Yenişehir Wiki
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
1. satır: 1. satır:
  +
{{eser1
  +
| önceki =[[Merhum İbrahim Bey]]
  +
| sonraki =[[Seyfi Baba]]
  +
| başlık = [[Safahat]]
  +
| bölüm =[[Dosya:Bayrak.gif|68px|middle]]
  +
| eser sahibi = Mehmet Akif Ersoy
  +
| notlar = Şark için Sadi'nin önemi anlatılır. Başarı araştırmaya, araştırma başarıya aşık;azmin de lazımı emeldir.Araştırmaya emel olupda başarı olmamamsı mümkün değildir. Yeis olursa O can canana kavuşamazdı. Memleketin kaybnda bile ümitsizlik olmamalı. Harararetli çalışma ve azim olursa Allah'ın tevfiki olmaması ne mümkin.
  +
}}
  +
{{Bakınız | Azim/İngilizce |Azim/Osmanlıca |Azim/Azerice|Azim/1 |Azim/2 |Azim/3 |Azim/Azerice|Azim/İzahı}}
  +
  +
1): 1213-1292 yılları arasında yaşamış, ve adlı şaheserleriyle tanınmış ve kendisinden çok etkilendiğini ifade ettiği şair
  +
  +
  +
==1'li Tablo==
 
{| border="1,5" style="blue-collapse:collapse;"
 
{| border="1,5" style="blue-collapse:collapse;"
 
|-align=center style="background-color: yellow "
 
|-align=center style="background-color: yellow "
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''Azim'''</div>
+
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.8em;padding:0.25em;">'''Azim-Mehmet Akif Ersoy-Safahat'''</div>
  +
 
|-
 
|-
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.4em;padding:0.25em;">Sa'dî, o bizim Şark'ımızın rûh-i kemâli,
+
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[Sa'dî]], o bizim [[Şark]]'ımızın [[rûh]]-ı [[kemâl]]i,</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Bir ders-i [[hakîkat]] veriyor, işte [[meâl]]i:</div>
   
  +
|-
Bir ders-i hakîkat veriyor, işte meâli:
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">
 
"Vaktiyle beş on [[kâfile]] [[sahrâ]]ya düzüldük;
   
"Vaktiyle beş on kâfile sahrâya düzüldük;
 
   
Gündüz yürüdük hep, gece bir menzile geldik.
+
Gündüz yürüdük hep, gece bir [[menzil]]e geldik.<br />
  +
</div>
   
  +
|-
Çok geçmedi, baktım, bir adam hâsir ü hâib Koşmakta...
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">Çok geçmedi, baktım, bir adam [[hâsir]] ü [[hâib]]</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Koşmakta... Meğer eylemiş evlâdını [[gâib]].<br /></div>
   
  +
|-
Meğer eylemiş evlâdını gâib. Bîçâre gidip haymelerin hepsine sormuş;
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[Bîçâre]] gidip [[hayme]]lerin hepsine sormuş;</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Bir taş bile görmüşse, hemen oğluna yormuş.<br /></div>
   
  +
|-
Bir taş bile görmüşse, hemen oğluna yormuş.
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[Avâre]] [[peder]], nerde bulursun onu! derken...</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Gördüm ki [[ciğer-pâre]]sinin tutmuş elinden,<br /></div>
   
  +
|-
Avâre peder, nerde bulursun onu! derken...
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[Lebrîz]]-i [[meserret]] geliyor bizlere doğru,</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Taşmış da gözünden akıyor şimdi [[sürûr]]u!<br /></div>
   
  +
|-
Gördüm ki ciğer pâresinin tutmuş elinden,
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">Yaklaştı [[şütürbân]]a nihayet, dedi yekten:</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />"Evlâdımı buldum... Nasıl amma? Onu bilsen...<br /></div>
   
  +
|-
Lebrîz-i meserret geliyor bizlere doğru,
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">Karşımda ne görsem, “O!” dedim geçmedim aslâ.</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Aldatsa da tahmînimi binlerce [[heyûlâ]],<br /></div>
   
  +
|-
Taşmış da gözünden akıyor şimdi sürûru!
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[Azmi]]mde [[fütûr]] eylemedim, [[ye's]]i bıraktım...</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />[[Mâdâm]] ki dünyâdadır elbet bulacaktım...<br /></div>
   
  +
|-
Yaklaştı şütürbâna nihayet, dedi yekten:
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">Kumlarda yüzüp, zulmetin a'mâkına daldım;</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Hep [[rûh]] kesildim... Ne boğuldum, ne bunaldım.<br /></div>
   
  +
|-
"Evlâdımı buldum... Nasıl amma? Onu bilsen...
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[Tevfık]]-i [[İlâhî]] edip en sonra [[inâyet]],</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Gördüm gözümün [[nûr]]unu karşımda [[nihâyet]].<br /></div>
   
  +
|-
Karşımda ne görsem, o! dedim geçmedim aslâ.
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[İm'ân]] ile baksak oluyor işte [[nümâyan]],</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />[[Sa'dî]] bize göstermede bir [[meslek]]-i [[irfan]]:<br /></div>
   
  +
|-
Aldatsa da tahmînimi binlerce heyûlâ,
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">Bir [[gâye]]-i maksûda [[şitâb]] eyleyen [[âdem]],</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Tutmuşsa [[bidâyette]] eğer azmini [[muhkem]],<br /></div>
   
  +
|-
Azmimde fütûr eylemedim, ye'si bıraktım...
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">Er geç bulacak sa'y ile [[dil-hâh]]ını elbet.</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Zîrâ bu [[şuûunzâr|şu'ûun-zâr]]-ı [[tecellî]]de, [[hakîkat]],<br /></div>
   
  +
|-
Mâdâm ki dünyâdadır elbet bulacaktım...
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">T[[evfik]], [[taharrîye]], [[taharrî]] ona [[âşık]];</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Azmin de emel lâzımıdır, [[gayr]]-ı [[müfârık]].<br /></div>
   
  +
|-
Kumlarda yüzüp, zulmetin a'mâkına daldım;
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">Olsun da [[emel]] [[azm]] ü [[taharrîye]] [[mukârin]];</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />[[Tevfik]] [[zuhûr]] eylemesin sonra... Ne mümkin!<br /></div>
   
  +
|-
Hep rûh kesildim... Ne boğuldum, ne bunaldım.
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">Ba'zen iki üç [[haybet]] olur [[rehzen-i ümmîd]]...</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />İnsan o zaman etmelidir azmini-[[teşdîd]].<br /></div>
   
  +
|-
Tevfık-i İlâhî edip en sonra inâyet,
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">Ye'sin sonu yoktur, ona bir kerre düşersen</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />[[Hüsrân]]a düşersin; Çıkamazsın [[ebediyyen]]!<br /></div>
   
  +
|-
Gördüm gözümün nûrunu karşımda nihâyet.
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">[[Mahkûm]] olarak ye'se şu [[bîçâre]] peder de,</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Evlâdını şâyed o karanlık gecelerde,<br /></div>
   
  +
|-
" İm'ân ile baksak oluyor işte nümâyan,
 
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">Vaz geçmiş olaydı aramaktan, ne bulurdu?</div><div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;"><br />Elbet biri candan, biri [[cânan]]dan olurdu<br /></div>
   
  +
|}
Sa'dî bize göstermede bir meslek-i irfan:
 
   
  +
{| border="1,5" style="blue-collapse:collapse;"
Bir gâye-i maksûda şitâb eyleyen âdem,
 
  +
|-align=center style="background-color: yellow "
  +
|<div lang="tr" dir="utf-8" style="font-size:1.5em;padding:0.25em;">'''Azim'''</div>
  +
|-
  +
|<div lang="ar" dir="utf-8" style="font-size:1.4em;padding:0.25em;">Sa'dî, o bizim Şark'ımızın [[rûh-i kemâli]],
   
 
Bir ders-i hakîkat veriyor, işte meâli:
Tutmuşsa bidâyette eğer azmini muhkem,
 
   
  +
"Vaktiyle beş on kâfile [[sahrâ]]ya düzüldük;
Er geç bulacak sa'y ile dil-hâhını elbet.
 
   
  +
Gündüz yürüdük hep, gece bir menzile geldik.
Zîrâ bu şu'un-zâr-ı tecellîde, hakîkat,
 
   
 
Çok geçmedi, baktım, bir adam hâsir ü hâib Koşmakta...
Tevfik, taharrîye, taharrî ona âşık;
 
   
  +
Meğer eylemiş evlâdını gâib.
Azmin de emel lâzımıdır, gayr-ı müfârık.
 
   
 
Bîçâre gidip haymelerin hepsine sormuş;
Olsun da emel azm ü taharrîye mukârin;
 
   
 
Bir taş bile görmüşse, hemen oğluna yormuş.
Tevfik zuhûr eylemesin sonra... Ne mümkin!
 
   
 
Avâre peder, nerde bulursun onu! derken...
Ba'zen iki üç haybet olur rehzen-i ümmîd...
 
   
 
Gördüm ki ciğer pâresinin tutmuş elinden,
İnsan o zaman etmelidir azmini-teşdîd.
 
   
 
[[Lebrîz-i meserret]] geliyor bizlere doğru,
Ye'sin sonu yoktur, ona bir kerre düşersen
 
   
 
Taşmış da gözünden akıyor şimdi sürûru!
Hüsrâna düşersin; Çıkamazsın ebediyyen!
 
   
 
Yaklaştı [[şütürbâna]] nihayet, dedi yekten:
Mahkûm olarak ye'se şu bîçâre peder de,
 
   
 
"Evlâdımı buldum... Nasıl amma? Onu bilsen...
Evlâdını şâyed o karanlık gecelerde,
 
   
 
Karşımda ne görsem, o! dedim geçmedim aslâ.
Vaz geçmiş olaydı aramaktan, ne bulurdu?
 
   
 
Aldatsa da tahmînimi binlerce [[heyûlâ]],
Elbet biri candan, biri cânandan olurdu.
 
   
 
Azmimde [[fütûr]] eylemedim, ye'si bıraktım...
   
 
Mâdâm ki dünyâdadır elbet bulacaktım...
  +
 
Kumlarda yüzüp, zulmetin a'mâkına daldım;
  +
 
Hep rûh kesildim... Ne boğuldum, ne bunaldım.
  +
 
Tevfık-i İlâhî edip en sonra inâyet,
  +
 
Gördüm gözümün nûrunu karşımda nihâyet.
  +
 
" İm'ân ile baksak oluyor işte nümâyan,
  +
 
Sa'dî bize göstermede bir meslek-i irfan:
  +
 
Bir [[gâye-i maksûd]]a şitâb eyleyen âdem,
  +
 
Tutmuşsa [[bidâyet]]te eğer azmini muhkem,
  +
 
Er geç bulacak sa'y ile dil-hâhını elbet.
  +
 
Zîrâ bu şu'un-zâr-ı tecellîde, hakîkat,
  +
 
Tevfik, taharrîye, taharrî ona âşık;
  +
 
Azmin de emel lâzımıdır, gayr-ı müfârık.
  +
 
Olsun da emel azm ü taharrîye mukârin;
  +
 
Tevfik zuhûr eylemesin sonra... Ne mümkin!
  +
 
Ba'zen iki üç haybet olur [[rehzen-i ümmîd]]...
  +
 
İnsan o zaman etmelidir azmini-[[teşdîd]].
  +
 
Ye'sin sonu yoktur, ona bir kerre düşersen
  +
 
Hüsrâna düşersin; Çıkamazsın ebediyyen!
  +
 
Mahkûm olarak ye'se şu bîçâre peder de,
  +
 
Evlâdını şâyed o karanlık gecelerde,
  +
 
Vaz geçmiş olaydı aramaktan, ne bulurdu?
  +
 
Elbet biri candan, biri cânandan olurdu.
   
   
Mehmet Akif ERSOY
 
 
</div>
 
</div>
 
|}
 
|}
  +
 
{{Mehmet Akif ERSOY}}
  +
[[Kategori:Azim]]
  +
[[Kategori:Mehmet Akif Ersoy]]
  +
[[Kategori:Mehmet Akif Ersoy/Şiirleri]]
  +
[[Kategori:Safahat/I. Kitap]]
  +
[[Kategori:Safahat]]

11.56, 7 Eylül 2011 tarihindeki hâli

Merhum İbrahim Bey Safahat Bayrak
Mehmet Akif Ersoy
Seyfi Baba
Şark için Sadi'nin önemi anlatılır. Başarı araştırmaya, araştırma başarıya aşık;azmin de lazımı emeldir.Araştırmaya emel olupda başarı olmamamsı mümkün değildir. Yeis olursa O can canana kavuşamazdı. Memleketin kaybnda bile ümitsizlik olmamalı. Harararetli çalışma ve azim olursa Allah'ın tevfiki olmaması ne mümkin.
Disambig Bakınız: Azim/İngilizce , Azim/Osmanlıca , Azim/Azerice, Azim/1 , Azim/2 , Azim/3 , Azim/Azerice, Azim/İzahı

1): 1213-1292 yılları arasında yaşamış, ve adlı şaheserleriyle tanınmış ve kendisinden çok etkilendiğini ifade ettiği şair


1'li Tablo

Azim-Mehmet Akif Ersoy-Safahat
Sa'dî, o bizim Şark'ımızın rûhkemâli,

Bir ders-i hakîkat veriyor, işte meâli:

"Vaktiyle beş on kâfile sahrâya düzüldük;


Gündüz yürüdük hep, gece bir menzile geldik.

Çok geçmedi, baktım, bir adam hâsir ü hâib

Koşmakta... Meğer eylemiş evlâdını gâib.
Bîçâre gidip haymelerin hepsine sormuş;

Bir taş bile görmüşse, hemen oğluna yormuş.
Avâre peder, nerde bulursun onu! derken...

Gördüm ki ciğer-pâresinin tutmuş elinden,
Lebrîz-i meserret geliyor bizlere doğru,

Taşmış da gözünden akıyor şimdi sürûru!
Yaklaştı şütürbâna nihayet, dedi yekten:

"Evlâdımı buldum... Nasıl amma? Onu bilsen...
Karşımda ne görsem, “O!” dedim geçmedim aslâ.

Aldatsa da tahmînimi binlerce heyûlâ,
Azmimde fütûr eylemedim, ye'si bıraktım...

Mâdâm ki dünyâdadır elbet bulacaktım...
Kumlarda yüzüp, zulmetin a'mâkına daldım;

Hep rûh kesildim... Ne boğuldum, ne bunaldım.
Tevfık-i İlâhî edip en sonra inâyet,

Gördüm gözümün nûrunu karşımda nihâyet.
İm'ân ile baksak oluyor işte nümâyan,

Sa'dî bize göstermede bir meslek-i irfan:
Bir gâye-i maksûda şitâb eyleyen âdem,

Tutmuşsa bidâyette eğer azmini muhkem,
Er geç bulacak sa'y ile dil-hâhını elbet.

Zîrâ bu şu'ûun-zârtecellîde, hakîkat,
Tevfik, taharrîye, taharrî ona âşık;

Azmin de emel lâzımıdır, gayrmüfârık.
Olsun da emel azm ü taharrîye mukârin;

Tevfik zuhûr eylemesin sonra... Ne mümkin!
Ba'zen iki üç haybet olur rehzen-i ümmîd...

İnsan o zaman etmelidir azmini-teşdîd.
Ye'sin sonu yoktur, ona bir kerre düşersen

Hüsrâna düşersin; Çıkamazsın ebediyyen!
Mahkûm olarak ye'se şu bîçâre peder de,

Evlâdını şâyed o karanlık gecelerde,
Vaz geçmiş olaydı aramaktan, ne bulurdu?

Elbet biri candan, biri cânandan olurdu
Azim
Sa'dî, o bizim Şark'ımızın rûh-i kemâli,

Bir ders-i hakîkat veriyor, işte meâli:

"Vaktiyle beş on kâfile sahrâya düzüldük;

Gündüz yürüdük hep, gece bir menzile geldik.

Çok geçmedi, baktım, bir adam hâsir ü hâib Koşmakta...

Meğer eylemiş evlâdını gâib.

Bîçâre gidip haymelerin hepsine sormuş;

Bir taş bile görmüşse, hemen oğluna yormuş.

Avâre peder, nerde bulursun onu! derken...

Gördüm ki ciğer pâresinin tutmuş elinden,

Lebrîz-i meserret geliyor bizlere doğru,

Taşmış da gözünden akıyor şimdi sürûru!

Yaklaştı şütürbâna nihayet, dedi yekten:

"Evlâdımı buldum... Nasıl amma? Onu bilsen...

Karşımda ne görsem, o! dedim geçmedim aslâ.

Aldatsa da tahmînimi binlerce heyûlâ,

Azmimde fütûr eylemedim, ye'si bıraktım...

Mâdâm ki dünyâdadır elbet bulacaktım...

Kumlarda yüzüp, zulmetin a'mâkına daldım;

Hep rûh kesildim... Ne boğuldum, ne bunaldım.

Tevfık-i İlâhî edip en sonra inâyet,

Gördüm gözümün nûrunu karşımda nihâyet.

" İm'ân ile baksak oluyor işte nümâyan,

Sa'dî bize göstermede bir meslek-i irfan:

Bir gâye-i maksûda şitâb eyleyen âdem,

Tutmuşsa bidâyette eğer azmini muhkem,

Er geç bulacak sa'y ile dil-hâhını elbet.

Zîrâ bu şu'un-zâr-ı tecellîde, hakîkat,

Tevfik, taharrîye, taharrî ona âşık;

Azmin de emel lâzımıdır, gayr-ı müfârık.

Olsun da emel azm ü taharrîye mukârin;

Tevfik zuhûr eylemesin sonra... Ne mümkin!

Ba'zen iki üç haybet olur rehzen-i ümmîd...

İnsan o zaman etmelidir azmini-teşdîd.

Ye'sin sonu yoktur, ona bir kerre düşersen

Hüsrâna düşersin; Çıkamazsın ebediyyen!

Mahkûm olarak ye'se şu bîçâre peder de,

Evlâdını şâyed o karanlık gecelerde,

Vaz geçmiş olaydı aramaktan, ne bulurdu?

Elbet biri candan, biri cânandan olurdu.


Şablon:Mehmet Akif ERSOY