وَذَرْنِي وَالْمُكَذِّبِينَ أُولِي النَّعْمَةِ وَمَهِّلْهُمْ قَلِيلًا
Ve zernî vel mukezzibîne ulîn na’meti ve mehhilhum kalîlâ(kalîlen).
1. | ve zer-nî | : ve bana bırak |
2. | ve el mukezzibîne | : ve yalanlayanlar |
3. | ulî | : sahip |
4. | en na'meti | : ni'met |
5. | ve mehil-hum | : ve onlara mehil ver, mühlet ver, süre tanı |
6. | kalîlen | : az, biraz |
Muhammed Hamdi Yazır | : | Ve bırak da bana o tekzîb edici zevk-u refah sahiblerini, mühlet ver onlara biraz |
Diyanet İşleri | : | Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Ve bana bırak nîmet sâhibi olan yalanlayanları ve az bir zaman mühlet ver onlara. |
Adem Uğur | : | Nimet içinde yüzen o yalancıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. |
Ahmed Hulusi | : | Beni, o nimet içindeki yalanlayıcılarla (başbaşa) bırak! Onlara mühlet ver. |
Ahmet Tekin | : | Senin peygamberliğini ve Kur’ân’ı yalanlayan güç ve servet sahiplerini bana bırak. Onlara az bir mehil ver. |
Ahmet Varol | : | Varlık sahibi yalanlayıcıları sen bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. |
Ali Bulaç | : | Yalanlamakta olan nimet (refah ve servet) sahiplerini sen bana bırak ve onlara az bir süre tanı. |
Ali Fikri Yavuz | : | (Ey Rasûlüm, seni) inkâr eden o refah sahiblerini bana bırak ve onlara biraz mühlet ver; (yakında Bedir savaşında ve kıyamette onların cezasını vereceğim). |
Bekir Sadak | : | Varlik sahibi olup da seni yalanlayanlari Bana birak; onlara az bir mehil ver. |
Celal Yıldırım | : | Nîmet sahipleri olup (Hakk'ı) yalanlayanları bana bırak da kendilerine az bir mühlet ver. |
Diyanet İşleri (eski) | : | Varlık sahibi olup da seni yalanlayanları Bana bırak; onlara az bir mehil ver. |
Diyanet Vakfi | : | Nimet içinde yüzen o yalancıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. |
Edip Yüksel | : | Varlık sahibi olup da seni yalanlayanları bana bırak; onlara biraz süre tanı. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Ve bırak da bana o tekzîb edici zevk-u refah sahiblerini, mühlet ver onlara biraz |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Refah ve zevk sahibi o inkarcıları Bana bırak ve onlara biraz mühlet ver! |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | O yalanlayıcı zevk ve refah sahiplerini bana bırak, onlara biraz mühlet ver. |
Fizilal-il Kuran | : | Ayetlerimi yalanlayan o zenginlerin işini bana bırak, onlara biraz süre tanı. |
Gültekin Onan | : | Yalanlamakta olan nimet (refah ve servet) sahiplerini sen bana bırak ve onlara az bir süre tanı. |
Hasan Basri Çantay | : | Yalan sayacak olan o varlık saahiblerini bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. |
Hayrat Neşriyat | : | Refah sâhibi (varlıklı) o yalancıları ise, bana bırak ve onlara biraz mühlet ver! |
İbni Kesir | : | Nimet sahibi olan o yalancıları Bana bırak. Ve onlara biraz mühlet ver. |
Muhammed Esed | : | Ve nimet içinde oldukları halde (Allah'tan geldiğini umursamadan) hakikati yalanlayanları Bana bırak; onlara bir süre daha dayan: |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Ve o nîmet sahipleri olan mükezzipleri bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. |
Ömer Öngüt | : | Resulüm! Nimet içinde olan o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. |
Şaban Piriş | : | Varlıklı olup da yalanlayanı bana bırak. Onlara biraz süre tanı. |
Suat Yıldırım | : | Nimet ve devlet içinde yüzen, hak dini yalan sayanları, sen Bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. |
Süleyman Ateş | : | Beni ve o ni'met sâhibi yalanlayıcıları yalnız bırak ve onlara biraz mühlet ver. |
Tefhim-ul Kuran | : | Yalanlamakta olan nimet (refah ve servet) sahiplerini sen bana bırak ve onlara az bir süre tanı. |
Ümit Şimşek | : | Nimetler içinde yüzen yalanlayıcılara biraz süre tanı ve onları Bana bırak. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Benimle, o nimete boğulmuş yalanlayıcıları baş başa bırak! Birazcık süre tanı onlara. |
Community content is available under CC-BY-SA unless otherwise noted.