Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

Talâk Boşamak. Boşanmak.

Bağlı olan bir şeyi çözmek, ayırmak.

Nikâhlı karısını bırakmak.

Talak (At) sıçramak ve kalkmak.

TALÂK

Karı ? koca arasındaki evlilik bağının sona ermesi klasik fıkıh literatüründe talâk şeklinde ifade edilmiştir. Fıkıhta talâk kelimesi hem tek taraflı irade bayanıyla yapılan boşama, hem tarafların anlaşarak evlilik birliğine son vermeleri, hem de mahkeme kararıyla meydana gelen boşanma anlamlarına gelmekle birlikte, genellikle tek taraflı irade beyanı ile yapılan boşamayı ifadede kullanılır.

Eşler arası geçimsizlik bazen ileri dereceye ulaşır ve boşanma tek çare olarak görülebilir. Ancak, boşanma en son başvurulması gereken bir çaredir. Zira Hz. Peygamber, "Allâh katında en sevimsiz helâl, boşanmadır" buyurmuşlardır (Ebû Dâvûd, Talâk, 3). Kur'ân-ı Kerim'de de, boşanmadan önce evliliğin devam ettirilmesi için fedakârlıkta bulunulması, hoşnutsuzluk veya soğukluk halinde bile tarafların meselelerini konuşarak halletmeleri öğütlenmiş (Nisâ, 4/19, 34, 128); aralarındaki anlaşmazlık daha ileri safhaya gittiğinde, kadının ve erkeğin ailelerinden seçilen hakemler vasıtasıyla eşler arasındaki anlaşmazlığın giderilmesi yolu tavsiye edilmiştir (Nisâ, 4/35).

Bununla birlikte bütün anlaşma yolları kapanmış ve evlilik hayatının sürdürülmesi imkânsız hale gelmişse, boşanma en makul bir yol olarak meşru görülmüştür. Kur'ân'a göre, eşler en fazla iki defa boşanıp tekrar evlenebilirler; üçüncü defa boşanırlarsa, tekrar evlenmeleri helal olmaz. Ancak kadın, başka bir erkekle evlenip, eşinin ölümü veya geçimsizlik sebebiyle ayrılmaları halinde, önceki kocası ile evlenebilir (Bakara, 2/228-230).

Boşanan kadınların, başka bir erkekle evlenebilmeleri için belli bir süre (iddet) beklemeleri gerekir. Boşamadan sonra erkek, boşadığı karısına vadeli olan mehrini (mehr-i müeccel) ödemekle, bazı durumlarda da mut'a vermekle yükümlüdür. Ayrıca erkeğin belli bir süre nafaka borcu gibi bir takım hak ve sorumlulukları da bulunmaktadır.

Kur'ân'da boşamada iki şahit bulundurulmasından söz edilir (Talâk, 65/2). Ancak bu âyette yer alan ifade, fakihlerin çoğunluğu tarafından mendub olarak kabul edilmiş, bazı fakihler de bunu dinen uyulması gerekli bir emir (vâcip) olarak anlamışlardır. Emir olarak kabul edilmesi halinde birçok problemi çözeceği, beklenmedik ve ani boşamaları önleyeceği düşünülmektedir. Boşamanın şekli ve kullanılan ifadelere göre, ric'î talâk ve bâin talâk olmak üzere ikiye ayrılır. (bk. Ric'î Talak; Bâin Talak)

RİC'Î TALÂK

Fıkıhta geçen boşama türlerinden birisi olup, erkeğe, yeni bir nikâha ihtiyaç olmadan tek taraflı irade beyanı ile boşadığı eşine dönebilme imkânı veren talâktır. Bir boşanmanın ric'î talâk olabilmesi için, boşanmanın zifaftan sonra meydana gelmesi, şiddet veya mübalağa ifade etmeyen bir tarzda yapılmış olması, ayrıca bu talâkın üçüncü boşanma olmaması gerekir.

Koca, açık bir beyanla eşine geri döndüğünü söylemek suretiyle boşadığı eşine dönebileceği gibi, bir beyanda bulunmaksızın fiilen evlilik hayatına da dönebilir. Bu dönüşün, kadının iddeti içerisinde olması gerekir.

Ric'î talâkta evliliğin iddetin sona ermesine kadar devam ettiği kabul edildiğinden, bu süre içinde eşlerden birisinin ölmesi halinde diğerine mirasçı olur, ayrıca müeccel (vadeli) mehirde iddetinin sonunda mehrin vadesi dolmuş olur. (İ.P.)

BÂİN TALÂK

Klasik fıkıh ıstılahında boşama türlerinden birisi olup, nikâhtan sonra zifaf olmadan meydana gelen; zifaftan sonra tarafların anlaşarak kadının eşine ödediği bir bedel karşılığında yapılan (muhalaa) veya kocanın üçüncü boşama hakkını kullanarak yapmış olduğu boşamadır. Bunun dışında kinayeli sözlerle veya şiddet ifade eden lafızlarla yapılan boşama da Hanefîlere göre bâin talâk kabul edilmiştir.

Bâin talâk ile meydana gelen ayrılığa beynûnet denmiştir. Bir veya iki bâin talak ile meydana gelen ayrılık beynûnet-i suğrâ (küçük ayrılık) olup, bu durumda eşler yeni bir nikâhla tekrar evlenebilirler. Üçüncü boşanma ile, beynûnet-i kübrâ (büyük ayrılık) meydana gelir. Bu durumda eşlerin yeniden evlenmeleri helal değildir. Ancak kadının normal şartlarda bir başkasıyla geçerli bir evlilik yapıp ölüm veya geçimsizlik nedeniyle ayrılmaları halinde ilk eşiyle evlenebilir. (İ.P.)

Günümüzde kadının ve çocukların haklarının korunması, haksızlığın ve fevri davranışların önlenmesi, aile kurumunun saygınlığının artırılabilmesi için mahkeme yoluyla boşanma sistemine geçilmiş olup tavsiyeye şayan olan da budur. (İ.P.)

Talak (Arapça: الطلاق‎) Erkeğin boşanma hakkı anlamında kullanılan, evliliğin veya nikahın bitmesi anlamına gelen İslam terimi. Talak kuralları, büyük İslam ekolleri arasında farklılık gösterir. Bu ekoller arasında en önemli olan Sünni ve Şii müslümanların talakları birbirinden farklıdır. Sünni uygulamasında, hiçbir tanığa gerek duyulmaksızın üç talak ile nikahı sonlandırmak için erkeğe izin verilir. Şii ekol üç talakın Cahiliye Dönemine ait bir uygulama olduğunu, Muhammed tarafından yasaklandığını, Ömer tarafından tekrar getirildiğini ve bu nedenle haram olduğunu savunur.

TALÂK


Karı ? koca arasındaki evlilik bağının sona ermesi klasik fıkıh literatüründe talâk şeklinde ifade edilmiştir. Fıkıhta talâk kelimesi hem tek taraflı irade bayanıyla yapılan boşama, hem tarafların anlaşarak evlilik birliğine son vermeleri, hem de mahkeme kararıyla meydana gelen boşanma anlamlarına gelmekle birlikte, genellikle tek taraflı irade beyanı ile yapılan boşamayı ifadede kullanılır.

Eşler arası geçimsizlik bazen ileri dereceye ulaşır ve boşanma tek çare olarak görülebilir. Ancak, boşanma en son başvurulması gereken bir çaredir. Zira Hz. Peygamber, "Allâh katında en sevimsiz helâl, boşanmadır" buyurmuşlardır (Ebû Dâvûd, Talâk, 3). Kur'ân-ı Kerim'de de, boşanmadan önce evliliğin devam ettirilmesi için fedakârlıkta bulunulması, hoşnutsuzluk veya soğukluk halinde bile tarafların meselelerini konuşarak halletmeleri öğütlenmiş (Nisâ, 4/19, 34, 128); aralarındaki anlaşmazlık daha ileri safhaya gittiğinde, kadının ve erkeğin ailelerinden seçilen hakemler vasıtasıyla eşler arasındaki anlaşmazlığın giderilmesi yolu tavsiye edilmiştir (Nisâ, 4/35).

Bununla birlikte bütün anlaşma yolları kapanmış ve evlilik hayatının sürdürülmesi imkânsız hale gelmişse, boşanma en makul bir yol olarak meşru görülmüştür. Kur'ân'a göre, eşler en fazla iki defa boşanıp tekrar evlenebilirler; üçüncü defa boşanırlarsa, tekrar evlenmeleri helal olmaz. Ancak kadın, başka bir erkekle evlenip, eşinin ölümü veya geçimsizlik sebebiyle ayrılmaları halinde, önceki kocası ile evlenebilir (Bakara, 2/228-230).

Boşanan kadınların, başka bir erkekle evlenebilmeleri için belli bir süre (iddet) beklemeleri gerekir. Boşamadan sonra erkek, boşadığı karısına vadeli olan mehrini (mehr-i müeccel) ödemekle, bazı durumlarda da mut'a vermekle yükümlüdür. Ayrıca erkeğin belli bir süre nafaka borcu gibi bir takım hak ve sorumlulukları da bulunmaktadır.

Kur'ân'da boşamada iki şahit bulundurulmasından söz edilir (Talâk, 65/2). Ancak bu âyette yer alan ifade, fakihlerin çoğunluğu tarafından mendub olarak kabul edilmiş, bazı fakihler de bunu dinen uyulması gerekli bir emir (vâcip) olarak anlamışlardır. Emir olarak kabul edilmesi halinde birçok problemi çözeceği, beklenmedik ve ani boşamaları önleyeceği düşünülmektedir. Boşamanın şekli ve kullanılan ifadelere göre, ric'î talâk ve bâin talâk olmak üzere ikiye ayrılır. (bk. Ric'î Talak; Bâin Talak)

Günümüzde kadının ve çocukların haklarının korunması, haksızlığın ve fevri davranışların önlenmesi, aile kurumunun saygınlığının artırılabilmesi için mahkeme yoluyla boşanma sistemine geçilmiş olup tavsiyeye şayan olan da budur. (İ.P.)

HÜLLE

Sözlükte "helâl kılma" anlamına gelen halle fiilinden türetilen hülle kavramı, üç talakla boşanan bir kadının ayrıldığı kocasına dönebilmesi amacıyla bir başka erkekle evlenmesi anlamına gelmektedir. Bu işlem tahlîl veya tahlîl-i şer'î tabirleriyle de ifade edilmektedir.

İslâm dini boşama suretiyle kadınlara zarar vermeyi yasaklamış ve buna yol açan sonsuz sayıdaki boşama hakkını da sınırlandırmıştır. Kur'ân'da "Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. (...) Eğer tekrar (üçüncü defa) boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onunla evlenmesi kendisine helâl olmaz. Eğer bu kişi de onu boşarsa ve her ikisi de Allah'ın sınırlarını muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde sakınca yoktur. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah bunları bilmek, öğrenmek isteyenler için açıklar." buyurulmaktadır (Bakara, 2/229, 230).

Üç talakla boşanan eşlerin tekrar evlenebilmeleri için boşanan kadının başka biriyle evlenmesi ve bu evliliğin hilesiz, muvazaasız, sahih bir şekilde ve evlilik amacına uygun olarak yapılması ve zifafın gerçekleşmesi gerekir. Hz. Peygamber, ikinci eşiyle zifaf olmadan birinci eşiyle evlenmesinin helal olmadığını belirtmiştir (Buhârî, Talâk, 4; Ebû Dâvûd, Talâk, 49).

İlk eş ile evlenmeyi helal kılmak için yapılan ve hülle adı verilen hileli evlilik, İslâm ilkelerine, kadının hakkını ve itibarını korumak amacıyla boşamanın üç ile sınırlandırılmasına ters düşmektedir. Bu yüzden Hz. Peygamber, hülle yapan ve yaptıran erkeği Allâh'ın lânetine uğramış kişiler olarak ilan etmiş (Ebû Dâvûd, Nikâh, 15; İbn Mâce, Nikâh, 33), hülle yapan erkeği kiralık teke olarak aşağılamıştır (İbn Mâce, Nikâh, 33). Ashab-ı kiram da hüllenin helal olmadığını belirtmiştir. İslâm mezhepleri, hülle şartıyla yapılan evliliğin haram olduğunu kabul etmişler; Hanefîlerden İmam Ebû Yusuf ve Muhammed ile İmam Şafiî bu nikâhın ilk koca ile evlenmeyi helal kılmayacağını, İmam Malik ve Ahmed ibn Hanbel de, hülle şartıyla yapılan evliliğin fasit olduğunu söylemişlerdir.

Ancak, üç talak ile eşinden ayrılan kadın, hilesiz, muvazaasız, sahih bir şekilde ve evlilik amacına uygun olarak başka bir eşle evlenir ve ölüm veya geçimsizlik nedeniyle ayrılık meydana gelirse, ilk eşle evlenmesi helal olur. (İ.P.)

Advertisement