Cem - Cem' - Cumu' - Cemaat - Cemevi - Cem evi - Cami - Mecmua | |
---|---|
Müştaklar | - Cem' - Cumu' - Cemaat - Cemevi - Cem evi - Cami - Mecmua Ceman - İçtima - Cemi'yet - Dernek - |
Çoğulu (Cem'i) | Cümu' |
Birleşik isimler | Ehl-i sünnet ve cemaat - Aleyküm bil cemaah - Cem olma - Cem olmak - Camide cem olma - Tekkede cem olma - Cemevinde cem olma (Bektaşi tekkeleri Vaka-i Hayriye ile seddolununca Bektaşi tekkesinde cem olamayan dervişler önce dedebabanın evinde sonra da ortak mekan cemevinde cem olurlar. Cemevi ibadet hane mi. tekkeler ne kadar ibadethane ise cemevleri de o kadar ibadethanedir.) |
Hurma | Cem' (C.: Cümu) Hurmanın iyi olmayanı. Farklı şeyleri bir yere getirmek mânasına mastar. |
Tasavvuf | Bütün eşyayı Cenab-ı Hak ile görerek kendi havl ve kuvvetinden teberri etmek. gruop13=Cam-ı cem |
Cam-ı cem - Cem Sultan; oğlu Oğuzhan, Kardeşi Beyazıd II - oğlu Korkut | |
Cami | Cami - Cami' - Camii |
Cemaat | Azlık anlamı olarak cemaat için isim olur. Ehl-i sünnet ve cemaat - Aleyküm bil cemaah - |
Cem olmak | Cem olma - Cem olmak - Camide cem olma - Tekkede cem olma Yeniçeri ocaklarının piri Hacı Bektaş ve tarikatlarıda bektaşilik olduğundan bektaşi tarikatı müntesipleri Tekke'de Cem olurlardı. Diğer tarikatların Tekke'de Cem olmaları gibi. Cemevinde cem olma (Osmanlı'da Yeniçeri ordusu Bektaşi idi. Yeniçeri ocağı kaldırılınca beraberinde Bektaşi tarikatı'na bağlı Bektaşi tekkeleride seddedilmiştir. Devlet Yeniçeri'ye dönüş olmasın diye her kahve de bektaşi fıkraları üretmiş ve Bektaşilere karşı PH uygulaması yapmıştır. Bektaşiler de tarikatlarının tekkeleri kapatılınca tekkede Cem olamayınca bu sefer cemevlerinde cem olmaya başlamışlardır. Atatürk'de diğer tarikat tekkelerini seddetmiştir. bu sefer de sünni tarikatlar evlerde Cem olmaya başlamışlardır. ) |
Cemevi | Cemevi - Cem evinde cem olma - Cemevinde taziye |
Cemiyet | جمعيت Cemiyet - Cemiyyet - Cem'ıyyet (Toplum - Soceity) Cemaat (Topluluk - Community) - Cemiyetçilik Trabzonlular özellikle de Sürmeneliler çok cemiyetçidirler. Politika ve derneklerde genellikle onlar bulunur. Mesela Kızılay derneği cemiyetçi oldukları için onların elindedir. |
Karıştırma | Cemiyet ile cemaat farkı - Socaity ile comunnity farkı |
Mecmua | Mecmua - Dergi- |
Örgütler | Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi - Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi |
7/49 Ya Rabbi cemimiz fayda vermedi. http://www.dernekler.gov.tr |
Sözlük anlamı[]
Cumhur[]
- Halk topluluğu. Hey'et, takım. Aynı kararı veya hükmü kabul edenler.
- Âlimlerin çoğu, ekseriyeti.
- Seçimle idare edilen devlet.
- Bir yere toplanmış kum, toprak.
- Cemaat Topluluk. Bir yere toplanmış insanlar. Takım, bölük.
- Fık : Bir imama uyup namaz kılan müslümanların heyeti. Bir mezhebe tâbi bir heyet teşkil eden ahali.
Aralarındaki münasebetleri din, örf ve âdetlere göre tanzim eden, akrabalık, komşuluk, hemşehrilik gibi rabıtalarla birbirine bağlı insan topluluğu.
CEMAAT[]
- Sözlükte "insan topluluğu" a
- Dinî bir terim olarak, ashap, müçtehit imamlar veya her devirdeki Müslümanların büyük çoğunluğu anlamlarına gelen ve Ehl-i sünnet için kullanılan bir tabirdir.
- Ayrıca, Müslümanların din kardeşliği esasına dayalı olarak gerçekleştirdikleri ve katılmak zorunda oldukları birlik, beraberlik anlamında da kullanılmaktadır. (bk. Tefrika)
Fıkıh'da cemaat[]
Fıkıh terimi olarak ise, namazda imama uyanlar; namazı imamla birlikte kılan topluluk manasına gelmektedir. Cemaatle namaz kılma, Hz. Peygamber devrinden itibaren teşvik edilmiş ve İslâm'ın şiarından sayılmıştır. Hatta bazı ibadetler için cemaat şart koşulmuştur. Hz. Peygamber cemaatle namazı teşvik etmek maksadıyla, cemaatle kılınan namazın, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletli olduğunu belirtmiştir (Buharî, Sahih, Ezan, 30; Müslim, Mesâcid, 42).
Cemaatle kılınan namazlar esas itibariyle farz namazlardır. Günlük beş vakit kılınan farz namazların cemaatle kılınması sünnet-i müekkededir. Ancak, tek başına da kılınabilir. Cuma ve bayram namazları cemaatle kılınır; tek başına kılınamaz. Terâvîh namazı dışındaki sünnet ve nafile namazlar cemaatle kılınmaz. Terâvîh namazı ise, tek başına kılınabileceği gibi cemaatle de kılınabilir. Vacip olan vitir namazı, sadece Ramazan ayında cemaatle kılınabilir.
Hz. Peygamber, müezzin kâmet getirmeye başlayınca veya farz namaza durulunca başka namaz kılınmayacağını bildirmektedir (Buharî, Ezan, 38; Müslim, Müsâfirîn, 63-64). Buna göre, camiye gelen kimse, farz namazın kılınmaya başlanmış olması halinde, vaktin sünneti de olsa nafile namaza durmaması gerekir. Sünnete başladıktan sonra cemaatin farza durması halinde, iki rekat tamamlanınca selam vererek imama uyar. (İ.P.)
Çoğunluk, ekseriyet, umumî olan vb. anlamlarına gelen bu terim; genellikle İslâm bilginlerinin büyük bir çoğunluğunu ve genel temayülünü yansıtmak için, cumhûr-i ulemâ terimi şeklinde kullanılır. (İ.U.)
Cemaat veya Cemaât, Arapça "topluluk" demektir. İslam'da, ibadet etmek için bir araya gelen topluluk anlamında kullanılır.
Sünnet'e göre, Cemâatle kılınan namaza, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi kat fazla sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî)
Ayrıca, sürekli birlikte ibadet eden, aynı tarikata mensup, benzer dini inanışlara sahip topluluklara da cemaat denir.
Bir baska anlami ise insan kalabalığı, toplulukdur. Ayni zamanda cemaat akıllı bir birlikteliktir, sadece fiziki bedenlerin degil,şahsiyetlerin oluşturduğu sosyal dokulardır.
Cemaat kelimesi daha çok aynı duyguyla hareket etmek için bir arada bulunan kişilerin oluşturduğu toplumsal birlikteliktir.Cemiyet kelimesi de ilk önce zihinde benzer bir anlam uyandırsa da her iki sözcük arasında belirgin farklar vardır.Cemaate mensup kişiler arsında yoğun bir bağ vardır.Bu bağ manevi duygulardan ibarettir.Cemaat ilişkilerinde 'Ben' düşüncesinden öte 'Biz' düşüncesi hakimdir.Kişiler maddi çıkar gözetmeksizin birlikte olur, duygu ve düşüncelerini paylaşır ve bir biriyle kaynaşırlar.Oysa cemiyette ilişkilerde manevi yön çok zayıf olmakla birlikte belki de hiç yoktur.Cemiyete mensup kişiler 'Ben' duygusuyla hareket ederler ki bu durum cemaatle aralarında olan en belirgin farktır.
21.yy çağı olan günümüzde durumlar biraz farklılaşmıştır.Cemaat kelimesi daha çok tarikatlar içinde kullanılmaktadır.Dış kuvvetler toplulukları kontrol etmenin en kolay yolunu cemaatleşme oldugunu bildikleri için cemaatlere gizliden destek vermekte ve saf din duyguları olan halklar baskalastırılmakta farkına bile varılmadan kullanılmaktadırlar.Halkın bazı kesimleri tarafından tarikatların dış kuvvetler tarafından desteklendiği düşüncesi hakimdir.Bu nedenle cemaat ve tarikat kelimelerine pek sıcak bakılmamaktadır.Çünkü cemaatlerin bir lideri vardır ve o lideri kontrol eden kişi tüm cemaati yani bütün topluluğu kontrol eder buda istenmeyen sonuçlar doğurmaktadır.Bu gün yaşanmış,yaşanılan ve verelilebilecek olan en büyük gerçek örnek cemaatlerin en çok görüldüğü arap coğrafyasıdır.Buradaki halkın durumu ortadadır.İnsanlar cemaat adlı topluluklarda islam dininin gereklerini yerine getirirken belirgin bir şekilde cehalete götürülmüştür.Cemaatler fayda sağlamaktan çok zarar verir olmus insanların ilerlemesini durdurmuştur.Adalet sistemleri çökmüş teknolojide geri kalmışlardır.Bu durumda kendi dinlerinden bile olmayan başka ülkerlerin sömürgesi haline gelmelerini sağlamıştır.Aynı zamanda bazı cemaatlerin din duygularının altında farklı işler yapmaları halkta cemaate karşı soğukluk getirmiştir.İşte bu nedenlerden cemaat olayının ne denli gerek olduğu bir kez daha tartışma konusu olmaktadır.
Şablon:İslam-taslak
ar:جماعة مشتركة
cs:Komunita
de:Gemeinschaft
el:Κοινότητα
en:Community
es:Comunidad
fi:Eliöyhteisö
fr:Communauté
hu:Közösség
it:Comunità
ja:共同体
nl:Samenleving
nn:Gemeinschaft
no:Gemeinschaft
pl:Zrzeszenie
simple:Community
ta:குமுகம்
[]
Zarf[]
- [1] Toplu olarak, hepsi birden, cumhur cemaat
- [1] (Arapça)
- Türk Dil Kurumu: "Cemaat"
[]
Ad[]
cemaat