Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

Kuran-ı Kerim » 2 / BAKARA - 36
Sonraki Ayet : 37
Ayetin Tefsiri :

 

1 - Fatiha Suresi 2 - Bakara Suresi HDKD/Meal/Bakara 3 - Al-i İmran Suresi

فَأَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَأَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِ وَقُلْنَا اهْبِطُواْ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَى حِينٍ

Fe ezellehumâş şeytânu anhâ fe ahrecehumâ mimmâ kânâ fîh(fîhi), ve kulnâhbitû ba’dukum li ba’din aduvv(aduvvun), ve lekum fîl ardı mustekarrun ve metâun ilâ hîn(hînin).

 

1. fe : o zaman, fakat
2. ezelle-humâ : onları (o ikisini) kaydırdı (ayağını
3. eş şeytânu : şeytan
4. an-hâ : ondan, oradan
5. fe : artık, böylece
6. ahrece-humâ : onları (ikisini) çıkardı
7. mimmâ (min mâ) : şeyden
8. kânâ : ikisi oldular
9. fî-hi : içinde
10. ve : ve
11. kulnâ : biz dedik
12. ihbitû : (ikiniz) inin
13. ba'du-kum : sizin bazınız
14. li : ... e, için
15. ba'din : bazınız
16. aduvvun : düşman
17. ve lekum : ve sizin için
18. : içinde, de
19. el ardı : arz, yeryüzü
20. mustekarrun : kararlaştırılmışolan, karar kılma,
21. ve metâun : ve meta, geçinme, maişetini temin etme,
22. ilâ : ... e kadar
23. hînin : belli bir zaman

İmam İskender Ali Mihr

: Fakat şeytan, ikisinin (ayağını) oradan kaydırdı. Böylece ikisini de

içinde oldukları şeyden (ni'metten) çıkardı.Ve: “Birbirinize düşman olarak (dünyaya) inin. Sizin için (belli) bir zamana kadar yeryüzünde

oturma ve faydalanma (geçimini temin etme) vardır.” dedik.
Diyanet İşleri : Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde

bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma

vardır” dedik.
Abdulbaki Gölpınarlı : Şeytansa oradan onların ayaklarını kaydırdı, onları bulundukları

makamdan çıkarıverdi. Dedik ki: Bâzınız, bâzınıza düşman olarak inin buradan. Bir zamana kadar yeryüzünde oturmanız, oradan rızıklanmanız

mukadder.
Adem Uğur : Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde

bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli

bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.
Ali Bulaç : Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları

içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve

meta vardır" dedik.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet onları (Âdem ile Havvâ’yı) Şeytan (bir desise ile) Cennetten

kaydırdı ve içinde bulundukları nimetten onları çıkardı. Biz de: “- Biri-birinize düşman olarak buradan (yere) inin. Yeryüzünde sizin için bir vakte (ömrünüzün sonuna) kadar yerleşmek ve menfaatlenmek vardır.”

demiştik.
Bekir Sadak : Seytan oradan ikisinin de ayagini kaydirtti, onlari bulunduklari

yerden cikardi, onlara «Biribirinize dusman olarak inin, yeryuzunde bir

muddet icin yerlesip gecineceksiniz» dedik.
Celal Yıldırım : (Ne var ki) Şeytan onları oradan kaydırdı; ikisini de içinde

bulundukları şeyden (sonsuz nimetlerden) çıkardı. (Bunun üzerine) Biz de (bundan böyle) kiminiz kiminize düşman olarak (oradan yeryüzüne) inin. Sizin için yeryüzünde (belli) bir süreye kadar bir karargâh ve

yararlanacağınız şey (ler) vardır, dedik.
Diyanet İşleri (eski) : Şeytan oradan ikisinin de ayağını kaydırttı, onları bulundukları

yerden çıkardı, onlara 'Birbirinize düşman olarak inin, yeryüzünde bir

müddet için yerleşip geçineceksiniz' dedik.
Diyanet Vakfi : Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde

bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli

bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.
Edip Yüksel : Şeytan, onları oradan kaydırıp bulundukları yerden çıkarttı.

Nihayet, 'Birbirinize düşman olarak aşağı inin. Yeryüzünde belli bir

süre kalıp yaşayacaksınız,' dedik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunun üzerine Şeytan onları oradan kaydırdı, ikisini de bulundukları

naz-ü naimden çıkardı, biz de haydi dedik bâzınız bâzınıza düşman olarak

inin ve size yerde bir zamana kadar bir karar ve bir nasip alma var
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunun üzerine şeytan onları oradan kaydırdı, ikisini de bulundukları

o bolluk içindeki yerden çıkardı. Biz de: «Haydi kiminiz kiminize düşman olarak inin ve yerde bir zamana kadar kalıp nasibinizi alacaksınız.»

dedik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bunun üzerine şeytan onları(n ayağını) oradan kaydırdı, içinde

bulundukları (cennet yurdu)ndan çıkardı. Biz de: «Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve

bir nasib vardır.» dedik.
Fizilal-il Kuran : Fakat Şeytan onların ayaklarını oradan kaydırarak, kendilerini

içinde bulundukları nimet yurdundan çıkardı. Biz de dedik ki; «Birbirinize düşman olarak oradan aşağı inin. Yeryüzü belirli bir süreye

kadar size barınak ve geçim yeri olacaktır.»
Gültekin Onan : Şeytan, onları oradan kaydırıp bulundukları yerden çıkarttı.

Nihayet, "Birbirinize düşman olarak aşağı inin. Yeryüzünde belli bir

süre kalıp yaşayacaksınız" dedik.
Hasan Basri Çantay : Bunun üzerine Şeytan onları (n ayağını) oradan kaydırıp içinde

bulunduklarından (onun ni'metlerinden) onları çıkarıvermiş (mahrum edivermiş) di. Biz de: «Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yer yüzünde sizin için bir vakta (ömrünüzün sonuna) kadar durak ve fâidelenecek şey

vardır» demişdik.
İbni Kesir : Nihayet şeytan onları cennetten kaydırdı. Onları bulundukları yerden

çıkardı. Biz de: Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde sizin

için bir zamana kadar yerleşim ve faydalanma vardır, dedik.
Muhammed Esed : Ama Şeytan orada ikisini de yoldan çıkardı ve böylece sahip

oldukları konumu yitirmelerine sebep oldu. Bu yüzden Biz: "İnin, (bundan böyle) kiminiz kiminize düşman olarak yaşayın ve yeryüzünü bir müddet

için mesken edinip orada geçiminizi sağlayın!" dedik.
Ömer Nasuhi Bilmen : İmdi, Şeytan Âdem ile Havva'yı cennetten kaydırdı. Oradaki

nîmetlerden çıkarıp uzaklaştırdı. Biz de dedik ki: «Bâzınız bâzınıza düşman olmak üzere yeryüzüne ininiz, sizin için yer yüzünde bir vakte

kadar bir karar ve bir nasip vardır.»
Şaban Piriş : Şeytan oradan ikisinin de ayağını kaydırdı, onları bulundukları

yerden çıkardı. Biz de onlara: -Birbirinize düşman olarak inin,

yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz, dedik.
Suat Yıldırım : Derken Şeytan onların ayaklarını kaydırarak içinde bulundukları

nimet yurdundan çıkardı. Biz de: "Haydi, dedik, birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin! Siz orada belirli bir süre ikamet edip

yararlanacaksınız."
Süleyman Ateş : Derken şeytân onlar(ın ayağın)ı oradan kaydırdı, içinde bulundukları

(ni'met yurdu)ndan çıkardı. (Biz de) dedik ki: "Birbirinize düşman

olarak inin. Sizin, yeryüzünde kalıp bir süre yaşamanız lâzımdır."
Tefhim-ul Kuran : Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları

içinde bulundukları durumdan çıkardı. Biz de: «Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve

meta vardır» dedik.
Ümit Şimşek : Derken Şeytan, ayaklarını kaydırdı da onları bulundukları yerden

çıkardı. Biz de 'İnin aşağı,' dedik. 'Artık birbirinize düşman olarak yaşayacaksınız. Yeryüzünde sizin için belirli bir vakte kadar bir

yerleşim ve bir nasip vardır.'
Yaşar Nuri Öztürk : Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde

bulundukları yerden çıkardı. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. Belli bir süreye kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet / bir yararlanma imkânı

olacaktır.

Advertisement