Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Cin Suresi/WP, Cin Suresi/VP
Nuh Suresi Cin Suresi Müzzemmil Suresi
2010 Kur'an Yılında Mersin Yenişehir Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Dünyanın En Kapsamlı Kur'an Portali Projesidir.
Disambig Bakınız: Cin suresi/MEAL, Cin suresi/VİDEO, Cin suresi/TEFSİR, Cin suresi/TEZHİB, Cin suresi/HAT, Cin suresi/FAZİLETİ, Cin suresi/HİKMETLERİ, Cin suresi/, Cin suresi/KERAMETLERİ, Cin suresi/AUDİO, Cin suresi/HADİSLER, Cin suresi/Elmalı orijinali, Cin suresi/Transkriptleri, Cin Suresi/NAKİLLER, Cin Suresi/Elmalılı Tefsiri


Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Japonca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
72/0
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا
Deki vahy olundu bana hakıkat bir takım cinnin dinleyip de şöyle dedikleri: inan olsun biz acâib bir Kur'an dinledik
言え,「わたしにこう啓示された。一団のジンが(クルアーンを)聞いて言った。『わたしたちは,本当に驚くべき読誦を聞いた。
Say (O Muhammad): It is revealed unto me that a company of the Jinn gave ear, and they said: Lo! it is a marvellous Qur’an,
يَهْدِي إِلَى الرُّشْدِ فَآمَنَّا بِهِ ۖ وَلَنْ نُشْرِكَ بِرَبِّنَا أَحَدًا
Rüşde irdiriyor, biz de ona iyman eyledik, rabbımıza hiç kimseyi şerik koşmıyacağız
正しい道への導きである。だからわたしたちは信仰し,主に何ものをも配さない。
Which guideth unto righteousness, so we believe in it and we ascribe unto our Lord no partner.
وَأَنَّهُ تَعَالَىٰ جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَدًا
Ve doğrusu o rabbımızın şanı çok yüksek, ne bir arkadaş edinmiş ne de bir veled
尊厳にしていと高き主の御威光よ,かれは妻を娶らず,子も持たれない。
And (we believe) that He, exalted be the glory of our Lord! hath taken neither wife nor son,
وَأَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللَّهِ شَطَطًا
Ve doğrusu bizim sefiyh, Allaha karşı saçma söylüyormuş
わたしたちの中の愚かな者が,アッラーに対し途方もない嘘を話していた。
And that the foolish one among us used to speak concerning Allah an atrocious lie.
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَنْ لَنْ تَقُولَ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا
Ve doğrusu biz, İns ü Cinn Allaha karşı asla yalan söylemez sanmışız
しかしわたしたちは,人間もジンも,アッラーに就いて嘘を言うべきではないと考えていた。
And lo! we had supposed that humankind and jinn would not speak a lie concerning Allah
وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا
Ve doğrusu İnsten ba'zî rical Cinden ba'zî ricale sığınıyorlardı da onların istiylâlarını artırıyorlardı
本当に或る種の人間は,ジンの或る者に祢護を求める。しかしそれは,かれらの愚劣を助長した。
And indeed (O Muhammad) individuals of humankind used to invoke the protection of individuals of the jinn so that they increased them in revolt (against Allah);
وَأَنَّهُمْ ظَنُّوا كَمَا ظَنَنْتُمْ أَنْ لَنْ يَبْعَثَ اللَّهُ أَحَدًا
Ve doğrusu onlar sizin zann ettiğiniz gibi zann etmişlerdi ki: Allah ebedâ hiç bir kimseyi ba's etmiyecek
かれらもあなたがたが考えたように,アッラーは,何者も甦らされないだろうと考えていた。
And indeed they supposed, even as ye suppose, that Allah would not raise anyone (from the dead)
وَأَنَّا لَمَسْنَا السَّمَاءَ فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَسًا شَدِيدًا وَشُهُبًا
Ve doğrusu biz o Semayı yokladık da onu öyle bulduk ki şiddetli muhafızlar ve şihablarla doldurulmuş
わたしたちは,天(の秘密)に触れようとしたが,これは強い護衛の燃え輝く星(流星)で一杯であることが分った。
And (the Jinn who had listened to the Qur’an said): We had sought the heaven but had found it filled with strong warders and meteors.
وَأَنَّا كُنَّا نَقْعُدُ مِنْهَا مَقَاعِدَ لِلسَّمْعِ ۖ فَمَنْ يَسْتَمِعِ الْآنَ يَجِدْ لَهُ شِهَابًا رَصَدًا
Ve doğrusu biz ondan dinlemek için ba'zî mevkı'lere otururduk, fakat şimdi her kim dinliyecek olursa onun için gözeten bir şihab buluyor
わたしたちは(盗・)聞くためにそこに坐っていた。だが聞き耳を立てる者には,警戒している燃え輝く星(流星)が待ち構えている。
And we used to sit on places (high) therein to listen. But he who listened now findeth a flame in wait for him;
وَأَنَّا لَا نَدْرِي أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَنْ فِي الْأَرْضِ أَمْ أَرَادَ بِهِمْ رَبُّهُمْ رَشَدًا
Ve doğrusu biz bilmeyiz o Arzdaki kimselere bir şer mi irade edilmiştir, yoksa rabları onlara bir hayır mı murad etmiştir
わたしたちは,主が地上の者に対して悪を望まれているのか,または,かれらを正しい道に,導くことを望まれているのか知らなかった。
And we know not whether harm is boded unto all who are in the earth, or whether their Lord intendeth guidance for them.
وَأَنَّا مِنَّا الصَّالِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذَٰلِكَ ۖ كُنَّا طَرَائِقَ قِدَدًا
Ve doğrusu bizler: bizlerden salih olanlar da var, olmıyanlar da var dilim dilim tarikatler olmuşuz
わたしたちの中には,正しい者もいるが,そうではない者もいて,様々な道に従っている。
And among us there are righteous folk and among us there are far from that. We are sects having different rules.
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَنْ لَنْ نُعْجِزَ اللَّهَ فِي الْأَرْضِ وَلَنْ نُعْجِزَهُ هَرَبًا
Ve doğrusu biz anladık ki Allahı Arzda acze düşürmemize ihtimal yok, kaçmakla da onu asla âciz bırakamayız
だがわたしたちは,地上においてアッラーを出し抜くことは出来ないし,また逃避して,かれを失敗させることも出来ないと思っている。
And we know that we cannot escape from Allah in the earth, nor can we escape by flight.
وَأَنَّا لَمَّا سَمِعْنَا الْهُدَىٰ آمَنَّا بِهِ ۖ فَمَنْ يُؤْمِنْ بِرَبِّهِ فَلَا يَخَافُ بَخْسًا وَلَا رَهَقًا
Ve doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iyman ettik, her kim o rabbına iyman ederse artık ne hakkı yenmek ne de istiylâ olunmak korkusu kalmaz
わたしたちは導きを聴いて,直ぐそれを信仰した。そして主を信じる者には,恐れもなく,損うこともなく,また不正にあうこともない。
And when we heard the guidance, we believed therein, and whoso believeth in his Lord, he feareth neither loss nor oppression.
وَأَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَ ۖ فَمَنْ أَسْلَمَ فَأُولَٰئِكَ تَحَرَّوْا رَشَدًا
Ve doğrusu bizler: bizlerden müslimler de var, haksızlar da var, müslim olanlar, işte onlar rüşd-ü savabı arıyanlardır
わたしたちの中には,(アッラーに)服従,帰依する者もあり,また正道から逸れる者もいる。服従,帰依した者は正しい道に志向を定める。
And there are among us some who have surrendered (to Allah) and there are among us some who are unjust. And whoso hath surrendered to Allah, such have taken the right path purposefully.
وَأَمَّا الْقَاسِطُونَ فَكَانُوا لِجَهَنَّمَ حَطَبًا
Amma haksızlar Cehenneme odun olmuşlardır
だが正道から逸れる者は火獄の薪となろう。』と。」
And as for those who are unjust, they are firewood for hell.
وَأَنْ لَوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّرِيقَةِ لَأَسْقَيْنَاهُمْ مَاءً غَدَقًا
Ve hakıkat o tarikat üzere istikametle gitselerdi elbette kendilerini bol bir su ile suvarırdık
もしかれらが(正しい)道を守るならば,われは必ず豊かな雨(凡ての恩恵)をかれらに恵む。
If they (the idolaters) tread the right path, We shall give them to drink of water in abundance
لِنَفْتِنَهُمْ فِيهِ ۚ وَمَنْ يُعْرِضْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّهِ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًا
Ki onları onun içinde imtihan edelim, her kim de rabbının zikrinden yüz çevirirse o onu gittikçe yükselen bir azâba sokar
われはそれによってかれらを試・よう。だが主を念うことから逸れる者は,厳しい懲罰に追いたてられることになる。
That We may test them thereby, and whoso turneth away from the remembrance of his Lord; He will thrust him into ever growing torment.
وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا
Ve hakıkat mescidler hep Allah içindir, o halde Allahın yanında başka birine duâ etmeyin
本当にマスジドは(凡て)アッラーの有である。それでアッラーと同位に配して他の者に祈ってはならない。
And the places of worship are only for Allah, so pray not unto anyone along with Allah.
وَأَنَّهُ لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللَّهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَدًا
Ve filhakıka o Allahın kulu kalkmış ona duâ ederken üzerine keçeleneyazdılar
アッラーのしもべ(ムハンマド)が,かれに祈るために立った時,かれら(マッカの多神教徒)はどっと押し寄せんばかりに,かれを取り巻いた。
And when the slave of Allah stood up in prayer to Him, they crowded on him, almost stifling.'
قُلْ إِنَّمَا أَدْعُو رَبِّي وَلَا أُشْرِكُ بِهِ أَحَدًا
De ki ben ancak rabbıma duâ ederim ve ona hiç bir şerik koşmam
言ってやるがいい。「わたしは,一途にわが主に祈り,何もかれと同位に配さない。」
Say (unto them, O Muhammad): I pray unto Allah only, and ascribe unto Him no partner.
قُلْ إِنِّي لَا أَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا رَشَدًا
De ki haberiniz olsun ben size kendiliğimden ne bir zarar, ne de bir irşad yapamam
言ってやるがいい。「わたしには,あなたがたを害したり,益したりする力はないのである。」
Say: Lo! I control not hurt nor benefit for you.
قُلْ إِنِّي لَنْ يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا
De ki Allahdan beni kimse kurtaramaz ve ben ondan başka bir sığınacak bulamam
言ってやるがいい。「誰もアッラーからわたしを守り切ることは出来ないし,またかれの外に,避難所を見い出すことも出来ない。
Say: Lo! none can protect me from Allah, nor can I find any refuge beside Him
إِلَّا بَلَاغًا مِنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ ۚ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
Ancak Allahdan ve risalâtından bir tebliğ yapabilirim, her kim de Allaha ve Resulüne ısyan ederse muhakakki ona Cehennem ateşi var, içinde ebedâ kalmak üzere onlar
(わたしは)只アッラーからの御告げを,宣べ伝えるに過ぎない。それでアッラーとその使徒に従わない者,かれらには地獄の火があり,永遠にその中に住むであろう。」
(Mine is) but conveyance (of the truth) from Allah, and His messages; and whoso disobeyeth Allah and His messenger, lo! his is fire of hell, wherein such dwell forever.
حَتَّىٰ إِذَا رَأَوْا مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ أَضْعَفُ نَاصِرًا وَأَقَلُّ عَدَدًا
Nihayet o va'dolundukları şey'i gördükleri vakıt artık bileceklerdirki yardımcısı en zaıyf ve sayıca en aza olan kimmiş?
かれらは,約束されたことを見る時になって,助力において誰が最も頼りにならないか,数においても誰が最も頼りにならないかを知るであろう。
Till (the day) when they shall behold that which they are promised (they may doubt); but then they will know for certain) who is weaker in allies and less in multitude.
قُلْ إِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ مَا تُوعَدُونَ أَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبِّي أَمَدًا
De ki: dirayet ile bilmem: yakınmı o size va'dolunan? Yoksa Rabbım onun için bir uzun gayemi yapar?
言ってやるがいい。「わたしは,あなたがたに約束されたことが近付いているのか,それともアッラーがもう少し期間を蝕けられたのかを知らない。
Say (O Muhammad, unto the disbelievers): I know not whether that which ye are promised is nigh, or if my Lord hath set a distant term for it.
عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَىٰ غَيْبِهِ أَحَدًا
O bütün gaybi bilir, fakat gaybına kimseyi ap açık agâh etmez
かれ(だけ)が幽玄界を知っておられ,その秘密を誰にも漏されはしない。
(He is) the knower of the Unseen, and He revealeth unto none His secret,
إِلَّا مَنِ ارْتَضَىٰ مِنْ رَسُولٍ فَإِنَّهُ يَسْلُكُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ رَصَدًا
İhtiyar buyurduğu bir Resulden başka, çünkü onun önünden ve ardından râsıdler dizer
かれの御気に召した使徒以外には。それで,かれは,前からも後ろからも護衛して,(使徒を)赴かせられた。
Save unto every messenger whom he hath chosen, and then He maketh a guard to go before him and a guard behind him
لِيَعْلَمَ أَنْ قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَىٰ كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا
Bilsin diyeki onlar rablarının risaletlerini hakkıyle iriştirmişlerdir ve o onların nezdindekini ihata etmiş ve her şey'i sayısiyle ihsa buyurmuştur
それはかれらが,果して主の御告げを伝えたかどうかをかれが知られるためであり,またかれらの持つものを取り囲んで,凡てをそれぞれ計算に数え上げられるためである。
That He may know that they have indeed conveyed the messages of their Lord. He surroundeth all their doings, and He keepeth count of all things.


Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement