Yenişehir Wiki
Advertisement


تِلْكَ أُمَّةٌ قَدْ خَلَتْ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُم مَّا كَسَبْتُمْ وَلاَ تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Tilke ummetun kad halet, lehâ mâ kesebet ve lekum mâ kesebtum, ve lâ tus’elûne ammâ kânû ya’melûn(ya’melûne).

1. tilke : işte o (onlar)
2. ummetun : bir ümmet, bir toplum
3. kad : oldu
4. halet : gelip geçti
5. lehâ mâ kesebet : onun kazandığı şeyler
6. ve lekum : ve sizin
7. mâ kesebtum : kazandığınız şeyler
8. ve lâ tus'elûne : ve size sual olunmaz, sorulmaz
9. ammâ (an mâ) : şeylerden
10. kânû : onlar oldular
11. ya'melûne : yapıyorlar
Elmalılı Hamdi Yazır : O, bir ümmetti geldi geçti, ona kendi kazandığı, size de kendi kazandığınız, siz onların amellerinden sorulacak değilsiniz
Diyanet İşleri : Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar birer ümmetti, gelip geçtiler. Onların kazançları kendilerine, sizin kazancınız size. Onların yaptıkları sizden sorulmaz.
Adem Uğur : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.
Ahmed Hulusi : İşte onlar bir ümmetti (topluluktu), geçtiler gittiler! Onların kazandıkları kendilerine aittir, sizin kazandıklarınız da size! Ve size onların yaptıklarının hesabı sorulmayacaktır.
Ahmet Tekin : Onlar hayatlarını yaşayarak geçip giden milletlerdir. Onların işledikleri sâlih amellerin, yaptıkları hayırların, kazandıkları sevapların, yüklendikleri günahların, isyanların ve haksızlıkların karşılığını görecektir. Siz de işlediğiniz sâlih amellerin, kazandığınız sevapların, yüklendiğiniz günahların, isyanların, haksızlıkların karşılığını göreceksiniz. Siz onların işledikleri amellerden, günahlardan, hesaplarından sorumlu tutulmayacaksınız.
Ahmet Varol : Bunlar geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerine sizin kazandıklarınız ise sizedir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulmayacaksınız.
Ali Bulaç : Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
Ali Fikri Yavuz : İşte o (İbrahim ve Yakub evlâdı) bir ümmetti, geldi geçti. Onların kazandıkları kendilerine, (ve ey Yahûdiler), sizin de kazandığınız sizindir. Onların yaptıklarından siz sorulmazsınız.
Bekir Sadak : Onlar gecmis birer ummettir. Kazandiklari kendilerine, kazandiklariniz da sizedir. Onlarin yapmis olduklarindan sorumlu degilsiniz.
Celal Yıldırım : O bir ümmetdi ki gelip geçti. Onların kazandığı kendilerine, sizin kazandığınız da size aittir. Onların işlediklerinden sorulacak değilsiniz.
Diyanet İşleri (eski) : Onlar geçmiş birer ümmettir. Kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından sorumlu değilsiniz.
Diyanet Vakfi : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.
Edip Yüksel : Geçmişteki bir toplum bu! Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız; siz onların yaptıklarından sorulacak değilsiniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar bir ümmetti, geldi geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz.
Fizilal-il Kuran : Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandığınız da sizedir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulmazsınız.
Gültekin Onan : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız / siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
Hasan Basri Çantay : Onlar birer ümmetdi (gelib) geçdi. (o ümmetlerin) kazandığı kendilerinin, sizin kazandığınız da (ey Yahudiler) sizin ve siz, onların işlemiş olduklarından mes'ul olacak değilsiniz.
Hayrat Neşriyat : Bunlar gerçekten gelip geçmiş bir ümmettir. (Onların) kazandıkları kendilerine,(sizin) kazandıklarınız da sizedir. Ve (siz) onların yapmakta olduklarından suâl olunmayacaksınız!
İbni Kesir : Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandığınız da sizin. Ve siz, onların yapmış olduklarından sorulmazsınız.
Muhammed Esed : Şimdi o toplumlar geçip gittiler; onların kazandıkları kendilerine yazılacak, sizin kazandıklarınız ise size; ve siz, onların yaptıklarından ötürü yargılanacak değilsiniz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlar bir ümmettir ki, gelip geçmişlerdir. Onların kazandıkları kendilerinedir, sizin kazandığınız şeyler de size aittir. Ve siz onların yapmış oldukları amellerden mes'ul olmayacaksınızdır.
Ömer Öngüt : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da size âittir. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
Şaban Piriş : Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları onlara, sizin kazandığınız da size aittir. Onların yaptıklarından siz sorguya çekilmeyeceksiniz.
Suat Yıldırım : İşte onlar bir ümmetti, geldi geçti... Onların kazandığı kendilerine, sizin kazandığınız da sizedir. Siz onların işlediklerinden sorguya çekilmezsiniz.
Süleyman Ateş : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız size âittir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız.
Tefhim-ul Kuran : Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu tutulmayacaksınız.
Ümit Şimşek : Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandığı onlara, sizin kazandığınız sizedir. Onların yaptıkları sizden sorulmaz.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte bunlar bir ümmetti, gelip geçtiler. Kazandıkları kendilerinindir. Sizin kazandıklarınız da sizin olacaktır. Siz onların yapıp ettiklerinden sorguya çekilmeyeceksiniz.
Advertisement