وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Ve lâ tehinû ve lâ tahzenû ve entumul a’levne in kuntum mu’minîn(mu’minîne).
1. | ve lâ tehinû | : ve gevşemeyin, korkmayın |
2. | ve lâ tahzenû | : ve mahzun olmayın, üzülmeyin |
3. | ve entum | : ve siz |
4. | el a'levne | : üstün olanlar |
5. | in kuntum | : eğer siz ... iseniz |
6. | mu'minîne | : mü'minler |
Hak Dini Kuran Dili | : | Fütur getirmeyin ve mahzun olmayın daha yükselecekken sizler, gerçek mü'minlersiniz |
Diyanet İşleri | : | Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Ve gevşeklik etmeyin, mahzun olmayın, inanmışsanız mutlaka üstünsünüz siz. |
Adem Uğur | : | Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz. |
Ahmed Hulusi | : | Gevşemeyin, hüzünlenmeyin; siz en üstün olanlarsınız, eğer iman edenlerseniz. |
Ahmet Tekin | : | Düşmana karşı zaaf göstermeyin, gevşemeyin, mağlup olduk diye mahzun da olmayın. Hâlâ siz yüce, üstün kişilersiniz. Siz samimi mü’minler olduğunuz sürece, sonunda galip geleceksiniz. |
Ahmet Varol | : | Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer iman etmiş iseniz en üstün sizsiniz. |
Ali Bulaç | : | Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. |
Ali Fikri Yavuz | : | Ey müminler, savaştan gevşemeyin ve Uhud bozgununa üzülmeyin. Hâliniz onlardan netice itibariyle çok yüksektir; eğer gerçekten (vâdimize) inanıyorsanız. |
Bekir Sadak | : | Gevsemeyin, uzulmeyin, inanmissaniz, mutlaka siz en ustunsunuzdur. |
Celal Yıldırım | : | Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer inanıyorsanız elbette sizler üstünsünüzdür. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Gevşemeyin, üzülmeyin, inanmışsanız, mutlaka siz en üstünsünüzdür. |
Diyanet Vakfi | : | Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz. |
Edip Yüksel | : | Gevşemeyin, üzülmeyin; inanıyorsanız üstün sizsiniz! |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Sizler eğer gerçek inananlarsanız, daha yükselecekken gevşemeyin ve üzülmeyin! |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir. |
Fizilal-il Kuran | : | Sakın gevşemeyiniz, karamsarlığa kapılmayınız. Eğer mümin iseniz üstün gelecek olan taraf sizlersiniz. |
Gültekin Onan | : | Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer inançlılarsanız en üstün olan sizlersiniz. |
Hasan Basri Çantay | : | (Ey mü'minler), gevşemeyin, mahzun olmayın, Siz eğer (gerçekden) mü'min iseniz (düşmanlarınıza gaalib ve onlardan) çok üstünsünüzdür. |
Hayrat Neşriyat | : | O hâlde gevşemeyin ve üzülmeyin! Eğer (gerçekten) mü’min kimseler iseniz, en üstün olanlar sizsiniz! |
İbni Kesir | : | Gevşemeyin, üzülmeyin, gerçekten inanmışsanız, mutlaka siz üstünsünüz. |
Muhammed Esed | : | Öyleyse, cesaretinizi yitirmeyin ve üzülmeyin: Eğer (gerçekten) inanıyorsanız mutlaka (insanların) en üstünü olursunuz. |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Ve fütur getirmeyiniz ve mahzun olmayınız ve siz mü'minler iseniz çok yükselmiş olanlar ancak sizlersiniz. |
Ömer Öngüt | : | Ey müminler! Gevşemeyin, üzülmeyin. Gerçekten inanıyorsanız, siz mutlaka en üstünsünüzdür. |
Şaban Piriş | : | Eğer gerçekten mümin olduysanız, siz, daha üstün olmanıza rağmen gevşemeyin, üzüntüye düşmeyin. |
Suat Yıldırım | : | Sakın yılmayın, üzüntüye kapılmayın, eğer iman ediyorsanız mutlaka üstün gelirsiniz! |
Süleyman Ateş | : | Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer inanıyorsanız, mutlaka siz üstün geleceksiniz. |
Tefhim-ul Kuran | : | Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. |
Ümit Şimşek | : | Gevşemeyin ve üzülmeyin; eğer inanmış kimselerseniz, üstün olan sizsiniz. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Gevşemeyin, tasalanmayın. Eğer inanıyorsanız üstün olan sizsiniz. |