Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

T.C.

'ANAYASA MAHKEMES'İ

 

 

 

'B'İREYSEL BAŞVURU FORMU

 

ÖNCELİK VERİLEREK İVEDİ İNCELEME TALEPLİ BAŞVURU

1 Eylül 2016 tarihli 672 sayılı KHK ile hiçbir delil gösterilmeden, savunmam alınmadan, neyle suçlandığım açıklanmadan memuriyetten ihraç edildim ve tüm sosyal haklarım elimden alınmıştır. Darbe teşebbüsüyle ve OHAL’in ilan edilme gerekçesiyle hiçbir ilgim ve bilgim olmamasına rağmen Anayasanın birçok hükmü ihlal edilerek (AY m. 15, 35, 36, 38, 121 gibi) yapılan ağır hak ihlallerine derhal son verilmesi açısından, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 68 ve 71/1. maddeleri gereğince başvuruya öncelik verilerek ivedi olarak incelenip karar verilmesini talep ediyorum.



 

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 59. maddesine göre hazırlanmıştır.

'B'İREYSEL BAŞVURU FORMU

' I.    'KİŞİSEL BİLGİLER[]

'A.   'GERÇEK KİŞİLER İÇİN[]

BAŞVURUCUNUN

1- T.C. KİMLİK NUMARASI:

2- ADI:                                                     3 - SOYADI: 

4- CİNSİYETİ: ERKEK:                                          KADIN:

5- UYRUĞU: Türkiye Cumhuriyeti


7- DOĞUM YERİ VE TARİHİ:                      /              /                          /6- MESLEĞİ:                                                    GÜN      AY                YIL

8- YAZIŞMA ADRESİ:  

9- TELEFON NUMARASI VE ELEKTRONİK POSTA ADRESİ

a- EV :

b- İŞ :

c- CEP :

ç- ELEKTRONİK POSTA ADRESİ :

AVUKATININ

1- ADI:                                                    2 - SOYADI:

3 - YAZIŞMA ADRESİ:



4- TELEFON NUMARASI VE ELEKTRONİK POSTA ADRESİ

a- EV:

b- İŞ:

c- CEP:

ç- ELEKTRONİK POSTA ADRESİ:

           

'II.          'AÇIKLAMALAR[]

A-   'Kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti:' []

1-      15 Temmuz 2016 tarihli menfur darbe teşebbüsü sonrasında 20 Temmuz 2016 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından Anayasamızın 120. Maddesi gereğince Olağanüstü Hal ilan edildi.

2-      OHAL ilanından sonra çıkarılan Kanun Hükmüne Kararnameler ile kademeli olarak binlerce memur hiçbir gerekçe gösterilmeksizin açığa alındı ve en son 1 Eylül 2016 tarihli 672 sayılı KHK ile de benimde içinde olduğum 50.875 kamu görevlisi memuriyetten ihraç edildi.

3-      Darbe teşebbüsünü kimin yaptığını ve hangi amaçla yaptığını bilmiyorum. Herkes gibi ben de medyadan öğrendim. Yapılanı tasvip etmediğim gibi kim bu teşebbüse kalkıştı ise tespit edilip yasal işlem yapılması gerektiğini düşünüyorum.

4-      Memuriyetten ihracımı düzenleyen 672 sayılı KHK ile hiçbir yargılama yapılmadan, doğrudan ya da dolaylı irtibatım olmayan terör örgütü suçlamasıyla ömür boyu kamu görevinden bir daha çalışamayacak şekilde çıkarıldım.

5-      01.09.2016 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayınlanan 672 sayılı sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin ilgili maddesi şu şekildedir;

Kamu Personeline İlişkin Tedbirler

Madde 2 - (1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan;

a) Ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden,

b) Ekli (2) sayılı listede yer alan kişiler Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatından,

c) Ekli (3) sayılı listede yer alan kişiler Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatından,

ç) Ekli (4) sayılı listede yer alan kişiler Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatından,

başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.

(2) Birinci fıkra gereğince kamu görevinden, Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatından, Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatından ve Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatından çıkarılan kişilerin, mahkumiyet kararı aranmaksızın, rütbe ve/veya memuriyetleri alınır ve bu kişiler görev yaptıkları teşkilata yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; bunların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır. Bunların silah ruhsatları, gemi adamlığına ilişkin belgeleri ve pilot lisansları iptal edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya vakıf lojmanlarından onbeş gün içinde tahliye edilir. Bu kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı olamazlar. Bu kişiler hakkında ilgili bakanlık ve kurumlarca ilgili pasaport birimine derhal bildirimde bulunulur. Bu bildirim üzerine ilgili pasaport birimlerince pasaportlar iptal edilir.

(3) Birinci fıkra kapsamında kamu görevinden çıkarılanlar, varsa uhdelerinde taşımış oldukları büyükelçi, vali gibi unvanları ve müsteşar, kaymakam ve benzeri meslek adlarını ve sıfatlarını kullanamazlar ve bu unvan, sıfat ve meslek adlarına bağlı olarak sağlanan haklardan yararlanamazlar.

6-      Bugüne kadar tarafıma hakkımda ihraca gerekçe olan yapı, oluşum veya gruplara mensubiyetimin, iltisakımın veya irtibatımın ne olduğu, nasıl olduğu açıklanmamış,  söylenmemiştir.

7-      Medyada yer alan açıklamalara göre sendika üyesi olmak, çocuklarını özel okullarda okutmak, Bank Asya’da hesabı olmak gibi hukuken kabul edilemeyecek isnatlar ihraç gerekçesi olarak gösterilmiştir.

8-      Hukuken kabul edilemeyecek gerekçelerle bir Kanun ( Hükmündeki kararname, KHK) ile hakkımda somut hiçbir suçlama olmadan, savunmam alınmadan, delil gösterilmeden ve yargılama yapılmadan terör örgütü üyesi ilan edilmek ve yaptırım olarak kamu görevinden çıkarılmak ve bir daha da kamu görevine girememek cezaları, AİHS ile korunan birçok hakka aykırıdır.

'B-    'Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenlerle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar:[]

                          

'i.      'ADİL YARGILANMA HAKKI (AİHS 6. MADDE)[]

'a.     'Mahkemeye Erişim Hakkının İhlali (AİHS m 6/1)[]

9-      Başvurucu doğrudan bir OHAL KHK’sı ile kamu görevinden bir daha kamuda çalışması imkânsız şekilde, kesin olarak çıkarılmıştır. Başvurucunun kamu görevinden bir OHAL KHK’sı ile, savunması alınmadan, adil bir yargılama yapılmadan çıkarılmasından önce, çalıştığı kurumun disiplin kurulu tarafından meslekten çıkarılmış olsaydı, bu karara karşı yargı yolu açıktı ve idari yargıda, alınan karara karşı iptal davası açma hakkına sahipti. Devlet, bir kanun hükmünde olan KHK ile başvurucuyu kamu görevinde bir daha çalışamayacak şekilde kamu görevinden çıkararak yargı yoluna başvurma hakkını elinden almıştır. Böylece başvurucu ile idare arasında kamu görevinden çıkarma hususunda bir uyuşmazlık çıkmıştır. Bu uyuşmazlık AİHS’nin 6. Maddesi anlamında bir sivil hakka ilişkin olup bu uyuşmazlıkta adil yargılanma hakkının tüm teminatlarına uygun bir yargılama sonucu karar verilmelidir.

10-    AİHM’ye göre, kural olarak idare ile kamu görevlisi arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklar AİHS’nin 6. Maddesinin kapsamındadır. Kural olarak idare ile kamu görevlileri arasındaki uyuşmazlıklar da Sözleşmenin 6. maddesi kapsamına girmekte olup kamu görevlileri medeni hak ve yükümlülüklerine ilişkin uyuşmazlıklarda AİHS’nin 6. maddesine uygun yargısal güvencelerden yararlanırlar. Bu durumun istisnası Eskelinen ve diğerleri/Finlandiya Büyük Daire kararının (App. No. 63235/00) 62. paragrafında belirtilmiş olup bu paragrafa göre iki kıstasın birlikte bulunması halinde, kamu görevlisi ile idare arasındaki uyuşmazlıklar 6. maddenin kapsamı dışına çıkar. İlk olarak, söz konusu uyuşmazlık yasa ile açıkça yargı denetimi dışında tutulmuş olmalıdır (1. Kriter). Ancak bu tek başına yeterli değildir. İkinci olarak, yargı denetiminin dışında tutulma hali, devletin çıkarları açısından objektif nedenlerle gerekçelendirilmelidir (2. Kriter).

11-    AİHM Büyük Dairesi, 23 Haziran 2016 tarihinde verdiği bir kararda, Macaristan Yüksek Mahkemesi eski başkanının, görev süresi dolmadan, çıkarılan yasal düzenleme ile başkanlığına son verilmesi olayında, başvuruya konu uyuşmazlığı AİHS’nin 6. maddesinin kapsamında değerlendirmiştir. AİHM, Macaristan yasalarının başvurucuya bahse konu süre boyunca başkanlık yapma hakkı verdiğini, yasaların sadece belirli durumlarda başkanlıktan alınabileceğini öngördüğünü, başkanlıktan alınabilmesi durumlarında dahi başvurucunun o dönemde mahkemeye erişme ve bu durumun hukuka uygunluğunu denetletme hakkının bulunduğu durumlarını dikkate alarak somut durumda medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin bir uyuşmazlık bulunduğunu ve bu uyuşmazlığın AİHS’nin 6. Maddesinin kapsamına giren bir uyuşmazlık olduğunu değerlendirmiştir. Dolayısıyla, yasal değişiklikle Yüksek Mahkeme Başkanının görev süresi dolmadan görevine son verilmesi ile başvurucunun bu konuda iç hukukta başvuracağı hiçbir merci kalmadığı ve mahkemeye erişim hakkının çıkarılan yasada açıkça engellendiği de dikkate alınarak, ayrıca somut olaydaki uygulamanın hukukun üstünlüğü ilkesine de aykırı olduğu belirtilerek, mahkemeye erişim hakkının engellendiğine ve dolayısıyla AİHS’nin 6. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir (Baka/Macaristan, Büyük Daire kararı, 23.6.2016, App. No. 20261/12).

12-    Somut olayda başvurucu kamu görevlisi statüsünde olup zorunlu emeklilik yaşı gelmedikçe veya kendisi arzu etmedikçe kural olarak kamu görevinden çıkarılamaz. Dolayısıyla, yasalar kendisine zorunlu emeklilik yaşına kadar kamu görevlisi olarak çalışma hakkı vererek bu şekilde gelir elde etme, kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılama ve insan onuruna uygun olarak çalışıp yaşamını devam ettirme hakkı vermiştir.  Kanun (Hükmündeki Kararname, KHK) ile görevine son verilmeden önce, eğer kamu görevinden çıkarılmasını gerektiren bir disiplin suçu işlemiş olsaydı ve yetkili disiplin kurulu kendisini kamu görevinden çıkarmış olsaydı (diğer bir ifade ile 667 sayılı ve sonraki KHK’lar çıkmadan önce), bu konudaki uyuşmazlığı idari yargı önüne taşıyıp mahkemeye başvurabilme hakkına sahipti. Diğer bir ifade ile, başvurucu Kanun (Hükmündeki Kararname, KHK) ile kamu görevinden çıkarılmadan önce mahkemeye erişme hakkına sahipti (Baka/Macaristan). Ayrıca başvurucunun kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin Kanun (Hükmündeki Kararname, KHK)’da başvurucunun bu hususta mahkemeye başvuramayacağını veya dava açamayacağını öngören açık hiçbir düzenleme de bulunmamaktadır. (Eskelinen ve diğerleri/Finlandiya, birinci kriter). Kaldı ki bir an için bu türden açık bir düzenleme bulunsa dahi, bir kamu görevlisinin hiçbir şekilde savunması alınmadan, Kanun (Hükmündeki Kararname, KHK) ile terör örgütü mensubu ilan (mahkum) edilerek, hukukun en temel prensiplerinden masumiyet karinesi yok sayılarak kamu görevinden ömrü boyunca bir daha çalışamamak üzere çıkarılmasının hiçbir objektif gerekçesi de olamaz (Eskelinen ve diğerleri/Finlandiya, ikinci kriter).

13-    Başvurucu normal hukuk kuralları çerçevesinde mesleğinden çıkarılmış olsaydı, bu konudaki uyuşmazlığı idare mahkemeleri önüne taşıyabilir, dava açabilir ve işlemin hukuka uygun olup olmadığını yargı organlarına denetletebilirdi. Yasalar başvurucuya zorunlu emeklilik yaşına kadar kamu görevinde çalışma, gelir elde etme ve mesleğini icra etme hakkı tanımaktaydı. Bu hakkın elinden alınması durumunda da o dönemde başvurucunun dava açma hakkı garanti altına alınmıştı. Başvuruya konu uyuşmazlığın dayanağı olan KHK yayınlanmadan önce, idare ile arasında aynı konuda bir uyuşmazlık çıkmış olsaydı, başvurucunun açıkça mahkemeye başvurma hakkı teminat altına alınmış idi. Ayrıca başvurucuya KHK ile bir daha kamu görevinde ölünceye kadar çalışma yasağı getirilmektedir. Oysa Anayasanın 70. maddesine göre, “Her Türk kamu hizmetine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez”. Bu hükümden anlaşılacağı gibi kamu hizmetine girme hakkı da Anayasa ile teminat altına alınmış bir hak olup, (kamu görevine yeniden girmeye dair) bu sivil hak konusundaki uyuşmazlık da AİHS’nin 6. Maddesinin kapsamına girer. Dolayısıyla somut olayda başvurucu ile idare arasındaki uyuşmazlık medeni hak ve yükümlülüklere dair bir uyuşmazlık olup bu uyuşmazlık AİHS’nin 6. Maddesinin kapsamına girer. Tüm belirtilen nedenlerle Sözleşmenin 6. maddesinin, bir kamu görevlisinin OHAL KHK hükmü ile kamu görevinden geri dönüşü olmayacak ve bir daha çalışamayacak şekilde çıkarılması hususundaki idare ile arasındaki uyuşmazlığa uygulanacağında en küçük kuşku yoktur.

14-    Ulusal hukukun mahkemeye erişim hakkı verdiği ve hâkimlerin özlük haklarına ilişkin bir uyuşmazlık (Petrova ve Chornobryvets/Ukrayna, 15.5.2008), atamaya ilişkin bir uyuşmazlık (Juricic/Hırvatistan, 26.7.2011), yükselme (Dzhidzheva-Trendafilova/Bulgaristan, 9.10.2012), transfer (Tosti/İtalya, 12.5.2009), disiplin tedbirleri (Harabin/Slovakya, 20.11.2012) ile görevden almaya ilişkin uyuşmazlıklar (G./Finlandiya, 27.1.2009) AİHM tarafından Sözleşmenin 6. maddesi kapsamında değerlendirilmiştir. Bir uyuşmazlık Sözleşme’nin 6. maddesinin kapsamına girdiği durumda ise bu maddedeki güvencelerin tamamına saygı gösterilerek, uyuşmazlık Sözleşmenin 6. maddesine uygun yargılama sonucu çözüme kavuşturulmalıdır. Aksi halde AİHS'nin 6. maddesi ihlal edilmiş olacaktır.

15-    Anayasanın 148/1 maddesine göre, OHAL KHK’ları yargı denetimi dışındadır. Başvurucunun OHAL KHK’sı ile kamu görevinden ömür boyu bir daha çalışamayacak şekilde çıkarılması konusunda, idare ile arasında çıkan uyuşmazlığın hukuka uygun olup olmadığını denetletebileceği hiçbir yargı yolu kalmamıştır. İdari bir kararla mesleğinden çıkarılmadığı için idari yargı yoluna başvuramayacağı gibi, bahse konu KHK’nın Anayasaya uygun olup olmadığını ve aykırı ise iptalini sağlayacağı ve doğrudan kendisinin başvuracağı hiçbir kanun yolu da yoktur. Bir an için kendisine tebliğ edilmediği için bilmediği bir idari kararla meslekten çıkarılmış ve bu karardan sonra ismine KHK’da yer verilmiş olsa dahi, açılacak olan iptal davası ile idari işlem iptal edilse dahi, bu durum KHK’nın iptalini sağlayamayacağı için, idari yargıdaki iptal davası yolunun hiçbir etkinliği de bulunmamaktadır. Zira ömür boyu dönüşü olmayacak şekilde kamu görevinden çıkarılma tedbirine OHAL KHK’sı ile karar verilmiştir; idari bir kararla değil. Meslekten çıkarmaya ilişkin asıl kurucu işlem Kanun (Hükmündeki Kararname, KHK)olup idari yargının KHK’yı iptal etme yetkisi yoktur.

16-    Yargı denetimi dışında tutulmuş bir OHAL KHK’sı ile bir kamu görevlisini kamu görevinden kesin olarak çıkarma, başvurucunun iç hukukta başvuracağı hiçbir yargısal merci bırakmadığı için, başvurucunun mahkemeye erişme hakkı OHAL KHK’sı ile engellenmiştir. Meslekten çıkarma işlemi Kanun (Hükmündeki Kararname, KHK)ile gerçekleştirildiği için, söz konusu işlem aleyhine herhangi bir yargı organı önünde dava açmak imkânsızdır. Ayrıca KHK’da meslekten çıkarma konusunda yargı yoluna başvurulamayacağı da açıkça öngörülmemiştir (Eskelinen ve diğerleri/Finlandiya, para. 62). Hak ihlaline neden olan durumun OHAL’e neden olan şiddet olaylarının bastırılmasıyla da hiçbir ilgisi bulunmadığı ve hukukun üstünlüğü ilkesine de açıkça aykırı olduğu için, bu tedbirin objektif hiçbir gerekçesi de yoktur. OHAL’e neden olan şartlar tamamen ortadan kalksa dahi, ömür boyu bir daha kamu görevinde çalışamama gibi bir tedbir aynı zamanda ölçüsüz olup, tüm bu hususlar KHK ile yargı denetimi dışında bırakıldığı için başvurucunun mahkemeye erişim hakkı ihlal edilmiştir (Baka/Macaristan, Büyük Daire, 23.6.2016, App. No. 20261/12). AİHM’ye göre, taraf devletlerin medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklar konusunda davalar açılmasını önlemek düşüncesi ile kanuni düzenleme yapmasıyla da AİHS’nin 6. Maddesi ile korunan haklar ihlal edilir (Gorraiz Lizarraga/İspanya, 27.4.2004, para. 70).

'b.     'Masumiyet Karinesinin İhlali (AİHS m 6/2)[]

17-    672 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 2. Maddesi

“Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan;

a) Ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden,

b) Ekli (2) sayılı listede yer alan kişiler Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatından,

c) Ekli (3) sayılı listede yer alan kişiler Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatından,

ç) Ekli (4) sayılı listede yer alan kişiler Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatından,

başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır.”

18-    Denilerek, somut hiçbir gerekçe gösterilmeden işlem tesis edilmiştir. Anayasaya göre, “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” (AY m. 6/3). Masumiyet karinesinin gerekleri dikkate alındığında (Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz. AY m. 38/4), kişileri suçlu gösterme veya mahkûm etme, bir yargısal işlevdir. Anayasaya göre, “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” (AY m. 9), Bakanlar Kurulu (yürütme), yasama organı veya başka bir organ tarafından değil. Bu nedenle başvurucunun masumiyet karinesinden yararlanma (lekelenmeme) hakkı ihlal edilmiştir.

'c.      'Adil Yargılanma Hakkının Kişiye Karşı Yöneltilmiş Suçlama Boyutu Açısından Tüm İlkeleri İhlal Edilmiştir (AİHS m. 6/1, 6/3a,b,c,d,e,f)[]

19-    672 sayılı KHK’nın 2. Maddesi ile ‘Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan,....  başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz.’ düzenlemesine yer vererek, ekli listede ismi kamu görevinden çıkarılanlar arasında bulunan başvurucu, yargılanmadan iddia edilen bir terör örgütünün mensubu gösterilmiştir; ceza kanunu anlamında kendisine bir suçlama atfedilmiş (terör örgütü üyeliği) ve aynı zamanda bu suçtan mahkûm olmuş gibi kesin ifadeler kullanılarak, bir daha ömrü boyunca çalışması imkânsız olacak şekilde kamu görevinden çıkarılmıştır. Diğer bir ifade ile, başvurucu, bir Kanun (Hükmünde Kararname, KHK) ile, suçlanmış, mahkum edilmiş ve bu mahkumiyetin karşılığı olarak da kendisine, sonuçları son derece ağır bir yaptırım uygulanmıştır.

20-    AİHM’ye göre, Sözleşmenin 6. Maddesi anlamında “kişiye karşı yöneltilmiş suçlama” kavramı özerk yorumlanır; AİHM bu açıdan devletlerin iç hukukundaki nitelemelerle bağlı değildir. Suçlamanın niteliği, cezanın ya da yaptırımın niteliği ve ağırlığı bu açıdan AİHM’nin dikkate aldığı ölçütler olup, AİHM bu ölçütlerden her birini tek tek dikkate alarak somut olayda ceza hukuku anlamında “kişiye karşı yöneltilmiş bir suçlama” bulunup bulunmadığını kararlaştırmaktadır. İç hukukta bir suçlama ceza hukuku anlamında suç olarak nitelendirilmiş ise, bu durumda zaten Sözleşmenin 6. Maddesinin ceza hukuku ilkeleri somut olaya uygulanır. 

21-    Somut olayda başvurucuya yöneltilen suçlama “terör örgütüne aidiyet ya da üyeliktir”; KHK ekinde kimlerin ait, kimlerin iltisak veya irtibatı olduğu ayrı ayrı yazılmadığı için, ekli listelerde yer alan tüm bireyler, terör örgütüne aidiyetle suçlanmış olacakları gibi, her biri ayrı ayrı iltisak veya irtibatla da suçlanabilir. Ancak KHK metnini okuyan her birey, ekinde yer alan listelerde ismi geçenlerin iddia edilen terör örgütüne aidiyeti (diğer bir ifade ile “üyesi”) olduğunu da anlayacağı için suçlamanın terör örgütüne üyelik olduğu açıktır.   Türk Ceza Kanunu ile Terörle Mücadele Kanunu (Türk Ulusal Hukuku) terör örgütüne üyeliği ceza hukuku anlamında bir suçlama olarak nitelendirmiştir (TCK m. 314, TMK m. 1 ve devamı hükümlerine bakınız). Terör örgütü üyeliği iç hukukta şüpheye yer vermeyecek şekilde ceza hukuku anlamında suç olarak nitelendirildiğine ve başvurucuya da bu suçlama atfedildiğine göre, somut olayda sadece bu nedenle de AİHS’nin 6. Maddesinin kapsamına giren “kişiye karşı yöneltilmiş bir suçlama” vardır.

22-    Ayrıca, suçlamanın niteliği bir yana, cezanın niteliği ile ağırlığı dikkate alındığında da somut olayda kişiye karşı yöneltilmiş bir suçlama bulunmaktadır. Başvurucu bir daha kamu görevinde hayatı boyunca çalışamayacak şekilde kamu görevinden çıkarılmakta ve terör örgütü üyesi olarak damgalanmaktadır. Kamu görevinde çalışamaması bir yana, bir Kanun (Hükmünde Kararname, KHK) ile ismi açıkça tüm dünyaya duyurularak, terörist gibi yaşamaya mahkûm edilmekte, özel sektörde dahi iş bulması neredeyse imkânsızlaşmaktadır. Bu durum kişinin sivil olarak ölümüne (sivil ölüm) yol açacak ağırlıkta bir cezalandırmaya neden olup, yaptırımın ağırlığı ve niteliği dikkate alındığında da somut olayda Sözleşmenin 6. maddesi anlamında kişiye karşı yöneltilmiş bir suçlama vardır. Tüm bu nedenlerle Sözleşmenin 6. Maddesinin cezai yaptırımlara ilişkin tüm hükümleri ve garantileri somut olayda uygulanır (Benzer AİHM kararları için bakınız. HUDOC).

23-    Oysa başvuruya konu olayda hiçbir yargılama yapılmadan, başvurucu bir Kanun (Hükmünde Kararname, KHK) ile suçlu ve mahkûm olmuş gösterilmiştir. Hiçbir yargılama yapılmadan, AİHS’nin 6/3 maddesindeki en asgari sanık haklarından hiçbiri kendisine sağlanmadan bir kişi Kanun (Hükmünde Kararname, KHK) ile mahkûm etmek, AİHS’nin 6/1, 6/2 ve 6/3 hükmündeki tüm güvenceleri ihlal eder; açık bir denial of justice oluşturur. Sonuç olarak, başvurucunun ömrü boyunca bir daha kamu görevinde çalışamayacak şekilde kamu görevinden Kanun (Hükmünde Kararname, KHK) ile çıkarılması ve hiçbir yargılama yapılmadan bir KHK ile terör örgütü üyesi olarak suçlanıp mahkûm edilmesi AİHS’nin 6. maddesindeki tüm güvenceleri açıkça ihlal etmiştir.                

'ii.          'ÖZEL HAYATA VE AİLE HAYATINA SAYGI HAKKI ve AYRIMCILIK YASAĞININ İHLALİ (AİHS m. 8 - m. 14)[]

24-    Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı AİHS’nin 8. maddesinde koruma altına alınmıştır. Bu hakka yönelik bir müdahale varsa, bu müdahale kanunla öngörülmüş olmalı, AİHS’nin 8/2 maddesinde sınırlı olarak belirtilen meşru amaçlardan en az birini gerçekleştirme amacı gütmeli ve müdahale demokratik toplumda çok temel bir sosyal ihtiyaca cevap vermeli, ölçülü olmalıdır. Bu kurallara aykırı bir uygulama AİHS’nin 8. maddesini ihlal eder.

25-    Somut olayda yaşananlardan anlaşıldığına göre, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi bahane edilerek, daha önceden yapıldığı çok net olan, Anayasa ile yasaklanmış ve suç oluşturan fişlemelere, özel hayata ilişkin bilgilere dayalı olduğu anlaşılan fişlemelere dayalı olarak başvurucu KHK ile kamu görevinden ebediyen çıkarılmıştır. Hiçbir yargısal güvence sunulmadan, avukat yardımından yararlanmadan, suçlamaları öğrenip bu konuda karar alıcıları etkileyecek şekilde karşı görüşlerini hazırlayıp sunamadan, hakkındaki iddialar ve tüm deliller kendisine bildirilmeden ve bu deliller konusunda karşı görüşlerini hazırlayıp sunamadan, suçlamalar hususunda kendi lehine olan delilleri sunamadan, gerektiğinde tanık dinletebilme hakkı sağlanmadan kamu görevinden sürekli olarak çıkarılma olsa olsa sadece daha önce yapılan fişlemelere dayalı olarak yapılmış olmalıdır. Silahların eşitliği ve çekişmeli yargılama ilkelerinin gereklerine uyulmadan, Kanun (Hükmündeki Kararname, KHK) ile kişinin terör örgütü üyesi ilan edilip ömür boyu kamu görevinden çıkarılmasının hiçbir delili KHK’da ortaya konmadığına göre, tüm bu listelere olsa olsa suç oluşturan fişlemeler ile mümkün olmuştur. 

26-    İddia edilen terör örgütü ile bağını gösteren somut hiçbir delil ortaya konmadan, doğru olup olmadıkları bilinmeyen, özel hayata, iletişime (telefon, e-mail, vb.) ve aile fertlerine dair bilgilerden oluştuğu çıkarılabilen fişlemelere dayalı olarak bir kamu görevlisinin mesleğinden KHK hükmü ile bir daha dönüşü olmayacak şekilde çıkarılması açıkça özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturur. Hiçbir somut delile dayanılmadan, bir kamu görevlisini bir KHK’da terör örgütü üyesi olarak göstermek, önceden hazırlandığı açık olan fişlemelere dayanıldığının ispatıdır. Aksi halde darbe teşebbüsünün üzerinden 50 gün geçmeden 100. 000’in üzerinde kamu görevlisinin işine son verilmesi imkânsızdır. Yasadışı şekilde oluşturulduğu açık olan fişlemelere dayalı kamu görevinden sürekli çıkarma işlemi özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına açık müdahale oluşturur. Ayrıca, başvurucu bir kamu görevlisi olarak ancak adil bir yargılanma sonucu mesleğinden çıkarılabilir. Kamu görevlileri kural olarak zorunlu emeklilik yaşına kadar, kendileri istemedikçe mesleklerinden çıkarılamazlar. Bir kişinin herhangi bir mesleği seçmesi ve mesleki ilişkileri çerçevesinde çevresini belirlemesi, arkadaşlıklar geliştirmesi ve kişiliğini geliştirmesi, kazanç elde etmesi ve bu kazançla ailesinin temel ihtiyaçlarını karşılaması da özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının kapsamındadır. Kısaca bireylerin mesleki ve profesyonel hayatı da özel hayata saygı hakkının kapsamı ve koruması altındadır. Dolayısıyla bir kamu görevlisinin görevinden sürekli olarak çıkarılması özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturur. Bu müdahale kanunla öngörülmeli, meşru amaç gütmeli ve ölçülü olmalıdır.

27-    Kamu görevinden sürekli olarak çıkarılma tedbiri kesin nitelikli ve OHAL’in sona ermesi ile sona ermeyecek türden bir tedbir olup masumiyet karinesini de ihlal ettiği için bu konu OHAL KHK’sı ile düzenlenemez (AY m. 15 ve 121). Ayrıca bir kamu görevlisinin, normal yargısal güvenceler sunulmadan, bir OHAL KHK’sı ile kamu görevinden sürekli olarak çıkarılması, AİHS’nin 15. Maddesi anlamında OHAL’in kesinlikle gerektirdiği türden bir tedbir olmadığı için OHAL KHK’sı ile kararlaştırılamaz. OHAL KHK’ları ile sadece OHAL’in gerektirdiği ölçüde (AY m. 15),  OHAL’in neden olduğu konularla ve OHAL süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir (AY m. 121). İç hukuka göre, OHAL KHK’ları 30 gün içerisinde onay için TBMM’ye sunulmak zorunda olup TBMM’ye sunulmadığından kamu görevinden çıkarmanın kanuni dayanağı da kalmamıştır. KHK, 30 günlük süresi içerisinde TBMM’ye onay için sunulmadığından yasal niteliğini de kaybettiği için alınan tedbir, kanuni dayanaktan da yoksundur. Kanuni dayanaktan yoksun olan kamu görevinden sürekli çıkarma tedbiri özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal etmiştir.

28-    Ayrıca, kamu görevinden dönüşü olmayacak şekilde ve asgari yargısal güvenceler sunulmadan çıkarma, OHAL’in neden olduğu şiddet olaylarının bastırılması ile hiçbir ilgisi bulunmayıp, ölçülü de değildir. OHAL KHK’ları ile OHAL’in gerektirdiği ölçüde (AY m. 15) ve sadece OHAL’in gerektirdiği konularla sınırlı tedbirler alınabilir (AY m. 121). Buna rağmen, bir kamu görevlisinin mesleğinden çıkarılıp bu konudaki uyuşmazlığın bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde hukuki denetimden dahi geçirememesi bahse konu müdahaleyi tamamen yasa dışı kılar. Kısaca, başvurucu eğer bir terör örgütünün üyesi idiyse ve bu hususta yeterli kanıt bulunmakta idiyse, normal kanuni süreç işletilip mesleğinden çıkarılabilir ve bu hususta ortaya çıkan uyuşmazlık bir mahkeme tarafından karara bağlanabilirdi ve buna hiç kimse itiraz da etmezdi. Bu durum, OHAL ilanına neden olan şiddet olaylarının bastırılmasını da hiçbir şekilde engellemezdi. Diğer bir ifade ile, başvurucunun mesleğinden hiçbir mahkemeye başvuramayacak şekilde çıkarılmasına ilişkin olan ve özel hayatı ve aile hayatına açık müdahale oluşturan tedbir, OHAL durumunun kesinlikle gerektirdiği bir tedbir olmayıp tamamen ölçüsüzdür. Kaldı ki, kamu görevinden bir OHAL KHK’sı ile son verilse dahi bu tedbirin süresiz olması ve ömür boyu bir kişinin kamu görevine bir daha girememesi tedbirin orantısızlığını açıkça göstermektedir. Bu nedenle de başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ihlal edilmiştir.

29-    Diğer taraftan, hiçbir somut delil olmadan, hiçbir yargılama yapılmadan, bir kamu görevlisinin KHK’da isminin yayınlanarak, KHK hükmü ile bir terör örgütünün üyesi ilan edilmesi kendisinin damgalanarak, diğer insanlar tarafından terörist olarak damgalanmasına ve böylece kendi benzerleriyle hayatının sonuna kadar bir daha doğru düzgün ilişki ve arkadaşlık kuramamasına yol açar. Dış dünya kendisine sürekli en hafif ifade ile şüphe ile bakar. Kendisine devlet tarafından terörist damgası yapıştırılan bir bireyin özel sektörde de iş bulması neredeyse imkânsızdır. KHK ekinde teröristler listesinde ismi yayınlanan ve kamuda çalışması sürekli olarak yasaklanan bir kamu görevlisinin özel sektörde de iş bulması imkânsızlaşacağı için hayatını devam ettirecek, ailesinin ve kendisinin geçimini sağlayacak bir işte çalışıp gelir elde etmesi ve asgari insan onuruna yakışır standartlarda yaşamını sürdürmesi de imkânsızlaşır. Bu nedenle de söz konusu müdahale tamamen ölçüsüz olup, başvurucu mahkeme kararı olmadan suçlu ilan edildiği için, diğer bireylerle arasında devlet tarafından açık ayrımcılık (AİHS m. 14) yapılmıştır. Böylece özel hayata ve aile hayatına saygı hakkından yararlanmada ayrımcılık yasağı da ihlal edilmiştir (AİHS m. 8 ve 14).

30-    Hiçbir yargılama yapılmadan, KHK’da ismi yayınlanarak, KHK hükmü ile bir terör örgütünün üyesi ilan edilmesi ve damgalanması başvurucunun ayrıca şeref ve itibarına saygı hakkını da ihlal etmiştir. Şeref ve itibara saygı hakkı da özel hayata saygı hakkının kapsamında olup bu nedenle de başvurucunun AİHS’nin 8. maddesi ihlal edilmiştir.

31-    Son olarak başvurucu gibi KHK ile meslekten ihraç edilenlere dair sosyal güvenlik kurumu verilerinde, işe son verme nedeni olarak OHAL/KHK kaydı düşülmekte ve bu kişiler ayrıca fişlenmekte ve damgalanmaktadır. İş aramak istediklerinde başvurulan her işveren veya kurum bu durumu dikkate alarak başvurucuya iş vermeyecek ve adeta sosyal açıdan başvurucu sivil bir ölümle karşı karşıya kalacaktır. Bu fişleme ve damgalama sadece kendisiyle sınırlı kalmayacak, çocuklarının geleceğini de etkileyecek, böylece sadece başvurucu değil, aynı zamanda aile fertleri de etkilenmiş olacaktır. Sivil bir ölüme yol açacak olan bu fişleme ve damgalamanın (yukarıda açıklanan nedenlerle) kanuni hiçbir dayanağı bulunmadığı gibi (söz konusu müdahalenin dayanağı KHK, AY m. 15 ve 121 ile AİHS’nin 15. maddesine aykırıdır), yol açtığı sonuçlar itibariyle de ölçüsüz ve başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal etmiş olacaktır. Bahse konu kayıt ve yol açtığı sonuçlar da ayrıca AİHS’nin 8. maddesini de ihlal etmektedir.                      

'iii.          'MÜLKİYET HAKKININ İHLALİ (AİHS’YE EK 1. PROTOKOL m. 1)[]

32-    Türk hukukunda kamu görevlileri, adil yargılanma hakkının temel güvencelerine uygun bir yargılama sonucu meslekten çıkarılmadıkları sürece, kendileri talep etmemeleri kaydıyla, zorunlu emeklilik yaşına kadar kamu görevinde kalma ve yaptıkları kamu görevi nedeniyle düzenli olarak maaş (gelir) elde etme ve düzenli ve zorunlu olarak ödedikleri katkı payı nedeniyle de emeklilik yaşında emeklilik maaşına sahip olma hakkına sahiptirler. Tüm bunlar mülkiyet hakkının kapsamında ve koruması altındadır. Bu durumun istisnasını yasalar göstermiştir. Meslekten çıkarmayı gerektirecek disiplin suçu işlenmiş ise, bu çerçevede alınacak bir kararla kamu görevlisi meslekten çıkarılır ve bu karar da, medeni hak ve yükümlülüklere dair bir uyuşmazlık doğurduğu için, bağımsız ve tarafsız bir mahkemenin denetiminden geçmek zorundadır.

33-    Adil yargılanma hakkının tüm güvenceleri ihlal edilerek bir kamu görevlisini kamu görevinden çıkarma, bir daha kamu görevinde çalışamayacak şekilde meslekten atma ve başkaca benzer meslekleri icra etmesinin de yasaklanması, gelir elde edip ailesini geçindirmesinin ve zorunlu katkı yapmaya devam ederek zamanında emeklilik haklarını elde etmesinin engellenmiş olması mülkiyet hakkına açık müdahale oluşturur. Bu müdahalenin öncelikle yasal dayanağı bulunmalıdır. OHAL KHK’ları Resmi Gazetede yayınlandıkları gün TBMM’nin onayına sunulur ve en geç 30 gün içerisinde görüşülüp karara bağlanır (TBMM İçtüzüğü m. 128). Somut olayda söz konusu mülkiyet hakkına da müdahale oluşturan KHK’nın yayınlanmasının üzerinden 30 gün geçmesine rağmen TBMM’ye sunulup karara bağlanmadığından, Anayasanın ve yasaların öngördüğü şekil şartlarından yoksun olduğu için, mülkiyet hakkına ilişkin müdahale 30 günlük sürenin dolması ile tamamen yasal dayanaktan yoksun hale gelmiştir. İlk olarak yasal dayanaktan yoksunluk nedeniyle mülkiyet hakkı ihlal edilmiştir.

34-   İkinci olarak OHAL KHK’ları ile OHAL’in gerektirdiği ölçüde (AY m. 15) ve sadece OHAL’in gerektirdiği konularla sınırlı tedbirler alınabilir (AY m. 121). Bir kamu görevlisinin tüm yargısal güvenceler yok edilerek mesleğinden bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde, masumiyet karinesi de ihlal edilerek çıkarılması ve bu işlemin bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde denetletememesi sonucu tüm gelirini ve (bir süre sonra en kısa sürede elde edeceği) emekliliğe ilişkin güvencelerini kaybetmesinin OHAL’e neden olan şiddet olaylarının bastırılması ile hiçbir ilgisi yoktur. AİHS’nin 15. Maddesine göre de Sözleşmeye taraf devletler OHAL ve benzeri durumlarda sadece durumun kesinlikle gerektirdiği türden tedbirler alabilirler; aksi durum ölçülülük ilkesine aykırı olacağı için hak ihlaline yol açar. Somut olayda da başvurucunun mülkiyet hakkı bu açıdan da ihlal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin iki AYM üyesinin üyelikten çıkarılmasına ilişkin verdiği 4.8.2016 tarihli kararda belirttiği gibi, 667 s. KHK hükümlerine dayalı olarak bir kamu görevlisinin meslekten çıkarılması, “geçici olmayan ve nihai sonuç doğuran olağanüstü tedbir niteliğindedir” (par. 79). Oysa OHAL durumunda sadece durumun gerektirdiği türden geçici tedbirler alınabilir. Dolayısıyla esasında 670 s. KHK bir OHAL KHK’sı olmadığı için hukuken de Anayasaya aykırı ve yok hükmündedir. Son olarak bir kamu görevlisini, hiçbir somut delil ortaya koymadan, masumiyet karinesini ihlal ederek terörist ilan edip, hiçbir yargısal güvence sunmadan mesleğinden ebediyen çıkarmanın hiçbir kamu yararı da bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle başvurucunun mülkiyet hakkı da ihlal edilmiştir.

'C-   'Başvurucuların güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının açıklanması:

35-    Başvurucunun bireysel haklarından adil yargılanma hakkı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı/ayrımcılık yasağı ile mülkiyet hakkı güncel olarak ihlal edilmiştir.

        

'III.          'BAŞVURU YOLLARININ TÜKETİLDİĞİNE İLİŞKİN BİLGİLER[]

'A.   'Başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamalar:[]

36-   Adil yargılanma hakkı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile mülkiyet hakkı açısından oluşan ihlallere doğrudan 672 sayılı OHAL KHK’sı neden olduğu için, Kanun (Hükmündeki Kararname, KHK) aleyhine idari yargıya başvurulamaz. Türk Hukukunda KHK’nın iptalini sağlayacak ve başvurucunun doğrudan başvurabileceği etkili hiçbir kanun yolu bulunmamaktadır. Bu nedenle doğrudan Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur.

'B.    'Başvuru yollarının tüketildiği veya başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih:[]

1.     KARARI VEREN MAHKEME/MERCİİ/ MAKAM:Bakanlar Kurulu Kararı

2.     KARARIN TARİHİ VE SAYISI: 1 Eylül 2016 tarihli Resmi Gazete – 672 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname

3.     TEBLİĞ VEYA ÖĞRENME TARİHİ: 1 Eylül 2016

C.   Başvuru mazeret nedeniyle süresi içinde yapılamamışsa buna dair açıklamalar:[]

1.      MAZERET NEDENİ :

2.     MAZERETİN BAŞLANGIÇ VE BİTİŞ TARİHİ

a-BAŞLANGIÇ TARİHİ    :     … / …/ ….

b- BİTİŞ TARİHİ                :    … / …/ ….

3.     'MAZERETE İLİŞKİN BELGELER :'[]

          

IV.          DİĞER BİLGİLER[]

A.   Başvurucunun Anayasa Mahkemesi önünde devam eden bir başka başvurusu varsa numarası: Devam eden başka bir başvuru bulunmamaktadır[]

 (VARSA YAZINIZ)

B.    Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebi ve bunun gerekçesi:[]

'X'

1- TALEBİ YOK                  :




2-  TALEBİ VAR                 :


GEREKÇESİ                  :[]

            

'V.          'SONUÇ TALEPLERİ[]

Açıklanan gerekçelere dayalı olarak başvuruya öncelik verilerek ivedi olarak incelenmesine ve ileri sürülen hak ihlallerinin tespitine karar verilerek, ihlallerin tüm sonuçlarıyla giderilmesi için her türlü gerekli tedbirin alınmasına, ESKİ HALE İADEYE ( RESTİTUTİO İN İNTEGRUM) karar verilmesine, manevi tazminat olarak 1 000 000 TL (bir milyon Türk Lirası) manevi tazminata hükmedilmesine, maddi zararların ve yaşanan hak ihlallerini gidermek için yapılan her türlü yargılama masrafının karar aşamasında tespiti ve tazmini için gerekli incelemenin karar aşamasında yapılmasına (tüm masraflara ilişkin belgelerin bu aşamada ileri sürülmesine izin verilmesine) veya bu açıdan başvurulacak kanun yollarının gösterilmesine, devam eden ihlallere derhal son verilmesi için gerekli tedbirlerin alınıp ilgili kurumlara bildirilmesine karar verilmesini talep ederim.

Bu başvuru formunda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu; formda
belirtilen bilgilerde, adreslerimde veya başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir
değişiklik meydana geldiğinde Mahkemeye bildireceğimi beyan ederim.


Başvurucu     :                                                         Temsilcisi/Avukatı   :



Tarih              :

İmza               :

 

EKLER          :[]

1-     Başvuru formunun özeti

2-     Başvuru harcının ödendiğine dair belge

3-     Nüfus cüzdanı örneği, başvurucu yabancı ise geçerli kimlik belgesi

 





NOT:[]

  • BAŞVURU EN GEÇ 30 EYLÜL 2016 TARİHİNE KADAR YAPILMALIDIR.
  • BAŞVURU ŞAHSEN VEYA VEKÂLETNAMELİ AVUKAT İLE YAPILABİLİR.
  • BAŞVURUCU ANKARADA İSE ANAYASA MAHKEMESİ’NE GİDEREK, HARİCİNDEKİ YERLER İÇİN BULUNDUĞU YERDEKİ MAHKEMELER ARACILIĞI İLE YAPILABİLİR.
  • TAZMİNAT MİKTARINI HERKES KENDİ DURUMUNA GÖRE DEĞİŞTİREBİLİR. TALEP EDİLEN MİKTAR İÇİN HARÇ İSTENMEMEKTEDİR. O YÜZDEN RAKAMIN YÜKSEK OLMASININ BİR KÜLFETİ YOKTUR.
  • BAŞVURU ESNASINDA ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU HARCI OLARAK 239,5 TL (2016 YILI) ALINMAKTADIR. YATIRILAN PARANIN MAKBUZU ÖNEMLİDİR VE BAŞVURU FORMUNA EK OLARAK EKLENMELİDİR.
  • ·BAŞVURU FORMU -ÖZETİ- İLE BİRLİKTE VERİLMELİDİR.
  • ·KIRMIZI RENKTEKİ AÇIKLAMALAR OKUNDUKTAN SONRA ÇIKARILMALIDIR.
Advertisement