فَأَتْبَعُوهُم مُّشْرِقِينَ
Fe etbeûhum muşrikîn(muşrikîne).
1. | fe | : artık, böylece |
2. | etbeû-hum | : onlara tâbî oldular, onların peşine düştüler |
3. | muşrikîne | : şark tarafı, doğu tarafı, güneşin doğuş vakti |
Diyanet İşleri | : | Firavun ve adamları gün doğarken onları takibe koyuldular. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Firavun'a uyanlar, gün doğunca İsrâiloğullarının artlarına düştüler. |
Adem Uğur | : | Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler. |
Ahmed Hulusi | : | (Firavun ve ordusu) güneş doğarken onları izlediler. |
Ahmet Tekin | : | Firavun ve adamları güneş doğarken onların peşlerine düştüler. |
Ahmet Varol | : | (Firavun ve adamları) güneş doğarken onların arkalarına düştüler. |
Ali Bulaç | : | Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. |
Ali Fikri Yavuz | : | Nİhayet güneş doğarken (Firavun ordusu), İsraîloğullarının arkalarına düştüler. |
Bekir Sadak | : | Firavun ve adamlari gunes uzerlerine dogarken onlarin ardina dustuler. |
Celal Yıldırım | : | Güneş doğup ortalığı aydınlatırken Fir'avn ve adamları onları takibe koyuldular. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Firavun ve adamları güneş üzerlerine doğarken onların ardına düştüler. |
Diyanet Vakfi | : | Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler. |
Edip Yüksel | : | Onları doğuya doğru izlediler. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Derken arkalarına düştüler Güneş doğmuştu |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Derken (Firavun ve askerleri) güneş doğmuştu ki, arkalarına düştüler. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Derken (Firavun ve adamları) güneş doğmuştu ki, onların ardına düştüler. |
Fizilal-il Kuran | : | Firavun ile soydaşları gün doğar doğmaz İsrailoğullarının ardına düştüler. |
Gültekin Onan | : | Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. |
Hasan Basri Çantay | : | Derken (Fir'avncular) güneş doğarken onların arkalarına düşdüler. |
Hayrat Neşriyat | : | Derken, (Fir'avun ve askerleri) gündoğumuna ulaşan kimseler iken (erkenden)onların peşine düştüler. |
İbni Kesir | : | Güneş üzerlerine doğarken onları izlediler. |
Muhammed Esed | : | Ve sonunda (Mısırlılar) gün doğarken onlara yetiştiler; |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Derken (Fir'avun ile kuvvetleri) güneş parlamaya başlamış iken onların (İsrailoğullarının) arkalarına düştüler. |
Ömer Öngüt | : | Derken (Firavun ve askerleri) gün doğarken onların ardına düştüler. |
Şaban Piriş | : | Güneşin doğuşuyla birlikte onların peşine düştüler. |
Suat Yıldırım | : | (Takip kıssasına dönelim) Güneş doğup ortalığı aydınlatırken Firavun’un ordusu onları takibe koyuldu. |
Süleyman Ateş | : | (Fir'avn ve adamları), güneş doğarken onların ardına düştüler. |
Tefhim-ul Kuran | : | Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. |
Ümit Şimşek | : | Gün doğarken peşlerine düştüler. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Firavun ve adamları, gün doğarken onları izlemeye başladılar. |