Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok Etiket: 2017 kaynak düzenleyici |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
+ | {{Canan Yurdu}} |
||
− | |||
{| border="1,5" |
{| border="1,5" |
07.33, 26 Temmuz 2021 tarihindeki hâli
Şiir Metni | Güncel Türkçesi | İngilizce Tercüme | Osmanlıca |
Eyvâh ıssız diyâr-ı dilber...Her hatvesi bir mezâr-ı muğber! | Eyvah! ıssız sevgili diyar ...Her adımı bir kırgın mezar! |
Alas! Our love’s homeland is deserted… Everywhere he set foot became red-hot grave! |
örnek osmanlıca مقدمة |
Uçmuş da bakındığım terâne,Kalmış sessiz bir âşiyâne. | Uçmuş da bakındığım sesler Sessiz bir yuva halinde kalmış. |
The harmony inside him has fled, Not a voice has been left in the home. |
örnek osmanlıca مقدمة |
Yer yer medfun durur emeller...Gûyâ ki kıyâm-ı haşri bekler! | Yer yer gömülü durur emeller...'Güya ki haşirdeki kıyamı bekler! |
The purposes lie buried under soil… They are waiting for the Doomsday! |
örnek osmanlıca مقدمة |
Yâ Rab! Niye böyle bir yığın hâkOlmuş yatıyor o buk'a-i pâk | Ya Rab! Niye böyle bir yığın toprakOlmuş yatıyor o saha ki pak (temiz) |
Oh Lord! Why is this stack of soil, Became and lies down there clean? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Yâ Rab, ne için o lem'a nâbûd?Yâ Rab, ne için bu sâye memdûd? | Ya Rab, ne için o parıltı ortada yok?Ya Rab, ne için uzamakta bu gölge? |
Oh Lord! Why isn’t that shine is in the ground? Oh Lord! Why are the shadows are becoming longer and longer? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Yâ Rab, ne demek harîm-i cânan,Üstünde bu perde perde hicran? | Ya Rab, ne demek canların harimi,Üstünde bu perde perde hicran? |
Oh Lord! Why is this curtain of seperation Is above the love’s home? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Lâkin görünen kimin hayâli?Cânan gibi tıpkı yâl ü bâli... | Fakat görünen kimin hayalidir?
Endamı tıpkı sevgilim gibidir |
But whose image is that being seen? Its shape is my love’s? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Keysû-yi siyâh-ı târumârı,Altında cebîn-i lem'a-dârı, | Dağınık siyah saçları'
Altında parıldayan alnı, |
Her scattered black hair, Under that, shining forehead, |
örnek osmanlıca مقدمة |
Zulmetler içinde subh-i mahmûr;Yâ gözbebeğinde nazra-i nûr; | Mahmur bir sabah gibidir karanlıklar içinde.
Ya da nurlu bir bakıştır gözbebeğinde |
Just like a beatiful morning, in tha black. Or a holy look, in her pupil, |
örnek osmanlıca مقدمة |
Yâ ebr-i bahâr içinde cevvâlBârân şeklinde dürr-i seyyâl; | Yahut da hareketli bahar bulutundan düşen,Bir inci tanesidir yağmur şeklinde. |
Or from a moving, spring cloud A pearl, in the shape of a raindrop, |
örnek osmanlıca مقدمة |
Yâ sînede her zaman coşan yâd,Yâ kayd-ı bedende rûh-i âzâd. | Yine o, yüreğimde her an coşan bir hatırayı,Ya da beden bağında hür olan ruhu andırmakta. |
Again the memory, which riots in my head, Or the soul, which is free inside the body |
örnek osmanlıca مقدمة |
Ey tayf-ı nigeh-fırîbi yârinOlmaz mı bir ân için karârın? | Ey sevgilinin gözleri aldatan hayali.
Bir an için bile olsa karar kılmaz mısın? |
The love’s shape which tricks to the eye, Why aren’t you considering just for one time? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Heyhât, serâb-ı şavka döndün...Karşımda parıldamanla söndün! | Yazık, bir sevgi serabına döndün...''''Karşımda parıldamanla söndün! |
Woe to me, you became an image You shone and fade in front of me. |
örnek osmanlıca مقدمة |
Kimden sorayım ki nerde dilber?Makber gibi samt içinde her yer. | Kimden sorayım ki nerde dilber?
Mezar gibi sessizlik içinde her yer. |
Who am I to ask where you are? Everywhere is in the silence of a graveyard. |
örnek osmanlıca مقدمة |
Cânan! Cânan!.. dedim, arandım...
Bir aks-i nidâ dedikçe, yandım!. |
Sevgili! Sevgili! dedim, arandım..."Ünleyişime bir yankı dedikçe, yandım! |
I said “My love! My love!” and stalked around. I burned with the wanting of an answer to my voice. |
örnek osmanlıca مقدمة |
Yâ Rab, neye hem sağır, hem ebkem,Dağlar, dereler, bütün şu âlem? | Ya Rab, niye hem sağır hem dilsiz,'Dağlar, dereler, bütün şu âlem? |
Why is my God, why are the Rivers hills are deaf, toungeless? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Ey sevdiğimin sevimli yurdu,
Hâlin, bana şimdi pek dokundu! |
Ey sevdiğimin sevimli yurdu,Hâlin bana şimdi pek dokundu! |
My love’s lovely homeland, Your situation is really sad! |
örnek osmanlıca مقدمة |
Aç sîneni; yâd-ı nükhetindenBir şemmeye kâilim bugün ben. | 'Aç göğsünü, sendeki kokunun eserinden'Bir parçaya bile razıyım bugün ben. |
Open up your chest, I just want to smeel a bit of yours |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bir vakt o şemîm-i nâz-perverTâ subha kadar yanımda bekler, | Bir zaman o nazlı güzeli hatırlatan kokuTâ sabaha kadar yanımda bekler, |
That smell, which reminds me the beatiful love, Waits upon my bed to the morning, |
örnek osmanlıca مقدمة |
- Ümmîde verip bekâ sabûhu-Sermest-i safâ ederdi rûhu. | -Ümitlerime beka şarabı sunup-
Safasından sarhoş ederdi ruhu. |
-It serves the wine of eternity to my hopes- And makes the soul drunk |
örnek osmanlıca مقدمة |
Heyhât o nesîm-i sâf şimdiNâzan, nâzan semâya gitti. | Yazık o saf bahar rüzgârı şimdiNazlı nazlı göklere gitti. |
It's a pity that spring wind is now, Raised to the heavens, |
örnek osmanlıca مقدمة |
Ey lâne-i târumâr söyle,Cânan sana artık inmiyor mu? | Ey dağılmış yuva söyle, 'Sevgili sana artık inmiyor mu? |
Tell me, broken home, Doesn’t the beatiful love come to you now? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Ey mâtem-i pâyidâr söyle,Sâhandaki nevha dinmiyor mu? | Ey sonsuz matem söyle,Çevrendeki feryat dinmiyor mu? |
Tell me, the eternal sorrow, Doesn’t the scream around you stop? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Ey ebr-i semâ-güzîn-i seyyâr,Yâdında mıdır o nazlı reftâr? | Ey gökyüzünde seyredip giden bulut,
Hatırında mıdır onun nazlı yürüyüşü? |
Hey! Moving cloud in the sky, Do you remember her coy walking ? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Ey darbe-i bâda karşı, ra'şân,İnşâd-ı enîn eden nihâlân! | Ey rüzgârın darbesi karşısında inleyip,Titreyerek şiir okuyan fidanlar! |
Saplings, mourning under the wind And reading poetries with a shake, |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bir şi'r-i revân olup da cânan,Geçmez mi bu gölgeden hırâmân? | Akıp giden bir şîir olup sevgili,Salınarak bu gölgelerden geçmez mi? |
Doesn’t my love pass there In the shape of a poetry? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Ey dilber-i mihriban, zuhûr et!Ömrüm gibi ansızın mürur et! | Ey şefkatli sevgili ne olur bir görün!Ömrün gibi geçip git ansızın! |
My kind love please, just for one time show me yourself! Just pass for a moment, like your life! |
örnek osmanlıca مقدمة |
Ya kalb-i fezaya bir hutur et:Afakımı lem'a lem'a nur et. | Yahut da fezanın derinliklerinde kendini bir göster de,Ufuklarımı parıl parıl aydınlat. |
Or show yourself in the deep places of the space, Enlighten my world with your existance! |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bin nevha-i can içimde pür-cûş,Geldim bu garib yurda, medhûş. | Yürekten kopan binlerce matemli feryat içimde coşarak,Dehşete düşmüş bir halde geldim bu ıssız yurda. |
With thousands of mourning screams rioting inside of me, I have come here terrificly, |
örnek osmanlıca مقدمة |
Feryâdımı yok mu eyliyen gûş?Yâ Rab, bu nasıl cihân-ıhâmûş: | Feryadıma yok mu bir kulak verecek?
Ya Rab, bu nasıl suskun bir dünya? |
Is there no one to hear me? Oh Lord! How silent is this World? |
örnek osmanlıca مقدمة |
Bir "yok!" diyecek sadâ da yokmuş!. | " Yok!" diyecek bir ses bile yokmuş! | There isn’t a voice even to say “no!”… | örnek osmanlıca مقدمة |