- 2017/20801/Bakanlığın savunmasına itiraz dilekçesi
- Dosya no:2017/20801
- Basvuru tarihi: 06/04/2017
- Kayıt tarihi;24/04/2017
- Durum: Bölümler Önünde İncelemede
AYM'nin Adalet Bakanlığı'nın Savunmasına karşı beyan talebi yazısı[]
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI
İKİNCİ BÖLÜM
Sayı : 2017/20801 8/4/2020
Konu: Bakanlık Görüşüne Karşı Beyanlarınız
Sayın ESKartal Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Menemen/ İZMİR
Anayasa Mahkemesi'ne yaptığınız 6/4/2017 tarihli ve 2017/20801 numaralı bireysel başvurunuza ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 71. maddesi gereğince Adalet Bakanlığı tarafından görüş bildirilmiştir. İçtüzük'ün 71. maddesi uyarınca Bakanlık görüşü ekte gönderilmiş olup buna ilişkin olarak varsa karşı beyanlarınızı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde sunmanız gerekmektedir. İçtüzük'ün 69. maddesi gereği başvurucular
Mahkeme ile yazışmalarını İçtüzük'te belirlenen bireysel başvuru yapılmasındaki usulü izleyerek yapmak zorundadırlar.
Buna göre karşı beyanlarınızı Mahkemeye şahsen iletebileceğiniz gibi diğer mahkemeler ya da yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla da gönderebilirsiniz.
Bunun dışında bir yöntemle göndereceğiniz beyanlar dikkate alınmayacak ve dosyaya dâhil edilmeyecektir.
Bilgilerinizi rica ederim.
Nuri DAĞLI Bireysel Başvuru Müdür V.
EK: Adalet Bakanlığı'nın görüş yazısı (9 sayfa) "Bu evrak 5070 Sayılı Yasa uyarınca elektronik imza ile imzalanmıştır.”
Ahlatlıbel Mahallesi İncek Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz Bulvarı No:4 06805 Çankaya / ANKARA Telefon : (0312) 463 73 00 / Faks: (0312) 463 74 00 E-posta: bilgi@anayasa.gov.tr/Elektronik Ağ : www.anayasa.gov.tr
Adalet Bakanlığı'nın savunması[]
T.C.
ADALET BAKANLIĞI
İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı
Sayı : 63415402-3.15.281.2020 7 Nisan 2020
Konu : AYM'ye Eyüp Sabri KARTAL Bireysel Başvurusu (2017/20801)
ANAYASA MAHKEMESİ GENEL SEKRETERLİĞİNE
(Bölümler Başraportörlüğü)
İlgi • 14/2/2020 tarih ve 2017/2080 Isayılı yazınız.
İlgi sayılı yazı ile, başvurucu ES KARTAL tarafından Anayasada güvence altına alınan ve 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri hakkında Kanun'un 49. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71. maddesinin (l) numaralı fıkrası uyarınca, gerekli görülmesi halinde başvurucunun iddialarına ilişkin Bakanlığımız görüşlerinin yazılı olarak bildirilmesi talep edilmiştir.
Bu kapsamda, Bakanlığımızın anılan bireysel başvuruya ilişkin görüşleri aşağıdaki gibidir:
Anayasa Mahkemesi tarafından Bakanlığımıza iletilen ilgi yazı ekinde yer alan, İkinci Bölüm Üçüncü Komisyon'un 27/6/2018 tarihli Bölüme Sevk kararında, başvuru konusu ve başvurucunun iddiaları özetle şu şekilde ifade edilmektedir:
"Başvuru FETÖ/PDY kapsamında tutuklu bulunan eski mülki idare amiri olan başvurucunun, 600 günü aşan bir süreden beri hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın duruşma yapılmaksızın tutuklandığı ve soruşturma dosyasında üç defa yetkisizlik kararının verildiği, soruşturmanın hâlen devam ettiği, dosyada gizlilik kararı verildiği, gizlilik kararının kaldırılması için başvuru yaptığı, talebinin reddedildiği, bu sebeple savunma hakkının kısıtlandığı ve tutuklama süresinin de makul olmadığı iddialarını içeren başvurusu hakkındadır. Özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasının gerekmesi nedeniyle kabul edilebilirlik hususu karara bağlanmadan Bölüme gönderilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.”
Anayasa Mahkemesi'nin ilgi yazısı ekindeki Komisyon kararı dikkate alındığında, başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği şikâyeti konusunda Bakanlığımızdan görüş istendiği anlaşılmaktadır.
Bu sebeple Bakanlığımızca Komisyon kararında belirtilen şikayetler kapsamında kalan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasıyla sınırlı olmak üzere görüş verilmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir.
Olaylar[]
Bu kapsamda, Anayasa Mahkemesi tarafından ilgi yazı ekinde gönderilen başvuru dilekçesi ve ekleri ile ilgili mercilerden elde edilen bilgi ve belgeler incelendiğinde, başvuruya ilişkin olaylar özetle aşağıdaki gibidir:
Başvurucu Eyüp Sabri Kartal olay tarihinde vali yardımcısı olarak görev yapmakta olup;
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Anayasal Düzeni Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçlarından Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/32410 soruşturma sayılı yazısı ile tutuklanması istemiyle Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir. 22/07/2016 tarihinde Mersin 2. Sulh Ceza Hakimliği 2016/553 sorgu sayılı karar ile "Şüphelilerin üzerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller (İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nün 18/07/2016 tarihli görevden uzaklaştırma yazısı ) henüz delillerin tam toplanmamış olması, eylemlerin CMK. 'nıın 100. Maddesindeki katalog suçlardan olmsı nedenleri ile suçun kanundaki ceza miktarı, verilmesi beklenen ceza ile tutuklamanın ölçülü olması ve adli kontrolün yetersiz kalacağının anlaşılması nedenleri ile CMK'nıın 100 ve devamı maddeleri uyarınca her suçtan AYRI AYRI TUTUKLANMALARINA,” şeklinde gerekçe ile başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir.
Başvurucunun tutuklama durumu ve tahliye talepleri bu süreçte Sulh Ceza Hakimlikleri tarafından tarafından re'sen ve talep üzerine değerlendirilmiş ve gerekçeli olarak tutukluluğun devamına karar verilmiştir.
Başvurucunun bu kararlara yaptığı itirazlar da gerekçeli olarak reddedilmiştir.
Soruşturma aşamasında, 06/01/2017 gün ve 29940 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 680 sayılı OHAL Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 161/6. fıkrasında, Vali ve kaymakamların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu Bölge Adliye Mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet Başsavcılığına ait olduğu şeklinde değişiklik yapılmış olması nedeniyle, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ve Ankara'ya gönderilen soruşturma dosyası hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca şüphelinin son görev yeri itibariyle yetkisizlik kararı verilerek Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmiş, ardından Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca, 05/09/2017 tarihi itibariyle Adana Bölge Adliyesi Mahkemesi'nin faaliyete geçmesi ve Mersin ilinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi'nin yargı çevresine bağlanması üzerine olay tarihinde Mersin Vali Yardımcısı olarak görevli başvurucu yönünden soruşturmaya Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2017/66402 sayılı dosya üzerinden devam olunmuştur.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 5/3/2018 tarihinde "15/07/2016 tarihinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün cebir ve şiddet kullanarak Ülkemizde darbe yapmaya kalkıştığı, şüphelinin Ülkemizde darbe yapmaya kalkışan silahlı güçlere cebir ve şiddet kullanmak suretiyle veya başka herhangi bir şekilde iştirak ederek Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs ettiğini gösteren ve soruşturma dosyasına yansıyan herhangi bir eyleminin tespit edilemediği, şüphelinin soruşturma dosyasındaki eylemlerinin TCK'nıın 314/2 maddesinde düzenlenen silahlı terör örgülüne üye olma suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ancak şüphelinin üzerine atılı TCK'nıın 309/1 maddesinde düzenlenen suçu işlediğini gösteren ve hakkında bu suçtan da Cumhuriyet Başsavcılığımızca kcimıı davası açılmasına gerektirecek yeterli delil elde edilemediği tüm dosya kapsamından anlaşılmakla; Açıklanan nedenlerle; Şüphelinin üzerine atılı yukarıda belirtilen suçtan hakkında kamu adına KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA, " şeklinde ek karar verilerek başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan tahliyesine karar verilmiştir.
Başvurucu hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 23/3/2018 tarihinde 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçlamasıyla 'iddianame düzenlenmiş ve iddianamede İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nün görevden uzaklaştırmaya ilişkin 18/07/2016 tarih ve 45099369-903.02.99-E.12745 sayılı yazısı ve Mülkiye Müfettişliğinin 18.01.2017 tarihli tevdi ve 01/03/2017 tarihli araştırma raporları, 01.08.2016 tarih ve 29818 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yanınlanan 672 sayılı KHK kapsamında şüphelinin örgüt irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarma kararı, başvurucunun savunması, arama ve el koyma tutanakları, aramada ele geçen örgüt elebaşısına ait vaaz cd'leri ve diğer yazılı dökümanlar, sosyal medya inceleme tutanağı, 06.02.2017 tarih ve 2017/SVT-18-04/5 sayılı MASAK raporu, Bylock tespit tutanağı, Antalya İl Dernek, Ticaret Sicil, SGK İl Müdürlüklerinin cevabi yazıları, Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 23/05/2017 tarihli cevabi yazısı, kolluk kuvvetlerinin araştırma ve tespit tutanağı delil olarak gösterilmiştir.
İlgili iddianame Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiştir.
Yargılama devam ederken 27/6/2018 tarihli yapılan duruşmada Ağır Ceza Mahkemesi "Sanığın tutuklulukta geçirmiş olduğu süre, bu aşamadan itibaren karartabileceği delilin bulunmayışı, savunmasını daha sağlıklı yapabilmesi adına TAHLİYESİNE, CMK'nın 109/3-a maddesi gereğince yurt dışına çıkış yasağı ve CMK'nın 109/3-j maddesi gereğince konutunu terk etmemek suretiyle adli kontrol altına alınmasına, ' şeklinde gerekçe ile başvurucunun tahliyesine ve adli kontrol tedbirlerine hükmedilmesine karar vermiştir.
26/10/2018 tarihinde başvurucu hakkında verilen konutu terk etmemek şeklindeki adli kontrol tedbiri, 13/2/2019 tarihinde ise yurt dışına çıkış yapmama şeklinde adli kontrol tedbiri kaldırılmıştır.
Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi 6/12/2018 tarih 2018/1 12 E. Sayılı dosyasında "Sanığın, Mersin vali yardımcısı iken 672 Sayılı KHK ile FETÖ/PDY Silahh Terör Örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olması gerekçesiyle meslekten ihraç edildiği, Sanığın, Facebook ve Twiter isimli sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarından FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nü övücü, sahiplenici ve destekler mahiyette paylaşımlar yaptığı, Sanığın ikametinde yapılan aramada, örgüt elebaşına ait vaaz ve sohbet videoları 'içeren CD'lerin ele geçirildiği, ele geçirilen bu CD'ler içerisinde örgüt elebaşısına ait şiirler, örgüte ait Sızıntı isimli derginin yazıları ve örgüte ait Kimse Yok Mu Derneği'nin faaliyetlerine ilişkin yazılar bulunduğu, Sanığın, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan haklarında adli işlem yapılan şahıslarla irtibatının bulunduğu, Sanığın, telefonunda yapılan incelemede sanığın münhasıran FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarınca gizli iletişimde kullanılan Bylock isimli kriptolu konuşma ve mesajlaşma programını yüklemediği, bu hususun Adana İl Emniyet Müdürlüğünün 25/10/2018 tarihli müzekkere içeriği ile sabit olduğu anlaşılmıştır... Sanığın örgüt üyesi olmadığına dair savunmasının aksini gösterir delil elde edilememiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Yargıtay 16. Ceza Dairesi (İlk Derece Mahkemesi)'nin 24.04.2017 tarih 2015/3 esas 2017/3 karar sayılı Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/09/2017 Tarih, 2017/956 Esas ve 2017/370 Karar sayılı kararı ile onanan kararında ve istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere; anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı olduğu anlaşılan ve fakat örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan; Sanık ES Kartal'ın evinde yapılan aramada örgüt elebaşı Fethullah Gülen ait video ve ses kayıtlarının ele geçirildiği bu hususun dosya içerisinde mevcut arama el koyma tutanağı ile sabit olduğu, sanığın sosyal medya hesaplarından örgüt elebaşı Fethullah Gülen'i övücü paylaşımlarda bulunduğu, bu hususun dosya içerisinde mevcut olan sosyal medya araştırma tutanağı ile sabit olduğu, sanığın örgütün gizli yazışma programı olan Bylock isimli programı kullanmadığının sabit olduğu, bu hususun da Adana İl Emniyet Müdürlüğünün 25/10/2018 tarihli müzekkere içeriği ile sabit olduğu, dosyadaki deliller bir bütün olarak incelendiğinde, sanığın Fetö'ye ciddi bir sempati duyduğunu gösterdiği, fakat sempatinin örgüt üyeliği suçunun oluşumu için yeterli olamayacağı, sanığın örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylemlerde bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2011/10-387 E, 2012/75 K sayılı ilamında; Ceza muhakemesinin en önemli ilkelerinden biri olan Latince "in dubio pro reo” olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir.
Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz.
Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır.Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. "
şeklinde belirtildiği üzere ve bahse konu ilam dikkate alındığında, müsnet suçun sanık tarafından işlendiğinin şüphede kaldığı, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı anlaşılmakla, müsnet suçtan sanık hakkında beraat kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
şeklinde gerekçe ile başvurucunun beraatine karar vermiştir.
=Dava istinafta[]
Başvurucunun yargılaması Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinde 2019/285 E. Sayılı dosyada istinaf aşamasında derdesttir.
Ayrıca başvurucu, 21/6/2018 tarihinde, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 141/1 maddesi kapsamında maddi-manevi tazminat istemiyle dava açmıştır. Söz konusu tazminat davası, Bakanlığımız görüşünün hazırlandığı tarih itibarıyle [[İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi]]nde istinaf aşamasında derdesttir.
K1ACM tazminat red kararı[]
Karşıyaka l. Ağır Ceza Mahkemesi 6/5/2019 tarih 2019/83 E. sayılı tazminat istemli dosyada "Her ne kadar davacı ES KARTAL 'ın hukuka aykırı koruma tedbiri nedeniyle tazminat talebinde bulunmuş ise de;
"anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan hakkında kovuşturmaya yer 'olmadığına karar verildiği, ancak "Fetö terör örgütüne üye olmak suçundan davanın açıldığı tarih itibarıyla Adana 11. Ağır Ceza mahkemesinin 2018/112 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılamanın sürdüğü, mahkemenin 6.12.2018 tarih ve 2018/112-401 Esas -Karar sayılı ilamı ile davacının bu suçtan da verilmiş ise de;
davanın açıldığı tarih itibarıyla bu davanın henüz sonuçlanmadığı, bu nedenle maddi ve manevi tazminat talebinin CMK'nun 141. maddesinde sayılan halleri kapsamadığından DAVANIN REDDİNE,
şeklinde karar vermiştir.
M6ACM Tazminat davası=[]
Buna ek olarak başvurucu 27/6/2018 tarihinde, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 141/1 maddesi kapsamında maddi-manevi tazminat istemiyle dava açmıştır ve Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesi 2018/447 E. Sayılı tazminat istemli dosyada; Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin dosyasının beklenilmesine karar vermiş olup;
duruşmasının 21/5/2020 tarihine bırakılmasına karar vermiştir.
Kabul edilebilirlik kriteri mütealası[]
Bu bilgiler ışığında Bakanlığımız ilk olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden başvurunun kabul edilebilirliği konusunda aşağıdaki görüşlerini Anayasa Mahkemesi'nin dikkatine sunmak ister:
Anayasa'nın ve 6216 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri gereğince Anayasa Mahkemesi önündeki bireysel başvuru yolu, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi halinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bu kapsamda, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı bağlamında Anayasa Mahkemesi, tutuklamanın hukuki olmadığı, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddialarıyla yapılan şikayetler bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 141 vd. maddelerinde öngörülen tazminat davası açma yolunun bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğuna karar vermiştir (birçok karar arasından bkz. Hamit Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013, ŞŞ 34-50; Erkanı Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, ŞŞ 48-62; irfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, ŞŞ 33-45; Ömer Köse, B. No: 2014/12036, 16/11/2016, ŞŞ 28-38).
Benzer şekilde Anayasa Mahkemesi, tutuklandıktan sonra beraat eden veya haklarında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen kişiler yönünden de bu yolun bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi gerektiğini ifade etmiştir (Hüseyin Hançer, B. No: 2013/8319, 7/1/2016, ŞŞ 37-41; Bilal Canpolat, B. No: 2014/983, 18/5/2016, ŞŞ 37-43; Kamil Erdoğan, B. No: 2017/4023, 19/4/2018, ŞŞ 38-42).
Anayasa Mahkemesi Salih Sönmez kararında tutukluluk incelemelerinin hakim/ mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığı şikayeti hakkında mahkemenin muhtemel bir ihlal kararı vermesinin sonucunun tazminatın ötesinde kişinin hakim/mahkeme önüne çıkarılması olacağını kabul etmiş, bu sebeple de başvurunun inceiendiği tarih itibariyle hali hazırda mahkeme önüne çıkarılmış olan başvurucunun artık böyle bir karardan tazminat dışında bir fayda sağlayamayacağını kabul etmiştir (Salih Sönmez, B. No: 2016/25431, 28.11.2018, Ş 172-175). Anayasa Mahkemesi bu sebeplerle Salih Sönmez kararında 21 aydan uzun süre hakim veya mahkeme önüne çıkarılmaksızın tutukluluk halinin sürdürüldüğü şikayeti hakkında başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Salih Sönmez, Ş 177). Mevcut başvuruda da başvurucu halihazırda 27/6/2018 tarihinde mahkeme önüne çıkarılmış ve tutukluluk haline dair itirazlarını doğrudan dile getirme imkanı bulmuştur. Bu halde mevcut başvuru hakkında verilecek herhangi bir karar başvurucunun tekrar hakim önüne çıkarılmasını veya serbest bırakılmasını sağlamayacak olmakla birlikte başvurucu zaten 27/06/2018 tarihinde tahliye edilmiştir.
Bu kriterler ışığında mevcut 'başvuru incelendiğinde,
M6ACM Tazminat davası[]
Bakanlığımız, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden yapılan araştırmalar neticesinde başvurucunun Karşıyaka ve Mersin Ağır Ceza Mahkemeleri önünde CMK 141 vd maddeleri doğrultusunda tazminat davaları açtığını ve söz konusu davaların, Bakanlığımız görüşü hazırlandığı tarih itibariyle halen derdest olduğunu Anayasa Mahkemesinin dikkatine sunmak ister.
Bu doğrultuda Bakanlığımız, başvurunun kabul edilebilirliğine dair yapılacak incelemede bu hususun da dikkate alınması ve yukarıda da belirtildiği üzere etkili giderim sağladığı Anayasa Mahkemesince de tespit edilmiş olan tazıninat yolunun tüketilmemiş olması nedeniyle mevcut başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekliğini değerlendirmektedir.
=Başvuru hakkının kötüye kullanılması[]
Ayrıca Bakanlığımız, 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesinde "başvuru hakkının kötüye kullanılnması” hususunun, İçtüzük'ün 59/5 fıkrasında ise bireysel başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik olduğunda bunun Mahkemeye bildirilmesi yükümlülüğünün düzenlendiğini hatırlatnmak ister.
Nitekim Anayasa Mahkemesi, 2017/3927 no'lu Mustafa Özçelik başvurusunda, CMK 141 kapsamında açılmış olan tazminat davasına ilişkin gelişmelerinin Mahkeme'ye bildirilmemesi hususunu, söz konusu yükümlülük bağlamında incelemiştir. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi, koruma tedbiri nedeniyle tazminat davası açılmasının, başvurunun değerlendirilmesini önemli ölçüde etkileyebilecek nitelikte bir husus olduğunu belirtmiştir. Zira, başvurucu tazminat davası sonucunda tazminat kazanmış ise ve dava kesinleşmişse tutuklamanın hukuki olmadığı ve tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiaları açısından ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olduğu gerekçesiyle başvurunun düşmesi sonucuna ulaşılabilir.
Öte yandan tazminat davasının devam ediyor olması hâlinde de başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğu sonucuna ulaşılması söz konusu olabilecektir.
Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, başvurucunun, başvurunun sonucunu etkileyecek böyle bir davayı açtığı hususunda dava kesinleşmese bile kendisini bilgilendirmesi gerektiği sonucuna varmış, bu sebeple CMK 141 kapsamında açtığı dava ile ilgili olarak kendisini bilgilendirmeyen başvurucunun başvurusunun, başvuru hakkının kötüye kullanımı nedeniyle reddine karar vermiştir (Mustafa Özçelik, B. No: 2017/3927, 10/12/2019, Ş 26-33).
Tazminat davaları konusunda mahkemenin bilgilendirilmemesi[]
Bu doğrultuda, mevcut başvuruda, başvurucunun, CMK 141 vd maddeleri gereğince tazminat yoluna başvurduğu konusunda Anayasa Mahkemesi'ni bilgilendirdiğine dair bir bilgi veya belgeye Anayasa Mahkemesi tarafından gönderilen belgeler içerisinde rastlanılamamıştır. Bu sebeple Bakanlığımız, mevcut başvurunun "başvuru hakkının kötüye kullanılması” nedeniyle reddedilip reddedilmeyeceği konusunda değerlendirme yapmanın Anayasa Mahkemesi'nin takdirinde olduğunu belirtmek ister. Başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamındaki şikayetlerinin esasına ilişkin olarak ise Bakanlığımız aşağıdaki görüşlerini Anayasa Mahkemesi'nin dikkatine sunmak ister.
AİHM kriterleri[]
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), tutukluluğun makul olup olmadığının değerlendirilmesinde dosyanın niteliği, soruşturmanın karmaşıklığı, soruşturma ve kovuşturma aşamasında yapılan işlemlerin yoğunluğunu göz önünde bulundurmaktadır. AİHM, bu kıstaslar çerçevesinde Chraidi/Almanya (no. 65655/01, 26.10.2006) kararında beş yıldan uzun süreli tutukluluk halinin makul olduğunu değerlendirmiştir. Yine Pantano/halya (no. 60851/00, 06.11.2013) kararında iki yıl sekiz aydan fazla süren tutukluluk süresinin makul olduğunu değerlendirmiştir.
Anayasa Mahkemesi ise bir ceza soruşturması veya kovuşturmasında tutukluluğun makul süreyi aşıp aşmadığının tutukluluğa ilişkin kararların gerekçelerinden tespit edilebileceğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi tutukluğun devamına dair verilen tüm kararlarda başvurucunun suçluluğu hakkında kuvvetli belirtinin bulunduğu ve tutuklama tedbirinin gerekliliğini haklı kılan şartların mevcudiyetinin devam ediyor olduğu hususunun anlaşılabilir olması gerektiğini belirtmiştir.
Bu sebeple de tutuklama süresinin makul olarak değerlendirilebilmesi için tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda tutuklamanın ölçülü olduğuna dair olguların gösterilmesi, adli kontrol tedbirlerinin neden yetersiz kalacağının belirtilmesi ve tutuklama nedenlerinin kişiselleştirilmesi gerektiği değerlendirilmektedir (Erdal Tercan [GK] B. No. 2016/15637, 12.04.2018, ŞŞ 196-200).
Tutukluluk süresinin uzunluğuna itiraz[]
Tutukluluk süresinin makul olup olmadığı hususunda ilk olarak belirtmek gerekir ki bir kişinin tutuklu kaldığı sürenin makul olup olmadığı her davanın kendi özelliklerine göre değerlendirilmelidir.
Tutukluluğun uzun sürdüğü veya makul süreyi aştığı şikâyetiyle yapılan bireysel başvurularda, derece mahkemelerince verilen tutuklama ve tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda açıklanan gerekçeleri İnceleyerek bu gerekçelerin somut olayın özelliklerine göre suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin ve tutuklama nedenlerinin varlığı ve tutuklamanın ölçülülüğü bağlamında ilgili ve yeterli olup olmadığının, ayrıca soruşturma/kovuşturma süreçlerinde yukarıda belirtilen özen yükümlülüğüne uyulup uyulmadığının incelemesi gerekmektedir.
Tutukluluğun dosya üzerinde incelenmesi[]
Olağanüstü hal döneminde çıkarılan 667 sayılı KHK'nın 6. maddesiyle 5237 sayılı Kanun'un İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde tanımlanan suçlar ile 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen suçlar bakımından olağanüstü halin devamı süresince tutukluluğun incelenmesinin, tutukluluğa itiraz ve tahliye taleplerinin dosya üzerinden karara bağlanabilmesine olanak sağlanmıştır. 668 sayılı KHK'nın 3. maddesiyle de aynı suçlar bakımından tutukluluk kararına itiraz edilen sulh ceza hakimliği veya mahkemenin itirazı yerinde görürse kararını düzelteceği, yerinde görmezse en çok on gün içinde itirazı incelemeye yetkili olan mercie göndereceği; tahliye taleplerinin en geç otuzar günlük sürelerle tutukluluğun incelenmesi ile birlikte dosya üzerinden karara bağlanacağı düzenlenmiştir. Başvurucu 22/07/2016 tarihinde Mersin 2. Sulh Ceza Hakimliği'nin 2016/553 sorgu sayılı kararıyla tutuklanmış, 27/06/2018 tarihine kadar tutukluluğu devam etmiştir. Bu aralıkta başvurucunun tutukluluk durumu, tahliye talepleri ve bu kararlara yaptığı itirazlar re'sen veya talep üzerine soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hakimliklerince dosya üzerinden değerlendirilmiştir. Başvurucunun tutuklandığı suçun silahlı terör örgütü üyeliği olduğu ve bu suçunda 667 ve 668 sayılı KHK'lar ile getirilen düzenlemeler doğrultusunda tutukluluk durumu dosya üzerinden değerlendirilebilecek suçlardan olduğu gözetildiğinde yapılan tutukluluk değerlendirmelerin kanuni çerçeve içerisinde gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Başvurucu hakkındaki tutuklama ve tutukluluğun devamı kararlarında atıf yapılan ve/veya soruşturma ve kovuşturma dosyasında bulunduğu ifade edilen delillerin içeriği dikkate alındığında tutukluluğun ön şartı olan suçluluğu hakkında kuvvetli belirtinin bulunduğuna ilişkin olarak anılan kararların ilgili ve yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan Sulh Ceza Hâkimliklerinin tutukluluğun devamı kararlarının gerekçelerinde yer alan tutuklama nedenlerine ve ölçülülüğe ilişkin açıklamalar incelendiğinde kaçma şüphesine, delillerin karartılması ihtimalinin bulunmasına, isnat edilen suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve Kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasında olmasına, suça göre tutuklama tedbirinin ölçülü/orantılı olmasına, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağına dayandığı görülmektedir.
İddia olunan örgüt yapısından dolayı gerekli özenin gösterildiği[]
Başvurucuya isnat edilen suçlamanın niteliği ve başvurucunun bağlantılı olduğu iddia edilen terör örgütünün (FETÖ/PDY) örgütlenme biçimi ve işleyişi, soruşturma/kovuşturma konusu edilen olayların özellikleri birlikte dikkate alındığında tutukluluğun devamı kararlarındaki gerekçelerin tutukluluğun devamının hukuka uygunluğunu ve tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içerikte olduğu, dolayısıyla tutukluluk hâlinin devamına ilişkin bu gerekçelerin tutukluluk süresi itibarıyla ilgili ve yeterli olduğu sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan soruşturma mercilerince, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından darbe teşebbüsüyle doğrudan bağlantılı eylemlere veya FETÖ/PDY'nin -yargı organları da dâhil olmak üzere- kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına ve faaliyetlerine yönelik olarak da soruşturmalar yapılmış;
bu soruşturnnalar çerçevesinde çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır. Anılan türdeki soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre daha zor ve karınaşık olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.
Başvurucunun bağlantılı olduğu iddia edilen örgütün özellikleri, bu örgütün yapılanmasının boyutu ve faaliyetlerinin niteliği, bu türdeki soruşturmaların yürütülmesinin diğer soruşturnıalara göre zorluğu da dikkate alındığında soruşturmanın ve davanın yürütülmesinde savcılık ve derece mahkemelerince hareketsiz kalınan bir dönem olmadığı gibi yargılamada özensizlik gösterildiği de tespit edilmemiştir.
Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda başvurucunun tutukluluk halinin yaklaşık 23 ay boyunca dosya üzerinden yapılan kararlarla sürdürülmesinin durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir olduğu ve tutukluluk süresinin makul olduğu değerlendirilmektedir.
Dosyadaki gizlilik kararı ve savunma hakkının kısıtlandığı iddiası[]
Ayrıca dosyadaki gizlilik kararının kaldırılması talebinin reddedilmesine yönelik olarak savunma hakkının kısıtlandığı şikayeti yönünden ise Bakanlığımız şu hususları belirtmek ister:
Anayasa Mahkemesi, soruşturma dosyalarına erişime yönelik olarak verilen kısıtlama kararlarının tutuklu kişilerin özgürlüklerinden mahrum bırakılmalarına karşı itirazda bulunma hakkı üzerindeki etkisini birçok kararında incelemiştir. Bu kararlarda, öncelikle yakalanan veya tutuklanan kişiye yakalama ya da tutuklama sebeplerinin ve hakkındaki iddialarm bildirilmesi gerektiği ancak buradaki bildirim yükümlülüğünün isnat edilen suçlamalara esas tüm bilgi ve delilleri kapsamadığı belirtilmiş; bu bağlamda başvurucunun tutuklamaya konu suçlamalara ilişkin temel unsurları bilip bilmediği dikkate alınmıştır (Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, ŞŞ 168-176; Süleyman bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, şş 248-257).
Başvurucunun müdafii eşliğinde şüpheli olarak atılı suçlamalar konusunda ifadesinin alındığı, Mersin 2. Sulh Ceza Hakimliği sorgusunda isnat edilen suçlamalar hakkında bilgilendirildiği ve müdafisinin hazır bulunduğu, sorguda başvurucuya detaylı bir şekilde açıklamada bulunulduğu ve müdafiinin hukuki yardımından faydalandığı göz önüne alındığında başvurucunun ve müdafiinin isnat edilen suçlamalara ve tutukluluğa temel teşkil eden bilgilere erişimlerinin olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla suçlamalara dayanak olan temel unsurların ve tutmanın hukukiliğinin değerlendirilmesi için esas olan bilgilerin başvurucuya veya müdafiine bildirilmiş ve başvurucuya bunlara karşı savunmasını ileri sürme imkânı verilmiş olması dikkate alındığında başvurucunun tutukluluğa karşı etkili bir şekilde itirazda bulunamadığının kabulü mümkün görülmemektedir (Hidayet Karaca B. No:2015/144, 14/7/2015, Ş 107; Deniz Ozfiral, B. No: 2013/7929, 1/12/2015, Ş 91; Mehmet Hasan Altan/Tiirkiye, Başvuru No. 13237/17, 20 Mart 2018, Ş 149).
OHAL de tutuklandı[]
Buna ek olarak, başvurucunun şikayetlerine konu işlem ve eylemler 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimi sonrası 21/07/2016-19/07/2018 tarihleri arasında ülkemizde olağanüstü hal uygulamasına gidilmek zorunda kalınan eylemler ile alakalı olduğundan, başvurucunun şikayetine ilişkin yapılacak incelemenin Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılması gerekmektedir. Zira, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı savaş, seferberlik, sıkıyönetim ve olağanüstü hâl gibi olağanüstü yönetim usullerinin benimsendiği dönemlerde Anayasa'nın 15. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan dokunulması yasaklanan çekirdek haklar arasında değildir.
Dolayısıyla bu hak yönünden olağanüstü hâllerde Anayasa'daki güvencelere aykırı tedbirler alınması mümkündür (Aydın Yavuz ve diğerleri, [G.K] B. No:2016/22169, 20/6/2017, ŞŞ 196, 345).
Ayrıca anılan hakkın, milletlerarası hukuktan kaynaklanan yükümlülük olarak insan hakları alanında Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden özellikle Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin 4. maddesinin (2) numaralı ve Sözleşme'nin 15. maddesinin (2) numaralı fıkralarında ve bu Sözleşme'ye ek protokollerde dokunulması yasaklanan çekirdek haklar arasında olmadığı gibi somut olayda başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yapıldığı iddia olunan söz konusu müdahalenin milletlerarası hukuktan kaynaklanan diğer herhangi bir yükümlülüğe (olağanüstü dönemlerde de korunmaya devam eden bir güvenceye) aykırı olması da söz konusu değildir (Aydın Yavuz ve diğerleri, ŞŞ 199, 200, 346; Turhan Günay [GK], B. No: 2016/50972, 11/1/2018, Ş 86).
Değerlendirme[]
Açıklanan bu gerekçelerle Bakanlığımız başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerektiğini değerlendirmektedir. Bu itibarla, başvurucunun şikâyetlerinin incelenmesinde 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin 6. fıkrası ile 49. maddesinin 3. fıkrasına göre başvurucudan ya da ilgili kurumlardan temin edilecek bilgi ve belgelerin yanında, yukarıda belirtilen hususların da dikkate alınmasını takdirlerinize arz ederim.
Dr. Hacı Ali AÇIKGÜL Hâkim Bakan a. Başkan
Q-İnt
- Elektronik imza ile imzalanarak UYAP üzerinden gönderilmiş olup, fiziki olarak gönderilmeyecektir.
Adalet Bakanlığı Ek Bina Milli Müdafaa Cad. No: 8 Bakanlıklar/ANKARA Ayrıntılı Bilgi:E.VURAL (Memur)
- Telefon: (0 312) 549 59 55
- Faks: (0 312) 549 59 27
- E-posta: inhak@adalet.gov.tr
- Elektronik Ağ: www.inhak.adalet.gov.tr 9/9
UYAP Bilişim Sisteınindeki bu dokümana http://vatandas.uyaP•gOV•tr adresinden Z5FPzg/ - cxplT8Q - lopk59g - rJbXLYz ile erişebilirsiniz.
Müddei vekilinin ek savunması[]
ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
6 Mayıs 2020, Ankara
- DOSYA NO:2017/20801
- BAŞVURUCU:
Eyup Sabri Kartal (TC)
- VEKİLİ:
Av. Necip Fazıl Yıldız (Ankara Barosu 29199) Adres Antettedir.
- TEBLİĞ TARİHİ: 21/04/2020
- D. KONUSU:Dosyaya vekaletnamemizin sunulması ile Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığının 07/04/2020 tarihli görüşüne karşı beyanlarımızın sunulması hk.
- AÇIKLAMALAR –[]
Sayın mahkemenizin 08/04/2020 tarihli yazısı ile, müvekkilin yaptığı 06/04/2017 tarihli ve 2017/20801 numaralı bireysel başvuruya ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 71. Maddesi gereğince Adalet Bakanlığı tarafından görüş bildirildiği ve buna ilişkin olarak varsa karşı beyanların tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde sunulması gerektiği müvekkile bildirilmiştir. Müvekkilin yapmış olduğu bu başvuruya yönelik dosyası içerisinde vekaletnamemiz bulunmadığından, vekaletnamemizin sunulması ve Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığının 07/04/2020 tarihli görüşlerine karşı beyanlarımızın dosyaya sunulması gerekliliği hasıl olmuştur. Müvekkil Eyup Sabri Kartal Mersin Vali Yardımcısı olarak görev yapmakta iken Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Anayasal Düzeni Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçlarından; "Şüphelilerin üzerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller (İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nün 18/07/2016 tarihli görevden uzaklaştırma yazısı ) henüz delillerin tam toplanmamış olması, eylemlerin CMK.'nun 100. Maddesindeki katalog suçlardan olması nedenleri ile suçun kanundaki ceza miktarı, verilmesi beklenen ceza ile tutuklamanın ölçülü olması ve adli kontrolün yetersiz kalacağının anlaşılması…” şeklinde gerekçe ile Mersin 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 22/07/2016 tarih ve 2016/553 sorgu sayılı kararı ile tutuklanmıştır. Başvurucu müvekkilin tutukluluğunun aylık olarak Sulh Ceza Hakimlikleri tarafından değerlendirilmesi sonucu “somut suç şüphesi”, “kaçma şüphesi”, “delilleri karartma şüphesi” gibi genel ve soyut gerekçelerle tutukluluğun devamı yönünde kararlar verilmiş, tahliye taleplerinden de yine aynı gerekçelerle bir sonuç alınamamıştır. Soruşturma aşamasında tutuklama kararı ve aylık tutukluluk incelemesi sonucu verilen tutukluluk halinin devamı kararlarında mevzuatta yer alan yasal ilgili ve yeterli gerekçe gösterilmemiş, kişiselleştirme yapılmamış, kalıplaşmış ifadelere yer verilmiştir. Kararlarda kuvvetli suç şüphesini gösteren belirtilere somut olay ve olgulara yer verilmemiştir. Zaten ortada makul şüphe oluşturacak en küçük bir eylem dahi yoktur. Kararlarda kaçma tehlikesi, saklanma ve kaçacağını gösteren somut olay ve olgulara, yine kanıtları yok etme, gizleme veya değiştirmeye yönelik davranışların bulunduğuna, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapma girişiminin olacağına dair somut olay ve olguların hiçbirisine yer verilmemiş, soyut ifadelere sığınılmıştır. Tutuklama ve tutukluluk halinin devamına dair kararlar verilirken "ölçülülük" ilkesi dikkate alınmamış, "adli kontrol" tedbirinin niçin yetersiz kalacağı somut olarak tartışılmamıştır. Tutuklama nedenlerinin varlığı yönünden kamu düzeninin bozulması, "yasal karine" kavramının olaya uygulanma olanağı yoktur. Katalog suçlardan söz edilerek tutukluluğun devamına karar verilmesi yasal ve yeterli bir gerekçe değildir. (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Buzadji/Moldova ve Tomasi/Fransa kararları) Tutukluluk halinin devamına dair kararlar, dosya içeriği yeterince incelenmeden çoğu kez taleple aynı gün içinde birçok şüphelinin isimlerinin karara yazılması suretiyle verilmiş, hiçbir somutlaştırılma yapılmamış, matbu, klişe ifadelerle herkes için aynı gerekçeleri içerir kararlar verilmiştir. Tutukluluk incelemesinin hâkim tarafından bizzat yapılması zorunlu olmasına rağmen, dosyalar incelenmemiş, sulh ceza hakimliklerinde çalışan katipler tarafından kararlar matbu olarak yazıldığı kanısı uyandıracak şekilde, yalnızca karar tarihleri ve sayıları değiştirilmiştir. Müvekkil verilen ilk tutuklama kararı da dahil olmak üzere hakkında verilen tutukluluk halinin devamı kararlarının ve bu kararlara karşı yapılan itirazların reddi kararlarının Anayasa ile güvence altına alınan temel haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle sayın mahkemenize 06/04/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Müvekkilin üzerine atılı Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme Suçu yönünden Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 05/03/2018 tarihli kararı ile Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar verilmiş olup müvekkilin bu suçtan tahliyesine karar verilmiştir. Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçu yönünden ise Adana 11 Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/112 E. sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamada 27/06/2018 tarihinde müvekkilin tahliyesine karar verilmiştir. Müvekkilin Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/12/2018 tarih ve 2018/112 E.- 2018/401 K. sayılı kararı ile BERAATINA karar verilmiş olup, dosya istinaf aşamasındadır. Her ne kadar Adalet Bakanlığının görüş yazısında müvekkilin CMK 141. Maddesi ve devamı maddeleri uyarınca maddi-manevi tazminat davası açtığı belirtilmişse de müvekkilin sayın mahkemenize yaptığı başvuru ile müvekkilin açtığı tazminat davalarının birbirinden farklı olduğu hususunu belirtmek isteriz. Müvekkil 06/04/2017 tarihinde tutukluluk hali devam ettirilen bir kişi olarak sayın mahkemenize bireysel başvuruda bulunmuştur. Müvekkilin bu başvuruyu yapmasının nedeni tutuklama kararının hukuka aykırı olduğunun ve müvekkilin Anayasa ile güvence altına alınan KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ HAKKININ ihlal edildiğinin tespit edilmesine yöneliktir. Müvekkilin CMK 141 vd. maddeleri gereği açmış olduğu tazminat davalarında, mahkemeler müvekkilin KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ HAKKININ ihlal edildiğine yönelik bir karar vermeyeceklerdir. Bu hakkın ihlal edildiğini tespit edecek yegâne kurum sayın mahkemenizdir. Nitekim sayın mahkemenizin 2016/66638 ve 2016/78293 numaralı bireysel başvurulara yönelik 03/07/2019 tarihinde vermiş olduğu kararlara bakıldığında, başvurucu müvekkilin durumunun, kararlardaki başvurucuların durumları ile benzer nitelikte olduğu görülmektedir. Sayın mahkemenizin 03/07/2019 tarihli kararındaki olay özetlenecek olursa Cumhuriyet savcısı olan ve farklı illerde görev yapan başvurucular 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlardan başlatılan soruşturmalar kapsamında gözaltına alınmış, Sulh Ceza Hâkimliği kararıyla Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından tutuklanmıştır. Başvurucuların tutuklama kararına itirazları reddedilmiştir. Başvurucular bunun üzerine bireysel başvuruda bulunmuştur. Diğer taraftan Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamada başvurucuların beraatına karar verilmiştir. “Bu itibarla soruşturma ve kovuşturma belgelerinde yer alan tespit ve değerlendirmelerde, somut olayda suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır. Suç işlediğine dair kuvvetli belirtiler ortaya konulmadan başvurucular hakkında tutuklama tedbirinin uygulanmasının kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına ilişkin olarak olağan dönemde Anayasa'nın 19. maddesinde yer alan güvencelere aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte anılan tedbirin olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında meşru olup olmadığı da incelenmiştir. Hangi nedenle benimsenmiş olursa olsun olağanüstü dönemlerde de kişilerin suç işlediklerine dair belirti bulunmadan tutuklanmaları, durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir olarak kabul edilemez. Somut olaylarda soruşturma makamları suç işlediklerine dair belirtileri somut olgularla ortaya koymadan başvurucular hakkında tutuklama tedbirine başvurmuştur. Bu itibarla Anayasa’nın 15. maddesinin de başvurucuların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bu müdahaleyi meşru kılmadığı değerlendirilmiştir.” gerekçeleri ile Sayın mahkemenizce başvurucuların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Açıkladığımız nedenlerle Adalet Bakanlığının 07/04/2020 tarihli görüşlerine katılmamız mümkün değildir. Yer verilen açıklamalar müvekkilin tutuklanmasının ve uzun bir süre tutuklu kalmasının hukuka uygun olduğunu kanıtlamamaktadır. Somut olaya bakıldığında, tutuklama tarihinde dosyada yalnızca İçişleri Bakanlığının açığa alma onayı ve ekli listesi bulunmaktadır. Ancak müvekkile yönelik yürütülen ceza yargılamasındaki dosya incelendiğinde görüleceği üzere müvekkilin anayasal düzeni yıkmaya yönelik müvekkil hakkında hiçbir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Hal böyle iken müvekkil Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme ve Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlarından tutuklanmış, iki yıla yakın bir süre de tutuklu kalmıştır. Açıkladığımız nedenlerle sayın mahkemenizin müvekkilin tutuklanmasının hukuki olmaması nedeniyle Anayasanın 19. maddesinde güvence altına alınan KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ HAKKININ ihlal edildiğine, bu hakka yönelik müdahale nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında manevi tazminat ödenmesine, dosya içerisine vekaletnamemizi sunmuş olmamız nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEM:[]
Yukarıda ayrıntılı biçimde izah edilen nedenler ve mahkemeniz tarafından re’sen yapılacak inceleme sonucu; Müvekkilin tutuklanmasının hukuki olmaması nedeniyle, Anayasanın 19. Maddesi ile güvence altına alınan Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının ihlal edildiğinin tespit edilmesine, Bu hakka yönelik müdahale nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında müvekkile manevi tazminat ödenmesine, Dosya içerisine vekaletname sunduğumuzdan vekalet ücretine hükmedilmesine, karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederiz. 06/05/2020
Başvurucu Vekili
Av. Necip Fazıl YILDIZ
Ekler / Delil Listesi :
Şablon:ESK/BAM bakınız
Şablon:ESK/Sayıştay bakınız Şablon:ESK/Ankara CBS bakınız Şablon:ESK/Mersin CBS bakınız Şablon:ESK/Antalya CBS bakınız
ESK/Dava. 2018/2044 BİM. 2017/9459 Danıştay AYK Mersin 1.İM'nin 24.7.2017 tarih ve E2016/348 ve K 2017/841 in temyizi. AÖF/AMYO- Hak ihlalleri/ESK Mahkemeden Talepler/ESK . KDK/2018/4921 • Savunma/ESK - Şablon:Savunma/ESK - ESK/Dava/KM taşları -Şablon:DS/ESK -Şablon:Tutuklama. İsa Gök Lehe deliller Şaban Yılmaz ara Efkan Ala ara. Av.Necip Fazıl'a yazılan konular• Dava/Drive[1] ESK/CİK. ESK/Ek iddianame • Şablon:ESK/SCH• Şablon:Dava -ESK/Dava/Talepler - ESK/İddianamenin iadesi ESK/Dava/itirazlar - Adana 11. ACM -ESK/11.ACM - 2018/112 - 2018/112/1.Celse- 2018/112/2.Celse/26.10.2018-Adana 3.ACM- ESK/Avukat - ESK/Müdafaafiden istenecekler . ESK/CD -ESK/Tebligat - SAVUNMA - ESK/Avukat savunması
En üstün Adalet, alınmış Hakkı iade etmektir Hz. Ali El Adl-ü Esas-ül Mülk Hz. Ömer. Fayda ile adaletin arasını açanlara lanet olsun Sokrat sıklıkla tekrar etmiş. | |
---|---|
İddianame- ACİL:KİH/3007- ESK/AYM -Şüphe - Makul şüphe - Yeterli şüphe - Şek - şüpheli - Meşkuk - Sanık - Maznun - Cürm - Kabahat | |
SON işler | PT 18.12.2018 2017/9459. Danıştay AY Kararı, Mersin 1.İM'nin 24.7.2017 tarih ve E2016/348 ve K2017/841 in temyizi. AYM/2019/15033 Kınama cezasının kaldırılmaması davası |
ACM | ESK/11.ACM - ESK/11.ACM/Savunma -Şablon:ESK/Savunma |
Disiplin | ESK/Disiplin cezalarının delil yapılması. ESK/Beşikdüzü soruşturması -ESK/Meriç Fevzi Berk Erdoğan Aygenç soruşturması-ESK/Mersin twitter soruşturması Ceza - ESK/Mersin 15 Temmuz soruşturması - ESK/Görevinden uzaklaştırılması |
CBS | Mersin CBS: 2016/32410• Antalya 2017/9900• Adana2018/66410 . ESK/Savcılık . ESK/Savcılık sorgusu . ESK/Savcılık iddiası-ESK/Savcılık makamında misafir gibi ağırlanması- |
Gözaltı | ESK/Gözaltına alınması - ESK/Arama -ESK/Müsadere- ESK/Gözaltı-ESK/Gözlemaltı -ESK/Tutuklanması-ESK/Nezarete sevki- ESK/Nezarethanede- ESK/Tıbbi muayene Suçüstü - Suçüstü/MİA |
Tutuklanması | ESK/Tutuklanması - ESK/Tutukluluk hali - ESK/Uzun tutukluluk hali - ESK/Tutukluluk haberleri ESK/Tutuklanmasındaki hukuksuzluklar - CMK/161 |
Mersin CBS | 2016/32410• Antalya 2017/9900• Adana2018/66410 . ESK/Savcılık . ESK/Savcılık sorgusu . ESK/Savcılık iddiası-ESK/Savcılık makamında misafir gibi ağırlanması- |
THD | THD - THD/2016 - THD/2017 - THD/2018 |
Ankara CBS | Ankara CBS: |
Antalya CBS | Antalya CBS: |
Adana CBS | Adana CBS: |
Mersin ACM | M6ACM |
Soruşturma | ESK/314/2• STÖÜ Suçu iddiası• ESK/309/1• ADveADİK Suç iddiası |
SCH | SCH -Şablon:SCH - Mersin 2.SCH |
Karşıyaka ACM | K1ACM: K2ACM: Cezaevi savcısı 2018/6094 yazısına tazminat talebi2018/583E -2018/435K ek karar ve itirazımın reddi K1ACM 'ye gönderme kararı 26/09/2018. |
Mersin ECİK | CİK - Şablon:İGK - Cezaevi - Tutukevi Mersin E Tipi CİK• |
İGK | İGK 2017/3600nakil sag c9 a AYM/57 [[]] [[]] [[]] [[]] Şablon:İGK•İGK/ESK•ESK/İGK•ESK/Dava/İGK
|
İnfaz | İnfaz kurumu• infaz hakimliği• Karşıyaka infaz hakimliği• KİH . KİH/ESK/Davaları•KİH/2018/1991•KİH/2018/393 . [[]] .[[]]•[[]]•[[]]•[[]]•[[]]• [[]]•[[]]•[[]]•[[]]•[[]]•[[]] |
Menemen TCİK | TCİK CİK ESK/Menemen TCİKİGK/2016/• EKB/2016/ .Menemen T Tipi CİK
|
KİH | KİH/2018/ • KİH/2018/ •KİH/2018/393• KİH/2018/• KİH/2018/• KİH/2018/ |
KACM | Tazminat davası: |
İddianame | تهمة ESK/İddianame - ESK/Tensip zabtı - ESK/İddianamedeki hukuksuzluklar -ESK/Ek iddianame |
ACM | Adana 11.ACM - ESK/Tahliye kararı• ESK/Ev hapsi • Adana 3.ACM - Tazminat Mersin 2018/ - Tazminat Adana 2018/ - Tazminat Karşıyaka:2018/83 |
Adana 11.ACM | Savunma• Adana 11.ACM -2018/112 - 2018/112/1.Celse-2018/112/2.Celse/26.10.2018 |
DSM | Adana DSM • Mersin DSM• ESK/Denetimli serbestlik•Mersin DSM/2018/3552AK•Mersin DSM/İİDK/2018/14566İİDK •İİDK . İnfaz İşleri Değerlendirme Komisyonu •Mersin DSM/İİDK |
AYM | AYM/ESK •ESK/AYM •
|
AİHM | ESK/AİHM/ • ESK/AİHM/ • ESK/AİHM/ • ESK/AİHM/ • ESK/AİHM/ • [[]]•[[]] |
Avukat | Müdafii -ESK/Avukat•Avukat Semra Kabasakal/Tahliye talebi Mayıs 2018•[[]]•[[]] |
Dosya | ESK/Dosya: evrak_3624858960 |
UYAP http://UYAP.gov.tr Şablon:Dava Şablon:İnfaz Şablon:CezaŞablon:CİK Şablon:İGK [[Şablon:]] [[Şablon:]] [[Şablon:]] [[Şablon:]] [[Şablon:]] |
ESK/AYM. Son:2017/20801 Kabul. AYM/2019/15033
AYM - AYM/Bireysel Başvuru Yolu başlıkları form linkler . ESK/AYM: AYM/60 Berber yasağı AYM/62 berber yasağının kalkması 2017/20801• 2016/63127 • 2018/1442• 2017/23363 •[[]]• | |
---|---|
Sıralı | AYM/1 - AYM/2 - AYM/3 AYM/4 AYM/4 AYM/5 [[]] [[]] AYM/21 AYM/57 AYM/2018/20660 |
2016 | 2016 Müracaatları:2016/63127 20/12/2016 30/12/2016 - Kapalı 09/08/2018 Kabul Edilemezlik |
2017 | 2017 müracaatları:ESK/AYM/2017
|
2018 | 2018 Müracaatları:ESK/AYM/2018 •AYM/2018/
2018/6382 TT. 2018/10191, 2018/10193,2018/10427, 2018/11421,2018/11566, 2018/13028, 2018/13278,2018/15198,2018/15215, 2018/15594, 2018/16560, 2018/16876, 2018/21131, 2018/21147, 2018/7156, 2018/7997, 2018/9711, birleştirme ve 2020/8241, 2020/8297, 2020/8392, 2020/8378, 2020/8304, 2020/8389 ve 2020/8308 tekrar bireysel başvuru numarası vererek ayırma kararı ve müracaatın reddi kararı
|
ESK tasnifi | AYM/No:AY/1.
AM/1• AYM/1 AYM/2. AY/43Acık görüş |
x | x |
http://www.anayasa.gov.tr |
ESK/Danıştay | |
---|---|
ESK/Danıştay.Danıştay/ESK.ESK/Danıştay. | |
yş tayin | 2020/1592k.
2017/1592e 2016/348e mersin 1. İm |
HTZY | 2019/9135. |
ESK/Dava.
ESK/Dava/KM taşları. ESK/Dava/Talepler. ESK/Dava/Mecelle ihlalleri. 2019/9135 (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Yönetmeliği |
ESK/BAM. BAM. Adana BAM K1ACM 2019/83 A11ACM 2018/112 |
---|
ESK/BİM• [[]]• [[]]
2018/2044 Konya BİM sicilden silme ne davası. 2017/9459 Danıştay AYK Mersin 1.İM'nin 24.7.2017 tarih ve E2016/348 ve K 2017/841 in temyizi. |
---|
İM - İM/ESK | |
---|---|
Gülfem sendika 2015/1681 | |
İzmir İM | İM/İzmir - 1.İM/İzmir - 2.İM/İzmir - |
İzmir BİM | İzmir BİM - İzmirBİM/İDD |
Mersin İM | *1.İM/Mersin - |
Mersin 2.İM | Mersin 2.İM:
2.İM/Mersin |
Konya BİM | Konya BİM - |
Danıştay• Şablon:İM• Şablon:İMbakınız • Şablon:ESK/İM• Şablon:İM/ESK • Şablon:ESK/Dava |
ESK/VM. VM. 2020/386 |
---|
Şablon:ESK/SCH Şablon:ESK/KİH
Şablon:ESK/CİKŞablon:ESK/K1ACMŞablon:ESK/K2CMŞablon:ESK/A1ACM
ESK/Danıştay | |
---|---|
ESK/Danıştay.Danıştay/ESK.ESK/Danıştay. | |
yş tayin | 2020/1592k.
2017/1592e 2016/348e mersin 1. İm |
HTZY | 2019/9135. |
ESK/Dava.
ESK/Dava/KM taşları. ESK/Dava/Talepler. ESK/Dava/Mecelle ihlalleri. 2019/9135 (Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Yönetmeliği |
Şablon:ESK/HAK İHLALLERİ Şablon:ESK/KDK
ESK/AYM. Son:2017/20801 Kabul. AYM/2019/15033
AYM - AYM/Bireysel Başvuru Yolu başlıkları form linkler . ESK/AYM: AYM/60 Berber yasağı AYM/62 berber yasağının kalkması 2017/20801• 2016/63127 • 2018/1442• 2017/23363 •[[]]• | |
---|---|
Sıralı | AYM/1 - AYM/2 - AYM/3 AYM/4 AYM/4 AYM/5 [[]] [[]] AYM/21 AYM/57 AYM/2018/20660 |
2016 | 2016 Müracaatları:2016/63127 20/12/2016 30/12/2016 - Kapalı 09/08/2018 Kabul Edilemezlik |
2017 | 2017 müracaatları:ESK/AYM/2017
|
2018 | 2018 Müracaatları:ESK/AYM/2018 •AYM/2018/
2018/6382 TT. 2018/10191, 2018/10193,2018/10427, 2018/11421,2018/11566, 2018/13028, 2018/13278,2018/15198,2018/15215, 2018/15594, 2018/16560, 2018/16876, 2018/21131, 2018/21147, 2018/7156, 2018/7997, 2018/9711, birleştirme ve 2020/8241, 2020/8297, 2020/8392, 2020/8378, 2020/8304, 2020/8389 ve 2020/8308 tekrar bireysel başvuru numarası vererek ayırma kararı ve müracaatın reddi kararı
|
ESK tasnifi | AYM/No:AY/1.
AM/1• AYM/1 AYM/2. AY/43Acık görüş |
x | x |
http://www.anayasa.gov.tr |
Anayasa Mahkemesi AYM• AYM/ESK. GBT kullanılamazESK/AYM. AYM/Başkan . AYM/Üyeler .Zühtü Arslan | |
---|---|
AYM/Bireysel Başvuru .[[]] | |
Kavramlar | Anayasa - Hukuk devleti - Haklar - Haklarcı yaklaşım |
Mevzuat | Anayasa - Anayasalar - [[]] - [[]] |
Başkan | AYM/Başkan: Zühtü Arslan. AYM/Eski Başkanlar. AYM/Zühtü Arslan/Hitapları/AYM Kuruluşu 2019/OHAL ve istinaf yolu |
BBY | Bireysel Başvuru Yolu - Bireysel başvuru |
Örnekler | AYM/BBY/KHK BBY |
Anayasalar | 1876 Kanunu Esasisi -1961 Anayasası - 1982 Anayasası -[[]] |
Mevzuat | Anayasa Mahkemesi Mevzuatı - Anayasa - AİHS - İHEB - ANAYASA MAHKEMESİNİN KURULUŞU VE YARGILAMA USULLERİ HAKKINDA KANUN - ANAYASA MAHKEMESİ İÇTÜZÜĞÜ
Anayasa Mahkemesi Raportör Yardımcısı Adaylığı Giriş Sınavı Yönetmeliği Anayasa Mahkemesi Raportör Yardımcısı Adaylığı Giriş Sınavı Yönetmeliği Raportör Yardımcısı Adaylarının Eğitimi Hakkında Yönetmelik Anayasa Mahkemesi Raportör Yardımcılığı Tez Yönetmeliği [[]] |
Şablon:ESK/AYM• Şablon:AYM/ESK•Şablon:AY Şablon:ESK/Dava |
BBY.Bireysel Başvuru Yolu. AYM]. AYM/BBY. AİHM/BBY• AİHM• BM• BM/BBY• | |
---|---|
x | |
AYM | AYM/BBY. AYM/BBY/KHK BBY. AYM/BBY/Hakim Fatih Genç Başvurusu. |
AİHM | AİHM/BBY.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. AİHM/Alparslan Altan. AİHM/Başvuru yolları. AİHM/Kararlar. AİHM/İfade özgürlüğü. AİHM/İfade özgürlüğü kararları |
BM | BM/BBY |
BBY/Linkleri |
BBY.Bireysel Başvuru Yolu. AYM]. AYM/BBY. AİHM/BBY• AİHM• BM• BM/BBY• | |
---|---|
x | |
AYM | AYM/BBY. AYM/BBY/KHK BBY. AYM/BBY/Hakim Fatih Genç Başvurusu. |
AİHM | AİHM/BBY.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. AİHM/Alparslan Altan. AİHM/Başvuru yolları. AİHM/Kararlar. AİHM/İfade özgürlüğü. AİHM/İfade özgürlüğü kararları |
BM | BM/BBY |
BBY/Linkleri |
ESK/AYM. Son:2017/20801 Kabul. AYM/2019/15033
AYM - AYM/Bireysel Başvuru Yolu başlıkları form linkler . ESK/AYM: AYM/60 Berber yasağı AYM/62 berber yasağının kalkması 2017/20801• 2016/63127 • 2018/1442• 2017/23363 •[[]]• | |
---|---|
Sıralı | AYM/1 - AYM/2 - AYM/3 AYM/4 AYM/4 AYM/5 [[]] [[]] AYM/21 AYM/57 AYM/2018/20660 |
2016 | 2016 Müracaatları:2016/63127 20/12/2016 30/12/2016 - Kapalı 09/08/2018 Kabul Edilemezlik |
2017 | 2017 müracaatları:ESK/AYM/2017
|
2018 | 2018 Müracaatları:ESK/AYM/2018 •AYM/2018/
2018/6382 TT. 2018/10191, 2018/10193,2018/10427, 2018/11421,2018/11566, 2018/13028, 2018/13278,2018/15198,2018/15215, 2018/15594, 2018/16560, 2018/16876, 2018/21131, 2018/21147, 2018/7156, 2018/7997, 2018/9711, birleştirme ve 2020/8241, 2020/8297, 2020/8392, 2020/8378, 2020/8304, 2020/8389 ve 2020/8308 tekrar bireysel başvuru numarası vererek ayırma kararı ve müracaatın reddi kararı
|
ESK tasnifi | AYM/No:AY/1.
AM/1• AYM/1 AYM/2. AY/43Acık görüş |
x | x |
http://www.anayasa.gov.tr |