Yenişehir Wiki
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
 
(2 kullanıcıdan 9 ara revizyon gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
  +
[[Alak]]
{{Header|blue|title=[[2010 Kur'an yılı]] : Kur'an-ı Kerim Portalına Hoş Geldiniz
 
  +
{{Alak}}
|link=
 
|image=kurann.png
 
|content={{eser1
 
| önceki =[[Tin Suresi]]
 
| sonraki =[[Kadir Suresi]]
 
| başlık =[[Alak Suresi]] <br> [[Alak Suresi/Tarnskripti]]
 
| bölüm =[[Dosya:Kurann.png|68px|middle]]
 
| notlar =Mekke döneminde inmiştir. 19 âyettir. Sûre, adını ikinci âyette geçen alak kelimesinden alır. Kur'anın ilk inen suresidir. Kitabi sıralamada [[96]]. suredir. Allah'ın ilk emri olan OKU, bu surenin ilk başında geçmektedir. Orjinal Elmalı Tefsiri: [[Dosya:96-Alak.pdf]] ([http://images4.wikia.nocookie.net/__cb20100728153922/yenisehir/tr/images/0/0a/96-Alak.pdf])
 
   
}}
 
|footer= }}
 
   
{| border="1,5" style="blue-collapse:collapse;"
 
 
|-align=center style="background-color: yellow "
 
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">'''Ayet No'''
 
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''Ayet Metni'''
 
 
||<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''Elmalı Meali [http://www.fecr.gen.tr/kitaplar/elmalili_meali/elmalili_hamdi_yazir.htm (Orijinali)]'''
 
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''Elmalı [http://www.kuranikerim.com/m_elmalili_index.htm (Sadeleştirilme)]'''
 
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''İngilizce Meali [http://www.kuran.gen.tr/?x=s_main&kid=14 (Yusuf Ali)]'''
 
 
|-
 
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[1/1|1]]
 
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.3em;padding:0.25em;">[[بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ]]
 
 
||<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[Rahmân]][http://tr.yenisehir.wikia.com/wiki/Fatiha_Suresi/Elmal%C4%B1#er-Rahm.C3.A2n] ve [[Rahîm]] olan [[Allah]]'ın ismiyle"
 
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[Acıyıcı]]*[http://tr.yenisehir.wikia.com/wiki/Fatiha_Suresi/Elmal%C4%B1#er-Rahm.C3.A2n], [[esirgeyici]] Allah’ın adıyla başlarım
 
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">In the [[Name]] of [[Allâh]], the '''Most [[Gracious]]''', the '''Most [[Merciful]]'''
 
 
|-
 
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> [[96/1]]
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.3em;padding:0.25em;">[[اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ]]
 
||<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> ELMALI ORİJİNAL MEALİ,
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> SADELEŞTİRME
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> İNGİLİZCE MEAL
 
 
|-
 
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[96/2]]
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.3em;padding:0.25em;">[[خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ]]
 
||<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> ELMALI ORİJİNAL MEALİ,
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> SADELEŞTİRME
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> İNGİLİZCE MEAL
 
 
|-
 
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[96/3]]
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.3em;padding:0.25em;">[[اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ]]
 
||<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> ELMALI ORİJİNAL MEALİ,
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> SADELEŞTİRME
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> İNGİLİZCE MEAL
 
 
|-
 
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[96/4]]
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.3em;padding:0.25em;">[[الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ]]
 
||<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> ELMALI ORİJİNAL MEALİ,
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> SADELEŞTİRME
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> İNGİLİZCE MEAL
 
 
|-
 
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">[[96/5]]
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.3em;padding:0.25em;">[[عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ]]
 
||<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> ELMALI ORİJİNAL MEALİ,
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> SADELEŞTİRME
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> İNGİLİZCE MEAL
 
 
|-
 
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;">Ayet no
 
||<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.3em;padding:0.25em;">[[ ]]
 
||<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> ELMALI ORİJİNAL MEALİ,
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> SADELEŞTİRME
 
||<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.0em;padding:0.25em;"> İNGİLİZCE MEAL
 
 
|-
 
 
|}
 
------------------------------------
 
   
   
 
{| border=1 style="margin-left:2em; border-collapse:collapse; border:1px solid #b0b0b0; line-height:1" cellpadding=5
 
{| border=1 style="margin-left:2em; border-collapse:collapse; border:1px solid #b0b0b0; line-height:1" cellpadding=5
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">
+
|<div lang="ar" dir="rtl" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"> </div>
 
|{{Header|blue|title=Kur'an-ı Kerim Orjinal Metin .
 
|{{Header|blue|title=Kur'an-ı Kerim Orjinal Metin .
 
 
130. satır: 43. satır:
 
|footer= }}
 
|footer= }}
   
||{{Header|blue|title=Türkçe Transkriptli Metin .
+
|{{Header|blue|title=Türkçe Transkriptli Metin .
 
|link=
 
|link=
 
|image=kurann.png
 
|image=kurann.png
164. satır: 77. satır:
   
 
|footer= }}
 
|footer= }}
||
+
|}
  +
[[Kategori:Alak]]
 
  +
[[Kategori:Alaka]]
 
  +
[[Kategori:Alak suresi]]
|-
 
 
 
 
{{Kur'an-ı Kerim Sureleri}}
 
 
== Orjinal Elmalı Tefsiri:==
 
 
Orjinal Elmalı Tefsiri pdf formatında : [[Dosya:96-Alak.pdf]] ([http://images4.wikia.nocookie.net/__cb20100728153922/yenisehir/tr/images/0/0a/96-Alak.pdf])
 
 
===Orjinal Elmalı Tefsiri wiki formatında:(Aparça karekter bozuklukları sayfayı edit ederken sayfa altındaki arapça editörden düzenlenecek===
 
 
Sh:»5943
 
ALAK
 
¡Õ�Ü�ȤÛa ¢ñ�‰ì¢ ›YV
 
Buna �kra' sûresi ve sûrei Alak dahi denilir. Mekkî oldu�unda hiç hılâf yoktur. Ancak ilk nâzil olan bu
 
mudur? De�il midir? Bunda ıhtilâf edilmi�tir: �bni Cerîr ve Kebîrde Taberanî Ebî recai Utaridîden �öyle
 
rivayet eylemi�lerdir: Demi� ki Ebu Musel'e�'arî bize ıkrâ eder, ya'ni Kur'an ta'lim eylerdi, bizi halka halinde
 
oturdurdu. Üzerinde i ki beyaz sevb vardı, bu Sûreyi: « �Ù ¡£2�‰ ¡á¤b¡2 ¤a�Š¤Ó¡a » tilâvet etti�inde «Bu
 
Sûre Muhammed sallâllahü aleyhi vesellem Hazretlerine ilk nâzil olan Sûredir, der idi, bunun gibi
 
Müstedrekte Hâkim, Delâilde Beyhekî Hazreti Ai�eden de rivayet etmi�lerdir. Bir çoklarıMücahidden de:
 
«Kur'andan i lk nâzil olan « �Ù ¡£2�‰ ¡á¤b¡2 ¤a�Š¤Ó¡a », sonra « ¡á �Ü�Ô¤Ûa�ë¬æ » dir diye nakl
 
eylemi�lerdir. Buna mukabil Buharî ve Müslim, Ebî Seleme ibni Abdirrahmandan �unu rivayet etmi�ler:
 
Demi� ki: Câbir ibni Abdillaha: Kur'andan evvelâ inzal olunan hangisidir? Diye sordum «
 
í� b¬ a� í£ ¢ è� b a Û¤ ࢠ†£ � ¢Š=£q¡ » dedi, « �Ù¡£2�‰ ¡á¤b¡2 ¤a�Š¤Ó¡a » diyorlar dedim. «Ben size Resûlullahın
 
bize tahdîs etti�ini tahdîs eyliyorum dedi diye hadîsi sevk ile bir istidlâl yapılmı�tır. Bu hadîste fetreti
 
vahiyden bahsederken �öyle denilmi�tir: Ben yürüyordum o esnada Semadan bir ses i�ittim gözümü
 
kaldırdım, bir de gördüm ki Hırâda ba�ına gelen Melek Sema ile Arz arasında bir kürsîde oturmu�, ondan
 
korktum, döndüm, « ó¡ãì¢Ü¡£ß�‹ ó¡ãì¢Ü ¡£ß�‹ » dedim, o vakıt «
 
í� b¬ a� í£ ¢ è� b a Û¤ ࢠ†£ � q£¡ Š¢ = Ó¢ ᤠÏ� b� 㤠ˆ¡ ‰¤ = ë� ‰� 2£ � Ù� Ï� Ø� j£¡ Š¤ = ë� q¡ î� b 2� Ù� Ï� À� 裡 Š¤ = ë� a Û Š£ ¢ �OE¤u
 
Ï� b ç¤ v¢ Š¤ = » i inzal buyurdu, derken
 
Sh:»5944
 
vahiy kızı�tı tetabü' etti gça. Bunda görülüyor ki Melekin daha evvel Hırâda gelmi� oldu�u anlatılmı�tır.
 
Daha evvel Hırâda gelmi� oldu�u anlatılmı�tır. Daha evvel Hırâda Melekin gelmesi i se « ¤a�Š¤Ó ¡a » ın
 
nüzulüdür. �u halde bunun ma'nası ilk nübüvvet i çin « ¤a�Š¤Ó¡a » nâzil olmu�tu, fetreti vahiyden sonra i lk
 
risalet ve da'vet için « ߢ †£ � q£ ¡ Š¢ = » nâzil oldu demektir. Bir de Fatihada geçti�i üzere Delâilde beyhekî ile
 
Vâhidinin Yunüs ibni Bükeyr tarikıyle Yunüs ibni Ömerden, babasından, Ebî Meysere Amr ibni �ürehbîlden
 
tahric eyledikleri ricalı sikat olan bir hadîsi mürsel ile ihticac olunarak Fatihanın evvel nâzil oldu�u
 
söylenmi�tir. Câbir i bni Zeyd de evvel nâzil olan « ¤a �Š¤Ó¡a » sonra « æ » sonra «
 
í� b¬ a� í£ ¢ è� b a Û¤ ࢠOE£ � ¢3= £ß¡ » sonra « í� b¬ a� í£ ¢ è� b a Û¤ ࢠ†£ � ¢Š= ¡£q » sonra Fatiha oldu�una cezm eylemi�tir.
 
Lâkin bu ıhtilâflı görünen evveliyyet, bu Sûrelerin tamamları itibariyle midir? yoksa ba�ların da ba'zı âyetleri
 
itibariylemidir Bu rivayetler de bunlar sarîh görülmiyor. Mes'eleyi bu bakımdan tedkîk edenler Fatiha
 
tefsirinde de geçti�i üzere sahih olarak �u neticeye vâsıl olmu�lardır ki âyet itibariyle Kur'andan ilk nâzil
 
olan bu « a¡ Ó¤ Š� a¤ 2¡ b ¤ á¡ ‰� 2£¡ Ù� » Sûresinin ba�ından « ß� b Û� ᤠí� Ȥ Ü� ᤠ6 » e kadar be� âyettir. Tam
 
Sûre itibariyle de Fatihadır. Fatiha bundan ve « ߢ †£ � q£¡ Š¢ = » in ve « ߢ OE£ � ߣ ¡ 3¢ = » in evvellerinden sonra nâzil
 
olmakla beraber tam Sûre olarak nâzil oldu�undan Sûre itibariyle evvel olan Fatiha, âyet itibariyle evvel
 
olan da « ¤a �Š¤Ó¡a » dir. � mam Ahmed i bni Hanbel, Buharî ve Müslim ve Abd i bni Humeyd ve Abdürrezzak ve
 
daha di�erleri �bni �ihab tarikıyle Urve ibni Zübeyrden, Hazreti Ai�e radıyallahü anhadan bed'i vahiy
 
hadîsinde -ki Fatiha da tamamı nakl edilmi�ti- ilk vahyin rü'yayı sadıka ile ba�ladı�ını beyandan sonra Hırâ
 
garında Melekin gelip tazyîk i le tutup sıkıp da « ¤a�Š¤Ó ¡a » dedi�iniªô, « § ¡‰b�Ô¡2 b�ã�a b�ß » diye cevab
 
verdi�ini. Bunun üzerine bir daha sıkıp yine « §ªô ¡‰b�Ô¡2 b�ã�a b�ß » diye cevab verdi�ini, üçüncü de
 
yine bütün cühdüne irinciye kadar sıkıp bırakıp da «
 
a¡ Ó¤ Š� a¤ 2¡ b ¤ á¡ ‰� 2£¡ Ù� a Û£ � ˆ© ô � Ü� Õ� 7 � Ü� Õ� a ¤ ü¡ 㤠� b æ� ß¡ å¤ Ç� Ü� Õ§7 a¡ Ó¤Š� a¤ ë� ‰� 2£ ¢ Ù�
 
a ¤ ü� פ Š� ⢠= a� Û£ � ˆ© ô Ç� Ü£ � á� 2¡ b Û¤ Ô� Ü� á¡= Ç� Ü£ � á� a ¤ ü¡ 㤠� b æ� ß� b Û� ᤠí� Ȥ Ü� ᤠ6 » dedi�ini rivayet
 
eylemi� olduklarından ve
 
Sh:»5945
 
hepsinden esahh olan bu rivayette ise « ß� b Û� ᤠí� Ȥ Ü� ᤠ6 » e kadar ayât diye zikr-ü tasrih edilmi�
 
bulundu�undan ilk nâzil olanın bu âyetler oldu�u esahh olarak sâbit bulunmaktadır. Sade «
 
�Ù¡£2�‰ ¡á¤b¡2 ¤a�Š¤Ó¡a » ile i ktifa eden ba'zı rivayetten murad, Sûrenin tamamına i �aret oldu�unu zann
 
edenler olmu� ise de bu mücmel, « ß� b Û� ᤠí� Ȥ Ü� ᤠ6 » e kadar tasrih eden rivayet müfesser demek
 
oldu�undan müfesserin mücmele müreccah olması lâzım gelir. Tamamı birden nâzil olan Sûrelerin pek az
 
olup ceste ceste ve ekseriya be�er veya onar âyet nâzil oldu�u ma'lûm bulundu�u gibi bunlarda da be�er
 
âyet zikr olundu�u ve bu Sûrenin maba'di de mazmunlarına nazaran bilahara da'vetin ba�lamasıyle
 
muarazanın vukuundan sonra nüzulüne delâlet eyledi�i ve namazın te�ri'inden sonra oldu�u anla�ılan bu
 
âyetlerin Ebucehlin tu�yanı sebebiyle nâzil oldu�u hakkında da Buharî vesâire de rivayetler nakl edilmekte
 
bulundu�u cihetle ilk nâzil olan bu Sûrenin tamamı de�il ba�ından be� âyet, ve tam Sûre olarak nâzil
 
olanın Fatiha oldu�u ve muhtelif rivayetlerin bu vechile tevfîkı bu babdaki kavillerin ve rivayeîlerin gerek
 
rivayet ve gerek dirayet bakımından en sahihî bulundu�u tahkîk edilmi�tir. Onun için zemah�erînin «�bni
 
Abbas ve mücahidden: Bu Sûre evvelü mânezeldir, mufessirînin ekserisi ise evvelü mânezel Fatiha, sonra
 
Sûrei kalemdir» sözü dahi Fatihada geçti�i vechile bu ma'na ile iyzah ve tevfîk edilmi�tir. Hasılı esahh olan
 
rivayâta göre bu Sûrenin be� âyetinin evvelü manezel olması, Fatihanın tam Sûre olarak evvelü manezel
 
olmasına ve bu arada ba�ka Sûrelere aid bir takım âyetlerin nâzil olmu� bulunmasına münafî de�ildir ve �u
 
halde �bni Abbas ve Mücahid kavliyle ekser müfessirînin kavilleri arasında hakikatte münafat yoktur ve
 
binaenaleyh sahib ke�if gibi Fatihanın ilk nâzil olan Sûre oldu�u sâbit de�ildir
 
zannedenlerin
 
Sh:»5946
 
fikri sahih de�ildir. Kur'anın gerek âyet ve gerek Sûre tertibinde nüzul sırası gözetilmiyerek mekkî ve
 
medenî Sûrelerin ve âyetlerin takdim ve te'hîr ile mezc edilip daha ziyade ma'na münasebeti gözetilmi�
 
bulunmasında ise mahasini nazm ve i'cazı Kur'an noktai nezarından çok büyük hikmetler vardır ki bunun
 
en barizi hayatın seyr-ü inki�afında ve zaman hâdisat ve inkılâbatının cereyanlarıyle tahlil ve terkibinde
 
daima evvel ile âhir beynindeki vahdet ve tenasuk nizamını dü�ündürmektir. Mesela bu be� âyet,
 
Fatihadan evvel nâzil olmu�tur diye bunları Sûreden ayırıp da tertibde Fatihadan evvele koyma�a
 
kalkı�mak gibi bir üslûb takıyb edilecek olsa idi ne bu Sûre kalır ne de Kur'anın Sûreleri ve âyetleri
 
beyninde bir âhenk bulunurdu. Öyle yapılmayıp Kur'anın herhangi bir kısmı okunurken ve hatta her hangi
 
bir emri zîbâle �üru' ederken « 2¡ ¤ á¡ a Û Ü£ ¨ é¡ a Û Š£ � y¤ à¨ å¡ a Û Š£ � ¡áî©y » diye ba�lanmakta hem her
 
�eyden evvel « �Ù¡£2�‰ ¡á¤b¡2 ¤a�Š¤Ó ¡a » emrinin ma'nasını tatbiyk hem de nazmı Kur'anı hiç haleldar
 
etmeksizin bütün vücuhiyle hıfz-u sıyanet vardır. Bu Sûrelerin bu suretle Kur'anın hıtamına do�ru buraya
 
konulmasında �übhesiz ki ilk sırasında anla�ılan ma'nadan ziyade bir ma'nası vardır. Henüz okunacak bir
 
kitab verilmeden oku oku denilmekle « a Û¬ ᬠ7 ¢lb�n¡Ø¤Ûa �Ù¡Û¨‡ » i�te o kitab diye ba�lıyarak kıraet
 
olunacak kitabı tamamladıktan sonra hıtamına do�ru oku oku diye emredilmesindeki ma'na elbette farklıdır.
 
Bunda devri kemalden, müruri zamandan sonra da nübüvvetin ilk halini ıhtar ile âhiri evvele irca' eden bir
 
tecdid ve hiç bir zamanda kıraetten isti�na hasıl olmıyaca�ını anlatmak üzere «
 
Ï� b¡ ‡� a Ï� Š� ˤ o� Ï� b 㤠–� k¤ = ¤k�ˤ‰b�Ï �Ù¡£2�‰ ó¨Û¡a�ë » mazmunu mucebince biri bitince
 
di�erine ba�lamak suretiyle bir devam ma'nası vardır. �lk nüzulünde okuma�a be'd için vârid olan bu
 
müekked emir sonradan da tekrar tekrar devam ma'nasını ifade etmek ve bu suretle evvelki Sûrede geçen
 
ahseni takvim ile ahkemülhâkimîn olan Allah
 
Sh:»5947
 
dîninin iycabını tafsîl eylemek siyakında buraya derc olunmu�tur ve onun içindir ki bunun ba�ında ilk nâzil
 
olan be� âyet, sonradan isti�nanın mahzurunu beyan ve Allaha rücuu takrir eden «
 
×� £ �5¬ a¡ æ£ � a ¤ ü¡ 㤠� b æ� Û� î� À¤ ̨ ó= a� æ¤ ‰� a¨ ê¢ a ¤ n� ̤ ä¨ ó6 a¡ æ£ � a¡ Û¨ ó ‰� 2£¡ Ù� a Û Š£ ¢ 6ó¨È¤u
 
» âyetleriyle ta'kıyb olunmu�tur. Demek ki dîni i slâm i btida « ¤a�Š¤Ó ¡a �Ù¡£2�‰ ¡á¤b¡2 ¤a�Š¤Ó ¡a » diye
 
okumak emriyle gelmi� ve sonrada insan bir mertebeye gelir de okumaktan, ılimden, dîn ve ubudiyyetten
 
müsta�ni olur zannedilmemek ve mebde' ve müntehâ birle�tirilerek her ınayet bir bidayet gibi bilinmek için
 
bu emri tazammun eden bu Sûre buraya derc buyurulmu�tur. Bu ma'na «
 
 ë� a Ǥ j¢ †¤ ‰� 2£ � Ù� y� n£ ¨ ›b¦à¤Ü¡Ç ó©ã¤…¡‹ ¡£l�‰ ¤3¢Ó�ë P›¢åî©Ô�î¤Ûa �Ù�î¡m¤b�í ó
 
» âyetlerinin de mantukudur.
 
Âyetleri - Hıcazîde yirmi, Irakîde on dokuz, �amîde on sekizdir.
 
Fasılası - lPêPaPâPÖ Harfleridir. Bunlar sırasıyle terkib olunursa « ¢k�ç�a ¤á¢Ó » «kalk
 
ba�ı�lıyayım, yâhud kalk heybet ver» ma'naları çıkar.
 
2¡ ¤ g g g g g g g g g g g g á¡ a Û Ü£ ¨ é¡ a Û Š£ � y¤ à¨ å¡ a Û Š£ � ¡ággggggggggggî©y
 
 Q › a¡ Ó¤ Š� a¤ 2¡ b ¤ á¡ ‰� 2£¡ Ù� a Û£ � ˆ© ô � Ü� Õ� 7 ¤å ¡ß �æb�¤ã¡ü¤ a �Õ�Ü� ›R
 
Ç� Ü� Õ§7  S › a¡ Ó¤ Š� a¤ ë� ‰� 2£ ¢ Ù� a ¤ ü� פ Š� ⢠=  T › a� Û£ � ˆ© ô Ç� Ü£ � ›U =¡á�Ü�Ô¤Ûb¡2 �á
 
Ç� Ü£ � á� a ¤ ü¡ 㤠� b æ� ß� b Û� ᤠí� Ȥ Ü� ᤠ6  V › ×� £ �5 ›W =ó¨Ì¤À�î�Û �æb�¤ã ¡ü¤ a£æ� ¡a ¬
 
a� æ¤ ‰� a¨ ê¢ a ¤ n� ̤ ä¨ ó6  X › a¡ æ£ � a¡ Û¨ ó ‰� 2£¡ Ù� a Û Š£ ¢ �o¤í�a�‰�a ›Y 6ó¤u¨È
 
a Û£ � ›=ó¨è¤ä�í ô©ˆ
 
Sh:»5948
 
 P Q › Ç� j¤ †¦ a a¡ ‡� a •� Ü£ ¨ =ô¨†¢è¤Ûa ó�Ü�Ç �æb�× ¤æ¡a �o¤í�a�‰�a ›QQ 6ó
 
 R Q › a� ë¤ a� ß� Š� 2¡ b Û n£ � Ô¤ ì¨ ô6  S Q › a� ‰� a� í¤ o� a¡ æ¤ ×� ˆ£ � l� ë� m� ì� Û£ ¨ ó6
 
 T Q › a� Û� ᤠí� Ȥ Ü� ᤠ2¡ b� æ£ � a Û Ü£ ¨ é� í� Š¨ ô6  U Q › ×� £ �5 Û� ÷¡ å¤ Û� ᤠí� ä¤ n� 顯
 
Û� ä� ¤ 1� Ȧ b 2¡ b Û ä£ � ¢Ê¤†�î¤Ü�Ï ›QW 7§ò�÷¡Ÿ�b §ò�2¡‡b�× §ò�î¡•b�ã ›QV =¡ò�î¡•b
 
ã� b …¡ í� é¢ =  X Q › � ä� †¤ Ê¢ a Û OE£ � 2� b ã¡ î� ò� =  Y Q › ×� £ �5 6 ¤†¢v¤a�ë ¢é¤È¡À¢mü�
 
››%¤l¡Š�n¤Óa�ë
 
Meali �erifi
 
Oku ismiyle o rabbının ki yarattı 1 �nsanı bir alaktan yarattı 2 Oku, o keremine nihayet olmıyan rabbındır 3
 
Kalem ile öreten de 4 O insana bilmedi�i �eyleri ö�retti 5 Sakın okumamak etme, çünkü insan muhakkak
 
tu�yan eder 6 Kendini müsta�ni görmekle 7 Her halde nihayet rabbınadır dönü� 8 Baksan a: o nehyedene
 
9 Bir kulu namaz kıldı�ında 10 Baksan a o hidayet üzere giderse 11 Yâhud takva ile emrederse fenâ mı?
 
12 Baksan a: tekzîb eder, aksine giderse iyi mi? 13 Her halde Allahın görüyordu�unu bilmiyor mu? 14
 
Sakın, Celâlim hakkı için e�er (akıllanıp) vaz geçmezse muhakkak sürükleyece�iz elbet biz o alnı 15
 
Yalancı, câni bir alnı 16 O vakıt ça�ırsın o kurultayını, meclisini 17 Biz, ça�ıraca�ız zebanileri 18 Sakın onu
 
dinleme de secde et ve yakla� 19
 
1. ›�Ù¡£2�‰ ¡á¤b¡2 ¤a�Š¤Ó¡a oku o rabbinin i smiyle -ya'ni onun yüce adıyle, Allah i smi celîli i le
 
ba�lıyarak oku, okuma�a, kıraet etme�e ba�la. Bâlâda geçti�i üzere bu emir, nâzil
 
Sh:»5949
 
olurken ibtida Hırâ ma�arasında zati Muhammedîye Melek gelip canına tak diyen �iddetli bir tazyîk ile
 
sâdece « ¤a�Š¤Ó ¡a » demi�, o vakta kadar zati Muhammedî okumak bilmedi�i için « §ªô ¡‰b�Ô¡2 b�ã�a b�ß =
 
ben okumu� de�ilim» ya'ni okumak bilmem ki ne okuyayım? demi�ti. Bunun üzerine yine �iddetli bir tazyîk
 
ile « ¤a�Š¤Ó¡a » demi�, o da yine « §ªô ¡‰b�Ô¡2 b�ã�a b�ß » demi�ti. Demek ki o i lk i ki « ¤a �Š¤Ó¡a » emri henüz
 
Kur'an de�il, kıraet denilen fi'le �üru' için heceletme kabîlinden ihzarî bir emr-ü teklif idi, Kur'an üçüncü
 
def'aki tazyîkten sonra olan i �bu « �Ù¡£2�‰ ¡á¤b¡2 ¤a�Š¤Ó¡a » emriyle ba�lamı�tı. �u halde bu emir, i lk
 
nüzulünde hem tekvînî bir mahiyyette Hazreti Peygamberi okumazken okur yapmı�, hem ta'lîmi bir surette
 
nazmıyle makrüvvü ta'yîne ba�lamı�, hem ma'nasıyle ilk vazîfenin böyle yaradan, terbiye eden Allahı
 
tanıtmak ve onun ismiyle okuma�a ba�lamak oldu�unu teklîfî bir surette tehfim eylemi�tir. Bu ibtida �öyle
 
demek olur. Gerçi sen bu vakta kadar okumadın «
 
§lb�n¡× ¤å¡ß ©é¡Ü¤j�Ó ¤å¡ß aì¢Ü¤n�m �o¤ä¢× b�ß�ë », kitabın mahiyyetini i ymanın esası neden
 
ıbaret bulundu�unu bilmezdin « ¢æb�àí©ü¤ a ü� �ë ¢lb�n¡Ø¤Ûab�ß ô©‰¤†�m �o¤ä¢× b�ß »
 
fakat i�te yaratmak denilen fi'lin sahibi olup kâinatı yaratan ve seni yaratıp yeti�tiren, sana ve her i�ine
 
mâlik bulunan rabbin seni kudretiyle �u anda bir okur yaptı, okunacak bir Kur'an bir kitab indirme�e
 
ba�ladı. Böyle ta'lim olundu�u gibi o rabbinin ismiyle ba�lıyarak oku!
 
« Ï� b¡ ‡� a Ó� Š� a¤ p� a Û¤ Ô¢ Š¤ a¨ æ� Ï� b ¤ n� È¡ ˆ¤ 2¡ b Û Ü£ ¨ é¡ » âyetinde de geçti�i üzere geçti�i üzere
 
Kıraetin hakikati, kelâmı keyfe mettefak söylemekten daha güzel bir surette muntazamen rabt ederek biribiri
 
ardınca a�ızdan sesle çıkarmaktır ki gerek ezberden ve gerek yüzünden gerek hafî ve gerek celî mutlâka
 
okumak demektir. Kitabın kitab olması için bil'fiıl yazılmı� olması �art olmadı�ı gibi okumak için de mutlâka
 
yazı �art de�ildir. Gözle mutaleaya, zihinden tezekküre okumak ıtlâkı da mecazdır. Ve hakîkatte kıraetin
 
kemali ezbere okumaktır. Hadîsi nebevîde vârid oldu�u üzere
 
Sh:»5950
 
yüzünden okumanın sevab ve fazîleti zabt-u hıfza vesîle olması itibariyledir. Resûlullahın kıraeti yazıya
 
ihtiyacı olmaksızın min tarafillâh kendine böyle nâzil olan Kur'anı hıfzından ekmel surette kıraettir ki kendi
 
kendine veya namazda veya di�erlerine tebli� için okuma�a, okutma�a ve yazdırma�a �amildir. ��te
 
mukaddema hiç kitab okumamı�, yazı yazmamı� olan nebiyyi ümmîye bu emir ile bir mu'cize olarak
 
okunacak bir kitab verilme�e ba�lanmı� ve kendisi yazmadan okuyacak, okutacak, emir tarîkiyle
 
yazdırtacak bir kıraet kudreti ihsan buyurmu�tur. Ve buna besmele ile ba�lanması da emir olunmu�tur. Ve
 
bunun hikmeti rububiyyet muktezası oldu�u da bilhassa « �Ù¡£2�‰ » izafetiyle anlatılmı�tır. Hiç bir kitab
 
okumadan ve kalem ile yazıyı bellemeden böyle bir kıraet mu'cizesi nasıl mümkin olur? gibi bir �übheye
 
meydan bırakılmamak için kalem i�ine kadar gelinmek üzere bervechi âtî halikıyyet vasfı ve hılkat mebdei
 
ile rububiyyet hukmü ıhtar ve tavzîh olunarak buyuruluyor ki  a Û£ � ˆ© ô � Ü� Õ� 7 › o rabbın ki yarattı
 
-ya'ni yo�u yaratmak kendisinin sıfatı olan yâhud seni ve her �eyi yaratan rabbının ismiyle oku, ki 2.
 
›7§Õ�Ü�Ç ¤å¡ß �æb�¤ã¡ü¤ a �Õ�Ü� o insanı bir alaktan yarattı -ALAK, alekanın cem'i telâkkî
 
edilmi�tir. Beyzâvî «insan» cemi' ma'nasında oldu�u için cemi'lenmi�tir der. Kamus ve etrafından
 
anla�ıldı�ı üzere asıl lûgatte i�bu alak maddesi yapı�ıp ili�mek ma'nasına mevzu'dur. Ve mutlâka ili�gen ve
 
yapı�kan nesneye de denir. Bundan mutlâka kana ve kırmızı kana ve bahusus uyu�uk kana ıtlak olunmu�,
 
ondan bir cüz olmak itibariyle veya do�rudan do�ru ili�iklik ma'nasıyle rahimdeki dutu�a da alâka
 
denilmi�tir. Yapı�kanlı�ından dolayı süluke ve kuyu makarasına ve ipine ve makaranın ili�tirilip ipi geçirilen
 
takıntısına ve i�lek yola dahi alak denilir, bütün bunlar maddî ma'nadır.
 
Sh:»5951
 
Bunlardan maada alak ruhanî ve ma'nevî olarak alâka gibi a�k ve mahabbeti ma'nasına geldi�i de lûgatta
 
musarrahtır. Müfessirîn, halkın maddî haysiyyetini nazarı itibara alarak nutfenin telkîhinden sonra husule
 
gelen alâkanın cem'i olmasıyle iktifa etmi�ler ve bunu ednadan a'lâya terakkîyi göstermek için zâhir
 
görmü�lerdir. Lâkin ma'nevî haysiyyete dahi �amil olmak üzere mutlak bir alâka, bir ili�ik ma'nasına müfred
 
olarak mülâhaza edilmesine hem alakanın yaradılmasına dahi mebde' olan ve rabbanî bir izafetten ibaret
 
bulunan ruhî ili�i�e kadar insanın bütün mebadîi hılkatine �amil, hem de okunanın ruhî bir sevgi ve alâka
 
ile ta'kıyb edilmesi hususuna daha açık bir tenbihi müfid olaca�ı cihetle daha ince, daha derin, daha beli�
 
olur, bu surette meâle �öyle demeli: «O insanı bir ili�ikten yarattı. Maamafih iki takdirde de hasılı ma'na
 
�udur: Bir alâkadan, yâhud mücerred bir ili�ikten bir insan halk eden ve alel'ıtlak halk etmek kendinin �ânı
 
olan rabbın hiç okumamı� olanı da böyle bir emr ile elbette okutur. Onun için oku onun ismiyle 3.
 
›¤a�Š¤Ó¡a oku -tekrarı ifade eden bu i kinci emir okumak melekesinin tekrar i le husule gelece�ine
 
tenbih olmak üzere evvelkini te'kid için bir tekrar oldu�u gibi maba'di karînesiyle ba�kalarına tebli� veya
 
imlâ için okumak üzere ikinci bir emir de olur. Bundan dolayı kalem ile yazı meselesi burada tasrih
 
olunarak imkân suâlinin halli vâvi istînafiyye veya ıtiraziyye veya haliyye ile �öyle itmam olunuyor.
 
 ë� ‰� 2£ ¢ Ù� a ¤ ü� פ Š� ⢠= › ve o ekrem rabbındır- « ‰� 2£ ¢ �Ù » mübteda, « ¢â�Š¤×�ü¤ �a » sıfatı, «
 
a� Û£ � ô¡ˆ » haberdir. El'ekrem haber, ellezi onun sıfatı olmak da câizdir. �ki takdirde de müsned ma'rife
 
oldu�u cihetle kasır vardır. Evvelki vecih, siyaka daha muvafık ve nübüvvet ile ikramın kalem ile ikramdan
 
daha yüksek oldu�unu ifadede daha zâhirdir. Ya'ni ba�kası de�il, o her kerîmden daha kerîm
 
olan:
 
Sh:»5952
 
Keremine, kerametine nihayet olmıyan, ıvazsız, garazsız, korkusuz, endi�esiz lûtf-ü hılmile, sebebli veya
 
sebebsiz mu'tad ve gayri mu'tad kerem-ü ınayetle in'am-ü ihsan eden kerametler, mu'cizeler bah� eyliyen
 
ve hakikatte kerim yalnız kendisinden ibaret bulunan o yaratan ve sana ismiyle ba�lıyarak okumayı
 
emreden rabbındır ancak 4.  a� Û£ � ˆ© ô Ç� Ü£ � ›=¡á�Ü�Ô¤Ûb¡2 �á o kalem i le ta'lim eden de -kalem i le
 
yazıyı ö�reten, o vasıta ile ılim belleten de odur. Yoksa bir alaktan yaratılmı� olan insanlar ne kalem bilirdi
 
ne yazı 5.  Ç� Ü£ � á� a ¤ ü¡ 㤠� b æ� ß� b Û� ᤠí� Ȥ Ü� ᤠ6 › o insana öyle bilmedi�i �eyleri ö�rettiinsanda
 
olmıyan kuvveleri, isti'dadları,melekeleri yaratarak ve deliller, nasb-u ikame ederek ve âyetler
 
inzal eyliyerek vehbî olarak da ö�retti, kesbî olarak da ö�retti. ��te öyle ekrem olan rabbın sen hiç
 
okumamı�ken mahzı kereminden sana ledünnî bir ılim vererek böyle bir emir ile seni kaleme muhtac
 
etmeden de okutur bilmedi�in �eyleri bildirir ve bildirdi. Onun için sen de onun ismiyle bu kur'anı oku, oku.
 
Beyzavî der ki: Allah sübhanehu insanı ehassi meratıbden a'lâsına nakleden ve ni'metini ızhar ile
 
rububiyyetini takrir ve ekremiyyetini tahkîk siyakında insanın mebde' münteha halini ta'dad buyurup bu
 
suretle evvelâ ma'rifetine aklen delâlet eyliyene i�aret, sâniyen de sem'an delâlet eyliyene tenbih
 
buyurmu�tur gça.
 
Do�rudan do�ru hılkati mutaleanın ma'rifetullaha delâleti aklîdir. Kıraet ve kitabette ise okuyan ve
 
yazandan nakl haysiyyeti ile delâleti sem'ıyye vardır. Bu suretle Kur'an aklî delâili dahi havî olmakla
 
beraber onlar onun medlulü oldu�undan asıl kendi delâleti delâleti lâfzıyye ve sem'ıyyedir. Peygamberin
 
Allahdan ö�renerek okudu�unu nakl ve ifade eder demek olur. Kur'anın ilk nâzil olan âyetinin böyle akl ü
 
sem'i câmi', tekvînî, te�rîî emirlerle oku oku diyerek ve kıraetin kitabetin ılmin ta'limi,
 
insana
 
Sh:»5953
 
en büyük keremi rabbanî cümlesinden oldu�unu ıhtar ederek gelmesi elbette çok ehemmiyyetli, çok �ayanı
 
dikkattir. Burada Peygamberin kıraet için yazıya ihtiyacı olmadı�ı i�'ar olunmakla beraber �übhe yok ki
 
kalem ile ta'limin de büyük bir ikramı rabbanî oldu�u beyan buyurulmu� ve bu suretle ümmet okuyup
 
yazma�a te�vîk ve tergıb olunmu�tur. �u kadar ki bunu anlatırken Peygamberin yazı yazmaksızın okuması,
 
sahib kitab olması hakkındaki keremi ilâhîyi, yani nübüvvet ve risaletini isbat noktai nazarından daha
 
yüksek oldu�u da ifade edilmi�tir. Netekim bu ma'na sûrei Ankebutta «
 
ë� ß� b ×¢ ä¤ o� m� n¤ Ü¢ ì a ß¡ å¤ Ó� j¤ Ü¡ é© ß¡ å¤ ×¡ n� b l§ ë� � ü m� ‚¢ À£ ¢ a¦‡¡a �Ù¡äî©à�î¡2 ¢é
 
�æì¢Ü¡À¤j¢à¤Ûa �lb�m¤‰ü� » âyetinde tasrih olunmu�tur. � u halde kalemin bu ehemmiyyetini i fade
 
eyliyen âyeti ilk kıraet emriyle beraber telâkkî eden Peygamber bundan sonra kalem ile yazıyı da ö�renip
 
yazmak lâzım gelmezmiydi? Suâli varid olmaz. Filvaki' Peygamberin kendi eliyle hiç yazı yazmadı�ı ve
 
sûrei a'lâda « =ó¨¤ä�m 5� �Ï �Ù¢ö¡Š¤Ô¢ä�» buyuruldu�u üzere tarafı ilâhîden okutulanı
 
unutmıyaca�ına dâir kendisine teminat verildi�inden hıfz-u zabt için de yazma�a ihtiyacı olmadı�ı fakat
 
nâzil olanı ümmetin hıfzı için vahiy kâtiblerine okuyup yazdırdı�ı ma'lûmdur. Aceba kendi yazmamakla
 
beraber yazılanı okumayı nübüvvetten sonra da bilmiyordu idi? Bu hususta da me�hur olan hayırdır,
 
Netekim Hudeybiye musaleha nâmesinde yazılan bir kelimeyi silmek için hangisi oldu�unu Hazreti Aliye
 
sordu�u ma'ruftur. Maamafih �ifa ve etrafında mezkûr oldu�u üzere sonradan kâtibi Hazreti Muaviyeye «
 
a� Û¤ Õ¡ a Û †£ � ü� �ë �åc£©Ûa ¡Ö¡£Š�Ï �ë �õb�j¤Ûa ¡4¡£ì�Ÿ �ë �á�Ü�Ô¤Ûa ¡Ò¡£Š�y �ë �ña�ë
 
m¢ È� 죡 ‰¡ a Û¤ à¡ î á� ë� y� £¡ å¡ a Û Ü£ ¨ é� ë� ߢ †£ � a Û Š£ � y¤ ਠå� ë� u� 죡 …¡ a Û Š£ � �áî¡y = Ya'ni
 
divite lika koy, kalemi yan kes, bayı uzat, sini fark ettir, mimi körletme, Allahı tahsin, Errahmani med,
 
Errahîmi tecvid eyle» mealinde Besmelenin hüsni hattını emr-ü ta'rif etti�ine dâir ba'zı eserlere nazaran
 
yazıyı bildi�i de söylenmi�tir. Bunu hususî bir vahy ile söylemi� olmasımelhuz olmakla beraber bu «
 
¤a�Š¤Ó¡a » emrinden sonra yirmi üç Sh:»5954
 
sene Kur'anı okumak ve yazdırmak vazîfesi olmu� olan Hazreti Peygamberin bu müddet zarfında yazıyı da
 
bellemi� olması müsteb'ad de�il, ma'kuldür. Bu onun hiç okumamı� yazmamı� ümmî iken biemrillâh okur
 
nebiy olmasımu'cizesine münafî olmaz, menhî de de�ildir. Mukaddema okumu� yazmı� olsa idi «
 
�æì¢Ü¡À¤j¢à¤Ûa �lb�m¤‰ü� a¦‡¡a » buyuruldu�u üzere mubtıller onun Allah tarafından i ndirildi�inde
 
�übhe edebilirler idise de nübüvvetten sonra okur olması gibi yazıyı bilmesi de �übhe de�il, te'yid olur. Ve
 
bu âyetlerin tergıbine de yakı�ır. Fakat bilfiil yazmadı�ı ve ba�ka kitab mutalea etmedi�i muhakkaktır.
 
6.  ×� £ �5›¬ - Sûrenin bundan i lerisi hayli zaman sonra nâzil oldu�u anla�ılıyor. Ve nüzulüne sebeb
 
de Ebu Cehil oldu�u rivayet ediliyor. Ezcümle Buharî ve Tirmizîde �bni Abbastan rivayet edildi�i üzere
 
«e�er Muhammed Ka'bede namaz kılarken görürsem boynunu çi�nerim» demi�ti. Bu sebeble « ×� £ �5¬ »
 
ile tahzir, evvel emirde ona âid olmak üzere öyle azgın kâfir insana hıtabdır. Çünkü evvelinde zâhiren redi'
 
ve zecir teveccüh edecek bir �ey yoktur, denilmi�, bu surette « ×� £ � 5¬ » Sûrenin evveline merbut olmamı�,
 
Ebu Cehlin sözünü reddederek ona tevcihi hıtab etmi� oluyor. Bu ise hılâfı zâhirdir. Kur'anda gâh sa�a gâh
 
sola telvini hıtab uslûbu çok, bu Sûrede « �o¤í�a�‰�a » lerde de müteaddid olarak ahenkli bir surette
 
yapılmı� ise de makabline bir irtibatı ıktıza eden bu « ×� £ �5¬ » ile telvin zâhir olmuyor. Onun için ba'zıları da
 
burada Kellâ zecr için de�il, hakka ma'nasına olarak maba'dini te'kiddir, hıtab yine Peygamberedir
 
demi�ler. Bizim anladı�ımıza göre hıtabın evvelâ Resûlullaha olması zâhir, «kellâ» nın da makablindeki
 
tekrar tekrar kıra'et emirlerinin hılâfından men-ü tahzir ile emri takviye olması nazmın insicamı i'tibariyle de
 
muvafık oldu�undan ma'na �u olmak lâzım gelir: sakın okumamazlık etme ya
 
Sh:»5955
 
Muhammed!  a¡ æ£ � ›=ó¨Ì¤À�î�Û �æb�¤ã¡ü¤ a çünkü i nsan muhakkak tu�yan eder- azar, haddini
 
a�ar, hakka kar�ı gelir, halka ziyan eder. 7. › 6ó¨ä¤Ì�n¤a ¢ê¨a�‰ ¤æ�a kendini müsta�ni görmekle
 
-kendini artık ihtiyacı yokmu�, gayeye irmi�, gına mertebesine, gelmi�, görmek, o re'y-ü i'tikadda bulunmak
 
sebebiyle azar, onun için hiç bir zaman isti�na etme de rabbının ismiyle oku, tekrar tekrar oku, emirlerini
 
yerine getir, zira 8.  a¡ æ£ � a¡ Û¨ ó ‰� 2£¡ Ù� a Û Š£ ¢ ›6ó¨È¤u haberin olsunki nihayet rücu'
 
rabbınadır-
 
RUC'A, bü�ra vezninde rucu' ma'nasına masdardır. Ya'ni dönü� onadır, ondan kurtulu� yoktur, onun için
 
hangi mertebede olursa olsun isti�na etmemeli, tu�yandan sakınmalılıdır. Bu hıtab da Resûlullahadır.
 
Bununla beraber asıl murad isti�na ve tu�yan edenlere inzardır. Onun için sebebi nüzul olan müsta�nî
 
azgının tu�yanı bir misal halinde gösterilerek buyuruluyor ki:
 
9. ›�o¤í�a�‰�a - Yukarılarda da geçti�i üzere gerek bir mef'ule teaddî eden rü'yet veya re'yden
 
gerekse iki mef'ulüne ta'diye eden ılim ma'nasından gördün mü? Gördün a, baksan a, ma'lûmun a, anladın
 
a gibi nazarı dikkat celb eden bir hıtab ile ne dersin? Görü�ün, re'yin, bilgin ne ise bana haber ver demek
 
ma'nasına kullanılır bir isitfhamdır ki ekseriya maksad hakkikaten istifham ve istıhbar olmayıp sorulan hale
 
nazarı dikkati celb ile bir takbih veya tevbih veya ta'cib olur. Onun için biz de yerine göre gördün mü? Ne
 
dersin? Söyle bakalım! Baksan a diye terceme i de geldik. Burada üç « �o¤í�a�‰�a » vardır. Müfessirîn
 
bunların tefsirinde bir çok vecihler beyan etmi�lerdir.
 
B�R�NC�S�, hepsinin de aynî muhataba, ya'ni hıtabı hass ile Peygambere ve hıtabı amm ile insana
 
müteveccih
 
Sh:»5956
 
olması kabil oldu�u gibi tarafeyn beyninde bir muhakeme veya bir hatabet üslûbiyle sa�a sola telvini hıtab
 
olmak da kabil ve daha ma'nâlıdır. Bu birincinin evvelâ Hazreti Peygambere hıtab oldu�u zâhirdir,
 
dolayısiyle de hıtab �anından olan herkese hıtab olur. Bunda bir azgını cürmi me�hud halinde ıhzar ederek
 
gördün mü? Baksan a �una kendini müsta�ni saydı�ı için nasıl azgınlık ediyor diye takbih ile Peygambere
 
ve dolayısiyle insanlı�a bir irâe ve te�hir vardır. Ya'ni ya Muhammed! Yâhud, ey insan baksan a:
 
10.  a Û£ � ˆ© ô í� ä¤ è¨ ó= P Ç� j¤ †¦ a a¡ ‡� a •� Ü£ ¨ ó6› o nehy eden azgına, bir kulu namaz
 
kıldı�ında -nemaz kılan bir kulu bilhassa namaz kıldı�ı sıra nehy etmek ne büyük cür'et ne büyük
 
azgınlıktır!. ��te bu, o nehyi, kendini müsta�nî gördü�ünden dolayı yapıyor. Kıraetten bahs olunurken
 
namaza geçilmesi onda kıraetin bir rükn olması ve namazın bütün ıbadetlere esas ve dînin dire�i
 
bulunması hasebiyledir. Ve bu gösterir ki bu âyetlerin nüzulü namazın te�riınden sonradır.- �bni Atıyyenin
 
beyanına göre burada namaz kılan bir abidden murad Resulullah, nehy eden de Ebu Cehil oldu�unda
 
müfessirîn ıhtilâf etmemi�lerdir. Ahmed, Müslim, nese'î ve daha ba�kalarının Ebu Hüreyreden
 
rivayetlerinde: Ebu Cehil Resulullahı namaz kılarken görürse muhakkak boynunu çi�neyip yüzünü
 
sürtece�ine dâir Lât-ü uzzâya yemîm etmi�, sonra da Resulullah namaz kılarken dedi�ini yapmak için
 
varmı�, fakat birdenbire arkasına dönmü� elleriyle korunarak çekilmi�, ne oldu sana denildi�inde, onunla
 
benim aramda ate�ten bir handak, bir hevl ve bir takım kanadlar var demi�, Resulullah da bana yakla�aydı
 
Melâike onu parça parça ederlerdi «
 
a¦ì¤š¢Ç a¦ì¤š¢Ç ¢ò�Ø¡ö5� �à¤Ûa ¢é¤n�1�À�n¤¡a ó¡£ä¡ß ó�ã�… ¤ì�Û » buyurmu�. Allah teâlâ da
 
« ×� £ � 5¬ a¡ æ£ � �æb�¤ã¡ü¤ a » ilâ âhirissûre i nzal buyurmu�tur. Tirmizînin rivayetinde
 
de
 
Sh:»5957
 
Peygamber namaz kılarken ebu Cehil ben seni bundan nehy etmedimmi? Ben seni bundan nehy
 
etmedimmi? Ben seni bundan nehy etmedimmi diyerek varmı�tır. Ümeyye ibni halef Selmani namazdan
 
nehy ederdi diye Hasenden merviy olan rivayet sahih olamaz. Çünkü Selmanın islâmı hicretten sonra
 
Medînede oldu�unda hılâf bulunmadı�ı gibi Sûrenin Mekkî oldu�unda hılâf bulunmadı�ı gibi Sûrenin
 
Mekkî oldu�unda da hılâf yoktur. E�er Selmandan ba�ka Bilâl ve saire gibi di�er biri hakkında vaki' ise
 
âyetin hükmü âmm oldu�u için ona ve emsaline de �amil olaca�ında �übhe yoktur. Ebu Hayyanın nakline
 
göre Tebrîzî demi�ki: burada salâttan murad ö�le namazıdır, denilmi�ki bu islâmda ilk kılınan cema'attir.
 
Ebu Bekir, Ali ve sabikundan bir cema'at beraberdi, bunlar namaz kılarlarken Ebu Talib o�lu Ca'ferle
 
beraber u�ramı�tı, ona haydi amucanın o�lunun cenahında sende kıl dedi ve kendisi mesruren gitti. Ve
 
Ebu Tâlib �u beyitleri söylüyordu:
 
lŠØÛaë æbßOEÛa áÜß †äÇ ónÔq a¦Š1Èu ë bîÜÇ æa
 
ójy åß æìØí åß éÛˆ‚í üë ójäÛa 4ˆa ü é£ÜÛaë
 
ó2aë áèäî2 åß óßü óa bàØàÇ å2a aŠ–ãa ë üˆ‚m ü
 
Resulullah da bununla ferahlanmı�tı. gça. Âlûsî derki: bunda nazar vardır. Çünkü namaz hiç hılâfsız
 
isra gecesinde farz kılınmı�tır. �srarın hicretten bir sene evvel oldu�una da �bni hazm, icma' iddi'a etmi�tir.
 
�bni faris de hicretten bir sene ve üç ay evvel oldu�una cezm eylemi�, Süddî de bir sene ve be� ay demi�tir.
 
Ebu Tâlibin vefatı ise hicretten üç sene kadar evveldir. Zira Hazreti
 
Sh:»5958
 
Hadicenin vefatından üç veya be� gün mukaddemdir. Onun vefatı ise sahibi bi'setten on sene sonradır. �u
 
halde Ebu Tâlib namazın farzıyyetini idrâk etmemi�tir. Gerçi Kazıy ıyâz Zührîden isranın bi'setten be� sene
 
sonra oldu�unu nakletmi�, Nevevî ve Kurtubî de bunu tercih eylemi� iseler de buna söz edilmi�tir. gça.
 
Lâkin Âlûsînin bu i'tirazını biz vârid görmüyoruz. Çünkü israda farz kılınan mutlak namaz de�il, be� vakıt
 
namazdır. Binanealeyh ondan evvel müezzemmilde geçti�i vechile gece kıyamının farz olması gibi bir ö�le
 
namazının da farz kılınmı� olmasına münafi olmaz. Kaldıki mezkûr rivayette salâti zuhur denilmi�, farz
 
oldu�u tasrih de olunmamı�tır. Hazreti Ömerin islâmı üzerine ilk olarak alenen kılındı�ı rivayet olunan
 
namaz da bu olmak gerektir. Ancak sebebi nüzul olan vak'adaki namaz ö�le namazı olsa bile âyettede
 
murad yalnız odur demek do�ru olmaz. Çünkü âyet mutlaktır. Me�ru' olan her hangi bir namaza �amildir.
 
Gerek farz ve gerek nafile herhangi bir namazdan nehiy namazdan nehiy olmak haysiyyetiyle bu tu�yan
 
hukmüne dahildir. Me�erki esası nehiy namazın kendisinden de�il de ahvali mukarrinesinden biri i'tibariyle
 
olsun o vakıt câzi olabilir. Meselâ vakti kerahette veya magsub bir yerde namaz kılmaktan nehiy bu hukme
 
dahil olmaz. Çünkü bunlardan nehiy namazın kendisinden de�il, mukarini bulunan zaman veya mekândan
 
dolayıdır. Maamafih ba'zıları ihtiyat ederek bu gibi ahvalde bile nehiyden tehâ�î etmi� ve yalnız beyani
 
hakikat ile iktifa eylemi�lerdir. Netekim rivayet olunurki Hazreti Ali kerremallâhü vecheh musallâda Bayram
 
namazından evvel namaz kılan ba'zı kimseleri gördü�ü zaman Resulullahı böyle yaparken görmedim
 
demi�, öyle ise neye nehy etmiyorsun denilmesine kar�ı da «
 
a� ‰� a� í¤ o� a Û£ � ˆ© ô í� ä¤ è¨ ó= Ç� j¤ †¦ a a¡ ‡� a •� Ü£ ¨ ó6 » va'îdi altına girmekten korkarım. Di�er bir
 
rivayette de bir kulu namaz kılarken nehy etme�i arzu
 
Sh:»5959
 
etmem ve lâkin onlara Resulullahtan gördü�ümü söylerim demi�tir. Yine bu nükte iledir ki �mamı a'zam Ebu
 
Hanîfe «rahmetullahi aleyh» Hazretleri, Kendisine �mam Ebu Yusüf «musallî rüku'dan ba�ını kaldırırken «
 
a� Û Ü£ � è¢ á£ � a ˤ 1¡ Š¤ Û¡ ó » der mi?» diye sordu�u zaman « ‰� 2£ � ¢†¤à�z¤Ûa �Ù�Û b�ä » der diye cevab
 
vermi�, nehyi tasrih eylememi�tir. Sair ıbadetlerden nehiyde namazdan nehye kıyas olunur. Bu babda
 
kavlen nehy ile fı'len ve halen nehiy arasında fark da yoktur. Bir insanı me�gul ederek namazdan, ıbadetten
 
alıkoymak da bu hukmünde dahildir. Oda Ebu Cehil gidi�idir.
 
11.› �o¤í�a�‰�a baksan a -ya'ni bak, gör, dü�ün, bil de haber ver bakalım ne dersin?- 12.
 
 a¡ æ¤ ×� b æ� Ç� Ü� ó a Û¤ è¢ †¨ ô= P a� ë¤ a� ß� Š� 2¡ b Û n£ � ›6ô¨ì¤Ô bu kazıyye �artıyye
 
oldu�undan cezası mahzuftur. «æ b×» « Šßa » zamirleri abde de nehy edene de râci' olabilir. Ve ona
 
göre « �o¤í�a�‰�a » hıtabı da mukabiline teveccüh eder. Abde raci' oldu�u takdirde hıtab, nehy eden tahvil
 
ile telvîn edilmi� olur ki bu daha nüktelidir. Ma'nâ �u olur: Dü�ünsene! Ey namaz kılan bir kulu nehy eden
 
azgın insan! E�er o kul hidayet, do�ruluk, hak üzere gitse yâhud onunla beraber daha yükselerek
 
di�erlerine de takva ile, Allahdan korkup fenalıktan sakınmakla emr etse ne olur? Fena mı olur? Sen onu
 
Allahın iyi, kötü her �ey'i görüyor oldu�unu bilmez de senin nehyini dinler mi sanıyorsun? Nehy eden râci'
 
oldu�u takdirde ise hıtab, yine evvelki siyakta olarak abde müteveccih olup ma'nâ �u olur: Ey o kıraetle
 
me'mur olup da namaz kılan kul! Ya Muhammed! O namazdan nehy eden bu azgın insânı gördün a, �imdi
 
�unu bir dü�ün: e�er öyle azgınlık etmeyip de hakk-u hidayet üzere gitse yâhud namazdan nehy
 
edece�ine Allah korkusiyle korunmak emr etse ne iyi olurdu? O halâ Allahın görüyor oldu�unu bilmedi
 
de�il mi? 13. › �o¤í�a�‰�a -bunda da i ki vecih muhtemildir ve
 
Sh:»5960
 
Peygambere hıtab oldu�una göre �öyle demek olur: baksan a, yâhud gördün a ya Muhammed! Sen do�ru
 
oldu�un, hakkı söyledi�in halde  a¡ æ¤ ×� ˆ£ � ›�l e�er o namazdan nehy eden azgın tekzîb ediyor,
 
inanmıyor  ë� m� ì� Û£ ¨ ›6ó ve öyle tekzîb i le, i ymansızlıkla haktan yüz çeviriyor tersine gidiyorsa eyimi
 
olur? Nehy eden azgına hıtab oldu�una göre de �öyle demek olur: Baksan a, ey okulu namazdan nehy
 
eden azgın! E�er o kul senin nehyini dinleyip hakkı tekzîb etse, namaz kılmayıp tersine gitse eyi mi olur.
 
14.  a� Û� ᤠí� Ȥ Ü� ᤠ2¡ b� æ£ � a Û Ü£ ¨ ›6ô¨Š�í �é bilmedi mi ki her halde Allah görüyor?- sonra
 
kendisine varılacak olan Allah her halde do�ruyu da e�riyi de, iyiyi de, kötüyü de hepsini görür ve herkesin
 
ameline göre cezasını verir. Bu « ¤á �ܤÈ�í ¤á�Û�a » zamiri de « �o¤í�a�‰�a » hıtabının mukabiline âid olarak
 
bir bakıma « † jÇ » e bir bakıma da nehy edene raci'dir. Hıtab nâhîye oldu�u surette « †jÇ » e râci'
 
olup istifhamı inkârî olarak: Okul Allahın hepsini gördü�ünü bilir. Senin nehyini dinlemez ey azgın! Demek
 
olur. Hıtab Peygambere oldu�u surette de nâhîye râci' olup istifhamı takrirî olarak: O azgın hâlâ bilmedi mi?
 
Hâlâ bilmediyse bilsin ki Allah her iki takdirde de hepsini görüp duruyor ya Muhammed! Demek olur ve
 
ikisinde de o azgına tehdidi ifade eder. Ke��afın dedi�i gibi iki �artın ikisinin de cevabı yapmak câiz olsa
 
bile �artların cezaları mahzuf olarak bunun bir cümlei istînâfiyye olması daha muvafıktır. 15.  ×� £ �5›
 
-o azgının halinden red'u tahzirdir. Ya'ni hakikat onun zannetti�i gibi de�il, sakın ›¤å¡÷�Û - « âü»
 
kasem için tavtıedir, ya'ni �ânı ülûhiyyete
 
Sh:»5961
 
kasem olsun, celâlim hakkı için e�er  Û� ᤠí� ä¤ n� 顯› o azgın vaz geçmezse -o isti�na ile tu�yandan, o
 
nehiyden vaz geçip akıllanmazsa ›b¦È�1¤�ä�Û - tenvin, te'kid i çin olan nunı muhaffefeden
 
mübeddeldir. « ¤å�È�1¤�ä¡Û » demektir. Çünkü fi'le tenvin dahil olmaz.
 
SEF�' �iddetle tutup çekmektir, ya'ni muhakkak yakalayıp sürükliyece�iz elbet  2¡ b Û ä£ � ›=¡ò�î¡•b o
 
nasıyeyi -yâhud nâsıyesiyle.
 
NÂSIYE, ma'lûm ki alındaki saç, perçem demektir. Onun bitti�i cebheye, alına, ya'ni alnın üstünde ba�ın
 
ön tarafına dahi ıtlak olunur. Burada murad ba�tan ve dolayısıyle �ahıstan kinayedir. Onun için �u bedel ile
 
iyzah olunuyor: 16. ›7§ò�÷¡Ÿb� §ò�2¡‡b�× §ò�î¡•b�ã Yalancı, hatîekâr: Cânî bir nâsıyeyi -bu
 
bedelin nekire olarak getirilmesi emsaline ta'mim i çindir. 7§ò �÷¡Ÿb� P§ò�2¡‡b�× ile tavsifi de hem
 
nekirenin ma'rifeden bedeliyyetini tashih, hem sürüklenmenin ılletini beyan hem de sürüklenecek
 
nâsıyeden murad nefsi �ahsı oldu�unu iyzahtır. Zira yalanı söyliyen hatîeyi, cinâyeti i�liyen odur. Maamafih
 
kinaye hakikatin de iradesine mani' olmaz. 17.  Ï� ܤ î� †¤ Ê¢ ã� b …¡ í� é¢ = › O vakıt ça�ırsın o nadîsini
 
-NÂDÎ halkın me�veret gibi, bir �ey için konu�mak üzere bir yere toplanmaları ma'nasına nedveden gelir.
 
Netekim islâmdan evvel Mekkede Kurey�in toplandı�ı parlaman binasına «Darünnedve» denilirdi. Nâdî
 
orada ve o gibi yerlerde toplanan hey'ettir ki bezm, meclis, mahfil, kongre, parlaman ta'birleri gibidir. Yeni
 
Türkçede bu gibi büyük ictima'lara eski bir ta'bir ile kurultay denilmek �ayi' oldu�u için «
 
Ï� ܤ î� †¤ Ê¢ ã� b …¡ í� é¢ = » ça�ırsın kurultayını diye terceme olunmak zamanımız �ivesine daha uygun gelir.
 
Tirmizîde
 
Sh:»5962
 
de rivayet olundu�u üzere Ebucehil, nâdîce ekseriyyet kendisinin oldu�unu söyledi�i cihetle bu âyetle ona
 
i�aret olunmu�, �u cevab ile kar�ılanmı�tır: 18.  � ä� †¤ Ê¢ a Û OE£ � 2� b ã¡ î� ò� = › -ZEBÂNÎ, ZEBAN�YE,
 
azâb melâikelerine isim olmu�tur. Demi�lerdir ki asıl lûgatte �urda, ya'ni zabıta kuvveti demektir. Lâfzı
 
cemi'dir. Ba'zıları abadîd gibi lâfzından müfredi yoktur demi�ler, ba'zıları da müfredi zibniyye yâhud zibniy
 
demi�ler ki defi' ma'nasına zebne nisbet demektir. Buna göre cem'inde zebâniye « b í » nın te�dîdiyle
 
olmak lâzım gelirse de tahfif olunmu� demektir. Bu zebânîlerin da'vetinden anla�ılır ki o yalancı, cânî
 
nâsıye Cehenneme sürüklenecektir. 19. «SECDE AYET�D�R»  ×� £ �5 6 › Sakın -tahzir üzerine tahzirdir.
 
›¢é¤È¡À¢mü�  ona i taat etme -öyle müsta�ni yalancı, cânî, namazdan nehy eder azgını dinleme,
 
rabbına i taatle okumakta sebat eyle › ¤†¢v¤a�ë ve secde et- rabbının emrine i nkıyad i le oku ve
 
secdeye devam et › %›¤l¡Š�n¤Óa�ë ve yakla� -secde i le, namaz i le ve yakınlı�a sebeb olan
 
sair ibadet ve ubudiyyet ile kulluk ederek biz rabbına yakla�. Çünkü hadîsi sahihte de vârid oldu�u üzere «
 
¥† ¡ub� �ì¢ç�ë ¡é¡£2�‰ ó¨Û ¡a ¢†¤j�ȤÛa ¢æì¢Ø�í b�ß ¢l�Š¤Ó�a = kulun rabbına en yakın
 
olabilece�i hal secde ederkendir». Bir hadîsi kudsîde de «
 
� ü í� OE� a 4¢ a Û¤ È� j¤ †¢ í� n� Ô� Š£ � l¢ a¡ Û� ó£ � 2¡ b Û ä£ � ì� a Ï¡ 3¡ y� n£ ¨ �ë ¢é�Ȥà� ¢æì¢×�a ó
 
ƒÛa ¢é�j¤Ü�Ó �ë ¢ê�Š�–�2 = Kul bana fazla ıbadetlerle mütemadiyen yakla�ır o derece ki nihayet
 
ben onun i�itti�i kula�ı, gördü�ü gözü, duydu�u kalbi olurum, benimle e�idir, benimle görür, benimle
 
duyar» buyurulmu�tur. Burada secde yukarıdaki salât karînesiyle namaz ma'nasına olmak dahi muhtemil
 
ise de hakikati üzere bilhassa kendi ma'nasında olmak daha zâhirdir. Zira « ¤l¡Š�n¤Óa�ë» namaz ve sair
 
envai kurbete �amildir. Secdenin ayrıca tahsıysı
 
Sh:»5963
 
« ¢æì¢Ø�í b�ß ¢l�Š¤Ó ¡a » hadîsi mucebince ehemmiyetini tansıystir. Çünkü secde bütün yakınlı�ın
 
esası olan hudu' ve inkıyadın ekmel suretidir. Sahîhaynde sâbit oldu�u üzere aleyhissalâtü vesselâm «
 
a¡ ‡� a a Û £ � à� b¬ õ¢ a 㤠’� Ô£ � o¤ = » da ve bu Sûrede tilâvet secdesi yapmı�tır. Biz de okuyalım, Allahü
 
ekber diyüp secdeye kapanalım ve Allaha peyderpey yakınlı�a çalı�alım, nihayet dönü� onadır.
 

13.41, 27 Mart 2012 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Alak

Tin Suresi Alak Suresi Kadir Suresi
Ayetlerin mealleri ve tefsirleri:1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 -8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19



Header blue
Kur'an-ı Kerim Orjinal Metin .

6. كَلَّا إِنَّ الْإِنسَانَ لَيَطْغَى

7. أَن رَّآهُ اسْتَغْنَى

8. إِنَّ إِلَى رَبِّكَ الرُّجْعَى

9. أَرَأَيْتَ الَّذِي يَنْهَى

10. عَبْداً إِذَا صَلَّى

11. أَرَأَيْتَ إِن كَانَ عَلَى الْهُدَى

12. أَوْ أَمَرَ بِالتَّقْوَى

13. أَرَأَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّى

14. أَلَمْ يَعْلَمْ بِأَنَّ اللَّهَ يَرَى

15. كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعاً بِالنَّاصِيَةِ

16. نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ

17. فَلْيَدْعُ نَادِيَه

18. سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَ

19. كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ

[[Image:{{{image}}}|22px]]   

{{{content}}}


Header blue
Türkçe Transkriptli Metin .
Kurann   

Bismillahirrahmânirrahîm


1, 2. Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı "alak" dan yarattı.

3. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.

4, 5. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.

6, 7. Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.

8. Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir.

9, 10. Sen, namaz kıldığında kulu (bundan) engelleyeni gördün mü?

11, 12. Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidâyet üzere ise; ya da takvayı (Allah'a karşı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa!?

13. Ne dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamış ve yüz çevirmişse!?

14. O Allah'ın, her şeyi gördüğünü bilmiyor mu?

15, 16. Hayır! Andolsun, eğer vazgeçmezse, muhakkak onu perçeminden; o yalancı, günahkâr perçeminden yakalarız.

17. Haydi, taraftarlarını çağırsın.

18. Biz de zebânileri çağıracağız.

19. Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş.