قَالَ لَقَدْ كُنتُمْ أَنتُمْ وَآبَاؤُكُمْ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Kâle lekad kuntum entum ve âbâukum fî dalâlin mubîn(mubînin).
1. | kâle | : dedi |
2. | lekad | : andolsun |
3. | kuntum | : siz oldunuz |
4. | entum | : siz(ler) |
5. | ve âbâu-kum | : ve sizin babalarınız |
6. | fî dalâlin | : dalâlette |
7. | mubînin | : apaçık |
Diyanet İşleri | : | İbrahim, “Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | O da andolsun ki demişti, siz de apaçık bir sapıklık içindesiniz, atalarınız da. |
Adem Uğur | : | Doğrusu, siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi. |
Ahmed Hulusi | : | (İbrahim) dedi ki: "Yemin ederim ki, sizin de atalarınızın da sapık bir düşüncede olduğu apaçık ortada!" |
Ahmet Tekin | : | 'Andolsun ki, sizler de atalarınız da, tamamen başlarına buyruk bir hayat, koyu bir cehalet, dalâlet ve bozuk düzen içindesiniz' dedi. |
Ahmet Varol | : | (İbrahim) dedi ki: 'Andolsun siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz.' |
Ali Bulaç | : | Dedi ki: "Andolsun, siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içindesiniz." |
Ali Fikri Yavuz | : | (Hz. İbrâhîm, onlara) dedi ki: “- Yemin olsun, siz ve atalarınız açık bir sapıklık içindesiniz.” |
Bekir Sadak | : | Ibrahim: «And olsun ki sizler de babalariniz da apacik bir sapiklik icindesiniz» deyince: |
Celal Yıldırım | : | O da, «yemin ederim ki siz de, babalarınız da çok açık bir sapıklık içindesiniz» demişti. |
Diyanet İşleri (eski) | : | İbrahim: 'And olsun ki sizler de babalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz' deyince: |
Diyanet Vakfi | : | Doğrusu, siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi. |
Edip Yüksel | : | 'Doğrusu, siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içine düşmüşsünüz,' deyince, |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Kasem olsun ki dedi, siz de atalarınız da açık bir dalâl içindesiniz |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | İbrahim: «Andolsun ki, siz de, atalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz!» dedi. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | İbrahim: «And olsun ki sizler de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz» dedi. |
Fizilal-il Kuran | : | İbrahim «Gerek siz, gerekse babalarınız gerçekten koyu bir sapıklığa düşmüşsünüz» dedi. |
Gültekin Onan | : | Dedi ki: "Andolsun, siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içindesiniz." |
Hasan Basri Çantay | : | (İbrâhîm) dedi: «Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz». |
Hayrat Neşriyat | : | (İbrâhîm:) 'Yemîn olsun ki siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz' dedi. |
İbni Kesir | : | O: Andolsun ki sizler de, babalarınız da apaçık bir sapıklık içerisindesiniz, demişti. |
Muhammed Esed | : | (İbrahim:) "Doğrusu, siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içindeymişsiniz!" dedi. |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | «Kasem olsun ki,» dedi, «siz de, babalarınız da pek açık bir sapıklık içinde bulunmuş oldunuz.» |
Ömer Öngüt | : | “Doğrusu siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içine düşmüşsünüz. ” dedi. |
Şaban Piriş | : | -Hiç kuşkusuz siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorsunuz dedi. |
Suat Yıldırım | : | "Yemin ederim ki, dedi, siz de atalarınız da besbelli bir sapıklık içindesiniz." |
Süleyman Ateş | : | "Doğrusu siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz!" dedi. |
Tefhim-ul Kuran | : | Dedi ki: «Andolsun, siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içindesiniz.» |
Ümit Şimşek | : | İbrahim 'And olsun ki,' dedi, 'siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklıktasınız.' |
Community content is available under CC-BY-SA unless otherwise noted.