Yenişehir Wiki
Advertisement

إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا

İnnâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren).


1. innâ : muhakkak ki biz
2. erselnâ-ke : seni gönderdik
3. şâhiden : şahit olarak
4. ve : ve
5. mubeşşiren : müjdeleyici olarak, müjdeleyen
6. ve : ve
7. nezîren : uyarıcı olarak
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Şüphesiz biz seni bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok ki biz seni tanık ve müjdeci ve korkutucu olarak göndermişizdir.
Adem Uğur : Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Ahmed Hulusi : Muhakkak ki biz seni şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak irsâl ettik!
Ahmet Tekin : Biz seni peygamberlik göreviyle, Kurân’ı bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir örnek bir önder, doğruları konuşan bir şâhit, rahmetimizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirdik.
Ahmet Varol : Biz seni şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Ali Bulaç : Şüphesiz, biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ali Fikri Yavuz : Gerçekten biz, seni, (ümmetine) şahid, (cennetle) müjdeleyici, (cehennemle) korkutucu bir peygamber olarak gönderdik;
Bekir Sadak : (8-9) Dogrusu seni sahit, mujdeci ve uyarici olarak gonderdik. Ey insanlar, siz de Allah'a ve peygamberine inananasiniz, ona yardim edesiniz, O'na saygi gosteresiniz ve O'nu sabah aksam tesbih edesiniz.
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki biz, seni şâhid, müjdeci ve uyarıcı bir peygamber olarak gönderdik.
Diyanet İşleri (eski) : (8-9) Doğrusu seni şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ey insanlar, siz de Allah'a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve O'nu sabah akşam tesbih edesiniz.
Diyanet Vakfi : Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Edip Yüksel : Biz seni bir tanık, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Elhak biz seni hem bir şâhid gönderdik hem bir mübeşşir hem bir nezîr
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Doğrusu Biz seni hem bir şahit, hem bir müjdeci, hem de bir uyarıcı olarak gönderdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şüphesiz biz seni, şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Fizilal-il Kuran : Biz seni şahid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Gültekin Onan : Şüphesiz, biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Hasan Basri Çantay : Hakîkat biz, seni bir şâhid, bir müjdeleyici, bir korkutucu olarak gönderdik,
Hayrat Neşriyat : Şübhesiz ki biz seni, bir şâhid, bir müjdeleyici ve (aynı zamanda) bir korkutucu olarak gönderdik.
İbni Kesir : Muhakkak ki Biz; seni şahid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik;
Muhammed Esed : Gerçek şu ki (ey Muhammed,) Biz seni (hakikatin) bir şahidi, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ömer Nasuhi Bilmen : (7-8) Ve şu göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Ve Allah azîzdir, hakîmdir. Şüphe yok ki, Biz seni bir şahit ve bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdik.
Ömer Öngüt : Resulüm! Biz seni şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Şaban Piriş : -Biz seni, şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik
Suat Yıldırım : Muhakkak ki: Biz, seni bir şahit, bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik ki
Süleyman Ateş : Biz seni, şâhid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Tefhim-ul Kuran : Şüphesiz, biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı korkutucu olarak gönderdik.
Ümit Şimşek : Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Yaşar Nuri Öztürk : Şu bir gerçek ki, biz seni, bir tanık, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Advertisement