Yenişehir Wiki
Advertisement


Üç beyinsiz kafanın derdine üç milyon halk Hakkın Sesleri (3.Kitap) Mehmet akif ersoy
Mehmet Akif Ersoy
Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı



Şiir Metni
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Osmanlıca
Şiir Metni Buraya
Güncel Türkçesi Buraya
İngilizce Tercüme Buraya
örnek osmanlıca مقدمة
Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

'Latin harflerine transkriptli metin Sadeleştirilmiş metin İngilizce Tercümesi

"Oğullarım! Gidiniz de Yûsufla kardeşini araştırınız; hem

sakın Allah´ın inâyetinden ümîdinizi kesmeyiniz. Zîrâ,

kâfırlerden başkası Alah´ın inâyetinden ümîdini kesmez."


Âtîyi karanlık görerek azmi bırakmak...

Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.

Dünyâda inanmam, hani, görsem de gözümle:

Îmânı olan kimse gebermez bu ölümle.

Ey dipdiri meyyit! "İki el bir baş içindir"

Davransana... Eller de senin, baş da senindir!

His yok hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?

Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.

Kurtulmaya azmin, niye bilmem ki, süreksiz?

Kendin mi senin, yoksa, ümîdin mi yüreksiz?

Âtîyi karanlık görüvermekle apıştın?

Esbâbı elinden atarak ye´se yapıştın!

Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan,

Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.


Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!

Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!

Herkes gibi dünyâda henüz hakk-ı hayâtın,

Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?

Ye´s öyle bataktır ki: Düşersen boğulursun.

Ümmîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!

Azmiyle, ümîdiyle yaşar hep yaşayanlar;

Me?yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar,

Lâ´netleme bir ukde-i hâtır ki: Çözülmez...

En korkulu cânî gibi ye´sin yüzü gülmez!

Mâdâm ki alçaklığı bir, ye´s ile çirkin;

Mâdâm ki ondan daha mel´un, daha çirkin

Bir seyyie yoktur sana; ey unsur-i îman,

Nevmîd olarak rahmet-i mev´ûd-i Hudâ´dan

Hüsrâna rızâ verme... Çalış... Azmi bırakma;

Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!


Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...

Sesler de: "Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş!"

Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,

Tek kol da "Yapışsam... " demiyor bir tarafından!

Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;

Sen sâhip olursan bu vatan batmıyacaktır.

Feıyâdı bırak kendine gel, çünkü zaman dar...

Uğraş ki: Telâfi edecek bunca zarar var.

Feryâd ile kurtulması me´mûl ise haykır!

Yok yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!

"İş bitti... Sebâtın sonu yoktur!" deme; yılma.

Ey millet-i merhûme, sakın ye´se kapılma.

"İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helak

eder misin, Allah´ım?.."


Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?

Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!

Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!

" Yandık!" diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!

Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında,

Yâ Rab, o cehennemle bu tûfân arasında,

Toprak kesilip, kum kesilip âlem-i İslâm;

Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!

Bîzâr edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn´i.

En sonra, salîb ormanı görmek Harameyn´i!..

Bin üç yüz otuz beş senedir, arz-ı Hicâz´ın

Âteşli muhîtindeki sûzişli niyâzın,

Emvâcı hurûş-âver olurken melekûta;,

Çan sesleri boğsun da, gömülsün mü sükûta?

Sönsün de, İlâhî, şu yanan me,s´al-i vahdet,

Teslîs ile çöksün mü bütün âleme zulmet?


Üç yüz bu kadar milyonu canlandıran îman

Olsun mu beş on sersemin ilhâdına kurban?

Enfâs-ı habîsiyle beş on rûh-i leîmin,

Solsun mu o parlak yüzü Kur´ân-ı Hakîm´in?

İslâm ayak altında sürünsün mü nihâyet?

Yâ Rab, bu ne hüsrandır, İlâhî, bu ne zillet?

Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede ma´nâ?

Zâlimleri adlin, hani, öldürmedi hâlâ!


Cânî geziyor dipdiri... Can vermede ma´sûm!

Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm´

Lâ yüs´el´e binlerce suâl olsa da kurban;

İnsan bu muammâlara dehşetle nigeh-ban!


Eyvâh! Beş on kâfirin îmânına kandık;

Bir uykuya daldık ki: Cehennemde uyandık!

Mâdâm ki, ey adl-i İlâhî, yakacaktın...

Yaksaydın a mel´unları... Tuttun bizi yaktın!

Küfrün o sefil elleri âyâtını sildi:

Binlerce cevâmi´ yıkılıp hâke serildi!

Kalmışsa eğer bir iki ma´bed, o da mürted:

Göğsündeki haç, küfrüne fetvâ-yı müeyyed!

Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,

Bir giryede bin âilenin mâtemi çağlar!

En kanlı şenâ´atle kovulmuş vatanından,

Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan!

İslâm´ı elinden tutacak kaldıracak yok...

Nâ-hak yere feryâd ediyor. Âcize hak yok!

Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhî?

Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî!

"Oğullarım! Gidiniz de Yusuf la kardeşini araştırınız;

hem sakın Allah'ın inayetinden ümidinizi kesmeyiniz.

Zira, kâfirlerden başkası Allah'ın inayetinden ümidini kesmez." (*)


Geleceği karanlık görerek azmi bırakmak...

Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.

Dünyada inanmam, hani, görsem de gözümle;

İmanı olan kimse gebermez bu ölümle.

Ey canlı cenaze! "İki el bir baş içindir"

Davransana... Eller de senin, baş da senindir!

Duygu yok, hareket yok, acı yok...Leş mi kesildin?

Hayret veriyorsun bana...Sen böyle değildin.

Kurtulmaya azmin, niye bilmem ki, süreksiz?

Kendin mi senin, yoksa, ümidin mi yüreksiz?

Geleceği karanlık görüvermekle apıştın!

Esbabı elinden atarak ümitsizliğe yapıştın!

Karşında ışık yoksa, sağından, ya solundan,

Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.


Dünyada ışık kalmasa, sen onu icad etmelisin!

Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!

Herkes gibi dünyada henüz hayat hakkın

yarken, hani herkes gibi azminde direnişin?

Ümitsizlik öyle bataktır ki: Düşersen boğulursun.

Ümide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!

Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;

Lanet olası bir zihnî düğünlenme,

Ümidini kesmiş kişinin ruhunu, vicdanını bağlar ve bu çözülmez.

En korkulu cânî gibi ümitsizin yüzü gülmez!

Madem ki alçaklığı aynı, ümitsizlik ile küfrün;

Madem ki ondan daha lânetli, daha çirkin

Bir kötülük yoktur sana, ey imanlı toplum,

Allah'ın vâdettiği rahmetten ümitsiz olarak,

Yoksunluğa razı olma... Çalış... Azmi bırakma;

Kendin yanacaksan bile, evladını yakma!


Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...

Sesler de: "Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş!"

Fakat, hani, milyonları örten şu yığından,

Tek kol da "Yapışsam..." demiyor bir tarafından!

Sahipsiz olan memleketin batması haktır;

Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.

Feryadı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...

Uğraş ki: Telâfi edecek bunca zarar var.

Feryat ile kurtulmayı umuyorsan haykır!

Yok yok! Hele azmini bağlayan zincirleri bir kır!

"İş bitti... Direnmenin sonu yoktur!" deme; yılma.

Ey rahmete layık millet, sakın ümitsizliğe kapılma.


27 Mart 1913


"İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden,bizi helak

eder misin, Allah'ım?" (1)


Yâ Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?

Mahşere mi kaldı yoksa çaresiz insanların kurtulması!

Nur istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!

" Yandık!" diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!

Esmezse eğer bir ezelî esinti, yakında,

Yâ Rab, o cehennemle bu tufan arasında,

Toprak kesilip, kum kesilip İslam âlemi;

Hep fışkıracak yerlerin altındaki putlar!

Korkarım Cedd-i Hüseyin'i (2) incitecektir

Sonunda, haç ormanı görmek Harameyn'i. (3)

Bin üç yüz otuz beş senedir, Hicaz toprağının

Ateşli çevresindeki yanık yakarışın,

Dalgaları taşıp çıkarken melekler âlemine;

Çan sesleri boğsun da, gömülsün mü sessizliğe?

Sönsün de, Allah'ım, şu yanan birlik meş'alesi,

Teslis (4) ile çöksün mü bütün âleme karanlık?


Üç yüz bu kadar milyonu canlandıran iman,

Olsun mu beş on sersemin dinsizliğine kurban?

Solsun mu o parlak yüzü hikmetli Kur'an'ın?

İslâm ayak altında sürünsün mü sonunda?

Yâ Rab, bu ne büyük acıdır, Allah'ım, bu ne kötü alçalma?

Mazlumu nedir ezmede, ezdirmede mânâ?

Hani adaletin zalimleri öldürmedi hâlâ!


Katil geziyor dipdiri... Suçsuz can vermektedir!

Suç başkasmındır da niçin başkası mahkûm edilir?

"Lâ-yüs'el" (5) emrine binlerce soru olsa da kurban,

Bütün bu bilmecelere dehşetle bakmakta insan.


Eyvah! Beş on kâfirin inancına kandık;

Bir uykuya daldık ki: Cehennemde uyandık!

Madem ki, ey İlâhî adalet, yakacaktın...

Yaksaydın a lânetlileri... Tuttun bizi yaktın!

Küfrün o alçak elleri ayetlerini sildi:

Binlerce cami yıkılıp toprağa serildi!

Kalmışsa eğer bir iki mabet, o da din değiştirdi:

Göğsündeki haç, küfrünün sağlam delili!

Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,

Bir göz yaşında bin ailenin matemi çağlar!

En kanlı vahşilikle kovulmuş vatanından,

Milyonlarca hayatın yüreğinden gidiyor kan!

İslâm'ı elinden tutacak, kaldıracak yok...

Boş yere feryat ediyor: Güçsüze hak yok!

Yetmez mi başımıza gelen bunca felaket?

Ağzım kurusun... Yok musun ey İlâhî Adalet!


10 Nisan 1913

(1) A 'râf suresi 155. ayetin bir kısmı.

(2) Cedd-i Hüseyn: Hz. Muhammed (s.a.v.) kastedilmektedir.

(3) Harameyn: Kabe'nin bulunduğu Mekke ve

Hz. Peygamber'in kabrinin bulunduğu Medine şehirleri.

(4) Teslis: Üçleme. Hıristiyanlığın, Allah'ın Baba,

Oğul ve Kutsal Ruh olmak üzere üç kişiliği

bulunduğu seklindeki birlik fikrini yok eden temel inancı. (5)Lâ-yüs'el: Enbiyâ Suresinin 23. ayetine

işaret edilmektedir.

Ayetin meali: "O (Allah), yaptığından sorumlu değildir,

onlar ise sorumlu tutulacaklardır."


(*)Yûsuf suresi 87. ayet.

Advertisement