SELANİK'TEN HÜRRİYET MANİFESTOSU[]
Hürriyet ateşinin kontrolsüz yakıldığı Selanik 2. Meşrûtiyetin ilân edildiği 23 Temmuz 1908 tarihinden üç gün sonra oldukça hareketli günler yaşar. 26 Temmuz 1908 günü Selanik’in Hürriyet meydanı olarak adlandırılacak Drahodr boyunda üç katlı kargir idadi mektebi beyaz kışla ile kırmızı kışla arasındaki alanda hatipler halka meşrûtiyeti anlatmaya çıktıklarında başında sarığı, belinde kaması ayaklarında çizmesi ile biri çıkar. Ülkenin içinde bulunduğu sıkıntıları ve bundan kurtuluş çarelerini her mecliste ve makamda cesaretle dile getiren Bediüzzaman o gün Selanik ve İstanbul gazetelerinde de yer alan tarihî hürriyet nutkunu söyler.
Balkonda Enver Paşa’nın hemen ardından nutkunu söyleyen Bediüzzaman özetle bu nutku burada almak istiyorum:
“Ey Hürriyet-i şer’i.
Öyle müthiş ve fakat güzel ve müjdeli bir sada ile bağırıyorsun.
Benim gibi bir Şarklıyı tabakât-ı gaflet (gaflet tabakaları) altında yatmışken uyandırıyorsun.
Sen olmasa idin, ben, umum millet, zindan-ı esarette kalacaktık.
Seni ömr-ü ebedî ile tebşir ediyorum (müjdeliyorum.)
Eğer aynü’l hayat (hayat pınarı) Şeriatı menba-ı hayat yapsan ve o Cennette neşv-ü nemâ bulsan, bu millet-i mazlûmenin de eski zamana nisbeten bin derece terakki edeceğini müjde veriyorum”
diye başlıyordu.
Bu harika nutuktan bazı bölümleri önemine binâen buraya alalım:
“Ey mazlûm ihvan-ı vatan!
Gidelim, dahil olalım.
Birinci kapısı, Şeriat dairesinde ittihad-ı kulub;
ikincisi muhabbet-i milliye;
üçüncüsü, maarif;
dördüncüsü sa’y-i insanî;
beşincisi terk-i sefahettir.
Ötekileri sizin zihninize havale ediyorum...”
Bu satırları okuyunca, dün orada savunulanlarla bugün ülkemizin ihtiyaç duyduğu meseleler arasında pek fark olmadığını görüyoruz. Bugünkü ifadeyle bunlar:
1. Birlik ve beraberliğin temeli olan gönül ve duygu birliği.
2. Millet fertlerinin birbirlerini sevmesi.
3. Eğitim.
4. Çalışma imkânı bulma ve emeğin değerlendirilmesi.
5. Sefahetin terki.
Zaman zaman dış düşmanların da tahrikiyle meydana gelen kutuplaşmaların nelere mal olduğunu yaşayarak bugünlere geldik. Düşmanlarımız bizi her zaman bu ince karnımızdan vurmaya çalıştılar, hâlâ da vurmak istemektedirler. Öyleyse oyunlara gelmemek, birlik ve bütünlüğü bozmamakla mükellefiz. Bu da millet fertlerinin birbirini sevmesiyle olur.
Eğitimi henüz emeklemekten kurtarıp istenilen ufka ulaştıramadık. Dün olduğu gibi bugün de gerçek mânâda çağdaş ülkelerin seviyelerine ulaştıramadık. Ciddî bir revizyon gerekli.
Milyonlarca insanın işsiz kaldığı ülkemizde yeni iş sahaları açma, insanımıza iş, aş imkânı bulma yolunda da önemli adımlar atmak zorundayız.
Sefahet ise bedeni, aklı, zihni yıpratmakla kalmamakta, iş gücüne de darbe indirmektedir. Sefahete düşkün milletlerin gelişmeleri de mümkün değildir.
Nutku bugün de okumak ve orada ele alınan meselelere yeni baştan eğilmekle baş başayız. Bediüzzaman’ın İstanbul ile Selanik şehirlerini seçmesinin ardında müthiş bir öngörü vardır. Başka şehir yerine Selanik tercihi çok anlamlıdır. Zira Selanik, Cumhuriyetin kurucu kadrosu olan İttihadçıların o gün Hürriyet meydanında hazır olduğunu unutmayalım. Bediüzzaman adeta bir farzı kifayeyi yerine getirirken, tarihi bir görevi de yerine getirmekte.
Bediüzzaman’ın Selanik’teki nutkunu o gün o meydanda bulunan İsmet İnönü, Celal Bayar, Salih Omurtak (Türk Silâhlı Kuvvetlerinin 4. Genelkurmay başkanı) dinlemişlerdir.
Bediüzzaman’ın bu konuşması oldukça tesirli olmuş.
İttihad ve Terakki’nin önde gelen isimleri Bediüzzaman’a İttihad ve Terakki cemiyetinde birlikte çalışma teklifi yapmışlardı.
HÜRRİYETE HİTAB: Tam metin[]
Bediüzzaman Said Nursî'nin îlân-ı hürriyetin üçüncü gününde irticalen söylediği ve sonra Selanik'te Hürriyet Meydanında tekrar ettiği ve o zamanın gazetelerinin neşrettikleri nutkunun sûretidir.
Ey hürriyet-i şer'î!
Öyle müthiş ve fakat güzel ve müjdeli bir sada ile çağırıyorsun ki, benim gibi bir bedevîyi tabakât-ı gaflet altında yatmışken uyandırıyorsun.
Sen olmasaydın, ben ve ûmum millet zindan-ı esarette kalacaktık.
Seni ömr-ü ebedî ile tebşîr ediyorum.
Eğer aynelhayat Şeriatı menba-ı hayat yapsan ve o cennette neşv ü nema bulsan, bu millet-i mazlûmenin de eski zamana nisbeten bin derece terakkî edeceğini müjde veriyorum.
Eğer hakkıyla seni rehber etse, ağraz-ı şahsî ve fikr-i intikam ile sizi lekedar etmezse...
Ya Rab! Ne saadetli bir kıyamet ve ne güzel bir haşir ki, ...... hakîkatinin küçük bir misalini bu zaman bize tasvir ediyor. Şöyle ki:
Asya'nın ve Rumeli'nin köşelerinde medfun olan medeniyet-i kadîme hayata başlamış ve menfaatini mazarrat-ı umûmiyede arayan ve istibdadı arzu edenler ...... demeye başladılar.
Yeni hükûmet-i meşrûtamız mu'cize gibi doğduğu için, inşaallah, bir seneye kadar ..... sırrına mazhar olacağız.
Mütevekkilane, sabûrane tuttuğumuz otuz sene Ramazan-ı sükûtun sevabıdır ki; azapsız, cennet-i terakkî ve medeniyet kapılarını bize açmıştır.
Hakimiyet-i milliyenin beraat-i istihlali olan kânun-u Şer'î, hazin-i Cennet gibi, bizi duhûle davet ediyor.
Ey mazlum ihvan-ı vatan! Gidelim dahil olalım.
- Birinci kapısı; Şeriat dairesinde ittihad-ı kulub,
- İkincisi; muhabbet-i milliye,
- Üçüncüsü; maarif,
- Dördüncüsü; sa'y-i insanî,
- Beşincisi; terk-i sefahettir;
ötekilerini sizin zihninize havale ediyorum...
Sakın ey ihvan-ı vatan!
Sefahetlerle ve dinde laubaliliklerle tekrar öldürmeyiniz.
Ve bütün efkar-ı fasideye ve ahlak-ı rezîleye ve desais-i şeytaniyeye ve tabasbusata karşı, Şeriat-ı Garra üzerine müesses olan kanun-u esasî Azrail hükmüne geçti; onları susturdu.
Sakın ey ihvan-ı vatan!
İsrafat ve hilaf-ı Şeriat ve lezaiz-i nameşrua ile tekrar ihya etmeyiniz.
Demek şimdiye kadar mezarda idik, çürüyorduk.
Şimdi bu ittihad-ı millet ve meşrûtiyet ile, rahm-ı madere geçtik; neşv ü nema bulacağız.
Yüz bu kadar sene geri kaldığımız mesafe-i terakkîden, inşaallah, mu'cize-i Peygamberî ile şimendifer-i kanun-u şer'iye-i esasiyeye amelen ve burak-ı meşveret-i şer'iyeye fikren bineceğiz; bu vahşetengiz sahra-i kebîri kısa zamanda tayyetmekle beraber, milel-i mütemeddine ile omuz omuza müsabaka edeceğiz.
Zîra, onlar kah öküz arabasına binmişler, yola gitmişler.
Biz, birdenbire şimendifer ve balon gibi mebadiye bineceğiz; geçeceğiz.
Belki, camî-i ahlak-ı hasene olan hakîkat-i İslamiyenin ve istidad-ı fıtrînin ve feyz-i îmanın ve şiddet-i açlığın hazma verdiği teshîl yardımı ile fersah fersah geçeceğiz-nasıl ki vaktiyle geçmiştik.
Talebeliğin bana verdiği vazife ve hürriyetin ferman-ı mezuniyetiyle ihtar ediyorum ki:
Ey Ebna-i Vatan!
Hürriyeti sû-i tefsir etmeyiniz;
ta elimizden kaçmasın ve müteaffin olan eski esareti başka kapta bize içirmekle bizi boğmasın. Haşiye
Zira, hürriyet, müraat-ı ahkam ve adab-ı Şeriat ve ahlak-ı hasene ile tahakkuk eder ve neşv ü nema bulur.
Bediüzzaman
Şablon:BSN/Hitabeleri
Haşiye:[]
Evet, daha dehşetli bir istibdat ile, pek acı ve zehirli bir esareti bize içirdiler.
1- Ölümden sonra dirîliş haktır.
2- Ne olaydı olaydı da, toprak olaydım. (Nebe' Sûresi: 40.)
3- Çocukken beşikte konuşuruz. (Meryem Sûresi: 29.)
okudum .
Ama burada anlamadığım bu konuşmada ne var ki bazı kişiler ikide bir Üstada saldırmak için bu konuşmayı ısıtıp ısıtıp hainlik buradadır diyerek önümüze getirmeleri.
Ve bilgimizin olmayışı yüzünden cevabımız yavan kalmakta .
AVRUPA BİRLİĞİNİN KÜLTÜR BAŞKENTİ: SELANİK[]
Türk Millî Eğitimi delegasyonu ile gittiğimiz Selanik’te birinci ve ikinci gün CEDEFOP’un çalışmalarına katıldık.
Cedefop, Avrupa Birliği içinde üye ülkeler ve aday ülkelerin meslekî teknik eğitimlerini organize eden, Avrupa’daki meslekî eğitimin yönünü belirleyen ve uygulamaya yönelik çalışmalarla karar merciî oluşturan bir kurum. Hükümetten özerk çalışan bu yapı gelecekteki ülkelerin meslekî eğitim yapılarını tek bir çatı altında toplamayı hedeflemekte. Ülkemizde bu çalışmaların içinde yer almakta.
Avrupa Birliği’nin imtiyazlı çocuğu Yunanlılar burada da ellerini çabuk tutarak birlik içinde 1972 yılında kurulmuş ve merkezi Berlin’de olan bu kurumu 1995 yılında Selanik’e taşıyarak burayı merkez konumuna getirmişler.
Ardından da 1997 yılında Avrupa Birliği içinde Selanik’in kültür başşehri olmasını sağlamışlar.
20 milyon euro gibi devasa bütçelerle çalışan kurum toplam 99 personeliyle Avrupa’nın bütün birimleriyle kontak halinde meslekî eğitimi planlamakta.
Merkezin düzenlediği toplantıya aslında Hırvat temsilciler de katılacaktı. Ancak Yunanistan’daki genel grev dolayısıyla bu ülkenin temsilcileri katılmayınca toplantı Türk delegasyonuyla gerçekleşti.
Selanik’in dışında geniş bir arazi üzerine kurulu bulunan merkez iki katlı, içinde her türlü imkânları barındıran modern bir yapı. Toplantı salonunda aynı anda 9 ülkenin temsilcilerini barındıracak bir çeviri sistemi kurulmuş.
Önümüzdeki 2010 yılına kadar bütün üye ve aday ülkelerde meslekî standartların oluşturulması yönünde ciddî çalışmalar yapan kurum aynı zamanda 2010 yılında bütün Avrupa Birliği üye ülkelerin tek bir meslekî teknik sisteme dahil olması yönünde de çalışmaları hızlandırmış durumda.
Buna göre yaşlanan Avrupa nüfusu gelecekte büyük bir risk olarak kurumlarında çalıştıracak eleman bulamamakla karşı karşıya.
Buna çözüm arayışı içindeki Avrupa standartları yükseltilmiş, aldığı eğitim konusunda problem duymayacağı dünya standartında bir havuz oluşturma çabasında, böylelikle Türkiye gibi genç nüfusa sahip ülkelerden alacağı teknik elemanın meslekî yeterliliği konusunda tereddüt yaşamayacak ve standartları kendi ülkesinin standartları ile aynı olan elemanın geçişini sağlamış olacak.
Önümüzdeki yıl Cedefop tarafından yeni deklare edilecek bir gelişme de meslekî teknik eğitimde hareketliliği, yani ülkeler arasında kolay geçişlere imkân sağlayacak dil problemi üzerinde durulacak olması.
Buna göre meslekî teknik eğitimde ikinci yabancı dili zorunlu hâle getirme çalışmaları yapmaktalar.
Ülkemizdeki yetişmiş insanların bu hareketlilik içinde yer almasını sağlayabilmemiz ancak onları Avrupa standartlarına yakınlaştırmamız ile mümkün olacağını unutmadan teknik elemanları mutlaka bir yabancı dil konusunda yetiştirmemiz gerektiğini bu toplantıda çok net görebildik.
Avrupa ülkesi olarak görülen Yunanistan aslında AB’nin gözünün içine baka baka
“ben sizin standartlarınıza uymak zorunda değilim. Siz de beni fonlarla beslemek zorundasınız!” demekte.
Bunun en çarpıcı örneği bizi hâlâ gıda noktasında sıkıştıran Avrupa Birliği zahmet olmazsa sokak ortalarında hiçbir hijyenik şartı gözetmeden et satan, balık satan ve zeytin satan Yunanlılara baksınlar.
Üstelik trafiğin hiçbir kural tanımadığı; gürültünün normalleştiği Yunanlılara her halde Avrupa Birliği’nin bize söyleyeceğinden çok daha fazla şeyleri olsa gerek.
Tabi genlerindeki Grek DNA’larına söz geçirebilirlerse…
Toplantı sonrasında artık dönüş hazırlığına girmiştik.
Üç günlük oldukça hareketli geçen Yunanistan yolculuğumuzda farklı kültürleri tanımanın ya da komşumuzu daha iyi tanımanın verdiği avantajla yurda dönerken, ülkemin insanının Avrupalıdan çok daha medeni ve kültürlü olduğunu görmenin mutluluğunu yaşadım.
Bediüzzaman hürriyeti neden Selanik'te anlattı?[]
Said Nursi
"meşru, âdil bir hürriyet"in tarifi yaptığını ve "insan fikri üzerindeki ağır zincirlerin parçalanacağını" söyledi
Kaynak: Bediüzzaman hürriyeti Selanik'te anlattı
Abdullah, Bediüzzaman Said Nursi'nin "meşru, âdil bir hürriyet"in tarifi yaptığını ve "insan fikri üzerindeki ağır zincirlerin parçalanacağını" söylediğini vurguladı.
1911 yılında Hüdavendigâr'ın şehadetinden tam 522 sene sonra Haziran ayında Sultan Reşad'ın Kosova seyahatine Bediüzzaman Hazretlerinin de katıldığını belirten Abdullah,
"O zaten ta 23 Temmuz 1908'de ilan edilen Meşrutiyet'in üçüncü günü irticâlen bir nutuk irad etmiş ve daha sonra bu nutku Selânikte Hürriyet Meydanı'nda tekrar etmişti. Devrin gazetelerinde de yayınlanan bu nutuk 1910 yılında İstanbul'da İkbal-i Millet Matbaası'nda basılan Nutuk isimli eserinde neşredilmiştir"
dedi.
Bediüzzaman'ın nutuktaki bazı sözlerine yer veren Abdullah, şunları yazdı:
"Bu nutukta Üstad Hazretleri, meşru, âdil bir hürriyet içinde yaşadığımız ve bu hâli bozmadığımız takdirde, insan fikri üzerindeki ağır zincirlerin parçalanacağını, ilerleme ve terakki etme kabiliyetlerinin önüne konulan sedlerin yıkılacağını ve bu küçük dairenin dünya kadar genişleyeceğini ifade ettikten sonra diyor ki:
"Hatta benim gibi bir köylü adam, Süreyya (Ülker takım yıldızları) kadar ulvî olan umumî daireyi nazara alacaktır.
Emellerinin ve meyillerinin filizlerini oraya bağlayacaktır.
Her bir fiil ve tavrının orada bir ihtizaz ile işin içine gireceğinden; himmeti Süreyya kadar yücelerek o derece mükemmel şekilde fikirler Osmanlı memleketleri kadar genişleyeceğinden;
Eflâtun'ları, İbni Sina'ları ve Bismark'ları, Dekart'ları ve Taftazânì'leri inşaallah geri bırakacak.
Bu kuvvetli Asya ve Rumeli tarlası çok vatan gençleri mahsulü vereceğini kesinlikle ümit ediyoruz."
Kaynak: Bediüzzaman hürriyeti Selanik'te anlattı ..
Hürriyete hitap nutku üzerine[]
Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin, ‘Hürriyete Hitap’ nutku; 1908 yılında hürriyetin ilânının üçüncü gününde, önce Sultan Ahmet Meydanı’nda, sonra Selânik’te Hürriyet Meydanı’nda tekrar ettiği, gazetelerinin yayınladığı, zamanın yaralarını teşhis edip, tedavi eden fikirler ve hakikatlerdir.
Bu hitaptan anladığımız hakikatleri şöylece özetleyebiliriz:
- Hürriyet, milleti gaflet uykusundan uyandırıp; esaret zilletinden kurtarır.
- Dayanak noktası Şeriat (meşruluk) olan bir hürriyet neşvünema bulursa, milleti terakkiyata götürerek, medeniyet kapılarını açabilir.
Medeniyet kapıları ise:
- Kalplerin birlik ve beraberliğine
- Millî muhabbete
- Maarife
- İnsanı çalışmaya ve gayrete
- Sefahatin terkine dâvet eder.
Şeriatla (meşrulukla, hukukla) birlikte olan hürriyet;
- Beşerin fikrini parça parça eden, kabiliyetlerin terakkisine karşı olan setleri darmadağın ederek hükümeti ölüm tehlikesinden kurtarır, milletlerin cevherlerini ortaya çıkartır ve mükemmelliklere doğru götürür.
- Terakkiyat, istidadların, fikirlerin birbiri arkasına gelip, birbirine eklenmesi ile oluşur
- Şer’i kanunu esasî ve şeriatın meşveret sistemi ile terakkiyat elde edilebilir.
- Bütün güzel ahlâkları bünyesinde toplayan İslâmiyet, yaratılıştan gelen kabiliyetler ve iman feyzinin elde edilmesi, medenileşmiş milletlerin ilerisine geçebilmeyi sağlar.
- Şeriat-ı Garra, müsavatı, adaleti ile hakikî hürriyetle bağlıdır.
- Hürriyet, ancak hükümlere uyarak, şeriatın (hukukun) koyduğu edep, terbiye ve güzel ahlâk ile gerçekleşir ve gelişir. İslâmiyetin başlangıç devrindeki sahabelerin; vahşet ve baskının zorbalığı hükmettiği zamanda olduğu halde hürriyet, adalet ve eşitlikleri bunu ispatlıyor.
- İstibdat ve zulümlerin tekrarlanmaması için hürriyet; şeriata (doğal hukuka) uygun olarak yapılan meşverete bağlı olarak tahakkuk ettirilmelidir.
- Hürriyeti, sefahat, meşrû olmayan lezzetler, israflar, tecavüzler ve nefsin hevasine ittibada serbestiyet olarak yorumlamak; bir esaretten çıkıp, başka bir esaret-i rezileye girmek demek olur ki bu da milletin sefih olduğunu, hürriyete lâyık olmadığını gösterir. Zira şer’i hürriyete lâkayt davrananın millî birlik ve beraberliği bozularak fena bir hastalığa girer.
- Medeniyetin hakim olduğu zamanda hükümran olan ilim ve marifettir. Medenileşmiş milletlerde terakkiyata yardım eden fenler ve sanayi alınmalıdır. Medeniyetin günah ve kötülükleri şeriat ve hürriyetin sınırları ile muhafaza edilmelidir. Her milletin devamlılığının temeli, mayası olan millî adetlerimiz, İslâmiyetle neşvünema bulduğundan İslâm’a sımsıkı sarılmalıyız.
- Noksanlıklarımız tedenniyata sebep olmuştur. Bunlar:
- Şeriata müracaat edilmediğinden
- Dalkavukların gelişigüzel kötü yorumlamalarından
- Dış görünüşe önem veren cahil âlimlerin ve âlim tanımayan cahillerin gereksiz tutuculuğundan
- Kötü seçim yaparak Avrupa’nın güzelliklerini almak yerine günah ve kötülüklerini taklit etmekten dolayı geri kalınmıştır.
- Şeriat üzerine tesis edilmiş meşrutiyet fasid fikirleri, rezil ahlâkı, şeytanî desiseleri ve dalkavukluğu öldürecektir.
- Eski zamanlara oranla bu zamana bakıldığında toplumu birbirine bağlayan şeyler çoğalmış durumda, geçim için gerekli olan şeylerin sayısı artmış durumda, uygarlığın meyveleri, sonuçları ilim ve san’atla değişikliğe uğramış durumda olduğundan devleti taşıyabilecek, idare edebilecek unsurlarda farklılaşmıştır.
Bunlar:
- Milletin kalbi olan meclis
- Müslümanların düşünceleri olan şer’i meşveret
- Medeniyetin kuvveti olan fikir hürriyetidir ki, ancak bu unsurlar devleti idare edebilir.
İHTAR: Herkese hakkını helal eden Bediüzzaman bu nutkundaki ifadelerinin yanlış anlaşılmaması için “dağ yemişinin hazmı zor olur” diyerek dikkatli bir şekilde okunmasını aksi takdirde “hakkını helal etmeyeceğini” söylemiştir.[]
Bediüzzaman, kendisine işkence yapan kişilere dahi “eğer imanını kurtarabilirse hakkımı helal ediyorum” diyecek kadar şefkatli birisi olduğu halde bu nutku ile ilgili olarak farklı bir ifade kullanmaktadır.
Bu nutkundaki ifadelerinin yanlış anlaşılmaması için “dağ yemişinin hazmı zor olur” diyerek dikkatli bir şekilde okunmasını aksi takdirde “hakkını helal etmeyeceğini” söylemiştir. Hatta eserlerinde bu yazıyı neşrederken: “Eğer siz de -iki gazeteci nasıl sözümü tahrif etmiş- öyle okursanız, Allah imdad eyleye” diyerek gerekli ikazını da yazmıştır.
Onun bu önemli uyarısına rağmen söylediğinin neredeyse tam aksini iddia ederek halkımızı Bediüzzaman’dan soğutmak isteyenler ciddi olarak düşünmek zorundadırlar. Çünkü iftira attığı takdirde; ruz-i mahşerde “hakkını helal etmeyen” bir kişiyle hesaplaşacaklardır. Bu hususu gözden kaçırmamak gerekiyor.
Şimdi gelelim Selanik’te ve İstanbul’da Meşrutiyet ve hürriyet ile ilgili olarak söylediği nutuk yazısına. Bu metni günümüz Türkçesi ile pek çok kişinin anlaması zordur. Bu nedenle kendi anladığım şekli ile günümüz ifadeleri ile ve özet olarak yazmaya çalışacağım.
26 Temmuz 1908 günü daha sonra “Hürriyet Meydanı olarak adlandırılacak Selanik’te Yunanlıların şimdilerde adını değiştirek Drahodr dedikleri meydanda, İdadi Mektebi ve Kışlalar arasındaki alanda birçok hatip konuşma yapmıştır.
Bediüzzaman’ın Selanik’teki nutkunu dinleyenler arasında daha sonra çok önemli mevkilere gelecek olan İsmet İnönü, Celal Bayar ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinin 4. Genelkurmay Başkanı Salih Omurtak’ın da dinlediğini; bazı belgelerden anlayabiliyoruz. Zira Bediüzzaman’ın bu konuşması oldukça tesirli olduğu için İttihad ve Terakki’nin önde gelen isimleri Bediüzzaman’a cemiyette birlikte çalışma teklifi yapmışlardı. Fakat Bediüzzaman; bu teklifleri reddetmiştir.
Meşrutiyeti anlatan kişiler arasında başında sarığı belinde kaması ve ayağında çizmesi ile Bediüzzaman çok farklı bir etki bırakmıştır. Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu durumu çok veciz ve yerinde tespitler ile anlatan bu zatın sözleri bir çok gazete ayrıca yayınlanmıştır.
Balkonda Enver Paşa’nın hemen ardından nutkunu söyleyen Bediüzzaman; özetle şunları söyler:
“Ey Hürriyet-i şer’i.
Öyle müthiş ve fakat güzel ve müjdeli bir sada ile bağırıyorsun ki benim gibi bir Şarklıyı gaflet altında yatmışken uyandırıyorsun. Sen olmasa idin, ben, umum millet, zindan-ı esarette kalacaktık.
Seni ebedi bir ömür ile müjdeliyorum.
Eğer hayatımızın esası olan Şeriatı gerçek kaynak olarak ele alsan ve o Cennette canlandırsan, bu mazlum milletin eski zamana nispeten bin derece daha fazla terakki edeceğini müjde veriyorum.
Ey bu vatanda yaşayan mazlum kardeşlerim!
Gidelim, dahil olalım.
Birinci kapısı, Şeriat dairesinde kalplerin ittihadı yani birleşmesi,
İkincisi sevgi ve muhabbet,
Üçüncüsü eğitim ve maarif;
Dördüncüsü çalışmak,
Beşincisi sefahati yani Allah’ın yasakladığı pis işleri terk etmektir.
Ötekileri sizin zihninize havale ediyorum...
Bu inkılap, insanlığın ağır zincirlerini parça parça ederek hükümeti tehlikelerden kurtaracaktır.
Diğer milletler milyonlarca insanını feda ederek bu hürriyete kavuştular.
Biz ise ölmüş olan hislerimizi İslam’ın güzel ahlakı ve yüksek milli seciyelerimiz ile yeniden ayağa kaldıracağız.
Öyle ki; hürriyet ve adaletin sedası; İsrafil Aleyhisselamın Sur’a üflemesi gibi vatanımızı hayatlandıracaktır.
Ey kardeşlerim,
Sakın sefahat ve dinde laubalilikle bu güzel gelişmeyi öldürmeyiniz.
Şeriat üzerine tesis olunmuş olan Kanunu Esasi (anayasamız) fasit ve bozguncu düşünceleri, ahlaksızlığı ve rezaletleri Azrail gibi öldürmüştür.
Ey hamiyetli kardeşlerim!
İsraf ve şeriatın reddettiği meşru olmayan hareketlerle yeniden bu kötülükleri diriltmeyiniz.
Yüz sene geri kaldığımız sanayi ve terakkiyattan, meşveret ile çıkıp yetişeceğiz.
Medeni milletlerle omuz omuza müsabaka edeceğiz.
Şimdi onlar öküz arabasına binmiş gibi yavaş ilerlerken biz ise şimendifer (tren) ve balon gibi süratli araçlara binerek onları geçeceğiz.
İslam hakikatleri, güzel ahlak ve imanın feyzi ile medeni milletleri fersah fersah geçeceğiz.
Talebeliğin bana verdiği vazife ve hürriyetin sağladığı imkânla şunu kardeşlerime ihtar ediyorum!
Sakın hürriyeti kötü manada tefsir etmeyiniz.
Ta ki elimizden kaçmasın. Kokuşmuş olan esirliği bize başka bir kapta içirmesinler. Çünkü hürriyet; dini hükümlere uygun hareket etmekle, Şeriatın edebi ile güzelleşmekle ve güzel ahlak ile gelişip güçlenir. Sadr-ı evvel yani sahabeler zamanında vahşet ve baskı varken; hürriyet, adalet ve hukuk önündeki eşitlik sayesinde dünya üzerinde büyük bir gelişme yaşandı.
Biz Osmanlı Milleti erkek gibiyiz.
Mert olan milli seciyemize kadınların giysisi gibi sefihlik ve ahlaksızlık yakışmaz, aldanmayalım.
Ecnebilerden medeni terakkiyatımıza yarayacak olan fen, teknoloji ve sanayi gibi noktaları memnuniyetle alacağız.
Fakat ecnebilerdeki çirkin ahlaksızlığı bırakmak zorundayız.
Çünkü bir kadın erkek gibi giyinse ve erkek de kadın gibi süslense bu yakışmaz.
Mert ve himmetli olan milletimiz cilveli hanımlar gibi olmamalıdır.
Medeniyeti getirebilmek için Japonlar gibi olmalıyız. Onlar medeniyetin güzelliklerini Avrupa’dan aldıkları halde milli adetlerini muhafaza ettiler. Bizim milli adetlerimiz İslamiyet sayesinde gelişip güçlendiği için biz Japonlara göre iki kat daha fazla mücadeleye sarılmamız gerekiyor.
Hazreti Ömer, Hazreti Ali ve Selahattin-i Eyyubi gibi büyük zatların insanlık tarihine göstermiş olduğu parlak sahifeler bu iddialarımıza açık bir delildir. Buna binaen kati olarak hükmediyorum ki; bizim şimdiye kadar noksanlarımız ve gerilememizin sebebi dört sebeptir:
Şeriatın hükümlerine uygun hareket etmediğimiz için,
Bazı müdahin (yağcıların) keyfine göre hareket etmelerinden,
Cahil olup meselenin özünden uzaklaşan görünüşte alim kişilerin taassup ve bağnazlığından,
Avrupa Medeniyetindeki güzellikleri terk edip çocuk gibi heves ve fenalıkları tercih ettiğimiz için.
İşte memurlarımız vazifelerini düzgün yapsa ve memur olmayanlar da zamanın gereklerine uygun hareket etse sefahat ve rezilliklere zaman bulamayacaklardır. Bu noksanlık ve gerileyiş ancak bu suretle sona erecektir.
Bu milleti ve devleti medeni milletlerin ilerisine taşıyacak olan hususlar; fikir hürriyeti, milletin kalbi olan Meclis-i Mebusan ve ümmetin fikri olan Şeriata uygun olarak meşveret ve istişare etmektir”.
Konuşmasına aşağıdaki şekilde son vermiştir.
Bu kısmı metindeki orijinal haliyle yazıyorum. Zira umulur ki Abdülhamid’in aleyhindeydi diyen kişiler insafa gelirler:
“Yaşasın ittihad-ı millî!..
Ölsün ihtilaf!..
Yaşasın muhabbet-i millî!..
Gebersin ağraz-ı şahsiye ve fikr-i intikam!..
Yaşasın şecaat-ı mücessem askerler!..
Yaşasın satvet-i müşahhas ordularımız!..
Yaşasın akıl ve tedbir-i mücessem dindar cem'iyet-i ahrar!..
Yaşasın yaraları tedavi etmek fikrinde olan Halife-i Peygamber!..”
"Yahudi Karasso ile Bediüzzaman arasında Selânik’te cereyan eden bir konuşma sırasında..."[]
"Yahudi Karasso ile Bediüzzaman arasında Selânik’te cereyan eden bir konuşma sırasında..." Üstad’ın Selanik Hayatı hakkında bilgi verir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
II. MEŞRUTİYET’TE BEDİÜZZAMAN'IN BÜYÜK HİZMETLERİ
Bu fasla, evvela Bediüzzaman'ın Hürriyet'in ilânından sonra, Selânik'e kadar gidip oradaki Jöntürk ve İttihad Terakki Cemiyeti'nin bazı ileri gelenleri ile temas kurması hakkında elde edilen bilgileri inceleyerek gireceğiz.
Selânik'e gitme olayı, hangi gün ve ayda olduğu hakkında kesin bir bilgimiz yoktur. Fakat Selânik Hürriyet Meydanı'nda bir din âlimi olarak ilk konuşmayı kendisinin yaptığı söylenmektedir. (1) Bu rivayet doğru ise, o da hürriyetin ilânının üçüncü gününde(2) İstanbul'da îrad ettiği nutkunun aynısını, Selânik Hürriyet Meydanı'nda da yaptığı konuşmadır. Buna göre her halde Hürriyet ilânından çok az bir zaman sonra, Selânik'e gitmiş olmalıdır.
Selânik'e gitme hadisesini Bediüzzaman da aşağıya alacağımız iki makalesinde ayrı ayrı kaydetmektedir:
Birisi: Selânik'ten döndükten sonra, Resneli Niyazî Bey'e hitaben neşrettiği açık mektubunda şöyle der:[]
"Ey zamanın Rüstem-i Zâl’i!
Âlem-i misalin misal-i musağğarı olan âlem-i hayalde senin misalini ziyaret ediyoruz. Zira şimdi her bir mehasin, lâfız gibi, senin misalin mana gibi içinde görünmekle, aklın göz bebeğinden birden irtisam ediyor. Selânik'e geldim, senin hakiki sûretini mecazî misalinle görüştürmek için, su-i tali ', hased veyahut nazar değmemek için iki misal-i zîvakarın cem'ine müsaade etmedi. Sizin te'sis ettiğiniz bünyan-ı saadeti tahkim etmek için, teşekkür-ü fiilî olarak Kürdistan'a gitmek niyetindeyim(3)."
Bu açık mektuptan anlaşılan odur ki: Bediüzzaman Hazretleri -bazı iddiaların rağmına olarak- Niyazi Bey ile şahsen ve vicahen görüşmüş değildir. Ancak gazetelerde yekdiğerlerinin fikirlerini öğrenmiş ve birbirlerini tanımışlardır.
Ayrıca, Bediüzzaman Hazretleri Niyazi Bey ve arkadaşlarının Hürriyet mücadelelerindeki muvaffakiyetlerini tebrik ederek, bu saadet sarayının temellerini kuvvetlendirmek için Kürdistan'a gideceğini söylemişse de, o sıra hemen gidememiş... Fakat Sadaret (Sadrazamlık) kanalıyla Şark'a meşrutiyet ve hürriyetin mana ve mefhumunu anlatmak üzere 60 kadar telgraf göndermiş ve hepsinin cevapları müsbet olarak gelmiştir. Bilâhare, o vadini de 1910 yılında yerine getirmiş.. Şarka gitmiş, aşairi dolaşarak meşrutiyeti ders vermiştir.
İkinci makalesi ise: İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti adına, vehimli ve şüpheli sualleri cevaplandıran "Lemaân-ı Hakikat ve İzale-i Şübehat" başlıklı yazısının bir yerinde:
"Vehim: Sen Selânik' te İttihad Terakki ile ittifaka girdiğin halde, neden ayrıldın "(4) ifadesidir. Bunun bahsi ve izahı yukarıda geçtiği için tekrar etmeyelim.
Bu iki ifade dışında Bediüzzaman'ın yazılarında; Selânik'teki faaliyet ve hizmetleri hakkında herhangi bir beyan ve ifade yoktur.. Bununla beraber yukarıda geçen iki yazısının ifade tarzından sezilen şu ki: O, Selânik'e gitmiş, oradaki Jön-Türkler ve İttihat-Terakkicilerin ileri gelenleri ile konuşmuş, müsbet meselelerde ittifak akdetmiş ve oranın hürriyet meydanında tarihî, ma'nidar ve ebediyyen yaşayacak olan nutkunu büyük bir halk kitlesine îrad etmiştir. Ama Selânik'te cereyan eden bu konuşma ve ittifak, şahıslar olarak kimlerle olduğunu, ne şekil bir müdavele-i efkâr olduğu ve nasıl ve hangi şerait çerçevesi dâhilinde bir ittifak, bir anlaşma olduğu hakkında kesin bir bilgi mevcud değildir.
Bu konuda Sayın Cemal Kutay'ın yazdıklarına bilâhare eğilip tahlilini yapmak üzere; Hazret-i Üstadı o zaman Selanik'te bizzat gören İstanbul Edebiyat Fakültesi profesörlerinden merhum ve muhterem Ali Nihat Tarlan'ın bir hatırasını nakledelim:
"Said Nursi'yi ben küçüklüğümden, ta Selânik'ten tanırım. 31 Mart 1909'dan önce idi. Mahmut Şevket Paşa 3.ncü Ordu Kumandanı olduğu zaman, babam da ordu muhasebecisiydi.
Ben on bir yaşındaydım. Babamın perde çavuşu Mehmet çavuş vardı. Beni Selânik'te beyaz kulede gezdiriyordu. Orada kahveler vardı. Kahvede garip kıyafetli bir zat vardı. Külahı,(5) şalvarı, çizmesi ve belinde hançeri olan bu zatı Mehmet çavuş bana: "Bak bu zat, meşhur Molla Said'dir." diye gösterdi.
İşte Said Nursi'yi ilk defa orada gördüm. Doğu Anadolu'dan ulemayı ilzam ederek Selânik'e kadar gelmişti. İlk hatıra ve görüşmem Hazretle böyle olmuştu...(6)"
Merhum Profesör Ali Nihat Tarlan'ın Selânik ve Bediüzzamanla ilgili hatırası bu kadar... Sair hatıralarını tarih sırasına göre kaydedeceğiz.
Bir hususu daha tahlil ettikten sonra, Sayın Cemal Kutay'ın, Bediüzzaman Hazretleri ile ilgili şu günleri hakkındaki yazılarına bakacağız. Malûmdur, hürriyet veya İkinci Meşrutiyet 24 Temmuz 1908'de ilân edildi. Hürriyet'in üçüncü gününde İstanbul'da, daha sonra da Selânik Hürriyet Meydanı'nda Bediüzzaman nutuklar okumuştur.
Eğer Bediüzzaman bu tarihten üç gün sonra Selânik'e gitmiş ise, 1 Ağustos 1908 günü Selânik'te nutkunu okumuştur. Bu tarih ile 31 Mart 1325 (13 Nisan 1909) arası sekiz ay kadar bir zamandır. Bu sekiz ay zarfında, Bediüzzaman'ın Selânik'e gidip nutuk okuması, İttihadçıların ileri gelenleriyle tanışarak, bazı ittifaklar akdetmesi, İstanbul'a dönüşü, bir kaç ay sonra da, İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti'ni kuranlar arasında yer alması ve İstanbul'da kurulu diğer dini ve milli cemiyet ve partilerle temas kurması..
Ve İttihad-ı Muhammedî Cem'iyeti adına makaleler neşretmesi, hem ayrıca Şarklı hemşehrileri olan hammal ve işçilerin kahvehanelerini dolaşarak onların herhangi anarşik bir harekete katılmamalarını temine çalışması..
Öbür taraftan sadaret kanalıyla Vilâyât-ı Şarkiye'nin mühim noktalarına hürriyet ve meşrutiyet hakkında bilgi verip itidale sevk etmesi..
Bir taraftan da heyecanlı içtima, konferans ve mevlidlere yetişip heyecanları durdurması vesaire gibi büyük hizmetleri hep bu sekiz aylık zaman içerisindeydi.
Bu hale göre, Bediüzzaman'ın Selânik'te çok az bir müddet kalmış olması lâzımdır. Hem artık Meşrutiyet ilân edilmiş, İttihatçıların hükûmeti 17 Aralık 1908'de kurulup iş başına gelmiştir.
İttihatçılar, Osmanlının tüm yenileşme hareketlerinin (telgraf telefon sinema vs)başladığı yer olan Selanik, önceleri kendi faaliyetlerine uygun bir zemin, tabiri caiz ise, payitaht seçtikleri Selânik faliletleri, artık İstanbul'a gelmiştir.
Her şey, her mesele artık İstanbul'dadır.
Onun için Bediüzzaman’ın orada fazla kalmayıp İstanbul'a gelmesi lâzımdır.
CEMAL KUTAY'IN İDDİALARI
Tarihçi Cemal Kutay, üstünde durduğumuz mevzu hakkında özetle diyor ki: Bediüzzaman Şark'tan İstanbul'a gelirken, evvela Selânik'e uğramış. Bu tarihi de kitabının bir yerinde 1896, başka bir yerinde 1899 ve diğer bir yerinde ise, 1906 şeklinde vermiştir.
Eşref Sencer Kuşçubaşı'dan naklederek: Bediüzzaman Selânik'e geldiği zaman, Buhara kalpaklı, siyah ve iri gözlü idi... İstanbul'da Sultan Abdülhamid tarafından askeri divan-ı harbe verildi. Sonra tımarhaneye sevkedildi. Tımarhanede sekiz ay bekletildi. Sonra İttihadçılar tarafından kaçırılıp gizlice Rumeli'ye götürüldü vesaire gibi iddialar...
Bunların yeri ve mahalli Ûstadın hayatında olmadığını yukarlarda ispat etmişizdir. Ancak bu iddialardan bazılarının Bediüzzaman hakkında bazı yönlerinin sübutunu vaki kabul etsek de, o da Bediüzzaman'ın -az yukarda ispat edildiği üzere- 1 Ağustos 1908 tarihinde Selânik'e vardığı günlerine ait olması lâzımdır.
Lâkin Kutay'ın iddialarından birisi olan mesela, "Manyasizade Refik Bey'in(7) delâletiyle İttihad -Terakki erkâniyle tanıştığı.." (Çağımızda Bir Asr-ı Saadet Müslümanı, s. 163)
Durup dururken neden bu koca mason adamın, Bediüzzaman'a delâlet ettiği gösterilmek isteniyor?!. Bununla beraber bu delâlet nasıl olmuş ve nereden bilinmiş zikredilmiyor.
Hem mesela: "Üçüncü ordu müşiri İbrahim Paşa ile Bediüzzaman'ın Trakya'da mülâkatı..
Ve Bediüzzaman’ın müşir İbrahim Paşa ile yaptığı pervasız konuşması ve söylediği sözleri, muhitte büyük bir alâka uyandırdığı..
ve o tarihte Paris'te çıkan Jön Türk'lerin gazeteleri, Bediüzzaman'ın bu mülâkatını genişçe haber olarak verdikleri..
ve kendisini (Bediüzzaman) meşrutiyet ve adaletin din ve ilim sahasında bir ışık ümidi olarak övdükleri.. ve hadise hürriyetçilerle Bediüzzaman arasındaki münasebetleri daha da sıklaştırıldığı..
ve "Nitekim bir din adamı olarak hürriyetin ilânında, Selânik Hürriyet Meydanı'nda ilk konuşmayı Bediüzzaman'ın yaptığı.." (Bak: Çağımızda Bir Asrı Saadet Müslûmanı C.Kutay S. 164)
Bu rivayet ve iddialar -dediğimiz gibi- Eğer II. Meşrutiyet'in ilânından hemen sonra Bediüzzaman'ın Selânik'e gittiği tarihe ait ise, bazı yönleri doğru olabilir. Lâkin anlatış üslubunda Hürriyetin ilânından evvelki muhayyel bir zamanı kapsıyor gibidir. Çünkü üçüncü ordu müşiri İbrahim Paşa, Sultan Abdülhamid'e bağlı, Trakya bölgesinde Hürriyetçilerin hareketini ta'kip etmekle muvazzaf bir padişah adamı olarak gösteriliyor ve öyle de olması lâzımdır. İşbu durumda, zâhirde bal gibi tatlı görünen bu iddiaların maalesef bir kaç vecihle muallel olduğunu sıralayacağız:
1. Hürriyetin ilânından önce, Bediüzzaman'ın Selânik'e kat'iyyen gitmediği, onun hayat seyrinde böyle bir şeyin vaki olmadığı yukarıda delilleriyle ispat edilmiştir.
2. Bediüzzaman İkinci ordu müşiri İbrahim Paşa'nın mülâkat haberini Paris'teki Jön-Türklerin çıkardığı gazetelerinin genişçe haber olarak verdiklerini rahatlıkla kaydettiğine göre, bizim de şöyle bir sual tevcih etmemizde bir mani' olmasa gerek:
Paris'te çıkan, adı geçen o gazetelerin dünyada hiç bir nüshası kalmamış mıdır? Avrupa'nın birkaç yerinde olduğu gibi, Paris'te doğru neşriyat yapan o gazeteler, herhalde Türkiye'ye çoklukla gelmiş olmalıdır. Peki o gazetelerin nüshaları nerede bulunur? Kendisinde varsa, neden belge için bir klişe takdim edilmemiştir? Şayet kendilerinde nüshası yoksa, onları nerede ve hangi kütüphanelerde bulmuştur ve biz nasıl bulabileceğiz?..
Tâ ki, hem o mülâkat tarihini, hem Bediüzzaman'ın Selânik'e gittiği günleri öğrenelim. Hem de tarihî vakayı anlatan o gazetelerin(8) klişelerini alalım da, o büyük ve mühim hadiseyi tarihe mâl edelim.
Yok, efendim yok!.. bu söz ve iddiaların -üzülerek söylüyorum- aslı faslı yoktur. Çünki Bediüzzaman'ın Hürriyet'in ilânından önce Selânik'e gitmesi vaki' değildir.
Çok isteriz ki; Cemal Kutay bu hadisenin ve diğer iddialarının ispatlayıcı belgelerini -onun ifadesiyle- kendisinin binbir belgenin terkibi içinde mücehhez(9) arşivinden çıkarsın, âleme ilan etsin. Bizi de saldırgan, yalancı çıkarsın!..
II. MEŞRUTİYET’İN İLÂNI GÜNLERİ
Evet, Meşrutiyet'in (Hürriyetin) i'lânı ile birlikte gelişen hadiseler ortasında onun çok büyük çapta kıymetdar dinî ve millî, içtimaî ve vatanî hizmet ve faaliyetleri müşahede edilmiştir. Az yukarıda tesbit ettiğimiz gibi, Meşrutiyet'in ilânından sonra, bir kaç ay içinde mantar biter gibi bir sürü parti ve cemiyetler ortasında, bir taraftan bu cemiyet ve partilerin aralarında ahenk sağlamak ve müşterek dinî ve millî ve vatanî hizmet ve düşüncelerini bir hedefe yönlendirmek, hiç olmazsa gaye ve neticelerde birleştirmek için çalışırken; bir taraftan da heyecanlı içtima ve toplantılardaki münakaşaları teskin etmek için var kuvvetiyle gayret sarfetmekteydi. Bir yandan da bütün Müslümanları dinî düşüncede ittihada getirmeyi hedef alan İttihad-ı Muhammedî cemiyeti teşkilâtında yerini almıştı.
Hürriyet'in i'lânı günlerinde İttihad ve Terakkî Cemiyeti'nin elebaşlarıyla temas kurmuş, Selânik’e kadar gitmiş, içlerine girmiş, temel felsefelerini öğrenmiştir. Ancak İttihad ve Terakkî Cemiyeti'nin o sıra hâkim fikriyatı olan dinden tecerrüd ve tamamen Avrupalılaşmak düşünceleriyle, kendi İslâmî inanç ve düşünceleri arasında derin ve muvasalat imkânı olmayan vadilerin bulunduğunu fark etmiştir. Bununla beraber onlardan hemen yüz çevirerek ayrılmamış, birçok nasihatleriyle ikaz ve irşadlarda bulunmuşsa da, mümkün olmamıştır. Bu sebeple, o sıra İttihad ve Terakki'ye hâkim durumunda olan Jön-Türklerin Batıcı kolu başlangıçta Bediüzzaman'a karşı sempati gösterdikleri halde; az müddet sonra, düşünce ve felsefede Bediüzzaman'a tamamen ters düştüler ve ayrıldılar. Ayrılmakla kalmadılar, gittikçe aralarındaki mesafe genişlemeye başladı. Hatta Bediüzzaman'a karşı eski dostluk yerine düşmanlık beslemeye, hatta İttihatçıların içinde aktif rol oynayan gizli farmason dinsiz komitenin tedbiriyle Bediüzzaman'ın vücudunu ortadan kaldırmaya kadar tedbirler düşündüler.
Bediüzzaman ise, İttihad-ı Muhammedî Cem’iyeti'nin yöneticileri arasında yüksek mevkiini aldı ve bu cem’iyetin kuvvetlenmesine, genişlenmesine bütün gücüyle gayret sarfetti. İttihad-ı Muhammedî Cem’iyeti'nde çalışması yanında, onun ifadesiyle yedi (10) tane dindar dinî ve millî cemiyetlerle (10/1) de alâkadar idi. Bu cemiyetlerin tek tek isimlerini bilmiyoruz.
Ancak bazı rivayetlere göre Müderrisler Cem’iyeti(11) Türk ocakları ve ilk başta Kürt Teali Cem’iyeti(12) gibi cemiyetlerde ismi kayıtlı olup, buralara girip çıkmaktaydı. Ayrıca da zamanın basınını irşadkâr ikazlarda bulunuyor, gazeteleri i'tidale davet ediyordu vesaire... (A. Badıllı, Mufassal Tarihçe-i Hayat s.227-228)
SELANİK'Lİ YAHUDİ KARASSO İLE KONUŞMASI[]
İkinci Meşrutiyet döneminde Selânikli Yahudi milletvekili ve Hahambaşı ve Makedonya Rissurt (Risorta) locasının üstad-ı a'zamı(13) ve İttihad-Terakki Cem'iyetinin birçok adamlarının masonluğa girmelerine vesile olmuş olan EMANUEL KARASSO, Bediüzzaman'ın şöhretini ve halk üzerindeki acip tesir ve nüfuzunu duyduğu için; onun gibi büyük bir dâhiyi, görüşerek musahhar etmek ve kendi menhus emellerine alet ettirmek için, Bediüzzaman'la görüşme talebinde bulunur. Bediüzzaman bu isteği kabul ettiğini bildirir. Bunun üzerine dessas bir Yahudi masonu olan Karasso bu görüşme hazırlığını yapar. Bediüzzaman ile uzun bir görüşme hazırlığını yaparak buluşmaya gelmişken ve her çeşit çareler, yollara başvurarak onu teshir edeceği ümidiyle bu görüşmeyi taleb etmişken; Fakat çok az bir görüşme ve sohbetten sonra, pür-heyecan dışarı fırlayarak kaçar. Onu bekleyen aynı zihniyet ve niyetteki arkadaşları, ona:
“Ne oldu? Neden görüşmeyi bu kadar çabuk bitirdin?” diye soranlara, Yahudi Karasso:
Pür-heyecan: "Aman sormayın, biraz daha kalsaydım, nerede ise beni Müslüman edecekti.” şeklinde mağlubiyet ve perişaniyetini telâş içinde itiraf etmiştir. Bu hadise hakkında, Bediüzzaman'ın eski ve yeni kitap ve makalelerinde herhangi bir işaret, ifade kaydedilmemişse de; lâkin onun sağlığında yazılan tarihçelerinde, bu mevzuyu kendisi de görmüş, herhangi bir itiraz veya tashih cihetine gitmemiştir. O halde hadise doğrudur. Ancak bu görüşmenin Selânik'te mi, yoksa İstanbul'da mı olduğu hakkında kesin bir bilgi mevcud olmamakla birlikte, Büyük Tarihçe-i Hayat bu görüşmenin Selânik'te vaki olduğunu kaydeder.(14) ” (A. Badıllı, Mufassal Tarihçe-i Hayat s.275-276)
SELÂNİK’TEN HÜRRİYETİN MANİFESTOSU[]
Hürriyet ateşinin kontrolsüz yakıldığı Selânik 2. Meşrûtiyetin ilân edildiği 23 Temmuz 1908 tarihinden üç gün sonra oldukça hareketli günler yaşar. 26 Temmuz 1908 günü Selânik’in Hürriyet Meydanı olarak adlandırılacak Drahodr boyunda üç katlı kargir idadi mektebi beyaz kışla ile kırmızı kışla arasındaki alanda hatipler halka meşrûtiyeti anlatmaya çıktıklarında başında sarığı, belinde kaması ayaklarında çizmesi ile biri çıkar. Ülkenin içinde bulunduğu sıkıntıları ve bundan kurtuluş çarelerini her mecliste ve makamda cesaretle dile getiren Bediüzzaman o gün Selânik ve İstanbul gazetelerinde de yer alan tarihî hürriyet nutkunu söyler. Balkonda Enver Paşa’nın hemen ardından nutkunu söyleyen Bediüzzaman’ın bu nutkunu özetle burada almak istiyorum:
“Ey Hürriyet-i şer’i.
Öyle müthiş ve fakat güzel ve müjdeli bir sada ile bağırıyorsun. Benim gibi bir Şark’lıyı tabakât-ı gaflet (gaflet tabakaları) altında yatmışken uyandırıyorsun. Sen olmasa idin, ben, umum millet, zindan-ı esarette kalacaktık. Seni ömr-ü ebedî ile tebşir ediyorum (müjdeliyorum.) Eğer aynü’l hayat (hayat kaynağı) Şeriatı menba-ı hayat yapsan ve o Cennette neşv-ü nemâ bulsan, bu millet-i mazlûmenin de eski zamana nisbeten bin derece terakki edeceğini müjde veriyorum” diye başlıyordu.
Bediüzzaman’ın İstanbul ile Selânik şehirlerini seçmesinin ardında müthiş bir öngörü vardır. Başka şehir yerine Selânik tercihi çok anlamlıdır. Zira Selânik, Cumhuriyetin kurucu kadrosu olan İttihadçıların o gün Hürriyet Meydanında hazır olduğunu unutmayalım. Bediüzzaman adeta bir farz-ı kifayeyi yerine getirirken, tarihi bir görevi de yerine getirmekte.
Bediüzzaman’ın Selânik’teki nutkunu o gün o meydanda bulunan İsmet İnönü, Celal Bayar, Salih Omurtak (Türk Silâhlı Kuvvetlerinin 4. Genelkurmay başkanı) dinlemişlerdir. Bediüzzaman’ın bu konuşması oldukça tesirli olmuş. İttihad ve Terakki’nin önde gelen isimleri Bediüzzaman’a İttihad ve Terakki cemiyetinde birlikte çalışma teklifi yapmışlardı.(15)
Kaynakça:[]
(1) Çağımızda Bir Asr-ı Saadet Müslümanı s. 164.
(2) Asar-ı Bediiye S: 347
(3) Asar-ı Bediiye S: 360
(4) Asar-ı Bediiye S: 392
(5) Bizzat Bediüzzaman’ı gören Muhterem Ali Nihat Tarlan hocanın bu beyanı Üstad için "Başında Buhara kalpağı vardı" diyenlerin sözlerini çürütüyor.Abdulkadir Badıllı
(6) Aydınlar Konuşuyor, S: 15
(7) Manyasizade Refik Bey, Selânik'te avukatlık yapan bir kişi olup İttihad ve Terakki Cem'iyeti'nin batıcı Jön-Türklerinin ileri gelenlerinden ve masonluğuyla ve Yahudi Karasso ile dostluğu ile meşhur olmuşlarındandır. Hatta Celal Bayar'ın "Ben de Yazdım" Kitabının 1. Cildinde yazdığına göre, bu adamın Meşrutiyet'ten sonra İstanbul'da verdiği seri konferanslar ile masonluğu öven, hatta Osmanlı Devletinin kurtuluşu masonluğa sarılmaya bağlı olduğunu iddia eden bir kişidir. Böyle olduğu halde, sayın Kutay bu koca masonu Bediüzzaman'la dost ve arkadaş şeklinde göstermeye çabalamasının gayesi nedir?
(8) Jön-Türklerin Meşrutiyet öncesinde Avrupa'nın çeşitli memleketlerinde çıkardıkları gazetelerin belli başlıcaları şunlardır: 1- İlk önce Ali Suavî 1867'de Londra'da çıkardığı "Muhbir" gazetesi, 2- Kanun-i Esasi, 3- Cüheyne, 4- Havatır, 5- Arnavutluk, 6- İntibah, 7- Yıldırım, 8- Tokmak, 9- Selamet, 10- Mizan, 11- Hak, 12- Lafudre, 13- Lafederation, 14- Maniteu Ottoman, 15- Liberal Ottoman, 16- Daoul.
(9) Çağımızda Bir Asr-ı Saadet Müslümanı, S: 156
(10) Asar-ı Bediiye S: 307
(10/1) Hz.Üstadın girdiği veya dostluk kurduğu cemiyetler: (Belgeliriyle tesbit edilen ve ismi yukarıda gaçenlerle birlikte) 1-İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti. (bk. Zafer Tunaya - Türkiyede siyasal partiler - İstanbul-1984,c.1.sh.182) 2- Cem’iyet-i müderrisin. (Alemdar gazetesi 20 Şubat 1919 sayısı) Z.Tunaya a.g.e. C.Z.sh.383); 3- Kürd Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cem’iyeti. (İsmail Göldaş- Kürdistan Teali Cemiyeti, İstanbul 1919, sh.71,248), 4- Kürdistan Teali Cem’iyeti. (Z.Tunaya - Türkiyede siyasal partiler-İstanbul,1986,c.z.sh.215); 5-Hilal-ı Ahdar Cemiyeti. (Bu cemiyet,1919 da kuruldu) Belgeleri bu kitabın 405. sayfasında)
Not:1908-1910 arası 7 tane cemiyetlerle alakadar olduğunu yazmaktadır. 1918'den sonraki cemiyetler bunların dışındadır.
(11) bk. Türkiye'de Nurculuk Dosyası, 3. Baskı: 81.
(12) bk. Kürt Teavün ceridesi, Sayı:1, Ankara Millet Kütüphanesi. Bu cemiyet 19 Eylül 1324 de kuruldu. (1 ekim1908) Kürdistan Teali cemiyeti ise,17 kanun-u evvel 1334 de kuruldu. (30 Ocak 1918) (bk. T. Zafer Tunaya-Türkiye’de siyasal partilere c.1, sh.401 ve İsmail Göldaş, Kürdistan Teali cem.sh.213.
(13) Yahudi Karasso'nun Ünvanları hakkındaki bilgi, Irak'ta neşredilen "El insan vel İman" kitabı S: 188'de yer aldığı gibi, Bilinmeyen Taraflarıyla Said-i Nursi eseri S: 99’da da mevcuttur.
(14) Tarihçe-i Hayat s: 51.
(15) A. LEVENT ERTEKİN, 02.02.2009 Yeni Asya
Şablon:Meşrutiyet Şablon:Şeriat Şablon:Meşveret Şablon:İstişare Şablon:Japon Şablon:Selanik
Memur | |
---|---|
657 DMK [[]] | |
Kavramlar | Emr- Emir- Memur- Amir |
YHS | YHS- Yardımcı Hizmetler Sınıfı - Hizmetli-Yardımcı hizmetler kadrosundan şoför kadrosuna gecmek |
Şablon:İttihad
RNK :SÖZLER: BİRİNCİ SÖZ . Azerice : Bəsmələ Risaləsi . الكلمة الاولى . THE FIRST WORD THE FIRST WORD/English&Turkish for students
(Dış link) . Birinci Söz/Audio . İng ve Türkçe karşılıklı sayfalar halinde PDF:Dosya:First-Word-11x18.pdf (Dış link) . Birinci Söz/Almanca | |
---|---|
Besmele . Bismillah . Bismillahirahmanirahim . Bismillah her hayrın başıdır . Bismillah/Sırları - 51 Besmele- [[]] | |
KAVRAM | Her hayrın başı . Mübarek kelimeler . Zikir - Şükür - Fikir |
TERCÜME | Türkçe: Birinci Söz (Besmele risalesi). Birinci Söz/Osmanlıca . Azerice : Bəsmələ Risaləsi . Birinci Söz/Azerice . Birinci Söz/Arapça . Birinci Söz/İngilizce . |
AUDİO | Birinci Söz/Audio [14] . 1.Word [15] |
VİDEO | Birinci Söz/VİDEO |
ŞERH | RNK/ŞERH :Birinci Söz/ŞERH . |
Sesli Sözler [16] .[[ http://www.kuranikerim.net.tr/risale-kulliyati.html Sesli RNK]]
Böyle bir köprü, dine dayanmak, dini bilmek, dini ilmi yönden dikkatli bir şekilde incelemek ve toplumumuzun ruhunun özünü yapan dini tanımaktan başka bir şey değildir. Birinci söz budur. (Ali Şeriati - İdeallerin Yenilgisi - İdeal Kitaplar) |
RNK• ŞUÂLAR:THE RAYS 1.Şua • İkinci Şuâ | |
---|---|
Fihrist/Şualar. ŞUALAR/Fihrist | |
1.Şua | Birinci Şuâ • tmm ses yok vifeo6 yok |
2.Şua | İkinci Şuâ . İKİNCİ ŞUÂ . İkinci Makam . Üçüncü Makam . Hâtime . |
3.Şua | Üçüncü Şuâ • ÜÇÜNCÜ ŞUÂ (Münâcat Risalesi) |
4.Şua | Dördüncü Şuâ • DÖRDÜNCÜ ŞUÂ (Âyet-i Hasbiye Risalesi) . |
5.Şua | Beşinci Şuâ • BEŞİNCİ ŞUÂ :(Muhakemat-ı Bedîiye’nin gayr-ı matbu tetimmesinde bahsedilen “Sedd-i Zülkarneyn” ve “Ye’cüc Me’cüc” ve sair “Eşrat-ı kıyamet”ten haber veren yirmi üç meseledir.) .
ON BEŞİNCİ ŞUÂ (EL-HÜCCETÜ’Z-ZEHRA) (Nur’un hakiki hayat-ı maneviyesinin ilmelyakîn, aynelyakîn ittihadından çıkan bir meyve-i imaniye ve firdevsî bir semere-i Kur’aniyedir.) . BİRİNCİ MAKAM . İKİNCİ MAKAM . TAKRİZLER . BİRİNCİ ŞUÂ (İki acib suale cevaptır ve otuz üç âyet-i Kur’aniyenin işaretleri) SEKİZİNCİ ŞUÂ (KERAMET-İ ALEVİYE) . |
6.Şua | Altıncı Şuâ • ALTINCI ŞUÂ (Teşehhüde dair iki nüktedir.) |
7.Şua | Yedinci Şuâ • YEDİNCİ ŞUÂ (ÂYETÜ’L-KÜBRA) (Kâinattan hâlıkını soran bir seyyahın müşahedatıdır.) BİRİNCİ BAB: İKİNCİ BAB: Manevî bir muhaverede bir sual ve cevap 179 |
8.Şua | Sekizinci Şuâ • |
9.Şua | Dokuzuncu Şuâ • DOKUZUNCU ŞUÂ (Onuncu Söz’ün mühim bir zeyli) |
10.Şua | 10.Şua |
11.Şua | On Birinci Şuâ • ON BİRİNCİ ŞUÂ (MEYVE RİSALESİ) (Bu risale, Denizli hapishanesinin bir meyvesi ve bir hatırası ve iki cuma gününün mahsulüdür.) BİRİNCİ MESELE . İKİNCİ MESELE . ÜÇÜNCÜ MESELE . DÖRDÜNCÜ MESELE . BEŞİNCİ MESELE . ALTINCI MESELE . YEDİNCİ MESELE . SEKİZİNCİ MESELE . DOKUZUNCU MESELE . ONUNCU MESELE (Kur’an’da olan tekrarata gelen itirazlara karşı gayet kuvvetli bir cevaptır.) ON BİRİNCİ MESELE |
12.şua | On İkinci Şuâ • ON İKİNCİ ŞUÂ (Denizli Mahkemesi müdafaatından) . |
13.şua | On Üçüncü Şuâ • ON ÜÇÜNCÜ ŞUÂ . (Üstadın talebelerine gönderdiği nurlu mektuplardır.) |
14.Şua | On Dördüncü Şuâ • ON DÖRDÜNCÜ ŞUÂ (Bedîüzzaman’ın Afyon Mahkemesi müdafaası ve mektupları ve Nur talebelerinin Afyon Mahkemesinde yaptıkları hakikatli müdafaalar.) . ses yok yazı yok video var https://youtu.be/TXYL1FpZn0c |
15.şua | On Beşinci Şuâ • |
x | Yirmi Dokuzuncu Lem’a’dan İkinci Bab • YİRMİ DOKUZUNCU LEM’ADAN İKİNCİ BAB . İçindekiler (Şualar) |
Eddâî | Eddâî • EDDÂÎ . |
Dua | Dua (Şuâlar) • DUA (Şualar) . |
İçindekiler | İçindekiler (Şuâlar) . Fihrist (Şualar) . |
İndex | Şualar/Alfabetik İndex:Dördüncü nokta . Şualar/Konu indexi |
Kaynak: [19]
İÇİNDEKİLER: İKİNCİ ŞUÂ . İkinci Makam . Üçüncü Makam . Hâtime . ÜÇÜNCÜ ŞUÂ (Münâcat Risalesi) . DÖRDÜNCÜ ŞUÂ (Âyet-i Hasbiye Risalesi) . ALTINCI ŞUÂ (Teşehhüde dair iki nüktedir.) . YEDİNCİ ŞUÂ (ÂYETÜ’L-KÜBRA) (Kâinattan hâlıkını soran bir seyyahın müşahedatıdır.) BİRİNCİ BAB: İKİNCİ BAB: Manevî bir muhaverede bir sual ve cevap 179 DOKUZUNCU ŞUÂ (Onuncu Söz’ün mühim bir zeyli) ON BİRİNCİ ŞUÂ (MEYVE RİSALESİ) (Bu risale, Denizli hapishanesinin bir meyvesi ve bir hatırası ve iki cuma gününün mahsulüdür.) BİRİNCİ MESELE . İKİNCİ MESELE . ÜÇÜNCÜ MESELE . DÖRDÜNCÜ MESELE . BEŞİNCİ MESELE . ALTINCI MESELE . YEDİNCİ MESELE . SEKİZİNCİ MESELE . DOKUZUNCU MESELE . ONUNCU MESELE (Kur’an’da olan tekrarata gelen itirazlara karşı gayet kuvvetli bir cevaptır.) ON BİRİNCİ MESELE . ON İKİNCİ ŞUÂ (Denizli Mahkemesi müdafaatından) . ON ÜÇÜNCÜ ŞUÂ . (Üstadın talebelerine gönderdiği nurlu mektuplardır.) ON DÖRDÜNCÜ ŞUÂ (Bedîüzzaman’ın Afyon Mahkemesi müdafaası ve mektupları ve Nur talebelerinin Afyon Mahkemesinde yaptıkları hakikatli müdafaalar.) . BEŞİNCİ ŞUÂ :(Muhakemat-ı Bedîiye’nin gayr-ı matbu tetimmesinde bahsedilen “Sedd-i Zülkarneyn” ve “Ye’cüc Me’cüc” ve sair “Eşrat-ı kıyamet”ten haber veren yirmi üç meseledir.) . ON BEŞİNCİ ŞUÂ (EL-HÜCCETÜ’Z-ZEHRA) (Nur’un hakiki hayat-ı maneviyesinin ilmelyakîn, aynelyakîn ittihadından çıkan bir meyve-i imaniye ve firdevsî bir semere-i Kur’aniyedir.) . BİRİNCİ MAKAM . İKİNCİ MAKAM . TAKRİZLER . BİRİNCİ ŞUÂ (İki acib suale cevaptır ve otuz üç âyet-i Kur’aniyenin işaretleri) SEKİZİNCİ ŞUÂ (KERAMET-İ ALEVİYE) . YİRMİ DOKUZUNCU LEM’ADAN İKİNCİ BAB . EDDÂÎ . DUA (Şualar) . Fihrist (Şualar) . İçindekiler (Şualar) |
RNK: TARİHÇE-İ HAYAT. Önsöz .Giriş . İlk Hayatı , Barla Hayatı . Eskişehir Hayatı . Kastamonu Hayatı . Denizli Hayatı . Emirdağ Hayatı . Afyon Hayatı . Isparta Hayatı . Hariç Memleketler . Bedîüzzaman ve Risale-i Nur . Dua (Tarihçe-i Hayatı) . İçindekiler | |
---|---|
Tarihçe-i Hayat/Önsöz Sesli risale:Önsöz. Giriş . İlk Hayatı |
RNK: MESNEVÎ-İ NURİYE | |
---|---|
Abdulmecid Nursi Tercümesi: İ’tizar . Mukaddime . Lem’alar Risalesi . Reşhalar . Lâsiyyemalar .Katre .Hubab .Habbe .Zühre .Zerre. Şemme Risalesi .Onuncu Risale .Şule . Nokta .Münderecat Hakkında . Fihrist (Mesnevî) . | |
Direkt | Abdulmecid Nursi Tercümesi: İ’tizar (Mesnevi) . Mukaddime (Mesnevi) . Lem’alar Risalesi (Mesnevi) . Reşhalar (Mesnevi) . Lâsiyyemalar (Mesnevi) .Katre (Mesnevi) .Hubab (Mesnevi) .Habbe (Mesnevi) .Zühre (Mesnevi) .Zerre (Mesnevi). Şemme Risalesi (Mesnevi) .Onuncu Risale (Mesnevi) .Şule (Mesnevi) . Nokta (Mesnevi) .Münderecat Hakkında (Mesnevi) . Fihriste-i Mesnevi-i Nuriye . |
İ'tizar . Mukaddime . Lem’alar Risalesi . Reşhalar . Lâsiyyemalar .Katre .Hubab .Habbe .Zühre .Zerre. Şemme Risalesi .Onuncu Risale .Şule . Nokta .Münderecat Hakkında . Fihrist (Mesnevî) |
RNK: Sikke-i Tasdik-i Gaybi | |
---|---|
Parlak Fıkralar ve Güzel Mektuplar 1 -Birinci Şuâ -Sekizinci Şuâ
On Sekizinci Lem’a .Yirmi Sekizinci Lem’a Sekizinci Lem’a Parlak Fıkralar ve Güzel Mektuplar 2 Dua (Sikke-i Tasdik-i Gaybî) |
RNK : BARLA LÂHİKASI • Barla Lâhikası | |
---|---|
Barla Lâhikası – Takdim• Barla Lâhikası – Takdim• Barla Lahikası/Takdim• Barla Lâhikası – Yedinci Risale• Barla Lahikası/Takriz• Barla Lâhikası/Mukaddime. | |
7. Risale | Barla Lâhikası/Yedinci Risale. Yedinci Risale olan Yedinci Mesele. Barla Lâhikası – Yedinci Risale |
21-100 | Barla Lâhikası s.21-39•
Barla Lâhikası s.40-58• Barla Lâhikası s.59-80• Barla Lâhikası s.80-102• |
103-202 | Barla Lâhikası s.103-121•
Barla Lâhikası s.121-146• Barla Lâhikası s.146-159• Barla Lâhikası s.160-180• Barla Lâhikası s.181-201 |
202-300 | Barla Lâhikası s.202-221•
Barla Lâhikası s.221-240• Barla Lâhikası s.241-261• Barla Lâhikası s.262-280• Barla Lâhikası s.280-299• |
300-392 | Barla Lâhikası s.300-321•
Barla Lâhikası s.321-340• Barla Lâhikası s.340-362• Barla Lâhikası s.363-392 |
x |
RNK:KASTAMONU LÂHİKASI | |
---|---|
- Kastamonu Lahikası/Takdim. Kastamonu Lahikası
Kastamonu Lâhikası s.10-30 Kastamonu Lâhikası s.30-51 Kastamonu Lâhikası s.52-69 Kastamonu Lâhikası s.70-91 Kastamonu Lâhikası s.91-109 Kastamonu Lâhikası s.110-129 Kastamonu Lâhikası s.130-149 Kastamonu Lâhikası s.150-166 (Lemaat’tan) Kastamonu Lâhikası s.167-189 Kastamonu Lâhikası s.190-210 Kastamonu Lâhikası s.211-230 Kastamonu Lâhikası s.231-255 |
RNK : Emirdağ Lahikası-I [21] | |
---|---|
EMİRDAĞ LÂHİKASI – I
Emirdağ Lâhikası – I – Takdim Emirdağ Lâhikası – I s.10-31 Emirdağ Lâhikası – I s.31-50 Emirdağ Lâhikası – I s.50-69 Emirdağ Lâhikası – I s.70-90 Emirdağ Lâhikası – I s.90-110 Emirdağ Lâhikası – I s.110-130 Emirdağ Lâhikası – I s.131-150 Emirdağ Lâhikası – I s.150-170 Emirdağ Lâhikası – I s.170-190 Emirdağ Lâhikası – I s.190-211 Emirdağ Lâhikası – I s.212-230 Emirdağ Lâhikası – I s.230-251 Emirdağ Lâhikası – I s.251-270 Emirdağ Lâhikası – I s.271-288 |
RNK: EMİRDAĞ LÂHİKASI – II (Son mektupları) | |
---|---|
EMİRDAĞ LÂHİKASI – II
Emirdağ Lâhikası – II s.6-26 Emirdağ Lâhikası – II s.27-50 Emirdağ Lâhikası – II s.51-70 Emirdağ Lâhikası – II s.70-90 Emirdağ Lâhikası – II s.91-109 Emirdağ Lâhikası – II s.110-128 Emirdağ Lâhikası – II s.129-148 Emirdağ Lâhikası – II s.149-170 Emirdağ Lâhikası – II s.171-189 Emirdağ Lâhikası – II s.190-210 Emirdağ Lâhikası – II s.210-229 Emirdağ Lâhikası – II s.230-247 |
RNK: ASÂ-YI MUSA Denizli Hapishanesinin bir meyvesi ve bir hatırası ve iki cuma gününün mahsulüdür. Zındıka ve küfr-ü mutlaka karşı Risale-i Nur’un bir müdafaanamesidir. | |
---|---|
{https://soundcloud.com/baharsoluklari/kardelen5-risale-i-nur-dersleri-1-soz-5-birinci-sozun-ozeti-besmele-neler Risale-i Nur Asay-ı Musa dır.] | |
I.KISIM | Asâ-yı Musa’dan Birinci Kısım: DENİZLİ HAPSİNİN BİR MEYVESİ: Zındıka ve küfr-ü mutlaka karşı Risale-i Nur’un bir müdafaanamesidir. Ve bu hapsimizde hakiki müdafaanamemiz dahi budur. Çünkü yalnız buna çalışıyoruz.
Bu risale, Denizli Hapishanesinin bir meyvesi ve bir hatırası ve iki cuma gününün mahsulüdür. Birinci Mesele Medrese-i yusufiye ve namaz bahsi İkinci Mesele Hapsi münferit, mapusluktan intikam almak. Üçüncü Mesele Cumhuriyet Bayramı Liseli kızlar: Biz, hayatın her bir çeşit lezzetini ve keyiflerini tatmak ve tattırmak istiyoruz, bize karışma Dördüncü Mesele İkinci Cihan Harbini 6 sene sormaması. Beşinci Mesele Altıncı Mesele Talebelere:Halıkımızı bize tanıttır sualine cevaptır Yedinci Mesele Mapuslara:Sultanı deyyan mükafat ve ceza verir Sekizinci Mesele Dokuzuncu Mesele Onuncu Mesele On Birinci Mesele |
II.KISIM | Asâ-yı Musa’dan İkinci Kısım :
Birinci Hüccet-i İmaniye İkinci Hüccet-i İmaniye Üçüncü Hüccet-i İmaniye Dördüncü Hüccet-i İmaniye Beşinci Hüccet-i İmaniye Altıncı Hüccet-i İmaniye Yedinci Hüccet-i İmaniye Sekizinci Hüccet-i İmaniye Dokuzuncu Hüccet-i İmaniye Onuncu Hüccet-i İmaniye On Birinci Hüccet-i İmaniye |
Fihrist (Asâ-yı Musa) |
RNK: Küçük Kitaplar | |
---|---|
MUHAKEMAT. DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ. HUTBE-İ ŞAMİYE. MÜNAZARAT. SÜNUHAT – TULÛAT – İŞARAT .GENÇLİK REHBERİ .HANIMLAR REHBERİ .KONFERANS. NUR ÇEŞMESİ .NUR'UN İLK KAPISI |
RNK :MUHÂKEMAT. MUHAKEMAT. Muhâkemat. Muhakemat | |
---|---|
Birinci Makale - İkinci Makale Üçüncü Makale. Fihrist (Muhakemat) Takriz | |
Kavramlar | Muhakeme. Muhâkeme. Muhakeme etmek. Muhakemede özür beyanı. |
Devlet | Muhakemat Müdürlüğü - Muhakemat Genel Müdürlüğü Maliye Bakanlığı |
RNK | Risale: Mukaddime (Muhakemat) - Risale:Birinci Makale (Muhakemat) - Risale:Muhakemat - Mukaddime (Muhakemat) - Bediüzzaman'ın muhakematı |
Muhakemetü’l-Lugateyn |
RNK:DHÖ. DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ | |
---|---|
Millet uyanmış, mugalâta ve cerbeze ile iğfal olunsa da devam etmeyecektir |
RNK:HUTBE-İ ŞAMİYE :الخطبة الشامي . THE DAMASCUS SERMON |
---|
RNK: MÜNAZARAT. Münazarat/İlk Baskı (Said Nursi'nin kitabından çıkarttığı Kürtlere hitap kısımarı dahi var) |
---|
RNK : SÜNUHAT . Sünuhat |
---|
RNK: TULÛAT . Asar-ı Bediiyye |
---|
RNK: İŞARAT |
---|
RNK: GENÇLİK REHBERİ . | |
---|---|
1.Genclik Rehberi/Önsöz • 2.Birinci Söz• 3.HÜVE NÜKTESİ. 4.Gençlik Rehberi/Mahkeme müdafaası. 5.Gençlik Rehberi/Mahkeme müdafaası/Eşref Edip. 6.Gençlik Rehberi/Mahkeme müdafaası/Sebilürreşad dergisinde yayımlanması. 7.Gençlik Rehberi/İstanbul Mahkemesi . Gençlik Rehberi/VP | |
Önsöz | Genclik Rehberi/Önsöz 1 ÖNSÖZ |
Birinci Söz | Besmele hakkındadır. Bu terminolji ve ontoloji yaşam haline gelmeli. Allah için almalı vermeli |
13.Söz | On Üçüncü Söz’ün İkinci Makamı:Aklını kaybetmeyen bazı gençlerle muhaveredir |
Mapushane öncesi | Bir Zaman Eskişehir Hapishanesinin Penceresinde Oturmuştum |
Hayvani hayat | Hem deme ki: “Ben hayvan gibi hayatımı geçireceğim.” |
Fıkra | Gençlik Rehberi’ne İlâve Edilmesi Lâzım Gelen Üstadımızın Bir Fıkrasıdır
7 Hâşiye: 8 Birden İhtar Edilen Bir Mesele-i Mühimme 9 Birkaç Bîçare Gençlere Verilen Bir Tenbih, Bir Ders, Bir İhtardır 10 Risale-i Nur Talebeleri Tarafından Sorulan Bir Suale Cevap: Âlem-i İslâmın mukadderatıyla ciddi alâkadar olan bu Cihan Harbini iki senedir sormuyorsunuz? 11 Risale-i Nur Mizanlarından On Üçüncü Söz’ün İkinci Makamı’nın Hâşiyesidir 12 Hapis musibetine düşenlere ve onlara merhametkârane, sadakatle nezaret ve yardım edenlere kuvvetli bir teselli 13 Ey hapis arkadaşlarım ve din kardeşlerim! 14 Aziz yeni kardeşlerim ve eski mahpuslar! 15 On Üçüncü Söz’ün İkinci Makamı’nın Zeyli 16 Yirmi Altıncı Lem’a’dan 16.1 Yedinci Rica Ankara kalesi tefekkürü ve Said'in hayat muhasebesidir. 17 Meyve Risalesi’nden Altıncı Mesele :Bize Hâlık’ımızı tanıttır, muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar 18 Onuncu Söz’ün Mühim Bir Zeyli ve Lâhikasının Birinci Parçası : Haşir hakkında 18.1 Mukaddime 19 Hüve Nüktesi 20 On Yedinci Söz’ün İkinci Makamı([5]) 21 Siyah Dutun Bir Meyvesi 22 Mektup:Bayram tebriki - Üniversite - Bismark - 23 Ahmedlerin Mektubunda Bismark’ın Beyanatı 24 Otuz İkinci Söz’ün Üçüncü Mevkıfı’ndan: Ehl-i dalaletin vekili 25 MÜHİM BİR SUAL 26 Sual: Enbiya ve evliyaya muhabbet, nasıl faydasız kalır? 27 On Dördüncü Lem’a’nın İkinci Makamı 27.1 Birinci Sır 27.2 İkinci Sır 27.3 Üçüncü Sır 27.4 Beşinci Sır 27.5 Altıncı Sır 28 Yirmi Üçüncü Söz :İmanın mehasini hakkındadır 28.1 Birinci Mebhas 28.1.1 Birinci Nokta 28.1.2 İkinci Nokta 28.1.3 Dördüncü Nokta 28.1.4 Beşinci Nokta 28.2 İkinci Mebhas 28.2.1 Birinci Nükte 28.2.2 İkinci Nükte 28.2.3 Üçüncü Nükte 28.2.4 Dördüncü Nükte 28.2.5 Beşinci Nükte 29 Risale-i Nur Nedir? 30 Dr.Mustafa Hilmi Ramazanoğlu: İlim bir nur olduğuna göre, Risale-i Nur’un ilme olan en derin vukufunu gösterecek bir iki delil |
Mersin | Mersin'den gelen mesele-i mühimme |
RNK: HANIMLAR REHBERİ | |
---|---|
Gençlik Rehberi . Hizmet Rehberi |
HİZMET REHBERİ 1963 “Bu benim virdimdir” Zübeyir Gündüzalp - Hizmet Rehberi Nazilli'de hazırlandı. |
---|
RNK:KONFERANS |
---|
RNK: NUR ÇEŞMESİ : TAMİRCİ ATOM BOMBASINDAN BİR NUMUNE:Nur talebeleri tarafından soruldu ki Nur Risalelerinde denilmiş: “Küfr-ü mutlakın dehşetli tahribatına karşı tamirci bir atom bombası Risale-i Nur’dur.” Bunun bir numunesini isteriz.
Elcevap: Asâ-yı Musa mecmuaları hususan bir numunesi Altıncı, Yedinci, Sekizinci Meseleler ve Sekizinci ve On Birinci Hüccet-i İmaniye ki en derin bir feylesofla bir çocuk, onlardan en derin hakikati anlayabilir ve vehim ve vesveseleri bırakmaz. | |
---|---|
Altıncı Mesele | Altıncı Mesele Kastamonu Lise talebelerinin Halıkımızı bize tanıttır?. Muallimlerimiz bahsetmiyorlar, sualine cevaptır. |
Yedinci Mesele | Yedinci Mesele: Denizli Hapsinde bir cuma gününün meyvesidir. Mahkumlara özel deyyan ismi celilinin izahıdır. |
Sekizinci Mesele | Sekizinci Mesele |
Sekizinci Hüccet-i İmaniye | Sekizinci Hüccet-i İmaniye |
On Birinci Hüccet-i İmaniye | On Birinci Hüccet-i İmaniye |
NUR'UN İLK KAPISI | |
---|---|
Ya Müfettih el-bab .Ey kapıları açan Kapı. Bab. Nur. İlk kapı. | |
iki yol | İnsanın önünde iki yol var:
O yoldan birinde nefsi ve şeytanı dinleyip gitse esfeli safiline düşer diğerinde hak ve Kur'an'ı dinleyip gitse ala-i illiyyine çıkar kainatın bir takvimi zişanı olur. Evet ebedi ve sermedi bir cemâilin seyircisi müştakı ve ayinedar aşıkı elbette baki kalıp ebede gidecektir .işte hizbül Kur'an'ın akıbeti öyledir. İnşallah-u Teala. |
Bediüzzaman'ın Burdur'da telif ettiği 13 dersten oluşan ve muhtevası Küçük Sözlere benzeyen bir risaledir. Bu risale için Üstad "Eski Said ile yeni Said’in birbiriyle münazara edip nefs-i emmareyi susturan ve şuhud derecesindeki hakikatleri ihtiva eden on üç dersler olup bu on üç dersin doğrudan doğruya Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın âyetlerinden aynelyakîne yakın bir surette yeni Said’e ders olduğunu ve bütün bu derslerde doğrudan doğruya birinci muhatap Said olduğunu gördüm. Küçük Sözler’in ve bazı mühim Sözlerin çekirdeklerini ve bir kısmının tam izahlarını içinde gördüm." der. Üstad Burdur'dan Barla'ya geldiğinde ciltlenmiş olarak Sıddık Süleyman'a verir. Hatta Bahri Çağlar bir nüsha çoğaltır. 25 sene sonra Üstad tekrar Barla'ya gelene kadar bu kitabı saklayan Sıddık Süleyman Üstad'a bu iki nüshayı verir. Üstad da hemen Isparta'ya gönderip Nur'un İlk Kapısı adını verip çoğalttırır. |
ZÜLFİKAR | |
---|---|
Fuat Sirmen Rizeli adalet bakanı olup Zulfikarin yasaklanması için çok uğraşmış ve İstanbul başsavcısı iken rneklara çok dava açmıştır. Ali Sirmen in amcasidir. |
RNK: RNK/Tercümeleri RNK/Arabi - RNK/Azeri - RNK/English - RNK/Kurdi - RNK/Almanca |
---|
RNK: كليات رسائل النور .RNK/Arabi [22] - SÖZLER :الكلمات - MEKTUBAT: مكتوبات - LEM'ALAR : اللمعات - ŞUALAR: الشعاعات - İŞARÂT'ÜL İCAZ: إشارات الإعجاز في مظان الإيجاز - MESNEVÎ-İ NURİYE :المثنوي العربي النوري - RNK/Arabi/Mesnevi-i Nuriye - LAHİKALAR : الملاحق - SAYKAL_üL İSLAM :صيقل الاسلام - TARİHÇE-İ HAYAT:السيرة لذاتية - HİZB-İ HAKAİK-İ NURİYE : حزب الحقائق النورية - NOT:İnternette RNK arabi olarak web sayfası şeklinde ilk defa burada Yeni Wikide veriliyor. | |
---|---|
الكلمات | Sözler: Kalimat+-+Qasim_RNK.pdf : الكلمة الاولى . Birinci söz . RNK/Arabi/1.Söz . Birinci Söz/Arapça
الكلمة الأولى . الكلمة الثانية. الكلمة الثالثة. الكلمة الرابعة• الكلمة الخامسة• الكلمة السادسة• الكلمة السابعة• الكلمة الثامنة• الكلمة التاسعة• الكلمة العاشرة• الكلمة الحادية عشرة• الكلمة الثانية عشرة• الكلمة الثالثة عشرة• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺮﺍﺑﻌﺔ ﻋﺸﺮﺓ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺨﺎﻣﺴﺔ ﻋﺸﺮﺓ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺴﺎﺩﺳﺔ ﻋﺸﺮﺓ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺴﺎﺑﻌﺔ ﻋﺸﺮﺓ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺜﺎﻣﻨﺔ ﻋﺸﺮﺓ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺘﺎﺳﻌﺔ ﻋﺸﺮﺓ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﻌﺸﺮﻭﻥ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺤﺎﺩﻳﺔ ﻭﺍﻟﻌﺸﺮﻭﻥ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺜﺎﻧﻴﺔ ﻭﺍﻟﻌﺸﺮﻭﻥ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺜﺎﻟﺜﺔ ﻭﺍﻟﻌﺸﺮﻭﻥ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺮﺍﺑﻌﺔ ﻭﺍﻟﻌﺸﺮﻭﻥ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺨﺎﻣﺴﺔ ﻭﺍﻟﻌﺸﺮﻭﻥ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺴﺎﺩﺳﺔ ﻭﺍﻟﻌﺸﺮﻭﻥ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺴﺎﺑﻌﺔ ﻭﺍﻟﻌﺸﺮﻭﻥ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺜﺎﻣﻨﺔ ﻭﺍﻟﻌﺸﺮﻭﻥ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺘﺎﺳﻌﺔ ﻭﺍﻟﻌﺸﺮﻭﻥ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺜـلاﺛﻮﻥ• ﺍﻟﻜﻠﻤﺔ ﺍﻟﺤﺎﺩﻳﺔ ﻭﺍﻟﺜـلاﺛﻮﻥ• |
مكتوبات | Mektubat: المكتوب الأول |
اللمعات | Lem'alar: |
الشعاعات | Şualar: |
إشارات الإعجاز | İşaret-ül İcaz:إشارات الإعجاز في مظان الإيجاز. |
المثنوي العربي النوري | Mesnevi: المثنوي العربي النوري - RNK/Arabi/Mesnevi-i Nuriye |
الملاحق | LAHİKALAR : - |
صيقل الاسلام | SAYKAL_üL İSLAM : - |
السيرة لذاتية | TARİHÇE-İ HAYAT: - |
حزب الحقائق النورية | HİZB-İ HAKAİK-İ NURİYE : |
Sesli arabi RNK: * *http://www.nafizatalnoor.com/sites/all/themes/tema2/kulliyatseslisayfalar/kelimat.html |
RNK:RNK/Azerice. Sözlər .Bəsmələ Risaləsi | |
---|---|
http://www.nur.gen.tr/az.html | |
Sözlər | 1.Söz/Azerice (Bəsmələ Risaləsi) - 2.Söz/Azerice - 3.Söz/Azerice |
Ləm'ələr | 1. Ləm'ə . 2. Ləm'ə . 3. Ləm'ə . 4. Ləm'ə . 5. Ləm'ə . 6. Ləm'ə . 7. Ləm'ə . 8. Ləm'ə . 9. Ləm'ə . 10. Ləm'ə . 11. Ləm'ə . 12. Ləm'ə . 13. Ləm'ə . 14. Ləm'ə . 15. Ləm'ə . 16. Ləm'ə . 17. Ləm'ə . 18. Ləm'ə . 19. Ləm'ə . 20. Ləm'ə . 21. Ləm'ə . . Ləm'ə . |
Məktubat | 1 .Məktubat . 2 .Məktubat . 3 .Məktubat . 4 .Məktubat . 5 .Məktubat . 6 .Məktubat . 7 .Məktubat . 8 .Məktubat . 9 .Məktubat . 10 .Məktubat . 11 .Məktubat . 12 .Məktubat . 13 .Məktubat . 14 .Məktubat . 15 .Məktubat . 16 .Məktubat . .Məktubat . |
Risale-i Nur — Səid Nursi tərəfindən qələmə alınmış Quran təfsiri. Orijinal variantı osmanlı türkcəsi ilə yazılmış bu kitablar toplusu ümumi səhifə sayı 6000 səhifəyə yaxındır və 15 kitabdan ibarətdir ("Sözlər", "Məktubat", "Ləm'ələr", "Şüalar", "İşarat-ül İ'caz", "Məsnəvi-i Nuriyə", "Tarixçə-i Həyat", "Barla lahiqəsi", "Qəstəmonu lahiqəsi", "Əmirdağ lahiqəsi", "Sikkə-i Təsdiq-i Qeybi","Əsa-yi Musa", "Zülfiqar", "Sirac-ün Nur", "Tilsimlər"). |
RNK: Alfabetik RNK | |
---|---|
1-RNK/1-RNK/12 - 12 | |
A | Afyon hayatı tarihçe-i hayat -A-
Afyon Hayatı tarihçe-i hayat -B- Afyon hayatı tarihçe-i hayat -C- altıncı hüccet-i imaniye asa-yı musa 6. hüccet-i imaniye Altıncı Mektub mektubat 6. mektub altıncı mesele asa-yı musa 6. mes'ele Altıncı Söz sözler 6. söz Altıncı Şua şualar 6. şua |
B | Barla hayatı tarihçe-i hayat -A-
Barla hayatı tarihçe-i hayat -B- Barla hayatı tarihçe-i hayat -C- Barla lahikası -A- Barla Lahikası -B- Barla Lahikası -C- Barla Lahikası -D- Bediüzzaman ve Risale-i Nur tarihçe-i hayat beşinci hüccet-i imaniye asa-yı musa 5. hüccet-i imaniye Beşinci Mektub mektubat 5. mektub beşinci mesele asa-yı musa 5. mes'ele Beşinci Söz sözler 5. söz Beşinci Şuâ şualar 5. şua birinci hüccet-i imaniye asa-yı musa 1. hüccet-i imaniye Birinci lem'a ■ lemalar 1. lema Birinci mektub ■ mektubat 1. mektub birinci mesele asa-yı musa 1. mes'ele Birinci Söz - sözler 1.söz- Birinci Şua şualar 1. şua -A- Birinci şua şualar 1.şua -B- Birinci şua şualar 1.şua -C- Birinci şua şualar 1.şua -D- |
D | delail-i haşir işarat-ül i'caz
Denizli hayatı tarihçe-i hayat -A- Denizli hayatı tarihçe-i hayat -B- Denizli Lahikası -B- Denizli Lahikası -C- Denizli lahikası-A- Divan-ı harbi örfi dokuzuncu hüccet-i imaniye asa-yı musa 9. hüccet-i imaniye Dokuzuncu Mektub mektubat 9. mektub dokuzuncu mesele asa-yı musa 9. mes'ele Dokuzuncu Söz sözler 9. söz Dokuzuncu Şua şualar 9.şua dördüncü hüccet-i imaniye asa-yı musa 4. hüccet-i imaniye Dördüncü Lem'a lemalar 4. lema Dördüncü Mektub mektubat 4. mektub dördüncü mesele asa-yı musa 4. mes'ele dördüncü söz sözler 4. söz Dördüncü Şua şualar 4. şua -A- Dördüncü şua şualar 4.şua -B- |
E | ecnebi feylesoflar işarat-ül i'caz
EDDÂİ eddâi eddai Emirdağ hayatı tarihçe-i hayat -A- Emirdağ hayatı tarihçe-i hayat -B- Emirdağ Hayatı Tarihçe-i hayat -C- Emirdağ hayatı tarihçe-i hayat -D- Emirdağ lahikası -1-A- Emirdağ Lahikası -1-B Emirdağ Lahikası -1-C- Emirdağ Lahikası -1-D- Emirdağ Lahikası -1-E- Emirdağ lahikası -2-A Emirdağ Lahikası -2-B- Emirdağ Lahikası -2-C- Emirdağ Lahikası -2-D- Emirdağ Lahikası -2-E- Emirdağ Lahikası -2-F- Emirdağ Lahikası -2-G- Emirdağ Lahikası -2-H- Emirdağ Lahikası -2-J- Emirdağ Lahikası -2-K- Emirdağ Lahikası-2-I- Eskişehir hayatı tarihçe-i hayat -A- Eskişehir hayatı ■ tarihçe-i hayat -C- Eskişehir hayatı tarihçe-i hayat-B- |
F G H I | Fatiha suresi işarat-ül i'caz
Giriş tarihçe-i hayat Habbe mesnevi-yi nuriye hakikat çekirdekleri mektubat Hubab mesnevi-yi nuriye huruf-u muakattaa Sure-i Bakara işarat-ül i'caz Hutbe-i şamiye Isparta hayatı tarihçe-i hayat |
K | Kastamonu hayatı tarihçe-i hayat -F-
Kastamonu hayatı tarihçe-i hayat -A- Kastamonu hayatı tarihçe-i hayat -B- Kastamonu hayatı tarihçe-i hayat -C- Kastamonu hayatı tarihçe-i hayat -D- Kastamonu Hayatı tarihçe-i hayat -E- Kastamonu Lahikası -B- Kastamonu Lahikası -C- Kastamonu Lahikası -E- Kastamonu Lahikası -F- Kastamonu Lahikası -G- Kastamonu Lahikası-A- Kastamonu Lahikası-D- Kastamonu Lahikası-H- Katre mesnevi-yi nuriye kıyamet ve ahiret işarat-ül i'caz konferans Kur'an Nedir? Tarifi Nasıldır? işarat-ül i'caz |
L M N | Lâsiyyemalar mesnevi-yi nuriye
lem'alar mesnevi-yi nuriye Lemaât -1 Lemaât -2 mahiyet-i küfür işarat-ül i'caz mehmed kayalar'ın müdafası işarat-ül i'caz mukaddemat asa-yı musa mukaddeme mesnevi-yi nuriye mühürlenen kalpler işarat-ül i'caz Münacat lemalar nübüvvetin tahkiki işarat-ül i'caz nükte-i i'caziye işarat'ül i'caz |
O | Onaltıncı Lem'a Lemalar 16. lema
Onaltıncı Mektub mektubat 16. mektub Onaltıncı Söz sözler 16. söz Onbeşinci Lem'a lemalar 15. lema Onbeşinci Mektub mektubat 15. mektub Onbeşinci Söz sözler 15. söz Onbeşinci Şua şualar 15. şua -A- Onbeşinci şua şualar 15. şua -B- Onbeşinci şua şualar 15. şua -C- Onbeşinci şua şualar 15. şua -D- onbirinci hüccet-i imaniye asa-yı musa 11. hüccet-i imaniye Onbirinci Lem'a lemalar 11. lema Onbirinci Mektub mektubat 11. mektub onbirinci mesele asa-yı musa 11. mes'ele Onbirinci Söz sözler 11. söz Onbirinci Şua şualar 11. şua -A- Onbirinci şua şualar 11. şua -B- Onbirinci şuâ şualar 11. şua -C- Onbirinci şua şualar 11. şua -D- Ondokuzuncu Lem'a lemalar 19. lema ondokuzuncu mektub mektubat 19. mektub -E- Ondokuzuncu Mektub mektubat 19. mektub-A- Ondokuzuncu Mektub mektubat 19. mektub-B- Ondokuzuncu Mektub mektubat 19. mektub-B- Ondokuzuncu Mektub mektubat 19. mektub-C- Ondokuzuncu Mektub mektubat 19. mektub-D- Ondokuzuncu mektub mektubat 19. mektub-F- Ondokuzuncu mektub mektubat 19. mektub-G- Ondokuzuncu Söz sözler 19. söz Ondördüncü Lem'a lemalar 14. lema Ondördüncü Lemanın İkinci makamı 14. lemanın 2. makamı Ondördüncü Söz sözler 14. söz Ondördüncü şua şualar 14. şua -B- Ondördüncü şua şualar 14. şua -C- Ondördüncü şua şualar 14. şua -D- Ondördüncü Şua şualar 14.şua -A- Onikinci Lem'a lemalar 12. lema 12 sırrı Onikinci Mektub mektubat 12. mektub Onikinci Söz sözler 12. söz Onikinci Şua şualar 12. şua Onsekizinci Lem'a lemalar 18. lema Onsekizinci Mektub mektubat 18. mektub Onsekizinci Söz sözler 18. söz onuncu hüccet-i imaniye asa-yı musa 10. hüccet-i imaniye Onuncu Lem'a lemalar 10. lema Onuncu Mektub mektubat 10. mektub onuncu mesele asa-yı musa 10. mes'ele Onuncu söz sözler 10 .söz -C- Onuncu söz sözler 10. söz -B- Onuncu söz sözler 10. söz-D- Onuncu Söz sözler 10.söz-A- Onüçüncü Lem'a lemalar 13. lema Onüçüncü Mektub 13. mektub mektubat Onüçüncü Söz sözler 13. söz Onüçüncü şua şualar 13. şua -B- Onüçüncü Şua şualar 13.şua-A- Onyedinci Lem'a lemalar 17. lema-A- Onyedinci Lem'a lemalar 17. lema-B- Onyedinci Mektub mektubat 17. mektub Onyedinci Söz sözler 17. söz Otuzbirinci Söz sözler 31. söz-A- Otuzbirinci söz sözler 31. söz -B- Otuzikinci Söz sözler 32. söz -A- Otuzikinci söz sözler 32. söz -B- Otuzikinci söz sözler 32. söz -C- Otuzikinci söz sözler 32. söz -D- Otuzuncu Lem'a lemalar 30. lema-A- Otuzuncu Lem'a lemalar 30. lema-B- Otuzuncu Lem'a lemalar 30. lema-C- Otuzuncu Söz sözler 30. söz Otuzüçüncü söz sözler 33. söz -B- Otuzüçüncü Söz sözler 33. söz-A- |
R S Ş | reşhalar mesnevi-yi nuriye
Risale-i Nur ve Hariç Memleketler tarihçe-i hayat sadaka ve zekat işarat-ül i'caz seb'a semavat işarat-ül i'caz sekizinci hüccet-i imaniye asa-yı musa 8. hüccet-i imaniye Sekizinci Mektub mektubat 8. mektub sekizinci mesele asa-yı musa 8. mes'ele Sekizinci Söz sözler 8. söz Sekizinci Şuâ şualar 8. şua -A- Sekizinci şua şualar 8. şua -B- sırr-ı hilafet-i insaniye işarat-ül i'caz şemme mesnevi-yi nuriye şu'le mesnevi-yi nuriye |
T | RNK/Tahiyyât
tahliller tarihçe-i hayat Tarihçe-i hayat -B- tenbih işarat-ül i'caz tevhidin ispatı işarat-ül i'caz |
Ü | uçüncü Lem'a lemalar üçüncü 3. lema
üçüncü hüccet-i imaniye asay-ı musa 3. hüccet-i imaniye Üçüncü Mektub mektubat 3. mektub üçüncü mesele asa-yı musa 3. mes'ele üçüncü söz sözler 3. söz Üçüncü Şua şuâlar 3. şua |
Y | yedinci hüccet-i imaniye asa-yı musa 7. hüccet-i imaniye
yedinci lem'a lemalar 7. lema Yedinci Mektub mektubat 7. mektub yedinci mesele asa-yı musa 7. mes'ele Yedinci Söz sözler 7. söz Yedinci şua şualar 7 şua -B- Yedinci Şua şualar 7. şua -A- Yedinci şua şuâlar 7. şuâ -C- Yedinci şuâ şualar 7. şua -D- Yirmialtıncı Lem'a lemalar 26. lema-A- Yirmialtıncı Lem'a lemalar 26. lema-B- Yirmialtıncı mektub maktubat 26. mektub -B- Yirmialtıncı Mektub mektubat 26. mektub -A- Yirmialtıncı Söz sözler 26. söz Yirmibeşinci Lem'a lemalar 25. lema Yirmibeşinci söz sözler 25. söz -F- Yirmibeşinci Söz sözler 25. söz-A- Yirmibeşinci Söz sözler 25. söz-B- Yirmibeşinci Söz sözler 25. söz-C- Yirmibeşinci Söz sözler 25. söz-D- Yirmibeşinci Söz sözler 25. söz-E- Yirmibirinci Lem'a lemalar 21. lema Yirmibirinci Mektub mektubat 21. mektub Yirmibirinci Söz sözler 21. söz Yirmidokuzuncu Lem'a lemalar 29. lema Yirmidokuzuncu Lem'adan İkinci Bab Yirmidokuzuncu mektub mektubat 29. mektub -D- Yirmidokuzuncu Mektub mektubat 29. mektub-A- Yirmidokuzuncu mektub mektubat 29. mektub-C- Yirmidokuzuncu mektub mektubat 29.mektub-B- Yirmidokuzuncu söz sözler 29. söz -B- Yirmidokuzuncu Söz sözler 29. söz-A- Yirmidördüncü Lem'a lemalar 24. lema Yirmidördüncü mektub mektubat 24. mektub -B- Yirmidördüncü Mektub mektubat 24. mektub-A- Yirmidördüncü Söz sözler 24. söz Yirmidördüncü söz sözler 24. söz -B- Yirmidördüncü Söz sözler 24. söz-A- Yirmiikinci Lem'a lemalar 22. lema Yirmiikinci Mektub mektubat 22. mektub Yirmiikinci söz sözler 22. söz -B- Yirmiikinci Söz sözler 22. söz-A- yirminci Lem'a lemalar 20.lema Yirminci Mektub mektubat 20. mektub-A- Yirminci Mektub mektubat 20. mektub-B- Yirminci Söz Sözler 20. Söz -A- Yirminci Söz Sözler 20. Söz -B- Yirmisekizinci Söz sözler 28. söz Yirmisekizinci Lem'a lemalar 28. lema Yirmisekizinci mektub mektubat 28. mektub -C- Yirmisekizinci mektub mektubat 28. mektub-A- Yirmisekizinci mektub mektubat 28. mektub-B- Yirmiüçüncü Lem'a lemalar 23. lema Yirmiüçüncü Mektub mektubat 23. mektub Yirmiüçüncü Söz sözler 23. söz Yirmiyedinci Mektub mektubat 27. mektub Yirmiyedinci Söz sözler 27. söz |
Z | zerre mesnevi-yi nuriye zühre mesnevi-yi nuriye |
http://www.risale-inur.org/yenisite/moduller/risale/anasayfa.php |
RNK - RNK Kavram İndeksi | |
---|---|
A | Acz -Alim - Abid - RNK/At- [[]][[]] |
B | Ba'su ba'de-l mevt - Ba's - (Öldükten sonra dirilme - Haşr) |
C -Ç | Camii - ]]Cemaat - Cem |
D | Dua |
E | Eman - RNK/Elbise - Elbise |
F | Fatiha |
G-Ğ | x |
N | RNK/Namaz |
M | Mana -Elfazı okurken manaları düşünmek vacibdir |
RNK Konu İndeksi | |
---|---|
A | Abd - RNK/Abd - |
B | Beyan - RNK/Beyan - Bedii - Belağat - RNK/Besmele |
C | Cennet |
RNK/Fihrist. Sözler (Fihrist) . Fihriste-i Mektubat .Fihriste-i Mesnevi-i Nuriye |
---|
BSN: Bediüzzaman . Said Nursi - Tarihçe-i Hayat• Bediüzzaman/Annamarie Schimmel - Gönenli Mehmet Efendi Kısmetimi almaya geldim | |
---|---|
Bediüzzaman/İstanbul .Bediüzzaman/Selanik .RNK | |
Devreleri | Eski Said. Yeni Said . Talebe Said . |
Yerler | Yuşa tepesi, Barla. Emirdağ . Eskişehir . Eskişehir cezaevi. Afyon cezaevi. Hizan . Cizre. Urfa. |
Mirasçıları | Mustafa Sungur• Zübeyir Gündüzalp •Mehmet Kayalar• Hulusi Yahyagil Çanakkale gazisi •Hüsrev Altınbaşak • Said Õzdemir• [[]] •[[]]•[[]] |
Talebeleri | Risalelerde adı geçen talebeleri: Süleyman Rüştü Çakın. Ahmet Feyzi Kul. Hüsrev Altınbaşak. Mehmet Kayalar. Hulûsi . |
Selanik | BSN/Selanik .Bediüzzamanın Selanik'de Hürriyete Hitabı |
Barla | Barla. Barla lahikası. |
Emirdağ | BSN/Emirdağ . Emirdağ Lahikası. Bediüzzaman Said Nursi/Afyon hapsine kamyonla götürüldü. |
Afyon | BSN/Afyon. BSN/Savcı/Tuuh demesi |
Davaları | BSN/Savcı/Tuuh demesi - BSN/Hukuk . BSN/Adalet |
x |