Yenişehir Wiki
Edit Page
Uyarı: Giriş yapmadınız. Herhangi bir değişiklik yapmanız durumunda IP adresiniz herkese görünecektir. Eğer giriş yaparsanız veya bir hesap oluşturursanız, edineceğiniz çeşitli yararların yanı sıra yaptığınız değişiklikler de kullanıcı adınıza atfedilecektir.

Bu düzenleme geri alınabilir. Lütfen yapmak istediğiniz bu olduğunu doğrulamak için aşağıdaki karşılaştırmayı kontrol edin ve ardından düzenlemeyi geri almayı bitirmek için değişiklikleri aşağıda yayımlayın.

Güncel sürüm Sizin metniniz
187. satır: 187. satır:
 
155- Ve Musa, kendi kavminden mîkatımız için yetmiş adam seçti, en iyileri olmak üzere yetmiş kişi seçip ayırdı ve tayin ettiğimiz vakitte tevbe için onları aldı getirdi. Bu [[mîkat]]a da, bundan önce geçen mîkata da '''konuşma mîkatı''' diyenler olmuşsa da, gerek Kur'ân-ı Kerîm'deki kıssaların hepsinin birlikte göz önüne alınışına, gerek bu konudaki diğer rivayetlere göre, bunun buzağıya tapma olayından sonra tevbe için yapılmış olan bir başka mîkat olduğu anlaşılıyor. Ancak önceki mîkatın otuz gece, bunun da döndükten sonra ona bir ek ve tamamlayıcı olmak üzere, on gece içinde meydana gelmiş ve böylece her ikisinin birlikte tam kırk geceye tamamlanmış olması da ihtimalden uzak değildir.
 
155- Ve Musa, kendi kavminden mîkatımız için yetmiş adam seçti, en iyileri olmak üzere yetmiş kişi seçip ayırdı ve tayin ettiğimiz vakitte tevbe için onları aldı getirdi. Bu [[mîkat]]a da, bundan önce geçen mîkata da '''konuşma mîkatı''' diyenler olmuşsa da, gerek Kur'ân-ı Kerîm'deki kıssaların hepsinin birlikte göz önüne alınışına, gerek bu konudaki diğer rivayetlere göre, bunun buzağıya tapma olayından sonra tevbe için yapılmış olan bir başka mîkat olduğu anlaşılıyor. Ancak önceki mîkatın otuz gece, bunun da döndükten sonra ona bir ek ve tamamlayıcı olmak üzere, on gece içinde meydana gelmiş ve böylece her ikisinin birlikte tam kırk geceye tamamlanmış olması da ihtimalden uzak değildir.
   
[[Ebu Müslim]]'in kail olduğu bu görüşte diğer rivayetlerin uzlaştırılması var demektir. Rivayet olunuyor ki, Allah Teâlâ Hz. Musa'ya, [[İsrailoğulları]]'ndan seçilecek bir takım kimselerin gelip, buzağıya tapmalarından dolayı özür dilemelerini ve geriye kalanların da tevbelerinin kabul edilmesi için niyazda bulunmalarını emretmiş ve bunun için bir vakit tayin etmişti. Hz. Musa da yetmiş kişi seçmişti: Şöyle ki, [[oniki]] boy olan İsrailoğulları'nın her boyundan altı kişi seçmiş idi. Bu ise yetmişten fazla tuttuğundan, ikiniz kalsın diye de emretmiş, fakat kimlerin kalacağı konusunda uyuşamadıklarından, kalana da katılanlar kadar ecir var, dedi. [[Kâleb]] ile [[Yûşa']] kaldılar. Musa da yetmiş kişiyle gitti. Onlara, oruç tutmalarını, temizlenmelerini ve elbiselerini de temiz tutmalarını emretti. Bunlarla [[Tûr-i Sîna]]'ya doğru yola çıktı. Daha yaklaştıklarında, dağı bir sis kapladı. Musa da onlarla beraber sisin içine girdi, hepsi secdeye kapandılar. [[Allah Teâlâ]], Musa'ya dilediği gibi emirler veriyor ve yasakları bildiriyordu, onlar da işitiyorlardı ki, '''tevbe için nefislerini öldürmeleri gerekiyordu'''. ([[Bakara Sûresi/54]] [[2/54]]. âyetin tefsirine bkz.)
+
[[Ebu Müslim]]'in kail olduğu bu görüşte diğer rivayetlerin uzlaştırılması var demektir. Rivayet olunuyor ki, Allah Teâlâ Hz. Musa'ya, İsrailoğulları'ndan seçilecek bir takım kimselerin gelip, buzağıya tapmalarından dolayı özür dilemelerini ve geriye kalanların da tevbelerinin kabul edilmesi için niyazda bulunmalarını emretmiş ve bunun için bir vakit tayin etmişti. Hz. Musa da yetmiş kişi seçmişti: Şöyle ki, [[oniki]] boy olan İsrailoğulları'nın her boyundan altı kişi seçmiş idi. Bu ise yetmişten fazla tuttuğundan, ikiniz kalsın diye de emretmiş, fakat kimlerin kalacağı konusunda uyuşamadıklarından, kalana da katılanlar kadar ecir var, dedi. [[Kâleb]] ile [[Yûşa']] kaldılar. Musa da yetmiş kişiyle gitti. Onlara, oruç tutmalarını, temizlenmelerini ve elbiselerini de temiz tutmalarını emretti. Bunlarla [[Tûr-i Sîna]]'ya doğru yola çıktı. Daha yaklaştıklarında, dağı bir sis kapladı. Musa da onlarla beraber sisin içine girdi, hepsi secdeye kapandılar. Allah Teâlâ, Musa'ya dilediği gibi emirler veriyor ve yasakları bildiriyordu, onlar da işitiyorlardı ki, '''tevbe için nefislerini öldürmeleri gerekiyordu'''. (Bakara Sûresi'nde 54. âyetin tefsirine bkz.)
   
Yine rivayet olunduğuna göre, sis açılınca, onlar tuttular "'''Biz Allah'ı açıktan açığa görmedikçe sana iman etmeyeceğiz'''." diyerek [[Musa]]'ya kafa tuttular. İhtimal ki, bununla "Sen işittiğimiz bu sesin Allah'ın sesi olduğunu söylüyor nefislerinizi öldürünüz diyenin Allah olduğunu bildiriyorsun, fakat biz Allah'ı göremeyince senin bu sözünün doğruluğunu tasdik edemeyiz." demek istiyorlar. Nefislerini öldürmek emrini ağır buluyorlardı. İnanamıyorlar ve inanmak istemiyorlar, ona inanmayı Allah'ı görme şartına bağlıyorlardı ve Allah'ı görmeyi, kelâmını işitmeye benzetiyorlardı. İşte o zaman bir "[[recfe]]"ye, bir [[sarsıntı]]ya tutuldular o sarsıntı bunları tutup sarsmaya başlayınca, yani [[Bakara Sûresi]]'nde geçtiği üzere ([[Bakara suresi/55]], 56) onları [[yıldırım]] çarptı veya dağda bir [[zelzele]] oldu, onlar da düşüp bayıldılar ve belki öldüler. Bunun üzerine Musa Ey Rabbim, dedi; "dileseydin bunları daha önce, (yani buraya gelmeden önce, buzağıya tapanlara engel olmadıkları sırada, görevlerini ihmal edip o sapıklara karşı koymadıkları ve onlardan uzak durmadıkları sırada da) helak ederdin, beni de öyle yapabilirdin, '''daha önce seni görmek isteğinde bulunduğum zaman mahveyleyebilirdin.''' Bu sözle önceki affı dile getirip, onunla sonraki affı da elde etmek istemiştir. '''Yani, bizi günahlarımız yüzünden helâk etmek isteseydin, o vakit ederdin. Biz o zamanlar helâke daha çok müstehak idik ve bunu yapmaya hiç bir engel yoktu. Ancak Sen o zaman bizim helâkimizi dilememiş idin. O zaman lutfettin, bizi helâk etmedin de şimdi içimizden bazı sefîhlerin, kafasızların, yani dinin hikmetini bilmez, ayağı kayacak noktalarda kendini tutamaz, hafif akıllıların, yaptıkları yüzünden bizi helâk mi edeceksin?'''
+
Yine rivayet olunduğuna göre, sis açılınca, onlar tuttular "'''Biz Allah'ı açıktan açığa görmedikçe sana iman etmeyeceğiz'''." diyerek Musa'ya kafa tuttular. İhtimal ki, bununla "Sen işittiğimiz bu sesin Allah'ın sesi olduğunu söylüyor nefislerinizi öldürünüz diyenin Allah olduğunu bildiriyorsun, fakat biz Allah'ı göremeyince senin bu sözünün doğruluğunu tasdik edemeyiz." demek istiyorlar. Nefislerini öldürmek emrini ağır buluyorlardı. İnanamıyorlar ve inanmak istemiyorlar, ona inanmayı Allah'ı görme şartına bağlıyorlardı ve Allah'ı görmeyi, kelâmını işitmeye benzetiyorlardı. İşte o zaman bir "[[recfe]]"ye, bir [[sarsıntı]]ya tutuldular o sarsıntı bunları tutup sarsmaya başlayınca, yani [[Bakara Sûresi]]'nde geçtiği üzere ([[Bakara suresi/55]], 56) onları [[yıldırım]] çarptı veya dağda bir [[zelzele]] oldu, onlar da düşüp bayıldılar ve belki öldüler. Bunun üzerine Musa Ey Rabbim, dedi; "dileseydin bunları daha önce, (yani buraya gelmeden önce, buzağıya tapanlara engel olmadıkları sırada, görevlerini ihmal edip o sapıklara karşı koymadıkları ve onlardan uzak durmadıkları sırada da) helak ederdin, beni de öyle yapabilirdin, '''daha önce seni görmek isteğinde bulunduğum zaman mahveyleyebilirdin.''' Bu sözle önceki affı dile getirip, onunla sonraki affı da elde etmek istemiştir. '''Yani, bizi günahlarımız yüzünden helâk etmek isteseydin, o vakit ederdin. Biz o zamanlar helâke daha çok müstehak idik ve bunu yapmaya hiç bir engel yoktu. Ancak Sen o zaman bizim helâkimizi dilememiş idin. O zaman lutfettin, bizi helâk etmedin de şimdi içimizden bazı sefîhlerin, kafasızların, yani dinin hikmetini bilmez, ayağı kayacak noktalarda kendini tutamaz, hafif akıllıların, yaptıkları yüzünden bizi helâk mi edeceksin?'''
   
'''Etme ya Rabbi Bu ancak Senin [[fitne]]ndir'''. Bu beyinsizlerin içine düştükleri fitne, sırf Senden gelen bir [[mihnet]], bir imtihan ve [[iptila]]dır. Bu cihetle onlar bir anlamda mazur sayılırlar. '''Zira onlara kelâmını işittirdin Sana [[meftun]] oldular, duramadılar, kendilerine hakim olamayıp, bir fasit kıyas ile daha fazlasına arzu duydular da Seni görmek istediler. Sen böyle fitneyle dilediğini şaşırtırsın, o kendini tutamaz olur.''' Dilediğine hidayet eder, bir hakikatı anlatırsın, onun imanı kuvvet kazanır da benzeri olaylarda sarsılmaz olur. Sen bizim yegane velimizsin. Dünya ve ahiret işlerimizde hakimimiz yardımcımız, koruyucumuz ve sığınacağımız ancak sensin. Şu halde bizi mağfiret eyle, günahlarımızı bağışla, kusurlarımızı örtbas eyle, ve bize merhamet eyle, bizi rahmetine ve nimetine nail eyle, Sen, bizim velimiz olduğun gibi, '''[[mağfire]]t edenlerin, kusur bağışlayanların en hayırlısısın, garazsız, ivazsız, karşılıksız en güzel mağfireti ancak sen yaparsın'''. Yani tekrar tekrar niyaz ederim ve yalvarırım ki, '''bize en hayırlı bir mağfiret ver, bu recfeden (sarsıntıdan) ve bu helâkten bizi kurtar.'''
+
'''Etme ya Rabbi Bu ancak Senin fitnendir'''. Bu beyinsizlerin içine düştükleri fitne, sırf Senden gelen bir mihnet, bir imtihan ve iptiladır. Bu cihetle onlar bir anlamda mazur sayılırlar. '''Zira onlara kelâmını işittirdin Sana meftun oldular, duramadılar, kendilerine hakim olamayıp, bir fasit kıyas ile daha fazlasına arzu duydular da Seni görmek istediler. Sen böyle fitneyle dilediğini şaşırtırsın, o kendini tutamaz olur.''' Dilediğine hidayet eder, bir hakikatı anlatırsın, onun imanı kuvvet kazanır da benzeri olaylarda sarsılmaz olur. Sen bizim yegane velimizsin. Dünya ve ahiret işlerimizde hakimimiz yardımcımız, koruyucumuz ve sığınacağımız ancak sensin. Şu halde bizi mağfiret eyle, günahlarımızı bağışla, kusurlarımızı örtbas eyle, ve bize merhamet eyle, bizi rahmetine ve nimetine nail eyle, Sen, bizim velimiz olduğun gibi, '''mağfiret edenlerin, kusur bağışlayanların en hayırlısısın, garazsız, ivazsız, karşılıksız en güzel mağfireti ancak sen yaparsın'''. Yani tekrar tekrar niyaz ederim ve yalvarırım ki, '''bize en hayırlı bir mağfiret ver, bu recfeden (sarsıntıdan) ve bu helâkten bizi kurtar.'''
   
 
156- Ve bizim için bu dünyada bir hasene yaz, bu sarsıntıdan kurtarmakla beraber bize nimet ve afiyet ihsan eyle, güzel işler yapabilecek güzel bir hayat ortamı ihsan eyle, şiddetten, meşakkatten, fenalıktan arınmış, önü sonu temiz bir hayat tayin ve tesbit eyle, bize bu özelliklere sahip bir yaşayış tarzı takdir eyle, onu yaz da kolay kolay değişikliğe uğramıyacak şekilde sabit kıl da bize kendi kendimizi öldürtme, ahirette de yine öyle yap, yani güzel bir âkıbet takdir edip, güzel güzel sevaplar yaz, ahiret yurdumuzun da cennet ve sırf felah ve mutluluk olması yazılsın ve hiç değişmez şekilde sabit olsun, çünkü biz sana döndük, yeniden hidayete geldik, tevbe ettik, yani sen, "kötülükler yaptıktan sonra ardından tevbe edip inananlara karşı muhakkak Rabb'ın (o tevbe ve imandan sonra) elbette çok bağışlayan, çok merhamet edendir." ([[A'raf/153]], [[7/153]]) diye tevbeden sonra mağfiret ve rahmeti kesin olarak vaad buyurdun. Biz de tevbemizin kabulü için bütün kavmimiz namına sana başvurduk, sana geldik. Şu halde heyet halindeki bu müracaatımızı kabul eyle ve bizi mağfiret ve rahmet ile geri gönder, bize hem bu dünyada, hem de ahirette hasene, yani iyilik yaz.
 
156- Ve bizim için bu dünyada bir hasene yaz, bu sarsıntıdan kurtarmakla beraber bize nimet ve afiyet ihsan eyle, güzel işler yapabilecek güzel bir hayat ortamı ihsan eyle, şiddetten, meşakkatten, fenalıktan arınmış, önü sonu temiz bir hayat tayin ve tesbit eyle, bize bu özelliklere sahip bir yaşayış tarzı takdir eyle, onu yaz da kolay kolay değişikliğe uğramıyacak şekilde sabit kıl da bize kendi kendimizi öldürtme, ahirette de yine öyle yap, yani güzel bir âkıbet takdir edip, güzel güzel sevaplar yaz, ahiret yurdumuzun da cennet ve sırf felah ve mutluluk olması yazılsın ve hiç değişmez şekilde sabit olsun, çünkü biz sana döndük, yeniden hidayete geldik, tevbe ettik, yani sen, "kötülükler yaptıktan sonra ardından tevbe edip inananlara karşı muhakkak Rabb'ın (o tevbe ve imandan sonra) elbette çok bağışlayan, çok merhamet edendir." ([[A'raf/153]], [[7/153]]) diye tevbeden sonra mağfiret ve rahmeti kesin olarak vaad buyurdun. Biz de tevbemizin kabulü için bütün kavmimiz namına sana başvurduk, sana geldik. Şu halde heyet halindeki bu müracaatımızı kabul eyle ve bizi mağfiret ve rahmet ile geri gönder, bize hem bu dünyada, hem de ahirette hasene, yani iyilik yaz.
Please note that all contributions to the Yenişehir Wiki are considered to be released under the CC-BY-SA
İptal Değişiklik yardımı (yeni pencerede açılır)

Bu sayfada kullanılan şablonlar: