وَلَقَد تَّرَكْنَا مِنْهَا آيَةً بَيِّنَةً لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Ve lekad tereknâ minhâ âyeten beyyineten li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne).
1. | ve lekad | : ve andolsun ki |
2. | tereknâ | : biz bıraktık |
3. | min-hâ | : ondan |
4. | âyeten | : âyet, delil |
5. | beyyineten | : açıkça |
6. | li kavmin | : kavim için |
7. | ya'kılûne | : akıl eder, akıl edecek |
Diyanet İşleri | : | Andolsun biz, aklını kullanacak bir kavm için o memleketten ibret alınacak apaçık bir delil bıraktık. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Ve andolsun ki biz, akıl eden topluluk için, onlara âit apaçık bir delil bıraktık. |
Adem Uğur | : | Andolsun ki, biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişânesi bırakmışızdır. |
Ahmed Hulusi | : | Andolsun ki ondan (o bölgeden), aklını değerlendiren bir topluluk için apaçık bir ibret nişanesi bıraktık. |
Ahmet Tekin | : | Andolsun biz, ilimle ve tecrübeyle gelişmeye devam eden aklını faydalı kullanabilen toplumlar için ikazlar, birçok sosyal konunun çözümü için işaretler bıraktık. |
Ahmet Varol | : | Andolsun ki, akıl eden bir topluluk için ondan bir ayet (işaret) bıraktık. |
Ali Bulaç | : | Andolsun, biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet bırakmışızdır. |
Ali Fikri Yavuz | : | Muhakkak ki, aklını kullanacak bir kavim için, o memleketden açık bir alâmet (iz ve harabe) bıraktık. |
Bekir Sadak | : | And olsun ki, Biz, dusunen kimseler icin bu kasabadan apacik bir belgeyi geride birakmisizdir. |
Celal Yıldırım | : | And olsun ki biz, aklını kullanan bir millet için bu kasabada açık belge(ler) geriye bıraktık. |
Diyanet İşleri (eski) | : | And olsun ki, Biz, düşünen kimseler için oradan apaçık bir belgeyi geride bırakmışızdır. |
Diyanet Vakfi | : | Andolsun ki, biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişânesi bırakmışızdır. |
Edip Yüksel | : | Aklını kullanan bir toplum için apaçık bir ders olarak oradan bazı kalıntılar bıraktık. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Ve celâlim hakkı için ondan bir âyet (bir nişane) bırakmışızdır ki teakkul edecek bir kavm için beyyine olsun |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Andolsun ki, Biz aklını kullanacak bir topluluk için oradan bir ibret tablosu bıraktık. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Andolsun ki biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişanesi bırakmışızdır. |
Fizilal-il Kuran | : | Biz o yıkık kentten, geriye düşünen kimselerin ders çıkarmalarına yarayacak belirgin izler bıraktık. |
Gültekin Onan | : | Andolsun, biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet bırakmışızdır. |
Hasan Basri Çantay | : | Andolsun, aklını kullanacak bir kavm için biz oradan apaçık bir nişane (bir ibret) bırakmışızdır. |
Hayrat Neşriyat | : | And olsun ki (biz), akıl erdirecek bir kavim için, oradan açık bir alâmet (harâbe hâlindeki evlerini) bırakmışızdır. |
İbni Kesir | : | Andolsun ki; akleden bir kavim için Biz, orada apaçık bir ayet bırakmışızdır. |
Muhammed Esed | : | (Sonunda dediğimiz oldu;) ve ondan geriye, aklını kullananlar için açık işaretler bıraktık. |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Andolsun ki, âkilâne düşünür bir kavim için oradan bir apaçık alâmet bırakmışızdır. |
Ömer Öngüt | : | Andolsun ki biz aklını kullanacak kimseler için orada apaçık bir âyet (ibret nişanesi) bırakmışızdır. |
Şaban Piriş | : | Aklını kullanabilen bir toplum için, onlardan apaçık belgeler bırakmışızdır. |
Suat Yıldırım | : | Biz aklını kullanıp düşünen kimseler için, o memleketten âşikâr bir ibret vesilesi (harabe) bıraktık. |
Süleyman Ateş | : | Andolsun biz, aklını kullanan bir toplum için ondan, (harâb ettiğimiz o ülkeden) açık bir işâret bırakmışızdır. |
Tefhim-ul Kuran | : | Andolsun, biz akledebilecek bir kavim için oradan apaçık bir ayet bırakmışızdır. |
Ümit Şimşek | : | Akıl sahibi bir topluluk için, Biz o beldeden geriye apaçık bir âyet bırakmışızdır. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Yemin olsun, biz o kentten, aklını işleten bir topluluk için geriye apaçık bir işaret bıraktık. |