Yenişehir Wiki
28. satır: 28. satır:
   
 
== Ahmet Varol Meali ==
 
== Ahmet Varol Meali ==
  +
* 48-Bak sana nasıl örnekler verdiler de saptılar. Artık bir yol (bulmay)a güç yetiremezler.
 
   
   

18.08, 5 Haziran 2010 tarihindeki hâli

Arapça harfli ayet metni

  • 48-انظُرْ كَيْفَ ضَرَبُواْ لَكَ الأَمْثَالَ فَضَلُّواْ فَلاَ يَسْتَطِيعْونَ سَبِيلاً


Latin harflerine transcriptli metin

  • 48-Unzur keyfe darabû lekel emsâle fe dallû fe lâ yestetîûne sebîlâ(sebîlen).


Kelime anlamlı meal

  • 1. unzur : bak
  • 2. keyfe : nasıl
  • 3. darabû : (misal) getirdiler, vurguladılar
  • 4. leke : sana, senin için
  • 5. el emsâle : örnekler, misaller, benzetmeler
  • 6. fe : böylece
  • 7. dallû : dalâlette kaldılar
  • 8. fe lâ yestetîûne : artık güç yetiremezler, güçleri yetmez
  • 9. sebîlen : bir yol


Abdülbaki Gölpınarlı

  • 48-Bak da gör, sana nasıl örnekler getirip de saptılar ve artık bir yol bulmaya güçleri yetmeyecek onların.


Ali Bulaç Meali

  • 48-Sana nasıl örnekler vererek saptıklarına bir bak, artık onların bir yola güçleri yetmemektedir.


Ahmet Varol Meali

  • 48-Bak sana nasıl örnekler verdiler de saptılar. Artık bir yol (bulmay)a güç yetiremezler.


Diyanet İşleri Meali(Eski)

  • 48-Sana nasıl misaller verdiklerine bir bak! Bu yüzden sapmışlardır, artık bir yol da bulamamaktadırlar.


Diyanet İşleri Meali(Yeni)

  • 48-Bak, senin için ne türlü benzetmeler yaptılar da saptılar. Artık (doğru) yolu bulamazlar.


Diyanet Vakfı Meali

  • 48-Baksana; senin için ne türlü benzetmeler yaptılar! Bu yüzden, (öyle bir) saptılar ki, artık (doğru) yolu bulamayacaklardır.


Edip Yüksel Meali

  • 48-Dikkat et, seni nasıl da tanımlayarak sapıyorlar ve artık bir daha yol bulamazlar


Elmalılı Hamdi Yazır (sadeleştirilmiş metin)

  • 48-Bak seni nelerle mukayese ettiler de nasıl sapıklığa düştüler, onun için bir yol bulmaya da güçleri yok.


Elmalılı Meali (Orjinal)

  • 48-Bak seni nelere kıyas ettiler de nasıl dalâlete düştüler, onun için bir yol bulmağa tab-ü tüvanları yok


Ömer Nasuhi Bilmen

  • 48-Bak senin için nasıl misaller irad ettiler, artık onlar sapıtmış oldular, artık onlar doğru bir yola (gitmeğe) güç yetiremezler.


Muhammed Esed

  • 48-Seni benzettikleri şeye bak (ey Peygamber!) Bir kere yoldan çıkmış bunlar ve bu yüzden (hakka çıkan) bir yol da bulacak durumda değiller artık!


Suat Yıldırım

  • 48-Bak Resulüm, seni nelere kıyas ettiler (gâh şair, gâh büyücü, gâh kâhin, gâh mecnûn dediler) de nasıl dalâlete düştüler? Hem öyle sersemleştiler ki artık yol bulacak halleri kalmadı.


Süleyman Ateş Meali

  • 48-Bak, nasıl misaller verdiler (seni şâ'ire, büyücüye, kâhine ve mecnuna benzettiler) de şaştılar. Artık bir daha yolu bulamazlar.


Şaban Piriş Meali

  • 48-Sana nasıl örnek verdiklerine bir bak! Bu sebeple onlar sapıtmışlardır. Artık yol da bulamazlar.


Ümit Şimşek Meali

  • 48-Seni benzettikleri şeye bak! Onlar öyle bir saptılar ki, bir daha da yollarını bulamıyorlar.


Yaşar Nuri Öztürk

  • 48-Bak nasıl örnekler verdiler sana, nasıl sapıttılar. Artık hiçbir yola varamazlar.


Yusuf Ali (English)

  • 48-See what similes they strike for thee: but they have gone astray, and never can they find a way.(2233)


M. Pickthall (English)

Elmalı tefsiri (sadeleştirilmiş)

Elmalı tefsiri(orijinali)

Mevdudi tefhim-ül Kur'an tefsiri

Muhammed Esed Tefsiri

Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri