Yenişehir Wiki
Advertisement
Merhum İbrahim Bey Safahat Bayrak
Mehmet Akif Ersoy
Seyfi Baba
Şark için Sadi'nin önemi anlatılır. Başarı araştırmaya, araştırma başarıya aşık;azmin de lazımı emeldir.Araştırmaya emel olupda başarı olmamamsı mümkün değildir. Yeis olursa O can canana kavuşamazdı. Memleketin kaybnda bile ümitsizlik olmamalı. Harararetli çalışma ve azim olursa Allah'ın tevfiki olmaması ne mümkin.
Disambig Bakınız: Azim/İngilizce , Azim/Osmanlıca , Azim/Azerice, Azim/1 , Azim/2 , Azim/3 , Azim/Azerice, Azim/İzahı

1): 1213-1292 yılları arasında yaşamış, ve adlı şaheserleriyle tanınmış ve kendisinden çok etkilendiğini ifade ettiği şair


1'li Tablo - beyit araları bölünmüş[]

Azim-Mehmet Akif Ersoy-Safahat
Sa'dî, o bizim Şark'ımızın rûhkemâli,

Bir ders-i hakîkat veriyor, işte meâli:

"Vaktiyle beş on kâfile sahrâya düzüldük;


Gündüz yürüdük hep, gece bir menzile geldik.

Çok geçmedi, baktım, bir adam hâsir ü hâib

Koşmakta... Meğer eylemiş evlâdını gâib.
Bîçâre gidip haymelerin hepsine sormuş;

Bir taş bile görmüşse, hemen oğluna yormuş.
Avâre peder, nerde bulursun onu! derken...

Gördüm ki ciğer-pâresinin tutmuş elinden,
Lebrîz-i meserret geliyor bizlere doğru,

Taşmış da gözünden akıyor şimdi sürûru!
Yaklaştı şütürbâna nihayet, dedi yekten:

"Evlâdımı buldum... Nasıl amma? Onu bilsen...
Karşımda ne görsem, “O!” dedim geçmedim aslâ.

Aldatsa da tahmînimi binlerce heyûlâ,
Azmimde fütûr eylemedim, ye'si bıraktım...

Mâdâm ki dünyâdadır elbet bulacaktım...
Kumlarda yüzüp, zulmetin a'mâkına daldım;

Hep rûh kesildim... Ne boğuldum, ne bunaldım.
Tevfık-i İlâhî edip en sonra inâyet,

Gördüm gözümün nûrunu karşımda nihâyet.
İm'ân ile baksak oluyor işte nümâyan,

Sa'dî bize göstermede bir meslek-i irfan:
Bir gâye-i maksûda şitâb eyleyen âdem,

Tutmuşsa bidâyette eğer azmini muhkem,
Er geç bulacak sa'y ile dil-hâhını elbet.

Zîrâ bu şu'ûun-zârtecellîde, hakîkat,
Tevfik, taharrîye, taharrî ona âşık;

Azmin de emel lâzımıdır, gayrmüfârık.
Olsun da emel azm ü taharrîye mukârin;

Tevfik zuhûr eylemesin sonra... Ne mümkin!
Ba'zen iki üç haybet olur rehzen-i ümmîd...

İnsan o zaman etmelidir azmini-teşdîd.
Ye'sin sonu yoktur, ona bir kerre düşersen

Hüsrâna düşersin; Çıkamazsın ebediyyen!
Mahkûm olarak ye'se şu bîçâre peder de,

Evlâdını şâyed o karanlık gecelerde,
Vaz geçmiş olaydı aramaktan, ne bulurdu?

Elbet biri candan, biri cânandan olurdu

1'li tablo beyit araları bölünmemiş[]

Azim - Mehmet Akif Ersoy - Safahat
Sa'dî, o bizim Şark'ımızın rûh-i kemâli,

Bir ders-i hakîkat veriyor, işte meâli:

"Vaktiyle beş on kâfile sahrâya düzüldük;

Gündüz yürüdük hep, gece bir menzile geldik.

Çok geçmedi, baktım, bir adam hâsir ü hâib Koşmakta...

Meğer eylemiş evlâdını gâib.

Bîçâre gidip haymelerin hepsine sormuş;

Bir taş bile görmüşse, hemen oğluna yormuş.

Avâre peder, nerde bulursun onu! derken...

Gördüm ki ciğer pâresinin tutmuş elinden,

Lebrîz-i meserret geliyor bizlere doğru,

Taşmış da gözünden akıyor şimdi sürûru!

Yaklaştı şütürbâna nihayet, dedi yekten:

"Evlâdımı buldum... Nasıl amma? Onu bilsen...

Karşımda ne görsem, o! dedim geçmedim aslâ.

Aldatsa da tahmînimi binlerce heyûlâ,

Azmimde fütûr eylemedim, ye'si bıraktım...

Mâdâm ki dünyâdadır elbet bulacaktım...

Kumlarda yüzüp, zulmetin a'mâkına daldım;

Hep rûh kesildim... Ne boğuldum, ne bunaldım.

Tevfık-i İlâhî edip en sonra inâyet,

Gördüm gözümün nûrunu karşımda nihâyet.

" İm'ân ile baksak oluyor işte nümâyan,

Sa'dî bize göstermede bir meslek-i irfan:

Bir gâye-i maksûda şitâb eyleyen âdem,

Tutmuşsa bidâyette eğer azmini muhkem,

Er geç bulacak sa'y ile dil-hâhını elbet.

Zîrâ bu şu'un-zâr-ı tecellîde, hakîkat,

Tevfik, taharrîye, taharrî ona âşık;

Azmin de emel lâzımıdır, gayr-ı müfârık.

Olsun da emel azm ü taharrîye mukârin;

Tevfik zuhûr eylemesin sonra... Ne mümkin!

Ba'zen iki üç haybet olur rehzen-i ümmîd...

İnsan o zaman etmelidir azmini-teşdîd.

Ye'sin sonu yoktur, ona bir kerre düşersen

Hüsrâna düşersin; Çıkamazsın ebediyyen!

Mahkûm olarak ye'se şu bîçâre peder de,

Evlâdını şâyed o karanlık gecelerde,

Vaz geçmiş olaydı aramaktan, ne bulurdu?

Elbet biri candan, biri cânandan olurdu.

1'li tablo beyit araları bölünmmemiş ve linksiz[]

Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Advertisement