Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Aydintetikoglu

Eskişehir Vali Yardımcısı Aydın Tetikoğlu

Eskişehir Vali Yardımcısı Aydın Tetikoğlu[]

Özgeçmişi[]

Doğum tarihi: Doğum yeri: Medeni durumu:

Eğitimi[]

Yaptığı Görevler[]

  • Başbakanlık ve Devlet Bakanlığına Bağlı Kuruluşlar
      • D.P.T. ile ilgili iş ve işlemler
      • Toplu Konut İdaresi
      • Kriz Merkezi iş ve işlemleri ve koordinasyon
  • İçişleri Bakanlığı
      • İl Sivil Savunma Müdürlüğü
      • İl Mahalli İdareler Müdürlüğü
      • Mahalli İdareler ile Merkezi İdare İlişkilerinin tanzimi
      • Kriz Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
      • İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğü
      • KÖY-DES Projesi ile ilgili iş ve işlemlerin takibi ve Koordinasyonu
  • Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
      • Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü
      • İller Bankası 4.Bölge Müdürlüğü
  • Kültür ve Turizm Bakanlığı
      • Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü

İletişim[]

  • Tel: (221)9000-1171 0505 466
  • E-mail: aydin.tetikoglu@icisleri.gov.tr
  • Adres:

Dış Linkler[]

Kozan kaymakamlığı[]

  • Kozan'da düzenlenen öğretmenler gününde başörtülü öğrenciye ödül verilmemesi hadisesi ve Ahmet Altan'ın köşe yazısı

Ahmet Altan "Öğretmenler gününde birinci seçildiği yarışmada kürsüden indirilen türbanlı kız" hakkında sertlik dozu çok yüksek yazısı.

Türbanlı kız

thumb|300px|right|http://www.youtube.com/watch?v=0iZn0yHrOU0

Hollanda resminin büyük ustalarından Vermeher'in tablolarını andırıyor genç kız.

Başını üzüntüyle öne eğmiş.

Resim çekilirken, saçlarını örten beyaz başörtünün yanağına değen kısmının gölgesi yansımış yüzüne.

Henüz on altı, on yedi yaşında. Büyükçe bir salonun önündeki sahnede duruyor. Ve ağlıyor.

Öğretmenler Günü için yapılan kompozisyon yarışmasını kazandığı için davet etmişler onu oraya.

Ödülünü alması için sahneye çağırmışlar. Tam ödülünü alacağı sırada, aşağıda oturan kaymakamla binbaşı “İndirin onu oradan” demişler.

Herkesin önünde, “bu ödülü almaya layık birisi olmadığı” yüzüne vurularak aşağıya indirilmiş.

“Neden” diyebilmiş sadece genç kız, “Neden?”

Böylesine aşağılanmasının, herkesin önünde utandırılmasının nedenini öğrenmek istemiş. Bunun insanlığa, adalete, vicdana uyan bir cevabı yok elbette.

Kendini bir an o kızın yerine koyabilecek kadar duygu ve zeka sahibi biri, o kızın orada nasıl bir acı hissettiğini anlayabilir. Ve, aynen o kız gibi sormak ister: “Neden?”

“Neden bu kadar insafsız, bu kadar vahşi, bu kadar barbarsınız?”

“Neden çocuklarınızı böyle aldırmazca üzüyorsunuz?”

Bu kötü kalplilik mi bilmiyorum ama o çocuğa öyle davrananların da aynı muameleye uğramasını istiyorum. Vali, kaymakamı aynı tavırla herkesin önünde sahneden indirtsin, o binbaşıyı “İndirin onu oradan” diyerek komutanı utandırsın.

Ama tabi böyle şeyler olmayacak. “Devletimizin görevlilerinin” başına gelmez bunlar.

Başörtülülerin, Kürtlerin, Alevilerin, solcuların, demokratların, milliyetçilerin, kısacası bu ülkete yaşayan halkın başına gelir. Bu devlet, öylesine tuhaf davranıyor ki insanlara, normal hiçbir devlet için akla gelmeyecek şeyler düşündürüyor.

Biliyorsunuz, bizim köy kahvelerinde bile tekrar edilen bir laf vardır, “İngilizler bölerek yönetir:” Bu lafı çok tekrarlarız. Bu sözü böylesine benimsememizin başka bir sebebi olabileceğin düşünüyorum artık.

Osmanlı'dan bu yana bizim devletimiz kendi halkına bu “böl, yönet” yöntemini uyguladığına aklım yatıyor. Huzursuzluğu sürekli olarak “devlet” çıkartıyor çünkü. Birilerine “solcu diyor mesele çıkartıyor, birilerine “Kürt” diyor mesele çıkartıyor, birilerine “Alevi” diyor mesele çıkartıyor, birilerine “türbanlı” diyor mesele çıkartıyor.

Birisi solcu olunca birisi de sağcı oluyor elbette, birisi Kürt olunca diğeri Türk oluyor, biri Alevi olunca öbürü Sünni oluyor, birisi dinci olunca beriki laik oluyor.

Ve çatışma başlıyor.

Devlet bu işlere karışmamış, herkesi birbirine düşman edecek kadar hoyrat davranmamış, bütün propaganda araçlarını insanları bölmek için kullanmamış olsa, bu ülkede bu kadar düşmanlık olmazdı gibi geliyor bana.

Değişik ırklardan, değişik mezheplerden, değişik inançlardan, değişik fikirlerden insanlar, birbirimizle tartışarak yaşar giderdik.

Normal bir ülkemiz olurdu. Ama sanırım sorun da burada.

Bugünkü devlet kadroları, “normal” bir devlette bugün bulundukları mevkilerde olabilirler miydi?

O küçük kızı sahneden indiren kaymakam Kanada'da kaymakamlık, o binbaşı İsveç'te komutanlık yapabilir miydi?

Tekmeyle adam öldüren polisler İsviçre'de polis, onların müdürleri İngiltere'de polis amiri, bakanları Hollanda'da bakan olarak kalabilir miydi?

Harekete uğrayan profesör, “Sen şüphelisin, sana her şey söylenebilir” diyen savcı hangi ülkede savcılık görevini sürdürebilirdi?

Devletin halka karşı benimsediği bu hoyratlığın, insafsızlığın, saldırganlığın geçerli bir sebebi olduğuna kaniyim artık.


Bu ülkenin normalleşmesini istemiyorlar.

Hiçbir zaman istemediler.

Osmanlı'nın son döneminde de, cumhuriyette de…

Hep bir mesele olsun, hep insanlar bölünsün, hep huzursuzluklar yaşasın, hep çatışmalar olsun istiyorlar.

Halk bölünüp kendi içinde çatıştığı sürece kimse devlet görevlilerinin birikimini, yeteneğini, zekasını, entelektüel kapasitesini sorgulamayı akıl edemiyor. Birbirimizle uğraşmaktan başımızı çevirip devlete bakamıyoruz.

Ama bir düşünün, sağcısıyla solcusuyla, Alevisiyle Sünnisiyle, Kürdüyle Türküyle, bu ülkede hapisten, işkenceden, baskıdan geçmemiş hiçbir kesim yok.

Devlet, en çok “milliyetçileri” severdi, onlara bile neler yaptı…

Çünkü aslında hiç kimseden yana değiller, sadece gerginliğin sürmesini istiyorlar.

“Bölüyorlar, yönetiyorlar.”

İngilizler bunu “sömürgelerine” yapardı..

Onlar kendi halklarına yapıyorlar.

Tevhide'ye Başbakan sahip çıktı[]

Erdoğan, ödül töreninde başörtülü olduğu için kürsüden indirilen lise öğrencisini telefonla aradı

Başbakan Erdoğan, ödül töreninde başörtülü olduğu için Kozan Kaymakamı ve Garnizon Komutanı tarafından kürsüden indirilen lise öğrencisi Tevhide Kütük ve ailesini arayarak üzüntülerini iletti.

Başbakan, “Sakın üzülmeyin, bu haksızlıklar mutlaka bitecek” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, başörtülü olduğu için Kozan Kaymakamı ve Garnizon Komutanı tarafından ödül töreninde kürsüden indirilen İmam Hatip Lisesi 11. sınıf öğrencisi Tevhide Kütük'ü telefonla arayarak üzüntülerini ilettiler. Başbakan Erdoğan, "üzülmeyin" diyerek teselli ettiği Tevhide ve ailesine "Bu haksızlıklar birgün mutlaka bitecek" dedi.

ERDOĞAN AİLE İLE 10 DAKİKA GÖRÜŞTÜ

Tevhide Kütük'ün babası Arif ve annesi Gülsiye Kütük'ün verdiği bilgilere göre Başbakan Erdoğan, önceki akşam telefonla kendilerini arayarak, yaklaşık 10 dakika görüştü. Tevhide Kütük'ün başörtülü olduğu için kürsüden indirildiğini basından öğrenen Başbakan Erdoğan, baba Arif Kütük, anne Gülsiye Kütür ve Tevhide Kütük ile ayrı ayrı görüştü.

İNCELEME TALİMATI

Başbakan Erdoğan, Kütük ailesine üzüntülerini ilettikten sonra Tevhide Kütük'ü başörtülü olduğu gerekçesiyle kürsüden indirilen yetkililer hakkında inceleme talimatı verdiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, "Sakın üzülmeyin. Ben gerekli talimatları verdim. Gerekenler yapılacak" dedi.

ÜZÜLMEYİN

Baba Arif Kütük'e başörtüsü yasağının kendisini çok üzdüğünü söyleyen Başbakan Erdoğan, "Kızımız Tevhide'nin maruz kaldığı haksızlık hepimizi çok üzdü. Ama bu haksızlık mutlaka bitecek. Böyle haksızlıklar maalesef hala devam ediyor. Bu sorun sadece sizin sorunumuz değil, hepimizin sorunu" dedi.

TEVHİDE VE ABLASINI OKUTACAĞIZ

Başbakan Erdoğan, baba Arif Kütük'e olayın Tevhide'yi çok etkilediğine dikkat çekerek, "Kızımız sakın üzülmesin. Hem onu hem ablasını okutacağız. Ablası da bu yönde mağdur olmuş. Böyle olaylar okul yaşamına engel olmasın. Derslerine çalışmaya devam etsin" dedi. Başbakan Erdoğan, anne Gülsiye Kütük ile görüşmesinde de Tevhide'nin kürsüden indirildiği salonda onun da bulunduğuna dikkat çekerek, olaydan dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Erdoğan, anneye de "Kızlarınızla ilgilenmek istiyoruz. Ailece üniversite hayatlarında da yardımcı olmak ve onlarla görüşmek isteriz" dedi.


O makaleye ödül yağıyor

Kürsüden ödülünü alamadan indirilen Tevhide Kütük'e hem tebrik telefonları hem de 'makalene ödülünü biz verelim' teklifleri yağıyor. y'ın ödül alan makalenin tamamını yayınlamasından sonra birçok sivil toplum kuruluşu Tevhide Kütük'ün babası Arif Kütük'ü arayarak "Tevhide'nin yazdığı makaleye biz ödül verelim" teklifinde bulundu. Kütük ailesi 5 gündür gelen telefonlara yetişmeye çalışıyor. Milletvekili, belediye başkanları ile sivil toplum kuruluşunun kendilerini aradığını aktaran Kütük, "Türkiye'nin dört bir yanından dernekler, sendikalar Tevhide'ye verilmeyen ödülü kendilerinin vereceğini söylüyor” dedi.

Baba önce inanmadı sonra ceketini ilikledi

Baba Arif Kütük, Başbakan'ın telefonla kendilerini aradığına ilk önce inanamadığını söyledi. Erdoğan'ın sesini bir süre sonra tanıdığını söyleyen Arif Kütük heyecandan hemen ayağa kalktığını ve düğmelerini iliklediğini anlattı. Gülsiye Kütük ise Başbakan Erdoğan'a "Bu olay bizi çok üzdü. Ama aynı zamanda sizinle de görüşme olanağı bulmamıza vesile oldu. Bu anlamda da güzel oldu" dediğini anlattı. Gülsiye Kütük'ün bu sözlerine Başbakan Erdoğan da "Her şeyde bir hayır vardır. Ben sizlere hizmet için burada varım" karşılığını verdi.

Üzülme ben de sıkıntılar yaşadım

Baba Arif Kütük, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kızı, eşi ve kendisiyle görüştükten sonra telefonu eşi Emine Erdoğan'a verdiğini anlattı. Baba Kütük'ün verdiği bilgiye göre Emine Erdoğan Tevhide Kütük'e şunları söyledi: “Fazla üzülme, çok çalış. Türkiye'de böyle olaylar, böyle haksızlıklar maalesef oluyor. Bak ben de başörtülü olduğum için sıkıntılar yaşadım. Ödüle layık görülen kompozisyonunu okudum Çok güzel bir kompozisyon yazmışsın. Tebrik ederim. Aynı şekilde başarılar bekliyorum senden. Çalışmalarını ara vermeden, azimle sürdürürsen engelleri bir bir aşarsın."

Başbakan arayınca moralim düzeldi

Tevhide Kütük, kendisini arayan Emine Erdoğan'a teşekkür ederek "Olaydan dolayı çok üzüldüm. Ancak Sayın Başbakan ve sizler bizi aradıktan sonra bu üzüntüm geçti. Çok mutlu oldum. Çok teşekkür ederim duyarlılığınız için" dedi.

Haber: YENİŞAFAK

Advertisement