بَلْ قَالُواْ أَضْغَاثُ أَحْلاَمٍ بَلِ افْتَرَاهُ بَلْ هُوَ شَاعِرٌ فَلْيَأْتِنَا بِآيَةٍ كَمَا أُرْسِلَ الأَوَّلُونَ
Bel kâlû adgâsu ahlâmin belifterâhu bel huve şâır(şâırun), fel ye’tinâ bi âyetin kemâ ursilel evvelûn(evvelûne).
1. | bel | : hayır |
2. | kâlû | : dediler |
3. | adgâsu | : karışık, içinden çıkılmayan |
4. | ahlâmin (hulmun) | : rüyalar (rüya) |
5. | bel | : hayır |
6. | ifterâ-hu | : onu uydurdu |
7. | bel | : hayır |
8. | huve | : o |
9. | şâırun | : şairdir |
10. | fel ye'tinâ bi (fe li ye'ti-nâ bi) | : o zaman, öyleyse bize getirsin |
11. | âyetin | : bir âyet |
12. | kemâ | : gibi |
13. | ursile | : gönderildi |
14. | el evvelûne | : evvelkiler |
Diyanet İşleri | : | Onlar, “Hayır, bunlar karma karışık yalancı düşlerdir. Hayır, onu kendisi uydurdu; hayır, o bir şairdir. Eğer böyle değilse, önceki peygamberlerin (mucizelerle) gönderildikleri gibi o da bize bir mucize getirsin” dediler. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Hattâ derler ki: Bu sözler, saçma sapan rüyadan ibâret, belki de kendisi uyduruyor bunları, hattâ o, bir şâir. Değilse neden evvelkilere gönderildiği gibi bize bir mûcize gösteremiyor? |
Adem Uğur | : | Hayır, dediler, (bunlar) saçma sapan rüyalardır; bilakis onu kendisi uydurmuştur; belki de o, şairdir. (Eğer öyle değilse) bize hemen, öncekilere gönderilenin benzeri bir âyet getirsin. |
Ahmed Hulusi | : | Şöyle de dediler: "Konuştukları kuruntulardan oluşan rüyalarıdır! Muhtemelen uyduruyor. . . Hayır, O bir şairdir! (Eğer böyle değilse) geçmişte yaşamış Rasûllerdeki gibi mucizesini göstersin!" |
Ahmet Tekin | : | Onlar:
' Hayır, bunlar saçma sapan hayallerdir... Yok canım, o sözleri uydurmuştur... Hayır, hayır, o bir şâirdir... Böyle değilse eğer, özgürce sorumluluklarını yerine getiren önceki peygamberler gibi, o da bize hak peygamber olduğuna dair bir delil, maddî bir mûcize getirsin.' dediler. |
Ahmet Varol | : | 'Hayır; bu ancak karışık rüyalardan ibarettir. Hayır, bunu o kendisi uydurmuştur. Hayır o bir şairdir. Öyle değilse öncekilere gönderildiği gibi bize bir ayet (mucize) getirsin' dediler. |
Ali Bulaç | : | "Hayır" dediler. (Bunlar) Karmakarışık düşlerdir; hayır, onu kendisi uydurmuştur; hayır o bir şairdir. Böyle değilse, öncekilere gönderildiği gibi bize de bir ayet (mucize) getirsin." |
Ali Fikri Yavuz | : | (Müşriklerden bir kısmı şöyle) dediler: “- Hz. Muhammed’in (a.s.) getirdiği bu ayetler, rüya saçmalarıdır, yok onu kendisi uydurdu, yok o bir şairdir. Böyle değilse, evvelki peygamberlerin getirdiği mucizeler gibi, o da bize bir mucize getirsin.” |
Bekir Sadak | : | Onlar: «Hayir; bunlar karisik ruyalardir", «Hayir, onu uydurmustur» «Hayir; o sairdir,» «Haydi onceki peygamberler gibi o da bize bir mucize getirsin» dediler. |
Celal Yıldırım | : | Onlar, «hayır, (Kur'ân ve Muhammed'in dedikleri) olsa olsa (şuur altında biriken) rüya saçmalarıdır. Hayır, O bunları uydurmuştur; hayır O şâirdir; değilse, bize önceki peygamberlere gönderildiği gibi bir mu'cize getirsin» derler. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Onlar: 'Hayır; bunlar karışık rüyalardır', 'Hayır; onu uydurmuştur', 'Hayır; o şairdir', 'Haydi önceki peygamberler gibi o da bize bir mucize getirsin' dediler. |
Diyanet Vakfi | : | «Hayır, dediler, (bunlar) saçma sapan rüyalardır; bilakis onu kendisi uydurmuştur; belki de o, şairdir. (Eğer öyle değilse) bize hemen, öncekilere gönderilenin benzeri bir âyet getirsin.» |
Edip Yüksel | : | Hatta, 'Boş hayallerdir,' 'Onu o uydurmuş,' ve 'O bir şairdir, daha önceki elçiler gibi o da bize mucizeler getirsin,' dediler. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Dediler: adgâsü ahlâm, yok onu uydurdu, yok o bir şâir, yoksa bize evvelkilerin gönderildikleri gibi bir âyet getirsin |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | (Onlar): «Bunlar bir takım karışık rüyalar; yok onu kendisi uydurdu; yok o bir şairdir; öyle değilse, önceki peygamberlerin gönderdikleri gibi, bize bir mucize getirsin!» derler. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Onlar: «Hayır, bunlar karışık rüyalardır; yok, onu kendisi uydurdu, yok o bir şairdir. Böyle değilse önceki peygamberler gibi, o da bize bir mucize getirsin» dediler. |
Fizilal-il Kuran | : | O zalimler dediler ki; «Hayır, Muhammed'in söyledikleri birtakım karmaşık, birbirinden kopuk hayallerdir. Hayır, bu sözler O'nun uydurmasıdır. Hayır, O bir şairdir. Öyle değilse bize daha önceki peygamberlerin gösterdiklerine benzer bir mucize göstersin.» |
Gültekin Onan | : | "Hayır" dediler. "(Bunlar) Karmakarışık düşlerdir; hayır, onu kendisi uydurmuştur; hayır, o bir şairdir. Böyle değilse, öncekilere gönderildiği gibi bize de bir ayet getirsin." |
Hasan Basri Çantay | : | Dediler: «Hayır, (bunlar) saçma sapan rü'yâlardır. Hayır, onu kendisi uydurmuşdur. Hayır, o, bir şâirdir. (Bunlar değilse) o halde evvelki (peygamber) lere gönderildiği gibi o da bize bir mu'cize getirsin». |
Hayrat Neşriyat | : | (Onlar: 'Kur’ân sihirdir' dedikten sonra:) 'Hayır! (Bunlar) karmakarışık rüyâlardır. Hayır! Onu (kendisi) uydurmuştur. Hayır! O bir şâirdir; o hâlde (gerçekten peygamberse) öncekilere gönderildiği gibi, (o da) bize bir mu'cize getirsin!' dediler. |
İbni Kesir | : | Onlar: Hayır, bunlar saçma sapan rüyalardır. Hayır onu uydurmuştur, hayır o, şairdir. Haydi önceki peygamberler gibi o da bize bir mucize getirsin dediler. |
Muhammed Esed | : | "Yoo", diyorlar, "(Muhammed'in bu söyledikleri) karmakarışık rüyalardan ibaret!" "Yok yok, bütün bunları kendisi uyduruyor!" "Hayır, o sadece bir şairdir!" "Peki, madem öyle, önceki (peygamberlerin mucizelerle) gönderildiği gibi o da bize bir mucize getirse ya!" |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | «Hayır,» dediler, «Karışık rüyâlardır, Hayır, onu iftira etmiştir, o belki bir şairdir. İmdi bize evvelkilerin gönderilmiş oldukları gibi bir âyet getiriversin.» |
Ömer Öngüt | : | Dediler ki: “Hayır! Bunlar karmakarışık rüyâlardır. Hayır! Onu kendisi uydurmuştur. Hayır! O şâirdir. Eğer öyle değilse bize hemen önceki peygamberler gibi bir âyet (mucize) getirsin. ” |
Şaban Piriş | : | -Hayır, dediler. Bunlar rüya saçmalıkları .. Hayır, onu o uydurmuştur. Hayır, O şairdir! Haydi, önceki peygamberler gibi bize bir mucize getirsin! |
Suat Yıldırım | : | (Kur’ân’ı kime mal edecekleri konusunda şaşırıp kaldılar, cevapları kendilerini bile tatmin etmeyip durmadan fikir değiştirdiler.) "Hayır!" dediler, "bu adğâsu ahlam: karışık karışık rüyalar." "Yok yok, böyle değil, anlaşılan onu kendisi uydurmuş!" "Hayır! bu da değil, galiba o bir şair!", "Öyleyse önceki peygamberlere verilen mûcizeler kabilinden istediğimiz mûcizeyi bize göstersin!" |
Süleyman Ateş | : | "Hayır, dediler, (bu) karmakarışık hayallerdir; hayır onu uydurmuş; hayır o şâ'irdir. (Eğer gerçekten peygamberse) öncekilerin, (mu'cizelerle) gönderildikleri gibi o da bize bir mu'cize getirsin." |
Tefhim-ul Kuran | : | «Hayır» dediler. (Bunlar) Karmakarışık düşlerdir; hayır, onu kendisi düzüp uydurmuştur; hayır o bir şairdir. Böyle değilse, öncekilere gönderildiği gibi bize de bir ayet (mucize) getirsin.» |
Ümit Şimşek | : | Onlar 'Yok, bu karmakarışık rüyalardan ibarettir. Yok, kendisi uydurdu. Yok, o bir şairdir,' dediler. 'Değilse, bize, tıpkı öncekilere gönderilenler gibi bir âyet getirsin.' |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Şöyle de dediler: "Saçma sapan rüyalar bunlar! Belki de uydurduğu bir yalandır. Belki de bir şairdir o. Hadi bir mucize getirsin bize, öncekilere gönderildiği gibi..." |