumumilerin muavini sıfatiyle emirlerini icraya memur olan zabıta memurları arama yapabilirler.

   Hakim veya Cumhuriyet Müddeiumumisi hazır olmaksızın süknada veya iş

görmeğe mahsus mahaller ile kapalı yerlerde aramada bulunabilmek için o mahal ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur.

   Yukardaki fıkrada gösterilen takayyüt 96 ncı maddenin ikinci fıkrasında

yazılı mahallere şamil değildir.

   Harb gemileri dahil olmak üzere askeri hizmetlere mahsus yerlerde yapı-

lacak zabıt muamelesi hakim veya Cumhuriyet Müddeiumumisinin talep ve iştirakiy- le askeri makamlar tarafından derhal ifa olunur. Ancak askeri hizmetlere mahsus yerler ordu ile alakası olmıyan kimseler tarafından munhasıran işgal edildiği takdirde askeri makamların müdahalesine lüzum yoktur.

   Aramada kimlerin bulunabileceği
   Madde 98 - Arama muamelesine tabi yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi

aramada hazır bulunabilir. Kendisi bulunmazsa mümessili veya mümeyyiz hısımla- rından biri yahut kendisiyle bilikte sakin olan bir kimse veya komşusu bulun- durulur.

   95 inci maddenin birinci fıkrasında gösterilen hallerde zilyed ve bulun-

mazsa yerine davet olunacak kimse muameleye başlamazdan evvel aramanın gayesin- den haberdar edilir.

   96 ncı maddenin ikinci fıkrasında yazılı yerlerin zilyedi hakkında bu

hüküm tatbik olunmaz.

   Aramaya maruz kalan kimseye verilecek varaka ve vesika
   Madde 99 - Aramanın hitamında aramaya maruz kalan kimseye talebi üzerine

aramanın 94 ve 95 inci maddelere uyan sebeplerini ve 94 üncü maddede gösterilen halde cezalandırılması maksut olan fiilin mahiyetini mübeyyin bir varaka veri- lir. Yine talebi üzerine zaptolunan veya emniyet altına alınan eşyanın müfreda- tını havi bir defter ve şayet şüpheyi dai bir şey elde edilmemiş ise bunu mübey- yin bir vesika verilir.

   Muvakkat zabıt
   Madde 100 - Arama neticesinde yapılmakta olan tahkikatla alakası bulun-

mıyan ve fakat diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek olan eşya bulunursa bu eşya muvakkat olarak zaptolunur ve keyfiyet Cumhuriyet Müddeiumu- miliğine bildirilir.

   Zabıt defteri ve mühürlenmesi
   Madde 101 - Tevdi veya zaptolunan eşyanın tam bir defteri yapılır ve

karışmasının veya değişmesinin önü alınmak için bu eşya resmi mühürle mühürlenir veya bir işaret konulur.

   Kağıtların tetkik salahiyeti
   Madde 102 - Aramaya tabi olan kimsenin kağıtlarını tetkik salahiyeti

hakimindir. Diğer memurların elde edilen kağıtları tetkik edebilmeleri zilyedinın rızasına bağlıdır. Rızası olmazsa bu memurlar tetkikını lüzumlu addettikleri kağıtları KANUNLAR, ŞUBAT 1993 (EK - 15) mümkünse zilyedinin huzurunda bir zarfa koyarak ve resmi mühürle mühürleyerek hakime gönderirler.

   Kağıtların zilyedi veya bunun mümessili kendi mühürünü dahi vaz`a mezundur.

İlerde mühürün fekkine ve kağıtların tetkikına karar verildiği takdirde bu muamelenin icrasına hazır bulunmak üzere zilyedi veya mümessili mümkünse davet olunur. Hakim bir suça taallük eden kağıtları Cumhuriyet Müddeiumumiliğine tevdi eder.

   Mağdurdan alınan eşyanın iadesi
   Madde  103 - Bir suçtan mağdur olan kimseden suç sebebiyle alınmış olan

eşya tahkikatın neticesiyle beraber ve hatta daha evvel resen ve bu hususta ay- rıca bir hükme hacet kalmaksızın mağdura geri verilir. Meğer üçüncü şahıslar tarafından buna itiraz edile.

   Alakadar şahıslar haklarını hukuk davası ikamesi suretiyle alabilmek

salahiyetini muhafaza ederler.

                            DOKUZUNCU FASIL
                 Tevkif, muvakkat yakalama ve salıverme
   Maznunun tevkifini mucip haller
   Madde 104 - (Değişik : 18/11/1992 - 3842/4 md.) Suçluluğu hakkında kuvvetli

belirti bulunan kişiler aşağıdaki hallerde tutuklanabilir.

   1 - Kaçma şüphesini uyandıracak vakıalar bulunması.
   2 - Delillerin yok edilmesi, değiştirilmesi, gizlenmesi, şeriklerin uydurma

beyana veya tanıkların yalan tanıklığa veya tanıklıktan kaçmaya sevk edildiğini, bilirkişilerin etki altına alınmasına çalışıldığını gösteren hal ve davranışla- rın bulunması.

   Soruşturma konusu olan suçun, kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yedi

yıldan az olmayan hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektirmesi veya sanığın ikametga- hı veya meskeninin bulunmaması veya kim olduğunu ispat edememesi durumunda yuka- rıda bir ve iki numaralı bentlerdeki haller var sayılabilir.

   Altı aya kadar hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlarda sanık ancak,

suçun toplumda infial uyandırması veya ikametgahı veya meskeninin bulunmaması veya kim olduğunu ispat edememesi halinde tutuklanabilir.

   Soruşturma konusu fiilin önemi veya uygulanabilecek ceza veya emniyet tedbi-

ri dikkate alındığında tutuklama haksızlığa sebep olabilecekse veya tutuklama yerine bir başka yargılama önlemi ile amaca ulaşılabilecek ise tutuklamaya karar verilemez.(1)

   Hafif hapisli suçlarda tevkif
   Madde 105 - (Mülga: 18/11/1992-3842/31 md.)
   Sanığın tutuklanması ve tutuklama müzekkeresinin şekli
   Madde 106 - (Değişik:5/3/1973-1696/13 md.)
   (Değişik : 18/11/1992 - 3842/5 md.) Sanığın tutuklanmasına ancak hakim karar

verir. Tutuklanması talep edilen sanık hazırsa karardan önce dinlenir, hazır bu- lunan sanık isterse sorgu sırasında vekaletname aranmaksızın müdafii de hazır bulunabilir ve karar verilmeden önce Cumhuriyet Savcısı ile hazır olan müdafi dinlenir. Sanık hazır değilse talebe ilişkin karar, yokluğunda ve evrak üzerin- den verilir.

   (Değişik: 18/11/1992 - 3842/5 md.) Tutuklama müzekkeresinde, sanığın mümkün

olduğu kadar açıkça kim olduğu ve şekli ile kendisine isnad olunan fiil, fiilin gerçekleştiği zaman ve yer, fiilin kanunda hükme bağlandığı maddeler, suçun ka- nuni unsurları ve tutuklamanın sebebi belirtilir.


(1) Bu maddede 18/11/1992 tarih ve 3842 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin,

   Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda uygulanmaya-
   cağı, bunlar hakkındaki uygulamanın değişiklikten önceki hükme göre yapı-
   lacağı söz konusu Kanunla hükme bağlanmıştır.
   Tutuklama müzekkeresinin sureti tutma anında tebliğ edilir. Bu mümkün

olmadığı takdirde de, tutma sebepleri ve aleyhindeki isnat sanığa hemen yazılı olarak bildirilmekle beraber tevkifevine konulduğunun en geç ertesi günü kendisine tebliğ olunur. Tebliğ, tutuklama müzekkeresinin aslına, bir suretinin sanığa verildiği ve tarihi yazılmak ve sanığın yakalandığı gün gösterilmek ve altı sanık ile tebliğ yapan memur tarafından imzalanmak suretiyle olur ve bu asıl tevkifevi dosyasında saklanır.Bu muamelenin yapıldığı yazılı olan tutuklama müzekkeresinin diğer bir sureti dava dosyasına konur.

   Sanığa, tutuklama müzekkeresinin tebliğinde tutuklama kararına itiraz hakkı

olduğu bildirilir.(1)

   Sanığın tutuklanmasından kimlere haber verileceği
   Madde 107-(Değişik: 5/3/1973- 1696/14 md.)
   Tutuklamanın gayesini ihlal etmemek şartı ile tutuklanan sanığın yakınları-

na ve esaslı bir alakası olan diğer kimselere, tutulmasını bildirmesine müsaade olunur. Tutuklanan isterse bunlara resmen dahi haber verilir.

   Tutuklanan sanık hakim önüne çıkarılınca, durum yakınlarına bu hakim tara-

fından verilen bir kararla hemen bildirilir.

   Tutuklunun sorguya çekilmesi
   Madde 108 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/15 md.)
   (Değişik birinci fıkra: 18/11/1992-3842/6 md.) Sanık tutuklama müzekkeresi

üzerine tutulduğunda derhal ve nihayet yirmidört saat içinde yetkili hakim önüne çıkarılarak sorguya çekilir ve tutmanın devam edip etmeyeceği hakkında bir karar verilir.

   (Değişik:18/11/1992-3842/6 md.) Sanığı en yakın hakim önüne getirmek için

gerekli süre bu yirmidört saatlik süreye dahil değildir.

   Sanığa, sorgu sırasında aleyhindeki vaziyet ve hallerden haber verilir.
   Sorguya çekme, sanığın kendi lehine meydana koyacağı delillere mani olmaya-

cak tarzda cereyan etmelidir.

   (Beşinci fıkra Mülga: 21/5/1985-3206/82 md.)
   (Ek:18/11/1992-3842/6 md.) Bu Kanunun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası

ile 229 uncu maddesindeki tutuklama sebepleri hariç sanığın sorgusu sırasında yalnız Cumhuriyet Savcısı ile müdafi hazır bulunabilir ve tutulmanın devam edip etmeyeceği hakkında bir karar verilmeden önce Cumhuriyet Savcısı ile hazır bulu- nan müdafi dinlenir. (1)

    Tutuklunun Salıverilmesi
   Madde 109 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/16 md.)
   Sanık 108 inci maddede gösterilen süre içinde yetkili hakim önüne çıkarıla-

mazsa aynı süre içinde tutulma yerine en yakın sulh hakimi önüne çıkarılır.

   Sorguya çekilmede tutuklama müzekkeresinin geri alındığı veya tutulan kim-

senin tutuklama müzekkeresinde yazılan şahıs olmadığı anlaşılırsa sanık hemen salıverilir.


(1) Bu maddede 18/11/1992 tarih ve 3842 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin,

   Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda uygulanmaya-
   cağı, bunlar hakkındaki uygulamanın değişiklikten önceki hükme göre yapı-
   lacağı söz konusu Kanunla hükme bağlanmıştır.
   KANUNLAR, ŞUBAT 1993 (Ek-15)
   Tutuklulukta geçecek süre
   Madde 110-(Mülga:21/5/1985-3206/82 md.; yeniden düzenleme:18/11/1992-3842/

7 md.)

   Hazırlık soruşturmasında tutukluluk süresi azami altı aydır. Kamu davasının

açılması halinde bu süre hazırlık soruşturmasında tutuklukta geçen süre dahil iki yılı geçemez.

   Soruşturmanın veya yargılamanın özel zorluğu veya geniş kapsamlı olması se-

bebiyle yukarıda belirtilen sürelerin sonunda kamu davası açılamamış veya hüküm tesis edilememiş ise, soruşturma konusu fiilin kanunda belirtilen cezasının alt sınırı yedi seneye kadar hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlarda tutukla- ma kararı kaldırılır. Yedi sene ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalar ile ölüm cezasını gerektiren suçlarda tutuklama sebebine, delillerin durumuna ve sa- nığın şahsi hallerine göre tutukluluk halinin devamına veya sona erdirilmesine veya uygun görülecek nakdi kefaleti vermesi şartıyla sanığın tahliyesine karar verilebilir. (1)

   Madde 111-(Mülga:21/5/1985-3206/82 md.)
   Tutukluluğun devam edip etmeyeceğinin incelenmesi
   Madde 112-(Değişik:21/5/1985-3206/21 md.)
   Hazırlık tahkikatı sırasında sanığın tutukevinde bulunduğu müddetçe ve en

geç otuzar günlük süreler içerisinde tutukluluk halinin devamının gerekip ge- rekmeyeceği Cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh hakimi tarafından ince- lenir.

   Tutukluluk halinin incelenmesi yukardaki fıkrada öngörülen süre içinde sa-

nık tarafından da istenebilir.

   Mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın duruşmasında, tutukluluk halinin de-

vamının gerekip gerekmeyeceğini her celse veya şartların gerçekleştiğinde cel- se arasında re`sen kararlaştırılır.

   Madde 113-115-(Mülga: 8/6/1936-3006/2 md.)
   Tutuklulunun konacağı yer ve hakkında yapılacak işlem.
   Madde 116 - (Değişik: 24/10/1984- 3063/1 md.)
   Tutuklanan kimse mümkün olduğu kadar hükümlülerden ayrı bir yere konur ve-

ya ayrı bir odada bulundurulur.

   Tutuklu hakkında ancak tutuklama ile gözetilen gayeyi ve tutukevinin düze-

nini sağlayacak kadar kayıtlamada bulunulur.Tutuklu, tutukevinin düzen ve emni- yetini bozmamak ve tutuklanmasındaki gaye ile uygun olmak şartıyla servet ve du- rumuna göre kendisi masraf ederek istirahat ve meşgalesini düzenleyebilir.

   Tutuklu, tutukevinde ciddi bir tehlike teşkil ettiği ve özellikle öteki

tutukluların emniyeti için zaruri görüldüğü veya intihara veya kaçmaya kalkıştı- ğı yahut bu yolda hazırlıkta bulunduğu takdirde, sağlığına zarar vermeyecek ted- birler alınabilir.

   Tutukevinin kanun, tüzük, yönetmelik ve emirlerle belirlenmiş düzenini bozan

tutuklular hakkında, hükümlülere uygulanan disiplin cezalarına ve bunların neticelerine dair hükümler tatbik edilir.

    (Değişik: 16/5/2001 - 4672/7 md.) Yukarıda belirtilen disiplin cezaları ve tedbirlere dair

kararlar, ilgili kurul veya memurlar tarafından alınır ve infaz hâkiminin onayına sunulur. Kararlar infaz hâkiminin onayından sonra uygulanır. Acil hallerde bu kararlar, ilgili kurul veya memurlar tarafından alınarak uygulamaya konulur ve derhal infaz hâkiminin onayına sunulur

   Tutuklu duruşmaya bağlı olmayarak çıkarılır.
   Tevkiften kefaletle vazgeçilebilmesi
   Madde 117 - (Değişik: 28/6/1938 - 3515/1 md.)
   104 üncü maddenin ilk fıkrasının ikinci bendi hükmü haricindeki sebebler-

den dolayı tevkifine karar verilen maznunun kefalet vermesi şartile tevkifinden vazgeçilebilir.

   (İkinci fıkra Mülga: 21/5/1985 - 3206/82 md.)
   Kefaletin nevileri
   Madde 118 - Kefalet gerek para ve gerek Devlet esham ve tahvilleri tevdii

suretiyle olabileceği gibi muteber kimselerin mali kefalet vermesiyle de olabi- lir.

   Kefaletin miktar ve nevini takdir hakimindir.
   (Ek: 12/6/1979-2248/2 md.) Hakim, kefaletin miktar ve nevinin takdirinde;

suçun niteliğini, sanığın kişisel durumunu ve yargı organlarınca yapılacak iş- lemlere uyup uymayacağını gözönünde bulundurur.

   Türkiye`de oturmayan tutuklunun salıverilmesinde vekil tayini ve kefalet

parasının takdiri(1).

   Madde 119 - Kefaletle salıverilmesini isteyen maznun Türkiye`de oturmuyor_

sa kendisine yapılacak tebligatı kabul için davaya bakacak mahkemenin kazası dairesinde ikamet eden bir kimseyi tevkil eder.

   (Ek:12/6/1979-2248/3 md.) Mahkeme, bu kimseler hakkında yukarıdaki

madde gereğince takdir edilecek kefalet parasının, o tarihteki resmi kur esas alınarak oturdukları yabancı devlet parasıyla ödenmesine karar verebilir.

   Salıverilen  mevkufun yeniden tevkifi
   Madde 120 - Maznun kaçmak hazırlığında bulunur veya usulü dairesinde davet

emrine mazereti olmaksızın itaat etmez yahut tevkifini müstelzim yeni sebepler elde edilirse verdiği kefalete bakılmaksızın yeniden tevkif olunur.

   Kefalete lÜzum kalmaması ve kefaletten kurtulma:
   Madde 121 - Maznun yeniden tevkif edildiği veya tevkif müzekkeresi geri

alındığı yahut maznun hakkında hürriyeti tahdit eden bir ceza hükmolunupta infa- zına başlandığı takdirde henüz Hazineye irat kaydedilmemiş olan kefalete lüzum kalmaz.

   Kefalet etmiş olan kimse hakim tarafından tayin olunan mehil içinde maz-

nunu getirdiği veya maznunun firar niyetinde bulunduğunu gösteren vakıaları tev- kifine müsait olacak kadar bir müddet evvel haber verdiği takdirde kefaletten kurtulur.

   Kefalet parasının irad kaydı ve acele itiraz:
   Madde 122 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   (Değişik birinci cümle: 18/11/1992-3842/8 md.) Sanık soruşturma veya duruş-

mada mazeretsiz hazır bulunmaz veya mahküm olup da hürriyeti bağlayıcı cezanın infazından kaçarsa kefalet karşılığı hazineye gelir kaydedilir veya para ceza- sını, ödeme emrinin tebliğine rağmen süresinde ödemez ise kefalet karşılığından para cezası mahsup edilerek kalan para hazineye gelir kaydedilir. Bu hususa ka- rar verilmezden evvel maznuna kefalet etmiş olanlar izahat vermeğe davet olunur. Bu karar aleyhine ancak acele itiraz yoluna müracaat olunabilir.

   Bu itiraz üzerine bir karar verilmeden evvel şifahi olarak iddialarını

izah ve tesbit edilen vakıaları münakaşa etmek üzere alakadarlara ve Cumhuriyet Müddeiumumisine müsaade olunur.

   Kefalet karşılığının Hazineye irad kaydına dair olan karar feshi kabil

olduğu müddet içinde maznuna kefalet etmiş olanlar hakkında muvakkaten icra olunabilir.

   İtiraz müddetinin geçmesile bu karar hukuk mahkemelerinden verilen ve

kat`ileşen kararlar hükmünde olur.


(1) Madde başlığı 12/6/1979 tarihli ve 2248 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle de-

   ğiştirilmiş olup, değişiklik metne işlenmiştir.

KANUNLAR, ŞUBAT 1993 (Ek - 15)

   Tutuklama müzekkeresinin geri alınması ve hükmünün son bulması
   Madde 123-(Değişik 21/5/1985 - 3206/22 md.)
   Tutuklama sebeplerinin ortadan kalkması veya beraat kararı verilmesi hal-

lerinde tutuklama müzekkeresinin hükmü sona erer.

   Kanun yoluna başvurma sanığın salıverilmesini geri bırakmaz.
   Tevkif ve salıverme kararlarını vermek salahiyeti
   Madde 124 - (Değişik: 7/6/1937 - 3207/1 md.)
   Tevkif ve kefaletle salıverme hakkındaki kararlar salahiyetli hakim tara-

fından verilir.

   (İkinci fıkra Mülga: 5/3/1973 - 1696/17 md.)
   Cumhuriyet Müddeiumumisi salahiyetli olan merciden maznunun tevkifini is-

teyebilir. Bu merci,ret veya kabul hakkında bir karar vermeğe mecburdur.

   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/23 md.) Davanın açılmasından sonra acele hal-

lerde mahkeme başkanı dahi aynı yetkiye sahiptir.

   Sulh hakiminin tevkif müzekkeresi kesmesi
   Madde 125 - Sulh hakimi hukuku amme davası açılmazdan evvel dahi tevkif

müzekkeresi kesilmesini haklı gösterecek sebep varsa Cumhuriyet Müddeiumumisinin talebi üzerine veya tehirinde mazarrat umulan hallerde resen tevkif müzekkeresi verebilir.

   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/24 md.) Bu tutuklama veya kefaletle salıverme-

ye karar vermek hakkı suçun işlendiği veya sanığın yakalandığı yer sulh hakimi- nindir.Ancak, fiili veya hukuki imkansızlık hallerinde yetkili hakimin mensubu olduğu ağır ceza merkezindeki sulh hakimi de yetkilidir.

   106 ncıdan 123 üncüye kadar olan maddeler hükümleri bu hallerde de caridir.
   Tevkif müzekkeresinin geri alınması talebi, C. M. U. sinin maznunu salı-

vermesi

     Madde 126 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
     Cumhuriyet Müddeiumumisi hukuku amme davasını açmadığı veya maznunun mev-

kufiyetinin devamına lüzum görmediği takdirde tevkif müzekkeresi hükümsüz kalır. Bu hallerde Cumhuriyet Müddeiumumisi maznunu hemen salıverir.

   Meşhud cürümde yakalama, meşhud suç
   Madde 127 -  (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Meşhud cürüm sırasında rastlanan veya meşhud curümden dolayı takib olunan

şahsın firarı umulur veya hemen hüviyetini tayin mümkün olmazsa tevkif müzekke- resi olmaksızın dahi o şahsı herkes muvakkaten yakalıyabilir. Cumhuriyet Müddei- umumisi veya derhal amirlerine müracaat imkanı olmıyan hallerde zabıta memur- ları tevkif müzekkeresi kesilmesini müstelzim ve aynı zamanda tehirinde mazarrat umulan hususlarda maznunu muvakkaten yakalıyabilirler.

   Takibi şikayete bağlı olup küçüklere yahut beden veya akıl hastalığı yahut
malüliyet dolayısile kendisini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen meşhud

cürümlerde maznunun yakalanması şikayete bağlı değildir.

   İşlenmekte olan suç, meşhud suçtur.
   Henüz işlenmiş olan suç ile suçun işlenmesinden hemen sonra zabıta veya

suçtan zarar gören şahıs yahut başkaları tarafından takib edilerek veya suçun pek az evvel işlendiğini gösteren eşya veya izlerle yakalanan kimsenin işlediği suç da meşhud suç sayılır.

   Yakalanan kimsenin sorguya çekilmesi
   Madde 128 - (Değişik: 18/11/1992-3842/9 md.)
   (Değişik birinci cümle: 6/3/1997 - 4229/1 md.)  Yakalanan şahıs bırakılmaz-

sa, yakalama yerine en yakın sulh hakimine gönderilmesi için zorunlu süre hariç yirmidört saat içinde sulh hakiminin önüne çıkarılır ve sorguya çekilir. Yaka- lananın talebi halinde müdafi de sorguda hazır bulunabilir.

   Üç  veya daha fazla kişinin bir suça iştiraki suretiyle toplu olarak işlenen

suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya fail sayısının çokluğu ve ben- zeri nedenlerle Cumhuriyet Savcısı bu sürenin dört güne kadar uzatılmasına ya- zılı olarak emir verebilir. (Değişik ikinci cümle: 6/3/1997 - 4229/1 md.) So- ruşturma bu sürede sonuçlandırılmazsa Cumhuriyet savcısının talebi ve sulh hakiminin kararı ile süre yedi güne kadar uzatılabilir.

   Sulh hakimi yakalamayı gerektiren bir hal görmez veya yakalama sebepleri

ortadan kalkmış bulunursa yakalanan şahsın bırakılmasına karar verir.

   Yakalama süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet Savcısının yazılı emrine

veya yakalama işlemine karşı, yakalanan kişi veya müdafii veya kanuni mümessili veya birinci veya ikinci derecede kan hısımı veya eşi hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh hakimine başvurabilirler. Sulh hakimi incelemeyi evrak üze- rinde yaparak derhal ve nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya süre uzatmanın yerinde olduğu kanısına varırsa müracaatı redde- der veya yakalananın derhal soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verir.

   Yakalama süresinin dolması veya hakimin serbest bırakma kararı üzerine ser-

best bırakılan kişi hakkında yakalamaya konu olan fiil sebebiyle yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet Savcısının kararı olmadıkça bir daha bu madde hükmü uygulanmaz.

   Yakalanan kimsenin mahkemeye götürülmesi
   Madde 129 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/26 md.)
   Yakalanan şahıs, hakkında kamu davası açılmış ise hemen, evvelce sulh ha-

kimliğince sorgusu yapılmış ise, bu hakimin kararı ile yetkili mahkemeye götürü- lür.

   Mahkeme yakalanan şahsın serbest bırakılmasına veya tutuklanmasına aynı

gün karar verir.

   Şikayete bağlı suçlarda maznunun yakalanmasından alakadarlara haber veril-

mesi

   Madde 130 - Takibi şikayete bağlı olan suç hakkında 127 nci maddenin son

fıkrasına göre şikayetten evvel fail yakalanmış olursa şikayete salahiyeti olan kimseye ve bunlar birden fazla ise hiç olmazsa birine yakalama keyfiyetinden ha- ber verilir.

   Bu hususta dahi 126 ncı madde hükmünün tatbikı kabildir.
   Yakalama müzekkeresi ve sebepleri
   Madde 131 - Tevkif edilecek şahıs kaçak olur veya saklanmış bulunursa

tevkif müzekkeresine müsteniden Cumhuriyet Müddeiumumisi ve zaruret halinde ha- kim tarafından hakkında yakalama müzekkeresi verilebilir.

   Evvelce verilmiş bir tevkif müzekkeresi olmaksızın bir şahıs hakkında ya-

kalama müzekkeresi verilmesi ancak hapishaneden yahut yakalanmış iken muhafız- ların elinden kaçması hallerinde mümkündür. Bu takdirde zabıta idareleri dahi yakalama müzekkeresi verebilirler.

   Yakalama müzekkeresi tevkif edilecek şahsın mümkün olduğu kadar açıkça

kendini ve şeklini ve kendisine atfedilen suçu ve nereye gönderileceğini muhtevi olur.

   108, 109 uncu maddeler hükmü yakalama müzekkeresi ile tutulan şahıslar

hakkında dahi caridir.

                             ONUNCU FASIL
                         İfade alma ve sorgu (1)
   İfade veya sorgu için celp
   Madde 132 - (Değişik: 18/11/1992-3842/11 md.)
   Kişi, ifade alınması veya sorgu için celpname ile davet olunur. Gelmezse

zorla getirileceği celpnameye yazılabilir.

   Maznunun ihzarı
   Madde 133 - Hakkında tevkif müzekkeresi kesilmesi için kafi sebepler bulu-

nan maznunun ihzarı emredilebilir.

   İhzar müzekkeresi, maznunun açıkça kim olduğunu ve şeklini ve kendisine

atfedilen suçu ve zorla getirilmesi sebeplerini muhtevi olur.

   (Ek: 5/3/1973 - 1696/19 md.) İhzar müzekkeresinin bir sureti sanığa verilir.
   İhzar olunan sanığın sorguya çekilmesi
   Madde 134 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/20 md.)
   İhzar müzekkeresi ile çağrılan şahıs derhal, mümkün olmadığı takdirde yol

süresi hariç en geç kırksekiz saat içinde çağıran hakimin önüne götürülür ve sorguya çekilir.

   İhzar, getirme için muhik görülecek bir zamanda başlar ve hakim tarafın-

dan sorguya çekilmenin sonuna kadar devam eder.

   İfade ve sorgunun tarzı
   Madde 135 - (Değişik: 18/11/1992-3842/12 md.)
   Zabıta amir ve memurları ile Cumhuriyet Savcısı tarafından ifade almada

ve hakim tarafından sorguya çekilmede aşağıdaki hususlara uyulur:

   1. İfade verenin veya sorguya çekilenin kimliği tesbit edilir. İfade veren

veya sorguya çekilen kimliğe ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmak zorundadır.

   2. Kendisine isnat edilen suç anlatılır.
   3. Müdafi tayin hakkının bulunduğu, müdafi tayin edebilecek durumda değilse

baro tarafından tayin edilecek bir müdafi talep edebileceği ve onun hukuki yar- dımından yararlanabileceği, isterse müdafiin soruşturmayı geciktirmemek kaydı ile ve vekaletname aranmaksızın ifade veya sorguda hazır bulunacağı bildirilir; yakınlarından istediğine yakalandığını duyurabileceği söylenir.

   4. İsnad edilen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu

söylenir.

    5. Şüpheden kurtulması için somut delillerinin toplanmasını talep edebile-

ceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe sebeplerini ortadan kaldır- mak ve lehine olan hususları ileri sürmek imkanı verilir.

    6. İfade verenin veya sorguya çekilenin şahsi halleri hakkında bilgi

alınır.

    7. İfade veya sorgu bir tutanakla tesbit edilir. Bu tutanakta;
    a) İfade verme veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih,
    b) İfade verme veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve

sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği,


(1) Onuncu Fasıl başlığı, "Maznuna Sorgu" iken, 18/11/1992 tarih ve 3842 sayılı

   Kanun ile değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
    c) İfade vermenin veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine

getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise sebepleri,

    d) Tutanak içeriğinin ifede veren veya sorguya çekilen ile hazır olan

müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı,

    e) İmzadan imtina halinde bunun nedenleri yer alır.(1)
    Yasak sorgu yöntemleri
    Madde 135/a- (Ek:18/11/1992-3842/13 md.) İfade verenin ve sanığın beyanı

özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, zorla ilaç verme, yorma, aldatma, bedensel cebir ve şiddette bulunma, bazı araçlar uygulama gibi iradeyi bozan bedeni veya ruhi müdahaleler yapılamaz.

    Kanuna aykırı bir menfaat vaat edilemez.
    Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yasak yöntemlerle elde edilen ifadeler

rıza olsa dahi delil olarak değerlendirilemez.

                           ON BİRİNCİ FASIL
                               Müdafaa
    Yakalananın veya sanığın müdafi seçimi
    Madde 136- (Değişik:18/11/1992-3842/14 md.)
    Yakalanan kişi veya sanık, soruşturmanın her hal ve derecesinde bir veya

birden fazla müdafiin yardımından faydalanabilir. Kanuni temsilcisi varsa o da yakalanana veya sanığa bir müdafi seçebilir.

    Zabıta amir ve memurları tarafından yapılacak sorgulama işlemlerinde,

ancak bir müdafi hazır bulunabilir. Cumhuriyet Savcılığı işlemlerinde bu sayı üçü geçemez.

    Zabıtaca yapılan soruşturma da dahil olmak üzere, soruşturmanın her safha-

sında müdafiin, yakalanan kişi veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukuki yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtla- namaz. (1)

    Müdafiler
    Madde 137 - Müdafi avukatlık veya dava vekilliği etmeğe kanuni salahiyeti

olan kimselerden intihap olunabilir.

    Baronun müdafi tayini
    Madde 138 - (Değişik:18/11/1992-3842/15 md.)
    Yakalanan kişi veya sanık müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan eder-

se talebi halinde baro tarafından kendisine bir müdafi tayin edilir. Yakalanan kişi veya sanık onsekiz yaşını bitirmemiş yahut sağır veya dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede malul olur ve bir müdafi`de bulunmazsa talebi aranmaksı- zın kendisine müdafi tayin edilir. (1)

    Tayin edilen müdafiin görevinin sona ermesi
    Madde 139 - (Değişik: 18/11/1992- 3842/16 md.)
    Sanık sonradan bir müdafi seçerse evvelce baro tarafından tayin edilmiş

müdafiin görevi son bulur.

    Tayin edilecek müdafiler
    Madde 140 - (Değişik:18/11/1992-3842/17 md.)
    Müdafi, soruşturmanın veya yargılamanın yapıldığı yer barosunca tayin

edilir.

    Müdafi vazifesini ifa etmediği takdirde yapılacak muamele
    Madde 141 - 138 inci madde hükmüne göre tayin olunan müdafi duruşmada

hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya vazifesini ifadan


(1) Bu maddede 18/11/1992 tarih ve 3842 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin,

    Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda uygulanmayaca-
    ğı, bunlar hakkındaki uygulamanın değişiklikten önceki hükme göre yapıla-
    cağı söz konusu Kanunla hükme bağlanmıştır.

kaçınırsa reis maznuna derhal diğer bir müdafi teyin edebilir. Bu takdirde mah- keme duruşmanın talikına da karar verebilir.

    Eğer yeni müdafi müdafaasını hazırlamak için vaktin müsait olmadığını

beyan ederse duruşma tehir veya talik olunur. Müdafiin kusuru neticesi olarak duruşmanın talik olunduğu hallerde müdafi hakkında tertip edilecek inzibati cezalardan maada bu talikten mütevellit masarif dahi kendisine tahmil olunur.

    Yakalanan kişi ve sanığın birden fazla olması halinde savunma
    Madde 142 - (Değişik:18/11/1992-3842/18 md.)
    Yakalanan kişi veya sanıklar birden fazla ise ve menfaatleri de birbirine

uygun ise, müdafi seçemeyenlerin savunması bir müdafie verilebilir.(1)

   Müdafiin dava evrakına tetkiki
   Madde 143 - (Değişik:18/11/1992-3842/19 md.)
   Müdafi hazırlık evrakı ile dava dosyasının tamamını inceleme ve istediği

evrakın bir suretini harçsız alma hakkına sahiptir.

   Müdafinin hazırlık evrakını incelemesi veya hazırlık evrakından suret alma-

sı hazırlık soruşturmasının gayesini tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet Savcısının talebi üzerine sulh hakimi kararıyla hazırlık soruşturması sırasında bu hak kısıtlanabilir.

   Yakalanan kişinin veya sanığın sorgusunu içeren tutanak ile bilirkişi rapor-

ları ve yakalanan kişi veya sanığın hazır bulunmaya yetkili olduğu diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanamaz.(1)

   Yakalanan veya tutuklunun müdafi ile görüşmesi
   Madde 144 - (Değişik:18/11/1992-3842/20 md.)
   Yakalanan veya tutuklu bulunan kişi vekaletname aranmaksızın müdafi ile her

zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafi ile yazışmaları denetime tabi tutulamaz.(1)

   Duruşma sırasında maznuna müşavir olarak bulunabilecek kimseler
   Madde 145 - (Değişik birinci fıkra:18/11/1992-3842/21 md.) Duruşma sırasında

sanığın eşinin müşavir sıfatıyla bulunmasına müsaade edilir ve dilerse dinlenir.

   (Değişik:21/5/1985-3206/28 md.) Sanığın kanuni mümessilleri hakkında da aynı

hüküm uygulanır.

   Müdafi ücreti
   Madde 146 - (Değişik:18/11/1992-3842/22 md.)
   Baro tarafından tayin edilen müdafie, görevin ifasından doğan masraflar

hariç avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak bu tarifenin hazırlanış yönte- mine göre tesbit edilecek ücret ödenir. İleride yargılama giderleri ile mahküm olan sanıklardan müdafie ödenen ücreti ödeyebilecek durumda olanlara Türkiye Barolar Birliğinin rücu hakkı vardır.

   492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1) ve (3) sayılı tarifelere göre alınan

yargı harçlarının % 15`i ve idari nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere para cezalarının % 15`i bir önceki yıl kesin hesabına göre tespit edilen toplam miktar esas alınarak yılı içinde Maliye ve Gümrük Bakanlığınca Türkiye Barolar Birliği hesabına aktarılır. Birinci fıkraya göre ödenecek ücretler bu hesaptan karşılanır.

   Türkiye Barolar Birliği tarafından barolar arasında yapılacak dağıtımın

usul ve esasları Barolar Birliğince çıkarılacak yönetmelikte gösterilir.(1)


(1) a- Bu maddede 18/11/1992 tarih ve 3842 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin,

       Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda uygulanmaya-
       cağı, bunlar hakkındaki uygulamanın değişiklikten önceki hükme göre
       yapılacağı söz konusu Kanunla hükme bağlanmıştır.
    b- Bu madde uyarınca baro tarafından müdafi olarak tayin edilen avukatlara
       yapılacak hukuki yardımlara ilişkin ücret tarifesi için 3/3/1999 tarih
       ve 23628 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanmış olan tebliğe bakınız.
                           İKİNCİ KİTAP
                         Muhakeme usulü (1)
                           BİRİNCİ FASIL
                         Hukuku amme davası
   Son tahkikata başlamanın şartı
   Madde 147 - (Değişik: 21/5/1985-3206/29 md.)
   Son takikata başlanılması kamu davasının açılmasına bağlıdır.
   Hukuku amme davasını açmak vazifesi
   Madde 148 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   Hukuku amme davasını açmak vazifesi Cumhuriyet Müdddeiumumisinindir.
   (Değişik: 21/5/1985-3206/30 md.) Kanunda aksine hüküm bulunmadığı takdirde

Cumhuriyet savcısı, ceza takibini gerektirecek hususlarda yeterli delil mevcut ise kamu davasını açmakla mükelleftir.

   Hukuku amme davası açmak için Adliye Vekili Cumhuriyet Müddeiumumisine

emir verebilir.

   Valiler de hukuku amme davası açılmasını kendi vilayetleri dahilindeki

Cumhuriyet Müddeiumumilerinden istiyebilirler. Cumhuriyet Müddeiumumileri,mucip sebepler göstererek bu talebi kabul etmezse valinin müracaatı üzerine Adliye Vekili yukarıki fıkrada yazılı salahiyeti kullanmak lazımgelip gelmiyeceğini takdir eder ve icabını yapar.

   Yeni bir suçtan dolayı takibatın tatili ve yeniden başlanabilmesi
   Madde 149 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   Maznuna takibat neticesinde verilecek cezanın maznunun diğer bir suçundan

dolayı kat`ileşmiş bir hükümle mahküm olduğu veya diğer bir suçtan dolayı göre- ceği cezaya bir tesiri yoksa hukuku amme davasının ikamesinden sarfı nazar olunabilir.

   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/31 md.) Kamu davası evvelce açılmışsa

Cumhuriyet savcısının talebi üzerine mahkeme davanın muvakkaten tatiline karar verebilir.

   Tatil kararı, evvelce kat`ileşen mahkümiyetten dolayı verilmiş ve bu

ceza sakıt olup da aradan müruru zaman müddeti geçmemiş ise takibata yeniden başlanabilir.

   Muamele, işlenen bir suçtan dolayı verilecek ceza nazarı itibara alınarak

muvakkaten tatil edilmiş ve bu arada müruru zaman da husul bulmamış ise bu hüküm kat`ileştiği tarihten üç ay içinde tekrar takibata başlanabilir.

   Muvakkaten tatil halinde takibatın tekrar açılması yeni bir karara

bağlıdır.

   Tahkikat ve hükmün hududu
   Madde 150-Tahkikat ve hükmün, yalnız iddianamede beyan olunan suça, ve

zan altına alınan şahıslara hasredilir.

   Bu hudut dahilinde olarak, mahkemeler istiklal ile hareket etmek hak ve

vazifesini haiz olup Ceza Kanununun tatbikında kendilerine arzedilen iddialar ile bağlı değildirler.


(1) Soruşturma ve kovuşturması 3005 sayılı Kanun kapsamına alınan suçlar ve

      uygulanacak işlemler için ek 1 ve 4 üncü maddelere bakınız.

KANUNLAR, ŞUBAT 1993 (Ek - 15)

                           İKİNCİ FASIL
                 Hukuku amme davasının hazırlanması
   Suçların ihbarı
   Madde 151 - Suçlara dair ihbarlar, şifahi veya yazılı olarak Cumhuriyet

Müddeiumumiliğine, zabıta makam ve memurlarına ve sulh hakimlerine yapılabilir.

   Bu ihbarlar kanuni mercilere tevdi edilmek üzere vali, kaymakam ve nahiye

müdürlerine de yapılabilir.

   Şifahi ihbarlar üzerine zabıt varakası tutulur.
   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/32 md.) Takibi şikayete bağlı olan suçlarda bu

şikayet yazı ile veya tutanağa geçirilecek beyan ile mahkemeye, Cumhuriyet savcılığına ve yukarıda gösterilen makamlara da yapılabilir.

   Şüpheli ölümün ihbarı
   Madde  152 - Bir ölünün tabii sebeplerden ileri gelmediği şüphesini

verecek emareler olur yahut meçhul bir şahsın ölüsü bulunursa zabıta ve belediye memurları veya köy muhtarları keyfiyeti derhal Cumhuriyet Müddeiumumiliğine veya sulh hakimine bildirmekle mükelleftirler.

   Defin ancak Cumhuriyet Müddeiumumisi veya sulh hakimi tarafından  verilecek

yazılı ruhsata bağlıdır .

   Bir suça muttali olan C. M. U.  sinin vazifesi
   Madde 153- Cumhuriyet Müddeiumumisi ihbar veya herhangi bir suretle bir

suçun işlendiği zehabını verecek bir hale muttali olur olmaz hukuku amme dava- sını açmağa mahal olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin hakikatini araştırmağa mecburdur.

   Cumhuriyet Muddeiumumisi yalnız maznunun aleyhine olan hususları değil,

lehine olan cihetleri de arar ve kaybolmasından korkulan delillerin toplanmasına ve zaptına çalışır.

   Hukuku amme davasını açmak vazifesi
   Madde 154 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Cumhuriyet Müddeiumumisi yukarıdaki maddede yazılı neticelere varmak için

bütün memurlardan her türlü malümatı istiyebilir. Gerek doğrudan doğruya ve gerek zabıta makam ve memurları vasıtasile her türlü tahkikatı yapabilir.

   (Değişik: 18/11/1992 - 3842/23 md.) Bütün zabıta makam ve memurları, el

koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri Cumhuriyet Savcılıklarına derhal bildirmek ve Cumhuriyet Savcılığının adliyeye ilişkin işlerde bütün emirlerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Cumhuriyet Savcı- ları emirleri yazılı olarak verir, acele hallerde sözlü emir de verebilir. Sözlü emir verildiği durumlarda Cumhuriyet Savcısı, vermiş olduğu emirden zabıta amirini de haberdar eder. Cumhuriyet Savcısının yazılı emri üzerine yakalanan kişiler, olayın sanık ve tanıkları, yapılan işleme ait evrak ile birlikte belirtilen gün, saat ve yerde zabıta kuvvetlerince hazır bulundu- rulur.

   Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden

istenen adliyeye müteallik vazife veya işlerde suiistimal veyahut ihmal ve terahileri görülen Devlet memurlarile Cumhuriyet Müddeiumumiliğinin şifahi veya yazılı taleb ve emirlerini yapmakta suiistimal veya terahileri görülen zabıta amir ve memurları hakkında Müddeiumumilikçe doğrudan doğruya takibatta bulunulur.

   Ancak zabıta amirleri hakkında hakimlerin vazifelerinden dolayı tabi ol-

dukları muhakeme usulü tatbik olunur.

   Vali, kaymakam ve nahiye müdürleri hakkında Memurin Muhakematı Kanunu hük-

mü caridir.

                            960 - 1
   Sulh hakiminden C. M. U . sinin tahkikat talebi
   Madde 155 - Cumhuriyet Müddeiumumisi ancak hakim tarafından yapılabilecek

olan bir tahkik muamelesine lüzum görürse taleplerini bu muamelenin cereyan ede- ceği mahallin sulh hakimine bildirir.Sulh hakimi istenilen muameleye, işin vaziyetine göre kanunen cevaz olup olmadığını tetkik eder.

   Suça karşı zabıtanın vazifesi
   Madde 156 - Zabıta makam ve memurları suçluları aramakla ve işin tenviri

için lazım gelen acele tedbirleri almakla mükelleftir. Bu makam ve memurlar tan- zim ettikleri evrakı hemen müddeiumumiliğine gönderirler.

   Ancak hakim tarafından derhal icrası muktazi tahkik muamelelerine lüzum

varsa bu evrakın doğrudan doğruya sulh hakimine gönderilmesi caizdir.

   Vak`a makallinde memurun emirlerine muhalefet
   Madde 157-(Değişik: 21/5/1985 - 3206/33 md.)
   Olay mahallinde görevine ait işlemlere başlayan memur bu işlemlerin yapıl-

masını kasten ihlal eden veya yetkisi dahilinde olarak aldığı tedbirlere aykırı davranan şahısları işlemlerin sonuçlanmasına kadar göz altına almaya yetkilidir. Şu kadar ki, bu süre yirmidört saati geçemez.

   Tahkikatın sulh hakimi tarafından re`sen yapılması
   Madde 158 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/34 md.)
   Suçüstü hali ile gecikmesinde zarar umulan durumlarda sulh hakimi de

tutuklama dahil bütün tahkik işlemlerini re`sen yapmak yetkisine sahiptir.

   Zabıta makam ve memurları, sulh hakimi tarafından emredilen tedbirleri

almak ve araştırmaları yerine getirmekle mükelleftir.

   Sanık lehindeki delillerin toplanması
   Madde 159 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/35 md.)
   Sanık, sulh hakimi tarafından yapılan sorgusu sırasında suçsuzluğu yönünde

bazı deliller gösterir ve sulh hakimi bu delilleri yerinde görür, bunların kaybolmasından korkar veya bu deliller, sanığın serbest bırakılmasını gerektirir nitelikte bulunursa onları toplar.

   Bu delillerin başka bir mahkemenin yargı çevresi içinde toplanması gere-

ken hallerde bu işlemlerin yerine getirilmesi, o yer sulh hakiminden istene- bilir.

   C.M.U. sinin salahiyeti
   Madde 160 - 158 ve 159 uncu maddelerde yazılı hallerde mütaakıp işlerin

yapılması salahiyeti Cumhuriyet Müddeiumumisinindir.

   Hazırlık tahkikatında Cumhuriyet savcısı ile sulh hakiminin tabi oldukları

hükümler

   Madde 161 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/36 md.)
   Sanığın sorgusu, tanık ve bilirkişinin dinlenmesi veya bir keşif ve

muayene sırasında Cumhuriyet savcısı veya sulh hakiminin yanında bir zabıt katibi bulunur. Acele hallerde, yemin vermek şartıyla bir kimseye zabıt katip- liği görevi yaptırılabilir.

   Her tahkikat işlemi tutanakla tesbit olunur. Tutanak, Cumhuriyet savcısı

veya sulh hakimi ile hazır bulunan zabıt katibi tarafından imza edilir.

   Tutanak, işlemin yapıldığı yeri, zamanı ve işleme katılan veya ilgisi

bulunan kimselerin isimlerini ihtiva eder. KANUNLAR, ŞUBAT 1993 (EK - 15)

                              960 - 2
   İşlemde hazır bulunan ilgililerce tasdik olunmak üzere tutanağın kendile-

rini ilgilendiren kısımları okunur veya okunmak üzere kendilerine verilir. Bu husus tutanağa yazılarak ilgili olanlara imza ettirilir.

   imzadan kaçınılırsa sebepleri yazılır.
   Keşif veya muayenede, tanık ve bilirkişinin dinlenmesinde bulunabilecekler
   Madde 162 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/37 md.)
   Bir keşif veya muayenenin yapılması sırasında sanık,mağdur ve müdafileri

hazır bulunabilir.

   Bir tanık veya bilirkişinin duruşma sırasında hazır bulunamayacağı umu-

lur veya meskeninin uzaklığı sebebiyle bulunması güç görülürse, bu tanık veya bilirkişinin dinlenmesinde dahi aynı hüküm uygulanır.

   Sanığın huzuru tanıklardan birinin gerçeğe uygun tanıklık etmesine engel

olabilecekse, o işte sanığın bulunmamasına karar verilebilir.

   Bu işlerde hazır bulunmaya hakkı olanlar işin geri bırakılmasına meydan

vermemek kaydıyla, işlerin yapılması gününden evvel haberdar edilir.

   Sanık tutuklu ise, ancak tutuklu bulunduğu yerdeki mahkeme binası içinde

yapılacak işlerde hazır bulunmayı isteyebilir.

   Bu işlerde hazır bulunmaya hakkı olanlar kendilerine ait özüre dayanarak

işin başka güne bırakılmasını isteyemezler.

   Kamu davasının açılması
   Madde 163 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/38 md.)
   Yapılan hazırlık tahkikatı sonunda, toplanan deliller kamu davasının

açılmasına yeterli ise Cumhuriyet savcısı mahkemeye bir iddianame vermek suretiyle kamu davasını açar.

   İddianamede sanığın açık kimliği, isnat olunan suçun neden ibaret olduğu,

suçun kanuni unsurlarıyla uygulanması gereken kanun maddeleri, deliller ve duruşmanın yapılacağı mahkeme gösterilir.

   Asliye ve ağır ceza mahkemelerine ait işlerde, hazırlık tahkikatının

verdiği esaslı neticeler dahi iddianameye yazılır.

   Cumhuriyet savcısının sulh ceza mankemesinin görevine giren işler için

düzenleyeceği iddianamede, sanığın açık kimliğini, uygulanması gereken kanun maddesini ve esaslı delilleri göstermesi yeterlidir.

   Takibata yer olmadığına dair karar
   Madde 164 - (Değişik: 21/5/1985-3206/39 md.)
   Yapılan hazırlık tahkikatı sonunda, kamu davasının açılması için yeterli

delil bulunmaması veya keyfiyetin takibe değer görülmemesi halinde Cumhuriyet savcısı takibata yer olmadığına karar verir. Bu karar, evvelce sorguya çekilmiş veya tutuklama müzekkeresi verilmiş sanığa, suçtan zarar gören şikayetçiye ve dava açılması talebi ile dilekçe verene bildirilir.

   Müddeiumuminin kararına itiraz
   Madde 165 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/40 md.)
   Şikayetçi aynı zamanda suçtan zarar gören kimse ise, kararın kendisine

tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının mensup olduğu ağır ceza işlerini gören mahkeme dairesine en yakın bulunan ağır ceza işlerini gören mahkeme başkanına itiraz edebilir.

   İtiraz istidasında hukuku amme davasının açılmasını haklı gösterebilecek

vakıalar ve deliller beyan edilmeli ve varsa bir avukat veya davavekili tarafın- dan imza edilmiş bulunmalıdır.

   İtirazın tetkiki ve tahkikatın tevsii
   Madde 166 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Ağır Ceza Reisi taleb ederse Cumhuriyet Müddeiumumisi o zamana kadar

yaptığı bütün muameleleri havi evrakı kendisine gönderir.

   Reis bir diyeceği varsa bildirilmesi için bir müddet tayin ederek

istidayı maznuna tebliğ edebilir.

   (Değişik: 21/5/1985-3206/41 md.) Ağır ceza mahkemesi başkanı, kararını

vermek için tahkikatın genişletilmesine lüzum görür ise, bu hususu açıkça belirtmek suretiyle mahalli sulh hakimini görevlendirebilir.

   İtirazın reddi
   Madde 167 - Hukuku amme davasının açılması için kafi sebepler bulunmazsa

reis istidayı ret ve keyfiyeti müsted`iye Cumhuriyet Müddeiumumisine ve maznuna bildirir.

   İstida reddedildikten sonra hukuku amme davası ancak yeni vakıalara ve

yeni delillere müsteniden açılabilir.

   İtirazın kabulü
   Madde 168 - Reis istidanın varit ve haklı olduğuna kanaat getirirse hukuku

amme davasının açılmasına karar verir.

   Cumhuriyet Müddeiumumisi bu kararı icra eder.
   Muterizden kefalet alınması
   Madde  169 - Reis istida hakkında karar vermezden evvel gerek istida ve

gerek tahkikatın istilzam eyleyeceği işlere ait olarak tahmin edilecek masraf- ların Hazineye ve maznuna karşı temini için bir kefalet verilmesini müsted`iden talep edebilir. Kefalet para veya Devlet esham ve tahvilatı vermek suretiyle olur. Kefalet miktarını reis tayin edeceği gibi aynı zamanda kefaletin verilmesi için dahi bir mehil tayin eyler.

   Muayyen müddet içinde kefalet verilmezse istida geri alınmış sayılır.
   İtirazın masrafları
   Madde 170 - 167 nci madde ile 169 uncu maddenin ikinci fıkrasında yazılı

hallerde istidaya mütaallik usul işlerinin masrafları müsted`inindir.

                             ÜÇÜNCÜ  FASIL
                            İlk tahkikat (1)
   Madde 171 - 190 - (Mülga: 21/5/1985-3206/82 md.)
                             DÖRDÜNCÜ  FASIL
                       Son tahkikatın açılması kararı
   Madde 191 - 205 - (Mülga: 21/5/1985 - 3206/82 md.)
                              BEŞİNCİ FASIL
                            Duruşma hazırlığı
   Duruşma günü
   Madde 206 - Duruşmanın yapılacağı gün mahkeme reisi tarafından tayin

olunur.

   Devlet ve Hükümet nüfuzunu kıran ve adabı umumiye aleyhinde olan suçlar

ile yağma ve yol kesmek ve adam kaldırmak ve öldürmek cürümleri diğerlerinden önce görülür.

   Celpnamenin yazılması ve tebliği ve sübut vasıtalarının nakli
   Madde 207 -  Cumhuriyet Müddeiumumiliği duruşma için icap eden celpnameleri

yazar ve tebliğ eder ve suçun sübutuna yardım edecek eşyayı mahkemeye verir.

   Maznun veya şahit yahut ehlihibre çok olmasından veya maznunun sorgusunun

uzaması ihtimalinden dolayı duruşmanın bir günde bitmeyeceği anlaşılırsa reis şahitlerle ehlihibrenin hepsini veya bir kısmını sonraki duruşmalara davet etti- rebilir.

   İddianamenin sanığa tebliği
   Madde 208 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/42 md.)
   İddianame, davetiye ile birlikte mahkemece sanığa tebliğ olunur.
   (İkinci fıkra iptal:An.Mah.`nin 14/7/1998 tarih ve E:1997/41,

K:1998/47 sayılı kararı ile.)

   Mevkuf olan veya olmayan maznunun daveti
   Madde 209 - Mevkuf olmıyan  bir maznuna tebliğ olunacak celpnameye mazereti

olmaksızın gelmediği halde tevkif olunacağı veya zorla getirileceği yazılır. Ancak 225 inci maddede beyan olunan halde bu ihtar yazılmaz. Mevkuf bulunan bir maznunun daveti 33 üncü madde mucibince duruşma gününün tebliği suretiyle olur. Aynı zamanda maznun duruşmada kendisini müdafaa için bir talepte bulunup bulunmıyacağı ve bulunacaksa neden ibaret olduğunu bildirmeğe davet olunur. Bu muamele mevkufun mahkeme katibi yanına getirilerek bir zabıt varakası tutmak suretiyle yapılır.

   Tebliğ ile duruşma arasındaki mehil
   Madde 210   - Yukardaki madde mucibince celpnamenin tebliğiyle duruşma

günü arasında en aşağı bir hafta geçmek icap eder.

   (Değişik: 21/5/1985  - 3206/43 md.) Bu süreye uyulmamış ise, iddianamenin

okunmasından önce sanık duruşmaya ara verilmesini isteyebilir.


(1) Diğer kanunlarda bu Kanunun ilk tahkikat hükümlerine yapılan atıflarda

   izlenecek  yol için ek 6 ncı maddeye bakınız.
   Müdafii davet:
   Madde 211 - Müdafii gerek mahkemece tayin edilmiş olsun gerek maznun tara-

fından intihap edilipte mahkemeye haber verilmiş bulunsun maznun ile birlikte davet olunur.

   Maznunun müdafaa delillerinin toplanması talebi :
   Madde 212 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Maznun, şahid veya ehlihibrenin davetini yahut müdafaa delillerinin top-

lanmasını istediğinde bu delillerin taallük ettiği vakıaları göstermek suretile bu babdaki istidasını duruşma gününden en aşağı beş gün evvel mahkeme reisine verir.

   Bu istida üzerine verilecek karar derhal kendisine bildirilir.
   Maznunun kabul edilen talebleri Cumhuriyet Müddeiumumiliğine de bildirilir.
   Daveti reddolunan kimsenin maznun tarafından doğrudan davet ettirilmesi:
   Madde  213 - Reis bir kimsenin daveti hakkındaki istidayı reddeylediği tak-

dirde maznun o kimseyi doğrudan doğruya davet ettirebileceği gibi evvelce bir istida vermeksizin dahi o kimseyi getirebilir.

   Doğrudan doğruya davet olunan kimse, yol masrafiyle kaybedeceği vakit için

tarifeye göre verilmesi muktazi tazminat, celpnamenin tebliği sırasında kendi- sine verilir veya mahkeme kalemine yatırıldığı bildirilirse hazır bulunmağa mec- burdur.

   Doğrudan doğruya davet olunan kimsenin beyanatı duruşma sırasında hadisenin

tenvirine yararsa mahkeme talep vukuunda, yukardaki fıkrada yazılı masraf ve tazminatın Devlet Hazinesinden verilmesine karar verir.

   Mahkeme reisinin resen daveti:
   Madde 214 - Mahkeme reisi dahi resen şahit ve ehlihibre celbine ve başkaca

sübut sebeplerinin toplanmasına karar verebilir.

   Davet edilen şahitlerin isim ve ikametgahlarının maznuna ve müddeiumumiye

bildirilmesi :

   Madde 215 - Maznun doğrudan doğruya davet ettirdiği veya duruşma sırasında

getireceği ehlihibre ve şahitlerin isimleriyle mesken veya ikametgahlarını Cumhuriyet Müddeiumumisine vakti zamaniyle bildirir.

   Cumhuriyet Müddeiumumisi dahi iddianamede gösterilen veya maznunun talebi

üzerine davet olunan şahitler ve ehlihibre haricinde gerek reisin karariyle ve gerek kendiliğinden başka kimseleri davet ettirecek ise bunların isimleriyle mesken veya ikametgahlarını maznuna yine vakti zamaniyle bildirir.

   Şahit ve ehlihibrenin naiple veya istinabe yoliyle dinlenmeleri :
   Madde 216 - Hastalık veya malüliyet veya iktihamı mümkün olmayan başka

bir sebeple bir şahit veya ehlihibrenin uzun veya gayrı muayyen bir zaman için duruşmada hazır bulunması kabil olmayacağı anlaşılırsa mahkeme bir naip marife- tiyle veya istinabe yoliyle onun dinlenmesine karar verebilir. Yemin verilmesi icap eden hususlarda yemin ettirildikten sonra dinlenir.

   Bu hüküm meskenlerinin uzak bulunmasından dolayı celpleri müşkül olan şahit

ve ehlihibrenin dinlenmesinde dahi caridir.(1)

   Şahit ve ehlihibrenin dinleneceği günün bildirilmesi :
   Madde 217 - İşin gecikmesine sebebiyet vermeyecekse şahit veya ehlihibrenin

dinlenmesi için tayin olunan günden Cumhuriyet Müddeiumumisine, maz-


(1) Bu hükmün uygulanmasında ek 5 inci maddeye bakınız.

nuna ve müdafie haber verilir. Bunların dinlenme sırasında hazır bulunmaları şart değildir. Tutulan zabıt varakası Cumhuriyet Müddeiumumisine ve müdafie gös- terilir.

   Mevkuf olan maznun ancak mevkuf bulunduğu mahaldeki mahkeme binası içinde

yapılacak bu nevi işlerde hazır bulunmağı isteyebilir.

   Tekrar keşif ve muayene :
   Madde 218 - Duruşmanın hazırlanması için yeniden keşif ve muayeneye ihtiyaç

görülürse yine yukardaki madde ahkamı tatbik olunur.

                               ALTINCI FASIL
                               Davaya duruşma
   Duruşma usulü :
   Madde 219 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Duruşma, hükme iştirak edeceklerin huzurile ara vermeksizin cereyan eder.

Cumhuriyet Müddeiumumisinin ve zabıt katiblerinin bulunmaları şarttır.

   Sulh mahkemelerinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet Müddeiumumisi bulunmaz.
   Bir kaç müddeiumumi ve müdafiin duruşmaya iştirakleri :
   Madde 220 - Cumhuriyet Müddeiumumiliği heyetinden bir kaç zat ve bir kaç

müdafi aynı zamanda duruşmaya iştirak edebilecekleri gibi münavebe suretiyle işi aralarında taksim de edebilirler.

   Ara verme:
   Madde 221 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/44 md.)
   Duruşmaya ara verilmesine mahkemece karar verilir.
   141 inci maddede yazılı hal hariç olmak üzere müdafiin özürünün bulunması

duruşmaya ara verme talebi için sanığa bir hak vermez.

   210 uncu maddede belirlenen süreye uyulmamış ise duruşmaya ara verilmesini

istemeye hakkı olduğu sanığa bildirilir.

   Ara vermede süre :
   Madde 222 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/45 md.)
   Duruşmaya zaruret olmadıkça sekiz günden fazla ara verilemez. Tutuklu iş-

lerde zaruret olsa dahi bu süre otuz günü geçemez.

   Maznunun gelmemesi :
   Madde 223 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/46 md.) Bu Kanundaki istisnalar saklı kalmak

kaydıyla mahkemeye gelmemiş olan sanık hakkında duruşma yapılmaz.

   Gelmemenin makbul sebepleri isbat edilmezse maznunun ihzarı emrolunur

veya hakkında tevkif müzekkeresi verilir.

   (Ek: 7/1/1981 - 2369/6 md.) Yargılandığı suçtan ötürü yüzüne karşı verilmiş

bir tutuklama kararından sonra firar eden sanığın duruşmada sorguya çekilmiş ve artık duruşmada hazır bulunmasına mahkemece lüzum görülmemiş olması halinde dava gıyabında görülerek bitirilebilir.

   (Ek: 21/5/1985 - 3206/46 md.) Sanık hakkında, toplanan delillere göre mah-

kümiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanaatine varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa dahi dava gıyabında bitirilebilir.

   Duruşma sırasında maznunun mahkemeden uzaklaşması :
   Madde 224 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Mahkemeye gelen maznun, duruşmanın devamı müddetince hazır bulunur, savuşma-

sının önüne geçmek için mahkeme reisi lazımgelen tedbirleri alır ve duruşma te- hir olunduğu müddetçe maznunu nezaret altına dahi aldırabilir.

   Maznun savuşur veya tehiri takib eden duruşmaya gelmezse dava hakkında ev-

velce kendisi sorguya çekilmiş ve artık huzuruna mahkemece lüzum görülmemiş olursa dava gıyabında bitirilebilir.

   Maznunun evvelce  mazbut ifadesinin okunabileceği haller
   Madde 225 - Tahkikatın mevzuu olan suç gerek yalnız ve gerek birlikte olarak

para cezasını, hafif hapis ve müsadere cezalarını müstelzim ise maznun gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hallerde maznuna gönderilecek celpnamede ken- disi gelmese dahi duruşmanın yapılabileceği yazılır.

   Sanığın duruşmadan vareste tutulması :
   Madde 226 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/34 md.)
   Sanık veya vekaletnamesinde sarahat bulunması halinde müdafi isterse, mah-

keme sanığı duruşmada hazır bulunma mecburiyetinden vareste tutabilir.

   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/47 md.) Ağır cezalı suçların dışında sanık daha

önce sulh hakimi tarafından sorguya çekilmemiş ise davaya esas olan olaylar üze- rine istinabe suretiyle sorguya çekilir (1).

   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/47 md.) Ağır cezalı suçlarda, sanık daha önce

sulh hakimi tarafından sorguya çekilmiş olsa bile, davaya esas olan onaylar üzerine istinabe suretiyle sorguya çekilir (1).

   Duruşmadan vareste tutulmasını talep etmese bile, davanın görüldüğü yer

mahkemesinin yargı çevresi dışında başka bir suçtan tutuklu veya cezası infaz edilmekte olan sanığın sorgusu bulunduğu yerdeki mahkeme aracılığı ile yaptırı- labilir.

   Sorgu için tayin olunan gün, Cumhuriyet Savcısı ile müdafie bildirilir.

Bunların sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir.

   Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
   (Ek: 12/6/1979 - 2248/4 md.; Değişik: 7/1/1981 - 2369/7 md.) Hastalık veya

disiplin önlemi ya da zorunlu diğer sebeplerle yargılamanın yapıldığı yargı çev- resi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan tutuklunun sorgusu yapılmış olması şartıyla hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için celbedilmemesine mahkemece karar verilebilir.

   Sanığın müdafi gönderebilmesi:
   Madde 227 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/35 md.)
   Sanığın, hazır bulunmaksızın yapılabilecek bütün duruşmalara müdafiini gön-

dermek salahiyeti vardır.

   Maznunun hazır olmaksızın yapılan duruşmada eski hale getirme şartı:
   Madde 228 - Duruşma, maznun hazır olmaksızın yapılırsa, hükmün kendisine

tebliği tarihinden bir hafta içinde mehlin geçmesinden mütevellit neticeleri bertaraf etmek için maznun kanuni sebeplere istinatla o hüküm hakkında eski hale getirme talebinde bulunabilir.


(1) Bu hükmün uggulanmasında ek 5 inci maddeye bakınız.

   Şukadar ki maznun kendi talebi üzerine duruşmada hazır bulunmak mecburiye-

tinde tutulmamış yahut müdafi marifetiyle temsil edilmek salahiyetini istimal etmiş olursa artık eski hale getirme talebinde bulunamaz.

   Maznunun zorla getirilebilmesi :
   Madde 229 - Mahkeme maznunun bizzat hazır bulunmasına ve ihzar veya tevkif

müzekkeresiyle zorla getirilmesine her vakit karar verebilir.

   Birden fazla davaların birleştirilmesi :
   Madde 230 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Mahkeme, bakmakta olduğu bir kaç dava arasında irtibat görürse bu irtibat

üçüncü maddede gösterilen neviden olmasa bile birlikte tahkik ve hükmolunmak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir.

   Reisin vazifesi :
   Madde 231 - Reis duruşmayı idare eder ve maznunu sorguya çeker ve ikame

edilen delilleri dinler.

   Duruşmada alakadar olanlardan biri duruşmanın idaresine mütaallik olarak

reis tarafından emrolunan bir tedbirin kabule şayan olmadığını beyan ederse mahkeme bu bapta bir karar verir.

   Şahitlerle ehlihibrenin müddeiumumi ve maznun tarafından dinlenmeleri ve

istizahları :

   Madde 232 - Cumhuriyet Müddeiumumisi ile maznun tarafından gösterilen şa-

hitlerle ehlihibrenin dinlenmelerini ve istizahını, Cumhuriyet Müddeiumumisi ve müdafiin müttefikan vakı talepleri üzerine mahkeme reisi kendilerine tevdi eder. Bu takdirde müddeiumumi tarafından gösterilen şahitleri ve ehlihibreyi dinlemek ve istizah etmek hakkı müddeiumumiye aittir. Maznun tarafından göste- rilen şahitler ve ehlihibrenin dinlenmesinde ve istizahında aynı rüçhan müdafie aittir.

   Bundan sonra reis dahi şahitlere ve ehlihibreye meseleyi daha ziyade tenvir

için lazım gördüğü sualleri sorabilir.

   Mahkeme azasının sual sorması :
   Madde 233 - Reis talepleri üzerine mahkeme azasına dahi ehlihibre ve şahit-

lere sual sormağa müsaade verir.

   Bu müsaade Cumhuriyet Müddeiumumisine, maznuna ve müdafie dahi verilir.
   Dinleme ve istizah müsaadesinin geri alınması :
   Madde 234 - 232 nci maddenin birinci fıkrasında gösterilen halde ehlihibre

ve şahitlerin dinlenme ve istizahı hususunda kendilerine verilen müsaadeyi bir taraf suiistimal ederse reis bunu geri alabilir.

   232 nci maddenin birinci ve 23 üncü maddenin ikinci fıkralarında gösterilen

hallerde reis icapsız olan veya taallüku bulunmıyan suallerin sorulmasını men- edebilir.

   Sual sorulmasında tereddüt
   Madde 235 - Bir sualin sorulması caiz olup olmadığında tereddüt edilirse

mahkeme bir karar verir.

   Şahit ve ehlihibre yoklaması ve son tahkikatın açılması kararının okunması :
   Madde 236 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Duruşmaya şahidlerin ve ehlihibrenin yoklamasile başlanır.
                                                                         *
   (Değişik fıkralar: 21/5/1985 - 3206/48 md.)
   Bundan sonra sanığın açık kimliği ve şahsi durumu tesbit olunur. Daha sonra

iddianame okunur ve 135 inci maddeye göre sanık sorguya çekilir.

   İddianamenin okunması ve sanığın sorguya çekilmesi tanıklar hazır bulunmak-

sızın yapılır.

   Delillerin ikamesi ve bu baptaki talep ve kararlar
   Madde 237 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/49 md.)
   Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ikamesine başlanır. Ancak,

sanığın sorgusunun yapılmamış olması delillerin ikamesine mani değildir. Sonra- dan gelen sanığa, ikame edilen deliller bildirilir.

   Bir delilin iradına mütaallik talebin reddi mevzuubahsolur, yahut bazı de-

lillerin iradına müsaade olunması muhakemenin talikını icap ettirirse, mahkeme bu bapta bir karar verir.

   Mahkeme vukubulan talep üzerine veya kendiliğinden şahit ve ehlihibre cel-

bini ve başkaca sübut sebeplerinin ihzar ve iradını emredebilir.

   Delillerin ikamesi ve reddi
   Madde 238 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/36 md.)
   Delillerin ikamesi,davet edilen bütün tanıkların ve bilirkişinin dinlenmesi

vesair sübut vasıtalarının iradedilmesi demektir.

   İkamesi istenilen herhangi bir delil aşağıda yazılı hallerde reddolunabilir.
   a) Delil ikamesi kanun hükümleri mucibince caiz değilse,
   b) Delilin belli açık bir hususa teallüku itibariyle ikamesi lüzumsuz ise,
   c) Delil ile ispat edilmek istenilen vakıanın karara tesiri yoksa veya sanık

lehine evvelce sabit olmuş bir duruma ilişkin olursa,

   d) Delil hiçbir suretle maksada elverişli değilse,
   e) Delilin elde edilmesi imkanı yoksa,
   f) Delil ikamesi talebi işi uzatmak maksadıyle yapılmış ise,
   g) Sanığın beraatini ispat edecek önemli bir iddia ileri sürülüp de bu id-

diada bildirilen vakıa, gerçek olarak kabul edilebilecek mahiyette ise.

   Bu hüküm, ilk olarak duruşma celsesinde veya 212 nci madde mucibince du-

ruşma hazırlığında veya hakim soruşturmasında davet olunup dinlenmeleri isteni- len tanıklar ve bilirkişiler hakkında ve diğer sübut vasıtalarının iradı halinde de uygulanır.

   Cumhuriyet Savcısı ile sanık ve varsa müdahil müştereken talep ederlerse

mahkeme şu veya bu delilden vazgeçebilir.

   Müdahil, yalnız şahsi hakları ispat için gösterdiği delilden, başkalarının

uygun beyanlarına hacet olmadan, her zaman vazgeçebilir.

   Kabahate taallük eden veya şahsi dava üzerine görülen işlerde mahkeme davaya

ve feragate ve evvelce verilen kararlara bağlı olmayarak delillerin ne hudut da- hilinde ikame edileceğini tayin eder.

   Delil ve vakıanın geç ikame ve irat edilmesi
   Madde 239 - Bir delilin veya ispat olunacak vakıanın geç irat edilmesi,

ikamesi talebinin reddine sebep olmaz.

   Bununla beraber dinlenecek şahidin veya ehlihibrenin ismi hasma geç tebliğ

edilmiş yahut ispat edilecek hadise hasım tarafı için lazımgelen malümatı elde etmeğe vakit müsait olmıyacak derecede geç bildirmişse hasım tarafı delillerin ikamesi hitam bulmazdan evvel malümat almak üzere duruşmanın talikını istiyebi- lir.

   Reisin veya mahkemenin emriyle davet olunacak şahitler ve ehlihibre hak-

kında Cumhuriyet Müddeiumumisi ve maznun dahi bu hakkı haizdirler.

   Bu talepler hakkında mahkeme kanaatine göre karar verir.
   Sorgu sırasında maznunun mahkemeden çıkarılabileceği haller
   Madde 240 - Maznunun yüzüne karşı şeriklerinden birinin veya bir şahidin

hakikatı söylemiyeceğinden korkulursa, mahkeme sorgu ve dinleme sırasında o maznunun mahkeme salonundan çıkarılmasını emredebilir.

   Şukadar ki maznun tekrar getirildiği zaman gıyabında yapılan söz ve işle-

rin esaslı noktaları kendisine bildirilir.

   Şahidin ve ehlihibrenin dinlenlikten sonra mahkemeden uzaklaşmaları
   Madde 241 - Şahitler ve ehlihibre dinlendikten sonra ancak reisin emir ve

müsaadesiyle mahkemeden çıkabilirler. Bunun için evvelce Cumhuriyet Müddeiumu- misine ve maznuna sorulur.

   Duruşma sırasında okunacak sübut sebepleri
   Madde 242 - Sübut sebepleri olarak kullanılacak senetler ve sair evrak

duruşma sırasında okutturulur.

   Evvelce verilmiş olan mahkümiyet ilamlariyle adli sicil hulasaları ve şah-

si ahval sicilleri hakkında dahi bu suretle muamele olunur. Bu hüküm keşif ve muayeneyi tazammun eden zabıt varakaları hakkında da caridir.

   Delilin  bir şahitten ibaret olması
   Madde 243 - Bir vakıanın delili bir şahidin şahsi malümatından ibaret ise

bu şahit duruşma esnasında dinlenir.

   Şahidin daha evvelce şahadetini ihtiva eden zabıt varakalarının ve yazılı

beyanlarının okunması şifahi şahadet yerine geçemez.

   Zabıt varakalarının okunmasiyle iktifa olunabilecek haller
   Madde 244 - Bir şahit veya ehlihibre yahut maznunun şeriklerinden biri

vefat etmiş veya akıl hastalığına tutulmuş veya meskeni bulunmamış olursa ev- velce alınan ifadesini havi zabıt varakasının okunmasiyle iktifa olunabilir. Evvelce mahküm olan şerik hakkında dahi hüküm böyledir.

   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/50 md.) 162 ve 216 ncı maaddelere göre dinle-

nen tanık ve bilirkişilere ait tutanağın okunmasıyla da yetinilebilir.

   Zabıt varakalarının bu suretle okunması ancak mahkeme karariyle olur. Bu

kararda zabıt varakalarının okutturulmasını icap ettiren sebepler ve ifadesi okutturulan şahsın evvelce yeminle dinlenmiş olup olmadığı beyan olunacaktır. Bu hükümler şahit ve ehlihibrenin yeniden dinlenmesi halinde yeminin lüzumuna dair olan hükümleri değiştirmez.

   Şahitlikten çekinme hakkını sonradan kullanan şahidin ifadesi
   Madde 245 - Duruşmadan önce dinlenipte ilk defa olarak duruşma esnasında

şahitlik etmekten çekinmek hakkını kullanan şahidin yazılı ifadesi dahi okun- maz.

   Şahit ve ehlihibreye evvelce mazbut ifadelerin okunabileceği haller
   Madde 246 - Şahitlerden veya ehlihibreden biri bir vakıayı hatırlayamadı-

ğını beyan ederse evvelki şahadetini muhtevi olan zabıt varakasının o vakıaya mütaallik olan kısmı okunarak meseleyi hatırlamasına yardım edilir.

                                                                          *
   Şahidin son şahadetiyle evvelki ifadesi arasında tenakuz bulunupta duruşmayı

kesmeksizin başka suretle telif veya izalesi mümkün olmazsa mazbut ifadesi oku- nabilir.

   Maznunun evvelce mazbut ifadesinin okunabileceği haller
   Madde 247 - Maznunun hakim tarafından tanzim kılınan zabıt varakasındaki

ifadesi ikrarına delil olmak üzere okunabilir.

   Maznunun evvelki ve sonraki ifadeleri arasında tenakuz bulunupta duruşmayı

kesmeksizin başka suretle telif veya izalesi mümkün olmazsa mazbut ifadesi oku- nabilir.

   İfadelerin okunduğunun zapta yazılması
   Madde 248 - 246 ve 247 nci maddelerde beyan olunan hallerde okuma keyfiyeti

ve bunu icap ettiren sebepler Cumhuriyet Müddeiumumisinin veya maznunun talebi üzerine zabıtnameye yazılır.

   Raporların ve diğer evrakın okunması
   Madde 249 - Maznunun tavru hareketine dair şahadetnameler müstesna olmak

üzere başka bir şahadetname veya mütalaayı muhtevi olarak resmi dairelerden ya- zılı evrak ile muayeneyi havi tabip veya ehlihibre raporları okunabilir.

   Bu raporlar üzerine istizaha lüzum görülürse imza edenlerin yazılı veya

şifahi olarak fenni mütalaaları alınır. Şukadar ki keşif ve muayeneye dair olan mütalaalar bir heyet tarafından verilmişse mahkeme duruşma esnasında heyetin mü- talaasını beyan etmek vazifesini azasından birine vermeği o heyete teklif edebi- lir.

   Dinlenme ve okunmadan sonra maznuna ne diyeceğinin sorulması
   Madde 250 - Şahidin, ehlihibrenin veya şerikinin dinlenmesinden ve herhangi

bir varakanın okunmasından sonra bunlara karşı bir diyeceği olup olmadığı maznu- na sorulur.

   Müddeiumuminin, maznun ve mesulü bilmalin iddiaları ve sözleri
   Madde 251 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   Delillerin ikame ve münakaşası bittikten sonra söz davacıya ve ondan sonra

Cumhuriyet Müddeiumumisine, sonra mesulü bilmale ve daha sonra da hemen maznuna verilir.

   Cumhuriyet Müddeiumumisi maznuna ve maznun ve müdafii de Cumhuriyet Müddei-

umumisine cevap vermek hakkını haizdirler. Reisin müsaadesile davacı ve mesulü bilmal de cevap verebilir. En son söz maznunundur.

   Maznun namına müdafi tarafından müdafaada bulunsa dahi müdafaaya ilave ede-

cek başka bir şey olup olmadığı maznuna sorulur.

   Tercüman bulundurulacak haller
   Madde 252 - Maznun Türkçe bilmiyorsa bir tercüman vasıtasiyle hiç olmazsa

Cumhuriyet Müddeiumumisinin ve müdafiin son iddia ve müdafaalarının neticeleri kendisine anlatılır.

   Sağır veya dilsiz olan maznuna bunlar yazı ile bildirilemiyecek olursa

58 inci madde mucibince muamele olunur.

   Duruşmanın bitmesi ve hüküm
   Madde 253 - (Değişik: 5/3/1973-1696/37 md.)
   Duruşmanın sona erdiği tefhim olunduktan sonra hüküm verilir.
   Sanığın beraatine veya mahkümiyetine, davanın reddine veya düşmesine ve

muhakemenin durmasına dair kararlar hükümdür.

   Aynı konuda, aynı sanık için evvelce verilmiş bir hüküm veya açılmış bir

dava var ise davanın reddine karar verilir.

   Kovuşturmanın ve dolayısiyle muhakemenin yapılması şarta bağlı tutulmuş

olup da şartın gerçekleşmediği anlaşılırsa, gerçekleşmesini beklemek üzere, muhakemenin durmasına karar verilir.

   Ceza Kanununun birinci kitabının dokuzuncu babında davanın düşmesi sebe-

bi olarak gösterilen haller varsa veya muhakeme şartının gerçekleşmeyeceği an- laşılırsa davanın düşmesine karar verilir.

   Derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma veya düşme kararı ve-

rilemez.

   Delilleri takdir salahiyeti
   Madde 254 - Mahkeme irat ve ikame edilen delilleri duruşmadan ve tahki-

kattan edineceği kanaate göre takdir eder.

   (Ek : 18/11/1992 - 3842 /24 md.)
   Soruşturma ve kovuşturma organlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri

deliller hükme esas alınamaz.

   Adi hukuk meselelerinde ceza mahkemelerinin salahiyeti
   Madde 255 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Bir fiilin suç olup olmaması, adi hukuka müteallik bir meselenin halli-

ne bağlı ise ceza mahkemesi bu meseleye dahi ceza işlerindeki usul ve deliller için mer`i kaidelere göre karar verir.

   Bununla beraber mahkeme, muhakemeyi talik ve hukuk davası açılması için

alakadarlara bir mehil verebilir.

   Hukuk mahkemesinden bu babda bir hüküm çıkmasını da bekliyebilir.
   Ceza mahkemelerinde son tahkikat esnasında suçtan zarar görenlerle maz-

nunların yaşlarında ceza hükümleri bakımından lüzum görülecek tashihlerin Nü- fus Kanunundaki usule göre icrası ceza mahkemesine aiddir. Bu babda verilecek karar esas hükümle birlikte temyiz olunabilir.

   Hüküm ve kararlarda lazım olan rey miktarı
   Madde 256 - Mahkemece hüküm ve kararlar ittifak veya ekseriyetle verilir.
   Muhalefet sebeplerinin zabıtnamede gösterilmesi mecburidir.
   Hükmün mevzuu ve suçu takdirde mahkemenin salahiyeti
   Madde 257 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Hükmün mevzuu, duruşmanın  neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden

ibarettir.

   (Değişik : 21/5/1985 - 3206/51 md.) Fiili takdirde mahkeme,iddia ve müda-

faalarla bağlı değildir.

   Suçun mahiyet ve vasfının değişmesi
   Madde 258 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   (Değişik: 21/5/1985-3206/52 md.) Sanık, suçun hukuki niteliğinin değiş-

mesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir halde bulundurulma- dıkça, iddianamede kanuni unsurları gösterilen suçun temas ettiği kanun hük- münden başkasıyla mahküm edilemez.

   Ceza Kanununda tayin edilmiş olup cezanın artırılmasını icab edecek ma-

hiyette bulunan hallerin ilk defa duruşma sırasında serdedilmesi halinde dahi aynı hüküm caridir.

   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/52 md.) Sanık, iddianamede yazılı suçtan daha

ağır bir madde hükmüne maruz bırakıldığını veya ikinci fıkrada gösterilen nite- likte yeni ileri sürülen hallerin mevcudiyetini bildirerek, savunmasını hazır- layamadığı iti- razında bulunacak olursa, mahkeme, duruşmanın başka güne bırakılmasına karar verir.

   Bundan başka mahkeme vaziyette hasıl olan değişiklikler neticesinde iddia

ve müdafaayı layıkile hazırlamak için muhakemenin talikine lüzum görürse gerek taleb üzerine ve gerek kendiliğinden muhakemeyi talik edebilir.

   (Ek: 5/3/1973 - 1696/38 md.) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirmeler varsa

müdafie yapılır. Müdafi sanığa tanınan haklardan onun gibi faydalanır.

   (Ek: 7/1/1981 - 2369/8 md.; Değişik: 21/5/1985 - 3206/52 md.)İddianamede

gösterilen suçun temas ettiği kanun maddelerinde belirtilen cezadan daha az bir ceza verilmesini gerektiren hallerde sanık, meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmez veya davetiye tebliğ edilemez ise bu maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz.

   Duruşma sırasında sanığın yeni bir suçunun ortaya çıkması
   Madde 259 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/53 md.)
   Sanığın, iddianamede yazılı suçtan başka bir suç işlemiş olduğu duruşma sı-

rasında ortaya çıkarsa, Cumhuriyet savcısının talebi ve sanığın muvafakatıyla her ikisi birlikte hükmolunmak üzere bu suç, duruşması yapılmakta olan işle bir- leştirilebilir.

   Yeni suç mahkemenin yetkisi haricinde olur veya kendisine göre daha üst bir

mahkemenin görevine dahil bulunursa yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.

   Hükmün esbabı mucibesinde  gösterilmesi lazımgelen noktalar
   Madde 260 - Maznun mahküm olursa hükmün esbabı mucibesinde mahkemece suçun

kanuni unsurları olmak üzere sabit ve muhakkak addedilen vakıalar gösterilir; eğer delil başka vakıalardan istintaç edilmiş ise bunlar dahi hükümde söylenir.

   Duruşma sırasında Ceza Kanununda muayyen olup cezanın kaldırılmasını veya

tahfif veyahut teşdidini mucip olacak mahiyetteki hallerin vücudu serdedilmiş ise hükmün esbabı mucibesinde bu hallerin sabit addedilip edilmediği gösteri- lir.

   Bundan başka mahkümiyete dair hükmün esbabı mucibesi Ceza Kanununun tatbik

olunan maddesini veya ceza miktarının tayinine hakimi sevkeden halleri muhtevi olur.

   Ceza Kanunu umumi surette daha hafif bir cezanın tatbikını esbabı muhaffi-

fe vücuduna bağlı kılmış ise bu sebeplerin vücudu kabul veya reddolunduğu tak- dirde hükmün esbabı mucibesi bunlara mütaallik kararları dahi gösterir.

   Kanun yollarına müracaata salahiyeti olanlar bu haklarından vaz geçtikleri-

ni beyan ederlerse suçun kanuni unsurlarını gösteren vakıaların ve tatbik edi- len kanun maddesinin söylenmesi yeter.

   Beraet halinde hükmün esbabı mucibesi maznunun isnat olunan suçu işlediği-

nin sabit olmamasından mı yoksa sabit ve mütehakkik addedilen suçun kanunda bir mahkümiyeti istilzam edemediğinden mi beraetine hükmolunduğunu gösterir.

   Hükmün ne suretle tefhim olunacağı
   Madde 261 (Değişik: 4/6/1985 - 3206/54 md.)
   Hükmün tefhimi duruşmanın sonunda, en az 268 inci maddede belirtilen hüküm

fıkrasının duruşma tutanağına geçirilerek okunması ve gerekçenin başlıca nokta- larının sözlü olarak bildirilmesi suretiyle olur.

   Hüküm fıkrası ayakta dinlenir.
   Hükmün tefhimi sırasında sanık hazır bulunduğu takdirde, varsa kanun yolla-

rı kendisine bildirilir.

   Vazifesizlik kararı verilmiyen hal
   Madde 262 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Mahkeme, duruşmada anlaşılan vasıf ve mahiyetini ileri sürerek davanın gö-

rülmesi derecesi dun bir mahkemeye aid olduğundan bahisle vazifesizlik kararı veremez.

   Vazifesizlik kararı verilmesi lazım gelen hal ve neticesi
   Madde 263 - (Değişik: 4/6/1985-3206/55 md.)
   Duruşmalarda sanığa yüklenen suçun, davayı gören mahkemenin görevini aştığı

veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.

   Bu karar aleyhine Cumhuriyet savcısı acele itiraz yoluna başvurabilir.
   Duruşma tutanağı
   Madde 264 - (Değişik: 21/5/1985-3206/56 md.)
   Duruşma için tutanak tutulur ve mahkeme başkanı ile zabıt katibi tarafın-

dan imzalanır. Mahkemece gerekli bulunduğunda duruşma safahatı, mahkemenin uy- gun ve lüzumlu göreceği teknik araçlarla tespit olunabilir. Bu tespite dayanı- larak sonradan düzenlenecek duruşma tutanaklarının, duruşma safahatına uygun olduğu, mahkeme başkanı ve tutanağı düzenleyen zabıt katibi tarafından tasdik edilir.

   Mahkeme başkanının özürü bulunursa tutanak üyelerin en kıdemlisi tarafından

imzalanır.

   Muhakeme zabıtnamesinin ihtiva edeceği noktalar
   Madde 265 - Muhakeme zabıtnamesi
   1 - Duruşmanın icra kılındığı yer ve tarihi,
   2 - Hakimlerin, Cumhuriyet Müddeiumumisinin, zabıt katibinin ve varsa ter-

cümanın adını,

   3 - İddianamede tavsif edildiği gibi suçun ne olduğunu,
   4 - Maznunların, müdafilerin, davacıların adlarını,
   5 - Muhakemenin açık mı yoksa gizli mi olduğunu,

ihtiva eder.

   Zabıtnamede yazılacak diğer noktalar
   Madde 266 - Zabıtname kısaca duruşmanın cereyanı ile neticelerini ve muha-

keme usulünün esaslı merasimine riayet olunduğunu vuzuhla gösterir.

   Duruşma esnasında okunulan evrak ve vesikaların neden ibaret olduğunu ve

dermeyan edilen iddiaların hulasalarını ve verilen kararlarla hüküm fıkrasını ihtiva eder.

   Duruşma bir sulh mahkemesinde cereyan etmişse zabıtname sorgularla şahitle-

rin beyanatının hulasalarını da ihtiva eder.

   Duruşma sırasında hadis olan bir vakıayı tesbit etmek yahut bir şahadet ve

beyanı tamamiyle yazmak iktiza ederse reis öylece yazılmasını ve okunmasını em- reder. Bunların okunduğu ve yazılan hususun tasdik olunduğu veya ne gibi iti- razlar edildiği zabıtnameye geçirilir.

   Zabıtnamenin ispat kuvveti
   Madde 267 - Duruşmanın nasıl yapılacağı hakkındaki kanuni merasime riayet

edilip edilmediği ancak zabıtname ile ispat olunabilir. Zabıtnamenin bu kısmı- na karşı yalnız sahtelik iddiası yapılabilir.

   Hükmün esbabı mucibesi ve hüküm fıkrasının ihtiva edeceği noktalar
   Madde 268 - Hükmün esbabı mucibesi tamamiyle zabıtnameye dercedilmemişse

tefhimden üç gün içinde dava dosyasına raptolunur.

   Hüküm ve kararlar buna iştirak eden hakimler tarafından imzalanır.
   Hükmün beyaz edilmesinde, hakimlerden biri imza edemeyecek halde ise ma-

niin sebebi reis tarafından ve bununda bulunmaması halinde hükümde hazır bulunan hakimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.

   (Değişik: 21/5/1985-3206/57 md.) Hüküm fıkrasında; 253 üncü maddeye göre

verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza mikta- rının, kanun yollarına başvurmanın mümkün olup olmadığını tereddüte yer verme- yecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.

   Hükümlerin ikinci nüshaları ve hulasaları reis ve zabıt katibi tarafından

imzalanır ve mahkeme mühriyle mühürlenir.

                            YEDİNCİ FASIL
                          Gaiplerin muhakemesi
   Gaibin tarifi
   Madde 269 - Meskeni bilinmeyen veya yabancı memlekette sakin olupta salahi-

yetli mahkeme huzuruna celbi mümkün olmıyan yahut bu surette davetin neticesiz kalacağı kuvvetle anlaşılan maznun gaip sayılır.

   Gaip hakkında duruşma açılması
   Madde 270 - Bir gaibin aleyhinde tahkikata mevzu teşkil eden suç para ceza-

sını veya müsadereyi yahut her ikisini istilzam ederse duruşma açılabilir.

   Bu bapta 271 den 277 nciye kadar olan madde hükümleri tatbik olunur.
   Madde 271 - (Mülga: 11/2/1959 - 7201/62 md.)
   Celpnamede yazılacak noktalar
   Madde 272 - Celpname; maznunun adını, sanını, yaşını, işini ve malüm ise

ikametgah ve meskenini, isnat olunan suçu ve duruşma günü ile saatini ihtiva eder.

   Bundan başka maznun mazereti olmaksızın hazır bulunmazsa duruşmanın yapıla-

cağı ihtarı celpnameye ilave olunur.

   Maznun namına duruşmaya kabul olunabilecek kimseler
   Madde 273 - Maznun namına bir müdafi duruşmaya gelebilir. Kanuni hısımla-

rından bir kimse de onu temsil etmek üzere, kendisinden bir vekaletname aran- maksızın kabul olunabilir.

   Madde 274 - (Mülga: 11/2/1959 - 7201/62 md.)
   Maznun namına kanun yollarına müracaat
   Madde 275 - 273 üncü maddede gösterilen kimseler, maznun için açık bulunan

kanun yollarına müracaat edebilirler.

   Muayyen eşyanın haczi
   Madde 276 - Hükmolunabilecek para cezasının en yüksek derecesini ve muha-

keme masraflarını istifaya yetişecek miktarda maznunun muayyen malları ica- bında hakim tarafından haczolunabilir. Bu haciz hakkında icra Kanununun hüküm- leri tatbik olunur.

   Haciz vaz`ını icap ettiren sebepler kalmazsa haciz kaldırılır.
   Umumi haciz
   Madde 277 - Yukardaki maddeye göre haciz kabil olmaz veya haczolunacak mal

yetmezse maznunun Türkiye`de elde edilebilecek bütün malları haczolunabilir. Bu karar Resmi Gazete ile ve mahkeme tensip ederse diğer gazetelerde ilan edilir.

   Haciz kararının Resmi Gazete ile birinci ilanından sonra, maznunun haczedi-

len mallar üzerindeki temliki tasarrufları Devlet Hazinesi hakkında hükümsüz- dür.

   Umumi haczi istilzam eden sebepler kalkar veya 276 ncı madde mucibince bir

malın haciz suretiyle Hazinenin hukuku temin edilirse umumi haczi kaldırılır.

   Haczin vaz`ı hangi gazetelerle ilan edilmişse kaldırıldığı da o gazeteler-

le ilan olunur.

   Gaip hakkında duruşma açılmaması ve aleyhine yapılacak işler
   Madde 278 - Gaip hakkında duruşma yalnız 270 inci maddede yazılı hallerde

açılır. Bu hallerden başkasında gaip aleyhinde yapılacak işler, ileride hazır bulunursa delillerin haliyle muhafazasını temin içindir.

   Bu işler 279 dan 287 nciye kadarki maddelere göre yapılır.
   Müdafi kabul intihabı
   Madde 279 - (Birinci fıkra Mülga: 21/5/1985-3206/82 md.)
   Maznunun kanuni hısımlarından olan kimseler dahi ona bir müdafi intihap et-

mek hakkını haizdirler.

   Şahitler ve ehlihibre yemin ile dinlenir.
   Tahkikat işlerinden gaibe haber verilip verilmeyeceği
   Madde 280 - Gaip olan maznun kendisine tahkikat işlerinin cereyanından ha-

ber verilmesini asla talep edemez.

   Bununla beraber hakim meskeni bilinen maznuna malümat verebilir.
   Gaibe ihtar
   Madde 281 - Meskeni bilinmiyen gaibe hakim huzurunda ispatı vücut etmesi

yahut meskenini bildirmesi gazetelerle ihtar olunabilir.

   Gaip hakkındaki delillerin ne suretle toplanacağı
   Madde 282 - Son tahkikat açıldıktan sonra maznunun gaip olduğu anlaşılırsa

başkaca toplanılması icap eden deliller bir naip veya istinabe olunan hakim va- sıtasiyle toplanır.

   Tevkif müzekkeresini icap ettirecek hallerde haciz
   Madde 283 - (Değişik: 28/6/1938 - 3515/1 md.)
   Aleyhinde hukuku amme davası açılmış olan gaib, tevkif müzekkeresi kesilme-

sini icab ettirecek kuvvetli şübheler altında ise Türkiye dahilindeki malları asliye mahkemesi reis veya hakimi tarafından verilecek kararla haczolunabilir.

   Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının birinci babında yazılı ölüm veya ağır-

hapis cezalarını müstelzim cürümlerden maznun olanların kaybolması halinde yu- karıki fıkraya göre mallarının haczine karar verilmesi mecburidir.

   Haciz kararının ilanı
   Madde 284 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Haciz kararı Resmi Gazete ile ve asliye mahkemesi reisi veya hakimi tensib

ederse diğer gazetelerle de ilan olunur.

                                                                            *
   Maznunun memnu olduğu tasarruflar ve idare makamı:
   Madde 285 - Resmi Gazete ile birinci ilandan sonra maznun haczedilen malları

üzerinde ölüme bağlı tasarruflardan maada tasarruflarda bulunamaz.

   Haciz kararı gaiplerin mallarını idare eden makama tebliğ edilir. Bu makam

malların idaresini temin için iktiza eden kanuni tedbirleri alır.

   Haczin kaldırılması ve ilanı:
   Madde 286 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Konmasını icab eden sebepler kalmazsa haciz kaldırılır.
   Haczin konduğu hangi gazetelerle ilan edilmişse kaldırıldığı da o gazeteler-

le ilan olunur.

   Madde 287 - (Mülga: 21/5/1985 - 3206/82 md.)
   Maznuna verilecek teminat varakası:
   Madde 288 - Mahkeme gaip olan maznun hakkında bir teminat varakası verebi-

lir.Bu teminat şartlara bağlanabilir.

   Teminat varakası hangi suç için verilmiş ise maznunu  yalnız ondan dolayı

tevkiften masun bulundurur.

   Maznun hürriyeti tahdit eden bir ceza ile mahküm olur veya kaçmak hazırlı-

ğında bulunur yahut teminat varakasının bağlı olduğu şartlara riayetsizlik eder- se teminatın hükmü kalmaz.

                            ÜÇÜNCÜ KİTAP
                            Kanun yolları
                            BİRİNCİ FASIL
                            Umumi hükümler
   Kanun yollarına müracaat hakkı:
   Madde 289 - Adli kararlar aleyhine gerek Cumhuriyet Müddeiumumisi ve gerek

maznun için kanun yolları açıktır.

   Cumhuriyet Müddeiumumisi maznun lehine olarak da kanun yollarına müracaat

edebilir.

   Müdafiin müracaat hakkı:
   Madde 290 - Müdafi maznunu açık arzusuna muhalif olmamak şartiyle kanun yol-

larına müracaat eyliyebilir.

   Kanuni mümessilin ve eşin müracaat hakkı
   Madde 291 - (Değişik: 18/11/1992 - 3842/25 md.)
   Sanığın kanuni mümessili ve eşi sanığa açık olan kanun yollarına süresi

içinde kendiliklerinden müracaat edebilirler. Sanığın müracaatına ilişkin hükümler, bunlar tarafından yapılacak müracaat ve onu takip eden işlemler için de geçerlidir.

   Mevkufun kanun yollarına müracaat usulü:
   Madde 292 - Mevkuf olan maznun tevkifhanenin bulunduğu mahaldeki mahkeme

katibine beyanatta bulunmak suretiyle de kanun yollarına müracaat edebilir. Katip bu bapta bir zabıt varakası yaparak hakim veya reise tasdik ettirir.

   Kanuni mehillere riayet edilmiş olmak için zabıt varakasının bu mehiller

içinde yapılmış olması lazımdır.

   Kanun yolunun tayininde hata:
   Madde 293 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Kabule şayan bir müracatta kanun yolunun veya merciinin tayininde yapılan

bir hata müracaat edenin hukukunu ihlal etmez. KANUNLAR, ŞUBAT 1993 (Ek -15)

   Müddeiumuminin  müracaatı neticesinin şümulü:
   Madde 294 - Cumhuriyet Müddeiumumiliği tarafından aleyhine kanun yoluna mü-

racaat olunan karar maznun lehine bozulabileceği gibi tadil de olunabilir.

   Müracaat hakkından vaz geçilmesi ve tesiri:
   Madde 295 - Kanun yollarına müracaatta bulunmak hakkının iskat olunması veya

vukubulmuş bir müracaattan vazgeçilmesi, bu müracaat için muayyen mehlin bitme- sinden önce dahi muteber olur. Şukadar ki Cumhuriyet Müddeiumumiliği tarafın- dan maznun lehine vukubulmuş olan müracaat onun muvafakati olmaksızın geri alı- namaz.

   Müdafiin vuku bulmuş bir müracaattan vaz geçebilmesi ayrıca hususi vekaleti

haiz bulunmasına bağlıdır.

   Duruşma başladıktan sonra vazgeçilmenin şartı:
   Madde 296 - Kanun yoluna müracaat üzerine verilecek karar duruşma ile veri-

lecekse, bu müracaatın geriye alınması ancak hasmın muvafakatiyle olabilir.

                            İKİNCİ FASIL
                              İtiraz
   İtiraz olunabilen kararlar:
   Madde 297 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/58 md.) Kanunda aksi yazılı olmadıkça mahkeme

naibi ve istinabe olunan hakimin kararları ile asliye mahkemesi başkan veya ha- kimi ve sulh hakiminin duruşmaya ilişkin olmayan kararları aleyhine itiraz olu- nabilir.

   Şahid, ehlihibre ve diğer şahıslar da kendilerine müteallik kararlar aleyhi-

ne itiraz edebilirler.

   İtiraz olunabilen veya olunamayan mahkeme kararları:
   Madde 298 - Mahkeme kararları aleyhine itiraz edilemez.
   (Değişik : 18/11/1992 - 3842/ 26 md.) Tutuklamaya, tutukluluğun devamına,

hacze ve üçüncü şahıslara ilişkin kararlar hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.

   itirazın tetkiki mercileri ve usulü:
   Madde 299 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/39 md.)
   İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir:
   1. (Mülga: 21/5/1985 - 3206/82 md.)
   2. Sulh hakiminin kararlarına karşı yapılan itirazların incelenmesi yargı

çevresi içinde bulundukları asliye mahkemesi başkan veya hakimine aittir.

   Sulh işleri asliye hakimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi

ağır ceza işlerini gören mahkeme başkanınındır. Sulh işleri asliye mahkemesi üye veya üye yardımcılarından biri tarafından görülüyorsa itirazı incelemeye o mahkemenin başkanı yetkilidir.

   3. (Değişik : 18/11/1992-3842/27 md.) Mahkeme naibi ve istinabe olunan

hakim kararları aleyhine yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları asliye veya ağır ceza mahkemesinin hakim veya başkanına ve asliye mahkemesi hakim ve başkanı tarafından verilen kararlar aleyhindeki itirazların incelen- mesi yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesi bulunması halinde, numara olarak kendisini takip eden daireye; son numaralı daire için bir numaralı daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi bulunması halinde ise, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.

   4. Yargıtay dairelerinin esas mahkeme sıfatı ile baktıkları davalardaki ilk

ve son duruşmalarda itirazları:

   A) Yargıtay üyesinin kararı aleyhine mensup oldukları daire başkanı,
   B) Yargıtay daire başkanının kararı aleyhine diğer daire başkanı,
   C) Yargıtay dairesinin kararı aleyhine diğer daire tetkik eder. Diğer dai-

reden maksat sayı itibariyle takibeden ceza dairesidir. Sonuncu daire bahis ko- nusu ise birinci dairedir.

   Karar aleyhine yapılan itiraz, kararı veren makama verilecek bir dilekçe

veya o hususta bir tutanak yazılmak üzere zabıt katibine yapılacak bir beyan ile olur. Tutanak beyanını ve imzayı mahkeme başkanı veya hakim tasdik eder.

   Acele hallerde itiraz, incelemeyi yapacak makama da arz olunabilir.
   Kararına itiraz olunan makam, itirazı varit görürse o kararı düzeltir. Aksi

takdirde hemen ve nihayet üç gün içinde itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.

   İtiraz üzerine icranın tehiri:
   Madde 300 - İtiraz istidasının verilmesi, aleyhine itiraz olunan kararın ic-

rasını tehir etmez.

   Şukadar ki kararına itiraz olunan makam veya bu itirazı tetkik edecek merci

icranın tehirini emredebilir.

   İtirazın hasma tebliği ve tahkikat yapılması:
   Madde 301 - İtirazı tetkik edecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için

itirazı hasma bildirebilir. Bu merci lüzum gördüğü tahkikatın yapılmasını emir veya kendisi ifa edebilir.

   İtirazın üzerine karar:
   Madde 302 - Kanunda yazılı olan haller müstesna olmak üzere itiraz hakkında

duruşma yapılmaksızın karar verilir. Şukadar ki icabında Cumhuriyet Müddeumumi- si dinlenir.

   İtiraz varit görülürse bunu tetkik eden merci aynı zamanda itirazın mevzuu

olan mesele hakkında da karar verir.

   İtiraz üzerine verilen kararlar:
   Madde 303 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/40 md.)
   İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Ancak, merci sanığın tutuklanma-

sına karar verirse, acele itiraz yoluna gidilebilir.

   Acele itiraz usulü
   Madde 304 - Acele itiraz halinde aşağıda yazılı hükümler tatbik edilir:
   İtiraz, 33 üncü maddeye göre alakadarın kararı öğrendiği günden itibaren

bir hafta içinde olmak lazımdır.

   Acelelik kabul edilmese dahi itiraz istidasının onu tetkik edecek mercie

verilmesi bu mehlin muhafazasını temin eder.

   Hakimler, aleyhine acele itiraz yoluna müracaat olunan kararlarını kendile-

ri değiştiremezler.

                            ÜÇÜNCÜ FASIL
                              Temyiz
   Temyizi Kabil Olan ve Olmayan Hükümler:
   Madde 305 - (Değişik: 21/1/1983 - 2789/1 md.)
   Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Ancak, onbeş sene

ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalar ile ölüm cezalarına ait hükümleri hiç bir harç ve masrafa tabi olmaksızın Yargıtayca re`sen tetkik olunur. KANUNLAR, ŞUBAT 1993 (Ek - 15)

   1. (Değişik: 18/11/1992 - 3842/28 md.) İkimilyon liraya kadar (İkimilyon

dahil) para cezalarına dair olan hükümler,

   2. (Değişik: 18/11/1992 - 3842/28 md.) Yukarı sınırı onmilyon lirayı

geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,

   3. Bu Kanun ile sair kanunlarda  kesin olduğu yazılı bulunan hükümler,
   Temyiz olunamaz.
   Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343 üncü

madde hükümleri dairesinde Yargıtaya başvurulabilir.

   Hükümden evvelki kararların temyizi:
   Madde 306 - Hükümden evvel verilip hükme esas teşkil eden kararlar dahi hü-

kümle bertaraf temyiz olunabilir.

   Temyiz sebebi:
   Madde 307 - Temyiz ancak hükmün kanuna muhalif olması sebebine müstenit

olur.

   Hukuki bir kaidenin tatbik edilmemesi yahut yanlış tatbik edilmesi kanuna

muhalefettir.

   Kanuna muhalefet halleri:
   Madde 308 - Aşağıda yazılı hallerde kanuna mutlaka muhalefet edilmiş sayı-

lır.

   1 - Mahkemenin kanun dairesinde teşekkül etmemiş olması,
   2 - Hakimlik vazifesine iştirakten kanunen memnu olan bir hakimin hükme iş-

tirak etmesi,

   3 - Makbul şüpheden dolayı hakkında ret talebi vakı olupta bu talep kabul

olunduğu halde hakimin hükme iştirak etmesi yahut bu talebin kanuna mugayir olarak reddolunması suretiyle hakimin hükme iştirak ettirilmesi,

   4 - Mahkemenin kanuna muhalif olarak davaya bakmağa kendini vazifeli veya

salahiyetli görmesi,

   5 - Cumhuriyet Müddeiumumisi yahut kanunen vücudu lazım diğer şahsın gıya-

bında duruşma yapılması,

   6 - Şifahi bir duruşma neticesi olarak verilen hükümde aleni muhakeme kaide-

sinin ihlal edilmesi,

   7 - Hükmün esbabı mucibeyi ihtiva etmemesi,
   8 - Hüküm için mühim olan noktalarda mahkeme karariyle müdafaa hakkının tah-

dit edilmiş olması.

   Maznunun lehine olan kaidelere muhalefet:
   Madde 309 - Maznunun lehine olan hukuki kaidelere muhalefet, maznunun aley-

hine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet Müddeiumumiliğine bir hak vermez.

   Temyiz talebi ve süresi:
   Madde 310 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/60 md.)
   Temyiz talebi, hükmün tefhiminden bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye

bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanla olur. Beyan tuta- nağa geçirilir ve tutanak hakime tasdik ettirilir.

   Hükmün tefhimi sanığın yokluğunda olmuşsa bu süre tebliğ tarihinden başlar.
   Sulh mahkemelerinin temyizi kabil kararları, yargı çevresi içinde bulunduk-

ları asliye ve ağır ceza mahkemeleri nezdindeki Cumhuriyet savcıları tarafın- dan, tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz edilebilir.

   Eski hale getirme müddeti içinde temyiz müddetinin cereyanı:
   Madde 311 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   Maznun aleyhine gıyaben sadır olan hükümlerde eski hale getirme talebinin

müddeti içinde temyiz müddeti de cereyan eder. Maznun, eski hale getirme tale- binde bulunur ise bu talebin reddi ihtimalini nazara alarak müddeti içinde istidaname vermek veya zabıt katibine bir beyan yapmakla temyiz talebinde bu- lunmalıdır. Bu halde temyize taallük eyliyen işler eski hale getirme talebi hakkında karar verilinciye kadar tehir olunur.

   (İkinci fıkra Mülga: 21/5/1985-3206/82 md.)
   Eski hale getirme talebinde bulunmaksızın temyiz yoluna gidilmiş ise bu

muamele; eski hale getirmek talebi hakkından vaz geçmeği gösterir.

   Temyiz istidasının tesiri:
   Madde 312 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   Müddeti içinde verilen temyiz istidası hükmün kat`ileşmesine mani olur.
   Hüküm, temyiz eden tarafa esbabı mucibesile tefhim edilmemişse temyiz olun-

duğuna mahkemenin ıttılaından bir hafta içinde tebliğ edilir.

   Temyiz istidası ve ihtiva edeceği noktalar:
   Madde 313 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   Temyiz eden taraf hükmün hangi cihetine itiraz ve neden dolayı bozulması-

nı taleb etmekte olduğunu temyiz istidasında veya beyanında veyahut layihasında gösterir.

   Temyiz için istinad edilen sebeplerde muhakeme usulüne müteallik hukuki

bir kaideye mi yoksa kanuni diğer hükümlere mi, muhalefet etmiş olmasından dolayı itiraz olunduğu gösterilir. Birinci halde kanuna muhalif olan vak`alar izah olunur.

   İhtiyarı temyiz layihası:
   Madde 314 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   (Değişik: 21/5/1985-3206/61 md.) Temyiz dilekçesinde veya beyanında tem-

yiz sebepleri gösterilmemişse temyiz dilekçesi için belirlenen sürenin bitme- sinden yahut gerekçeli karar henüz tebliğ edilmemişse tebliğinden itibaren bir hafta içinde hükmü temyiz olunan mahkemeye bu sebepleri ihtiva eden bir layiha da verilebilir. Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz sebeplerini göstermemiş ise; temyiz isteğinin sanığın lehinde veya aleyhinde olduğunu açık- ça belirtmesi gerekir.

   Layihanın verilmemesi veya istida veya beyanda temyiz sebeplerinin gös-

terilmemesi temyiz tetkikatı yapılmasına mani değildir.

   Temyiz maznun tarafından yapılmış ise bu layihalar kendisi veya müdafi

tarafından imza edilerek verilir.

   Müdafii yoksa maznun bu hususta bir zabıt varakası tutulmak üzere zabıt

katibine yapacağı bir beyanla esbabı mucibesini dermeyan edebilir. Bu zabıt varakası reis veya hakime tasdik ettirilir.

   Temyiz talebinin kabule şayan olmamasından dolayı hükmü veren mahkemece

reddi:

   Madde 315 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/62 md.) Temyiz isteği kanuni sürenin geçmesinden

sonra yapılmış veya temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmişse veya temyiz edenin buna hakkı yoksa, hükmü temyiz olunan mahkeme bir karar ile temyiz di- lekçesini reddeder.

   Temyiz eden taraf red kararının kendisine tebliğinden itibaren bir hafta

Temyiz Mahkemesinden bu hususta bir karar verilmesini taleb edebilir. Bu tak- dirde dosya Temyiz Mahkemesine gönderilir. Şu kadar ki, bu sebepten dolayı hük- mün infazı tehir olunmaz.

   Temyiz istida ve layihasının tebliği ve cevabı:
   Madde 316 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   315 inci maddeye göre hükmü veren mahkemece reddedilmiyen temyiz talebine

dair istida ve varsa yalnız layihanın bir sureti temyiz talebinde bulunan tara- fın hasmına tebliğ olunur. Hasım tarafı bir hafta içinde yazı ile cevabı vere- bilir.

   Temyiz eden tarafın hasmı maznun ise bu hususta bir zabıt varakası tutul-

mak üzere zabıt katibine yapılacak bir beyanla da cevabını verebilir. Cevap layihası verildikten veya bunun için muayyen müddet bittikten sonra dava dosya- sı Cumhuriyet Müddeiumumisi tarafından temyiz mahkemesine verilmek üzere Cumhu- riyet Başmüddeiumumiliğine gönderilir.

2.1.2003 t. 4778 sk. ile EK FIKRA:
   Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname taraflara ilgili

dairece tebliğ olunur.

   Yargıtayca temyiz isteğinin reddi:
   Madde 317 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/63 md.)
   Yargıtay, süresi içinde temyiz dilekçesinin verilmediğini veya beyanının

yapıldığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olma- dığını görürse, temyiz isteğini reddeder, görmezse incelemesini yapar.

   Ağır ceza hükümlerinin tetkikinde duruşma:
   Madde 318 - Ağır cezaya mütaallik hükümlerde Temyiz Mahkemesi tetkikatını

maznunun temyiz istidasındaki talebi üzerine veya dilerse resen duruşma icrası suretiyle yapar. Duruşma gününden maznuna veya talebi üzerine müdafiine haber verilir. Maznun duruşmada hazır olabileceği gibi kendisini vekaletnameyi haiz bir müdafi ile de temsil ettirebilir.

   Maznun mevkuf ise bizzat ispatı vücut etmek talebinde bulunamaz.
   Duruşmada usul:
   Madde 319 - Temyiz Mahkemesinde duruşma raportör aza tarafından işin izahı

ile başlar. Bu azanın duruşmadan önce raporunu tanzim ve imza ile dosyaya koy- muş olması lazımdır.

   Raportör azanın izahatını müteakıp Cumhuriyet Başmüddeiumumisi, maznun

ve müdafii iddialarını beyan ve bunları izah için söz alırlar. Bunlar arasında temyizi talep etmiş olan taraf önce dinlenir. Son söz maznunundur.

   Temyiz Mahkemesince tetkik edilecek noktalar:
   Madde 320 - Temyiz Mahkemesi, temyiz istida ve layihasında irat olunan

hususlar ile temyiz talebi usule ait noksanlardan dolayı olmuş ise temyiz isti- dasında bu cihete dair beyan edilecek vakıalar hakkında tetkikler yapabileceği gibi hükme tesiri olacak derecede kanuna muhalefet edilmiş olduğunu görürse talepte mevcut olmasa dahi bu hususu tetkik eder.

   313 üncü maddenin ikinci fıkrasında gösterilen müstenidattan başka tem-

yiz müddeasını teyit için yeniden müstenidat göstermeğe lüzum yoktur.

   Bununla beraber böyle müstenidat arzolunmuşsa kabul olunur.
   Temyiz Mahkemesince hükmün bozulması:
   Madde 321 - Temyiz Mahkemesi, aleyhine itiraz olunan hükmü hangi cihetten

kanuna muhalif görmüşse o cihetten bozar.

                                                                          *
     Hükmün bozulmasına sebep olan kanuna muhalefet keyfiyeti, bu hükme esas

olarak tesbit edilen vakıalarda olmuş ise bu muameleler dahi aynı zamanda bozu- lur.

     Temyiz Mahkemesince davanın esasına hükmedilecek haller ve karar tashihi:
     Madde 322 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
     (Değişik: 5/3/1973-1696/44 md.) Hükme esas olarak tespit edilen vakıa-

lara tatbikinde kanuna muhalefet edilmesinden dolayı o hüküm bozulmuş ise Yargıtay aşağıda yazılı olan hallerde kendisi davasının esasına hükmeder.

     1. Vakıanın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraete veya davanın

düşmesine yahut aşağı - yukarı haddi olmayan sabit bir cezaya hükmolunması icabederse,

     2. Yargıtay Başsavcılığının iddiasına uygun olarak suçluya kanunda yazılı

cezanın en aşağı derecesini uygulamayı uygun görürse,

     3. Mahkemece sabit görülen suçun unsurları ve vasfı ve cezası hükümde

doğru gösterilmiş olduğu halde sadece kanunun madde numarası yanlış yazılmış ise,

     4. Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun suçun cezasını azaltmış ve mahke-

mece suçluya ceza tayininde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç sayılmamış olmaktan dolayı birinci halde daha az bir cezanın hükmü ve ikinci halde hiç ceza hükmolunmaması gerekirse,

     5. Açıkca tespit edilmiş olan suçlunun doğum ve suç tarihlerine göre ceza

tayininde gerekli indirme yapılmamış veya yanlış olarak indirme yapılmış ise,

     6. Arttırma veya indirme sonu ceza müddeti veya miktarını tayinde maddi

hata yapılmış ise,

     7. Hükmedilmiş olan ceza yerine Ceza Kanununun 29 uncu maddesince adli

tevbih kararı verilmesi icabederse,

     8. Ceza Kanununun 29 uncu maddesindeki tertibin gözetilmemesi yüzünden

eksik veya fazla ceza verilmiş ise,

     9. (Değişik: 21/5/1985 - 3206/64 md.) Harçlar Kanunu ile yargılama gider-

lerine ilişkin hükümlere ve Avukatlık Kanununa göre düzenlenen ücret tarifesine aykırılık yapılmışsa.

     Sair hallerde Temyiz Mahkemesi işi yeniden tetkik ve hükmolunmak üzere

hükmü bozulan mahkemeye veya o derecede diğer civar bir mahkemeye gönderir.

     Cezayı müstelzim suç daha dun derecedeki bir mahkemenin vazifesi dahilin-

de ise Temyiz Mahkemesi işi o mahkemeye gönderebilir.

     Ceza dairelerinden birinin kararına karşı Cumhuriyet Başmüddeiumumisi,

ilamın kendisine verildiği tarihten otuz gün içinde Ceza Umumi Heyetine itiraz edebilir.

     Ceza dairelerinin veya Ceza Umumi Heyetinin kararlarına karşı tashihi

karar usulü ancak hükmün ve kararın zat ve mahiyetine doğrudan doğruya müessir olmak üzere temyiz istida veya layihasında veya tebliğnamede dermeyan olunan bir hususun ve bunlar haricinde esas hükme müessir noksan ve hataların temyizen nazara alınmıyarak meskütünanh kalması hallerinde caridir.

     (Değişik: 21/5/1985 - 3206/64 md.) Karar düzeltilmesini istemek yetkisi

Cumhuriyet Başsavcısına aittir. Bu talep üzerine Yargıtay incelemesi, asıl ilamı vermiş olan daire veya Genel Kurulca yapılır. Karar düzeltme talebinin; dosyanın mahalline iadesini müteakip hükmün infazı için Cumhuriyet savcılığınca ödeme emri veya

davetiyenin hükümlüye tebliği veya yakalama müzekkeresinin infazına başlandığı tarihten, mahalline gönderilmesi gerekmeyen dosyalar için de Cumhuriyet Baş- savcılığı tarafından ilgili Cumhuriyet savcılığı aracılığı ile yapılacak tebli- gattan itibaren bir ay içerisinde yapılması gerekir. Mahalli Cumhuriyet savcı- sı, bu süre içinde ilgililerin başvurusu üzerine, düşüncesiyle birlikte evrakı gereği takdir edilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığına gönderir. Ancak bu durum infazın geri bırakılmasını gerektirmez. Cumhuriyet Başsavcısı durumu inceleyip düzeltme talebini uygun gördüğü takdirde infazın geri bırakılmasını derhal mahalline bildirir ve ondan sonra gereğini yapar. Mahalli Cumhuriyet savcısı da re`sen Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak karar düzeltme isteğinde buluna- bilir, ancak bu halde bir aylık süre kaydı aranmaz. Karar düzeltme talebi red- dedilirse bir daha karar düzeltme talebinde bulunulamaz.

   Vazifesizlik veya salahiyetsizlik sebebiyle bozulan hükmün nereye gönde-

rileceği:

   Madde 323 - HÜküm, mahkemenin haksız olarak kendisini vazifeli veya sala-

hiyetli görmesinden dolayı bozulmuşsa Temyiz Mahkemesi aynı zamanda işi vazife- li veya salahiyetli mahkemeye gönderir.

   Yargıtayda hükmün tefhimi:
   Madde 324 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/65 md.)
   Hüküm, 261 inci madde hükmüne göre tefhim edilir. Bu mümkün olmadığı tak-

dirde duruşmanın bitiminden itibaren bir hafta içinde karar verilir.

   Hükmün bozulmasının diğer maznunlara sirayeti:
   Madde 325 - Hüküm, cezanın tatbikatında kanuna muhalefet edilmesinden

dolayı maznun lehine olarak bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunamamış olan diğer maznunlara da tatbikı kabil olursa bu maznunlar dahi temyiz talebinde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından istifade ederler.

   Davaya yeniden bakacak mahkemenin hak ve mecburiyetleri:
   Madde 326 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/66 md.)
   Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme,

ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.

   Sanık veya müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya dave-

tiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir. Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir.

   Yargıtaydan verilen bozma kararına mahkemelerin ısrar hakkı vardır. Israr

üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir.

   Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya

291 inci maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden veri- len hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz.

                            DÖRDÜNCÜ KİTAP
                            BİRİNCİ FASIL
                    Muhakemenin iadesi ve yazılı emir
   Mahkümun lehine muhakemenin iadesi sebepleri :
   Madde 327 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Kat`ileşen bir hükümle neticelenmiş olan bir dava aşağıda yazılı hallerde

mahkümun lehine olarak muhakemenin iadesi yolile tekrar görülür:

                                                                       *
   1 - Duruşmada ihticaç olunan ve hükme tesir eden bir vesikanın sahteliği

tebeyyün ederse.

   2 - Yemin verilerek dinlenmiş olan bir şahid veya ehlihibrenin hükme mües-

sir olacak surette mahküm aleyhine kasd veya ihmal ile hakikat hilafında şahit- likte bulunduğu veya rey verdiği anlaşılırsa.

   3 - Bizzat mahküm tarafından sebebiyet verilmiş olan kusur müstesna olmak

üzere hükme iştirak etmiş olan hakimlerden biri aleyhine ceza tatbikatını ve kanuni bir ceza ile mahkümiyeti istilzam edecek mahiyette olarak vazifelerini ifada kusur etmişse.

   4 - Ceza hükmü, hukuk mahkemesinin bir hükmüne müstenid olup da bu hüküm

kat`ileşmiş olan diğer bir hüküm ile bozulmuş ise.

   5 - Yeni vakıalar veya yeni deliller dermeyan edilip de bunlar yalnız

başına veya evvelce irad edilen delillerle birlikte nazara alındıkları takdirde maznunun beraetini veya daha hafif bir cezayı havi kanun hükmünün tatbiki ile mahküm olmasını istilzam edebilecek mahiyette olursa. Şu kadar ki kabahat hükümleri hakkında ancak evvelce mahküm tarafından öğrenilmemiş olan veya kendi kusurile olmıyarak evvelce irad edilmemiş bulunan vakıalar veya deliller derme- yan olunabilir.

   İcranın tehiri:
   Madde 328 - Muhakemenin iadesi talebi hükmün icrasını tehir etmez. Şu kadar

ki mahkeme icranın tehir veya tevkifine karar verebilir.

   Muhakemenin iadesine mani olmayan haller:
   Madde 329 - HÜkmün icra edilmiş olması ve hatta mahkümun ölümü muhakemenin

iadesi talebine mani olmaz.

   Ölüm halinde ölenin karısı veya kocası, usulü, füruu, erkek veya kız kar-

deşleri muhakemenin iadesi talebinde bulunabilirler.

   Mahkümun aleyhine muhakemenin iadesi sebepleri:
   Madde 330 - (Değişik: 7/6/1937 - 3207/1 md.)
   Katileşen bir hüküm ile neticelenmiş olan bir dava aşağıda yazılı hallerde

maznun veya mahkümun aleyhine olarak muhakemenin iadesi yolu ile tekrar görü- lür:

   1 - Duruşmada maznunun veya mahkümun lehine ihticaç olunan ve hükme müessir

olmuş bulunan bir vesikanın sahteliği tebeyyün ederse;

   2 - Yemin verilerek dinlenmiş olan bir şahit veya ehlihibrenin hükme mües-

sir olacak surette maznun veya mahküm lehine kasıt veya ihmal ile hakikat hila- fına şahitlikte bulunduğu veya rey verdiği anlaşılırsa;

   3 - Hükme iştirak etmiş olan hakimlerden biri aleyhine ceza tatbikatını ve

kanuni bir ceza ile mahkümiyeti istilzam edecek mahiyette olarak vazifelerini ifada kusur etmiş ise;

   4 - Maznun beraat ettikten sonra suça müteallik itimada şayan bir ikrarda

bulunmuş ise.

   Muhakemenin iadesi caiz olmayan hal:
   Madde 331 - Kanunun aynı maddesinde münderiç hudut içinde olmak üzere ceza-

nın tadili maksadiyle muhakemenin iadesi caiz değildir.

   İade sebeplerinden olan cezayı mucip bir suça istinat eden iade talepleri-

nin kabulü şartları:

    Madde 332 - Cezayı müstelzim bir suçun vücuduna istinat eden muhakemenin

iadesi talebi ancak o suçtan dolayı katileşmiş bir hüküm bulunduğu veya delil- lerin yokluğundan başka sebepler yüzünden takibat ve tahkikatın icra ve devamı mümkün olamadığı takdirde kabul olunur.

   İade talebi hakkında tatbik olunacak hükümler:
   Madde 333 - Kanun yollarına müracaat hakkındaki umumi hükümler muhakemenin

iadesi talebi hakkında dahi caridir.

   İade talebinin neleri ihtiva edeceği ve nasıl yapılacağı:
   Madde 334 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Muhakemenin iadesi talebi bu talebin kanuni sebeplerile sübut delillerini

ihtiva eder.

   Maznun veya 329 uncu maddenin ikinci fıkrasında gösterilen kimseler muhake-

menin iadesi talebini bir istida ile yahut bu hususta bir zabıt varakası tutul- mak üzere mahkeme katibine yapacakları bir beyanla dermeyan edebilir.

   İade talebinin kabule şayan olmadığı kararı ve mercii:
   Madde 335 - Muhakemenin iadesi talebiyle hükmüne itiraz olunan mahkeme bu

talebin kabule şayan olup olmadığına karar verir. Temyizi dava üzerine Temyiz Mahkemesince verilmiş olan bir hükmün mevzuunu teşkil eden davanın muhakemesi- nin iadesi talep olunupta gösterilen sebepler 327 veya 330 uncu maddelerin üçüncü numaralarında yazılı sebeplerden başkaları ise muhakemenin iadesi tale- bine karar vermek salahiyeti evvelce hükmü temyiz edilmiş bulunan mahkemeye aittir.

   Muhakemenin iadesi talebinin kabule şayan olup olmadığına dair olan karar

duruşma yapılmaksızın verilir.

   İade talebinin kabule şayan olmaması sebepleri ve kabulü halinde yapılacak

muamele:

   Madde 336 - Muhakemenin iadesi talebi kanunda muayyen şekilde dermeyan

edilmemiş veya muhakemenin iadesini icap ettirecek kanuni hiç bir sebep göste- rilmemiş yahut bunu teyit edebilecek sübut delilleri beyan edilmemiş ise bu talep kabule şayan olmamak noktasından reddedilir.

   Aksi halde muhakemenin iadesi talebi, bir diyeceği varsa bildirmek üzere

bir mehil tayin edilerek hasım tarafına tebliğ olunur.

   Delillerin toplanması:
   Madde 337 - Mahkeme muhakemenin iadesi talebini esas itibariyle kabul eder-

se icabında delillerin toplanmasını bir naibe veya istinabe hakimine havale eder.

   Dinlenecek şahitlere veya ehlihibreye yemin verilip verilmemesini mahkeme

takdir eder.

   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/67 md.) Delillerin toplanması sırasında ilgili-

lerin hazır bulunmaları hakkında, hazırlık tahkikatına ilişkin hükümler uygu- lanır.

   Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet Müddeiumumisi ve maznun

tayin edilecek mehil içinde mütalaa ve mülahazalarını beyana davet olunur.

                                                                         *
   İade talebinin esassız olmasından dolayı reddi, aksi takdirde duruşma:
   Madde 338 - Muhakemenin iadesi talebinde serdolunan iddialar kafi derecede

teeyyüt etmez yahut 327 ve 330 uncu maddelerin birinci ve ikinci numaralarında yazılı hallerde işin vaziyetine nazaran bunların evelce verilmiş olan hükme hiç bir tesiri olmadığı anlaşılırsa muhakemenin iadesi talebi esassız olması noktasından duruşma yapılmaksızın reddedilir.

   Aksi halde mahkeme muhakemenin iadesine ve yeniden duruşmanın icrasına ka-

rar verir.

   Duruşma yapılmaksızın iade talebinin tetkiki:
   Madde 339 - Mahküm vefat etmişse mahkeme yeniden duruşma yapmaksızın ve

fakat icabında iktiza eden delilleri topladıktan sonra ya mahkümun beraetine veya muhakemenin iadesinin reddine karar verir.

   Sair hallerde dahi mahkeme bu hususta kafi delil varsa yine duruşma yapmak-

sızın mahkümun derhal beraetine karar verir.

   Şukadar ki takibat hukuku amme davasının açılması suretiyle vukubulmuşsa

zikredilen karar ancak Cumhuriyet Müddeiumumisinin muvafık mütalaasiyle verile- bilir.

   Mahkeme beraet karariyle beraber evvelki hükmün iptalini de karar altına

alır.

   Muhakemenin iadesi talebinde bulunan kimse isterse, masrafı Hazineye ait

olmak üzere evvelki hükmün iptali Resmi Gazete ile ilan olunacağı gibi mahkeme- nin tensibine göre diğer gazetelerle de ilan edilebilir.

   İade talebi hakkındaki karar aleyhine acele itiraz:
   Madde 340 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/45 md.)
   336 ve 338 inci maddeler gereğince verilen kararlara karşı acele itiraz

yoluna gidilebilir.

   Yeniden duruşma neticesinde verilecek hüküm:
   Madde 341 - Yeniden yapılacak duruşma neticesinde mahkeme ya evvelki hükmü

tasdik eder veya iptal ile dava hakkında yeni baştan hüküm verir.

   Muhakemenin iadesi talebi yalnız mahküm tarafından olur yahut mahkümun

lehine olarak Cumhuriyet Müddeiumumisi veya 291 inci maddede gösterilen kimse- ler tarafından yapılırsa yeniden verilecek hüküm evvelki hüküm ile tayin edil- miş olan cezadan daha ağır bir cezayı ihtiva edemez.

   Haksız çıkandan alınacak para cezası:
   Madde 342 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/68 md.)
   Muhakemenin iadesi talebinde bulunan hükümlü haksız çıkar ve kötü niyetli

olursa onbin liradan ellibin liraya kadar ağır para cezası da hükmolunur.

   Yazılı emir ile bozma:
   Madde 343 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Hakim tarafından ve mahkemelerden verilen ve Temyiz Mahkemesince tetkik

edilmeksizin kat`ileşen karar ve hükümlerde kanuna muhalefet edildiğini haber alırsa Adliye Vekili, o karar veya hükmün bozulması için Temyiz Mahkemesine müracaat etmesi için Cumhuriyet Başmüddeiumumiliğine yazılı emir verebilir. Bu emirde bozulmayı müstelzim kanuni sebepler gösterilir.

   Cumhuriyet Başmüddeiumumisi tebliğnamesine yalnız bu sebepleri yazar ve

dosyayı Temyiz Mahkemesine verir. KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

   Temyiz Mahkemesi dermeyan olunan sebepleri varid görürse karar ve hükmü

bozar.

   Mahkemelerden davanın esasına da şamil olarak verilen hükümlerin bu suretle

bozulması alakadar kimseler aleyhine tesir etmez.

   Bozulma, bu kimselerin lehine ise aşağıda yazıldığı gibi muamele olunur:
   1 - Varid görülen bozma sebepleri mahküm olan kimsenin cezasının tamamile

kaldırılmasını müstelzim ise, Temyiz Mahkemesi evvelce hükmolunan cezanın çek- tirilmemesini kararında ayrıca yazar.

   2 - Varid görülen bozma sebebleri mahküm olan kimsenin cezasının tamamile

kaldırılmasını müstelzim olmayıp da hafif bir cezanın tatbikını mucib ise, Tem- yiz Mahkemesi tatbiki iktiza eden cezanın neden ibaret olduğunu da kararında gösterir.

   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/69 md.) Eğer bozma davanın esasını halletmeyen

mahkeme kararları hakkında ise, yeniden yapılacak inceleme ve araştırma netice- sine göre gereken karar verilir.

                            BEŞİNCİ KİTAP
             Suçtan mağdur olan kimselerin davaya iştiraki
                            BİRİNCİ FASIL
                              Şahsi dava
   Suçun şahsi dava açmakla takibi halleri:
   Madde 344 - Aşağıda yazılı hallerde önce Cumhuriyet Müddeiumumisinin işti-

rakini tahrike hacet olmaksızın zarar gören kimse şahsi dava açmak suretiyle suçu doğrudan doğruya takip edebilir:

   1 - Ceza Kanununun 191 inci maddesinin son fıkrasında yazılı tehdit.
   2 - Ceza Kanununun 193 üncü maddesinin birinci fıkrasında yazılı haneye

taarruz.

   3 - Ceza Kanununun 195 ve 197 nci maddelerinde yazılı gayrın sırrını ifşa.
   4 - Ceza Kanununun 456 ncı maddesinin son fıkrasında ve 459 uncu maddesinin

bir numarasında yazılı müessir fiiller.

   5 . (Değişik: 11/5/1988 - 3445/16. md.) Ceza Kanununun 480 ve 482 nci mad-

delerinde yazılı hakaret ve sövme,

   (şu kadar ki, bu suçlar Ceza Kanununun 164 ve 166 ncı maddelerinde yazılı

mahiyette olursa veya neşir yoluyla veya radyo ve televizyon veya benzeri kitle haberleşme araçlarıyla işlenmişse usulüne göre Cumhuriyet savcıları tarafından takip olunur.)

   6 - Ceza Kanununun 516 ncı maddesinin birinci fıkrasında ve 518 inci madde-

sinde yazılı izrar ve tahrip.

   7 - Ticaret Kanununun 64 ve 65 inci maddelerinde yazılı gayrı kanuni reka-

bet.

   8 - Hususi nizamlar ve kanunlarda yazılı edebi ve sınai mülkiyetlere ve gü-

zel sanatlar mülkiyetine mütaallik suçlar.

   Mağdur olan kimsenin kanuni mümessili varsa şahsi dava açmak ona aittir.
   Mağdur bir cemiyet veya şirket olupta hukuk işlerinde bu sıfatla dava açmak

ehliyetini haiz ise dava salahiyeti bu cemiyet veya şirketi temsil edenler ta- rafından kullanılır.

   Bir suçtan dolayı birden fazla kimselerin şahsi dava haklarını nasıl kulla-

nacakları:

   Madde 345 - Bir suçtan dolayı birden fazla kimselerin şahsi dava açmağa

hakları varsa bu haklarını yekdiğerinden ayrı olarak kullanabilirler.

   Bununla beraber şahsi dava alakadarlardan biri tarafından açılmışsa diğer-

leri o davaya girebilirler ve girdikleri zamanda dava ne halde ise ancak o hal- de iştirak ederler.

   İşin esasına ait olsa bile sadır olan bütün kararlar şahsi dava açmamış

olan ve aynı vaziyette bulunan alakadarlara karşı dahi maznun lehine tesir eder.

   Ammenin menfaati noktasından C.M.U. sinin dava hakkı:
   Madde 346 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   344 üncü maddede yazılı hallerde alakadarların müracaatı üzerine Cumhuriyet

Müddeiumumisinin hukuku amme davasını açabilmesi ancak amme menfaatinin bulun- masına bağlıdır.

  Şahsi dava muhakemesinde Cumhuriyet Müddeiumumisinin vaziyeti:
  Madde 347 - Şahsi bir dava üzerine açılan muhakemeye Cumhuriyet Müddeiumumi-

si iştirake mecbur değildir.

  Cumhuriyet Müddeiumumisi işin her halinde ve hüküm katileşinceye kadar bir

beyan ile takibata başlayabilir.

  Cumhuriyet Müddeiumumisinin kanun yollarından birine müracaat etmesi, taki-

bata başlandığını gösterir. Cumhuriyet Müddeiumumisi takibata başlarsa ondan sonra cereyan edecek muameleler, bu kitabın ikinci faslında yazılı ve mağdur şahsın müdahaleci sıfatiyle müdahalesine müteallik hükümler dairesinde yürütü- lür.

   Davacının yanında müdafi bulundurulması veya kendini temsil ettirmesi:
   Madde 348 - Davacı yalnız olarak veya kendisine yardım için yanında bir

avukat veya davavekili bulundurarak hazır bulunabileceği gibi vekaletnameyi haiz bir avukat veya davavekili tarafından da temsil edilebilir.

   Bu son halde avukat veya davavekiline yapılacak tebligat davacıya yapılmış

gibidir.

   Davacının teminat vermesi:
   Madde 349 - Hukuk Muhakemeleri Usulleri Kanunu hükmünce müddeaaleyhin talebi

üzerine masrafların verilmesi için davacının teminat vermeğe mecbur olduğu hal- lerde davacı Devlet hazinesine ve maznuna isabet etmesi ihtimali olan masraf- ların ödenmesi için kefalet vermekle mükelleftir.

   Kefalet para veya Devlet esham ve tahvilleri verilmesi suretiyle yapılır.
   Kefaletin miktarı ve bunun verilmesi için tayin edilecek mehil ve adli

müzaherete nailiyet hakkında, hukuk işlerinde cari hükümler tatbik olunur.

   Şahsi davanın açılması
   Madde 350 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/70 md.)
   Şahsi dava, bu hususta bir tutanak düzenlenmek üzere zabıt katibine yapı-

cak bir beyan ile veya suçun niteliğine göre sulh veya asliye hakimine verile- cek bir dilekçe ile açılır. Beyan ve dilekçenin 163 üncü maddenin ikinci fıkra- sında gösterilen şartlara uygun olması gerekir. Dilekçe sanık sayısından bir fazla olarak verilir.

   Beyan ve dilekçede, istenen şahsi hakkın neden ibaret olduğu gösterilir.
   Maznuna, mesul bilmale ve müddeiumumiye tebligat:
   Madde 351 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Şahsi dava bundan evvelki maddede gösterilen hükümlere uygun olarak açılmış

ise tayin edilecek mehil içinde diyeceklerini bildirmek üzere bu beyan veya istida maznuna ve işte mesul bilmal bulunup da onun hakkında dahi dava açılmış ise mesul bilmale ve ıttıla hasıl etmek üzere Cumhuriyet Müddeiumumisine tebliğ edilir.

   Sulh ve asliye hakiminin vereceği karar:
   Madde 352 - (Değişik: 21/5/1985 - 3206/71 md.)
   Sanık ve varsa malen sorumlu olan, cevaplarını bildirdikten veya süre geç-

tikten sonra sulh veya asliye hakimi duruşmanın açılmasına veya davanın reddi- ne karar verir.

   Davanın açılması üzerine yapılacak muamele:
   Madde 353 - Bundan sonraki usul muameleleri hukuku amme davasının cereyanı-

na taallük eden hükümlere uygun olarak yapılır.

   Şahsi dava yoliyle takip olunan bir iş ağır ceza işlerini gören mahkemede

takip olunan bir cürümle birleştirilemez.

   Şahsi davacının hakları:
   Madde 354 - Hukuku amme davasında Cumhuriyet Müddeiumumisi nasıl dinlenirse

şahsi davada dahi davacı celbolunarak öylece dinlenir. Hukuku amme davasında Cumhuriyet Müddeiumumisine tebliğ edilmek lazımgelen her karar, şahsi davada da davacıya tebliğ olunur.

   Şukadar ki celpnameler zabıt katibi tarafından tebliğ edilir.
   Davacıya duruşma için tebliğ edilen celpname ile duruşma günü arasında en

az bir hafta müddet bulunmalıdır.

   Davacı, avukatı veya davavekili hakimin müsaadesiyle mahkeme katibinin hu-

zurunda dosyadan malümat alabilirler.

   Çağrılması icap eden şahit ve ehlihibrenin tayin ve celp ve daveti:
   Madde 355 - Mahkeme reisi kimlerin şahit ve ehlihibre olarak duruşmaya

çağrılmaları icap edeceğini evvelden tayin eder.

   Davacı ve maznun ve varsa mesulü bilmal doğrudan doğruya celp ve davet hak-

kını aynı derecede haizdirler.

   Maznunun yanında müdafi bulundurması veya kendini temsil ettirmesi:
   Madde 356 - Maznun yalnız olarak veya kendisine yardım için yanında bir

avukat veya davavekili bulundurarak hazır bulunabileceği gibi vekaletnameyi haiz bir avukat veya davavekili tarafından kendisini temsil ettirebilir.

   Mahkeme gerek davacının ve gerek maznunun bizzat hazır bulunmalarını emre-

debilir ve maznun hakkında ihzar müzekkeresi dahi verebilir.

   Maznunun karşılıklı davası:
   Madde 357 - Şahsi dava açan mutazarrıra karşı maznun muhakemenin bittiği

bildirilinceye kadar karşılıklı bir dava ile davacının mahkümiyetini isteye- bilir.

   Bu takdirde asıl ve karşılıklı davalar birlikte hükmolunur.
   Asıl davadan vazgeçilmesi karşılıklı davanın görülüp hükmolunmasına mani

olmaz.

   Mahkümiyet karariyle beraber şahsi dava üzerine verilecek kararlar:
   Madde 358 - Maznun mahküm olursa mahkeme şahsi hak talebi hakkında da hüküm

verir.

   Şukadar ki zararın vücuduna veya miktarına ait tetkiklerin, duruşmanın

uzamasını veya hükmün tehirini mucip olacağı anlaşılırsa mahkeme bu cihet hak- kında davacının hukuk mahkemesine müracaat edebileceğine karar vererek hükmünü yalnız ceza tayinine hasredebilir.

   Usul muamelelerinin durdurulması:
   Madde 359 - Davanın tahkik ve tetkikından sonra mahkeme sabit addedilen va-

kıaların bu fasılda münderiç muhakeme usulü tatbik olunmıyacak suçlardan bulun- duğunu görürse bu sebepten dolayı usule ait muamelelerin durdurulmasına hükme- der ve dava evrakını Cumhuriyet Müddeiumumiliğine verir.

   Davacının kanun yollarına müracaat hakkı:
   Madde 360 - (Değişik:8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Şahsi dava açmakla takib olunan işlerde davacı, hukuku amme davasının açıl-

masile görülen işlerde Cumhuriyet Müddeiumumisinin müracaat edebileceği kanun yollarına gidebilir.

   330 uncu maddede gösterilen muhakemenin iadesi talebleri hakkında da aynı

hüküm caridir.

   294 üncü madde hükümleri, davacı tarafından yapılan müracaatlarda da tatbik

olunur.

   Temyiz veya muhakemenin iadesi talebi davacı veya avukatı yahut dava vekili

tarafından verilecek bir istida veya bir zabıt varakası tutulmak üzere yapılacak beyanla olur. Bu zabıt varakası reis veya hakime tasdik ettirilir.

   316 ncı maddede yazılı olan evrak, hukuku amma davası üzerine takib edilen

usulde muayyen şekillere göre Cumhuriyet Müddeiumumisine verilir ve onun tara- fından gönderilir.

   Temyiz istidası ve varsa layihası temyizi istiyen tarafın hasmına mahkeme

katibi tarafından tebliğ edilir.

   Davadan vazgeçilmesi:
   Madde 361 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Davacı, hükmün tefhimine kadar davadan vazgeçebilir. Şu kadar ki, Ceza Kanu-

nununun 460 ve 489 uncu maddeleri hükmü bakidir.

   Cumhuriyet Müddeiumumisinin davaya müdahale ve iştirak etmediği hallerde da-

vacı bizzat duruşmaya gelmez veya bir müdafi tarafından temsil edilmez yahut mahkeme bizzat huzurunu emretmişken duruşmanın herhangi bir celsesinde bulunmaz veyahut mahkeme kendisine bir mehil tayin edip de buna riayet olunmaması şahsi davadan vazgeçmesini intaç edeceği bildirilmiş iken bu mehle riayet etmezse da- vadan vaz geçmiş sayılır.

   Davacı 41 ve 42 nci maddelerde gösterilen şartlar dairesinde gıyabında ve-

rilen hükmün tebliğinden bir hafta içinde eski hale getirme talebinde bulunabi- lir.

   Vazgeçilen davanın açılamıyacağı:
   Madde 362 - Vazgeçilen dava bir daha açılamaz.
   Mirasçıların takip hakkı:
   Madde 363- Davacı ölürse mirasçıları takibata devam edebilir.
   Ceza Kanununun hakaret ve sövme fiilleri hakkındaki hükümleri mahfuzdur.
   Vazgeçmenin tebliği:
   Madde 364 - Davadan vazgeçilmesi, maznun ve mesulü bilmale tebliğ olunur.
                                İKİNCİ FASIL
                            Müdahale yolile dava
   Hukuku amme davasına iltihak:
   Madde 365 - (Değişik: 7/6/1937 - 3207/1 md.)
   Suçtan zarar gören her şahıs tahkikatın her halinde müdahale yolu ile hukuku

amme davasına iltihak edebilir.

   Bu suretle amme davasına iltihak edenler şahsi haklarını da isteyebilirler.
   Müdahale usulü:
   Madde 366 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   Müdahale, merciine verilecek bir istida veya zabıt varakası tutulmak üzere

zabıt katibine yapılacak bir beyanla olur. Bu zabıt varakası reis veya hakime tasdik ettirilir.

   Bu merci Cumhuriyet Müddeiumumisini dinledikten sonra davaya müdahale tale-

binin kabule şayan olup olmadığına karar verir.

   Davaya müdahale eden kefalet vermekle mükellef değildir.
   Dahili davanın haiz olduğu haklar:
   Madde 367 - Müdahale talebi kabul edildiği anda dahili dava olan kimse şahsi

dava müddeisinin haiz olduğu aynı haklardan istifade eder.

   Müdahalenin davayı durduramayacağı:
   Madde 368 - Müdahale davayı durdurmaz.
   Tarihi tayin edilmiş olan duruşma ve muhakeme usulüne mütaallik sair muame-

leler-vaktin darlığından dolayı davaya dahil olan kimse celpolunamıyacak veya haberdar edilmiyecek olsa bile - muayyen günde yapılır.

   Müdahaleden evvelki kararlara dahili davanın itirazı:
   Madde 369 - Müdahaleden evvel sadır olup da Cumhuriyet Müddeiumumisine teb-

liğ edilen kararların dahili davaya tebliğine ihtiyaç yoktur.

   Bu karar aleyhine kanun yoluna müracaat için Cumhuriyet Müddeiumumisinin ta-

bi olduğu mehlin geçmesiyle davaya dahil olan dahi müracaat hakkını kaybeder.

   Hükmün dahili davaya tebliği:
   Madde 370 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   Davaya dahil olan kimse veya mümessili son tahkikata gelmezse sadır olacak

hüküm davaya dahil olan kimseye tebliğ olunur.

   Dahili davanın kanun yoluna müracaatı:
   Madde 371 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Davaya dahil olan şahıs Cumhuriyet Müddeiumumisine bağlı kalmaksızın kanun

yoluna müracaat edebilir.

   Kabul olunmıyan karar, davaya müdahale edenin müracaatı üzerine bozulursa

Cumhuriyet Müddeiumumisi işi yeniden takibe mecburdur.

   Müdahalenin hükümsüz kalması:
   Madde 372 - Davaya dahil olan kimse vazgeçerse müdahale hükümsüz kalır.
                                ALTINCI KİTAP
                     Muhakemenin idaresi ve müzakere usulü
                                BİRİNCİ FASIL
                     Duruşma celselerinin aleniyeti ve inzıbatı
   Duruşmanın aleniyeti ve gizli yapılabileceği haller:
   Madde 373 - (Değişik birinci fıkra: 5/3/1973 - 1696/47 md.) Duruşma herkese

açıktır. Ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde duruşmanın bir kısmının veya tamamının gizli olmasına mahkeme karar verebilir.

   Duruşmanın gizli olması kararı ve sebepleri aleni olarak tefhim olunacağı

gibi dahi herhalde aleni tefhim olunur.

   Aleniyetin kaldırılması hakkındaki duruşmanın gizliliği:
   Madde 374 - Yukardaki maddede gösterilen hallerde aleniyetin kaldırılması

talebine dair yapılacak duruşma talep üzerine veya mahkemece tensip olunursa gizli olur.

   Mecburi gizlilik:
   Madde 375 -On beş yaşını henüz bitirmemiş olan çocuklara ait duruşma mut-

laka gizli olur.

   Hüküm dahi gizli tefhim olunur.
   Gizlilik kararının ve sebeplerinin yazılması:
   Madde 376 - Aleniyetin kaldırılması kararı, sebepleriyle beraber zapta yazı-

lır.

   Gizli duruşmalarda bulunabilme müsaadesi:
   Madde 377 - (Değişik: 5/3/1973 - 1696/48 md.)
   Gizli yapılan duruşmalarda mahkeme, bazı kimselerin hazır bulunmasına müsa-

ade edebilir. Bu halde başkan, bunlara duruşmanın gizli olmasını gerektiren key- fiyetlerin açıklanmamasını tembih eder.

   Gizli yapılan duruşmalarda icra kılınan muhakemenin yayımı yasaktır.
   Açık duruşmalarda cereyan eden muhakeme milli güvenliğe veya genel ahlaka

veya kişilerin haysiyet, şeref ve haklarına dokunacak veya suç işlemeye kışkır- tacak mahiyette ise mahkeme bunları önlemek amacı ile ve bu amacın gerektirdiği ölçüde muhakeminin kısmen veya tamamen yayınlanmasını yasaklar ve kararını açık olarak tefhim eder.

   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/79 md.) Açık ve gizli muhakemeleri yasağa aykırı

olarak yayınlayanlar beşyüzbin liradan ikimilyon liraya kadar ağır para cezası ila cezalandırılır.

   Bu madde hükmü hukuk muhakeme usullerinde dahi caridir.
   Duruşma inzıbatı:
   Madde 378 - Duruşmanın inzıbatı reise aittir.
   Duruşmanın inzıbatını bozan her şahsi reis, muhakeme salonundan çıkartır.
   Reis muhakemede bulunması muvafık görülmiyen küçüklerin muhakeme salonunda

bulunmalarına müsaade etmez.

   İnzıbatı cezalar:
   Madde 379 - Muhakeme sırasında bir kimse mahkemeye karşı münasip olmıyan bir

kavil veya fiilde bulunursa reis tarafından mahkeme karariyle derhal tevkifhane- ye gönderilir ve yirmi dört saat içinde sorguya çekilerek inzıbatı mahiyette ol- mak üzere bir haftaya kadar hafif hapis veya yirmi beş liraya kadar hafif para cezasiyle cezalandırılmasına mahkemece karar verilir. Bu karar kat`idir.

   (Ek: 7/1/1981 -2369/9 md.) 378 nci madde uyarınca duruşma salonundan çıkarı-

lan veya bu maddenin birinci fıkrasına göre tutuklanan kimse sanık veya müdahil ise, sonra gelen oturumda da duruşmayı önemli ölçüde aksatacak davranışlara de- vam edeceği anlaşılır ve hazır bulunması gerekli görülmezse yokluğunda duruşmaya devam olunmasına mahkemece karar verilebilir. Bu karar, esasa ilişkin iddia ve savunmanın yapılmasına engel olacak biçimde uygulanamaz.

   Duruşma sırasında işlenen suç hakkındaki muamele:
   Madde 380 - Bir kimse duruşma esnasında bir suç işlerse mahkeme vakıayı tes-

bit ve bu hususta tanzim edeceği zabıt varakasını salahiyetli makama gönderir, lüzum görürse failin tevkifine de karar verir.

                                  İKİNCİ FASIL
                           Müzakere ve rey verme usulü
   Duruşma ve kararlarda bulunabilecek hakimler:
   Madde 381 - Duruşma ve kararlarda kanunun tayin ettiği adedde hakimlerin

bulunması şarttır.

   Bir celsede bitmeyecek duruşmalarda mazereti dolayısiyle bulunmaması ihtima-

li olan azanın yerine geçmek ve reye iştirak etmek üzere ihtiyat aza bulunduru- labilir.

   Müzakereye iştirak edecek hakimler:
   Madde 382 - Müzakerede ancak hükme iştirak edecek hakimler bulunur.
   Reis, mahkeme nezdinde staj yapmakta olan hukuk mezunlarının müzakere sıra-

sında hazır bulunmalarına müsaade edebilir.

   Müzakerenin idaresi:
   Madde 383 - Müzakerenin idaresi ve hallolunacak meselelerin tertibi reise

aittir.

   Reye iştirak mecburiyeti:
   Madde 384 - Bir mesele hakkında ekalliyette kaldığından bahisle bir hakim

reye iştirakten imtina edemez.

   Reylerin dağılması halinde ekseriyetin temini:
   Madde 385 - Reyler dağılırsa maznunun en ziyade aleyhine olan rey, ekseriyet
hasıl oluncaya kadar kendisine daha yakın olan reye ilave olunur.
   Reis kıdemsiz azadan başlayarak ayrı ayrı rey toplar ve en sonra kendi reyi-

ni verir.

                              YEDİNCİ KİTAP
                         Hususi muhakeme usulleri
                               BİRİNCİ FASIL
                      Sulh hakimlerinin ceza kararnameleri
   Duruşmasız ceza kararnameleri:
   Madde 386 - (Değişik:5/3/1973 - 1696/49 md.)
   (Değişik birinci ve ikinci fıkralar: 7/1/1981 -2369/10 md.):
   Sulh mahkemelerinin görevi içinde bulunan suçlara sulh hakimi, duruşma yap-

maksızın bir ceza kararnamesi ile karar verebilir.

   Bu ceza kararnamesi ile ancak hafif veya ağır para cezasına veya nihayet üç

aya kadar hafif hapis veya bir meslek ve sanatın icrasının tatiline veya müsa- dereye yahut bunlardan bir kaçına veya hepsine hükmedilebilir.

   Ceza kararnamesiyle hükmedilecek hafif hapis cezası yerine "Cezaların infa-

zı hakkında Kanun"gereğince para cezası da hükmolunabilir.

   Duruşma yapılmamasının mahzurlu görülmesi:
   Madde 387- Sulh hakimi evvel emirde duruşma yapmaksızın ceza tertibini mah-

zurlu görürse işin duruşması için bir gün tayin eder.

   Kararnamede yazılması lazım gelen hususlar:
   Madde 388- Ceza kararnamesi tertip edilmiş olan cezadan başka işlenmiş olan

suçu, tatbik edilen kanun maddelerini sübut delillerini ve kararnamenin tebliği tarihinden itibaren sekiz gün içinde sulh mahkemesine bir istida takdimi veya bu hususta bir zabıt varakası yapılmak üzere mahkeme katibine yapılacak bir beyan ile itiraz olunabileceği ve aksi halde ceza kararnamesinin icra edileceğini ihtiva eder. Bu zabıt varakası hakime tasdik ettirilir.

                                                                           *
   Mahküm, müddet bitmeden evvel itirazından vaz geçebilir.
   İtiraz olunmayan ceza kararnamelerinin kat`ileşmesi:
   Madde 389 - Muayyen müddeti içinde aleyhine itiraz olunmayan ceza kararname-

leri kat`ileşir.

   Ceza kararnamesine itiraz:
   Madde 390 - (Değişik: 5/3/1973-1696/50 md.)
   Ceza kararnamesi ile hafif hapis cezasına hükmedilmişse itiraz üzerine du-

ruşma yapılır. Şu kadar ki, sanık duruşmadan evvel itirazından vazgeçerse duruş- maya mahal kalmaz.

   Duruşmada sanığı müdafii temsil edebilir. Hakim itiraz üzerine vereceği hü-

kümde evvelki karar ile bağlı değildir.

   (Değişik: 7/1/1981- 2369/11 md.) Ceza kararnamesiyle hafif veya ağır para

cezasına ya da muayyen bir meslek veya sanatın tatiline veya müsadereye yahut bunlardan birkaçına veya hepsine hükmedilmişse itiraz üzerine asliye mahkemesi başkan veya hakimi 301,302 ve 303 ncü madde hükümlerine göre itirazı inceler. Bu halde itiraz dilekçesinin verilmesi, aleyhine itiraz olunan ceza kararnamesinin icrasını durdurur.

    İtirazın reddi:
    Madde 391 - Maznun, mazereti olmaksızın duruşmaya gelmez ve bir müdafi de

göndermezse tetkika hacet kalmaksızın itiraz reddolunur.

    Ceza kararnamesi aleyhine itiraz müddetini geçirmesinden dolayı eski hale

getirme talebi kabul edilmiş olan maznunun duruşmaya gelmemesi sebebiyle itirazı reddolunmuşsa buna karşı bir daha eski hale getirme talebinde bulunamaz.

                              İKİNCİ FASIL
                             Müsadere usulü
   Müsadere talebinin mercii:
   Madde 392 -(Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   (Değişik: 21/5/1985-3206/73 md.) Ceza Kanununun 36 ncı maddesi ile diğer

maddelerine ve hususi kanunlar hükmüne göre belirli eşyanın müsaderesi veya imhası yahut kullanımdan kaldırılması gerekli olan hallerde, kamu davası açıl- mamış veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bu hususta bir karar ve- rilmemişse bu tedbirlerin her türlü takiplerden ayrı olarak alınması için Cum- huriyet savcısı veya davacı tarafından yapılacak talep esas davayı görmekle yetkili mahkemeye verilir.

   Suç mevzuu olmayıp munhasıran müsadereye tabi bulunan eşyanın müsaderesine

sulh hakimi tarafınan duruşma yapılmaksızın, karar verilir. Bu karar aleyhine alakadarlar acele itiraz yoluna müracaat edebilirler.

   Müsadere duruşması ve karar hakkındaki hükümler:
   Madde 393 - Duruşma ve karar hakkında duruşmaya müteallik hükümler tatbik

olunur.

   Müsadere veya imha olunacak yahut istimalden kaldırılacak eşya üzerinde hak-

kı olan kimseler de mümkünse duruşmaya davet olunur. Bunlar maznunun haiz olduğu hakları kullanabilirler ve vekaletnameyi haiz bir müdafi ile kendilerini temsil ettirebilirler.

   Davete icabet etmemeleri muameleleri tehir etmez ve hükmün verilmesine mani

olmaz.

   Müsadere kararına karşı kanun yollarına müraacat hakkını haiz olanlar:
   Madde 394 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   Müsadere hükümlerine karşı Cumhuriyet Müddeiumumisi, davacı ve 393 üncü mad-

dede muayyen olan kimseler için kanun yolları açıktır.

                               SEKİZİNCİ KİTAP
                     Cezaların infazı ve muhakeme masrafları
                                BİRİNCİ FASIL
                              Cezaların infazı
   İnfazın şartı:
   Madde 395 - Mahkumiyet hükümleri kat`ileşmedikçe icra olunamaz.
   İnfazın neye müstenit olacağı ve kimin tarafından takip edileceği:
   Madde 396 - Cezanın infazı mahkemeden verilen ve aslına mutabık ve icrası

kabil olduğu reis veya hakim tarafından tasdik edilen hüküm fıkrası sureti üze- rine Cumhuriyet Müddeiumumisi tarafından takip olunur.

   Madde 397-398 - (Mülga: 9/7/1953-6123/3 md.)
   Hürriyeti tahdid eden cezaların tehiri sebepleri:
   Madde 399- (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   Akıl hastalığına tutulan mahkumlar hakkında hürriyeti bağlayıcı cezanın in-

fazı iyileştikten sonraya bırakılır.

   Diğer bir hastalık dahi hürriyeti bağlayıcı bir cezanın infazı halinde

mahkümun hayatı için kat`i bir tehlike teşkil ediyorsa bu hastalıkta dahi aynı hüküm tatbik olunur.

   Hürriyeti bağlayıcı bir cezanın infazı, gebe olan veya doğurduğu tarihten

altı ay geçmemiş bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır. Çocuk ölmüş veya ana- sından başka birine verilmiş olursa doğumdan itibaren iki ay geçince ceza infaz olunur.

   Mahkümun talebiyle infazın tehiri:
   Madde 400- Ağır hapisten maada iki sene ve daha aşağı müddetle hürriyeti

tahdit eden cezaların derhal infazı, mahküm veya ailesi için mahkümiyetin gayesi haricinde ağır bir zararı mucip olacağı anlaşılırsa mahkümun talebi üzerine ce- zanın infazı tehir olunabilir. Tehir müddeti dört ayı geçemez.

   Tehir talebinin tervici bir teminat gösterilmesine veya diğer bir şarta ta-

lik edilebilir.

   Cezasını çekmeye gelmeyen veya kaçacağından şüphe edilen hükümlülere yapıla-

cak işlem:

   Madde 401 -(Değişik: 21/5/1985 - 3206/74 md.)
   Hükümlü cezasını çekmek üzere yapılan davete rağmen gelmez veya kaçacağı

hakkında şüphe uyandırır veya kaçar veya saklanırsa Cumhuriyet savcısı hürriyeti bağlayıcı cezanın infazını sağlamak için bir yakalama müzekkeresi verir.

   Hükmün tefsirinde veya cezanın infazında tereddüt:
   Madde 402 - Bir mahkümiyet hükmünün tefsirinde veya tayin olunan cezanın he-

sabında tereddüt edilir yahut cezanın kısmen veya tamamen infazı lazım gelmeye- ceği iddia olunursa bu bapta mahkemeden bir karar istenir.

   399 uncu madde dairesinde cezanın tehiri talebinin reddi aleyhinde vukubu-

lan muhalefetlerde aynı hüküm caridir.

   Bu müraacatlar cezanın infazını tehir etmez. Şukadar ki mahkeme infazın

tehirini veya tatilini emredebilir.

   Birden fazla hükümlülerdeki cezaların cem`i:
   Madde 403- Bir kimse hakkında başka başka kat`ileşmiş hükümler verilir ve

mahkemece cezaların içtimaı kaidesinin tatbik edilmemiş olduğu görülürse Ceza Kanununun bu hususa müteallik ahkamı dairesinde bir ceza tayini için mahkemeden karar istenir.

   Hastahanede geçen müddetin cezaya mahsubu:
   Madde 404 - Cezanın infazına başladıktan sonra hastalık münasebetiyle mahku-

mun hapishane hastahanesinden başka bir hastahaneye kaldırılması halinde hasta- hanede geçirdiği müddet, cezadan indirilir.

   Şukadar ki cezanın infazını tatil için mahkum hastalığını kendisi vücuda

getirmişse bu hükümden istifade edemez.

   Bu son halde Cumhuriyet Müddeiumumisi mahkemeden bir karar almakla mükel-

leftir.

   İnfaz sırasında verilecek kararların mercii ve usulü:
   Madde 405 - Cezanın infazı sırasında mahkemeden alınması lazımgelen kararla

(402-404 üncü maddeler) duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden evvel iddiaları neticesini bildirmek üzere Cumhuriyet Müddeiumumisi ve mahkuma müsaade olunur.

   403 üncü madde mucibince cezaların içtimaı kaidesi veçhile bir ceza tayini

lazım geldiğinde bu bapta hüküm vermek salahiyeti, en ağır neviden cezayı hük- metmiş olan, ve eğer cezalar aynı neviden ise en fazla cezayı hükmetmiş bulunan ve fakat bu halde birden fazla mahkemeler salahiyetli ise son hükmü vermiş olan mahkemeye aittir. Hükümlerden biri doğrudan doğruya Temyiz Mahkemesinden veril- miş ise içtima kaidesinin tatbikı salahiyeti Temyiz Mahkemesine aittir.

   Temyiz Mahkemesinden başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlar

aleyhine acele itiraz yoluna müracaat olunabilir.

                                  İKİNCİ FASIL
                               Muhakeme masrafları
   Muhakeme masraflarının tayini:
   Madde 406 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Hükümler ve kararnamelerle tahkikatın düşmesine dair olan kararlar muhakeme

masraflarının dahi kime tahmil olunacağını tayin eder.

   Masrafların miktarile iki taraftan birinin diğerine ödemesi lazımgelen para-

nın miktarını hakim veya reis tayin eder. Şahsi hakların tahsiline dair olan ka- rarların infazı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine tabidir.

   (Değişik: 21/5/1985-3206/75 md.) Devlete ait mahkeme masraflarına ilişkin

kararlar Harçlar Kanunu hükümlerine göre infaz olunur.

   Mahkumun mükellefiyeti:
   Madde 407 - (Değişik:8/6/1936-3006/1 md.)
   Mahkumiyet halinde hukuku amme davasının hazırlanması masrafları da dahil

olmak üzere bütün masraflar mahkuma tahmil olunur. Hüküm kat`ileşmeden mahkum ölürse mirasçıları masrafları ödemekle mükellef değildir.

   Birden fazla suçlarda kısmen mahkumiyette ve bir suçta birden fazla kimse-

lerin makkumiyetinde masraflar:

   Madde 408- Birden fazla suçlardan dolayı aleyhinde takibat yapılmış olan

kimse bunların bir kısmından mahkum olmuş ise beraet ettiği suçların duruşması- nın icap ettirdiği masrafları ödemekle mükellef değildir.

   Aynı suçtan dolayı müşterek fail olmak üzere mahküm olanlar muhakeme masra-

fından birbirine müteselsilen kefil olarak mes`uldürler.

   Ancak ceza infazının ve tevkifin intaç ettiği masraflara bu hüküm tatbik

olunmaz.

   Beraat halinde masraf:
   Madde 409 - (Değişik birinci fıkra: 21/5/1985 - 3206/76 md.) Beraatına karar

verilen kimse ancak kendi kusurundan ileri gelen masrafı vermeye mahkum olur.

   Bir kimsenin evvelce ödemek mecburiyetinde kaldığı masraflar Devlet Hazine-

sine tahmil olunabilir.

   Karşılıklı hakaret davalarında masraf:
   Madde 410 -Birbirine hakaret ve sövme davalarındaki taraflardan birinin veya

her ikisinin cezalarının düşmesi, bunlardan birinin veya her iki tarafın masraf- ları ödemeğe mahküm olmalarına mani olmaz.

   Cürüm uydurma ve iftira gibi hallerde masraf:
   Madde 411 - (Değişik: 8/6/1936 - 3006/1 md.)
   Cürüm uydurma veya iftira suretile yahut ağır bir kayıdsızlıkla yalan ihbar-

da bulunup da velevki adliye haricinde olsun bir tahkikat icrasını tahrik etmiş olan kimse mahkemece dinlendikten sonra bu tahkikatın Devlet hazinesine veya maznuna iras ettiği masrafları ödemeğe mahküm edilebilir.

   (İkinci fıkra Mülga:21/5/1985-3206/82 md.)
   Hazırlık tahkikatı neticesinde hukuku amme davasının açılmasına mahal görü-

lemediği takdirde bu hususta verilecek karar Cumhuriyet Müddeiumumisinin talebi üzerine sulh hakimi tarafından verilir.

   Bu husustaki karar aleyhine acele itiraz olunabilir.
   Şahsi davadan vaz geçme halinde masraf:
   Madde 412  - Doğrudan doğruya şahsi hukuk talebi üzerine yapılan takibatta

davacının vaz geçmesinden dolayı takibatın düşmesine karar verilirse masraflar davacıya yükletilir.

   Şahsi dava üzerine mahkümiyet halinde masraf:
   Madde 413 - Şahsi dava üzerine görülen işlerde mahküm davacı tarafından ya-

pılan lüzumlu masrafları ödemeğe de mahküm olur.

   Davacının şahsi hukukuna kısmen hükmolunmuş ise mahkeme, muhakemenin icap

ettirdiği masraflarla davacı ve maznunun ödemek ıztırarında kaldıkları masrafla- rı bu nispette taksim eder.

   (Değişik: 21/5/1985-3206/77 md.) Sanığın beraatına, davanın düşmesine veya

reddine karar verilirse sanığın ödemek mecburiyetinde kaldığı masraflar davacıya yükletilir.

   Bir davada birden fazla davacı ve birden fazla maznun bulunursa masrafların

ödenmesinde bunlar birbirlerine müteselsilen kefil olarak mesuldürler.

   Bu maddede bahsedilen masraflar, şahsi hukukun isbatı zımmında mecburi se-

yahat için sarfedilen veya şahit ve ehlihibreye verilecek olan masraf ve tazmi- natı dahi ihtiva eder. Avukat ve dava vekilleri ücretleri dahi böyledir.

   Şahsi dava ile hukuku amme davası ikamesi neticesindeki masrafı:
   Madde 414 - (Değişik: 8/6/1936-3006/1 md.)
   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/78 md.) 168 inci maddede beyan olunan halde kamu

davası açılıp da neticede sanığın beraatına, davanın düşmesine veya reddine ka- rar verilirse, dilekçe veren hakkında 413 üncü maddenin ikinciden beşinciye ka- dar olan fıkralarındaki hükümler uygulanır.

   Bununla beraber mahkeme veya hakim halin icabına göre müstedinin kısmen

veya tamamen masraftan mesul olmamasına karar verir. Mahkeme veya hakim masraflar hakkında karar vermezden evvel müstediyi dinler, meğerki müstedinin davaya dahil olmak hakkı olmıya.

   Kanun yollarına müracaat neticesinde masraf:
   Madde 415 - Kanun yollarından birine müracaat eden taraf, bu müracaatı

geri almasından veya reddolunmasından ileri gelen masrafları öder. Kanun yollarına müracaat eden Cumhuriyet Müddeiumumisi ise maznunun ödemek mecburi- yetinde bulunduğu masraflar Devlet Hazinesine yükletilir.

   Kanun yoluna müracaat edenin talebi kısmen kabul olunmuş ise mahkeme

münasip gördüğü veçhile masrafları taksim eder.

   Kat`ileşmiş bir hüküm ile neticelenen bir duruşma hakkındaki muhakemenin

iadesi talebinden ileri gelen masraflar hakkında dahi aynı hüküm caridir.

   Eski hale getirme talebinden doğan masraflar hasım tarafının esassız

muhalefetinden hasıl değilse, bu talebi dermeyan edene yükletilir.

                            DOKUZUNCU KİTAP
                          Memnu hakların iadesi
   Merci :
   Madde 416 - Memnu hakların iadesi istidası mahkümun ikametgahı olan yerin

tabi bulunduğu ağır ceza işlerini gören mahkemeye verilir.

   İstidaya raptolunacak evrak :
   Madde 417 - İstidaya aşağıda yazılı evrak raptolunur :
   1 - Mahkümiyeti gösteren kararın sureti,
   2 - Müsted`inin mahküm olduğu cezanın infaz edildiğini veya kanuni

sebeplerden dolayı düştüğünü ve tarihlerini ve mahkeme masraflariyle hükmolunmuş ise şahsi hakların ödendiğini müsbit evrak,

   3 - Mahküm olduğu cürümden pişman olduğunu ihsas edecek surette hüsnü hali

görüldüğüne dair vesikalar.

   Tetkik ve karar:
   Madde 418 - Mahkeme bu istida üzerine arasından birini raportör tayin

eder. Raportör aza mahkümun adli sicil kayıtlarını celp ile beraber lüzum gördüğü malümatı toplar ve Ceza Kanununun 122 ve 123. maddelerinde yazılı müddetlerin geçip geçmediğini hesap ettikten sonra evrakı Cumhuriyet Müddeiumumiliğine verir.

   Mahkeme Cumhuriyet Müddeiumumisinin delilli mütaleanamesi üzerine duruşma

yapmaksızın kararını verir. Bu karar aleyhine temyize müracaat olunabilir.

   Ret kararı ve talebin tekrarı :
   Madde 419 - İstida reddedilirse ret kararının kat`ileştiği tarihten

itibaren Ceza Kanununun 122 ve 123 üncü maddelerinde yazılı müddetler yeniden geçmedikçe memnu hakların iadesi tekrar istenemez.

   İstidanın reddi bazı evrakın noksan olmasından yahut yolunda tanzim

edilmemesinden ileri gelmiş ise iade her zaman yeniden istenebilir.

   İade kararının ilanı :
   Madde 420 - Memnu hakların iadesine dair olan karar kat`ileştikten sonra

müsted`i isterse Resmi Gazete ile ilan olunur.

                            Son maddeler
   Bu kanuna göre ağır ceza işleri :
   Madde 421 - (Değişik: 12/6/1979 - 2248/7 md.)
   Bu Kanuna göre ağır ceza işlerinden maksat, ölüm ve ağır hapis ve on

seneden fazla hapis cezalarını gerektiren cürümlere ilişkin davalardır. (1)

   İlga edilen kanunlar:
   Madde 422 - (Değişik birinci fıkra: 21/5/1985 - 3206/79 md.) Ağır cezayı

gerektiren suçüstü hallerinde bu Kanunun hükümleri uygulanmak şartıyla, vali, kaymakam ve nahiye müdürlerinin memuriyet görevlerinden doğmayan veya memuriyet görevinin yapıldığı sırada işlenmeyen şahşi suçlarından dolayı haklarında umumi hükümlere göre tahkikat yapılması; nahiye müdürlerinin mensup oldukları ilçe, kaymakamların mensup oldukları il ve valilerin bulundukları il`e en yakın il Cumhuriyet savcısına aittir. Bu madde hükmüne dahil suçlarda son tahkikat yapmaya, hazırlık tahkikatının yapıldığı yerin görevli mahkemesi yetkilidir.

   5 recep 1296 tarihli usulü muhakemati cezaiye kanunu muvakkati ve

zeyilleri mülgadır.

   Temyiz teşkilatına dair olan kanunun hükmü bakidir. Ceza Kanununun mevkii

mer`iyete vaz`ına mütaallik 825 numaralı kanunun 29 uncu maddesinin temyiz kabiliyeti hakkındaki hükmü bu kanuna göre cari olmak üzere diğer hükümleri bakidir.

   Sulh Hakimleri Kanunu ile tadil ve zeyillerinin ceza muhakemesi usulüne

ait hükümleri mülgadır.

   Tatil:
   Madde 423 - (Değişik: 28/6/1938 - 3515/1 md.)
   Ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her sene temmuzun 20 sinden

eylülün beşine kadar tatil olunur.

   (Değişik: 21/5/1985 - 3206/80 md.) Hazırlık tahkikatı ile tutuklu işlere

ait duruşmaların ve acele sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yapılacağı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.

   Tatil zamanında Temyiz Mahkemesi yalnız mevkuflu ve meşhud suçların

muhakeme usulüne dair kanuna göre görülen işlerin tedkikatını icra eder.

   Tatil zamanına tesadüf eden mühletler işlemez. Bu mühletler tatilin

bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.

   Madde 424 - Bu kanunda kullanılan istilahlar ve tabirler Türk Ceza Kanu-

nunda bunların karşılığı olarak kullanılmış bulunan eski ıstılah ve tabirler yerine kaim olmuştur.

   Ek Madde 1 - (Ek:5/3/1973 - 1696)
   1) Anayasa`da yer alan temel hak ve hürriyetlere ideolojik amaçlarla,

Devletin Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütünlüğünü veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrılığına dayanılarak nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak maksadiyle işlenen suçlarla, bunlara murtabıt suçları;


(1) Bkz.: Kanunun ekindeki 12/6/1979 tarihli ve 2248 sayılı Kanunun geçici

   1. maddesi.
   2) Türk Ceza Kanununun 179, 180, birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkra-

ları ayrı olmak üzere 188, 201, 254, 255, 256, 257 ve 264 üncü maddelerinde veya 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanunun değişik 12 nci yahut aynı Kanunun ek maddesinin, birinci bendinde yazılı suçlar; (1).

   İşleyenler hakkında yapılacak soruşturma ve kovuşturmalar, 3005 sayılı Kanu-

nun 1 inci maddesinin (A) bendindeki mahal ve aynı Kanunun 4 üncü maddesinde ya- zılı zaman kayıtlarına bakılmaksızın,bahis konusu kanun hükümlerine göre yapı- lır.

   (İkinci fıkra Mülga: 21/5/1985 - 3206/82 md.)
   Askeri Mahkemelerin yetkisi saklıdır.
   Ek Madde 2 - (Ek : 5/3/1973 - 1696; iptal: Ana. Mh. nin 29/1/1980 tarihli

ve E. 1979/38, K. 1980/11 sayılı kararı ile.)

   Ek Madde 3 - (Ek : 5/3/1973 - 1696; birinci fıkra Mülga: 8/5/1985 - 3200/8

md., ikinci fıkra iptal: Ana. Mh. nin 7/4/1977 tarihli ve E. 1977/5, K. 1977/45 sayılı kararı ile.)

   Ek Madde 4 - (Ek : 5/3/1973 - 1696)
   Ek birinci maddede gösterilen suçların soruşturma veya kovuşturulması sıra-

sında Cumhuriyet Savcısı veya yardımcıları veya hakim yahut mahkeme tarafından yazılı olarak istenilen bilgilere yedi gün içinde cevap verilmesi zorunludur.

   Eğer bu süre içinde istenen bilginin verilmesi imkansız ise sebebi ve en

geç hangi tarihte cevap verilebileceği bildirilir.

   Bilgi istenen yazıda, yukarıdaki fıkralar hükmü ile buna aykırı hareket

etmenin kanuni sonuçları yazılır.

   Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine aykırı hareket eden kimse, üç aydan

altı aya kadar hapis ve beşyüz liradan bin liraya kadar ağır para cezasiyle cezalandırılır.

   Bu maddede yazılı suçu, haklarında kamu davasının açılması, izin veya karar

alınmasına bağlı bulunan kişiler işlediği takdirde de umumi hükümler dairesinde işlem yapılır.

   Yasama dokunulmazlığı saklıdır.
   Ek Madde 5 - (Ek: 21/5/1985 - 3206/81 md.)
   Büyük şehir belediye sınırları içerisinde davayı görmekte olan mahkeme,kesin

zorunluluk olmadıkça bu belediye sınırları içerisinde bulunan müdafii,şikayetçi, sanık, tanık ve bilirkişilerin istinabe yolu ile dinlenmesine karar veremez.

    Naip tayin edilen mahkeme büyük şehir belediye hudutları içerisinde ise,

ilgililer kendi yargı çevresinde bulunmasa dahi, büyük şehir belediye hudutları içerisinde yerine getirilmesi gereken istinabe evrakını geri çevirmeyerek gereğini yapar.

   Ek Madde 6 - (21/5/1985 - 3206 sayılı Kanunun 83 ncü maddesi hükmü olup,ek

maddeye çevrilerek numarası teselsül ettirilmiştir.)

   Bu Kanunla kaldırılan ilk tahkikat hükümleriyle ilgili olarak;diğer kanun-

larda geçen "ilk tahkikat" ibaresi "hazırlık tahkikatı" olarak değiştirilmiştir.

   Diğer kanunlarda,Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun ilk tahkikat hükümlerine

yapılan atıflar, kamu davasının hazırlanmasına ilişkin hükümlerine yapılmış


(1) Bu hükümde zikredilen ek madde, 30/6/1970 tarihli ve 1308 sayılı Kanunun

   7. maddesiyle eklenip, 12/6/1979 tarihli ve 2249 sayılı Kanunun 12. madde-
   siyle değiştirilmiş olan "ek madde 1" dir.

KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2) sayılır. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 163 ve müteakip maddelerindeki hükümler, tahkikatı yapmakla görevli kılınanlar tarafından uygulanır.

   Diğer kanunların ilk tahkikatın yapılmasını zorunlu kılan hükümleri

yürürlükten kaldırılmıştır.

   Kanunun meriyet`i tarihi:
   Madde 425 - Bu kanunun neşri tarihinden dört ay sonra mer`idir.
   Kanunu icraya memur olanlar:
   Madde 426 - Bu kanunun hükümlerini icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.
                                      *
                                     * *
   4/4/1929 TARİHLİ VE 1412 SAYILI ANA KANUNA İŞLENEMEYEN GEÇİCİ MADDELER :
   1 - 12/6/1979 tarihli ve 2248 Sayılı Kanunun geçici maddesi:
   Geçici Madde 1 - Bu Kanunun 7, 20 ve 24 ncü maddeleri, bu Kanunun yürürlü-

ğe girmesinden önce asliye ceza ve ağır ceza mahkemelerinde açılmış bulunan kamu davalarına uygulanmaz.

   2 - 21/5/1985 tarihli ve 3206 Sayılı Kanunun geçici maddesi:
   Geçici Madde - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilk tahkikatı

sonuçlanmamış dava dosyaları, yetkili Cumhuriyet savcılıklarına devredilir. Devralınan evrak, ihtiyaç görüldüğü takdirde gereken tahkikat da yapıldıktan sonra, iddianameye bağlanarak görevli mahkemeye tevdi olunur.

   Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte unvanlı sorgu hakimi olanların kadro

unvanları, o yer hakimi olarak değiştirilmiştir. Bunların yeniden atanmaları gerekmez.

   3 - 11/5/1988 tarihli ve 3445 Sayılı Kanunun geçici maddesi:
   Geçici Madde 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, Türk Ceza

Kanununun 480 ve 482 nci maddelerinin neşir yoluyla veya radyo ve televizyon veya benzeri kitle haberleşme araçlarıyla işlenmeleri sebebiyle 14l2 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 344 üncü maddesinin 5 inci bendi uyarınca açılmış olan davalara, açıldıkları tarihteki geçerli olan usul hükümleri dairesinde bakılmaya devam olunur. KHK`LER, KASIM 1993 (EK-16)

   1412 SAYILI KANUNDA EK VE DEĞİŞİKLİK YAPAN MEVZUATIN YÜRÜRLÜKTEN
              KALDIRDIĞI KANUN VE HÜKÜMLERİ GÖSTERİR LİSTE
                                         Yürürlükten Kaldıran Mevzuatın
                                         ______________________________
        Yürürlükten Kaldırılan
      Kanun veya Kanun Hükümleri          Tarihi      Sayısı      Maddesi
_____________________________________  __________  __________  ______________

4/4/1929 tarih ve 1412 sayılı Kanunun 113, 114, 115 ve Muvakkat A, B ve C maddeleri ile bu kanunun bazı maddelerini değiştiren 1876 ve 2558 sayılı Kanunlar ve 1221 sayılı Kanunun 9 ve 10 uncu maddeleri ve 1582 sayılı Kanunun 2 inci maddesi 8/6/1936 3006 2 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 96 ncı maddesinin son fıkrası ile 397 ve 398 inci maddeleri 9/7/1953 6123 3 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanu- nunun 36, 37, 38, 271 ve 274 üncü maddele- ri 11/2/1959 7201 62 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanu- nunun 124 üncü maddesinin 2 nci fıkrası 5/3/1973 1696 17 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanu- nunun Ek 3 üncü maddesi 8/5/1985 3200 8 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 16 ncı maddesi; 22 nci maddesinin ikinci fıkrası; 108 nci maddesinin son fıkrası; 110 ve 111 nci maddeleri; 117 nci maddesinin ikinci fıkrası; 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205 inci maddeleri; 279 uncu maddesi- nin birinci fıkrası; 287 nci maddesi; 299 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi; 311 inci maddesinin ikinci fıkrası; 411 inci maddesinin ikinci fıkrası ile Ek Madde (1)`in ikinci fıkrasının "Bu suçlardan dolayı ilk soruş- turma yapılmaz" hükmü 21/5/1985 3206 82 1117 Sayılı Kanunun 9 uncu maddesi 26/5/1988 3445 14 1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 105 inci maddesi 18/11/1992 3842 31

           1412 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN
                  YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE
Kanun                                                                                    Yürürlüğe
 No.    Farklı tarihte yürürlüğe giren maddeler         giriş tarihi

________ ___________________________________________

1876                      __                             1/8/1931
2558                      __                            12/7/1934
3006                      __                            1/10/1936
3207                      __                            21/6/1937
3515                      __                            15/7/1938
4179                      __                             3/2/1942
4261                      __                            23/6/1942
5695                      __                            15/1/1951
6123                      __                             1/8/1953
6763                      __                             1/1/1957
7201                      __                            19/8/1959
  24                      __                            20/7/1960
1696                      __                            15/3/1973
2248                      __                            22/6/1979
2369                      __                            10/1/1981
2370                      __                            10/1/1981
2789                      __                            22/1/1983
3063                      __                            2/11/1984
3200                      __                            24/5/1985
3206                      __                             4/7/1985
3445                      __                            26/5/1988
3842                      --                            1/12/1992
4229                      --                            12/3/1997
4675                       --                            23/5/2001
                       ECNEBİ MEMLEKETLERE GÖNDERİLECEK
                             TALEBE HAKKINDA KANUN
  Kanun Numarası         : 1416
  Kabul Tarihi           : 8/4/1929
  Yayımlandığı R.Gazete  : Tarih : 16/4/1929 Sayı : 1169
  Yayımlandığı Düstur    : Tertip: 3  Cilt: 10  Sayfa: 407
                                   *
                                  * *
    Bu Kanun ile ilgili olarak Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren
     yönetmelik  için, "Yönetmelikler  Külliyatı"nın kanunlara göre
                 düzenlenen nümerik fihristine bakınız.
                                   *
                                  * *
   Madde 1 - Umumi ve mülhak bütçe ile idare olunan Devlet devairi ve inhisar

idarelerinin, vilayetlerin, şehremanetleri ile belediyelerin, ticaret odalarının ve mukavelenameleri mucibince talebe göndermeğe mecbur olan şirketlerin tahsil için ecnebi memleketlere gönderecekleri talebe bu kanun ahkamına tabidir.

   Madde 2 - Birinci maddede sayılan makamlar tarafından ecnebi memleketlere

gönderilecek talebe Maarif Vekaletince müsabaka ile seçilir.

   Bu makamlar göndermek istedikleri talebenin  adedini, ihtisas zümresini

ve bu talebede aradıkları evsafı ve okutmak istedikleri memleketleri ve takip etmesini arzu eyledikleri tahsil planının esaslı cihetlerini her sene Nisan nihayetine kadar Maarif Vekaletine bildirirler.

   Maarif Vekaleti de o sene ecnebi memleketlere gönderilecek talebin evsafını,

tahsil şartlarını alakadar tedris müesseselerine tebliğ ve gazetelerle ilan eder.

   Madde 3 - Sene sonu imtihanlarını mütaakıp tedris müesseselerinin muallim

veya müderris meclisleri toplanarak o senedeki mezunlarla başkaca daha yüksek bir müesseseden mezun olmamış evvelki seneler mezunlarından gerek malümat gerek zeka ve seciye itibariyle aranan evsafı haiz olanları müsabakaya girebilmek üze- re namzet olarak ayırırlar. Yalnız Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğünden tahsile gönderilmek istenen talebe için namzetler, imtihanları diğer (talebe) usul ve şartları dahilinde Maarif Vekaletince yapılmak üzere, mezkür Müdürlük tarafından seçilir.

   Madde 4 - İmtihan merkezlerinde teşkil edilecek sıhiye heyetleri namzetlerin

muayenelerini yaparak ecnebi memleketinde tahsillerine mani olacak arızalardan salim bulunup bulunmadıklarını tayin ederler. Namzetler bu heyetin vereceği sıh- hat raporlarını almadan müsabaka imtihanına giremezler.

   Madde 5 - İmtihan sualleri Maarif Vekaletince tayin edilecek mütehassıs-

lardan mürekkep bir komisyon tarafından tertip olunur. Bu komisyon lüzum gör- düğü takdirde sual tanzimini hariçteki mütehassıslara da havale edebilir. Ancak başka dairelerden gönderilecek mütehassıslar dahi aza sıfatiyle komisyona işti- rak ederler. KANUNLAR, TEMMUZ 1990 (Ek - 6)

   Madde 6 - İmtihanların yapılacağı tarih, müessese ve merkez her sene Maarif

Vekaleti tarafından tayin ve en az on beş gün evvel ilan olunur.

   Madde 7 - İmtihanlar Maarif Vekaleti tarafından her merkezde teşkil edilecek

heyetler huzurunda yapılır. Bu heyetlerin teşekkül ve çalışma usulleri bir ta- limatname ile tesbit olunur.

   Madde 8 - İmtihan evrakı, sualleri tertip eden komisyon tarafından tetkik

edilir. Her derse ait imtihan evrakı biri alakadar vekaletten memur edilmek üzere en az iki zat tarafından tetkik olunur. Ecnebi lisanı notu diğer dersler- den musavi derecede not alanlar arasında tercih sebebi olarak nazarı itibara alınır. Sualleri tertip eden komisyon icabında ders zümrelerine emsal kabul ede- bilir.

   Madde 9 - Elyevm tahsilde bulunan ve bundan böyle gönderilecek olan her

talebeye Maarif Vekaletince tahsil şartlarını gösteren etraflı birer plan veri- lir. Lüzum ve zaruret takdirinde bu planlar (2) nci madde hükmü nazarı dikkate alınarak Maarif Vekaleti tarafından tadil edilebilir.

   Madde 10 - Müsabakada kazanan ve gönderilmeleri kararlaştırılan talebeden

bu kanun ile kendilerine tahmil olunan mecburiyetleri ifa edeceklerine dair Maarif Vekaletince birer taahhütname alınır ve bu taahhütnamelerin tasdikli birer sureti alakadar makamlara verilir.

   Madde 11 - Bir talebenin tahsilini ikmal etmesi o talebenin tahsil planında

gösterilen merhaleleri geçmesi demektir. Hastalık veya herhangi meşru ve fevka- lade bir hal vakı olmadıkça talebenin tahsil planında gösterilen müddette tahsi- lini bitirmemesi o talebenin geriye çağırılmasını icap ettirir.

   Madde 12 - Umumi ve mülhak bütçe ile idare olunan dairelerin tahsilde bulu-

nan veya yeniden gönderecekleri talebe için her sene bütçeleriyle kabul olunacak tahsisat her daire namına ayrı ayrı maddeleri ihtiva etmek üzere Maarif Vekaleti bütçesinde açılacak bir fasılda cem olunur. Diğer makamlar kendi hesaplarına tahsilde bulunan ve yeniden gönderilecek olan talebenin Maarif Vekaletinden ala- cakları miktara göre senelik tahsisatının tediyesini her sene Nisan nihayetine kadar Maliye Vekaletine tahriren taahhüt ederler. Bu taahhütler yekünu bir ta- raftan varidat bütçesine ithal diğer taraftanda Maarif Vekaleti bütçesindeki ta- lebe tahsisatı faslına bir madde olarak vazolunur.

   Madde 13 - (Değişik : 4/7/1988 - KHK - 336/1 md.; Aynen kabul : 7/2/1990 -

3612/9 md.)

   Öğrenci ödeneği, bütün öğrencileri kapsamak üzere her yıl Milli Eğitim Genç-

lik ve Spor ve Maliye ve Gümrük bakanlıklarınca tespit edilecek aylık miktar ile zaruri giderler toplamından teşekkül eder.

   Madde 14 - Maarif Vekaleti ecnebi memleketlerde tahsilde bulunan talebenin

daimi ve muntazam bir surette teftiş ve murakabesi vazifesi ile mükellef olmak üzere azami dört Maarif Müfettişinden ve Askeri Fabrikaları Umum Müdürlüğüne mensup bir müfettişten mürekkep bir teftiş heyeti bulundurur.

   Her müfettişe müteferrik ve müstacel masraflar için icra Vekilleri karariyle

üç bin liraya kadar avans vermeğe Maarif Vekaleti selahiyettardır.

   Madde 15 - Müfettişler mühim ve müstacel sebepler dolayısiyle bir talebenin

bulunduğu şehir veya müesseseyi tebdil edebilirler. Askeri Fabrikalara mensup talebeler sınıfını muhafaza etmek suretiyle bu ahkama tabidir. Bu takdirde azami bir hafta zarfında Vekaleti keyfiyetten haberdar ederler.

   Madde 16 - Müfettişler kendi hesaplarına tahsilde bulunan Türk talebenin

vaziyetini ve çalışmalarını aileleri tarafından vukubulacak müracaat üzerine teftiş ederler ve neticeden kendilerine malümat verirler. Bu talebeden milli şeref ve haysiyeti kıracak surette hareket ettikleri müfettişler tarafından tes- bit edilenler, velileriyle talebenin tahsilde bulunduğu memleket elçiliğine ve Maarif Vekaleti- ne bildirilir.

   Madde 17 - Maarif Vekaleti her talebenin tahsilini ikmal etmesinden altı ay

evvel keyfiyeti ait olduğu makama bildirir.

   Tahsilini ikmal ile avdet eden talebe üç ay zarfında taahhütname ile merbut

olduğu makama müracaata mecburdur. Müracaatından itibaren mensup olduğu makamca bu talebeye bir vazifeye tayin edilmedikçe üç ay müddetle ecnebi memleketlerde tahsilde bulunan talebe için itası mukarrer asgari aylığının yarısı aylık tahsi- sat olarak verilir.

   Madde 18 - Avdet ve müracaat etmiş olan bir talebe ihtisası dahilinde kendi-

sine teklif olunacak hizmeti kabule mecburdur. Ancak bu mecburiyet müracaatından itibaren üç ay nihayetine kadar bir hizmete tayin edilmiyenler için sakıt olur.

   Birinci maddede sayılı makamlardan belediyeler, ticaret odaları ve şirketler

tarafından tahsile gönderilen talebe müstesna olmak şartiyle diğer makamlara ait talebe için 10 uncu maddeye tevfikan bu talebenin taahhütnameleri ahkamının tat- bikı ile vazifedar olanlar avdet edecek talebeyi açıkta bırakmamak üzere zama- nında bütçeleri ile tahsisat teklif etmemek veya münhal bir vazifeyi hazır bu- lundurmamak gibi tedabiri evveliyeyi ittihazda ve intihap ve tayin ile mükellef olanlar tahsilden avdet ve müracaat eden talebeyi ihtisasları dahilinde münhal bir hizmete kanuni sebepler olmaksızın tayin için muktazi muameleleri ifade ih- mal ve terahi gösterdikleri takdirde o talebenin ecnebi memleketlerde tahsili uğrunda ihtiyar edilmiş masrafı ödemeğe mecburdurlar.

   Taahhütname ile merbut olduğu makam tarafından kendisine müracaatından iti-

baren iki ay zarfında iş gösterilmeyen talebeyi üçüncü ay hitamına kadar Devle- tin herhangi bir dairesi hizmete tayin edebilir ve bu takdirde talebenin taah- hütnamesindeki mecburiyeti kendisini hizmete tayin eden daireye intikal eder.

   Madde 19 - Geriye çağrılan talebe ile tahsillerini bitirerek üç ay zarfında

avdet eylemeyen ve (17, 18) inci maddeler mucibince müracaat ve teklif olunan hizmetleri kabul etmeyen talebe ile bunlardan mecburi hizmet müddeti içinde is- tifa eden veyahut memuriyetten ihraç cezasına uğrayanlar Memurin Kanununun alt- mış dördüncü maddesine tevfikan tahsil masraflarını faizleriyle beraber ödemeğe mecburdurlar.

   Madde 20 - Evvelce kendi hesaplarına tahsile gitmiş olan talebeden tahsille-

rine devam edemiyecek vaziyete düşmüş olanlar, bulundukları resmi müesseselerde imtihan geçirmiş ve bu imtihanlarda muvaffakiyet temin etmiş bulundukları tak- dirde müfettişliğin mütalaası alındıktan sonra zümresine ait tahsisat mevcut ol- mak ve dairesince muvafakat olunmak şartiyle bu kanun ahkamına tabi talebe ara- sına alınabilirler. Ecnebi memleketlerde resmi hiç bir imtihan geçirmemiş olan- ların bu kanun ahkamına tabi talebe meyanına alınabilmesi için Maarif Vekaletin- ce açılacak müsabaka imtihanlarına iştirak etmeleri şarttır.

   Madde 21 - Birinci maddede sayılı makamlar tarafından tahsil için ecnebi

memleketlere ayrıca memur gönderilmesi caiz değildir. Memurlardan tahsil için gitmek isteyenler bu kanun ahkamına tevfikan talebe sıfatını iktisaba ve gitmez- den evvel memuriyetlerinden istifaya mecburdurlar. Dairelerince staj maksadiyle ecnebi memleketlere gönderilecek memurlara bu kanunun şümulü yoktur.

   Madde 22 - Bu Kanun neşri tarihinden muteberdir.
   Madde 23 - Bu Kanunun ahkamını icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.
                                1006-1
        1416 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN
               YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE
 Kanun                                                           Yürürlüğe
  No.           Farklı tarihte yürürlüğe giren maddeler          giriş tarihi


----------------

KHK/336 - 5/8/1988 KANUNLAR,ŞUBAT 1990 (Ek - 5)

                              1006-2
Advertisement