Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Asım IV.Bölüm Asım Bayrak
Mehmet Akif Ersoy
Asım VI.Bölüm

4'lü Tablo Sunumu[]

Şiir Metni
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Osmanlıca

Hekimin hâzıkı bilmem nereden celbedilir.

Meselâ büdce hesâbâtını yoktur çıkaran...

Hekimin uzmanı bilmem nereden getirtilir.

Meselâ bütçe hesaplarım yoktur çıkaran...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Hadi mâliyyeye gelsin bakalım Mösyö Loran.

Hani tezgâhlannız nerde?

Hadi maliyeye gelsin bakalım Mösyö Loran.

Hani tezgahlarınız nerde?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Sanâyi´ nerde?

Ya Brüksel´de, ya Berlin´de, ya Mançester´de!

Sanayi nerde?
Ya Brüksel'de, ya Berlin'de, ya Mançester'de!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Biz ne müftî, ne imam istemişiz Avrupa´dan;

Ne de ukbâda şefâ´at dileriz papa´dan

Biz ne müftü, ne imam istemişiz Avrupa'dan;

Ne de âhirette şefaat dileriz Papa'dan.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Siz gidin bunları ıslâha bakın peyderpey;

Hocadan, medreseden vazgeçiniz, Vâlî Bey!"

Siz işte sırayla bunları, düzeltmeye bakın;

Hocayı, medreseyi, Vali Bey, bırakın!"

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Ne dedin fıkrama?

-A´lâ!Beni habtettin, İmam!

Ne dedin fıkrama?

- Çok güzel! Beni susturdun, İmam!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Yola gel şöyle biraz, neydi o sözler?

- Be Hocam,

- Yola gel şöyle biraz, neydi o sözler?

- Be Hocam,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Sana biz medresenin hizmeti hiç yok demedik;

Bir bedâhet bu ki inkâra çalışmak delilik.

Sana biz medresenin hizmeti hiç yok demedik;

Bu apaçık gerçeği inkâra çalışmak delilik.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Halkı irşâd edecek var mı ya sizden başka?

Onu insan bile saymaz mütefekkir tabaka!

Halka doğru yolu gösterecek var mı ya sizden başka?

Onu insan yerine koymaz aydın tabaka?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Köylüden milletin evlâdı kaçarken yan yan,

Sizdiniz köydeki unsurla beraber yaşıyan.

Köylüden milletin evlâdı kaçarken yan yan,

Sizdiniz köydeki insanlarla birlikte yaşayan.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Rûhunuz halkımızın, köylümüzün rûhuna denk;

Sözünüz bir, özünüz bir, o ne mes´ûd âhenk!

Ruhunuz halkımızın, köylümüzün ruhuna denk;

Sözünüz bir, özünüz bir, o ne mutluluk verici uygunluk!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Biz bu âhengi harâb etmiyecektik ettik;

Kapanır türlü değil açtığımız kanlı gedik.

Biz bu uyumluluğu bozmayacaktık, bozduk;

Kapanır türlü değil açtığımız kanlı gedik.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Ne kadar benziyoruz şimdi sakat bir duvara...

Vahdetin tertemiz alnında ne çirkin bu yara!

Ne kadar benziyoruz şimdi sakat bir duvara...

Vahdetin tertemiz alnında ne çirkin bu yara!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Hadi iş gör bakalım, var mı ki imkân? Nerde!

İkilik azmine hâil kesilir her yerde.

Hadi iş gör bakalım, var mı ki imkân? Nerde!

İkilik, azmine engel olur her yerde.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Ne desek dinlemiyor, nâfile, bir kimse bizi.

- Uydurun siz de, beyim, halka biraz kendinizi.

Ne desek boşuna, dinlemiyor kimse bizi.

- Uydurun siz de, beyim, halka biraz kendinizi.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Haklısın.

- Aykırı gitmekle bu yol hiç çıkmaz.

- Haklısın.

- Aykırı gitmekle bu yol hiç çıkmaz.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
- Konya´daydım...

- Haberim yok, ne zaman?

- Bıldır yaz.
- Konya'daydım...'- Haberim yok, ne zaman?'- Geçen yaz.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Şehri az çok bilir, etrâfznı pek bilmezdim;

Bâri bir köyleri görsem, diye çıktım, gezdim.

Şehri az çok bilir, çevresini pek bilmezdim;

Hiç değilse bir köyleri görsem, diye çıktım, gezdim.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Yolda duydum ki: Filân nâhiyenin a´yânı,

Üç gün evvel koyuvermiş hoca bilmem filânı;

Yolda duydum ki: Filan nahiyenin ileri gelenleri,

Üç gün evvel kovuvermiş öğretmen bilmem filânı;

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Herkes evlâdını almış, kapatılmış mekteb.

Çok fena şey! Hele bir anlıyalım, neydi sebeb.

Herkes çocuklarını almış, kapatılmış okul.

Çok kötü şey! Hele bir anlayalım, neydi sebep.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Hiç işim yok bu da oldukça mühim doğrusu ya,

Gidecek yolcu da var, akşama indik oraya.

Hiç işim yok, bu da oldukça önemli doğrusu ya,

Gidecek yolcu da var, akşama indik oraya.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Yatsıdan sonra ahâli "bize va´zet" dediler;

Çektiler altıma bir cıllığı çıkmış minder.

Yatsıdan sonra halk "bize va'zet" dediler;

Çektiler altıma eski püskü bir minder.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Tahta sordum, silinip çevre kadar yenlerle,

Geldi, tâ göğsüme yaslandı sakat bir rahle.

Tahta sordum, silinip çevre kadar yenlerle,

Geldi, tâ göğsüme yaslandı sakat bir rahle.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Evvelâ hamdeleden, salveleden başlıyarak

Girmeden maksada dîbâceyi serdim çabucak.

Önce Allah'a hamd ve peygambere selâmdan başlayarak,

Esas maksattan önce bir giriş yaptım çabucak.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

İlme kıymet veren âyâtı, ehâdîsi bütün,

Okudum, hâsılı bülbül gibi öttüm ben o gün.

İlme değer veren âyetleri, hadisleri bütün,

Okudum, kısacası bülbül gibi öttüm ben o gün.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Sonra, te´yîd-i İlâhî olacak besbelli,

Öyle bir maskara ettim ki o hâin cehli,

Sonra, Allah'ın yardımı ile olacak besbelli,

Öyle bir maskara ettim ki o hâin cehaleti,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Hani kendim de beğendim.

-Adam, anlat, ne dedin?

Hani kendim de beğendim.

- Adam, anlat, ne dedin?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Biri aklımda değil.

- Öyle mi?

- Biri aklımda değil.

- Öyle mi?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Baktım sadetin tam zamanıydı, ahâlîye çevirdim yüzümü;

Açtım artık bu sefer ağzımı, yumdum gözümü:

- Baktım aslı konuya girmenin tam zamanıydı, halka çevirdim yüzümü;

Açtım artık bu sefer ağzımı, yumdum gözümü:

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Hiç muallim kovulur muymuş, ayol, söyleyiniz?

O sizin devletiniz, ni´metiniz, herşeyiniz.

Hiç öğretmen kovulur muymuş, ayol, söyleyiniz?

O sizin devletiniz, nimetiniz, her şeyiniz.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Hoca hakkıyle beraber gelecek hak var mı?

Sizi mîzâna çekerken bunu sormazlar mı?

Hoca hakkıyla bir tutulabilecek hak var mı?

Sizi âhirette hesaba çekerken bunu sormazlar mı?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Müslüman, elde asâ, belde divit, başta sarık;

Sonra, sırtında, yedek şaplı beş on deste çarık;

Müslüman, elde değnek, belde divit, başta sarık;

Sonra sırtında, yedek, şaplı ben on deste çarık;

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Altı aylık yolu, dağ taş demeyip, çiğneyerek

Çin-i Mâçin´deki bir ilmi gidip öğrenecek.

Altı aylık yolu, dağ taş demeyip, çiğneyerek,

Çin'de veya ne kadar uzakta olsa da bir ilmi gidip öğrenecek.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Hiç düşünmek de mi yoktur, be adamlar, bu ne iş?

En büyük tâli´i Mevlâ size ihsân etmiş,

Hiç düşünmek de mi yoktur, be adamlar, bu ne iş?

En büyük şansı Allah size vermiş,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Hem de ta olduğunuz mevkie göndermişken;

Teptiniz kendi gelen ni´meti sersemlikten!

Hem de ta yaşadığınız yere göndermişken;

Teptiniz kendi gelen nimeti sersemlikten!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Çok zaman geçmiyecektir ki bu nankörlüğünüz,

Ne felâketlere meydan verecektir görünüz!

Çok zaman geçmeyecektir ki bu nankörlüğünüz,

Ne felâketlere meydan verecektir görünüz!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Köylerin yüzde bugün sekseni, hattâ, hocasız;

Siz de onlar gibi câhil kalarak anlayınız!

Köylerin yüzde bugün sekseni,hattâ, öğretmensiz;

Siz de onlar gibi câhil kalarak anlayınız!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Bir hatâ oldu, deyip şimdi peşîmansınız a...

Ne çıkar? Gitti giden, kıydınız evlâdınıza...

Bir yanlışlık oldu, deyip şimdi pişmansınız a...

Ne çıkar? Gitti giden, kıydınız çocuklarınıza...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Buna benzer daha bir hayli savurdum, estim.

Ses, nefes hepsi tükenmişti, nihâyet kestim.

Buna benzer daha bir hayli savurdum, estim.

Ses, nefes hepsi tükenmişti sonunda kestim.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Sanıyordum ki duâdan koca mescid inler.

Umduğum çıkmadı hiç: Pek yavaş âmin dediler.

Sanıyordum ki duadan koca mescid inler...

Umduğum çıkmadı hiç: Çok yavaş âmin dediler.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Çekiverdim o zaman ben de hemen Fâtiha´yı.

Yatacağımız odanın sâhibi Mestanlı Dayı,

Çekiverdim o zaman ben de hemen Fâtiha'yı.

Yatacağımız odanın sahibi Mestanlı Dayı,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Getirirken beni, sağ elde fener, mescidden;

"Gürül gürül okuyor hep, gürül gürül okuyor;

Getirirken beni, sağ elde fener, mescidden;

"Gürül gürül okuyor hep, gürül gürül okuyor;

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Yanıl da bir, deli oğlan, baban mezarda mı, sor!"

Deyivermez mi, ne dersin?

- Ama pek hoş cidden.

Yanıl da bir, deli oğlan, baban mezarda mı sor!"(l)

Deyivermez mi, ne dersin?

- Ama pek hoş cidden.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Bunu duydum zehir içmiş gibi sersemleştim...

Eve geldik herifin kalbini artık deştim.

- Bunu duydum zehir içmiş gibi sersemleştim...

Eve geldik, herifin kalbini artık deştim.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Ne de çok şey biliyormuş, be Hocam, köylü meğer!

- Öyledir

- Sen de şaşarsın, hani, söylersem eğer:

Ne de çok şey biliyormuş, be Hocam; köylü meğer!

- Öyledir

- Sen de şaşarsın, hani, söylersem eğer.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Anladım: Bilmiyecek tilki onun bildiğini.

- Hadi naklet bakalım şimdi şu bilgiçliğini?

- Dedi:

Anladım: Bilmeyecek tilki onun bildiğini.

- Hadi naklet bakalım şimdi şu bilgiçliğini?

- Dedi:

örnek osmanlıca مقدمة

" Fetvâyı veren mahkeme, yanlış, gerçek

İki da´vâcı ne söylerse bütün dinliyecek.

"Hükmü veren mahkeme, yanlış, gerçek,

İki da'vâcı ne söylerse bütün dinleyecek.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

O zaman kestiği parmak acımaz, âmennâ...

Ama hep bir tarafın ağzına bakmak o fenâ.

O zaman kestiği parmak acımaz, kabul...

Ama hep bir tarafın ağzına bakmak, o kötü.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Benim arkamdaki düşman bana mevlid mi okur?

Dur ki ben söyliyeyim bir de, kuzum, sen hele dur!

Benim arkamdaki düşman bana mevlid mi okur?

Dur ki ben söyleyeyim bir de, kuzum, sen hele dur!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Köylü câhilse de hayvan mı demektir? Ne demek!

Kim teper ni´meti? İnsan meğer olsun eşşek.

Köylü câhilse de hayvan mı demektir? Ne demek!

Kim teper nimeti? İnsan meğer olsun eşşek.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Koca bir nâhiye titreştik odunsuz yattık;

O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık.

Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık;

O büyük okulu gördün ya, kışın biz yaptık.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Kimse evlâdını câhil komak ister mi ayol?

Bize lâzım iki şey vaı: Biri mektep, biri yol.

Kimse evlâdını cahil yetiştirmek ister mi ayol?

Bize gerekli iki şey var. Biri okul, biri yol.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Niye Türk´ün canı yangın, niye millet geridir;

Anladık biz bunu, az çok senelerden beridir.

Niye Türk'ün canı yangın, niye millet geridir;

Anladık biz bunu, az çok, senelerden beridir.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Sonra baktık ki hükûmetten umup durdukça,

Ne mühendis verecekler bize, artık ne hoca.

Sonra baktık ki hükümetten umup durdukça,

Ne mühendis verecekler bize, artık, ne hoca. (1). Babası orada gömülmüş zannederek bir mezar başında Kur'an okuyan kimseler için söylenen bir deyim.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Para bizden, hoca sizden deyiverdik... O zaman,

Çıkagelmez mi bu soysuz, aman Allah´ım aman!

Para bizden, hoca sizden deyiverdik... O zaman,

Çıkagelmez mi bu soysuz, aman Allah'ım aman!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Sen, oğul, ezbere çaldın bize akşam, karayı...

Görmeliydin o muallim denilen maskarayı.

Sen, oğul, ezbere çaldın bize akşam, karayı...

Görmeliydin o öğretmen denilen soytarıyı.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Geberir, câmie girmez, ne oruç var, ne namaz;

Gusül abdestini Allah bilir amma tanımaz.

Geberir, camiye girmez, ne oruç var, ne namaz;

Gusül abdestini Allah bilir ama tanımaz.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Yelde izler bırakır gezdi mi bir çiş kokusu;

Ebenin teknesi ömründe pisin gördüğü su!

Yelde izler bırakır gezdi mi bir çiş kokusu;

Ebenin teknesi ömründe pisin gördüğü su!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Kaynayıp çifte kazan, aksa da çamçak çamçak

Bunu bilmem ki yann hangi imam paklıyacak?

Kaynayıp çifte kazan, aksa da çamçak çamçak,

Bunu bilmem ki yarın hangi imam paklayacak?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Huyu dersen, bir adamcıl ki sokulmaz adama...

Bâri bir parça alsaydı ya son son, arama!

Huyu dersen, bir adamcıl ki sokulmaz adama...

Bari bir parça alışsaydı ya son son, arama!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Yola gelmez şehirin soysuzu, yoktur kolayı.

Yanılıp hoşbeş eden oldu mu, tınmaz da ayı,

Yola gelmez şehirin soysuzu, yoktur kolayı.

Yanılıp hoşbeş eden oldu mu, tınmaz da ayı,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Bir bakar insana yan yan ki, uyuz olmuş manda,

Canı yandıkça, döner öyle bakar nalbanda.

Bir bakar insana yan yan ki, uyuz olmuş manda,

Canı yandıkça, döner öyle bakar nalbanda.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Bir selâm ver be herif. Ağzın aşınmaz ya... Hayır,

Ne bilir vermeyi hayvan, ne de sen versen alır.

Bir selâm ver be herif! Ağzın aşınmaz ya...

Hayır, Ne bilir vermeyi hayvan, ne de sen versen alır.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Yağlı yer, çeşmeye gitmez; su döker, el yıkamaz;

Hele tırnakları bir kazma ki insan bakamaz.

Yağlı yer, çeşmeye gitmez; su döker, el yıkamaz;

Hele tırnakları bir kazma ki insan bakamaz.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Kafa onnan gibi, lâkin, o bıyık hep budanır;

Ne ayıptır desen anlar, ne tükürsen utanıı:

Kafa orman gibi, fakat, o bıyık hep budanır;

Ne ayıptır desen anlar, ne tükürsen utanır.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Tertemiz yerlere kipkirli fotinlerle dalar;

Kaldırımdan daha berbâd olur artık odalar;

Tertemiz yerlere kipkirli botlarla dalar;

Kaldırımdan daha berbâd olur artık odalar;

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Örtü, minder bulanır hepsi, bakarsın, çamura.

Su mühendisleri gelmişti... Herifler gâvur a,

Örtü, minder bulanır hepsi, bakarsın, çamura.

Su mühendisleri gelmişti... Adamlar gâvur a,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Neme lâzım bizi incitmediler zeıre kadar;

İnan oğlum, daha insaflı imiş çorbacılar!

Neme lâzım bizi incitmediler zerre kadar;

İnan oğlum, daha insaflı imiş çorbacılar!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Tatlı yüz, bal gibi söz... Başka ne ister köylü?

Adam aldatmayı a´lâ biliyor kahbe dölü!

Tatlı yüz, bal gibi söz... Başka ne ister köylü?

Adam aldatmayı çok iyi biliyor kahbe dölü!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Ne içen vardı, ne seccâdeye çizmeyle basan;

Ne deyim dinleri bâtılsa, herifler insan.

Ne içen vardı, ne seccadeye çizmeyle basan;

Ne deyim dinleri bâtılsa, herifler insan.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Hiç ayık gezdiği olmaz ya bizim farmasonun...

İçki yüzler suyu, ahlâkını bir bilsen onun!

Hiç ayık gezdiği olmaz ya bizim farmasonun... (1)

İçki yüzler suyu, ahlâkını bir bilsen onun!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Şimdi ister beni sen haklı gör, ister haksız,

Öyle devlet gibi, ni´met gibi lâflar bana vız!

Şimdi ister beni sen haklı gör, ister haksız,

Öyle devlet gibi, ni'met gibi lâflar bana vız!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

İlmi yuttursa hayır yok bu musîbetlerden...

Bırakın oğlumu, câhilliğe râzıyım ben. "


- Hakkı var.

İlmi yuttursa hayır yok bu musibetlerden...

Bırakın oğlumu, cahilliğe razıyım ben."

- Hakkı var.
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Pek güzel amma, bu işin yok ki sonu.

Kapadck mektebi, kovduk diyelim farmasonu,

- Pek güzel ama, bu işin yok ki sonu.

Kapadık okulu kovduk diyelim farmasonu,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Başı boş köylünün evlâdını kimler yedecek?

Adam ister ona insanlığı telkîn edecek.

Başı boş köylünün çocuğuna kimler kılavuzluk edecek?

Adam ister ona insanlığı aşılayacak.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Bunu nerden bulalım? Kimlere ısmarlıyalım?

Önce kaç tezgâhımız var, bakalım, bir sayalım...

Bunu nerden bulalım? Kimlere ısmarlıyalım?

Önce kaç tezgâhımız var, bakalım,bir sayalım...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Pek uzun boylu hesâb etme, nedir mes´ele ki?

Herkesin bildiği şey: Medrese bir, mektep iki.

- Çok uzun boylu hesâb etme, nedir mes'ele ki?

Herkesin bildiği şey: Medrese bir, okul iki.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- İşte arz eyliyorum zât-ı fazîlânenize:

İkisinden de hayır yok bu şerâitle bize.

- İşte sunuyorum faziletli zâtınıza

Bu şartlar altında ikisinden de hayır yok bize.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Gâlibâ sen yeniden kızdıracaksın Köse?yi;

Söyle, mîrasyedi bey, kimdi yıkan medreseyi?

- Gâlibâ sen yeniden kızdıracaksın Köse'yi;

Söyle, mirasyedi bey, kimdi yıkan medreseyi?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Biz miyiz, siz misiniz? Sizsiniz elbet... - Elbet!

- Yıktınız kazmaya kuvvet, ne de sür´atle! - Evet.

Biz miyiz, siz misiniz? Sizsiniz elbet... - Elbet!

- Yıktınız kazmaya kuvvet, ne de sür'atle! - Evet.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Bir hünermiş gibi ikrâr ediyor ağzıyle...

- Çünkü mektep yapacaktık onun enkâzıyle.

- Marifetmiş gibi kabul ediyor ağzıyle...

- Çünkü okul yapacaktık onun enkazıyle. (1) Farmason: Mason, dinsiz.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
- Çünkü mektep yapacakmış!.. Ne kolay söylemesi!'''Bir kümes yaptığın var mı ki, bir kaz kümesi?

- Çünkü okul yapacakmış!.. Ne kolay söylemesi!

Bir kümes yaptığın var mı ki, bir kaz kümesi?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- İnkılâb ümmetinin şânı yakıp yıkmaktır.

- Size çılgın demiyen varsa, kuzum, ahmaktır.

- İnkılâb ümmetinin şanı yakıp yıkmaktır.

- Size çılgm demiyen varsa, kuzum, ahmaktır.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir?

Onu en çolpa herifler de, emîn ol, becerir.

Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir?

Onu en becereksiz herifler de, emin ol, becerir.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Sâde sen gösteriver "işte budur kubbe!" diye;

İki ırgadla iner şimdi Süleymâniyye.

Yalnızca sen gösteriver "işte budur kubbe!" diye;

İki işçiyle yıkılır şimdi Süleymaniye.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhat, o zaman,

Bir Süleyman daha lâzım yeniden bir de Sinan.

Ama gel yapalım dendi mi, heyhat o zaman,

Bir Süleyman daha lâzım yeniden bir de Sinan.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok.

Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun, karnım tok!

Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok.

Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun, karnım tok!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Ötmeyin nâfile baykuş gibi karşımda, susun!

- Mürteci´sin be İmam?

Ötmeyin boşuna baykuş gibi karşımda, susun!

- Gericisin be İmam?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Mürteci´im, hamdolsun.

- Hele bak hamd ediyor!


-Hamd ediyorsam, yeridir.

- Gericiyim, Allah'a şükür.

- Hele bak şükrediyor!

- Şükrediyorsam, yeridir:

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

-Şâfi´î´nin mi, kimindir o şiir?

- Hangi şiir?

Şâfi'î'nin(l) mi, kimindir o şiir?

- Hangi şiir?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Hani "Peygamber´in evlâdını candan sevmek, Râfızîlikse...

- Evet,

- "Yerde beşer, gökte melek

- Hani "Peygamber'in çocuklarını candan sevmek, Râfızîlikse...(2)

- Evet,

- "Yerde insan, gökte melek,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Râfızîdir bu, desin hepsi de hakkımda benim,

Ben oyum, işte... " diyor...

Râfızîdir bu, desin hepsi de hakkımda benim,

Ben oyum, işte..." diyor...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Bildim, evet.

- Kâili kim?

- Bildim, evet.

- Söyleyeni kim?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Şâfı´î zannederim, neyse, fakat maksadınız?

Şunu lûtfen bana teşrîh ediniz, anlatınız.

- Şâfi'î sanıyorum, neyse, fakat nedir amacınız?

Şunu lütfen bana açıklayınız, anlatınız.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Yıkılan yurduma cennet diyemem, ma´zûrum;

'Hani ma´mûre? Harâbeyle benim neydi zonım?

- Yıkılan yurduma cennet diyemem, ma'zûr görün; {1) Şafiî: 767 - 820 yıllan arasında yaşayan ünlü hadis, tefsir ve fıkıh âlimi Şafiî mezhebinin imamı. Tıp, şiir ve edebiyatta da çok ilendir. (2) Rafızilik Şia mezhebinin bir kolu. Kelime, Uz. Ali'ye İslâm'ı ölçüyü asan sevgi, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve diğer sahabilerden bir çoğu hakkında nefret ve düşmanlık beslemek anlamına gelmektedir.

Hani nerde yurdun imarı? Harabeyle benim neydi zorum?


İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Heybe sırtında "adâlet" dilenirken millet,

Müsterîh olmanın imkânı mı var, insâf et?

Heybe sırtında "adalet" dilenirken millet,

Huzur içinde olmanın imkânı mı var, insaf et?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

" Yaşasın!" ma´cunu a´lâ idi, yut, keyfine bak!

Tutmuyor şimdi, fakat, bin yala parmak parmak.

" Yaşasın!" afyonu(l) çok güzeldi, yut, keyfine bak!

Tutmuyor şimdi, fakat, bin yala parmak parmak.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Neye tiryâkisi oldun bu kadar sen de ayol?

Tutmuyor, çünkü alıştın... Yemeyeydin bol bol.

- Neye tiryakisi oldun bu kadar sen de ayol?

Tutmuyor, çünkü alıştın... Yemeyeydin bol bol.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Hem bizim ma´cunu pek hırpalamak doğru mu ya?

- Dur canım! Ben kızarım böyle vakitsiz şakaya...

Hem bizim afyonu bu kadar hırpalamak doğru mu ya?

- Dur canım! Ben kızarım böyle vakitsiz şakaya...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Sözü tekmîl edeyim...

- Sonra bitir, dinle biraz:

Bir yutar, beş yutar, afyonkeşi afyon tutmaz;

Sözümü bitireyim...

- Sonra bitir, dinle biraz:

Bir yutar, beş yutar, afyon düşkününü afyon tutmaz;
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Der ki: Toprak mı, ne zıkkım bu, varıp anlamalı.

Açılır kurna başından, sıyırır peştemalı,

Der ki: Toprak mı, ne zıkkım bu, varıp anlamalı.

Açılır kurna başından, sıyırır peştemalı,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Nalının sırtına atlar, sürerek doğru gider,

Hangi attarsa, bulur."Tutmadı yâhu, yine!" der.

Nalının sırtına atlar, sürerek doğru gider,

Hangi baharatçıysa, bulur: "Tutmadı yahu, yine!" der.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Gülmeden çatlaya dursun biriken çarşı, pazar;

"Bu kadar tuttuğu yetmez mi kuzum?" der attar.

Gülmekten çatlayadursun biriken çarşı, pazar,

"Bu kadar tuttuğu yetmez mi kuzum?" der baharatçı.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Siz de artık uzun etmektesiniz, hem pek uzun;

Üç saat esnemeden dinlediğim nutkunuzun,

Siz de artık uzun etmektesiniz, hem çok uzun;

Üç saat esnemeden dinlediğim nutkunuzun,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

" Yaşasın!" ma´cunu peymâne-i ilhâmı bütün,

Hani, sarhoş kuşa döndün, mütemâdî öttün!

"İlham kadehi işte o "Yaşasın!" afyonudur bütün,

Hani, sarhoş kuşa döndün, sürekli öttün!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Bırak oğlum, yeter artık şakanın vakti değil.

- Sen de, öyleyse, bizim ma´cuna baş kesmeyi bil!

- Bırak oğlum, yeter artık, şakanın vakti değil.

- Sen de, öyleyse, bizim afyon karşısında boyun eğmeyi bil!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Sâde bir "bal" deyivermekle ağız tatlansa,

Arı uçmuş diye, kaçmış diye hiç çekme tasa.

- Sâde bir "bal" deyivermekle ağız tatlansa,

Arı uçmuş diye, kaçmış diye hiç çekme tasa.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Ağlasın milletin evlâdı da bangın bangır,

'Durma hürriyeti aldık diye, sen türkü çağır!

Ağlasın milletin çocukları da bangır bangır, (1) Burada II. Meşrutiyet devrinde meşrutiyetin ilânım hazırlayanlar tarafından slogan halinde sık sık tekrarlanan, fakat sözde kalan "hürriyet, adalet, kardeşlik, eşitlik" gibi kavramların büyülü tesirine işaret edilmektedir.

Durma hürriyeti aldık diye, sen türkü çağır!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Zulmü alkışlıyamam, zâlimi aslâ sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem...

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ, boğarım...

- Boğamazsın ki!

- Hiç olmazsa yanımdan koğarım.

Biri atalarıma saldırdı mı, hattâ, boğarım...

- Boğamazsın ki!

- Hiç olmazsa yanımdan koğarım.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;

Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.

Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;

Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle

Doğduğumdan beridir âşıkım bağımsızlığa,

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın zincir

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boynum.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,

Onu dindirnıek için kamçı yerim, çifte yerim.

Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Adam aldımıa da geç git, diyemem, aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.

Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu...

İrticâın şu sizin lehçede ma´nâsı bu mu?

Zâlimin düşmanıyım ama severim zulme uğrayanı...

Gericiliğin şu sizin dilinizde manâsı bu mu?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Yok canım! - Yok deme!

- İfrât ediyorsun Köse... - Yâ?

- Yok canım! - Yok deme!

- Aşırıya gidiyorsun Köse... -Yâ?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

İşte ben mürteci´im, gelsin işitsin dünyâ!

Hem de baç mürteci´im, patlasanız çatlasanız!

İşte ben gericiyim, gelsin işitsin dünya

Hem de baş gericiyim, patlasanız çatlasanız!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Hadi kânûnunuz assın beni, yâhud yasanız!

- Yasa yok şimdi.

Hadi kanununuz assm beni, yahut yasanız!

- Yasa yok şimdi.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Neden, bitti mi?

- Çoktan bitti.

- Neden, bitti mi?

- Çoktan bitti.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Dede Cengiz ya ?

- Bırak, derdimi deştin: Gitti!

- Dede Cengiz(l) ya?

- Bırak, derdimi deştin: Gitti!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Getirir yine lâzımsa...

- Hayır, gitti gider.

- Getirir yine gerekliyse...

- Hayır, gitti gider.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
-Deme oğul!

- Ya bizim düşmanımızmış o meğer...

- Deme oğlum!

- Ya bizim düşmanımızmış o meğer...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Dedenizdir diye bir kahbe çıfıtmış yamayan...

'- Size hâ?' - Öyle ya, çok geçmedi lâkin, aradan,

Dedenizdir diye bir kahbe Yahudiymiş(2) yamayan...

-Sizehâ? - Öyle ya, çok geçmedi fakat, aradan,

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Geldi bir başka gâvurcuk, dedi "Cengiz´le, ayol,

Bu hısımlık nereden çıktı ki, siz Türk, o Moğol!.. "

Geldi bir başka gâvurcuk, dedi "Cengiz'le, ayol,

Bu akrabalık nereden çıktı ki, siz Türk, o Moğol!.."

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Sonra?.. -Hiç! -Hiç mi?

- Sönüp gitti o kızgın piyasa.

- Sonra?.. -Hiç! - Hiç mi?

- Sönüp gitti o kızgın piyasa.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Hem de bir püfle!

- Evet, şimdi ne hâkan, ne yasa!

- Hem de bir püfle!

- Evet, şimdi ne hakan, ne yasa! (3)

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Kimse ma´kul kefereymiş, o herif.

- Sorma Köse´m...

- Çok şükür sizde de pek yok değil amma sersem!

- Kimse aklı başında kâfirlerden biriymiş, o herif.

- Sorma Köse'm...

- Çok şükür sizde de pek yok değil, ama sersem!
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- İğnelersin şu benim neslimi yüz buldukça,

Sana elmas gibi hürriyeti kim verdi, Hoca?

- İğnelersin şu benim neslimi yüz buldukça,

Sana elmas gibi hürriyeti kim verdi, Hoca?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Ne yaman şeydi unuttun mu o istibdâdı?

Hep fecâyi´di, hayâtın hele hiç yoktu tadı.

Ne yaman şeydi unuttun mu o baskı dönemini?

Hep feci olaylar yaşandı, hayatın hele hiç yoktu tadı.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Milletin benzi sararmış, işitilmezdi refâh;

Her nefes dört elifin sırtına binmiş bir "âh!" O ne günler...

Milletin benzi sararmış, işitilmezdi refah;

Her nefes dört elifin sırtına binmiş bir "âh!"

O ne günler...

(1) Cengiz: II. Meşrutiyet devrinde büyük Türk hükümdarları arasında kabul edilen Moğol hükümdarı Cengiz Han. (2) Burada kastedilen "Asya Tarihine Giriş, Türkler ve Moğollar"yazarı Leon Cahun'dur. (3) Burada II. Meşrutiyet devrinde canlandırılmaya çalışılan eski Türkçe kelimelere alaylı bir işaret vardır.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Beni kızdırmaya söyler mahsus,

Yeter artık!

- Beni kızdırmak için söyler özellikle,

Yeter artık!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
- Niye?
- Ezber bilirim hepsini, sus!

- Niye?

- Ezber bilirim hepsini, sus!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Ne tuhafsın! Bana döktürmiyeceksin içimi...

- Yokpaşam, sizde tuhaflık o benim haddim mi?

- Ne tuhafsın! Bana döktürmeyeceksin içimi...

- Yok paşam, sizde tuhaflık, o benim haddim mi?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Müstebiddin de gem almaz soyu çıktın, git git,

Sen ki hürriyet için nefyolunurdun, a tirit!

- Despotun da gem almaz soyu çıktın, git git,

Sen ki hürriyet için sürgün edilirdin, a ihtiyar!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

İşi yok şimdi muhâlifliğe sarmış derdi...

- Hoca rahmetli kerâmet gibi söz söylerdi...

İşi yok, şimdi muhalifliğe sarmış derdi...

- Hoca rahmetli keramet gibi söz söylerdi...

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Bâri tuttun mu?

- Ne mümkün?

- Bari tuttun mu?

- Ne mümkün?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

O zaman nerde akıl?,

- Sonradan geldiği sâbit mi efendimce, nasıl?

O zaman nerde akıl?

- Sonradan geldiği kesin mi efendimce, nasıl?

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Döverim ha!

- Hadi dövmüş kadar ol!

- Döverim ha!

- Hadi dövmüş kadar ol!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Dur be adam,

- Dinle, zevzekliği terk et!

- Dur be adam,

Dinle, zevzekliği bırak!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Sana terk ettim, İmam!

- Ne diyordum be?..

- Sana bıraktım, İmam!

- Ne diyordum be?..

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Ya gördün mü kafan aynı kafa!

"Hoca rahmetli" dedin, öyle giriştindi lâfa.

- Ya gördün mü kafan aynı kafa!

"Hoca rahmetli" dedin, öyle giriştindi lâfa.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Evet, oğlum, Hoca sevmezdi, bilirdim, sarayı;

- Ama sövmezdi de hoşlanmadığından dolayı.

- Evet, oğlum, Hoca sevmezdi, bilirdim, sarayı;

- Ama sövmezdi de hoşlanmadığından dolayı.

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Vardı bir duygusu besbelli ki...

- Bilmem, varmış...

Pâdişah dendi mi, çokluk dil uzatmazlarmış!

Vardı bir duygusu besbelli ki...

- Bilmem, varmış...

Pâdişâh dendi mi, çokluk dil uzatmazlarmış!

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

- Hiç unutmam, Hocazâdem ki, sıcak bir gündü,

Bahçedeydik bana bir parça baban küskündü.

- Hiç unutmam, Hocazadem ki, sıcak bir gündü,

Bahçedeydik, bana bir parça baban küskündü

İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة

Şablon[]

'Şiir Metni'
'Güncel Türkçesi'
'İngilizce Tercüme'
'Osmanlıca'

Hekimin hâzıkı bilmem nereden celbedilir.

Meselâ büdce hesâbâtını yoktur çıkaran...

Hadi mâliyyeye gelsin bakalım Mösyö Loran.

Hani tezgâhlannız nerde? Sanâyi´ nerde?

Ya Brüksel´de, ya Berlin´de, ya Mançester´de!

Biz ne müftî, ne imam istemişiz Avrupa´dan;

Ne de ukbâda şefâ´at dileriz Rimpapa´dan

Siz gidin bunları ıslâha bakın peyderpey;

Hocadan, medreseden vazgeçiniz, Vâlî Bey!"


Ne dedin fıkrama?

-A´lâ!Beni habtettin, İmam!

- Yola gel şöyle biraz, neydi o sözler?

- Be Hocam,

Sana biz medresenin hizmeti hiç yok demedik;

Bir bedâhet bu ki inkâra çalışmak delilik.

Halkı irşâd edecek var mı ya sizden başka?

Onu insan bile saymaz mütefekkir tabaka!

Köylüden milletin evlâdı kaçarken yan yan,

Sizdiniz köydeki unsurla beraber yaşıyan.

Rûhunuz halkımızın, köylümüzün rûhuna denk;

Sözünüz bir, özünüz bir, o ne mes´ûd âhenk!

Biz bu âhengi harâb etmiyecektik ettik;

Kapanır türlü değil açtığımız kanlı gedik.

Ne kadar benziyoruz şimdi sakat bir duvara...

Vahdetin tertemiz alnında ne çirkin bu yara!

Hadi iş gör bakalım, var mı ki imkân? Nerde!

İkilik azmine hâil kesilir her yerde.

Ne desek dinlemiyor, nâfile, bir kimse bizi.

- Uydurun siz de, beyim, halka biraz kendinizi.

- Haklısın.

- Aykırı gitmekle bu yol hiç çıkmaz.


- Konya´daydım...

- Haberim yok, ne zaman?

- Bıldır yaz.

Şehri az çok bilir, etrâfznı pek bilmezdim;

Bâri bir köyleri görsem, diye çıktım, gezdim.

Yolda duydum ki: Filân nâhiyenin a´yânı,

Üç gün evvel koyuvermiş hoca bilmem filânı;

Herkes evlâdını almış, kapatılmış mekteb.

Çok fena şey! Hele bir anlıyalım, neydi sebeb.

Hiç işim yok bu da oldukça mühim doğrusu ya,

Gidecek yolcu da var, akşama indik oraya.

Yatsıdan sonra ahâli "bize va´zet" dediler;

Çektiler altıma bir cıllığı çıkmış minder.

Tahta sordum, silinip çevre kadar yenlerle,

Geldi, tâ göğsüme yaslandı sakat bir rahle.

Evvelâ hamdeleden, salveleden başlıyarak

Girmeden maksada dîbâceyi serdim çabucak.

İlme kıymet veren âyâtı, ehâdîsi bütün,

Okudum, hâsılı bülbül gibi öttüm ben o gün.

Sonra, te´yîd-i İlâhî olacak besbelli,

Öyle bir maskara ettim ki o hâin cehli,

Hani kendim de beğendim.

-Adam, anlat, ne dedin?

- Biri aklımda değil.

- Öyle mi?

- Baktım, sadedin,

Tam zamanıydı, ahâlîye çevirdim yüzümü;

Açtım artık bu sefer ağzımı, yumdum gözümü:

Hiç muallim kovulur muymuş, ayol, söyleyiniz?

O sizin devletiniz, ni´metiniz, herşeyiniz.

Hoca hakkıyle beraber gelecek hak var mı?

Sizi mîzâna çekerken bunu sormazlar mı?

Müslüman, elde asâ, belde divit, başta sarık;

Sonra, sırtında, yedek şaplı beş on deste çarık;

Altı aylık yolu, dağ taş demeyip, çiğneyerek

Çin-i Mâçin´deki bir ilmi gidip öğrenecek.

Hiç düşünmek de mi yoktur, be adamlar, bu ne iş?

En büyük tâli´i Mevlâ size ihsân etmiş,

Hem de ta olduğunuz mevkie göndermişken;

Teptiniz kendi gelen ni´meti sersemlikten!

Çok zaman geçmiyecektir ki bu nankörlüğünüz,

Ne felâketlere meydan verecektir görünüz!

Köylerin yüzde bugün sekseni, hattâ, hocasız;

Siz de onlar gibi câhil kalarak anlayınız!

Bir hatâ oldu, deyip şimdi peşîmansınız a...

Ne çıkar? Gitti giden, kıydınız evlâdınıza...


Buna benzer daha bir hayli savurdum, estim.

Ses, nefes hepsi tükenmişti, nihâyet kestim.

Sanıyordum ki duâdan koca mescid inler.

Umduğum çıkmadı hiç: Pek yavaş âmin dediler.

Çekiverdim o zaman ben de hemen Fâtiha´yı.

Yatacağımız odanın sâhibi Mestanlı Dayı,

Getirirken beni, sağ elde fener, mescidden;

"Gürül gürül okuyor hep, gürül gürül okuyor;

Yanıl da bir, deli oğlan, baban mezarda mı, sor!"

Deyivermez mi, ne dersin?

- Ama pek hoş cidden.

- Bunu duydum zehir içmiş gibi sersemleştim...

Eve geldik herifin kalbini artık deştim.

Ne de çok şey biliyormuş, be Hocam, köylü meğer!

- Öyledir

- Sen de şaşarsın, hani, söylersem eğer:

Anladım: Bilmiyecek tilki onun bildiğini.

- Hadi naklet bakalım şimdi şu bilgiçliğini?

- Dedi:

" Fetvâyı veren mahkeme, yanlış, gerçek

İki da´vâcı ne söylerse bütün dinliyecek.

O zaman kestiği parmak acımaz, âmennâ...

Ama hep bir tarafın ağzına bakmak o fenâ.

Benim arkamdaki düşman bana mevlid mi okur?

Dur ki ben söyliyeyim bir de, kuzum, sen hele dur!

Köylü câhilse de hayvan mı demektir? Ne demek!

Kim teper ni´meti? İnsan meğer olsun eşşek.

Koca bir nâhiye titreştik odunsuz yattık;

O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık.

Kimse evlâdını câhil komak ister mi ayol?

Bize lâzım iki şey vaı: Biri mektep, biri yol.

Niye Türk´ün canı yangın, niye millet geridir;

Anladık biz bunu, az çok senelerden beridir.

Sonra baktık ki hükûmetten umup durdukça,

Ne mühendis verecekler bize, artık ne hoca. *

'Para bizden, hoca sizden deyiverdik... O zaman,

Çıkagelmez mi bu soysuz, aman Allah´ım aman!

Sen, oğul, ezbere çaldın bize akşam, karayı...

Görmeliydin o muallim denilen maskarayı.

Geberir, câmie girmez, ne oruç var, ne namaz;

Gusül abdestini Allah bilir amma tanımaz.

Yelde izler bırakır gezdi mi bir çiş kokusu;

Ebenin teknesi ömründe pisin gördüğü su!

Kaynayıp çifte kazan, aksa da çamçak çamçak

Bunu bilmem ki yann hangi imam paklıyacak?

Huyu dersen, bir adamcıl ki sokulmaz adama...

Bâri bir parça alsaydı ya son son, arama!

Yola gelmez şehirin soysuzu, yoktur kolayı.

Yanılıp hoşbeş eden oldu mu, tınmaz da ayı,

Bir bakar insana yan yan ki, uyuz olmuş manda,

Canı yandıkça, döner öyle bakar nalbanda.

Bir selâm ver be herif. Ağzın aşınmaz ya... Hayır,

Ne bilir vermeyi hayvan, ne de sen versen alır.

Yağlı yer, çeşmeye gitmez; su döker, el yıkamaz;

Hele tırnakları bir kazma ki insan bakamaz.

Kafa onnan gibi, lâkin, o bıyık hep budanır;

Ne ayıptır desen anlar, ne tükürsen utanıı:

Tertemiz yerlere kipkirli fotinlerle dalar;

Kaldırımdan daha berbâd olur artık odalar;

Örtü, minder bulanır hepsi, bakarsın, çamura.


Su mühendisleri gelmişti... Herifler gâvur a,

Neme lâzım bizi incitmediler zeıre kadar;

İnan oğlum, daha insaflı imiş çorbacılar!

Tatlı yüz, bal gibi söz... Başka ne ister köylü?

Adam aldatmayı a´lâ biliyor kahbe dölü!

Ne içen vardı, ne seccâdeye çizmeyle basan;

Ne deyim dinleri bâtılsa, herifler insan.

Hiç ayık gezdiği olmaz ya bizim farmasonun...

İçki yüzler suyu, ahlâkını bir bilsen onun!

Şimdi ister beni sen haklı gör, ister haksız,

Öyle devlet gibi, ni´met gibi lâflar bana vız!

İlmi yuttursa hayır yok bu musîbetlerden...

Bırakın oğlumu, câhilliğe râzıyım ben. "


- Hakkı var.

- Pek güzel amma, bu işin yok ki sonu.

Kapadck mektebi, kovduk diyelim farmasonu,

Başı boş köylünün evlâdını kimler yedecek?

Adam ister ona insanlığı telkîn edecek.

Bunu nerden bulalım? Kimlere ısmarlıyalım?

Önce kaç tezgâhımız var, bakalım, bir sayalım...

- Pek uzun boylu hesâb etme, nedir mes´ele ki?

Herkesin bildiği şey: Medrese bir, mektep iki.

- İşte arz eyliyorum zât-ı fazîlânenize:

İkisinden de hayır yok bu şerâitle bize.

- Gâlibâ sen yeniden kızdıracaksın Köse?yi;

Söyle, mîrasyedi bey, kimdi yıkan medreseyi?

Biz miyiz, siz misiniz? Sizsiniz elbet...

- Elbet!

- Yıktınız kazmaya kuvvet, ne de sür´atle!

- Evet.

- Bir hünermiş gibi ikrâr ediyor ağzıyle...

- Çünkü mektep yapacaktık onun enkâzıyle. *

'- Çünkü mektep yapacakmış!.. Ne kolay söylemesi!

Bir kümes yaptığın var mı ki, bir kaz kümesi?

- İnkılâb ümmetinin şânı yakıp yıkmaktır.

- Size çılgın demiyen varsa, kuzum, ahmaktır.

Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir?

Onu en çolpa herifler de, emîn ol, becerir.

Sâde sen gösteriver "işte budur kubbe!" diye;

İki ırgadla iner şimdi Süleymâniyye.

Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhat, o zaman,

Bir Süleyman daha lâzım yeniden bir de Sinan.

Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok.

Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun, karnım tok!

Ötmeyin nâfile baykuş gibi karşımda, susun!

- Mürteci´sin be İmam?

- Mürteci´im, hamdolsun.

-Hele bak hamd ediyor!

-Hamd ediyorsam, yeridir.

-Şâfi´î´nin mi, kimindir o şiir?

- Hangi şiir?

- Hani "Peygamber´in evlâdını candan sevmek,

Râfızîlikse...

- Evet,

- "Yerde beşer, gökte melek

Râfızîdir bu, desin hepsi de hakkımda benim,

Ben oyum, işte... " diyor...

- Bildim, evet.

- Kâili kim?

- Şâfı´î zannederim, neyse, fakat maksadınız?

Şunu lûtfen bana teşrîh ediniz, anlatınız.

- Yıkılan yurduma cennet diyemem, ma´zûrum; *

'Hani ma´mûre? Harâbeyle benim neydi zonım?

Heybe sırtında "adâlet" dilenirken millet,

Müsterîh olmanın imkânı mı var, insâf et?

" Yaşasın!" ma´cunu a´lâ idi, yut, keyfine bak!

Tutmuyor şimdi, fakat, bin yala parmak parmak.

- Neye tiryâkisi oldun bu kadar sen de ayol?

Tutmuyor, çünkü alıştın... Yemeyeydin bol bol.

Hem bizim ma´cunu pek hırpalamak doğru mu ya?

- Dur canım! Ben kızarım böyle vakitsiz şakaya...

Sözü tekmîl edeyim...

- Sonra bitir, dinle biraz:


Bir yutar, beş yutar, afyonkeşi afyon tutmaz;

Der ki: Toprak mı, ne zıkkım bu, varıp anlamalı.

Açılır kurna başından, sıyırır peştemalı,

Nalının sırtına atlar, sürerek doğru gider,

Hangi attarsa, bulur."Tutmadı yâhu, yine!" der.

Gülmeden çatlaya dursun biriken çarşı, pazar;

"Bu kadar tuttuğu yetmez mi kuzum?" der attar.


Siz de artık uzun etmektesiniz, hem pek uzun;

Üç saat esnemeden dinlediğim nutkunuzun,

" Yaşasın!" ma´cunu peymâne-i ilhâmı bütün,

Hani, sarhoş kuşa döndün, mütemâdî öttün!

- Bırak oğlum, yeter artık şakanın vakti değil.

- Sen de, öyleyse, bizim ma´cuna baş kesmeyi bil!

- Sâde bir "bal" deyivermekle ağız tatlansa,

Arı uçmuş diye, kaçmış diye hiç çekme tasa.

Ağlasın milletin evlâdı da bangın bangır, *

'Durma hürriyeti aldık diye, sen türkü çağır!

Zulmü alkışlıyamam, zâlimi aslâ sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem...

Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ, boğarım...

- Boğamazsın ki!

- Hiç olmazsa yanımdan koğarım.

Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;

Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.

Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,

Onu dindirnıek için kamçı yerim, çifte yerim.

Adam aldımıa da geç git, diyemem, aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.

Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu...

İrticâın şu sizin lehçede ma´nâsı bu mu?

- Yok canım!

- Yok deme!

- İfrât ediyorsun Köse...

- Yâ?

İşte ben mürteci´im, gelsin işitsin dünyâ!

Hem de baç mürteci´im, patlasanız çatlasanız!

Hadi kânûnunuz assın beni, yâhud yasanız!

- Yasa yok şimdi.

- Neden, bitti mi?

- Çoktan bitti.

- Dede Cengiz ya ?

- Bırak, derdimi deştin: Gitti!

- Getirir yine lâzımsa...

- Hayır, gitti gider.


-Deme oğul!

- Ya bizim düşmanımızmış o meğer...

Dedenizdir diye bir kahbe çıfıtmış yamayan...

- Size hâ ?

- Öyle ya, çok geçmedi lâkin, aradan,

Geldi bir başka gâvurcuk, dedi "Cengiz´le, ayol,

Bu hısımlık nereden çıktı ki, siz Türk, o Moğol!.. "

- Sonra?..

-Hiç!

-Hiç mi?

- Sönüp gitti o kızgın piyasa.

- Hem de bir püfle!

- Evet, şimdi ne hâkan, ne yasa!

- Kimse ma´kul kefereymiş, o herif.

- Sorma Köse´m...

- Çok şükür sizde de pek yok değil amma sersem!

- İğnelersin şu benim neslimi yüz buldukça,

Sana elmas gibi hürriyeti kim verdi, Hoca?

Ne yaman şeydi unuttun mu o istibdâdı?

Hep fecâyi´di, hayâtın hele hiç yoktu tadı.

Milletin benzi sararmış, işitilmezdi refâh;

Her nefes dört elifin sırtına binmiş bir "âh!"

O ne günler... *

'- Beni kızdırmaya söyler mahsus,

Yeter artık!

- Niye?

- Ezber bilirim hepsini, sus!

- Ne tuhafsın! Bana döktürmiyeceksin içimi...

- Yokpaşam, sizde tuhaflık o benim haddim mi?

- Müstebiddin de gem almaz soyu çıktın, git git,

Sen ki hürriyet için nefyolunurdun, a tirit!

İşi yok şimdi muhâlifliğe sarmış derdi...

- Hoca rahmetli kerâmet gibi söz söylerdi...

- Bâri tuttun mu?

- Ne mümkün? O zaman nerde akıl?

- Sonradan geldiği sâbit mi efendimce, nasıl?

- Döverim ha!

- Hadi dövmüş kadar ol!

-Dur be adam,

Dinle, zevzekliği terk et!

- Sana terk ettim, İmam!

- Ne diyordum be?..

- Ya gördün mü kafan aynı kafa!

"Hoca rahmetli" dedin, öyle giriştindi lâfa.

- Evet, oğlum, Hoca sevmezdi, bilirdim, sarayı;

- Ama sövmezdi de hoşlanmadığından dolayı.

Vardı bir duygusu besbelli ki...

- Bilmem, varmış...

Pâdişah dendi mi, çokluk dil uzatmazlarmış!

- Hiç unutmam, Hocazâdem ki, sıcak bir gündü,

Bahçedeydik bana bir parça baban küskündü.

Hekimin uzmanı bilmem nereden getirtilir.

Meselâ bütçe hesaplarım yoktur çıkaran...

Hadi maliyeye gelsin bakalım Mösyö Loran.

Hani tezgahlarınız nerde? Sanayi nerde?

Ya Brüksel'de, ya Berlin'de, ya Mançester'de!

Biz ne müftü, ne imam istemişiz Avrupa'dan;

Ne de âhirette şefaat dileriz Papa'dan.

Siz işte sırayla bunları, düzeltmeye bakın;

Hocayı, medreseyi, Vali Bey, bırakın!"

Ne dedin fıkrama?

- Çok güzel! Beni susturdun, İmam!

- Yola gel şöyle biraz, neydi o sözler?

- Be Hocam,

Sana biz medresenin hizmeti hiç yok demedik;

Bu apaçık gerçeği inkâra çalışmak delilik.

Halka doğru yolu gösterecek var mı ya sizden başka?

Onu insan yerine koymaz aydın tabaka?

Köylüden milletin evlâdı kaçarken yan yan,

Sizdiniz köydeki insanlarla birlikte yaşayan.

Ruhunuz halkımızın, köylümüzün ruhuna denk;

Sözünüz bir, özünüz bir, o ne mutluluk verici uygunluk!

Biz bu uyumluluğu bozmayacaktık, bozduk;

Kapanır türlü değil açtığımız kanlı gedik.

Ne kadar benziyoruz şimdi sakat bir duvara...

Vahdetin tertemiz alnında ne çirkin bu yara!

Hadi iş gör bakalım, var mı ki imkân? Nerde!

İkilik, azmine engel olur her yerde.

Ne desek boşuna, dinlemiyor kimse bizi.

- Uydurun siz de, beyim, halka biraz kendinizi.

- Haklısın.

- Aykırı gitmekle bu yol hiç çıkmaz.


- Konya'daydım...

- Haberim yok, ne zaman?

- Geçen yaz.

Şehri az çok bilir, çevresini pek bilmezdim;

Hiç değilse bir köyleri görsem, diye çıktım, gezdim.

Yolda duydum ki: Filan nahiyenin ileri gelenleri,

Üç gün evvel kovuvermiş öğretmen bilmem filânı;

Herkes çocuklarını almış, kapatılmış okul.

Çok kötü şey! Hele bir anlayalım, neydi sebep.

Hiç işim yok, bu da oldukça önemli doğrusu ya,

Gidecek yolcu da var, akşama indik oraya.

Yatsıdan sonra halk "bize va'zet" dediler;

Çektiler altıma eski püskü bir minder.

Tahta sordum, silinip çevre kadar yenlerle,

Geldi, tâ göğsüme yaslandı sakat bir rahle.

Önce Allah'a hamd ve peygambere selâmdan başlayarak,

Esas maksattan önce bir giriş yaptım çabucak.

İlme değer veren âyetleri, hadisleri bütün,

Okudum, kısacası bülbül gibi öttüm ben o gün.

Sonra, Allah'ın yardımı ile olacak besbelli,

Öyle bir maskara ettim ki o hâin cehaleti,

Hani kendim de beğendim.

- Adam, anlat, ne dedin?

- Biri aklımda değil.

- Öyle mi?

- Baktım aslı konuya girmenin,

Tam zamanıydı, halka çevirdim yüzümü;

Açtım artık bu sefer ağzımı, yumdum gözümü:

Hiç öğretmen kovulur muymuş, ayol, söyleyiniz?

O sizin devletiniz, nimetiniz, her şeyiniz.

Hoca hakkıyla bir tutulabilecek hak var mı?

Sizi âhirette hesaba çekerken bunu sormazlar mı?

Müslüman, elde değnek, belde divit, başta sarık;

Sonra sırtında, yedek, şaplı ben on deste çarık;

Altı aylık yolu, dağ taş demeyip, çiğneyerek,

Çin'de veya ne kadar uzakta olsa da bir ilmi gidip öğrenecek.

Hiç düşünmek de mi yoktur, be adamlar, bu ne iş?

En büyük şansı Allah size vermiş,

Hem de ta yaşadığınız yere göndermişken;

Teptiniz kendi gelen nimeti sersemlikten!

Çok zaman geçmeyecektir ki bu nankörlüğünüz,

Ne felâketlere meydan verecektir görünüz!

Köylerin yüzde bugün sekseni,hattâ, öğretmensiz;

Siz de onlar gibi câhil kalarak anlayınız!

Bir yanlışlık oldu, deyip şimdi pişmansınız a...

Ne çıkar? Gitti giden, kıydınız çocuklarınıza...


Buna benzer daha bir hayli savurdum, estim.

Ses, nefes hepsi tükenmişti sonunda kestim.

Sanıyordum ki duadan koca mescid inler...

Umduğum çıkmadı hiç: Çok yavaş âmin dediler.

Çekiverdim o zaman ben de hemen Fâtiha'yı.

Yatacağımız odanın sahibi Mestanlı Dayı,

Getirirken beni, sağ elde fener, mescidden;

"Gürül gürül okuyor hep, gürül gürül okuyor;

Yanıl da bir, deli oğlan, baban mezarda mı sor!"(l)

Deyivermez mi, ne dersin?

- Ama pek hoş cidden.

- Bunu duydum zehir içmiş gibi sersemleştim...

Eve geldik, herifin kalbini artık deştim.

Ne de çok şey biliyormuş, be Hocam; köylü meğer!

- Öyledir

- Sen de şaşarsın, hani, söylersem eğer.

Anladım: Bilmeyecek tilki onun bildiğini.

- Hadi naklet bakalım şimdi şu bilgiçliğini?

- Dedi:

"Hükmü veren mahkeme, yanlış, gerçek,

İki da'vâcı ne söylerse bütün dinleyecek.

O zaman kestiği parmak acımaz, kabul...

Ama hep bir tarafın ağzına bakmak, o kötü.

Benim arkamdaki düşman bana mevlid mi okur?

Dur ki ben söyleyeyim bir de, kuzum, sen hele dur!

Köylü câhilse de hayvan mı demektir? Ne demek!

Kim teper nimeti? İnsan meğer olsun eşşek.

Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık;

O büyük okulu gördün ya, kışın biz yaptık.

Kimse evlâdını cahil yetiştirmek ister mi ayol?

Bize gerekli iki şey var. Biri okul, biri yol.

Niye Türk'ün canı yangın, niye millet geridir;

Anladık biz bunu, az çok, senelerden beridir.

Sonra baktık ki hükümetten umup durdukça,

Ne mühendis verecekler bize, artık, ne hoca.


(1). Babası orada gömülmüş zannederek bir mezar başında

Kur'an okuyan kimseler için söylenen bir deyim.

Para bizden, hoca sizden deyiverdik... O zaman,

Çıkagelmez mi bu soysuz, aman Allah'ım aman!

Sen, oğul, ezbere çaldın bize akşam, karayı...

Görmeliydin o öğretmen denilen soytarıyı.

Geberir, camiye girmez, ne oruç var, ne namaz;

Gusül abdestini Allah bilir ama tanımaz.

Yelde izler bırakır gezdi mi bir çiş kokusu;

Ebenin teknesi ömründe pisin gördüğü su!

Kaynayıp çifte kazan, aksa da çamçak çamçak,

Bunu bilmem ki yarın hangi imam paklayacak?

Huyu dersen, bir adamcıl ki sokulmaz adama...

Bari bir parça alışsaydı ya son son, arama!

Yola gelmez şehirin soysuzu, yoktur kolayı.

Yanılıp hoşbeş eden oldu mu, tınmaz da ayı,

Bir bakar insana yan yan ki, uyuz olmuş manda,

Canı yandıkça, döner öyle bakar nalbanda.

Bir selâm ver be herif! Ağzın aşınmaz ya...

Hayır, Ne bilir vermeyi hayvan, ne de sen versen alır.

Yağlı yer, çeşmeye gitmez; su döker, el yıkamaz;

Hele tırnakları bir kazma ki insan bakamaz.

Kafa orman gibi, fakat, o bıyık hep budanır;

Ne ayıptır desen anlar, ne tükürsen utanır.

Tertemiz yerlere kipkirli botlarla dalar;

Kaldırımdan daha berbâd olur artık odalar;

Örtü, minder bulanır hepsi, bakarsın, çamura.


Su mühendisleri gelmişti... Adamlar gâvur a,

Neme lâzım bizi incitmediler zerre kadar;

İnan oğlum, daha insaflı imiş çorbacılar!

Tatlı yüz, bal gibi söz... Başka ne ister köylü?

Adam aldatmayı çok iyi biliyor kahbe dölü!

Ne içen vardı, ne seccadeye çizmeyle basan;

Ne deyim dinleri bâtılsa, herifler insan.

Hiç ayık gezdiği olmaz ya bizim farmasonun... (1)

İçki yüzler suyu, ahlâkını bir bilsen onun!

Şimdi ister beni sen haklı gör, ister haksız,

Öyle devlet gibi, ni'met gibi lâflar bana vız!

İlmi yuttursa hayır yok bu musibetlerden...

Bırakın oğlumu, cahilliğe razıyım ben."


- Hakkı var.

- Pek güzel ama, bu işin yok ki sonu.

Kapadık okulu kovduk diyelim farmasonu,

Başı boş köylünün çocuğuna kimler kılavuzluk edecek?

Adam ister ona insanlığı aşılayacak.

Bunu nerden bulalım? Kimlere ısmarlıyalım?

Önce kaç tezgâhımız var, bakalım,bir sayalım...

- Çok uzun boylu hesâb etme, nedir mes'ele ki?

Herkesin bildiği şey: Medrese bir, okul iki.

- İşte sunuyorum faziletli zâtınıza

Bu şartlar altında ikisinden de hayır yok bize.

- Gâlibâ sen yeniden kızdıracaksın Köse'yi;

Söyle, mirasyedi bey, kimdi yıkan medreseyi?

Biz miyiz, siz misiniz? Sizsiniz elbet...

- Elbet!

- Yıktınız kazmaya kuvvet, ne de sür'atle!

- Evet.

- Marifetmiş gibi kabul ediyor ağzıyle...

- Çünkü okul yapacaktık onun enkazıyle.


(1) Farmason: Mason, dinsiz.


- Çünkü okul yapacakmış!.. Ne kolay söylemesi!

Bir kümes yaptığın var mı ki, bir kaz kümesi?

- İnkılâb ümmetinin şanı yakıp yıkmaktır.

- Size çılgm demiyen varsa, kuzum, ahmaktır.

Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir?

Onu en becereksiz herifler de, emin ol, becerir.

Yalnızca sen gösteriver "işte budur kubbe!" diye;

İki işçiyle yıkılır şimdi Süleymaniye.

Ama gel yapalım dendi mi, heyhat o zaman,

Bir Süleyman daha lâzım yeniden bir de Sinan.

Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok.

Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun, karnım tok!

Ötmeyin boşuna baykuş gibi karşımda, susun!

- Gericisin be İmam?

- Gericiyim, Allah'a şükür.

- Hele bak şükrediyor!

- Şükrediyorsam, yeridir:

Şâfi'î'nin(l) mi, kimindir o şiir?

- Hangi şiir?

- Hani "Peygamber'in çocuklarını candan sevmek,

Râfızîlikse...(2)

- Evet,

- "Yerde insan, gökte melek,

Râfızîdir bu, desin hepsi de hakkımda benim,

Ben oyum, işte..." diyor...

- Bildim, evet.

- Söyleyeni kim?

- Şâfi'î sanıyorum, neyse, fakat nedir amacınız?

Şunu lütfen bana açıklayınız, anlatınız.

- Yıkılan yurduma cennet diyemem, ma'zûr görün;


{1) Şafiî: 767 - 820 yıllan arasında yaşayan ünlü hadis,

tefsir ve fıkıh âlimi Şafiî mezhebinin imamı.

Tıp, şiir ve edebiyatta da çok ilendir.

(2) Rafızilik Şia mezhebinin bir kolu.

Kelime, Uz. Ali'ye İslâm'ı ölçüyü asan sevgi,

Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve diğer sahabilerden

bir çoğu hakkında nefret ve düşmanlık beslemek

anlamına gelmektedir.

Hani nerde yurdun imarı? Harabeyle benim neydi zorum?

Heybe sırtında "adalet" dilenirken millet,

Huzur içinde olmanın imkânı mı var, insaf et?

" Yaşasın!" afyonu(l) çok güzeldi, yut, keyfine bak!

Tutmuyor şimdi, fakat, bin yala parmak parmak.

- Neye tiryakisi oldun bu kadar sen de ayol?

Tutmuyor, çünkü alıştın... Yemeyeydin bol bol.

Hem bizim afyonu bu kadar hırpalamak doğru mu ya?

- Dur canım! Ben kızarım böyle vakitsiz şakaya...

Sözümü bitireyim...

- Sonra bitir, dinle biraz:


Bir yutar, beş yutar, afyon düşkününü afyon tutmaz;

Der ki: Toprak mı, ne zıkkım bu, varıp anlamalı.

Açılır kurna başından, sıyırır peştemalı,

Nalının sırtına atlar, sürerek doğru gider,

Hangi baharatçıysa, bulur: "Tutmadı yahu, yine!" der.

Gülmekten çatlayadursun biriken çarşı, pazar,

"Bu kadar tuttuğu yetmez mi kuzum?" der baharatçı.


Siz de artık uzun etmektesiniz, hem çok uzun;

Üç saat esnemeden dinlediğim nutkunuzun,

"İlham kadehi işte o "Yaşasın!" afyonudur bütün,

Hani, sarhoş kuşa döndün, sürekli öttün!

- Bırak oğlum, yeter artık, şakanın vakti değil.

- Sen de, öyleyse, bizim afyon karşısında boyun eğmeyi bil!

- Sâde bir "bal" deyivermekle ağız tatlansa,

Arı uçmuş diye, kaçmış diye hiç çekme tasa.

Ağlasın milletin çocukları da bangır bangır,


(1) Burada II. Meşrutiyet devrinde meşrutiyetin ilânım

hazırlayanlar tarafından slogan halinde sık sık tekrarlanan,

fakat sözde kalan "hürriyet, adalet, kardeşlik, eşitlik"

gibi kavramların büyülü tesirine işaret edilmektedir.

Durma hürriyeti aldık diye, sen türkü çağır!

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem...

Biri atalarıma saldırdı mı, hattâ, boğarım...

- Boğamazsın ki!

- Hiç olmazsa yanımdan koğarım.

Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;

Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir âşıkım bağımsızlığa,

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın zincir

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boynum.

Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.

Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.

Zâlimin düşmanıyım ama severim zulme uğrayanı...

Gericiliğin şu sizin dilinizde manâsı bu mu?

- Yok canım!

- Yok deme!

- Aşırıya gidiyorsun Köse...

-Yâ?

İşte ben gericiyim, gelsin işitsin dünya

Hem de baş gericiyim, patlasanız çatlasanız!

Hadi kanununuz assm beni, yahut yasanız!

- Yasa yok şimdi.

- Neden, bitti mi?

- Çoktan bitti.

- Dede Cengiz(l) ya?

- Bırak, derdimi deştin: Gitti!

- Getirir yine gerekliyse...

- Hayır, gitti gider.


- Deme oğlum!

- Ya bizim düşmanımızmış o meğer...

Dedenizdir diye bir kahbe Yahudiymiş(2) yamayan...

-Sizehâ?

- Öyle ya, çok geçmedi fakat, aradan,

Geldi bir başka gâvurcuk, dedi "Cengiz'le, ayol,

Bu akrabalık nereden çıktı ki, siz Türk, o Moğol!.."

- Sonra?..

-Hiç!

- Hiç mi?

- Sönüp gitti o kızgın piyasa.

- Hem de bir püfle!

- Evet, şimdi ne hakan, ne yasa! (3)

- Kimse aklı başında kâfirlerden biriymiş, o herif.

- Sorma Köse'm...

- Çok şükür sizde de pek yok değil, ama sersem!

- İğnelersin şu benim neslimi yüz buldukça,

Sana elmas gibi hürriyeti kim verdi, Hoca?

Ne yaman şeydi unuttun mu o baskı dönemini?

Hep feci olaylar yaşandı, hayatın hele hiç yoktu tadı.

Milletin benzi sararmış, işitilmezdi refah;

Her nefes dört elifin sırtına binmiş bir "âh!"

O ne günler...

(1) Cengiz: II. Meşrutiyet devrinde büyük Türk

hükümdarları arasında kabul edilen Moğol

hükümdarı Cengiz Han.

(2) Burada kastedilen "Asya Tarihine Giriş,

Türkler ve Moğollar"yazarı Leon Cahun'dur.

(3) Burada II. Meşrutiyet devrinde canlandırılmaya

çalışılan eski Türkçe kelimelere alaylı bir işaret vardır.


- Beni kızdırmak için söyler özellikle,

Yeter artık!

- Niye?

- Ezber bilirim hepsini, sus!

- Ne tuhafsın! Bana döktürmeyeceksin içimi...

- Yok paşam, sizde tuhaflık, o benim haddim mi?

- Despotun da gem almaz soyu çıktın, git git,

Sen ki hürriyet için sürgün edilirdin, a ihtiyar!

İşi yok, şimdi muhalifliğe sarmış derdi...

- Hoca rahmetli keramet gibi söz söylerdi...

- Bari tuttun mu?

- Ne mümkün? O zaman nerde akıl?

- Sonradan geldiği kesin mi efendimce, nasıl?

- Döverim ha!

- Hadi dövmüş kadar ol!

- Dur be adam,

Dinle, zevzekliği bırak!

- Sana bıraktım, İmam!

- Ne diyordum be?..

- Ya gördün mü kafan aynı kafa!

"Hoca rahmetli" dedin, öyle giriştindi lâfa.

- Evet, oğlum, Hoca sevmezdi, bilirdim, sarayı;

- Ama sövmezdi de hoşlanmadığından dolayı.

Vardı bir duygusu besbelli ki...

- Bilmem, varmış...

Pâdişâh dendi mi, çokluk dil uzatmazlarmış!

- Hiç unutmam, Hocazadem ki, sıcak bir gündü,

Bahçedeydik, bana bir parça baban küskündü

I do not know where brought to the physician specialist For example, issuing no budget accounts


Come on, let's look at finances, Monsieur Loran come.


Behold where machines? Industry Where?


Or in Brussels, or Berlin, or Manchester!


What we mufti, his teacher asked what the mosque in Europe;


Pope sorry for the Hereafter, nor intercession


You can order them here, see the fix;


Student Groups, madrasas, Governor, let us! "





What did you say my paragraph


- Very nice! Silenced by me, a mosque teacher!


- Come on the road a little bit like, what it promises?


- Be Sir,


I did not say we do not have any of the madrasah service; This is madness to work to deny the obvious truth. Do you have to show the public the right way or else?


He does not put human intellectual layer instead? Sons of peasant fleeing the nation side by side, You were living together with people in the village


Soul of our people, our equivalent to the spirit of the peasants; A ye, an essence, what is gratifying that compliance! We would not have this compatibility reversal process, broke; Is not closed all the bloody rift opened. How much of a cripple wall look like now ... What an ugly scar on his forehead, this pristine unity Come on, let's look on business, Do you have that opportunity? Where! Binary, perseverance prevents everywhere. What build instructions to no avail, no one listens to us. - Personalize you, lord, rings a little bit of yourself. - You're right. - Violation of this going away any dead-end road.





I was in Konya - Do not know, when? - Last summer. City knows more or less, hardly knew the environment; At least I see a village, he went out, I've been around. I heard on the way: some of the elders of subdistrict


Three days ago, sent a teacher to know someone else; Everyone took their children, the school closed. Very bad thing! Especially in a figure, was the reason. No job, no, this is also very important, or rather, Passengers have to go in the evening we went there


night after the prayer the people "preach to us meat," they said; they drew a cushion shabby..


Wood asked, arms and clothing to be deleted and the environment, Arrived, up my chest and leaned against a lectern crippled. Praise be to God and the Prophet to salute first, starting from I did a quick introduction before the main goal. Who value science verses, hadiths all, I have read, in short, that day I talked with a beautiful voice. Then, with the help of God will be the obvious, So I have a mascara that ignorance of the traitor,


Behold, I like myself. - Man, tell me, what did you say? - One is not in my mind. - Oh, yeah? - I looked to enter the original issue, Full was a time, I turned my face to the public; I opened my mouth and now this time, I closed my eyes:


Did she ever fired teacher, quick, tell? For those of you state, are valuable, all have something. Do you have a right to be kept right teacher? Hereafter when taking into account that you do not ask? Muslim, from the wand, pen towns, particularly cheesecloth; Then on the back, spare, alum I'm on deck shoe; Six months of road, mountain stone, not as, chewing, While in China, or how far to go to learn a science. I think there is also, to be men, this is what business? God has given you the biggest chance, Send a stage where you live in as well; Blew off on its own silliness from the blessing! A lot of time shall not exceed that because You're ungrateful, What disasters will see your challenge! Eighty per cent of the villages today, even, the teacher; You also understand as they remain ignorant! Was a mistake, now you do regret saying a. .. What is? Went out, did you kill your children ...

Similarly, a great deal of people threw, blew. Audio, all of them had run out of breath at the end cut off. I thought that the big mosque prayer ins ... I guess never did: they said amen too slow. When I read it I immediately to Fâtiha. the owner of the room we would go to bed Momchilgrad Vanya, While me, right from the lantern, kissing; "I always read brawl, brawl is reading; Make a mistake, crazy boy, Do you ask your father in the grave! "(l) Did you not say, what about it? - But very nice indeed. - I was stunned as I drank poison I've heard ... We came home, the heart of guy I'm done now.. Nor knew a lot, to be Sir, unless the peasant! - So it is - You'll stay in the failing, you know, I tell you. I get it: he knows he will not know a fox.


- Come on, now let's look at transporting mastery of the following information? - He said: "Ruling the court, false, true, Two sue anyone who tells you they all listen to what. Then cut off the finger mercy, acceptance ... But we always look at a party in her mouth, she is bad. I read religious ruins behind me my enemy? Stop me say that I also, my lamb, especially when you stop! Also means that if the animal is ignorant peasant? What do you mean! Who blessing backfire? Whether human, unless the donkey. Husband shivered a township, we fucked hard line; He saw a large school or, in winter we have made. No one wants to train his sons that ignorant? There are two things necessary to us. One of the school, one of the lead. Why Turks soul of fire, why folks behind; We understand that it more or less, since few years, it. Then I looked at the hope that the government starts to hold

What engineers give us, now, what teacher.

(1). His father was buried there, assuming a grave For those who read the Kur’an in a statement said.

'Money from us, teacher from you' we said... then, This despicable came, Oh my God! You, son, you played it to us by heart, the black one You should have seen the clown called the teacher. He dies,he does not enter the mosque, no fasting, no prayer; God knows, but does not recognize his ritual ablution of te whole body. If the smell of pee travels,it sets down prints at wind


He saw only water which midwife's ship in his life! Double boiler boil and pour, I do not know this, which imam will clean tomorrow? You say veins, he is very humanist,he doesn't talk with a man I wish he become familiar with last last,don't call! Degenerate of the city does not set out, no simple solution.


Did the mistake gossip, doesn't have get the bear, He looks to people sideways,mandate was be mange If his soul hurt,he looks to nalband Give a salute to be guy! Wear the mouth or ... No, he doesn't salute.If you salute,he doesn't take,animal He eats greasy food but he doesn't go to fountain and He spill water but he doesn't wash his hands His nails like pickaxe anybody look them His head is like a forest,but he always pruned mustache;


You say shame and you spit to his face,he doesn't understand


He enters clean places with his dirty boats The rooms are dirty than the sidewalk Covers and cushions are covered mud




Water engineers had come ...


They didn't sprain us


Believe me boy,souper were conscientious than them


Sweet face, word like honey ... What else villager like a peasant? Offspring of harlot knows persuading the mans


What was drinking, what prayer rugs with boats what do ı say ıf their regions are superstitious? I don't know,our irregilious(1) doesn't go around wide-awake Faces drink water, you knew his morale Now want you see me correct or want you see me wrong I don't care word like state No no ... this evil Scientific cheated**** Let my son, I am willing to ignorance. "

- Right there. - Good, but this work does not end. Let's say I closed my school and fired irreligious, Who will guide to the villager's orphan children? İt is necessary a man who vaccinated in humanity to them Where to find it?Who we order ? First,we must look how many loom we have ... - Do not calculated so tall, what is the problem? Everybody knows things:Madrasah and school . - Here I offer virtuous personality Under these conditions, no two of us do not. - I think you will get angry Köse; Say, spendthrift gentleman, who was the madrasa that breaks? We or you? You are certainly ... - Certainly! - You broke it very fast! - Yes. - You accept it as if it is skill... - Because we will build a school with its wreckage



- Because they build school.. How easy to say! Do you have a coop that you do, set a goose?




irregilious(1) : a person who doesn't believe some religion




Sayfa 2




- Revolution ummah burned to destroy glory. - If someone don't say you crazy, my lamb he is stupid Such securities will make people break down? Be sure! The people who are clumsy can do it


Only you show "This is the dome!" I Sulaymaniyah isn't destroyed with two workers But come on let's statement said, alas, then, Süleyman and Sinan are more necessary again. Do you have them at all like your list, no. Or what? A dry tongue, you help yourself, a full stomach! Don't talk like the owl in front of me, keep quiet! - Imam to be reactionary? - I am reactionary, Thank God. - Look him,he is gratefull - If ı am gratefull,time is true It is Şâfii(1)'s poem, Whose is it poetry? - Which poem? - Behold! "Cordially their children to love the Prophet, Râfızîlikse ... (2) - Yes, - "People on the ground,angel on sky, This is Râfızî, I might say about all of them, I am what, that's ... "he says ... - I knew, yes. - Who say? - Shafi'i I think, anyway, but what is your purpose? Please explain that to me, explain. - I can not say heaven my homeland, see me excusable

{1) Shafi'i: 767 to 820 between the years of living in the famous hadith, tafsir and fiqh scholar Imam Shafi'i sect. Medicine, poetry and literature are also very Ilene. (2) Rafızilik a branch of Shia sect. Word, Dist. Ali Islam, exceeding the measure of love, Hz. Abu Bakr, the Prophet. Omar, Hz. Osman and the other Companions Most of the hatred and hostility on the feed means.



Behold where the reconstruction of the country? What is my problem with ruin? Saddle on his back, "justice" beg the nation, Do you have the opportunity of being in peace,have a heart? "Hurray!" opium (l) was very beautiful, swallow, enjoy it! It does not follow now, but a thousand lick finger by finger. - What you've been addicted to this you? Do not match, because I got used to ... Did not eat plenty. Both.is it right destroy our opium - Wait, dear! I get mad so ill-timed joke ... Let me conclude my words ... - Then the end, listen a little bit:

A Swallow, five swallows,opium will not keep the lover of opium She says: Is earth, what poison this, to understand whether you will arrive. Drop the beginning of the marble basin, strips Peshtemal, He jumps on his horseshoe and he goes away He finds which spice-seller: "It didn't keep, again!" says. All the bazar hysterics


"It's not enough to hold up my lamb?" says spice-seller.

You are craning , and too long; Your oration which ı listening three hours without yawn, "That is inspiration glass," Hooray! "Opium of the whole, Behold, you circled drunk bird, you talked constantly! - Drop the boy, that's enough, is not time to joke. - Know you submit to our opium ! - If mouth sweet with a sweet word,

Don’t be sorry that bee flew or fled


Children of the nation weep hurly-burly


(1) Here, in II. Constitutional period, the slogan often repeated by the authors of the Constitution proclamation, but remained in the so-called. "Liberty, justice, fraternity, equality”. They tell the effect of these concepts.


Don’t stop cuz we got freedom, you say folk song.


I can’t applaud injustice, ı can’t ever love cruel.


I can’t curse to past for enjoy of incoming.


I damp, who attacks my ancestors.


-You can’t damp.


-At least I banish from my side.


I can’t hound three and a half base


Especially for God I can’t deify to injustice even I dead


I am lover to independence since I was born


The golden chain has been never attached to me


If I am an easy going man, who says that I am a easy going sheep?


Maybe my neck cut but it don’t come to pull it.


If I see a wound which is bleeding, my heart burns


To quite it I eat kick, whip


I can’t say ‘man don’t pay attention and go’, I pay attention


I chew, I chewed, and I hold the justice and hold up it.


I hate from arbitrary but I like arbitrated


Is it means reaction in your language?


-Well now


-Don’t say ‘no’


-You overstate Köse.


-Hum?


I reactionary, everybody hears it.


Also ı grand reactionary, if you burst or puncture.


Where is your canon or law? Hang me.


-there is not law now.


-why? Does it end?


-It has ended since long time.


-Or Dede Cengiz (1)?


- Never mind, you remind my bane: He went!


- If it is necessary, he reduces again...


-No. Went, goes.




-Don’t say son.


-Unless he was our enemy.


-Your grandfather was harlot Jewish.


-He was your granddad that was a bad Jewish who added


-what! To you?


-after than a non-Muslim comes and says ‘you are Turkish, he is Mogul. Where does this relationship come?’


-After?


-Any!


-Is any?


-Angry period went out.


-Also with a pooh.


-Yes, now what the law nor the emperor. (3)


-This beggar was wise non Muslim.


-Don’t ask Kösem.


- Fortunately, you do not have much of, but is stunned.


-you quip my generation when ı deal you.


Who gave you freedom, such as diamond, Hodja?


What a bad thing have you forgotten that the period of pressure?


There were always bad events; especially there was no taste of life,


Nation sallow, welfare can’t be heard;


Every breath rides on the back of four elif ‘oh’


What day it is


(1)Cengiz: in II. Constitutional period, Mogul emperor Genghis Khan was considered among the great Turkish emperors.


(2) Described here, "Introduction to History of Asia, The Turks and the Mongols, "the author is Leon Chuan.


(3) Here II. Constitutional period, tried to revive the old Turkish words are a sign against the sarcastic.


-Especially, says to annoy me.


- That's enough!


-Why?


I know, memorize them all, and shut up!


- How weird! You don’t let me to tell my sorrow.


-None Pasha, what a strange, is it my limit?


- Tyrant cannot be controlled you became ancestor, go go,


You were exiled for freedom, gaffer?!


No job, now his job is opposition.


-Deceased Hodja said that as miracle.


- Did you forget at least?


- What is possible? So where is the mind?


-it came late, didn’t it? How?


- I'll beat ha!


-Come on, be up to beat!


Stop, man,


-Listen! Don’t chatter!


-I called to you, Hodja.


-What I was saying?


- Did you see the same head or your head!


-you said “Hodja deceased”. You started to chat me.


-yes son, Hodja didn’t like the palace. You know this.


-but he wouldn’t curse because he did not like the profanity. Obviously he had a sense.


-ı don’t know, there was...


Who says emperor, many people didn’t say bad words to emperor!


-ı never forget, a warm day and we were at the garden. My Hodja, your father was angry with me.







هكيمك حا ذ قى بيلمم نر مدن جاب ا يد يلير

مثلا بو د جه حسا با تنى يو قدر چيقا ر ن

ها د ى ما ليه يه كلسين با قا لم مو سيو او را ن

ها نى تز كا هلر يكسز نر ده ? صنا يع بر ده

يا برو كسلده، يا بر ليند ه ، يا ما بچستر ده

بز نه مفتى، نه ا ما م ا يسته مشز آورو پادن

نهده عقبا د ه شفا عت د يلر ز ر ميسپا پا دن

سز كيد ڭ بو نلر ى ا صلا حه با قيك پيدر پى

خو ا جادن، مدر سه دن واز كحپيكز، وا لى بك

نه د يد ڭ فقر ه مه

- ا علا ! بنى خبط ا يتڭ، ا ما م

- يو له كل شو يله بير از نه يد ى او سوز لر

- به خوا جه م

سكا بز مدر سه نك خد متي هيچ يو ق د يمد ك

بر بد ا هت بو كه ا نكا ره چا ليشمق د ليلك

خلقى ار شا د ا يد ه جك وار مى يا سز دن با شقه

او نى ا نسان بيله صا يما ز متفكر طبقه

كو يلو دن ملتك اولادى قا چاركن يا ن يان

سيز د يڭسز كو يد ه كى عنصر له بر ا بر يا شا يا ن

رو حڭز خاقمز ڭ، كو يلو من ڭ رو حنه د نك

سوز يڭز بر، اوزڭز بر، او نه مسعود آ هنك

يز بو آ هنكى خر ا ر اب ا يتميه جكد ك، ا يتد ك

قا پا نير تور لو د كل آ چد يغمز قا نلى گد يك

نه قا دار بڭز ييورز شيمد ى سقط برد يو اره

و حد تك تر تميز آ لننده نه چير كين بو يا ره

هادى ا يش كور با قا لم، و ار مى كه ا مكان ? نر ده

ا يكيلك عن مڭه حا أل كسيلير هر ده

نه د يسه ك ، د يڭسله ميو ر ، نا فله، بر كيمسه بز ى

- او يد ورو ڭ سز سز ده، بكم، خلقه بير از كند يڭزى

-حقليسين

-آ يقير ى كيتمكله و يول هيچ چيقما ز



- قو نيه ده يد م

- خبر م يو ق، نه ز ما ن

-بيلد ير يا ز

شهر ى آز چو ق بيلير، ا طر ا فنى پك بيلمز دم

بارى بر كو يلر ى كو ر سه م، د ييه چيقدم، كز دم

يو لده طو يدم كه: فلان نا حيه نك ا نى

اوچ كو ن اول قو غيو ير مش خو ا جو بيلمم فلا نى

خهر كس اولا د ينى آ لمش، قا پا د ليمش مكتبخ

چوق فنا شى! هله بر ص ڭلا يه لم، نه يد ى سبب

هيچ ا يشم يو ق، بوده او لد قجه مهم طو غر و سى يا

كيد ه جك يو لجى ده وار، آ قشا مه ا يند ك ا ورا يه

يا تسو دن صو ڭره ا ها لى- بزه و عظ ا يت.- ديد يلر

چكد يلر آ لمته بر جيللغى چيقمش ميند ر

تخته صوردم، سيلينو ب چوره قا دار يڭسلر له

كلد ى، تا كو كسمه يا صلا ند ى سقط بر ر حله

اولا حمد له دن، صلو له دن با شلا يه رق

كير مه دن مقصده د يبا جه يى سر دم چا بو جا ق

علمه قيمت و يرن آيا تى، ا حا د يثىبو تون

او قو دم، حا صلى بلبل كبى او تدم بن او كنو

صو ڭر ه، تأ ييد ا لهى اولا جق بسبللى

او يله بر مسخر ه ا يتد م كه او خا ﺌنﺌ جهلى

ها نى كند مده بكند م.

- آدام، آ كلا ت، نه ديد ڭ

-بر ى عقلمد هد كل.

- آ و يلح مي

- بآ قض م، صد د ڭ

تام ز ماند ى، ا ها لى يه چو ير دم يو ز يمى

آ چدم آر تيق بو سفر آ عنن يمى، يو مد م كو ز ميى

هيچ معلم قو غو لور ميمش، آ يول، سو يله ييڭز

او سز ڭ دو لتڭز، نعمتڭز، هر شيڭز

خو اجه حقيله بر ا بر كله جك حق وار مى

سيزى مينا نه چكر كن بو نى صورما ز لر مى

مسلمان، ا لد ه عصا، بلده د يو بت، با شده صا ر يق

صو كره، صير تنده، يد ك، شا پلى بش اون دسته چا ر يق

آ لتى آ يلق يو لى، طا غ طا ش د يميوب، چيكنه يه رك

چين ما چيند ه كى ير علمى كيد و ب او كر ه نه جك

هيچ دو شو غمك ده مى يو قد ر ، نه آ دا ملر، بو نه ا يش

ا ك بو يوك طا لعى مو لى سز ه ا حسا ن ا يتمش

همده تا او لد يغكز مو قعه كو ند ر مشكن

تپد يكز كند ى كلن نعمتى سر سملكدن

چو ق ز ما ن كچميه جكدر كه بو نا نكو ر لككز

نه فلا كتلره ميد ان و ير ه جكد ر كورو ڭز

كو يلر ك يو ز ده بو كو ن سكسا نى، حتى، خو ا جه سز

سز ده او نكر كبى جا هل قا له رق آكلا ييكز

بر خطا او لدى، د ييو ب شيمد ى پشيما نسكز آ

نه چيقا ر ? كيتدى كيد ن ، قييد يكز اولاد يكز ه



به كا بكزر دا ها بر خيلى صا و وردم، ا سدم

سس، نفس هپسو تو كنمشد ى، نها يت كسدم

صا نيوردم كه د عادن قو جه مسجد ا يكلر

او مد يغم چيقما د ى هيچ : پك ياو ا ش آ مين د يد يلر

چكيو ير د م او ز ما ن بن ده همان فا تحه يى

يا نه جغمز اخو طه نك صا حبى مستا نلى د ا يى

كتير ير كن بنى، صا غ ا لد ه فز، مسجد دن

- كورول كو رول او قو يو ر هپ، كورول كورول او قو يور

يا ڭيل ده بر، دلى او غلا ن، باباك من ارده مى، صور!-

د يييو ير من مى، نه د ير سين

- آ ما پڭ خو شجدا

- بو نى طو يد م ز هر ا يچمش كبى سر سملشدم

أوه كلد ك، حأر يفك قلبنى آ ر تيق د شدم

نهده چو ق شى بيليور مش، به خو ا جه م، كو يلو مكر

-او يله در

- سن ده شا شا ر سين، ها نى، سو يلر سه ما كر

آكلا دم: بيلميه جك تيلكى او نك بيلد يكنى

-هل د ى نقل ا يت با قا لم شيمد ى شو بيلكيجلكنى

- ديدى

- فتو ا يى و ير ن محكمه، يا كليش، كر چك

ايكى د عو ا جى نه سو يلر سه بو تو ن د يكليه جك

اوز مان كسد يكى پار ما ق آ جميا ز، آ منا

آ ما هپ بر طر فك آعن ينه با قمق، او فنا

بنم آرقهمس-ده كى دو شمان بكا لد مو لد مى او قو ر

طور كه بن سو يليه يم خبر ده ، قو زوم، سن هله طور

كو يلو جا هلسه ده حيو ان مى ديكدر? نه د يمك

كين تپر نعمتى? ا نسان مكر او لسو ن ا شك

قو جه بر ن حخيه تيتر ه شدك ، اودو نسز يا تد ق

او يو يو ك مكتبى كو رد ڭ يا ، قيشين بز چا تد ق

كيمسه اولا د ينى جا هل قو مق ا يستر مى آ يول

بز ه لا زم ا يكى شبى وار: بر ى مكتب ، بر ى يو ل

نه يه تو ر كك جا نى يا نغن، نه يه ملت كر يدر

آ كلا دق بز بو نى، آ ز چو ق، سنه لر دن بر يد ر

صو كر ه با قد ق كه حكو متد ا و مو ب طورد قجه

نه مهند س ويره جكلر بز ه، آر تيق، نه خو ا

كتيريركن بني، ساغ لده فنر، مسجيددن؛

كورول كورول اوكويور ه،كورول كورول اوكويور؛

يانيل دا بير، دلى اوغلان، بابان مزاردا مي،سور

دييورمز مي، ن درسين

اما پك هوش جيددن -

بونو دويدوم زهير ايچميش كيبى سرسملشتيم -

وه كلديك، هرفين كالبيني ارتيك دشتيم

ن ده چوك شي بيلييورموش، به هوجام،كويلو مغر

ويلدير -

سن ده شاشارسين، هاني، سويلرسن غر -

انلاديم: بيلمييجك تيلكي اونون بيلديغيني

هادى ناكلت شيمدي شو بيلكيچليغيني -

ددي -

فتوايي ورن ماهكم، يانليش، كرچك، -

يكي دعواجي نه سويلرس بوتون دينلييجك

و زامان كستيغي پارماك اجيماز، عمننع

اما هپ بير تارافين اغزينا باكامك، اوفننا

بنيم اركامداكي دوشمان بانا موليد مي اوكور

دور كي بن سولييييم بير ده، كوزوم، سن هل دور

كويلو جاهيلس ده هايوان مي دمكتير?ن دمك

كيم تپر نيعمتي? اينسان مغر اولسون اششك

كوجا بير ناهيي تيترشتيك، اودونسوز ياپتيك؛

و بويوك مكتبى كوردون يا، كيشين بيز چاتتيك

كيمس ولاديني جاهيل كوماك ايستر مي ايول

بيز لازيم ايكي شي وار: بيري مكتب، بيري يول

نييه توركون جاني يانكين، نيي ميللت كريدير؛

انلاديك بيز بونو، از چوك، سنلردن بريدير

سونرا باكتيك كي هوكومتتن اوموپ دوردوكچا،

نه موهنديس ورجكلر بيز، ارتيك، ن هوجا

پارا بيزدن، هوجا سيزدن دييورديك...و زامان،

چيكاكلمز مي بو سويسوز،

امان اللاهيم امان

سن، اوغول، زبر چالدين بيزه اكشام، كارايي

كورملييدين او موالليم دنيلن ماسكارايي

كبرير، جام،جاميا كيرمز، نه اوروچ وار، ن ناماز؛

كوسول ابدستينيني اللاه بيلير امما تانيماز

يلده ايزله بيراكير كزديمي بير چيش كوكوسو؛

بنين تكمسي اومرونده پيسين كوردوغو سو

كايناييپ چيفت كازان، اكسا دا چامچاك چامچاك،

بونو بيلمم كي يارين هانكي ايمام پاكليياجاك

هويو درسن، بيرادمجيل كى سوكولماز اداما

باري بير پارچا اليشسايدي يا سون سون، اراما

يولا كلمز شهيرين سويسوزو، يوكتور كولايي

يانيليپ هوشبش ادن اولدو مو، تينماز دا ايي،

بير باكار اينسانا يان يان كي، يوز اولموش ماندا،

جاني يانديكچا، دونر اول باكار نالباندا

بير سلام ور ب هريف!اغيزين اشينماز يا...هايير،

ن بيلير ورميي هايوان، ن ده سن ورسن الير

ياغلي ير، چشميه كيتنمز؛سو دوكر، ل ييكاماز؛

هل تيرناكلاري بير كازما كى اينسان باكاماز

كافا اورمان كيبى، لاكين، او بيييك هپ بودانير؛

ن اييپتيردنس انلار، نه توكورسن اوتانير

ترتميز يرلر كيپكيرلي فوتينلرل دالار؛

كالديريمدان داها بربات اولور ارتيك اودالار؛

ورتو ميندر بولانير هپسي،باكارسين،چامورا

سو موهنديسلري كلميشتي...هريفلر كاور ا،

نم لازيم بيزي اينجيتمديلرزررا كادار؛

ينان اوغلوم، داها اينسافلي ايميش چورباجيلار

تاتلي يوز، بال كيبى سوز...باشكا نه ايستر كويلو

ادام الداتمايي اعلا بيلييور كاهب دولو

نه ايچن واردي، ن سججاديه چيزميل باسان؛

ن دييم دينلري باتيلسا، هريفلر اينسان

هيچ اييك كزديغي اولماز يا بيزيم فارماسونون

يچكي يوزلر سويو، اهلاكيني بير بيلسن اونون

شيمدي ايستر بني سن هاكلي كور، ايستر هاكسيز،

ويل دولت كيبى، نيعمت كيبي لافلار بانا ويز

يلمي يوتتورسا هايير يوك بو موسيبتلردن

بيراكين اوغلومو، جاهيلليغ رازيييم بن

هاككي وار -

پك كوزل امما، بو ايشين يوك كي سونو -

كاپاديك مكتبي، كودوك دييليم فارماسونو،

باشيبوش كويلونون ولاديني كيملر يدجك

ادام ايستر اونا اينسانليغي تلكين دجك

بونو نردن بولاليم? كيملر يسمارلاياليم

ونجه كاچ تزكاهيميز وار، باكاليم،بير ساياليم

پك اوزون بويلو هساب ايتما،،ندير مسعالا كي -

هركسين بيلديغي شي: مدرس بير، مكتپ ايكي

يشت ارز يلييوروم زاتي فازيلاننيز -

يكيسيندنده هايير يوك بو شرايتل بيز

كاليبا سن ينيدن كيزديراجاكسين كوسيي؛ -

سويل، ميراسيدي بي، كيم دي ييكان مدرسيي

بيز ميييز، سيز ميسينيز? سيزسينيز لبت

لبت -

ييكتينيز كازمايا كوت، ن د سوراتل -

وت I -

بير هونرميش كيبي ايكرار دييور اغزييل -

چونكو مكتب ياپاجاكتيك اونون نكازييل؛ -

چونكو مكتپ ياپاجاكميش!.. نه كولاي سويلمسي

بير كومس ياپتيغينيز وار مي ك، بير كاز كومسي

ينكيلاب اوممتينين شام ياكيم ييكماكتير

سيز چيلكين دميين وارسا، كوزوم، اهماكتير -

ييكماك اينسانلارا ياپماك كيبي كييمت مي ورير

ونو ن چولپا هريفلرد، مين اول، بجرير

ساد سن كوستريور ايشت بودور كوبب! ديي؛

يكي يركادلا اينر شيمدي سوليمانيييا

اما كل كالديراليم دندي مي، هيهات، او زامان،

بير سوليمان داها لازيم ينيدن بير د سينان

بونلارين وار مي سيزين ليتد هيچ بنزري، يوك

يا ن وار? بير كورو ديل، سيز بويورون، كارنيم توك

وتميين نافيل بايكوش كيبي كارشيمدا، سوسون

مولتجيسين به ايمام -

مولتجيييم، هامد اولسون -

هل باك هامد دييور -

هام دييورسام، يريدير -

شافيينين مي، كيميندير او شيير

هانكي شيير -

هاني پيكامبرين ولاديني جاندان سومك، -

رافيسيزليكسا

اوت، -

يرد بشر، كوكت ملك، -

رافيسيدير بو، دسين هپسي ده هاككيمدا بنيم،

بن اويوم، ايشت...دييور

بيلديم، اوت -

كايلي كيم -

شافيي زاننديريم، نيس، فاكات ماكسادينيز -

شونو لوتفن بانا تشريه ادينيز،انلاتينيز

ييكيلان يوردوما جننت دييمم، معزوروم؛ -

هاني ماعمور?هارابيل بنيم نيدي زوروم

هيب سيرتيند ادالت دنيليركن ميللت ،

موستريه اولمانين ايمكاني مي وار،اينساف ت

ياشاسين! معجونو علا ايدي،يوت،كيفين باك

توتمويور شيمدي،فاكات،بين يالا پارماك پارماك

مي تيرياكيسي اولدون بو كادار سن د عيول -

توتمويور، چونكو اليشتين...يمييدين بول بول

هم بيزيم معجونو پك هيرپالاماك دوغرو مو يا

دور جانيم!بن كيزاريم بويل واكيتسيز شاكايا -

سوزو تاكميل ايدييم

سونرا بيتير،دينل بيراز -

بير يوتار بش يوتار،افيونكشي افيون توتماز؛

در كي:توپراك مي،ن زيككيم بو،واريپ آنلآمآلى

آچىلىر كورنآ بآشىنضآن،صىيىرىر پاشطامآلى،

نآلىنىن صىرطىنآ آطلآر،صوراراك ضوكرو كىضار،

حآنكى آططآرصآ،بولور:طوطمآضى يآحو،يىنا!ضار

كولماضان چآطلآيآضورصون بىرىكان چآرشى،پآظآر؛

بو كآضآر طوططوكو ياطماظ مى كوظوم?ضار آططآر

صىظ ضا آرطىك وظون اطماكطاصىنىظ،حام پاك وظون؛

وچ صآآط اصناماضان ضىملاضىكىم نوطكونوظون،

يآشآصىن معجونو پايمآناى ىلحآمآى بوطون،

حآنى،صآرحوش كوشآ ضونضون،موطامآضى وططون

بىرآك ولوم،ياطار آرطىك،شآكآنىن وآكطى ضاكىل -

صان ضا،ويلايصا،بىظىم معجونآ بآش كاصمايى بىل -

صآضا بىر بآل ضايىوارماكلا آكىظ طآطلآنصآ، -

آرى وچموش ضىيا، كآچمىش ضىيا حىچ چاكما طآصآ

آكلآصىن مىللاضىن اولآضى ضآ بآنكىر بآنكىر،

ضورمآ حوررىياطى آلضىك ضىيا،صان طوركو چآكىر

ظولمو آلكىشلىيآمآم،ظآلىمى آصلآ صاوامام؛

كالانىن كايفى ىچىن كاچمىشا كآلكىپ صوامام

بىرى اجضآضىمآ صآلضىرضىمى،حآططآ،بوكآرىم

بوكآمآظصىن كى -

حىچ ولمآظصآ يآنىمضآن كوآرىم -

وچ بوچوك صويصظون آرضىنضآن ظآآرلىك يآپآمآم؛

حالا حآك نآمىنآ حآكصىظلىكآ ولصام طآپآمآم

ضوكضوكومضآن بارىضىر آشىكىم ىصطىكلآلا،

بآنآ حىچ طآصمآلىك اطمىش ضاكىل آلطىن لآلا

يوموشآك بآشلى ىصام،كىم ضاضى ويصآل كويونوم

لاصىلىر،بالكى،فآكآط چاكمايا كالماظ بويونوم

كآنيآن بىر يآرآ كورضوم مو يآنآر طآ جىكارىم،

ونو ضىنضىرماك ىچىن كآمچى يارىم،چىفطا يارىم

آضآم آلضىرمآ ضآ كاچ كىط،ضىيامام،آلضىرمآ

چىكنارىم،حآككى طوطآر كآلضىرىرىم

ظآلىمىن حآصمىيىم آممآ صاوارىم مآظلومو

ىرطىجآى شو صىظىن لاحچاضا مآنآصى بو مو

يوك جآنىم -

يوك ضاما -

ىفرآط اضىيورصون كوصا -

يآ -

ىشطآ بان مورطاجىىم،كالصىن ىشىطصىن ضونيآ

حام ضا بآش مورطاجىى،پآطلآصآنىظ چآطلآصآنىظ

حآضى كآنونونوظ آصصىن بانى،يآحوط يآصىنىظ

يآصآ يوك شىمضى -

ناضان،بىططى مى -

چوكطآن بىططى -

ضاضا جانكىظ يآ -

ىرآك،ضارضىمى اشطىن:كىططى -

كاطىرىر يىنا لآظىمصآ -

حآيىر،كىططى كىضار -

-ضاما وكلوم -

يآ بىظىم ضوشمآنىمىظمىش و ماكار -

ضاضانىظضىر ضىيا بىر كآحبا چىپىطمىش يآمآيآ

صىظا حآ -

ويلا يآ،چوك كاچماضى،لآكىن،آرآضآن، -

كالضى بىر بآشكآ كآورجوك،ضاضى ضاضى جانكىظلا،آيول،

بو حىصىملىك ناراضان چىكطىكى!صىظ طورك،و موكول

صونرآ -

حىچ -

حىچ مى -

صونوپ كىىطى و كىظكىن پىيآصآ -

حام ضا بىر پوفلا -

اواط،شىنضى نا حآكآن،نا يآصآ -

كىمصا مآكول كافارايمىش، و حارىف -

صورمآ كوصام -

چوك شوكور صىظضا ضا پاك يوك،ضاكىل آممآ صارصام -

ىكنالارصىن شو بانىم ناصلىمى يوظ بولضوكچآ -

صآن المآص كىبى حوررىياطى كىم وارضى،حوجآ

نا يآمآن شايضى ونوططون مو وىصطىبضآضى

حاپ فاجآىيضى،حآيآطىن حالا حىچ يوكطى طآضى

مىللاطىن بانظى صآرآمىش،ىشىطىلماظضى رافآح؛

حار نافاص ضورط الىفىن صىرطىنآ بىنمىش بىر آح

و نا كونلار

بني كيزديرمايا سويلر ماهسوس، -

يتر رتيك

نيي -

زبر بيليريم هپسيني، سوس -

ن توهافسين! بانا دوكتورميجكسين ايچيمي -

يوك پاشام، سيزده توهافليك، او بنيم هادديمي -

موستبيدديم د كم الماز سويو چيكتيم، كيت كيت، -

سن كي هوررييت ايچين نف يولونوردون، ا تيريت

يشي يوك، شيمدي موهاليفليغ سارميش دردي

هوجا راهمتلي كرامت كيبي سوز سويلردي -

باري توتتون مو -

ن مومكون? او زامان نرده اكيل -

سونرادان كلديغي سابيت مى فنديمج، ناسيل -

دوريم ها -

هادي دوموش كادار اول -

دور به ادام، -

دينل، زوزكليغي تركت

سانا تركتتيم، ايمام -

-ن دييوردون با -

يا كوردون مو كافان ايني كافا -

هوجا راهمتلي ددين، اويل كيريشتيندي لافا

وت، اوغلوم، هوجا سومزدي، بيليريدم، سارايي؛ -

اما سومزدي د هوشلانماديغيندان دولايي -

واردي بير دويكوسو بسبللي كي

بيلمم، وارميش -

پاديشاه دندي مي، چوكلوك ديل اوزاتمازلارميش

هيچ اونوتمام، هوجازادم كى، سيجاك بير كوندو، -

باهچديديك، بانا بير پارچا بابام كوسكوندو

جه.
Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Advertisement