Yenişehir Wiki
Advertisement

حَتَّى إِذَا أَخَذْنَا مُتْرَفِيهِم بِالْعَذَابِ إِذَا هُمْ يَجْأَرُونَ

Hattâ izâ ehaznâ mutrafîhim bil âzâbi izâ hum yec’erûn(yec’erûne).




1. hattâ izâ : olunca, olduğu zaman
2. ehaznâ : biz aldık
3. mutrafî-him : onların refahta olanları
4. bi el âzâbi : azap ile
5. izâ : o zaman
6. hum : onlar
7. yec'erûne : yalvarıp bağırarak yardım isterler



Diyanet İşleri : Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar.
Abdulbaki Gölpınarlı : Sonunda nîmet içinde yaşayanlarını azâba uğrattığımız zaman feryâda ve yalvarmaya başlarlar.
Adem Uğur : En nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya (veya azaba) uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.
Ahmed Hulusi : Nihayet onların pişmanlıktan doğan itirafları içinde azaplarıyla yakaladığımızda, hemen yalvara-yakara feryat ederler.
Ahmet Tekin : Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya, cezaya maruz bıraktığımızda, bakarsın ki, onlar feryad-ü figan ederek yalvarırlar.
Ahmet Varol : Nihayet onların refah içinde olanlarını azapla yakaladığımızda derhal feryat ederler.
Ali Bulaç : Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basacaklar.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet onların (zevke düşkün) elebaşlarını azab ile yakaladığımız zaman, çığlık kopararak yardım istiyeceklerdir.
Bekir Sadak : Sonunda simarik varliklarini azabla yakaladigimiz zaman feryat ederler.
Celal Yıldırım : Ne vakit ki, refah içinde yüzen ileri gelenlerini azâb ile yakalarız, o zaman sızlanıp yardıma çağırırlar.
Diyanet İşleri (eski) : Sonunda şımarık varlıklılarını azabla yakaladığımız zaman feryat ederler.
Diyanet Vakfi : En nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya (veya azaba) uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.
Edip Yüksel : Varlıklılarını cezaya çarptığımızda, yakınmaya başlarlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Nihayet refahlı olanlarını azâba çekiverdiğimiz zaman hemen feryada başlıyacaklardır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Nihayet, refah içinde olanlarını azaba çektiğimiz zaman, hemen feryada başlayacaklardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.
Fizilal-il Kuran : Ama onların azılı elebaşlarının yakasına azabımızla yapıştığımızda hemen feryadı basarlar.
Gültekin Onan : Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basacaklar.
Hasan Basri Çantay : Nihayet refah içinde olanlarını azâb ile yakaladığımız vakit onlar hemen feryâd ve istimdâd edeceklerdir.
Hayrat Neşriyat : Nihâyet onların ni'met içinde olanlarını azâb ile yakaladığımız zaman, bir de bakarsın ki onlar feryâd ederler.
İbni Kesir : En sonunda onların refahla şımaranlarını azabla yakaladığımız zaman hemen feryad ederler.
Muhammed Esed : öyle ki, sonunda, onların arasından bolluk, genişlik içinde dalıp gitmiş olanları azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman yalvarıp yakarmaya başlayacaklar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Nihâyet Biz onların ileri gelenlerini azap ile yakaladığımız zaman onlar o an bağırıp yalvarmağa başlarlar.
Ömer Öngüt : Nihayet onların refah ve bolluk içinde olanlarını azap ile yakaladığımız zaman, hemen feryadı basarlar.
Şaban Piriş : En sonunda onların zenginlerini ve liderlerini azapla yakaladığımız zaman, hemen feryadı basarlar.
Suat Yıldırım : En nihâyet onların refaha dalıp gitmiş olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımızda birden feryadı basarlar.
Süleyman Ateş : Nihâyet varlıklılarını azâb ile yakaladığımız zaman, hemen feryâda başlarlar.
Tefhim-ul Kuran : Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basacaklar.
Ümit Şimşek : Nihayet onların refah içinde yüzenlerini azapla yakalayıveririz; işte o zaman feryada başlarlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Sonunda, servet ve refahla şımarmışlarını azapla yakaladığımızda, hemen bağırıp dövünmeye başlarlar.
Advertisement