Huşşe’an ebsâruhum yahrucûne minel ecdâsi keennehum cerâdun munteşir(munteşirun).
1. | huşşean | : korkarak, dehşete düşerek |
2. | ebsâru-hum | : onların gözleri |
3. | yahrucûne | : çıkarlar |
4. | min el ecdâsi | : kabirlerinden |
5. | keenne-hum | : sanki onlar gibi |
6. | cerâdun | : çekirgeler |
7. | munteşirun | : dağılan, etrafa yayılan |
Diyanet İşleri | : | (6-7) O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Gözleri yerde, kabirlerden çıkarlar, sanki onlar, dağılmış çekirgelerdir. |
Adem Uğur | : | Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi bakışları perişan (utançtan yere bakar) bir halde kabirlerden çıkarlar. |
Ahmed Hulusi | : | Gözleri dehşetten önlerine eğik hâlde, sanki yayılan çekirge sürüsü misali, cedeslerinden (kozalarından) çıkıyorlar. |
Ahmet Tekin | : | Kâfirler, bakışları, korku ve saygıdan perişan bir halde, savrulan çekirge sürüleri gibi kabirlerden çıkarlar. |
Ahmet Varol | : | Gözleri düşkün (zillet içinde), sanki yayılan çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. |
Ali Bulaç | : | Gözleri 'zillet ve dehşetten düşmüş olarak', sanki 'yayılan' çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. |
Ali Fikri Yavuz | : | (Korkudan) gözleri baygın olarak kabirlerden çıkacaklar; etrafa yayılan çekirgeler gibi... |
Bekir Sadak | : | (7-8) Gozleri dalgin dalgin, cekirgeler gibi yayilmis, o cagirana kosarak kabirlerden cikarlar. Inkarcilar: «Bu, zorlu bir gundur» derler. |
Celal Yıldırım | : | Onlar da gözleri korkudan önlerine eğik bir halde kabirlerinden çıkarlar; tıpkı etrafa yayılan çekirge misâli. |
Diyanet İşleri (eski) | : | (7-8) Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, o çağırana koşarak kabirlerden çıkarlar. İnkarcılar: 'Bu, zorlu bir gündür' derler. |
Diyanet Vakfi | : | (7-8) Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi bakışları perişan (utançtan yere bakar) bir halde ve dâvetçiye koşarak kabirlerden çıkarlar. O esnada kâfirler: Bu, çok çetin bir gündür! derler. |
Edip Yüksel | : | Gözleri zillet içinde mezarlardan çıkarlar; tıpkı saçılmış çekirgeler gibi... |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Gözleri düşgün düşgün kabirlerden çıkarlar, sanki çıvgın çekirgeler gibi |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Gözleri düşkün düşkün sanki yayılan çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler. |
Fizilal-il Kuran | : | Mezarlarından donuk ve ürkek bakışlarla çıkarak çekirge sürüsü gibi etrafa yayılırlar. |
Gültekin Onan | : | Gözleri 'zillet ve dehşetten düşmüş olarak', sanki 'yayılan' çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. |
Hasan Basri Çantay | : | gözleri zelîl ve hakıyr (dönüş) olarak, (hepsi de) çıvgın (ve yaygın) çekirgeler gibi, kabirler (in) den çıkacaklar, |
Hayrat Neşriyat | : | (7-8) (O gün) gözleri (korku içinde) baygın olarak kabirlerden çıkarlar; sanki onlar, yayılmış çekirgeler gibi o çağırıcıya (İsrâfîl’e) doğru koşan kimselerdir. Kâfirler (o gün) der ki: 'Bu, pek zor bir gündür!' |
İbni Kesir | : | Gözleri hor ve hakir olarak, yaygın çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. |
Muhammed Esed | : | onlar kederli gözlerle, (rüzgarın) dağıtıp savurduğu çekirgeler gibi mezarlarından kalkacaklar, |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Gözlerî zeliller olarak kabirlerinden çıkacaklardır. Sanki onlar dağılmış çekirgelerdir. |
Ömer Öngüt | : | Gözleri dalgın dalgın (zillet ve dehşet içinde), tıpkı etrafa yayılan çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. |
Şaban Piriş | : | (7-8) Gözleri yere yıkık çekirgeler gibi yayılmış o çağırana koşarak kabirlerinden çıkarlar. Kafirler: -Bu, zor bir gün! derler. |
Suat Yıldırım | : | Gözleri korkudan önlerine eğildikçe eğilmiş, dehşet içinde mezarlarından çıkar, yayılmış çekirgeler gibi her tarafı dalga dalga kaplarlar. |
Süleyman Ateş | : | Gözleri düşkün düşkün (zillet ve dehşet içinde) kabirlerden çıkarlar; tıpkı yayılan çekirgeler gibidirler. |
Tefhim-ul Kuran | : | Gözler 'zillet ve dehşetten düşmüş olarak', sanki 'etrafa serpilen' çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. |
Ümit Şimşek | : | Ürkek bakışlarla, yayılmış çekirgeler gibi mezarlarından çıkarlar. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Kaymış olarak gözleri, çıkarlar kabirlerden. Sanki çekirgelerdir, çıvgın mı çıvgın! |