←Asım IV.Bölüm | Asım Mehmet Akif Ersoy |
Asım VI.Bölüm→ |
Asım - Âsım - Â'sım | |||
---|---|---|---|
Asımın nesli - Mehmet Akif ve Asım'ın nesli | |||
Kavramlar | x | ||
Kişiler | Hz. Âsım - Asım bin Sabit- Âsım bin Sâbit -Âsım Bin Sabit (r.a.) Ana madde | ||
Şiirler | Âsım - Mehmet Akif Ersoy - Safahat- Asım I.Bölüm - Asım II.Bölüm - Asım III.Bölüm - Asım IV.Bölüm - Asım V.Bölüm - Asım V/1 - Asım VI.Bölüm
Asım (1924) - Hocazade ile Köse İmam arasındaki konuşmalar şeklinde tasarlanmış tek parça eserdir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Mehmet Âkif’i temsil eden Hocazade’nin Fatih’in Sarıgüzel Mahallesi’ndeki evinde dostu ve babasının öğrencisi Köse İmam’la karşılıklı konuşmalarından meydana gelen manzum bir diyalogdur. Bu eserinden dolayı Cenap Şahabettin: “yalnız asrımızın değil, hatta tarihimizin en büyük destanî şairi” olarak nitelemiştir. Bu şiir,Türkçenin büyük söz ustası Süleyman Nazif’i de kendisine hayran bırakmıştır. Nazif, Âsım için şöyle der: “Yarabbi!.. Şair bu mısraları senin arş-ı ilhâmından birer birer yeryüzüne indirirken, ruhu, kimbilir, heyecandan ne kadar sarsılmış; dimağı, kalbi, a’sâbı ne kadar yıpranmış… ve ne kadar harâb olmuş!.. Onun yazdıklarını biz yalnız okurken, bu kadar titredik ve sarardık.” (Safahat kitapları: Birinci Kitap Safahat , İkinci Kitap Süleymaniye Kürsüsünde(1912) Üçüncü Kitap Hakkın Sesleri(1913) Dördüncü KitapFatih Kürsüsünde (1913) Beşinci Kitap Hatıralar (1917) Altıncı Kitap Asım (1924) Yedinci Kitap Gölgeler (1933) Safahat Dışında kalmış Şiirler) | ||
Kıraatler | Asım kıraeti | ||
|
4'lü Tablo Sunumu[]
Şiir Metni
|
Güncel Türkçesi
|
İngilizce Tercüme
|
Osmanlıca
|
Hekimin hâzıkı bilmem nereden celbedilir. Meselâ büdce hesâbâtını yoktur çıkaran... |
Hekimin uzmanı bilmem nereden getirtilir. Meselâ bütçe hesaplarım yoktur çıkaran... |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Hadi mâliyyeye gelsin bakalım Mösyö Loran. Hani tezgâhlannız nerde? |
Hadi maliyeye gelsin bakalım Mösyö Loran. Hani tezgahlarınız nerde? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Sanâyi´ nerde? Ya Brüksel´de, ya Berlin´de, ya Mançester´de! |
Sanayi nerde? Ya Brüksel'de, ya Berlin'de, ya Mançester'de!
|
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Biz ne müftî, ne imam istemişiz Avrupa´dan; Ne de ukbâda şefâ´at dileriz papa´dan |
Biz ne müftü, ne imam istemişiz Avrupa'dan; Ne de âhirette şefaat dileriz Papa'dan. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Siz gidin bunları ıslâha bakın peyderpey; Hocadan, medreseden vazgeçiniz, Vâlî Bey!" |
Siz işte sırayla bunları, düzeltmeye bakın; Hocayı, medreseyi, Vali Bey, bırakın!" |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Ne dedin fıkrama? -A´lâ!Beni habtettin, İmam! |
Ne dedin fıkrama? - Çok güzel! Beni susturdun, İmam! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Yola gel şöyle biraz, neydi o sözler? - Be Hocam, |
- Yola gel şöyle biraz, neydi o sözler? - Be Hocam, |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Sana biz medresenin hizmeti hiç yok demedik; Bir bedâhet bu ki inkâra çalışmak delilik. |
Sana biz medresenin hizmeti hiç yok demedik; Bu apaçık gerçeği inkâra çalışmak delilik. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Halkı irşâd edecek var mı ya sizden başka? Onu insan bile saymaz mütefekkir tabaka! |
Halka doğru yolu gösterecek var mı ya sizden başka? Onu insan yerine koymaz aydın tabaka? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Köylüden milletin evlâdı kaçarken yan yan, Sizdiniz köydeki unsurla beraber yaşıyan. |
Köylüden milletin evlâdı kaçarken yan yan, Sizdiniz köydeki insanlarla birlikte yaşayan. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Rûhunuz halkımızın, köylümüzün rûhuna denk; Sözünüz bir, özünüz bir, o ne mes´ûd âhenk! |
Ruhunuz halkımızın, köylümüzün ruhuna denk; Sözünüz bir, özünüz bir, o ne mutluluk verici uygunluk! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Biz bu âhengi harâb etmiyecektik ettik; Kapanır türlü değil açtığımız kanlı gedik. |
Biz bu uyumluluğu bozmayacaktık, bozduk; Kapanır türlü değil açtığımız kanlı gedik. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Ne kadar benziyoruz şimdi sakat bir duvara... Vahdetin tertemiz alnında ne çirkin bu yara! |
Ne kadar benziyoruz şimdi sakat bir duvara... Vahdetin tertemiz alnında ne çirkin bu yara! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Hadi iş gör bakalım, var mı ki imkân? Nerde! İkilik azmine hâil kesilir her yerde. |
Hadi iş gör bakalım, var mı ki imkân? Nerde! İkilik, azmine engel olur her yerde. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Ne desek dinlemiyor, nâfile, bir kimse bizi. - Uydurun siz de, beyim, halka biraz kendinizi. |
Ne desek boşuna, dinlemiyor kimse bizi. - Uydurun siz de, beyim, halka biraz kendinizi. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Haklısın. - Aykırı gitmekle bu yol hiç çıkmaz. |
- Haklısın. - Aykırı gitmekle bu yol hiç çıkmaz. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Konya´daydım...
- Haberim yok, ne zaman? - Bıldır yaz. |
- Konya'daydım...'- Haberim yok, ne zaman?'- Geçen yaz.
|
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Şehri az çok bilir, etrâfznı pek bilmezdim; Bâri bir köyleri görsem, diye çıktım, gezdim. |
Şehri az çok bilir, çevresini pek bilmezdim; Hiç değilse bir köyleri görsem, diye çıktım, gezdim. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Yolda duydum ki: Filân nâhiyenin a´yânı, Üç gün evvel koyuvermiş hoca bilmem filânı; |
Yolda duydum ki: Filan nahiyenin ileri gelenleri, Üç gün evvel kovuvermiş öğretmen bilmem filânı; |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Herkes evlâdını almış, kapatılmış mekteb. Çok fena şey! Hele bir anlıyalım, neydi sebeb. |
Herkes çocuklarını almış, kapatılmış okul. Çok kötü şey! Hele bir anlayalım, neydi sebep. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Hiç işim yok bu da oldukça mühim doğrusu ya, Gidecek yolcu da var, akşama indik oraya. |
Hiç işim yok, bu da oldukça önemli doğrusu ya, Gidecek yolcu da var, akşama indik oraya. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Yatsıdan sonra ahâli "bize va´zet" dediler; Çektiler altıma bir cıllığı çıkmış minder. |
Yatsıdan sonra halk "bize va'zet" dediler; Çektiler altıma eski püskü bir minder. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Tahta sordum, silinip çevre kadar yenlerle, Geldi, tâ göğsüme yaslandı sakat bir rahle. |
Tahta sordum, silinip çevre kadar yenlerle, Geldi, tâ göğsüme yaslandı sakat bir rahle. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Evvelâ hamdeleden, salveleden başlıyarak Girmeden maksada dîbâceyi serdim çabucak. |
Önce Allah'a hamd ve peygambere selâmdan başlayarak, Esas maksattan önce bir giriş yaptım çabucak. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
İlme kıymet veren âyâtı, ehâdîsi bütün, Okudum, hâsılı bülbül gibi öttüm ben o gün. |
İlme değer veren âyetleri, hadisleri bütün, Okudum, kısacası bülbül gibi öttüm ben o gün. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Sonra, te´yîd-i İlâhî olacak besbelli, Öyle bir maskara ettim ki o hâin cehli, |
Sonra, Allah'ın yardımı ile olacak besbelli, Öyle bir maskara ettim ki o hâin cehaleti, |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Hani kendim de beğendim. -Adam, anlat, ne dedin? |
Hani kendim de beğendim. - Adam, anlat, ne dedin? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Biri aklımda değil. - Öyle mi? |
- Biri aklımda değil. - Öyle mi? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Baktım sadetin tam zamanıydı, ahâlîye çevirdim yüzümü; Açtım artık bu sefer ağzımı, yumdum gözümü: |
- Baktım aslı konuya girmenin tam zamanıydı, halka çevirdim yüzümü; Açtım artık bu sefer ağzımı, yumdum gözümü: |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Hiç muallim kovulur muymuş, ayol, söyleyiniz? O sizin devletiniz, ni´metiniz, herşeyiniz. |
Hiç öğretmen kovulur muymuş, ayol, söyleyiniz? O sizin devletiniz, nimetiniz, her şeyiniz. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Hoca hakkıyle beraber gelecek hak var mı? Sizi mîzâna çekerken bunu sormazlar mı? |
Hoca hakkıyla bir tutulabilecek hak var mı? Sizi âhirette hesaba çekerken bunu sormazlar mı? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Müslüman, elde asâ, belde divit, başta sarık; Sonra, sırtında, yedek şaplı beş on deste çarık; |
Müslüman, elde değnek, belde divit, başta sarık; Sonra sırtında, yedek, şaplı ben on deste çarık; |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Altı aylık yolu, dağ taş demeyip, çiğneyerek Çin-i Mâçin´deki bir ilmi gidip öğrenecek. |
Altı aylık yolu, dağ taş demeyip, çiğneyerek, Çin'de veya ne kadar uzakta olsa da bir ilmi gidip öğrenecek. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Hiç düşünmek de mi yoktur, be adamlar, bu ne iş? En büyük tâli´i Mevlâ size ihsân etmiş, |
Hiç düşünmek de mi yoktur, be adamlar, bu ne iş? En büyük şansı Allah size vermiş, |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Hem de ta olduğunuz mevkie göndermişken; Teptiniz kendi gelen ni´meti sersemlikten! |
Hem de ta yaşadığınız yere göndermişken; Teptiniz kendi gelen nimeti sersemlikten! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Çok zaman geçmiyecektir ki bu nankörlüğünüz, Ne felâketlere meydan verecektir görünüz! |
Çok zaman geçmeyecektir ki bu nankörlüğünüz, Ne felâketlere meydan verecektir görünüz! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Köylerin yüzde bugün sekseni, hattâ, hocasız; Siz de onlar gibi câhil kalarak anlayınız! |
Köylerin yüzde bugün sekseni,hattâ, öğretmensiz; Siz de onlar gibi câhil kalarak anlayınız! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Bir hatâ oldu, deyip şimdi peşîmansınız a... Ne çıkar? Gitti giden, kıydınız evlâdınıza... |
Bir yanlışlık oldu, deyip şimdi pişmansınız a... Ne çıkar? Gitti giden, kıydınız çocuklarınıza... |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Buna benzer daha bir hayli savurdum, estim.
Ses, nefes hepsi tükenmişti, nihâyet kestim. |
Buna benzer daha bir hayli savurdum, estim.
Ses, nefes hepsi tükenmişti sonunda kestim. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Sanıyordum ki duâdan koca mescid inler. Umduğum çıkmadı hiç: Pek yavaş âmin dediler. |
Sanıyordum ki duadan koca mescid inler... Umduğum çıkmadı hiç: Çok yavaş âmin dediler. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Çekiverdim o zaman ben de hemen Fâtiha´yı. Yatacağımız odanın sâhibi Mestanlı Dayı, |
Çekiverdim o zaman ben de hemen Fâtiha'yı. Yatacağımız odanın sahibi Mestanlı Dayı, |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Getirirken beni, sağ elde fener, mescidden; "Gürül gürül okuyor hep, gürül gürül okuyor; |
Getirirken beni, sağ elde fener, mescidden; "Gürül gürül okuyor hep, gürül gürül okuyor; |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Yanıl da bir, deli oğlan, baban mezarda mı, sor!" Deyivermez mi, ne dersin? - Ama pek hoş cidden. |
Yanıl da bir, deli oğlan, baban mezarda mı sor!"(l) Deyivermez mi, ne dersin? - Ama pek hoş cidden. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Bunu duydum zehir içmiş gibi sersemleştim... Eve geldik herifin kalbini artık deştim. |
- Bunu duydum zehir içmiş gibi sersemleştim... Eve geldik, herifin kalbini artık deştim. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Ne de çok şey biliyormuş, be Hocam, köylü meğer! - Öyledir - Sen de şaşarsın, hani, söylersem eğer: |
Ne de çok şey biliyormuş, be Hocam; köylü meğer! - Öyledir - Sen de şaşarsın, hani, söylersem eğer. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Anladım: Bilmiyecek tilki onun bildiğini. - Hadi naklet bakalım şimdi şu bilgiçliğini? - Dedi: |
Anladım: Bilmeyecek tilki onun bildiğini. - Hadi naklet bakalım şimdi şu bilgiçliğini? - Dedi: |
örnek osmanlıca مقدمة
| |
" Fetvâyı veren mahkeme, yanlış, gerçek İki da´vâcı ne söylerse bütün dinliyecek. |
"Hükmü veren mahkeme, yanlış, gerçek, İki da'vâcı ne söylerse bütün dinleyecek. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
O zaman kestiği parmak acımaz, âmennâ... Ama hep bir tarafın ağzına bakmak o fenâ. |
O zaman kestiği parmak acımaz, kabul... Ama hep bir tarafın ağzına bakmak, o kötü. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Benim arkamdaki düşman bana mevlid mi okur? Dur ki ben söyliyeyim bir de, kuzum, sen hele dur! |
Benim arkamdaki düşman bana mevlid mi okur? Dur ki ben söyleyeyim bir de, kuzum, sen hele dur! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Köylü câhilse de hayvan mı demektir? Ne demek! Kim teper ni´meti? İnsan meğer olsun eşşek. |
Köylü câhilse de hayvan mı demektir? Ne demek! Kim teper nimeti? İnsan meğer olsun eşşek. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Koca bir nâhiye titreştik odunsuz yattık; O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık. |
Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık; O büyük okulu gördün ya, kışın biz yaptık. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Kimse evlâdını câhil komak ister mi ayol? Bize lâzım iki şey vaı: Biri mektep, biri yol. |
Kimse evlâdını cahil yetiştirmek ister mi ayol? Bize gerekli iki şey var. Biri okul, biri yol. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Niye Türk´ün canı yangın, niye millet geridir; Anladık biz bunu, az çok senelerden beridir. |
Niye Türk'ün canı yangın, niye millet geridir; Anladık biz bunu, az çok, senelerden beridir. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Sonra baktık ki hükûmetten umup durdukça, Ne mühendis verecekler bize, artık ne hoca. |
Sonra baktık ki hükümetten umup durdukça, Ne mühendis verecekler bize, artık, ne hoca. (1). Babası orada gömülmüş zannederek bir mezar başında Kur'an okuyan kimseler için söylenen bir deyim. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Para bizden, hoca sizden deyiverdik... O zaman, Çıkagelmez mi bu soysuz, aman Allah´ım aman! |
Para bizden, hoca sizden deyiverdik... O zaman, Çıkagelmez mi bu soysuz, aman Allah'ım aman! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Sen, oğul, ezbere çaldın bize akşam, karayı... Görmeliydin o muallim denilen maskarayı. |
Sen, oğul, ezbere çaldın bize akşam, karayı... Görmeliydin o öğretmen denilen soytarıyı. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Geberir, câmie girmez, ne oruç var, ne namaz; Gusül abdestini Allah bilir amma tanımaz. |
Geberir, camiye girmez, ne oruç var, ne namaz; Gusül abdestini Allah bilir ama tanımaz. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Yelde izler bırakır gezdi mi bir çiş kokusu; Ebenin teknesi ömründe pisin gördüğü su! |
Yelde izler bırakır gezdi mi bir çiş kokusu; Ebenin teknesi ömründe pisin gördüğü su! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Kaynayıp çifte kazan, aksa da çamçak çamçak Bunu bilmem ki yann hangi imam paklıyacak? |
Kaynayıp çifte kazan, aksa da çamçak çamçak, Bunu bilmem ki yarın hangi imam paklayacak? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Huyu dersen, bir adamcıl ki sokulmaz adama... Bâri bir parça alsaydı ya son son, arama! |
Huyu dersen, bir adamcıl ki sokulmaz adama... Bari bir parça alışsaydı ya son son, arama! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Yola gelmez şehirin soysuzu, yoktur kolayı. Yanılıp hoşbeş eden oldu mu, tınmaz da ayı, |
Yola gelmez şehirin soysuzu, yoktur kolayı. Yanılıp hoşbeş eden oldu mu, tınmaz da ayı, |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Bir bakar insana yan yan ki, uyuz olmuş manda, Canı yandıkça, döner öyle bakar nalbanda. |
Bir bakar insana yan yan ki, uyuz olmuş manda, Canı yandıkça, döner öyle bakar nalbanda. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Bir selâm ver be herif. Ağzın aşınmaz ya... Hayır, Ne bilir vermeyi hayvan, ne de sen versen alır. |
Bir selâm ver be herif! Ağzın aşınmaz ya... Hayır, Ne bilir vermeyi hayvan, ne de sen versen alır. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Yağlı yer, çeşmeye gitmez; su döker, el yıkamaz; Hele tırnakları bir kazma ki insan bakamaz. |
Yağlı yer, çeşmeye gitmez; su döker, el yıkamaz; Hele tırnakları bir kazma ki insan bakamaz. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Kafa onnan gibi, lâkin, o bıyık hep budanır; Ne ayıptır desen anlar, ne tükürsen utanıı: |
Kafa orman gibi, fakat, o bıyık hep budanır; Ne ayıptır desen anlar, ne tükürsen utanır. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Tertemiz yerlere kipkirli fotinlerle dalar; Kaldırımdan daha berbâd olur artık odalar; |
Tertemiz yerlere kipkirli botlarla dalar; Kaldırımdan daha berbâd olur artık odalar; |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Örtü, minder bulanır hepsi, bakarsın, çamura. Su mühendisleri gelmişti... Herifler gâvur a, |
Örtü, minder bulanır hepsi, bakarsın, çamura. Su mühendisleri gelmişti... Adamlar gâvur a, |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Neme lâzım bizi incitmediler zeıre kadar; İnan oğlum, daha insaflı imiş çorbacılar! |
Neme lâzım bizi incitmediler zerre kadar; İnan oğlum, daha insaflı imiş çorbacılar! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Tatlı yüz, bal gibi söz... Başka ne ister köylü? Adam aldatmayı a´lâ biliyor kahbe dölü! |
Tatlı yüz, bal gibi söz... Başka ne ister köylü? Adam aldatmayı çok iyi biliyor kahbe dölü! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Ne içen vardı, ne seccâdeye çizmeyle basan; Ne deyim dinleri bâtılsa, herifler insan. |
Ne içen vardı, ne seccadeye çizmeyle basan; Ne deyim dinleri bâtılsa, herifler insan. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Hiç ayık gezdiği olmaz ya bizim farmasonun... İçki yüzler suyu, ahlâkını bir bilsen onun! |
Hiç ayık gezdiği olmaz ya bizim farmasonun... (1) İçki yüzler suyu, ahlâkını bir bilsen onun! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Şimdi ister beni sen haklı gör, ister haksız, Öyle devlet gibi, ni´met gibi lâflar bana vız! |
Şimdi ister beni sen haklı gör, ister haksız, Öyle devlet gibi, ni'met gibi lâflar bana vız! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
İlmi yuttursa hayır yok bu musîbetlerden... Bırakın oğlumu, câhilliğe râzıyım ben. "
|
İlmi yuttursa hayır yok bu musibetlerden... Bırakın oğlumu, cahilliğe razıyım ben." - Hakkı var. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Pek güzel amma, bu işin yok ki sonu. Kapadck mektebi, kovduk diyelim farmasonu, |
- Pek güzel ama, bu işin yok ki sonu. Kapadık okulu kovduk diyelim farmasonu, |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Başı boş köylünün evlâdını kimler yedecek? Adam ister ona insanlığı telkîn edecek. |
Başı boş köylünün çocuğuna kimler kılavuzluk edecek? Adam ister ona insanlığı aşılayacak. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Bunu nerden bulalım? Kimlere ısmarlıyalım? Önce kaç tezgâhımız var, bakalım, bir sayalım... |
Bunu nerden bulalım? Kimlere ısmarlıyalım? Önce kaç tezgâhımız var, bakalım,bir sayalım... |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Pek uzun boylu hesâb etme, nedir mes´ele ki? Herkesin bildiği şey: Medrese bir, mektep iki. |
- Çok uzun boylu hesâb etme, nedir mes'ele ki? Herkesin bildiği şey: Medrese bir, okul iki. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- İşte arz eyliyorum zât-ı fazîlânenize: İkisinden de hayır yok bu şerâitle bize. |
- İşte sunuyorum faziletli zâtınıza Bu şartlar altında ikisinden de hayır yok bize. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Gâlibâ sen yeniden kızdıracaksın Köse?yi; Söyle, mîrasyedi bey, kimdi yıkan medreseyi? |
- Gâlibâ sen yeniden kızdıracaksın Köse'yi; Söyle, mirasyedi bey, kimdi yıkan medreseyi? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Biz miyiz, siz misiniz? Sizsiniz elbet... - Elbet! - Yıktınız kazmaya kuvvet, ne de sür´atle! - Evet. |
Biz miyiz, siz misiniz? Sizsiniz elbet... - Elbet! - Yıktınız kazmaya kuvvet, ne de sür'atle! - Evet. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Bir hünermiş gibi ikrâr ediyor ağzıyle... - Çünkü mektep yapacaktık onun enkâzıyle. |
- Marifetmiş gibi kabul ediyor ağzıyle... - Çünkü okul yapacaktık onun enkazıyle. (1) Farmason: Mason, dinsiz. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Çünkü mektep yapacakmış!.. Ne kolay söylemesi!'''Bir kümes yaptığın var mı ki, bir kaz kümesi?
|
- Çünkü okul yapacakmış!.. Ne kolay söylemesi! Bir kümes yaptığın var mı ki, bir kaz kümesi? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- İnkılâb ümmetinin şânı yakıp yıkmaktır. - Size çılgın demiyen varsa, kuzum, ahmaktır. |
- İnkılâb ümmetinin şanı yakıp yıkmaktır. - Size çılgm demiyen varsa, kuzum, ahmaktır. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir? Onu en çolpa herifler de, emîn ol, becerir. |
Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir? Onu en becereksiz herifler de, emin ol, becerir. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Sâde sen gösteriver "işte budur kubbe!" diye; İki ırgadla iner şimdi Süleymâniyye. |
Yalnızca sen gösteriver "işte budur kubbe!" diye; İki işçiyle yıkılır şimdi Süleymaniye. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhat, o zaman, Bir Süleyman daha lâzım yeniden bir de Sinan. |
Ama gel yapalım dendi mi, heyhat o zaman, Bir Süleyman daha lâzım yeniden bir de Sinan. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok. Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun, karnım tok! |
Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok. Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun, karnım tok! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Ötmeyin nâfile baykuş gibi karşımda, susun! - Mürteci´sin be İmam? |
Ötmeyin boşuna baykuş gibi karşımda, susun! - Gericisin be İmam? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Mürteci´im, hamdolsun. - Hele bak hamd ediyor!
|
- Gericiyim, Allah'a şükür. - Hele bak şükrediyor! - Şükrediyorsam, yeridir: |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
-Şâfi´î´nin mi, kimindir o şiir? - Hangi şiir? |
Şâfi'î'nin(l) mi, kimindir o şiir? - Hangi şiir? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Hani "Peygamber´in evlâdını candan sevmek, Râfızîlikse... - Evet, - "Yerde beşer, gökte melek |
- Hani "Peygamber'in çocuklarını candan sevmek, Râfızîlikse...(2) - Evet, - "Yerde insan, gökte melek, |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Râfızîdir bu, desin hepsi de hakkımda benim, Ben oyum, işte... " diyor... |
Râfızîdir bu, desin hepsi de hakkımda benim, Ben oyum, işte..." diyor... |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Bildim, evet. - Kâili kim? |
- Bildim, evet. - Söyleyeni kim? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Şâfı´î zannederim, neyse, fakat maksadınız? Şunu lûtfen bana teşrîh ediniz, anlatınız. |
- Şâfi'î sanıyorum, neyse, fakat nedir amacınız? Şunu lütfen bana açıklayınız, anlatınız. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Yıkılan yurduma cennet diyemem, ma´zûrum; 'Hani ma´mûre? Harâbeyle benim neydi zonım? |
- Yıkılan yurduma cennet diyemem, ma'zûr görün; {1) Şafiî: 767 - 820 yıllan arasında yaşayan ünlü hadis, tefsir ve fıkıh âlimi Şafiî mezhebinin imamı. Tıp, şiir ve edebiyatta da çok ilendir. (2) Rafızilik Şia mezhebinin bir kolu. Kelime, Uz. Ali'ye İslâm'ı ölçüyü asan sevgi, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve diğer sahabilerden bir çoğu hakkında nefret ve düşmanlık beslemek anlamına gelmektedir. Hani nerde yurdun imarı? Harabeyle benim neydi zorum?
|
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Heybe sırtında "adâlet" dilenirken millet, Müsterîh olmanın imkânı mı var, insâf et? |
Heybe sırtında "adalet" dilenirken millet, Huzur içinde olmanın imkânı mı var, insaf et? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
" Yaşasın!" ma´cunu a´lâ idi, yut, keyfine bak! Tutmuyor şimdi, fakat, bin yala parmak parmak. |
" Yaşasın!" afyonu(l) çok güzeldi, yut, keyfine bak! Tutmuyor şimdi, fakat, bin yala parmak parmak. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Neye tiryâkisi oldun bu kadar sen de ayol? Tutmuyor, çünkü alıştın... Yemeyeydin bol bol. |
- Neye tiryakisi oldun bu kadar sen de ayol? Tutmuyor, çünkü alıştın... Yemeyeydin bol bol. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Hem bizim ma´cunu pek hırpalamak doğru mu ya? - Dur canım! Ben kızarım böyle vakitsiz şakaya... |
Hem bizim afyonu bu kadar hırpalamak doğru mu ya? - Dur canım! Ben kızarım böyle vakitsiz şakaya... |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Sözü tekmîl edeyim... - Sonra bitir, dinle biraz: Bir yutar, beş yutar, afyonkeşi afyon tutmaz; |
Sözümü bitireyim... - Sonra bitir, dinle biraz: Bir yutar, beş yutar, afyon düşkününü afyon tutmaz; |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Der ki: Toprak mı, ne zıkkım bu, varıp anlamalı. Açılır kurna başından, sıyırır peştemalı, |
Der ki: Toprak mı, ne zıkkım bu, varıp anlamalı. Açılır kurna başından, sıyırır peştemalı, |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Nalının sırtına atlar, sürerek doğru gider, Hangi attarsa, bulur."Tutmadı yâhu, yine!" der. |
Nalının sırtına atlar, sürerek doğru gider, Hangi baharatçıysa, bulur: "Tutmadı yahu, yine!" der. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Gülmeden çatlaya dursun biriken çarşı, pazar; "Bu kadar tuttuğu yetmez mi kuzum?" der attar. |
Gülmekten çatlayadursun biriken çarşı, pazar, "Bu kadar tuttuğu yetmez mi kuzum?" der baharatçı. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Siz de artık uzun etmektesiniz, hem pek uzun; Üç saat esnemeden dinlediğim nutkunuzun, |
Siz de artık uzun etmektesiniz, hem çok uzun;
Üç saat esnemeden dinlediğim nutkunuzun, |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
" Yaşasın!" ma´cunu peymâne-i ilhâmı bütün, Hani, sarhoş kuşa döndün, mütemâdî öttün! |
"İlham kadehi işte o "Yaşasın!" afyonudur bütün, Hani, sarhoş kuşa döndün, sürekli öttün! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Bırak oğlum, yeter artık şakanın vakti değil. - Sen de, öyleyse, bizim ma´cuna baş kesmeyi bil! |
- Bırak oğlum, yeter artık, şakanın vakti değil. - Sen de, öyleyse, bizim afyon karşısında boyun eğmeyi bil! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Sâde bir "bal" deyivermekle ağız tatlansa, Arı uçmuş diye, kaçmış diye hiç çekme tasa. |
- Sâde bir "bal" deyivermekle ağız tatlansa, Arı uçmuş diye, kaçmış diye hiç çekme tasa. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Ağlasın milletin evlâdı da bangın bangır, 'Durma hürriyeti aldık diye, sen türkü çağır! |
Ağlasın milletin çocukları da bangır bangır, (1) Burada II. Meşrutiyet devrinde meşrutiyetin ilânım hazırlayanlar tarafından slogan halinde sık sık tekrarlanan, fakat sözde kalan "hürriyet, adalet, kardeşlik, eşitlik" gibi kavramların büyülü tesirine işaret edilmektedir. Durma hürriyeti aldık diye, sen türkü çağır! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Zulmü alkışlıyamam, zâlimi aslâ sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem... |
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem... |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ, boğarım... - Boğamazsın ki! - Hiç olmazsa yanımdan koğarım. |
Biri atalarıma saldırdı mı, hattâ, boğarım... - Boğamazsın ki! - Hiç olmazsa yanımdan koğarım. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam; Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam. |
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam; Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle, Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle |
Doğduğumdan beridir âşıkım bağımsızlığa, Bana hiç tasmalık etmiş değil altın zincir |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum. |
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boynum. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim, Onu dindirnıek için kamçı yerim, çifte yerim. |
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Adam aldımıa da geç git, diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. |
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu... İrticâın şu sizin lehçede ma´nâsı bu mu? |
Zâlimin düşmanıyım ama severim zulme uğrayanı... Gericiliğin şu sizin dilinizde manâsı bu mu? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Yok canım! - Yok deme! - İfrât ediyorsun Köse... - Yâ? |
- Yok canım! - Yok deme! - Aşırıya gidiyorsun Köse... -Yâ? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
İşte ben mürteci´im, gelsin işitsin dünyâ! Hem de baç mürteci´im, patlasanız çatlasanız! |
İşte ben gericiyim, gelsin işitsin dünya Hem de baş gericiyim, patlasanız çatlasanız! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Hadi kânûnunuz assın beni, yâhud yasanız! - Yasa yok şimdi. |
Hadi kanununuz assm beni, yahut yasanız! - Yasa yok şimdi. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Neden, bitti mi? - Çoktan bitti. |
- Neden, bitti mi? - Çoktan bitti. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Dede Cengiz ya ? - Bırak, derdimi deştin: Gitti! |
- Dede Cengiz(l) ya? - Bırak, derdimi deştin: Gitti! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Getirir yine lâzımsa... - Hayır, gitti gider. |
- Getirir yine gerekliyse... - Hayır, gitti gider. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
-Deme oğul!
- Ya bizim düşmanımızmış o meğer... |
- Deme oğlum!
- Ya bizim düşmanımızmış o meğer... |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Dedenizdir diye bir kahbe çıfıtmış yamayan... '- Size hâ?' - Öyle ya, çok geçmedi lâkin, aradan, |
Dedenizdir diye bir kahbe Yahudiymiş(2) yamayan... -Sizehâ? - Öyle ya, çok geçmedi fakat, aradan, |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Geldi bir başka gâvurcuk, dedi "Cengiz´le, ayol, Bu hısımlık nereden çıktı ki, siz Türk, o Moğol!.. " |
Geldi bir başka gâvurcuk, dedi "Cengiz'le, ayol, Bu akrabalık nereden çıktı ki, siz Türk, o Moğol!.." |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Sonra?.. -Hiç! -Hiç mi? - Sönüp gitti o kızgın piyasa. |
- Sonra?.. -Hiç! - Hiç mi? - Sönüp gitti o kızgın piyasa. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Hem de bir püfle! - Evet, şimdi ne hâkan, ne yasa! |
- Hem de bir püfle! - Evet, şimdi ne hakan, ne yasa! (3) |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Kimse ma´kul kefereymiş, o herif. - Sorma Köse´m... - Çok şükür sizde de pek yok değil amma sersem! |
- Kimse aklı başında kâfirlerden biriymiş, o herif. - Sorma Köse'm... - Çok şükür sizde de pek yok değil, ama sersem! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- İğnelersin şu benim neslimi yüz buldukça, Sana elmas gibi hürriyeti kim verdi, Hoca? |
- İğnelersin şu benim neslimi yüz buldukça, Sana elmas gibi hürriyeti kim verdi, Hoca? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Ne yaman şeydi unuttun mu o istibdâdı? Hep fecâyi´di, hayâtın hele hiç yoktu tadı. |
Ne yaman şeydi unuttun mu o baskı dönemini? Hep feci olaylar yaşandı, hayatın hele hiç yoktu tadı. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Milletin benzi sararmış, işitilmezdi refâh; Her nefes dört elifin sırtına binmiş bir "âh!" O ne günler... |
Milletin benzi sararmış, işitilmezdi refah; Her nefes dört elifin sırtına binmiş bir "âh!" O ne günler... (1) Cengiz: II. Meşrutiyet devrinde büyük Türk hükümdarları arasında kabul edilen Moğol hükümdarı Cengiz Han. (2) Burada kastedilen "Asya Tarihine Giriş, Türkler ve Moğollar"yazarı Leon Cahun'dur. (3) Burada II. Meşrutiyet devrinde canlandırılmaya çalışılan eski Türkçe kelimelere alaylı bir işaret vardır. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Beni kızdırmaya söyler mahsus, Yeter artık! |
- Beni kızdırmak için söyler özellikle,
Yeter artık! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Niye? - Ezber bilirim hepsini, sus!
|
- Niye? - Ezber bilirim hepsini, sus! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Ne tuhafsın! Bana döktürmiyeceksin içimi... - Yokpaşam, sizde tuhaflık o benim haddim mi? |
- Ne tuhafsın! Bana döktürmeyeceksin içimi... - Yok paşam, sizde tuhaflık, o benim haddim mi? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Müstebiddin de gem almaz soyu çıktın, git git, Sen ki hürriyet için nefyolunurdun, a tirit! |
- Despotun da gem almaz soyu çıktın, git git, Sen ki hürriyet için sürgün edilirdin, a ihtiyar! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
İşi yok şimdi muhâlifliğe sarmış derdi... - Hoca rahmetli kerâmet gibi söz söylerdi... |
İşi yok, şimdi muhalifliğe sarmış derdi... - Hoca rahmetli keramet gibi söz söylerdi... |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Bâri tuttun mu? - Ne mümkün? |
- Bari tuttun mu? - Ne mümkün? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
O zaman nerde akıl?, - Sonradan geldiği sâbit mi efendimce, nasıl? |
O zaman nerde akıl? - Sonradan geldiği kesin mi efendimce, nasıl? |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Döverim ha! - Hadi dövmüş kadar ol! |
- Döverim ha! - Hadi dövmüş kadar ol! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Dur be adam, - Dinle, zevzekliği terk et! |
- Dur be adam, Dinle, zevzekliği bırak! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Sana terk ettim, İmam! - Ne diyordum be?.. |
- Sana bıraktım, İmam! - Ne diyordum be?.. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Ya gördün mü kafan aynı kafa! "Hoca rahmetli" dedin, öyle giriştindi lâfa. |
- Ya gördün mü kafan aynı kafa! "Hoca rahmetli" dedin, öyle giriştindi lâfa. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Evet, oğlum, Hoca sevmezdi, bilirdim, sarayı; - Ama sövmezdi de hoşlanmadığından dolayı. |
- Evet, oğlum, Hoca sevmezdi, bilirdim, sarayı; - Ama sövmezdi de hoşlanmadığından dolayı. |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Vardı bir duygusu besbelli ki... - Bilmem, varmış... Pâdişah dendi mi, çokluk dil uzatmazlarmış! |
Vardı bir duygusu besbelli ki... - Bilmem, varmış... Pâdişâh dendi mi, çokluk dil uzatmazlarmış! |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
- Hiç unutmam, Hocazâdem ki, sıcak bir gündü, Bahçedeydik bana bir parça baban küskündü. |
- Hiç unutmam, Hocazadem ki, sıcak bir gündü, Bahçedeydik, bana bir parça baban küskündü |
İngilizce Tercüme Buraya
|
örnek osmanlıca مقدمة
|
Şablon[]
'Şiir Metni'
|
'Güncel Türkçesi'
|
'İngilizce Tercüme'
|
'Osmanlıca'
|
Hekimin hâzıkı bilmem nereden celbedilir. Meselâ büdce hesâbâtını yoktur çıkaran... Hadi mâliyyeye gelsin bakalım Mösyö Loran. Hani tezgâhlannız nerde? Sanâyi´ nerde? Ya Brüksel´de, ya Berlin´de, ya Mançester´de! Biz ne müftî, ne imam istemişiz Avrupa´dan; Ne de ukbâda şefâ´at dileriz Rimpapa´dan Siz gidin bunları ıslâha bakın peyderpey; Hocadan, medreseden vazgeçiniz, Vâlî Bey!"
Ne dedin fıkrama? -A´lâ!Beni habtettin, İmam! - Yola gel şöyle biraz, neydi o sözler? - Be Hocam, Sana biz medresenin hizmeti hiç yok demedik; Bir bedâhet bu ki inkâra çalışmak delilik. Halkı irşâd edecek var mı ya sizden başka? Onu insan bile saymaz mütefekkir tabaka! Köylüden milletin evlâdı kaçarken yan yan, Sizdiniz köydeki unsurla beraber yaşıyan. Rûhunuz halkımızın, köylümüzün rûhuna denk; Sözünüz bir, özünüz bir, o ne mes´ûd âhenk! Biz bu âhengi harâb etmiyecektik ettik; Kapanır türlü değil açtığımız kanlı gedik. Ne kadar benziyoruz şimdi sakat bir duvara... Vahdetin tertemiz alnında ne çirkin bu yara! Hadi iş gör bakalım, var mı ki imkân? Nerde! İkilik azmine hâil kesilir her yerde. Ne desek dinlemiyor, nâfile, bir kimse bizi. - Uydurun siz de, beyim, halka biraz kendinizi. - Haklısın. - Aykırı gitmekle bu yol hiç çıkmaz.
- Haberim yok, ne zaman? - Bıldır yaz. Şehri az çok bilir, etrâfznı pek bilmezdim; Bâri bir köyleri görsem, diye çıktım, gezdim. Yolda duydum ki: Filân nâhiyenin a´yânı, Üç gün evvel koyuvermiş hoca bilmem filânı; Herkes evlâdını almış, kapatılmış mekteb. Çok fena şey! Hele bir anlıyalım, neydi sebeb. Hiç işim yok bu da oldukça mühim doğrusu ya, Gidecek yolcu da var, akşama indik oraya. Yatsıdan sonra ahâli "bize va´zet" dediler; Çektiler altıma bir cıllığı çıkmış minder. Tahta sordum, silinip çevre kadar yenlerle, Geldi, tâ göğsüme yaslandı sakat bir rahle. Evvelâ hamdeleden, salveleden başlıyarak Girmeden maksada dîbâceyi serdim çabucak. İlme kıymet veren âyâtı, ehâdîsi bütün, Okudum, hâsılı bülbül gibi öttüm ben o gün. Sonra, te´yîd-i İlâhî olacak besbelli, Öyle bir maskara ettim ki o hâin cehli, Hani kendim de beğendim. -Adam, anlat, ne dedin? - Biri aklımda değil. - Öyle mi? - Baktım, sadedin, Tam zamanıydı, ahâlîye çevirdim yüzümü; Açtım artık bu sefer ağzımı, yumdum gözümü: Hiç muallim kovulur muymuş, ayol, söyleyiniz? O sizin devletiniz, ni´metiniz, herşeyiniz. Hoca hakkıyle beraber gelecek hak var mı? Sizi mîzâna çekerken bunu sormazlar mı? Müslüman, elde asâ, belde divit, başta sarık; Sonra, sırtında, yedek şaplı beş on deste çarık; Altı aylık yolu, dağ taş demeyip, çiğneyerek Çin-i Mâçin´deki bir ilmi gidip öğrenecek. Hiç düşünmek de mi yoktur, be adamlar, bu ne iş? En büyük tâli´i Mevlâ size ihsân etmiş, Hem de ta olduğunuz mevkie göndermişken; Teptiniz kendi gelen ni´meti sersemlikten! Çok zaman geçmiyecektir ki bu nankörlüğünüz, Ne felâketlere meydan verecektir görünüz! Köylerin yüzde bugün sekseni, hattâ, hocasız; Siz de onlar gibi câhil kalarak anlayınız! Bir hatâ oldu, deyip şimdi peşîmansınız a... Ne çıkar? Gitti giden, kıydınız evlâdınıza...
Ses, nefes hepsi tükenmişti, nihâyet kestim. Sanıyordum ki duâdan koca mescid inler. Umduğum çıkmadı hiç: Pek yavaş âmin dediler. Çekiverdim o zaman ben de hemen Fâtiha´yı. Yatacağımız odanın sâhibi Mestanlı Dayı, Getirirken beni, sağ elde fener, mescidden; "Gürül gürül okuyor hep, gürül gürül okuyor; Yanıl da bir, deli oğlan, baban mezarda mı, sor!" Deyivermez mi, ne dersin? - Ama pek hoş cidden. - Bunu duydum zehir içmiş gibi sersemleştim... Eve geldik herifin kalbini artık deştim. Ne de çok şey biliyormuş, be Hocam, köylü meğer! - Öyledir - Sen de şaşarsın, hani, söylersem eğer: Anladım: Bilmiyecek tilki onun bildiğini. - Hadi naklet bakalım şimdi şu bilgiçliğini? - Dedi: " Fetvâyı veren mahkeme, yanlış, gerçek İki da´vâcı ne söylerse bütün dinliyecek. O zaman kestiği parmak acımaz, âmennâ... Ama hep bir tarafın ağzına bakmak o fenâ. Benim arkamdaki düşman bana mevlid mi okur? Dur ki ben söyliyeyim bir de, kuzum, sen hele dur! Köylü câhilse de hayvan mı demektir? Ne demek! Kim teper ni´meti? İnsan meğer olsun eşşek. Koca bir nâhiye titreştik odunsuz yattık; O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık. Kimse evlâdını câhil komak ister mi ayol? Bize lâzım iki şey vaı: Biri mektep, biri yol. Niye Türk´ün canı yangın, niye millet geridir; Anladık biz bunu, az çok senelerden beridir. Sonra baktık ki hükûmetten umup durdukça, Ne mühendis verecekler bize, artık ne hoca. * 'Para bizden, hoca sizden deyiverdik... O zaman, Çıkagelmez mi bu soysuz, aman Allah´ım aman! Sen, oğul, ezbere çaldın bize akşam, karayı... Görmeliydin o muallim denilen maskarayı. Geberir, câmie girmez, ne oruç var, ne namaz; Gusül abdestini Allah bilir amma tanımaz. Yelde izler bırakır gezdi mi bir çiş kokusu; Ebenin teknesi ömründe pisin gördüğü su! Kaynayıp çifte kazan, aksa da çamçak çamçak Bunu bilmem ki yann hangi imam paklıyacak? Huyu dersen, bir adamcıl ki sokulmaz adama... Bâri bir parça alsaydı ya son son, arama! Yola gelmez şehirin soysuzu, yoktur kolayı. Yanılıp hoşbeş eden oldu mu, tınmaz da ayı, Bir bakar insana yan yan ki, uyuz olmuş manda, Canı yandıkça, döner öyle bakar nalbanda. Bir selâm ver be herif. Ağzın aşınmaz ya... Hayır, Ne bilir vermeyi hayvan, ne de sen versen alır. Yağlı yer, çeşmeye gitmez; su döker, el yıkamaz; Hele tırnakları bir kazma ki insan bakamaz. Kafa onnan gibi, lâkin, o bıyık hep budanır; Ne ayıptır desen anlar, ne tükürsen utanıı: Tertemiz yerlere kipkirli fotinlerle dalar; Kaldırımdan daha berbâd olur artık odalar; Örtü, minder bulanır hepsi, bakarsın, çamura.
Neme lâzım bizi incitmediler zeıre kadar; İnan oğlum, daha insaflı imiş çorbacılar! Tatlı yüz, bal gibi söz... Başka ne ister köylü? Adam aldatmayı a´lâ biliyor kahbe dölü! Ne içen vardı, ne seccâdeye çizmeyle basan; Ne deyim dinleri bâtılsa, herifler insan. Hiç ayık gezdiği olmaz ya bizim farmasonun... İçki yüzler suyu, ahlâkını bir bilsen onun! Şimdi ister beni sen haklı gör, ister haksız, Öyle devlet gibi, ni´met gibi lâflar bana vız! İlmi yuttursa hayır yok bu musîbetlerden... Bırakın oğlumu, câhilliğe râzıyım ben. "
- Pek güzel amma, bu işin yok ki sonu. Kapadck mektebi, kovduk diyelim farmasonu, Başı boş köylünün evlâdını kimler yedecek? Adam ister ona insanlığı telkîn edecek. Bunu nerden bulalım? Kimlere ısmarlıyalım? Önce kaç tezgâhımız var, bakalım, bir sayalım... - Pek uzun boylu hesâb etme, nedir mes´ele ki? Herkesin bildiği şey: Medrese bir, mektep iki. - İşte arz eyliyorum zât-ı fazîlânenize: İkisinden de hayır yok bu şerâitle bize. - Gâlibâ sen yeniden kızdıracaksın Köse?yi; Söyle, mîrasyedi bey, kimdi yıkan medreseyi? Biz miyiz, siz misiniz? Sizsiniz elbet... - Elbet! - Yıktınız kazmaya kuvvet, ne de sür´atle! - Evet. - Bir hünermiş gibi ikrâr ediyor ağzıyle... - Çünkü mektep yapacaktık onun enkâzıyle. * '- Çünkü mektep yapacakmış!.. Ne kolay söylemesi! Bir kümes yaptığın var mı ki, bir kaz kümesi? - İnkılâb ümmetinin şânı yakıp yıkmaktır. - Size çılgın demiyen varsa, kuzum, ahmaktır. Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir? Onu en çolpa herifler de, emîn ol, becerir. Sâde sen gösteriver "işte budur kubbe!" diye; İki ırgadla iner şimdi Süleymâniyye. Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhat, o zaman, Bir Süleyman daha lâzım yeniden bir de Sinan. Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok. Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun, karnım tok! Ötmeyin nâfile baykuş gibi karşımda, susun! - Mürteci´sin be İmam? - Mürteci´im, hamdolsun. -Hele bak hamd ediyor! -Hamd ediyorsam, yeridir. -Şâfi´î´nin mi, kimindir o şiir? - Hangi şiir? - Hani "Peygamber´in evlâdını candan sevmek, Râfızîlikse... - Evet, - "Yerde beşer, gökte melek Râfızîdir bu, desin hepsi de hakkımda benim, Ben oyum, işte... " diyor... - Bildim, evet. - Kâili kim? - Şâfı´î zannederim, neyse, fakat maksadınız? Şunu lûtfen bana teşrîh ediniz, anlatınız. - Yıkılan yurduma cennet diyemem, ma´zûrum; * 'Hani ma´mûre? Harâbeyle benim neydi zonım? Heybe sırtında "adâlet" dilenirken millet, Müsterîh olmanın imkânı mı var, insâf et? " Yaşasın!" ma´cunu a´lâ idi, yut, keyfine bak! Tutmuyor şimdi, fakat, bin yala parmak parmak. - Neye tiryâkisi oldun bu kadar sen de ayol? Tutmuyor, çünkü alıştın... Yemeyeydin bol bol. Hem bizim ma´cunu pek hırpalamak doğru mu ya? - Dur canım! Ben kızarım böyle vakitsiz şakaya... Sözü tekmîl edeyim... - Sonra bitir, dinle biraz:
Der ki: Toprak mı, ne zıkkım bu, varıp anlamalı. Açılır kurna başından, sıyırır peştemalı, Nalının sırtına atlar, sürerek doğru gider, Hangi attarsa, bulur."Tutmadı yâhu, yine!" der. Gülmeden çatlaya dursun biriken çarşı, pazar; "Bu kadar tuttuğu yetmez mi kuzum?" der attar.
Üç saat esnemeden dinlediğim nutkunuzun, " Yaşasın!" ma´cunu peymâne-i ilhâmı bütün, Hani, sarhoş kuşa döndün, mütemâdî öttün! - Bırak oğlum, yeter artık şakanın vakti değil. - Sen de, öyleyse, bizim ma´cuna baş kesmeyi bil! - Sâde bir "bal" deyivermekle ağız tatlansa, Arı uçmuş diye, kaçmış diye hiç çekme tasa. Ağlasın milletin evlâdı da bangın bangır, * 'Durma hürriyeti aldık diye, sen türkü çağır! Zulmü alkışlıyamam, zâlimi aslâ sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem... Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ, boğarım... - Boğamazsın ki! - Hiç olmazsa yanımdan koğarım. Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam; Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle, Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim, Onu dindirnıek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldımıa da geç git, diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu... İrticâın şu sizin lehçede ma´nâsı bu mu? - Yok canım! - Yok deme! - İfrât ediyorsun Köse... - Yâ? İşte ben mürteci´im, gelsin işitsin dünyâ! Hem de baç mürteci´im, patlasanız çatlasanız! Hadi kânûnunuz assın beni, yâhud yasanız! - Yasa yok şimdi. - Neden, bitti mi? - Çoktan bitti. - Dede Cengiz ya ? - Bırak, derdimi deştin: Gitti! - Getirir yine lâzımsa... - Hayır, gitti gider.
- Ya bizim düşmanımızmış o meğer... Dedenizdir diye bir kahbe çıfıtmış yamayan... - Size hâ ? - Öyle ya, çok geçmedi lâkin, aradan, Geldi bir başka gâvurcuk, dedi "Cengiz´le, ayol, Bu hısımlık nereden çıktı ki, siz Türk, o Moğol!.. " - Sonra?.. -Hiç! -Hiç mi? - Sönüp gitti o kızgın piyasa. - Hem de bir püfle! - Evet, şimdi ne hâkan, ne yasa! - Kimse ma´kul kefereymiş, o herif. - Sorma Köse´m... - Çok şükür sizde de pek yok değil amma sersem! - İğnelersin şu benim neslimi yüz buldukça, Sana elmas gibi hürriyeti kim verdi, Hoca? Ne yaman şeydi unuttun mu o istibdâdı? Hep fecâyi´di, hayâtın hele hiç yoktu tadı. Milletin benzi sararmış, işitilmezdi refâh; Her nefes dört elifin sırtına binmiş bir "âh!" O ne günler... * '- Beni kızdırmaya söyler mahsus, Yeter artık! - Niye? - Ezber bilirim hepsini, sus! - Ne tuhafsın! Bana döktürmiyeceksin içimi... - Yokpaşam, sizde tuhaflık o benim haddim mi? - Müstebiddin de gem almaz soyu çıktın, git git, Sen ki hürriyet için nefyolunurdun, a tirit! İşi yok şimdi muhâlifliğe sarmış derdi... - Hoca rahmetli kerâmet gibi söz söylerdi... - Bâri tuttun mu? - Ne mümkün? O zaman nerde akıl? - Sonradan geldiği sâbit mi efendimce, nasıl? - Döverim ha! - Hadi dövmüş kadar ol! -Dur be adam, Dinle, zevzekliği terk et! - Sana terk ettim, İmam! - Ne diyordum be?.. - Ya gördün mü kafan aynı kafa! "Hoca rahmetli" dedin, öyle giriştindi lâfa. - Evet, oğlum, Hoca sevmezdi, bilirdim, sarayı; - Ama sövmezdi de hoşlanmadığından dolayı. Vardı bir duygusu besbelli ki... - Bilmem, varmış... Pâdişah dendi mi, çokluk dil uzatmazlarmış! - Hiç unutmam, Hocazâdem ki, sıcak bir gündü, Bahçedeydik bana bir parça baban küskündü. |
Hekimin uzmanı bilmem nereden getirtilir. Meselâ bütçe hesaplarım yoktur çıkaran... Hadi maliyeye gelsin bakalım Mösyö Loran. Hani tezgahlarınız nerde? Sanayi nerde? Ya Brüksel'de, ya Berlin'de, ya Mançester'de! Biz ne müftü, ne imam istemişiz Avrupa'dan; Ne de âhirette şefaat dileriz Papa'dan. Siz işte sırayla bunları, düzeltmeye bakın; Hocayı, medreseyi, Vali Bey, bırakın!" Ne dedin fıkrama? - Çok güzel! Beni susturdun, İmam! - Yola gel şöyle biraz, neydi o sözler? - Be Hocam, Sana biz medresenin hizmeti hiç yok demedik; Bu apaçık gerçeği inkâra çalışmak delilik. Halka doğru yolu gösterecek var mı ya sizden başka? Onu insan yerine koymaz aydın tabaka? Köylüden milletin evlâdı kaçarken yan yan, Sizdiniz köydeki insanlarla birlikte yaşayan. Ruhunuz halkımızın, köylümüzün ruhuna denk; Sözünüz bir, özünüz bir, o ne mutluluk verici uygunluk! Biz bu uyumluluğu bozmayacaktık, bozduk; Kapanır türlü değil açtığımız kanlı gedik. Ne kadar benziyoruz şimdi sakat bir duvara... Vahdetin tertemiz alnında ne çirkin bu yara! Hadi iş gör bakalım, var mı ki imkân? Nerde! İkilik, azmine engel olur her yerde. Ne desek boşuna, dinlemiyor kimse bizi. - Uydurun siz de, beyim, halka biraz kendinizi. - Haklısın. - Aykırı gitmekle bu yol hiç çıkmaz.
- Haberim yok, ne zaman? - Geçen yaz. Şehri az çok bilir, çevresini pek bilmezdim; Hiç değilse bir köyleri görsem, diye çıktım, gezdim. Yolda duydum ki: Filan nahiyenin ileri gelenleri, Üç gün evvel kovuvermiş öğretmen bilmem filânı; Herkes çocuklarını almış, kapatılmış okul. Çok kötü şey! Hele bir anlayalım, neydi sebep. Hiç işim yok, bu da oldukça önemli doğrusu ya, Gidecek yolcu da var, akşama indik oraya. Yatsıdan sonra halk "bize va'zet" dediler; Çektiler altıma eski püskü bir minder. Tahta sordum, silinip çevre kadar yenlerle, Geldi, tâ göğsüme yaslandı sakat bir rahle. Önce Allah'a hamd ve peygambere selâmdan başlayarak, Esas maksattan önce bir giriş yaptım çabucak. İlme değer veren âyetleri, hadisleri bütün, Okudum, kısacası bülbül gibi öttüm ben o gün. Sonra, Allah'ın yardımı ile olacak besbelli, Öyle bir maskara ettim ki o hâin cehaleti, Hani kendim de beğendim. - Adam, anlat, ne dedin? - Biri aklımda değil. - Öyle mi? - Baktım aslı konuya girmenin, Tam zamanıydı, halka çevirdim yüzümü; Açtım artık bu sefer ağzımı, yumdum gözümü: Hiç öğretmen kovulur muymuş, ayol, söyleyiniz? O sizin devletiniz, nimetiniz, her şeyiniz. Hoca hakkıyla bir tutulabilecek hak var mı? Sizi âhirette hesaba çekerken bunu sormazlar mı? Müslüman, elde değnek, belde divit, başta sarık; Sonra sırtında, yedek, şaplı ben on deste çarık; Altı aylık yolu, dağ taş demeyip, çiğneyerek, Çin'de veya ne kadar uzakta olsa da bir ilmi gidip öğrenecek. Hiç düşünmek de mi yoktur, be adamlar, bu ne iş? En büyük şansı Allah size vermiş, Hem de ta yaşadığınız yere göndermişken; Teptiniz kendi gelen nimeti sersemlikten! Çok zaman geçmeyecektir ki bu nankörlüğünüz, Ne felâketlere meydan verecektir görünüz! Köylerin yüzde bugün sekseni,hattâ, öğretmensiz; Siz de onlar gibi câhil kalarak anlayınız! Bir yanlışlık oldu, deyip şimdi pişmansınız a... Ne çıkar? Gitti giden, kıydınız çocuklarınıza...
Ses, nefes hepsi tükenmişti sonunda kestim. Sanıyordum ki duadan koca mescid inler... Umduğum çıkmadı hiç: Çok yavaş âmin dediler. Çekiverdim o zaman ben de hemen Fâtiha'yı. Yatacağımız odanın sahibi Mestanlı Dayı, Getirirken beni, sağ elde fener, mescidden; "Gürül gürül okuyor hep, gürül gürül okuyor; Yanıl da bir, deli oğlan, baban mezarda mı sor!"(l) Deyivermez mi, ne dersin? - Ama pek hoş cidden. - Bunu duydum zehir içmiş gibi sersemleştim... Eve geldik, herifin kalbini artık deştim. Ne de çok şey biliyormuş, be Hocam; köylü meğer! - Öyledir - Sen de şaşarsın, hani, söylersem eğer. Anladım: Bilmeyecek tilki onun bildiğini. - Hadi naklet bakalım şimdi şu bilgiçliğini? - Dedi: "Hükmü veren mahkeme, yanlış, gerçek, İki da'vâcı ne söylerse bütün dinleyecek. O zaman kestiği parmak acımaz, kabul... Ama hep bir tarafın ağzına bakmak, o kötü. Benim arkamdaki düşman bana mevlid mi okur? Dur ki ben söyleyeyim bir de, kuzum, sen hele dur! Köylü câhilse de hayvan mı demektir? Ne demek! Kim teper nimeti? İnsan meğer olsun eşşek. Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık; O büyük okulu gördün ya, kışın biz yaptık. Kimse evlâdını cahil yetiştirmek ister mi ayol? Bize gerekli iki şey var. Biri okul, biri yol. Niye Türk'ün canı yangın, niye millet geridir; Anladık biz bunu, az çok, senelerden beridir. Sonra baktık ki hükümetten umup durdukça, Ne mühendis verecekler bize, artık, ne hoca.
Kur'an okuyan kimseler için söylenen bir deyim. Para bizden, hoca sizden deyiverdik... O zaman, Çıkagelmez mi bu soysuz, aman Allah'ım aman! Sen, oğul, ezbere çaldın bize akşam, karayı... Görmeliydin o öğretmen denilen soytarıyı. Geberir, camiye girmez, ne oruç var, ne namaz; Gusül abdestini Allah bilir ama tanımaz. Yelde izler bırakır gezdi mi bir çiş kokusu; Ebenin teknesi ömründe pisin gördüğü su! Kaynayıp çifte kazan, aksa da çamçak çamçak, Bunu bilmem ki yarın hangi imam paklayacak? Huyu dersen, bir adamcıl ki sokulmaz adama... Bari bir parça alışsaydı ya son son, arama! Yola gelmez şehirin soysuzu, yoktur kolayı. Yanılıp hoşbeş eden oldu mu, tınmaz da ayı, Bir bakar insana yan yan ki, uyuz olmuş manda, Canı yandıkça, döner öyle bakar nalbanda. Bir selâm ver be herif! Ağzın aşınmaz ya... Hayır, Ne bilir vermeyi hayvan, ne de sen versen alır. Yağlı yer, çeşmeye gitmez; su döker, el yıkamaz; Hele tırnakları bir kazma ki insan bakamaz. Kafa orman gibi, fakat, o bıyık hep budanır; Ne ayıptır desen anlar, ne tükürsen utanır. Tertemiz yerlere kipkirli botlarla dalar; Kaldırımdan daha berbâd olur artık odalar; Örtü, minder bulanır hepsi, bakarsın, çamura.
Neme lâzım bizi incitmediler zerre kadar; İnan oğlum, daha insaflı imiş çorbacılar! Tatlı yüz, bal gibi söz... Başka ne ister köylü? Adam aldatmayı çok iyi biliyor kahbe dölü! Ne içen vardı, ne seccadeye çizmeyle basan; Ne deyim dinleri bâtılsa, herifler insan. Hiç ayık gezdiği olmaz ya bizim farmasonun... (1) İçki yüzler suyu, ahlâkını bir bilsen onun! Şimdi ister beni sen haklı gör, ister haksız, Öyle devlet gibi, ni'met gibi lâflar bana vız! İlmi yuttursa hayır yok bu musibetlerden... Bırakın oğlumu, cahilliğe razıyım ben."
- Pek güzel ama, bu işin yok ki sonu. Kapadık okulu kovduk diyelim farmasonu, Başı boş köylünün çocuğuna kimler kılavuzluk edecek? Adam ister ona insanlığı aşılayacak. Bunu nerden bulalım? Kimlere ısmarlıyalım? Önce kaç tezgâhımız var, bakalım,bir sayalım... - Çok uzun boylu hesâb etme, nedir mes'ele ki? Herkesin bildiği şey: Medrese bir, okul iki. - İşte sunuyorum faziletli zâtınıza Bu şartlar altında ikisinden de hayır yok bize. - Gâlibâ sen yeniden kızdıracaksın Köse'yi; Söyle, mirasyedi bey, kimdi yıkan medreseyi? Biz miyiz, siz misiniz? Sizsiniz elbet... - Elbet! - Yıktınız kazmaya kuvvet, ne de sür'atle! - Evet. - Marifetmiş gibi kabul ediyor ağzıyle... - Çünkü okul yapacaktık onun enkazıyle.
Bir kümes yaptığın var mı ki, bir kaz kümesi? - İnkılâb ümmetinin şanı yakıp yıkmaktır. - Size çılgm demiyen varsa, kuzum, ahmaktır. Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir? Onu en becereksiz herifler de, emin ol, becerir. Yalnızca sen gösteriver "işte budur kubbe!" diye; İki işçiyle yıkılır şimdi Süleymaniye. Ama gel yapalım dendi mi, heyhat o zaman, Bir Süleyman daha lâzım yeniden bir de Sinan. Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok. Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun, karnım tok! Ötmeyin boşuna baykuş gibi karşımda, susun! - Gericisin be İmam? - Gericiyim, Allah'a şükür. - Hele bak şükrediyor! - Şükrediyorsam, yeridir: Şâfi'î'nin(l) mi, kimindir o şiir? - Hangi şiir? - Hani "Peygamber'in çocuklarını candan sevmek, Râfızîlikse...(2) - Evet, - "Yerde insan, gökte melek, Râfızîdir bu, desin hepsi de hakkımda benim, Ben oyum, işte..." diyor... - Bildim, evet. - Söyleyeni kim? - Şâfi'î sanıyorum, neyse, fakat nedir amacınız? Şunu lütfen bana açıklayınız, anlatınız. - Yıkılan yurduma cennet diyemem, ma'zûr görün;
tefsir ve fıkıh âlimi Şafiî mezhebinin imamı. Tıp, şiir ve edebiyatta da çok ilendir. (2) Rafızilik Şia mezhebinin bir kolu. Kelime, Uz. Ali'ye İslâm'ı ölçüyü asan sevgi, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve diğer sahabilerden bir çoğu hakkında nefret ve düşmanlık beslemek anlamına gelmektedir. Hani nerde yurdun imarı? Harabeyle benim neydi zorum? Heybe sırtında "adalet" dilenirken millet, Huzur içinde olmanın imkânı mı var, insaf et? " Yaşasın!" afyonu(l) çok güzeldi, yut, keyfine bak! Tutmuyor şimdi, fakat, bin yala parmak parmak. - Neye tiryakisi oldun bu kadar sen de ayol? Tutmuyor, çünkü alıştın... Yemeyeydin bol bol. Hem bizim afyonu bu kadar hırpalamak doğru mu ya? - Dur canım! Ben kızarım böyle vakitsiz şakaya... Sözümü bitireyim... - Sonra bitir, dinle biraz:
Der ki: Toprak mı, ne zıkkım bu, varıp anlamalı. Açılır kurna başından, sıyırır peştemalı, Nalının sırtına atlar, sürerek doğru gider, Hangi baharatçıysa, bulur: "Tutmadı yahu, yine!" der. Gülmekten çatlayadursun biriken çarşı, pazar, "Bu kadar tuttuğu yetmez mi kuzum?" der baharatçı.
Üç saat esnemeden dinlediğim nutkunuzun, "İlham kadehi işte o "Yaşasın!" afyonudur bütün, Hani, sarhoş kuşa döndün, sürekli öttün! - Bırak oğlum, yeter artık, şakanın vakti değil. - Sen de, öyleyse, bizim afyon karşısında boyun eğmeyi bil! - Sâde bir "bal" deyivermekle ağız tatlansa, Arı uçmuş diye, kaçmış diye hiç çekme tasa. Ağlasın milletin çocukları da bangır bangır,
hazırlayanlar tarafından slogan halinde sık sık tekrarlanan, fakat sözde kalan "hürriyet, adalet, kardeşlik, eşitlik" gibi kavramların büyülü tesirine işaret edilmektedir. Durma hürriyeti aldık diye, sen türkü çağır! Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem... Biri atalarıma saldırdı mı, hattâ, boğarım... - Boğamazsın ki! - Hiç olmazsa yanımdan koğarım. Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam; Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir âşıkım bağımsızlığa, Bana hiç tasmalık etmiş değil altın zincir Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boynum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. Zâlimin düşmanıyım ama severim zulme uğrayanı... Gericiliğin şu sizin dilinizde manâsı bu mu? - Yok canım! - Yok deme! - Aşırıya gidiyorsun Köse... -Yâ? İşte ben gericiyim, gelsin işitsin dünya Hem de baş gericiyim, patlasanız çatlasanız! Hadi kanununuz assm beni, yahut yasanız! - Yasa yok şimdi. - Neden, bitti mi? - Çoktan bitti. - Dede Cengiz(l) ya? - Bırak, derdimi deştin: Gitti! - Getirir yine gerekliyse... - Hayır, gitti gider.
- Ya bizim düşmanımızmış o meğer... Dedenizdir diye bir kahbe Yahudiymiş(2) yamayan... -Sizehâ? - Öyle ya, çok geçmedi fakat, aradan, Geldi bir başka gâvurcuk, dedi "Cengiz'le, ayol, Bu akrabalık nereden çıktı ki, siz Türk, o Moğol!.." - Sonra?.. -Hiç! - Hiç mi? - Sönüp gitti o kızgın piyasa. - Hem de bir püfle! - Evet, şimdi ne hakan, ne yasa! (3) - Kimse aklı başında kâfirlerden biriymiş, o herif. - Sorma Köse'm... - Çok şükür sizde de pek yok değil, ama sersem! - İğnelersin şu benim neslimi yüz buldukça, Sana elmas gibi hürriyeti kim verdi, Hoca? Ne yaman şeydi unuttun mu o baskı dönemini? Hep feci olaylar yaşandı, hayatın hele hiç yoktu tadı. Milletin benzi sararmış, işitilmezdi refah; Her nefes dört elifin sırtına binmiş bir "âh!" O ne günler... (1) Cengiz: II. Meşrutiyet devrinde büyük Türk hükümdarları arasında kabul edilen Moğol hükümdarı Cengiz Han. (2) Burada kastedilen "Asya Tarihine Giriş, Türkler ve Moğollar"yazarı Leon Cahun'dur. (3) Burada II. Meşrutiyet devrinde canlandırılmaya çalışılan eski Türkçe kelimelere alaylı bir işaret vardır.
Yeter artık! - Niye? - Ezber bilirim hepsini, sus! - Ne tuhafsın! Bana döktürmeyeceksin içimi... - Yok paşam, sizde tuhaflık, o benim haddim mi? - Despotun da gem almaz soyu çıktın, git git, Sen ki hürriyet için sürgün edilirdin, a ihtiyar! İşi yok, şimdi muhalifliğe sarmış derdi... - Hoca rahmetli keramet gibi söz söylerdi... - Bari tuttun mu? - Ne mümkün? O zaman nerde akıl? - Sonradan geldiği kesin mi efendimce, nasıl? - Döverim ha! - Hadi dövmüş kadar ol! - Dur be adam, Dinle, zevzekliği bırak! - Sana bıraktım, İmam! - Ne diyordum be?.. - Ya gördün mü kafan aynı kafa! "Hoca rahmetli" dedin, öyle giriştindi lâfa. - Evet, oğlum, Hoca sevmezdi, bilirdim, sarayı; - Ama sövmezdi de hoşlanmadığından dolayı. Vardı bir duygusu besbelli ki... - Bilmem, varmış... Pâdişâh dendi mi, çokluk dil uzatmazlarmış! - Hiç unutmam, Hocazadem ki, sıcak bir gündü, Bahçedeydik, bana bir parça baban küskündü |
I do not know where brought to the physician specialist For example, issuing no budget accounts
Similarly, a great deal of people threw, blew. Audio, all of them had run out of breath at the end cut off. I thought that the big mosque prayer ins ... I guess never did: they said amen too slow. When I read it I immediately to Fâtiha. the owner of the room we would go to bed Momchilgrad Vanya, While me, right from the lantern, kissing; "I always read brawl, brawl is reading; Make a mistake, crazy boy, Do you ask your father in the grave! "(l) Did you not say, what about it? - But very nice indeed. - I was stunned as I drank poison I've heard ... We came home, the heart of guy I'm done now.. Nor knew a lot, to be Sir, unless the peasant! - So it is - You'll stay in the failing, you know, I tell you. I get it: he knows he will not know a fox.
What engineers give us, now, what teacher. (1). His father was buried there, assuming a grave For those who read the Kur’an in a statement said. 'Money from us, teacher from you' we said... then, This despicable came, Oh my God! You, son, you played it to us by heart, the black one You should have seen the clown called the teacher. He dies,he does not enter the mosque, no fasting, no prayer; God knows, but does not recognize his ritual ablution of te whole body. If the smell of pee travels,it sets down prints at wind
- Right there. - Good, but this work does not end. Let's say I closed my school and fired irreligious, Who will guide to the villager's orphan children? İt is necessary a man who vaccinated in humanity to them Where to find it?Who we order ? First,we must look how many loom we have ... - Do not calculated so tall, what is the problem? Everybody knows things:Madrasah and school . - Here I offer virtuous personality Under these conditions, no two of us do not. - I think you will get angry Köse; Say, spendthrift gentleman, who was the madrasa that breaks? We or you? You are certainly ... - Certainly! - You broke it very fast! - Yes. - You accept it as if it is skill... - Because we will build a school with its wreckage
- Because they build school.. How easy to say! Do you have a coop that you do, set a goose?
{1) Shafi'i: 767 to 820 between the years of living in the famous hadith, tafsir and fiqh scholar Imam Shafi'i sect. Medicine, poetry and literature are also very Ilene. (2) Rafızilik a branch of Shia sect. Word, Dist. Ali Islam, exceeding the measure of love, Hz. Abu Bakr, the Prophet. Omar, Hz. Osman and the other Companions Most of the hatred and hostility on the feed means.
A Swallow, five swallows,opium will not keep the lover of opium She says: Is earth, what poison this, to understand whether you will arrive. Drop the beginning of the marble basin, strips Peshtemal, He jumps on his horseshoe and he goes away He finds which spice-seller: "It didn't keep, again!" says. All the bazar hysterics
You are craning , and too long; Your oration which ı listening three hours without yawn, "That is inspiration glass," Hooray! "Opium of the whole, Behold, you circled drunk bird, you talked constantly! - Drop the boy, that's enough, is not time to joke. - Know you submit to our opium ! - If mouth sweet with a sweet word, Don’t be sorry that bee flew or fled
|
هكيمك حا ذ قى بيلمم نر مدن جاب ا يد يلير مثلا بو د جه حسا با تنى يو قدر چيقا ر ن ها د ى ما ليه يه كلسين با قا لم مو سيو او را ن ها نى تز كا هلر يكسز نر ده ? صنا يع بر ده يا برو كسلده، يا بر ليند ه ، يا ما بچستر ده بز نه مفتى، نه ا ما م ا يسته مشز آورو پادن نهده عقبا د ه شفا عت د يلر ز ر ميسپا پا دن سز كيد ڭ بو نلر ى ا صلا حه با قيك پيدر پى خو ا جادن، مدر سه دن واز كحپيكز، وا لى بك نه د يد ڭ فقر ه مه - ا علا ! بنى خبط ا يتڭ، ا ما م - يو له كل شو يله بير از نه يد ى او سوز لر - به خوا جه م سكا بز مدر سه نك خد متي هيچ يو ق د يمد ك بر بد ا هت بو كه ا نكا ره چا ليشمق د ليلك خلقى ار شا د ا يد ه جك وار مى يا سز دن با شقه او نى ا نسان بيله صا يما ز متفكر طبقه كو يلو دن ملتك اولادى قا چاركن يا ن يان سيز د يڭسز كو يد ه كى عنصر له بر ا بر يا شا يا ن رو حڭز خاقمز ڭ، كو يلو من ڭ رو حنه د نك سوز يڭز بر، اوزڭز بر، او نه مسعود آ هنك يز بو آ هنكى خر ا ر اب ا يتميه جكد ك، ا يتد ك قا پا نير تور لو د كل آ چد يغمز قا نلى گد يك نه قا دار بڭز ييورز شيمد ى سقط برد يو اره و حد تك تر تميز آ لننده نه چير كين بو يا ره هادى ا يش كور با قا لم، و ار مى كه ا مكان ? نر ده ا يكيلك عن مڭه حا أل كسيلير هر ده نه د يسه ك ، د يڭسله ميو ر ، نا فله، بر كيمسه بز ى - او يد ورو ڭ سز سز ده، بكم، خلقه بير از كند يڭزى -حقليسين -آ يقير ى كيتمكله و يول هيچ چيقما ز
- قو نيه ده يد م - خبر م يو ق، نه ز ما ن -بيلد ير يا ز شهر ى آز چو ق بيلير، ا طر ا فنى پك بيلمز دم بارى بر كو يلر ى كو ر سه م، د ييه چيقدم، كز دم يو لده طو يدم كه: فلان نا حيه نك ا نى اوچ كو ن اول قو غيو ير مش خو ا جو بيلمم فلا نى خهر كس اولا د ينى آ لمش، قا پا د ليمش مكتبخ چوق فنا شى! هله بر ص ڭلا يه لم، نه يد ى سبب هيچ ا يشم يو ق، بوده او لد قجه مهم طو غر و سى يا كيد ه جك يو لجى ده وار، آ قشا مه ا يند ك ا ورا يه يا تسو دن صو ڭره ا ها لى- بزه و عظ ا يت.- ديد يلر چكد يلر آ لمته بر جيللغى چيقمش ميند ر تخته صوردم، سيلينو ب چوره قا دار يڭسلر له كلد ى، تا كو كسمه يا صلا ند ى سقط بر ر حله اولا حمد له دن، صلو له دن با شلا يه رق كير مه دن مقصده د يبا جه يى سر دم چا بو جا ق علمه قيمت و يرن آيا تى، ا حا د يثىبو تون او قو دم، حا صلى بلبل كبى او تدم بن او كنو صو ڭر ه، تأ ييد ا لهى اولا جق بسبللى او يله بر مسخر ه ا يتد م كه او خا ﺌنﺌ جهلى ها نى كند مده بكند م. - آدام، آ كلا ت، نه ديد ڭ -بر ى عقلمد هد كل. - آ و يلح مي - بآ قض م، صد د ڭ تام ز ماند ى، ا ها لى يه چو ير دم يو ز يمى آ چدم آر تيق بو سفر آ عنن يمى، يو مد م كو ز ميى هيچ معلم قو غو لور ميمش، آ يول، سو يله ييڭز او سز ڭ دو لتڭز، نعمتڭز، هر شيڭز خو اجه حقيله بر ا بر كله جك حق وار مى سيزى مينا نه چكر كن بو نى صورما ز لر مى مسلمان، ا لد ه عصا، بلده د يو بت، با شده صا ر يق صو كره، صير تنده، يد ك، شا پلى بش اون دسته چا ر يق آ لتى آ يلق يو لى، طا غ طا ش د يميوب، چيكنه يه رك چين ما چيند ه كى ير علمى كيد و ب او كر ه نه جك هيچ دو شو غمك ده مى يو قد ر ، نه آ دا ملر، بو نه ا يش ا ك بو يوك طا لعى مو لى سز ه ا حسا ن ا يتمش همده تا او لد يغكز مو قعه كو ند ر مشكن تپد يكز كند ى كلن نعمتى سر سملكدن چو ق ز ما ن كچميه جكدر كه بو نا نكو ر لككز نه فلا كتلره ميد ان و ير ه جكد ر كورو ڭز كو يلر ك يو ز ده بو كو ن سكسا نى، حتى، خو ا جه سز سز ده او نكر كبى جا هل قا له رق آكلا ييكز بر خطا او لدى، د ييو ب شيمد ى پشيما نسكز آ نه چيقا ر ? كيتدى كيد ن ، قييد يكز اولاد يكز ه
به كا بكزر دا ها بر خيلى صا و وردم، ا سدم سس، نفس هپسو تو كنمشد ى، نها يت كسدم صا نيوردم كه د عادن قو جه مسجد ا يكلر او مد يغم چيقما د ى هيچ : پك ياو ا ش آ مين د يد يلر چكيو ير د م او ز ما ن بن ده همان فا تحه يى يا نه جغمز اخو طه نك صا حبى مستا نلى د ا يى كتير ير كن بنى، صا غ ا لد ه فز، مسجد دن - كورول كو رول او قو يو ر هپ، كورول كورول او قو يور يا ڭيل ده بر، دلى او غلا ن، باباك من ارده مى، صور!- د يييو ير من مى، نه د ير سين - آ ما پڭ خو شجدا - بو نى طو يد م ز هر ا يچمش كبى سر سملشدم أوه كلد ك، حأر يفك قلبنى آ ر تيق د شدم نهده چو ق شى بيليور مش، به خو ا جه م، كو يلو مكر -او يله در - سن ده شا شا ر سين، ها نى، سو يلر سه ما كر آكلا دم: بيلميه جك تيلكى او نك بيلد يكنى -هل د ى نقل ا يت با قا لم شيمد ى شو بيلكيجلكنى - ديدى - فتو ا يى و ير ن محكمه، يا كليش، كر چك ايكى د عو ا جى نه سو يلر سه بو تو ن د يكليه جك اوز مان كسد يكى پار ما ق آ جميا ز، آ منا آ ما هپ بر طر فك آعن ينه با قمق، او فنا بنم آرقهمس-ده كى دو شمان بكا لد مو لد مى او قو ر طور كه بن سو يليه يم خبر ده ، قو زوم، سن هله طور كو يلو جا هلسه ده حيو ان مى ديكدر? نه د يمك كين تپر نعمتى? ا نسان مكر او لسو ن ا شك قو جه بر ن حخيه تيتر ه شدك ، اودو نسز يا تد ق او يو يو ك مكتبى كو رد ڭ يا ، قيشين بز چا تد ق كيمسه اولا د ينى جا هل قو مق ا يستر مى آ يول بز ه لا زم ا يكى شبى وار: بر ى مكتب ، بر ى يو ل نه يه تو ر كك جا نى يا نغن، نه يه ملت كر يدر آ كلا دق بز بو نى، آ ز چو ق، سنه لر دن بر يد ر صو كر ه با قد ق كه حكو متد ا و مو ب طورد قجه نه مهند س ويره جكلر بز ه، آر تيق، نه خو ا كتيريركن بني، ساغ لده فنر، مسجيددن؛ كورول كورول اوكويور ه،كورول كورول اوكويور؛ يانيل دا بير، دلى اوغلان، بابان مزاردا مي،سور دييورمز مي، ن درسين اما پك هوش جيددن - بونو دويدوم زهير ايچميش كيبى سرسملشتيم - وه كلديك، هرفين كالبيني ارتيك دشتيم ن ده چوك شي بيلييورموش، به هوجام،كويلو مغر ويلدير - سن ده شاشارسين، هاني، سويلرسن غر - انلاديم: بيلمييجك تيلكي اونون بيلديغيني هادى ناكلت شيمدي شو بيلكيچليغيني - ددي - فتوايي ورن ماهكم، يانليش، كرچك، - يكي دعواجي نه سويلرس بوتون دينلييجك و زامان كستيغي پارماك اجيماز، عمننع اما هپ بير تارافين اغزينا باكامك، اوفننا بنيم اركامداكي دوشمان بانا موليد مي اوكور دور كي بن سولييييم بير ده، كوزوم، سن هل دور كويلو جاهيلس ده هايوان مي دمكتير?ن دمك كيم تپر نيعمتي? اينسان مغر اولسون اششك كوجا بير ناهيي تيترشتيك، اودونسوز ياپتيك؛ و بويوك مكتبى كوردون يا، كيشين بيز چاتتيك كيمس ولاديني جاهيل كوماك ايستر مي ايول بيز لازيم ايكي شي وار: بيري مكتب، بيري يول نييه توركون جاني يانكين، نيي ميللت كريدير؛ انلاديك بيز بونو، از چوك، سنلردن بريدير سونرا باكتيك كي هوكومتتن اوموپ دوردوكچا، نه موهنديس ورجكلر بيز، ارتيك، ن هوجا پارا بيزدن، هوجا سيزدن دييورديك...و زامان، چيكاكلمز مي بو سويسوز، امان اللاهيم امان سن، اوغول، زبر چالدين بيزه اكشام، كارايي كورملييدين او موالليم دنيلن ماسكارايي كبرير، جام،جاميا كيرمز، نه اوروچ وار، ن ناماز؛ كوسول ابدستينيني اللاه بيلير امما تانيماز يلده ايزله بيراكير كزديمي بير چيش كوكوسو؛ بنين تكمسي اومرونده پيسين كوردوغو سو كايناييپ چيفت كازان، اكسا دا چامچاك چامچاك، بونو بيلمم كي يارين هانكي ايمام پاكليياجاك هويو درسن، بيرادمجيل كى سوكولماز اداما باري بير پارچا اليشسايدي يا سون سون، اراما يولا كلمز شهيرين سويسوزو، يوكتور كولايي يانيليپ هوشبش ادن اولدو مو، تينماز دا ايي، بير باكار اينسانا يان يان كي، يوز اولموش ماندا، جاني يانديكچا، دونر اول باكار نالباندا بير سلام ور ب هريف!اغيزين اشينماز يا...هايير، ن بيلير ورميي هايوان، ن ده سن ورسن الير ياغلي ير، چشميه كيتنمز؛سو دوكر، ل ييكاماز؛ هل تيرناكلاري بير كازما كى اينسان باكاماز كافا اورمان كيبى، لاكين، او بيييك هپ بودانير؛ ن اييپتيردنس انلار، نه توكورسن اوتانير ترتميز يرلر كيپكيرلي فوتينلرل دالار؛ كالديريمدان داها بربات اولور ارتيك اودالار؛ ورتو ميندر بولانير هپسي،باكارسين،چامورا سو موهنديسلري كلميشتي...هريفلر كاور ا، نم لازيم بيزي اينجيتمديلرزررا كادار؛ ينان اوغلوم، داها اينسافلي ايميش چورباجيلار تاتلي يوز، بال كيبى سوز...باشكا نه ايستر كويلو ادام الداتمايي اعلا بيلييور كاهب دولو نه ايچن واردي، ن سججاديه چيزميل باسان؛ ن دييم دينلري باتيلسا، هريفلر اينسان هيچ اييك كزديغي اولماز يا بيزيم فارماسونون يچكي يوزلر سويو، اهلاكيني بير بيلسن اونون شيمدي ايستر بني سن هاكلي كور، ايستر هاكسيز، ويل دولت كيبى، نيعمت كيبي لافلار بانا ويز يلمي يوتتورسا هايير يوك بو موسيبتلردن بيراكين اوغلومو، جاهيلليغ رازيييم بن هاككي وار - پك كوزل امما، بو ايشين يوك كي سونو - كاپاديك مكتبي، كودوك دييليم فارماسونو، باشيبوش كويلونون ولاديني كيملر يدجك ادام ايستر اونا اينسانليغي تلكين دجك بونو نردن بولاليم? كيملر يسمارلاياليم ونجه كاچ تزكاهيميز وار، باكاليم،بير ساياليم پك اوزون بويلو هساب ايتما،،ندير مسعالا كي - هركسين بيلديغي شي: مدرس بير، مكتپ ايكي يشت ارز يلييوروم زاتي فازيلاننيز - يكيسيندنده هايير يوك بو شرايتل بيز كاليبا سن ينيدن كيزديراجاكسين كوسيي؛ - سويل، ميراسيدي بي، كيم دي ييكان مدرسيي بيز ميييز، سيز ميسينيز? سيزسينيز لبت لبت - ييكتينيز كازمايا كوت، ن د سوراتل - وت I - بير هونرميش كيبي ايكرار دييور اغزييل - چونكو مكتب ياپاجاكتيك اونون نكازييل؛ - چونكو مكتپ ياپاجاكميش!.. نه كولاي سويلمسي بير كومس ياپتيغينيز وار مي ك، بير كاز كومسي ينكيلاب اوممتينين شام ياكيم ييكماكتير سيز چيلكين دميين وارسا، كوزوم، اهماكتير - ييكماك اينسانلارا ياپماك كيبي كييمت مي ورير ونو ن چولپا هريفلرد، مين اول، بجرير ساد سن كوستريور ايشت بودور كوبب! ديي؛ يكي يركادلا اينر شيمدي سوليمانيييا اما كل كالديراليم دندي مي، هيهات، او زامان، بير سوليمان داها لازيم ينيدن بير د سينان بونلارين وار مي سيزين ليتد هيچ بنزري، يوك يا ن وار? بير كورو ديل، سيز بويورون، كارنيم توك وتميين نافيل بايكوش كيبي كارشيمدا، سوسون مولتجيسين به ايمام - مولتجيييم، هامد اولسون - هل باك هامد دييور - هام دييورسام، يريدير - شافيينين مي، كيميندير او شيير هانكي شيير - هاني پيكامبرين ولاديني جاندان سومك، - رافيسيزليكسا اوت، - يرد بشر، كوكت ملك، - رافيسيدير بو، دسين هپسي ده هاككيمدا بنيم، بن اويوم، ايشت...دييور بيلديم، اوت - كايلي كيم - شافيي زاننديريم، نيس، فاكات ماكسادينيز - شونو لوتفن بانا تشريه ادينيز،انلاتينيز ييكيلان يوردوما جننت دييمم، معزوروم؛ - هاني ماعمور?هارابيل بنيم نيدي زوروم هيب سيرتيند ادالت دنيليركن ميللت ، موستريه اولمانين ايمكاني مي وار،اينساف ت ياشاسين! معجونو علا ايدي،يوت،كيفين باك توتمويور شيمدي،فاكات،بين يالا پارماك پارماك مي تيرياكيسي اولدون بو كادار سن د عيول - توتمويور، چونكو اليشتين...يمييدين بول بول هم بيزيم معجونو پك هيرپالاماك دوغرو مو يا دور جانيم!بن كيزاريم بويل واكيتسيز شاكايا - سوزو تاكميل ايدييم سونرا بيتير،دينل بيراز - بير يوتار بش يوتار،افيونكشي افيون توتماز؛ در كي:توپراك مي،ن زيككيم بو،واريپ آنلآمآلى آچىلىر كورنآ بآشىنضآن،صىيىرىر پاشطامآلى، نآلىنىن صىرطىنآ آطلآر،صوراراك ضوكرو كىضار، حآنكى آططآرصآ،بولور:طوطمآضى يآحو،يىنا!ضار كولماضان چآطلآيآضورصون بىرىكان چآرشى،پآظآر؛ بو كآضآر طوططوكو ياطماظ مى كوظوم?ضار آططآر صىظ ضا آرطىك وظون اطماكطاصىنىظ،حام پاك وظون؛ وچ صآآط اصناماضان ضىملاضىكىم نوطكونوظون، يآشآصىن معجونو پايمآناى ىلحآمآى بوطون، حآنى،صآرحوش كوشآ ضونضون،موطامآضى وططون بىرآك ولوم،ياطار آرطىك،شآكآنىن وآكطى ضاكىل - صان ضا،ويلايصا،بىظىم معجونآ بآش كاصمايى بىل - صآضا بىر بآل ضايىوارماكلا آكىظ طآطلآنصآ، - آرى وچموش ضىيا، كآچمىش ضىيا حىچ چاكما طآصآ آكلآصىن مىللاضىن اولآضى ضآ بآنكىر بآنكىر، ضورمآ حوررىياطى آلضىك ضىيا،صان طوركو چآكىر ظولمو آلكىشلىيآمآم،ظآلىمى آصلآ صاوامام؛ كالانىن كايفى ىچىن كاچمىشا كآلكىپ صوامام بىرى اجضآضىمآ صآلضىرضىمى،حآططآ،بوكآرىم بوكآمآظصىن كى - حىچ ولمآظصآ يآنىمضآن كوآرىم - وچ بوچوك صويصظون آرضىنضآن ظآآرلىك يآپآمآم؛ حالا حآك نآمىنآ حآكصىظلىكآ ولصام طآپآمآم ضوكضوكومضآن بارىضىر آشىكىم ىصطىكلآلا، بآنآ حىچ طآصمآلىك اطمىش ضاكىل آلطىن لآلا يوموشآك بآشلى ىصام،كىم ضاضى ويصآل كويونوم لاصىلىر،بالكى،فآكآط چاكمايا كالماظ بويونوم كآنيآن بىر يآرآ كورضوم مو يآنآر طآ جىكارىم، ونو ضىنضىرماك ىچىن كآمچى يارىم،چىفطا يارىم آضآم آلضىرمآ ضآ كاچ كىط،ضىيامام،آلضىرمآ چىكنارىم،حآككى طوطآر كآلضىرىرىم ظآلىمىن حآصمىيىم آممآ صاوارىم مآظلومو ىرطىجآى شو صىظىن لاحچاضا مآنآصى بو مو يوك جآنىم - يوك ضاما - ىفرآط اضىيورصون كوصا - يآ - ىشطآ بان مورطاجىىم،كالصىن ىشىطصىن ضونيآ حام ضا بآش مورطاجىى،پآطلآصآنىظ چآطلآصآنىظ حآضى كآنونونوظ آصصىن بانى،يآحوط يآصىنىظ يآصآ يوك شىمضى - ناضان،بىططى مى - چوكطآن بىططى - ضاضا جانكىظ يآ - ىرآك،ضارضىمى اشطىن:كىططى - كاطىرىر يىنا لآظىمصآ - حآيىر،كىططى كىضار - -ضاما وكلوم - يآ بىظىم ضوشمآنىمىظمىش و ماكار - ضاضانىظضىر ضىيا بىر كآحبا چىپىطمىش يآمآيآ صىظا حآ - ويلا يآ،چوك كاچماضى،لآكىن،آرآضآن، - كالضى بىر بآشكآ كآورجوك،ضاضى ضاضى جانكىظلا،آيول، بو حىصىملىك ناراضان چىكطىكى!صىظ طورك،و موكول صونرآ - حىچ - حىچ مى - صونوپ كىىطى و كىظكىن پىيآصآ - حام ضا بىر پوفلا - اواط،شىنضى نا حآكآن،نا يآصآ - كىمصا مآكول كافارايمىش، و حارىف - صورمآ كوصام - چوك شوكور صىظضا ضا پاك يوك،ضاكىل آممآ صارصام - ىكنالارصىن شو بانىم ناصلىمى يوظ بولضوكچآ - صآن المآص كىبى حوررىياطى كىم وارضى،حوجآ نا يآمآن شايضى ونوططون مو وىصطىبضآضى حاپ فاجآىيضى،حآيآطىن حالا حىچ يوكطى طآضى مىللاطىن بانظى صآرآمىش،ىشىطىلماظضى رافآح؛ حار نافاص ضورط الىفىن صىرطىنآ بىنمىش بىر آح و نا كونلار بني كيزديرمايا سويلر ماهسوس، - يتر رتيك نيي - زبر بيليريم هپسيني، سوس - ن توهافسين! بانا دوكتورميجكسين ايچيمي - يوك پاشام، سيزده توهافليك، او بنيم هادديمي - موستبيدديم د كم الماز سويو چيكتيم، كيت كيت، - سن كي هوررييت ايچين نف يولونوردون، ا تيريت يشي يوك، شيمدي موهاليفليغ سارميش دردي هوجا راهمتلي كرامت كيبي سوز سويلردي - باري توتتون مو - ن مومكون? او زامان نرده اكيل - سونرادان كلديغي سابيت مى فنديمج، ناسيل - دوريم ها - هادي دوموش كادار اول - دور به ادام، - دينل، زوزكليغي تركت سانا تركتتيم، ايمام - -ن دييوردون با - يا كوردون مو كافان ايني كافا - هوجا راهمتلي ددين، اويل كيريشتيندي لافا وت، اوغلوم، هوجا سومزدي، بيليريدم، سارايي؛ - اما سومزدي د هوشلانماديغيندان دولايي - واردي بير دويكوسو بسبللي كي بيلمم، وارميش - پاديشاه دندي مي، چوكلوك ديل اوزاتمازلارميش هيچ اونوتمام، هوجازادم كى، سيجاك بير كوندو، - باهچديديك، بانا بير پارچا بابام كوسكوندو جه. |
Safahat besteleri - Safahat | |
---|---|
Şiirlere göre | Ezelden Aşinanım - Hüseyni Ney Taksimi - Nihavend Marşı -Acem Asiran Tambur Taksimi - Acem Asiran Istiklal Marsı -Nihavend Violonsel Taksimi Nihavend Istiklal Marsı Rast Keman Taksimi Rast Istiklal Marsi
Rast Marş Istiklal Marsi (Acemsiran) Istiklal Marsi (Nihavend) Istiklal Marsi (Rast1)Istiklal Marsi (Rast2) Cenk Marşı Ey Bu Topraklar İçin Toprağa Düşmüş AskerBağlantı başlığı |
Makamlara göre | x |
Dosyalar | Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri (→Cenk Marşı)
Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri Istiklal Marsi (Rast2) Istiklal Marsi (Rast1) Istiklal Marsi (Nihavend) Istiklal Marsi (Acemsiran) Rast Marş Rast Keman Taksimi Nihavend Istiklal Marsı Nihavend Istiklal Marsı Nihavend Violonsel Taksimi Acem Asiran Istiklal Marsı Acem Asiran Tambur Taksimi İstiklal Marşı/Nihavend Ezelden Aşinanım Ey Bu Topraklar İçin Toprağa Düşmüş Asker Bütün Dünyaya Küskündüm Mehmet Akif Ersoy/Bestelenen şiirleri |
Tasnif et:
Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Anadolu ateşi davul Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Davul Oyunlari-1 Dosya:Anadolu Atesi Davul Show Dosya:DAVUL & DARBUKA SHOW Türk Halk Müziği Telli Çalgılar 'DIVAN SAZI Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi […') Dosya:DIVAN SAZI (added video DIVAN SAZI) Dosya:Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi (added video Okan Murat Öztürk - Nihavend Saz Semaisi) Dosya:Okan Murat Öztürk - Kaytağı Şablon:Türk Müziği Türk Halk Müziği Vurmalı Çalgılar Dosya:Daff.jpg Dosya:Daf-isfahan.jpg Dosya:Pandei inter.jpg Dosya:Rhythm Tech tambourine.jpg Vurmalı Çalgılar Dosya:Kudum.jpg Dosya:Koltukdavul.jpg Dosya:Davul.jpg Dosya:Darbuka.jpg Şablon:Türk Müziği Dosya:Zils.jpg Vurmalı Çalgılar Zil Dosya:İstanbul Vurmalı Çalgılar Topluluğu |
II.Kitap (1912): Süleymaniye Kürsüsünde
Süleymaniye Kürsüsünde 2 - Süleymaniye Kürsüsünde 3 - Süleymaniye Kürsüsünde 4 - Süleymaniye Kürsüsünde 5 - Süleymaniye Kürsüsünde 6 - Süleymaniye Kürsüsünde 7 - Süleymaniye Kürsüsünde 8 - Süleymaniye Kürsüsünde 9 - Süleymaniye Kürsüsünde 10 | |
---|---|
Safahat/II. Kitap ( Süleymaniye Kürsüsünde ) | Süleymaniye Kürsüsünde adlı tek bir şiirden oluşmaktadır.(Süleymaniye Kürsüsünde 32 kb.büyük olduğu için 10 bölüme ayrılmıştır.) Süleymaniye Kürsüsünde 2 - Süleymaniye Kürsüsünde 3 - Süleymaniye Kürsüsünde 4 - Süleymaniye Kürsüsünde 5 - Süleymaniye Kürsüsünde 6 - Süleymaniye Kürsüsünde 7 - Süleymaniye Kürsüsünde 8 - Süleymaniye Kürsüsünde 9 - Süleymaniye Kürsüsünde 10 |
Video | [[Dosya:Süleymaniye kürsüsünde2 2. bölüm - mehmet akif ersoy - safahat]] - |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
IV. Kitap (1913) : Fatih Kürsüsünde İki Arkadaş Fatih Yolunda - Vaiz Kürsüde | |
---|---|
Safahat/IV. Kitap (Fatih Kürsüsünde) | Fatih Kürsüsünde: İki Arkadaş Fatih Yolunda - Vaiz Kürsüde |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
V.Kitap: (1917) Hatıralar Mehmet Akif'in kaybedilen vatan karşısında isyanlarını ve tevbelerini cem eden şiirleri....Koca Osmanlı Çınarının yıkılışı ve şairin ÇIĞLIKLARI.... Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah - UYAN - Ne irfandır veren ahlâka yükseklik. Ne vicdandır - Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile - Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden - Biz ki yarmıştık şu unun büyük ummanını - Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır - El-Uksur'da - Berlin Hatıraları - Necid Çöllerinden Medine'ye | |
---|---|
Safahat/V. Kitap ( Hatıralar ) | Hatıralar:Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah-UYAN-Ne irfandır veren ahlâka yükseklik. Ne vicdandır-Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile-Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden-Biz ki yarmıştık şu unun büyük ummanını-Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlıktır-El-Uksur'da-Berlin Hatıraları-Necid Çöllerinden Medine'ye |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
VI.Kitap (1924) Asım Çanakkale şehitlerine şiiri de bu şiir içinde yer alır. Şair Asım'ın neslini ordumuzda görmektedir. Entellektüel ama bir o kadarda duası göklerden çevrilmeyecek kadar maneviyatlı bir gençlik ister. Oğlunun adınıda zaten Asım koyar. (Bakınız: Hz. Asım) | |
---|---|
Safahat/VI. Kitap ( Asım ) | Asım şiiri olup uzunca bir şiirdir Çanakkale şehitlerine şiiri de bu şiir içinde yer alır: Asım(I.Bölüm)- Asım II.Bölüm - Asım III.Bölüm - Asım IV.Bölüm - Asım V.Bölüm - Asım VI.Bölüm - Asım VII.Bölüm (Çanakkale şehitlerine şiirini içerir) - Asım VIII.Bölüm |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
VİDEO SAFAHAT : Safahatın Audio Video Sunumu Projesi Milli Şairimizin Safahat adlı eserinin Video olarak sunumu projesinde 1.aşama: güzel okuma çalışmaları; 2.aşama: alt yazılı şiirlerin sunumu; 3.aşama;tercümelerinin sunumu ; 4. aşama: görsel konuyu anlatacak ögelerle video çalışması; 5.aşama: Videoların youtube yüklenmesi; 6.aşama; | |
---|---|
Yusuf Ziya Özkan'ın Safahat okumaları | * Cenk Marşı [3]
|
Adnan Özçelik AL okumaları | x |
Yenişehir SBAL okumaları | x |
Safahat Tercümeleri Safahat/İngilizce - Safahat/Almanca - Safahat/Azerice | |
---|---|
* Safahat'ın ingilizceye tercümesi projesi -
|
İstiklal Marşı Oratoryosu - İstiklal Marşı - Safahat - Şablon:İMO
İstiklal marşı online döküman | |
---|---|
İMO/Ekibi | Proje sahibi:Eyüp Sabri Kartal - Mersin Yenişehir Kaymakamı
genel koordinatör:murat çınarlı nevit kodallı gssl. md. yrd. görsel uygulamalar: murat çınarlı nevit kodallı gssl. md. yrd. metin ve canlandırma: murat çınarlı nevit kodallı gssl md. yrd. nimet kabur nevit kodallı gssl edb. öğrt. bayram özfırat ö. yıldırımhan lisesi edb. öğrt. demet gürbüz dumlupınar lisesi edb. öğrt. muhammet benli sabancı lisesi edb. öğrt. müzikler:n. kodallı gssl ibrahim özişler koro öğrt. |
İMO/Proje oluşumu | İMO - İstiklal Marşı Oratoryosu Projesi |
İMO/İcraları | İstiklal Marşı Oratoryosu/2011-
İstiklal Marşı Oratoryosu/2011 - Yenişehir İstiklal Marşı Oratoryosu/2011 metin İstiklal Marşı Oratoryosu/2010 İstiklal Marşı Oratoryosu/2009 İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Müftülüğü İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Kaymakamlığı
İstiklal Marşı Oratoryosu/Nevit Kodallı Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi İstiklal Marşı Oratoryosu/Şevket Pozcu Lisesi İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Dumlupınar Lisesi İstiklâl Marşı Oratoryosu/Yenişehir Mehmet Adnan Özçelik Anadolu Lisesi |
İMO/Tasarımları | İstiklal Marşı Oratoryası/Kitapçık - İstiklal Marşı Oratoryası/A4 |
Kaynak | *İstiklal Marşı Oratoryosu/linkler
|
Yapılacaklar | *İstiklal Marşı Oratoryosu/Yenişehir Güzel Sanatlar Lisesi Performans videosu youtube ve dailmotion sitelerine yüklenerek bu sayfaya konacaktır . Slaytlar google documanda ise webde yayınlanarak konmalıdır. Slayt resimleri de bu siteye eklenmelidir.
|
Yapılanlar | x |
Yorumlar | İMO/Öğretmen tepkileri |
Kavramlar | *Ortam: Sevr anlaşması ve sevr mağarası kıyaslaması. En korkulacak 2 hal.
|
İstiklal marşı oratoryosu
İstiklal Marşı Oratoryosu İstiklal Marşı/Oratoryo İstiklal Marşı Istiklal Marsi (Acemsiran) Şablon:İMO |
İstiklal Marşının Dünya Dillerine Tercümesi Projesi (Şimdilik sadece 24 dile çevrildi...) | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
İstiklal Marşı/Arapça - İstiklal Marşı/Çince - İstiklal Marşı/Belarusça - İstiklâl Marşı/İngilizce -
|
Safahat Tercümeleri Safahat/İngilizce - Safahat/Almanca - Safahat/Azerice | |
---|---|
* Safahat'ın ingilizceye tercümesi projesi -
|
Safahat dışı şiir ve nesirleri İstiklâl Marşı - Sadi - SA'Dî - DESTÛR - GAZEL - KUR'ÂN'A HİTÂB - EL-HAKKU YA'LÛ | |
---|---|
http://tr.yenisehir.wikia.com/wiki/Safahat_D%C4%B1%C5%9F%C4%B1nda_kalm%C4%B1%C5%9F_%C5%9Eiirler | |
Safahat dışı şiirleri | İstiklâl Marşı - Sadi - SA'Dî - DESTÛR - GAZEL - KUR'ÂN'A HİTÂB - EL-HAKKU YA'LÛ - |
Tercüme ve makaleleri | x |
Tercüme çalışmaları[26] | Kur'an meali çalışması - Müslüman Kadını (1909) - Hanoto’nun Hücumuna Karşı Şeyh Muhammed Abduh’un Müdafaası (1915) - İçkinin Hayat-ı Beşerde Açtığı Rahneler (1923) - Anglikan Kilisesine Cevap (1924) - İslâmlaşmak (1919) - İslâm’da Teşkilât-ı Siyasiye (1922). |
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Safahat Alfabetik Sıraya Göre Şiirler | |
---|---|
A | *Acem Şahı - Âhiret Yolu - Alınlar Terlemeli - Âmin Alayı - Âsım - Âtiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak - Azim - Azimden Sonra Tevekkül - |
B | *Bayram - Bebek Yâhud Hakk-ı Karâr . Berlin Hatıraları . Bir Ariza - Bir Gece - Bir Mersiye - Bir Mezar Taşına Yazılmış İdi - Bir Resmin Akasına Yazılmış İdi - Bu Da Bir Mezar Taşı İçin Yazılmış İdi - Bir yığın kundakçıdan yangın görenler milleti - Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz - Biz ki yarmıştık şu'unun büyük ummanını - Bülbül - |
C | * Cânan Yurdu - Cenk Marşı |
Ç | Çanakkale Şehidlerine - Çanakkale Şehitlerine - Çık da bir seyret baharın cuş-i rengârengini - Çocuklara - |
D | *Derviş Ahmed - Dirvâs - Durmayalım - Dur Yolcu (Bu şiir bizde yok bakalım |
E | *Edirne - El Uskur'da . Ezanlar - Ey bunca zamandır bizi te'dib eden Allah - Ey milletimin lahzada halkettiği ordu |
F | *Fatih camii . Fatih Camii Şiiri . Fatih Kürsüsünde . İki Arkadaş Fatih Yolunda - Firavun İle Yüzyüze |
G | *Gece - Geçinme Belâsı - Gül,Bülbül - |
H | *Hakkın Sesleri . Hakkın Sesleri/Mehmet Akif Ersoy . Hatıralar . Hasta - Hasır - Hasbihal - Hayat Arkadaşıma - Hicran - Hüsâm Efendi Hoca - Hüsran - Hüsran-ı Mübin -Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
İ | İmam : Köse İmam (Akif'in örnek imam modeli) |
J - K | *Japon'lar
|
L | * |
M | *Mahalle Kahvesi - Mahalle Kavgası - Meal-i Celili - Mehmet Ali'ye - Mehmer Ali'ye - Meyhane - Mevlid-i Nebi - Mezarlık - Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile -Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
N | *Ne Eser, Ne de Semer - Necid Çöllerinden Medine'ye . Nefs-i Nefis - Nevruz'a - Nerdesin? - Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-i fânîden |
O | *Ordunun Duası İstiklal Marşı gibi bu da millete ve orduya ait olduğundan Safahata alınmamıştır.
|
Ö | * |
P | *Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi - |
R | *Resim İçin - Resmim İçin - Ressam Haklı - |
S | Şark |
Ş | *Şair Huzurunda Münekkid - Şark- Şehitler Abidesi İçin - Şeytan |
T | *Tebrik - Tek Hakikat - Tevhid Yâhud Feryâd- Umar mıydın? - - Tercümedir - tercümedir1 (İkinci tercümedir) |
U | *Uyan |
V | *Vahdet - Vaiz Kürsüde . |
Y | *Yâ Râb Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabâhı? . Ya Rab Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabahı? . Yaş Altmış - Yeis Yok! - Yemişçi İhtiyar |
Safahat konu indeksi | |
---|---|
Safahat kelime indeki | |
A | *Acem şahı
|
B | *Balkanlar : Cenk Marşı
|
C | Cehalet : Olmaz ya... Tabii... Biri İnsan, Biri Hayvan!
|
Ç | *Çalışmak :Küfe - Durmayalım -Uyan
|
D | * |
E | * Edirne - Edirne kal'esi (Edirne)
|
F | * |
G | * |
H | Akif'in manzum hikayeleri: Kocakarı ile Ömer(Hz. Ömerin idareciliği) - Köse İmam (Karı boşama derdindeki adama karşı köse imamın itabı ve halden dertlenmesi)
|
İ | İmam : Köse İmam (Akif'in örnek imam modeli)
|
J - K | *Japon'lar -
|
L | *Lala Şahin (Edirne) - |
M | Mahkeme Asım şiiri içinde
|
N | * |
O | *Ordu:Ey milletimin lahzada halkettiği ordu - Ordunun duası -Cenk Marşı - İstiklâl Marşı |
Ö | * |
P | * |
R | Ramazan Vak'ası(Asım'dan)
|
S | Şark - Acemi Semerci |
Ş | Şeriat :Köse İmam
|
T | *Tosunum (Köse İmam)
|
U | *Utanma :Durmayalım
|
V | * |
Y | *Yediği Herze :Köse İmam |
Z | *Zalim idareci : Acem şahı |
MAE Mevzuat | |
---|---|
Mehmet Akif Ersoy - Mehmet Akif Ersoy kitapları - Mehmet Akif Ersoy mevzuatı | |
MAE hakkında | MAE/Hakkında vecizeler |
Wiki linkleri | x |
Kabulü | İstiklal Marşının Kabülü Hakkında Kanun |
Anma günü | İstiklal marşının kabul edildiği gün ve Mehmet Akif Ersoy'u anma günü hakkında kanun İstiklâl Marşının kabul edildiği günü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma günü hakkında yönetmelik |
Yenişehir Kaymakamlığı Safahat Çalışma Grubu | |
---|---|
Yahya Günsür Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi/TL11CW | |
Organize Safahat Grubu | Kullanıcı:Vahit - Kullanıcı:Semiha
Kullanıcı:Kayadelen Kullanıcı:Ayse ER Kullanıcı:Eylem GÜNER Kullanıcı:Ragıp ALKAN |
Bilgisayar Lisesi | *Kullanıcı:Elif Aydemir - Müd. Yrd.(Edebiyat öğretmeni)
|
Sosyal Bilimler Lisesi | *Mürşit Tekin
|
M.Adnan Özçelik Lisesi | xxx |
Safahat okulararası görev dağılımı | *Safahat/I. Kitap 'ı Sosyal Bilimler Lisesi,Yahya Günsür Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, Şevket Pozcu Lisesi
|
Diğer Safahat Çalışanları | Kullanıcı:Cagriorki
Kullanıcı:İkizlerim Kullanıcı:Ayhankaya1971 Kullanıcı:M.Murşit Tekin Kullanıcı:Msbl düzgün Kullanıcı:Çiğdem bilir Kullanıcı:Sait Yılmaz Kullanıcı:Sibel inan Kullanıcı:Elifköse Sevilşen Kullanıcı:Metinkilic1975 Kullanıcı:Kimsesizseyyah GSL md yd Murat Çınarlı Kullanıcı:Abdulvahap Müftülük Kullanıcı:Muhammet altan Kullanıcı:Mehmet Boz Kullanıcı:Mehmet Ömer Kesilmiş Kullanıcı:Aysegultokdemir Kullanıcı:Çevlik Kullanıcı:Gunay sendilmen Kullanıcı:Betul Demır Kullanıcı:Mehmet KAVACIK Kullanıcı:Ayşeüncücan Kullanıcı:Elifaydemir Kullanıcı:Halim bozkurt Kullanıcı:Atik77 Kullanıcı:Mustafa Ekici |
Mehmet Akif Ersoy Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Safahat çalışmaları | |
---|---|
Makaleler | x |
Basım çalışmaları | *Gençler için safahat - Mersin Yenişehir Kaymakamlığınca
|
Safahat sunuları | * Safahat AV sunumu - Mersin Yenişehir Kaymakamlığınca |
Safahat Tasarım Çalışmaları | *Safahat Kitap tasarımları
|
Safahat programları | *Safahat Kutlamaları -
|
Safahat okumaları | *Adnan Özçelik AL Safahat Okumaları
|
Şablon:Mehmet Akif Ersoy |
Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi