Yenişehir Wiki
Advertisement


فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاء بِدُخَانٍ مُّبِينٍ[]

Fertekib yevme te’tîs semâu bi duhânin mubîn(mubînin).


1. fe : artık, öyleyse, o halde
2. irtekib : gözle, bekle
3. yevme : gün
4. te'tî : getirir
5. es semâu : sema, gök
6. bi duhânin : duhanı, dumanı
7. mubînin : apaçık


Diyanet İşleri : Göğün açık bir duman getireceği günü bekle.
Abdulbaki Gölpınarlı : Artık gözetle gökyüzünden apaçık, gözle görünür bir dumanın geleceği günü.
Adem Uğur : Şimdi sen, göğün, açık bir duman çıkaracağı günü gözetle.
Ahmed Hulusi : Semânın apaçık bir duhân (duman) olarak geleceği (insanî hakikatin fark edileceği) süreci gözetle!
Ahmet Tekin : Şimdi sen göğün açık bir duman getireceği günü gözetle.
Ahmet Varol : Artık sen göğün açık bir duman getireceği günü gözetle.
Ali Bulaç : Öyleyse sen, göğün açıkça bir duman getireceği günü gözle;
Ali Fikri Yavuz : O halde (Ey Rasûlüm), semanın aşikâre bir duman (kıtlık ve açlık) getireceği (azab) gününü gözle.
Bekir Sadak : (10-11) GOgun, insanlari buruyecek ve gozle gorulecek bir duman cikaracagi gunu bekle; bu, can yakan bir azabdir.
Celal Yıldırım : (10-11) (Ey Peygamber!) Artık göğün, insanları saracağı bir dumanla geleceği günü gözetle. Bu elem verici bir azâbdır.
Diyanet İşleri (eski) : (10-11) Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır.
Diyanet Vakfi : (10-11) Şimdi sen, göğün, insanları bürüyecek açık bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bu, elem verici bir azaptır.
Edip Yüksel : Göğün apaçık bir dumanı getireceği günü gözetle.
Elmalılı Hamdi Yazır : O halde gözet o Semânın açık bir duman ile geleceği günü
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O halde o göğün açık bir duman ile geleceği günü gözetle
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (10-11) Ey Muhammed! Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle! Bu acı bir azabdır.
Fizilal-il Kuran : Göğün gözle görülür bir duman getireceği günü gözetle.
Gültekin Onan : Öyleyse sen, göğün açıkça bir duman getireceği günü gözle;
Hasan Basri Çantay : O halde semânın apâşikâr bir duman getireceği günü gözetle (Habîbim).
Hayrat Neşriyat : (10-11) O hâlde, göğün insanları bürüyecek apaçık bir duhân (bir duman) getireceği günü gözetle! Bu (pek) elemli bir azabdır.
İbni Kesir : Öyleyse sen gözle. Göğün açıkça bir duman çıkaracağı gün;
Muhammed Esed : Öyleyse, gökyüzünde (Son Saat'in yaklaştığını) haber veren bir duman tabakasının belireceği Gün'ü bekle,
Ömer Nasuhi Bilmen : (9-10) Fakat onlar, şekk içinde oynarlar. Artık gözet bir günü ki, gök, bir apaçık duman ile gelecektir.
Ömer Öngüt : Resulüm! O halde sen göğün apaçık bir duman getireceği günü bekle.
Şaban Piriş : Göğün apaçık bir duman getireceği günü gözle!
Suat Yıldırım : (10-11) O halde sen göğün, bütün insanları saracak olan aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözle. Bu, gayet acı bir azaptır.
Süleyman Ateş : Göğün, açık bir duman getireceği günü gözetle.
Tefhim-ul Kuran : Öyleyse sen, göğün açıkça bir duman getireceği günü gözle;
Ümit Şimşek : Sen göğün aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözle.
Yaşar Nuri Öztürk : Artık sen göğün açıkça izlenen bir duman getireceği günü gözle.
Advertisement