إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا وَمَا نَحْنُ لَهُ بِمُؤْمِنِينَ
İn huve illâ raculunifterâ alâllâhi keziben ve mâ nahnu lehu bi mu’minîn(mu’minîne).
1. | in huve | : o ancak |
2. | illâ | : sadece |
3. | raculunifterâ (raculun ifterâ) | : iftira eden bir adam |
4. | alâ allâhi | : Allah'a |
5. | keziben | : yalan söyleyerek, yalanla |
6. | ve mâ nahnu | : ve biz değiliz |
7. | lehu | : ona |
8. | bi mu'minîne | : inananlar |
Diyanet İşleri | : | “Bu, Allah’a karşı yalan uyduran bir kimseden başkası değildir. Biz ona inanmayız.” |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Bu, ancak yalan yere Allah'a iftirâ eden bir adam ve biz, ona inanmayız. |
Adem Uğur | : | Bu adam, sadece Allah hakkında yalan uyduran bir kimsedir; biz ona inanmıyoruz. |
Ahmed Hulusi | : | "O (Rasûl), Allâh'a iftira eden yalancıdır o! Biz Ona inanmayız!" |
Ahmet Tekin | : | 'Bu adam, sadece Allah adına yalan uyduran birisi. Biz ona itimat etmiyoruz.' |
Ahmet Varol | : | O Allah'a karşı yalan uyduran bir adamdan başka bir şey değildir ve biz ona inananlar değiliz.' |
Ali Bulaç | : | "O ise, yalnızca bir adam (insan)dır, Allah'a karşı yalan uydurmaktadır, bizler de ona inanacak değiliz." |
Ali Fikri Yavuz | : | O (size peygamber olduğunu söyliyen), ancak Allah’a karşı yalan uyduran bir adamdır. Biz ona inanacak değiliz.” |
Bekir Sadak | : | «Bu, sadece Allah'a karsi yalan uyduranin biridir. Biz ona inanmayiz.» |
Celal Yıldırım | : | (Peygamberlik iddiasında bulunan) o adam, Allah'a karşı yalan uyduran bir (şaşkından) başkası değildir. Biz de ona inanacak değiliz. |
Diyanet İşleri (eski) | : | 'Bu, sadece Allah'a karşı yalan uyduranın biridir. Biz ona inanmayız.' |
Diyanet Vakfi | : | «O, Allah hakkında yalnızca yalan uyduran bir adamdır; biz ona inanmıyoruz.» |
Edip Yüksel | : | 'O, ALLAH'a yalan yakıştıran bir adamdan başkası değildir. Biz ona inanacak değiliz.' |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | O ancak öyle bir adam ki bir yalanı Allaha iftira etti, biz ona inanacak değiliz |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | O, sadece Allah hakkında bir yalanı uyduran bir adamdır; biz ona inanacak değiliz.» |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | «Bu adam, sadece Allah hakkında yalan uyduran bir kimsedir; biz ona inanmıyoruz.» |
Fizilal-il Kuran | : | O sadece Allah’a karşı yalan uyduran biridir. Biz ona inanmayız. |
Gültekin Onan | : | "O ise, yalnızca bir adam (insan)dır, Tanrı'ya karşı yalan uydurmaktadır, bizler de ona inançlı (olacak) değiliz." |
Hasan Basri Çantay | : | «O, Allaha karşı yalan düzen bir adamdan başkası değildir. Biz onu tasdıyk ediciler değiliz». |
Hayrat Neşriyat | : | 'O, sâdece Allah’a karşı yalan uyduran bir adamdır. Biz ona inanan kimseler de değiliz.' |
İbni Kesir | : | O, sadece Allah'a karşı yalan uyduran biridir. Biz ona inanacak değiliz. |
Muhammed Esed | : | Bu adam kendi uydurduğu yalanları Allah'a yakıştıran bir yalancıdan başka biri değil; ve dolayısıyla, biz asla o'na inanacak değiliz!" |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | «O başka değil, ancak bir erkektir ki, Allah'a karşı yalan yere iftirada bulunmuştur ve biz ona inananlar değiliz.» |
Ömer Öngüt | : | “Bu adam sadece Allah hakkında yalan uyduran bir kimsedir. Biz ona inanmayız. ” |
Şaban Piriş | : | O, Allah’a karşı ancak yalan uyduran bir adamdır. Biz, ona inanacak değiliz. |
Suat Yıldırım | : | "Bu adam, uydurduğu yalanı Allah’a mal eden bir iftiracıdan başkası değildir ve biz hiçbir surette ona inanmayız!" |
Süleyman Ateş | : | "O, Allah'a yalan uydurandan başka bir adam değildir. Biz ona inanıcı(insan)lar değiliz." |
Tefhim-ul Kuran | : | «O ise, yalnızca bir adam (insan)dır, Allah'a karşı yalan uydurmaktadır, bizler de ona inanacak değiliz.» |
Ümit Şimşek | : | 'Bu ise Allah adına yalan uyduran bir adamdır; biz ona inanmayız.' |
Yaşar Nuri Öztürk | : | "O, yalan düzüp Allah'a iftira eden bir adamdan başkası değil. Biz ona inanmıyoruz." |