Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Cum'a_Suresi_-Goldsoft_Yazılım_-_Alim_2.0

Cum'a Suresi -Goldsoft Yazılım - Alim 2.0

Cum'a Suresi -Goldsoft Yazılım - Alim 2.0

Cuma Günü Neler Yapılabilir
Bakınız


Şablon:Cumabakınız - d {{Cumabakınız}}
Cuma -
Cum'a
جمع

Cuma/Dua
Dua-yı Yevm-i Cuma
دعاء يوم الجمع
Cuma gecesi
Cuma gecesi okunacak sureler
Cuma gecesi okunacak sure ve dualar
Cuma namazı -
Cum'a namazı
Cuma namazı tek bir yerde neden kalınmalıdır?
Cuma Namazının Kılınışı
Cumalı
Cumaya erken gitmenin fazileti

Cuma hutbesi - hutbe
Cuma hutbeleri Türkiye'de başarısızlığı?
Cuma hutbesi neden cuma kıraatı olarak anlaşılır?
Cuma cemaati
Minber - Cuma vaazı - mihrap -
Cuma mescidi
Namazgah
Osmanlıda tek bir yerde cuma namazı kılınması için yapılan namazgahlar
Kaza-i Cum'a veya Kazayı Cuma (nam-ı diğer Kayılar)

62 . Cuma Suresi
Cuma Suresi/Elmalı Orijinal Dosya:62-Cuma.pdf
62/1 - 62/2 - 62/3 - 62/4 - 62/5 - 62/6 - 62/7 - 62/8 - 62/9 - 62/10 - 62/11
Cuma Namazı - Cuma Namazının Kılınışı -

Cuma Süresi/VİDEO

Cuma Suresi/Albanian Cuma Suresi/Azerice - Cuma Suresi/Bulgarca - Cuma Suresi/Bulgarian

Abdussamed_Cum'a_Suresi_Arapça_-_Meal

Abdussamed Cum'a Suresi Arapça - Meal

Abdussamed Cum'a Suresi Arapça - Meal

Ateist_Amerikalı_Profesörün_hayrete_düşüren_ilk_namazı-_Dona_kaldım,_secdeye_gidemiyordum!-2

Ateist Amerikalı Profesörün hayrete düşüren ilk namazı- Dona kaldım, secdeye gidemiyordum!-2

FB IMG 1449761776335
Bakınız

Şablon:Namazbakınız - d {{Namazbakınız}}


Namaz

Salat
Salavat
Yani namazlar Kur'an-ı Kerim de Havra demektir. Salavât
Salat-ı kıyam
Salat ayetleri. Namaz videoları. iman ile şirk ve küfür arasinda sadece NAMAZ vardır - Namazda itminan rükûdan itminan duyunca kadar kiyamda kal... /namazı tadil erkan ile kılmayanin aile efradına aciyin maişet darlığa düşmesine merhamet edin. İbrahim Nehai / İsmail Hakki Bursevi: Namazi tadil ekranla kılmayana vasılı illallah olamaz/ namazı zayi etmek- izaes salat Kum fe salli fe inneke lemtusalli lemitte haza dini muhammedi. Yahudilikte ibadette sallanmaya sal deniyor. Salat ordan geliyor. Elmalı tefsiri salat bahsi. Namaz ve rezonans - Namazı kılmamak kainatı tezyiftir - Namazı kılmayan kainatın hakkını ihlal etmiştir - İslamiyette imandan sonra en büyük hakikat namazdır
Bütün islam dünyası "salat" derken, Türkler neden "namaz" der?
BSN/Namaz Beyannamesi

Namaz hutbesi
Namaz, sefine-i dindir
Namazin bedduası Allahim sen beni hakkiyla eda edeni ... et.
Beni zayi edeni de, sen zayi et
Müslümanların perişaniyeti namazları yüzündendir
Resulullah’a soruldu:
Hangi Namaz daha faziletlidir?
KIYAMI UZUN OLAN NAMAZ
Namaza erken gitmenin fazileti
Ribat:Vakit girmeden namaza hazır olmak
Namaz, müminin ilk hesabda hesap vereceği ameldir
Namaz, dunyada terk edildiği zaman kiyamet kopacaktır
Müminlerin ahir zamanda son terk edeceği, namazdır
Namaz kılan ile kılmayan arasındaki fark

Namaz/Mevlana vecizeleri ilginç tesbitler
namazınız cisimleşecek ve kabirde arkadaşınız olacak
Namaz ve şeytanın vesvesesi
Namaz vakti
Namazın rükunları
Secde sacid
Rüku Raki'
Kıyam Kaim Kıraat Kari'

Namaz nasıl kılınır?
Abdest
Namaza niyet
İftitah tekbiri
Subhaneke
Elham
İnna A'tayna
Rüku
Subhanerabbiyelazim
Secde
Subhanerabbiyelala
Tahiyyat
Salli
Barik
Rabbena atina
Rabbenagfirli
Hz.Peygamberin namazdan çıkmadan yapılmasını emrettiği dua ve sahabenin okumayana namazı tekrar kıldırdığı dua
Selam
Kunut
Kunut duası
Esselamualeykümverahmetullah
Namaz vakitleri
Namaz vakitleri/Mersin
Namaz vakitleri/Bursa
Namazlar
Farz namazlar Sabah namazı Fecr namazı Öğle namazı Zuhr namazı İkindi namazı Asr namazı Akşam namazı Mağrib namazı Yatsı namazı İşa namazı
Kuşluk namazı
Duha namazı
Teheccüd namazı
Gece namazı
Kıyam-ül leyl

Evvabin namazı
Hacet namazı Hacet duası Hacet
Sefer namazı Tahıyyetu-l mescid namazı İstihare namazı Mirac gecesi namazı
Kaza Kaza (ilçe) Kadı Kaziye İktiza
Kaza namazı Eda namazı
Nafile namaz Sünnet namaz Kaza namazı olan nafile kılabilir mi? Kaza namazı/Hadisler Kaza namazı/Fıkıh kitapları Sahib-ül tertip Tertip sahibi
[[]]
Disambig Bakınız: salât, salâti, salāti, sälät, sälätle, sälätsez, salâte'z-zuhr, saláta, salata, salat boza


İkindi namazı kılınışı subhaneke sonrası euzu besmele var

Subhanekeden sonra euzu var

Şeytan ve namaz
Jewish_Prayer_-_الصلاة_اليهودية_-_כריעות_בשמונה_עשרה

Jewish Prayer - الصلاة اليهودية - כריעות בשמונה עשרה

Check out our new online prayerbook! [ http://torahjudaism.org/siddur.pdf ] EARLIER COMMENTS TO THE VIDEO ARE VERY INFORMATIONAL, CHECK'EM OUT. http://sagavyah.tripod.com/id4.html According to Talmudic law and the shita of Rambam (Maimonides) and his son R' Abraham. NOTE: Not EVERYTHING done in the clip is obligatory. I made this clear in the annotations. If someone is confused or mislead because he did not read, that is not my fault. READ.


TRANSLATION OF HEBREW http://sagavyah.tripod.com/id103.html#fullprayer INFORMATION ON BOWING http://sagavyah.tripod.com/id82.html#kneeling
In our days there are not many Jews who still kneel and bow during regular daily prayer. A noticable number of Orthodox Ashkenazi Jews do bow to the ground during Yom haKipurim and Rosh haShana. Most Jews are not even aware that such is the historical practice of the Jewish people to kneel and prostrate during regular daily prayer. Therefore, be prepared that if you kneel or prostrate in most synagogues, you are sure to get reactions of surprise. They may or may not be encouraging reactions. Nonetheless, so long as you are still able to concentrate properly while praying and are willing to endure the possible consequences of bowing and prostrating in public, I only encourage you to do so. It is a shame to fear men more than the Most High. How can bowing or prostrating be a sign of arrogance, especially when you know people may look upon you negatively for doing so? Rather, it is an expression of humility and submission to the Almighty. The following text of formal Jewish prayer and instruction on how it is done is according to Talmudic law as codified in the Mishneh Torah of Rambam (Maimonides). References to halakha are given in abbreviated form. For example, HT5:4 means "Hilkhoth Tefilah" chapter 5, the fourth halakha. Hilkhoth Tefilah is found in Sefer Ahavah in the Mishneh Torah: "The mention of bending-down {k'reya} in every place is on the knees.." (HT5:13) There are 5 places where one "bends-down" during this prayer (HT5:10). Each time one "bends-down," he should arch his back bending over until his backbone pokes out slightly (HT5:12). One need not bow in this manner if he is unable because it causes him pain (HT5:12). There are some additional reasons why a person may not need to fully bow, usually either because of stress of the situation or stress of the body (HT5:1). I will elaborate upon these later. The 5 places where one "bends-down" are highlighted in the text of prayer found in the link below. In the text of prayer found on that link, upon reading a word highlighted in bold letters, "bend-down" and make your body like an arch (qeshet). Afterwards, straighten back up into a standing position upon reading a word that is underlined. The content of this prayer were established by the Court established under Moses, at the time at which it was headed by Ezra, Nehemiah, Daniel, Zechariah, etc... with the exception of a few small portions that were added by a later generation of that same Great Court. This prayer is called the Amidah (standing) because the majority of it is prayed in standing position (HT5:2); It's also called the Shemoneh Esreh (eight-teen) because, though now it consists of 19 blessings, it originally consisted of 18 blessings to the Almighty When beginning any of the 3 daily prayers, start from a standing position facing toward the Temple in Israel, with feet side by side, eyes lowered, and ones right hand clasped over his left hand over his heart, with his heart turned to "Above" in fear, awe, and dread, as a servant before his master, (HT5:4). The text for the regular weekday prayer can be found HERE: http://sagavyah.tripod.com/id103.html#fullprayer http://www.torathmoshe.com http://www.mechon-mamre.org http://www.chayas.com MY SITE: http://sagavyah.tripod.com

Senai_Demirci_-_Alper_-_Fatma_Tatlı_-_Sabah_Namazı-1

Senai Demirci - Alper - Fatma Tatlı - Sabah Namazı-1

KIL BENİ EY NAMAZ 2 (SECDE) SENAİ DEMİRCİ FATMA TATLI ALPER 2015 İSTANBUL

Bakınız

Şablon:Namazduaları - d {{Namazduaları}}


Namaz - Dua

Namaz duaları
Namazın rükünleri
Namazın Vacipleri
Namazın sünnetleri
NAMAZ DUALARI - Namaz Sonrası Yapılacak Dualar
Namaz vakitleri
İstihare namazı duası

Tahiyye duası - Ettahiyyat duası

Cenaze namazı duası

Salli barik duası

Namaz tesbihatı

Abdest duaları

Şablon:Namazbakınız - Şablon:Duabakınız

Tarih: 14/10/2002

Din İşleri Yüksek Kurulu, 26.03.2002 tarihinde Kurul Başkanı Doç. Dr. Şamil DAĞCI'nın başkanlığında toplandı.

Dinî Sorulara Cevap Komisyonunca "Cuma Namazı ve Zuhr-i Ahir" konusunda hazırlanan metin Kurula takdim edildi. Konu ile ilgili Kurul üyeleri görüşlerini belirttiler. Görüşmeler sonucunda;

I. CUMA NAMAZI[]

A. Cuma Namazının Hükmü[]

Cuma namazı, farziyyeti Kitap, sünnet ve icma ile sabit olan ve hutbeyi de ihtiva eden iki rekatlı, cemaatle kılınan bir namazdır. Yüce Allah, "Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, alışverişi bırakıp hemen Allah'ı anmaya koşun. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allâh'ın lütfundan nasibinizi arayın. Allâh'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz." buyurmaktadır (Cumu'a 62/9-10). Hz. Peygamber, "Cuma namazına gitmek, ergenlik çağına ulaşmış her Müslüman'a farzdır." (Nesâî, Cumu'a, 2; Ebû Dâvûd, Taharet, 129), "Cuma namazını kılmayan birtakım kişiler, ya bundan vazgeçerler ya da Allâh kalplerini mühürler de gafillerden olurlar." (Müslim, Cumu'a, 12; Nesâî, Cumu'a, 2), "Allâh, önemsemeyerek üç Cuma'yı terk eden kişinin kalbini mühürler" (Ebû Dâvûd, Salât, 210; Nesâî, Cumu'a, 2) buyurmaktadır. Cuma namazı, Hz. Peygamber döneminden günümüze kadar bütün Müslümanlarca kılınmış ve bunun farz olduğu konusunda herhangi bir ihtilafa düşülmemiştir.


Cuma namazının hicretten önce farz kılındığına dair rivayetler bulunmakla birlikte, Hz. Peygamber ilk Cuma namazını hicret esnasında Medine yakınındaki Rânûna denilen bir vadide kıldırmıştır.


B. Cuma Namazının Rekat Sayısı[]

Cuma namazının farzı iki rekattir. Bu konuda herhangi bir ihtilaf yoktur.


Hz. Peygamber'in Cumanın farzından önce, nafile olarak bir namaz kılıp kılmadığı konusunda fıkıh bilginleri, konuyla ilgili muhtelif rivayetlerden hareketle farklı görüşler ortaya koymuşlardır:


Cuma'nın farzından önce nafile bir namaz olmadığını ileri süren fakihler bulunmaktadır. Onlara göre Hz. Peygamber, Cuma namazı için mescide gelince, namaz kılmadan doğrudan minbere çıkmıştır. Sahabenin kıldığı rivayet edilen namaz ise, sünnetle ilişkisi olmayan nafile bir namazdır (İbn Kayyım, Zâdü'l-Meâd, I/118-119). Buna karşılık Hanefî, Mâlikî ve Şâfiî bilginlerine göre, Hz. Peygamber, Cuma namazının farzından önce tahiyyetü'l-mescid dışında, nafile olarak namaz kılmıştır. Hanefîler bu namazın dört rekat olduğunu, diğerleri ise belli bir rekat sayısıyla sınırlı olmadığını belirtmişlerdir (İbn Humam, Fethu'l-Kadîr, II/39; İbn Kudâme, Muğnî, II/250; İbn Abidin, Reddü'l-Muhtar, I/452). Sahih hadis kaynaklarında Hz. Peygamber'in Cuma namazından önce nafile olarak namaz kıldığına dair bir çok rivayet bulunmaktadır (İbn Mâce, Salat, 94; Buhârî, Cumu'a, 33, 39; Ebû Dâvûd, Salât, 244).


Hz. Peygamber'in Cuma namazından sonra nafile olarak namaz kıldığı konusunda ihtilaf olmamakla birlikte, bu namazın kaç rekat olduğu konusunda görüş farklılığı bulunmaktadır. Bu namaz, Ebu Hanife'ye göre bir selamla dört, Şâfiî'ye göre iki selamla dört, Ebû Yûsuf'a göre ise dört rekatta bir selam ve iki rekatta bir selam vermek üzere toplam altı rekattır (İbn Hümâm, Fethu'l-Kadîr, II/39; Şirbînî, Muğni'l-Muhtâc, I/451). Sahih hadis kaynaklarında yer alan bazı rivayetlerde, Hz. Peygamber'in Cuma namazından sonra dört, bazı rivayetlerde ise iki rekat nafile namaz kıldığı bildirilmektedir (Ebû Dâvûd, Salât, 244; İbn Mâce, İkâmetu's-Salât, 95; Buhârî, Cumu'a, 39). İbn Teymiyye, İbn Kayyım gibi bazı alimler, konuyla ilgili çeşitli rivayetleri birlikte değerlendirerek, camide kılınırsa dört, evde kılınırsa iki rekat kılınabileceği görüşüne varmışlardır.


Zikredilen bu rivayetler, Hz. Peygamber'in Cuma namazından önce ve sonra, ismi ne olursa olsun evde ya da camide nafile namaz kıldığını göstermektedir. Bu itibarla, Cumadan önce ve sonra kılınan namazlar, Cuma namazına daha sonra yapılan bir ilave olmayıp, Hz. Peygamber'in uygulamasına dayanmaktadır.


C. Cuma Namazı ile Yükümlü Olmanın Şartları[]

Cuma namazı, akıllı, buluğ çağına erişmiş, sağlıklı, hür ve mukim Müslüman erkeklere farz kılınmıştır. Kadınlar, hürriyeti kısıtlı olanlar, yolcular ve cemaata gelemeyecek kadar mazereti olanlar Cuma namazı kılmakla yükümlü değildirler. Zira Hz. Peygamber, köle, kadın, çocuk, hasta ve yolcu dışında Cuma namazının her Müslüman'a farz olduğunu belirtmiştir (Ebû Dâvûd, Salât, 215; Beyhakî, Sünen, III/183-184, H.No: 5422, 5425, 5426; Darakutnî, Sünen, II/2, H.No: 2; İbn Ebî Şeybe, Musannef, I/446, H.No: 5148; Ebû Muhammed el-Bağavî, Mesabihu's-Sünne, I/470). Ancak Cuma namazını kılmaları halinde bu kimselerin namazları geçerli olup ayrıca öğle namazı kılmaları gerekmez.


D. Kadınların Cuma namazı kılmaları[]

Cuma namazı kılmak kadınlara farz değildir. Konuyla ilgili hadisleri ve uygulamaları göz ardı ederek, sadece Cuma namazını farz kılan ayetteki "ey iman edenler" ifadesinden hareketle kadınların Cuma ile mükellef olduklarını söylemek doğru değildir. Aksi halde, hükümlü, hasta ve diğer mazeret sahiplerinin de Cuma ile mükellef olmaları gerekir. Zira Hz. Peygamber, kadın, hasta, yolcu ve hürriyeti kısıtlı olanların Cuma namazı ile yükümlü olmadıklarını belirtmek suretiyle ayetin hükmünü tahsis etmiştir (Ebû Dâvûd, Salât, 215; Beyhakî, Sünen, III/183-184, H.No: 5422, 5425, 5426; Darakutnî, Sünen, II/2, H.No: 2; İbn Ebî Şeybe, Musannef, I/446, H.No: 5148; Ebû Muhammed el-Bağavî, Mesabihu's-Sünne, I/470).


Ayrıca, hadis ve siyer kaynaklarında, Hz. Peygamber döneminde bazı hanımların münferiden Cuma namazına katıldıklarını bildiren rivayetler bulunmakla birlikte, onların erkekler gibi yoğun bir şekilde Cuma'ya iştirak ettiklerini gösteren bir bilgi bulunmamaktadır. Asr-ı saadetten günümüze kadar da, müçtehit imamlar ve daha sonraki bilginler, bunlara dayanarak Cuma namazının kadınlara farz olmadığı konusunda ittifak etmişlerdir (Bk. İbn Rüşd, Bidayetü'l-Müctehid, I/157; İbn Kudâme, Muğnî, II/193; İbn Hazm, Muhallâ, III/259; İbn Hümam, Fethu'l-Kadîr, II/62; eş-Şirbînî, Muğni'l-Muhtâc, I/276; Yusuf el-Hûlî, Nihayetü'l-İhkâm, II/42; Sa'dî Ebû Ceyb, Mevsûatü'l-İcmâ', II/633).


Cuma namazının kadınlara farz kılınmamış olması, onlar hakkında bir mahrumiyet değil bir muafiyettir. Diledikleri takdirde, camiye gidip cemaatle Cuma namazı kılmalarında dinen bir engel yoktur.


E. Cumanın Sıhhat (Geçerlilik) Şartları[]

Fıkıh bilginleri, Cuma namazının geçerli olması için bazı şartlar ileri sürmüşlerdir. Bu şartlardan hutbe, şehir ve cemaat şartlarının Kurulumuzca değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmuştur.


1. Hutbe[]

Hutbe, Cuma ve bayram namazlarında, genel olarak, Allâh'a hamd, Rasûlüne salât ve Müslüman'lara nasihatten oluşan konuşmayı ifade eder.


Hutbe Cuma namazının geçerlilik şartlarındandır. Cuma suresinin 9. ayetindeki "Allâh'ı anma" ifadesini, Hz. Peygamber'in hutbe ile ilgili hadislerini ve uygulamalarını göz önünde bulunduran müçtehitler, hutbenin cumanın sıhhatinin şartı olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir (İbn Hümâm, Fethu'l-Kadîr, II/28; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/170-171; Şirbînî, Muğni'l-Muhtâc, I/549; Kâsânî, Bedâi'u's-Sanâ'î, II/195-198; Nevevî, Mecmû', IV/382383).


Hutbenin, Cuma vaktinde ve namazdan önce okunması gerekir. Zira Hz. Peygamber, hutbeyi Cuma namazından önce okumuştur (Ebû Dâvûd, Salât, 240; Abdürrazzâk San'anî, el-Musannef, III/222, H. No: 5413). Bu yüzden bütün fıkıh bilginleri hutbenin namazdan önce okunması gerektiği konusunda görüş birliği içindedirler. Günümüze kadar uygulama da bu şekilde olmuştur (İbn Hümâm, Fethu'l-Kadîr, II/28; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/170-171; Şirbînî, Muğni'l-Muhtâc, I/549; Kâsânî, Bedâi'u's-Sanâ'î, II/195-198; Nevevî, Mecmû', IV/382383).


2. Şehir[]

İslâm bilginleri Cuma namazının sahih olması için, Cuma namazının şehir veya şehir hükmünde bir yerleşim biriminde kılınması gerektiğini ileri sürmüşler, ancak şehrin tanımı konusunda ihtilaf etmişlerdir.


Hz. Peygamber, ilk Cuma namazını, Mekke'den Medine'ye hicreti esnasında Salim b. Avf oğullarının ikamet ettiği Rânûnâ adı verilen bir vadide kıldırmıştır (İbn Hişam, es-Sîretü'n-Nebeviyye, III/22).

Buna göre, farzı eda edecek sayıda cemaatin bulunduğu mezra, köy, belde, şehir gibi büyük veya küçük tüm yerleşim birimlerinde kılınan Cuma namazı sahihtir. Nitekim Diyanet İşleri Reisliği Müşavere Heyetinin (Din İşleri Yüksek Kurulunun) 16/04/1933 tarih ve 190 sayılı kararında da bu husus vurgulanmıştır.


3. Cemaat[]

Cuma namazının sıhhat şartları arasında ileri sürülen cemaat şartı; cemaati oluşturan en az kişi sayısı ve bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazının kılınıp kılınamayacağı şeklinde iki yönden ele alınmıştır. a) Cemaati oluşturan en az kişi sayısı Cuma namazının sahih olması için cemaatin şart olduğu konusunda bütün bilginler ittifak etmekle birlikte, gerekli asgari sayının kaç olduğu hususunda farklı görüşler belirtmişlerdir.


Hanefi Mezhebinde, Cuma namazının kılınabilmesi için, Ebu Hanife ve Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî'ye göre, imamın dışında en az üç, Ebû Yusuf'a göre ise, iki kişinin bulunması gerekir (İbn Hümâm, Fethu'l-Kadîr, II/31; İbn Abidin, Reddu'l-Muhtâr, I/545). Şafiî ve Hanbelîlere göre, en az kırk (Şafiî, Ümm, I/328; Nevevî, el-Mecmû', IV/353; Şirbinî, Muğni'l-Muhtâc, I/545; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/204); Malikîlere göre de on iki kişinin bulunması şarttır (Huraşî, Şerhu Muhtasari Halîl, II/76-77).


Şafiîler ve Hanbeliler görüşlerini, Hz. Peygamber'in Medine'ye gelmesinden önce Es'ad b. Zürâre tarafından Medine'de kıldırılan ilk Cuma namazında kırk kişinin hazır bulunduğunu bildiren rivayetlere dayandırmaktadırlar (Ebû Dâvûd, Salât, 216; İbn Mâce, Salât, 78). Bu mezheplere göre, bundan sonra Rasulullah zamanında kılınan Cuma namazlarında sayı kırk kişinin altına düşmemiştir. Ayrıca bunlar, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'den rivayet edilen "kırk kişi bulunan her yerleşim biriminde, Cuma namazı kılmak farzdır" haberi ile Ömer b. Abdilaziz'in, Şam ile Mekke arasında bulunan "miyah" halkına gönderdiği mektuptaki, "kırk kişiye ulaşınca Cuma namazını kılın" ifadesini delil olarak ortaya koymuşlardır (Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, III/177-178, H.No: 5398, 5399).


İleri sürülen bu deliller, Cuma namazının farz olması için kırk kişinin bulunması gerektiğini ispata yeterli değildir. Zira, Hz. Peygamber'in Medine'ye gelmesinden önce, Medine'de kılınan Cuma namazında kırk kişinin hazır bulunması, bundan aşağı sayıda kişiyle Cuma namazı kılınamayacağını göstermez. Nitekim Mus'ab b. Umeyr'in, Hz. Peygamber'in emri ile Medine'de 12 kişiye Cuma namazı kıldırdığı rivayet edilmektedir (Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, III/179, H.No: 5407). Ayrıca Rasulullah'ın kıldırdığı bir Cuma namazında, ticaret kervanının geldiğini haber alan cemaatten on iki kişi haricindekilerin dışarı çıktığı rivayeti sahih hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhârî, Cumua, 38).


Öte yandan Hz. Peygamber'in, "Bir yerleşim biriminde, sadece dört kişi bulunsa bile, Cuma namazı kılmak farzdır." buyurduğu rivayet edilmektedir (Beyhakî, Sünen, III/179 H.No: 5406, 5407; Darakutnî, Sünen, II/8-9 H.No: 1-3; Azim Âbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, III/283). Cuma cemaatinin asgari sayısı hakkında varit olan haberler genelde zayıf kabul edilmekle beraber, fiilî uygulama ile Cuma namazının farziyyetini mutlak olarak ifade eden ayet ve hadisler dikkate alınınca, bir sayı şartı olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, Cuma namazının kılınabilmesi için 40 kişinin bulunması gerektiği konusunda Hz. Peygamber'den menkul bir rivayet bulunmamaktadır.


Kur'an-ı Kerim'de Cuma namazı mutlak olarak bütün mü'minlere farz kılınmıştır (Cumua 62/9). Hz. Peygamber bunlardan kimlerin muaf tutulduğunu hadislerinde belirterek ayetin genel hükmünü tahsis etmiştir (Ebû Dâvûd, Salât, 215; Beyhakî, Sünen, III/183-184, H.No: 5422, 5425, 5426; Darakutnî, Sünen, II/2, H.No: 2; İbn Ebî Şeybe, Musannef, I/446, H.No: 5148; ) ve O'nun dışında kimsenin, ayetlerin hükmünü tahsis etme yetkisi de yoktur.


Bu itibarla, bir yerleşim biriminde İmamla birlikte en az dört kişinin bulunması halinde Cuma namazı kılınması gerekir.


b) Bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazı[]

Bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazı kılınıp kılınmayacağı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Hanefi mezhebinde ağırlıklı görüşe göre, birden fazla yerde Cuma namazı kılınabilir (Kâsânî, Bedâi'u's-Sanâî, II/191-192; İbn Hümâm, Fethu'l-Kadîr, II/14-15; İbn Abidîn, Reddü'l-Muhtâr, I/541). Diğer üç mezhebe göre ise, zorunluluk bulunmadıkça, bir yerleşim yerinde sadece bir yerde Cuma namazı kılınır; bir ihtiyaç bulunması halinde ise, birden fazla yerde Cuma namazı kılınabilir. İhtiyaç yokken, birden fazla yerde kılınması halinde, namaza ilk başlayanların Cuma namazları sahih olur, diğerlerininki sahih olmaz. Bu durumda diğerlerinin öğle namazını kılmaları gerekir (Şirbînî, Muğnî'l-Muhtâc, I/544; Nevevî, el-Mecmû', IV/451-452; Sahnûn, el-Müdevvene, I/277-278; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/212; Hurâşî, Şerhu Muhtasari Halîl, II/74-75).


Zuhr-i ahir namazı veya o günkü öğle namazının iade edilmesi konusu, bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazının kılınmasından kaynaklanmaktadır.


II. ZUHR-İ AHİR (Son Öğle) NAMAZI[]

Son öğle namazı anlamına gelen Zuhr-i âhir namazı, bir kısım İslâm bilginleri tarafından, Cuma namazının sahih olmaması ihtimaline binaen, ihtiyaten kılınması öngörülen o günkü öğle namazıdır.


Sıhhat şartlarındaki ihtilaf sebebiyle Cuma namazının geçerli olmaması ihtimalinden hareketle zuhr-i ahir namazının kılınmasının gerektiğini ileri sürenler olduğu gibi, buna karşı çıkanlar da olmuştur.


A. Zuhr-i Ahir Namazının Gerekliliğini İleri Sürenlerin Delilleri[]

Zuhr-i ahir namazının gerekliliğini ileri sürenlerin hareket noktası, bir yerleşim biriminde birden fazla camide Cuma namazının sahih olmaması ihtimalidir. Bunlara göre, bir zorunluluk bulunmadıkça, bir yerleşim yerinde sadece bir yerde Cuma namazı kılınır. İhtiyaç yokken, birden fazla yerde kılınması halinde, namaza ilk başlayanların Cuma namazları sahih olur, diğerlerininki olmaz. Bu durumda diğerlerinin öğle namazını kılmaları gerekir. Cuma namazını hangisinin önce kılındığının tespit edilememesi durumunda ise, ihtiyaten hepsinin öğle namazını kılmaları bir çözüm olarak öngörülmüştür. Bu görüşlerini de, Cuma namazının toplanmak ve hutbe irat etmek için meşru kılındığı gerekçesine ve Hz. Peygamber ve hulefa-i raşidîn döneminde tek bir yerde Cuma kılındığına dayandırmaktadırlar (Şirbînî, Muğnî'l-Muhtâc, I/544; Nevevî, el-Mecmû', IV/451-452; Sahnûn, el-Müdevvene, I/277-278; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/212; Hurâşî, Şerhu Muhtasari Halîl, II/74-75).


B. Zuhr-i Ahirin Kılınmaması Gerektiğini İleri Sürenlerin Delilleri[]

Zuhr-i ahir namazının kılınmasına karşı çıkanlar, şüpheyle yapılan ibadetin geçerli olmayacağı düşüncesinden hareketle, bu namazın kılınmaması gerektiğini söylemişlerdir. Bunlara göre, şüpheyle ibadet makbul değildir. Bu itibarla, "belki Cuma namazı sahih olmamıştır" diye zuhr-i ahir kılmak doğru olmaz. Ayrıca zuhr-i ahir kılınması gerektiğini ileri sürmek, halkın gözünde, Cuma namazının farz olmayıp, öğle namazının farz olduğu ya da bir vakitte ikisinin de farz olduğu zannını uyandırır. İbn Nüceym, Alaü'd-din Haskefî, Cemaleddin el-Kasimî, Mehmet Zihni Efendi gibi bilginler bu görüştedirler (İbn Nüceym, el-Bahru'r-Râik, II/154-155; İbn Abidîn, Reddü'l-Muhtâr, I/536; Cemalettin el-Kasımî, Islahu'l-Mesâcid, s.50; Mehmet Zihni Efendi, Nimet-i İslâm, 439-440).


Bir kısım alimler ise, Hz. Peygamber, sahabe ve tabiîn döneminde böyle bir namaz bulunmadığından hareketle, zuhr-i ahir kılmayı bidat kabul etmişlerdir (Azim Abâdî, Avnü'l-Ma'bûd, III/397,406; Reşid Rıza, Fetâvâ, I/199-200,301-305; III/941; IV/1551, 1591; VI/2521).

C. Delillerin Değerlendirilmesi[]

Zuhr-i ahirle ilgili olarak tarafların ileri sürdükleri görüşlerin delilleri göz önünde bulundurulduğunda, bu namazı kılmanın gerekli olmadığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki, Hz. Peygamber zamanında Cuma namazının sadece bir yerde kılınmış olması, bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazı kılınamayacağı anlamına gelmez. Zira o dönemde böyle bir ihtiyaç söz konusu değildi. Ayrıca yeni inen ayetleri Hz. Peygamber'in ağzından işitme iştiyakı içinde bulunan sahabenin, başka bir yerde Cuma namazı kılmalarını düşünmek mümkün değildir.


Bir yerleşim biriminde bir yerde Cuma namazı kılınmaması sebebiyle Cumanın sahih olmayacağını söyleyen müçtehitlerin tamamı, ihtiyaç halinde birden fazla yerde cumanın kılınabileceğini kabul etmişlerdir. Nitekim, İmam Şafiî Bağdat'a gittiğinde birden fazla yerde Cuma namazı kılındığını gördüğü halde, buna karşı çıkmamıştır (Nevevî, Mecmû, IV/452; Şirbînî, Muğni'l-Muhtâc, I/544). Günümüzde ise, çoğunlukla bir yerleşim biriminde tek camide Cuma namazı kılınması mümkün olmadığından birden fazla yerde Cuma namazı kılınması kaçınılmaz olmuştur.


İbadetlerde aslolan, kabul edilmesidir. Hz. Peygamber Yüce Allâh'ın, "Ben kulumun benim hakkımdaki zannına göre muamele ederim." buyurduğunu bildirmektedir (Müslim, Zikir, 1; Tirmizî, Zühd, 51). Başka bir hadislerinde de, "Ameller niyetlere göredir." buyurmuşlardır (Buharî, Bed'ü'l-vahy, 1). Bu itibarla Cuma namazının kabul olunacağına inanarak kılınması ve bunda şüpheye düşülmemesi gerekir.


Diğer taraftan zuhr-i ahir namazının ihtiyat sebebiyle kılındığını ileri sürmek, sağlam bir temele dayanmamaktadır. Zira, ihtiyat iki delilden kuvvetli olanı tercih etmektir. Halbuki, Cuma namazının farz olduğunu ifade eden ayet ve hadislere karşı, birden fazla yerde kılınmasının caiz olmayacağı konusunda bir delil bulunmamaktadır. Bir yerde kılınması şartını ileri sürenlerin, ihtiyaç bulunduğunda kılınabileceğini belirtmeleri de bunu göstermektedir. Kaldı ki Kur'an-ı Kerim'de, "Allâh bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar" (Bakara 2/286); "Allâh dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi." (Hac 22/78) buyrulmaktadır.


Diğer taraftan ihtiyat, bir faydaya dayalı olmalıdır. Oysa, zuhr-i ahirin kılınması gerektiğini söylemek, insanların Cuma'dan sonra kılınacak sünneti terk etmelerine sebep olmaktadır. Farzdan sonra sünnet namazdan başka bir namaz olmadığı anlatılır ve uygulama da buna göre olursa, bu sünneti yerine getirenlerin sayısı artacaktır. Asıl ihtiyat, Allâh ve Rasulü Müslüman'ları ne ile sorumlu kılmış ise onları yerine getirmek, buna bir şeyi ilave etmemektir.


III. SONUÇ[]

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında;


1. İki rekat olan Cuma namazının farziyetinin Kitap, sünnet ve icma ile sabit olduğuna, sıhhat şartlarından olan hutbenin Cuma namazının farzından önce okunması gerektiğine,


2. Cuma namazının farzından önce ve sonra, Hz. Peygamber'in nafile olarak namaz kıldığı sabit olduğundan, Cuma'dan önce ve sonra nafile namaz kılmanın sünnet olduğuna, bu nafile namazların dördü farzdan önce, dördü de sonra olmak üzere toplam sekiz rekat kılınmasının uygun olacağına,


3. Cuma namazının kadın, hasta, yolcu, hürriyeti kısıtlı ve cemaate katılamayacak derecede mazereti olanlara farz olmadığına, bununla birlikte kılmaları halinde namazlarının geçerli olup, ayrıca öğle namazı kılmaları gerekmediğine,


4. İmamla birlikte en az dört kişinin bulunduğu mezra, köy, belde, şehir gibi büyük veya küçük tüm yerleşim birimlerinde Cuma namazının kılınması gerektiğine,


5. Bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma namazı kılınabileceğine, bu sebeple zuhr-i ahir namazının kılınmasına gerek olmadığına,


6. Zuhr-i ahir namazını kılmak isteyenlere ise mani olunmasının uygun olmayacağına, Karar verildi.

Cuma, Müslümanlar için mübarek bir gündür. Cuma namazı, şartlarını taşıyan kimselere farz-ı ayn'dır. Farz oluşu, kitap, sünnet ve icma' ile sabittir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyruluyor: "Ey İman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman hemen Allah 'ı anmaya koşun ve alış-verişi bırakın, Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır. "Cuma 9

Abdest alıp camiye giden ve cuma namazını kılanlar hakkında Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Bir kimse güzelce abdest aldıktan sonra Cumaya gelir, susarak hutbeyi dinlerse, üçgün fazlasıyla bu cumadan diğer cumaya kadar olan zaman içindeki günahları bağışlanır. " Müslim,Cuma,8

Cuma namazını terk edenler hakkında Peygamber Efendimiz çok önemli bir uyarı da bulunmuştur. Ebu Hüreyre ve Abdullah b. Ömer, Peygamberimizin minber üzerinde şöyle buyurduğunu işittiklerini söylediler:

"Herhangi bir cemaat ya cuma namazını terk etmekten sakınsınlar, yahut da Allah Teala onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar. “ Müslim Cuma,12

Cuma günü Müslümanlar için bir bayramdır. Bugün, yıkanıp temizlenmek, tırnaklan kesmek, dişleri fırçalamak, güzel koku sürünmek, iyi ve temiz elbiseleri giyerek camiye gitmek müstehaptır. Ezan okununca, cuma namazı kılmakla mükellef olanların işlerini bırakıp hemen camiye gitmeleri gerekir.

Cuma namazının bir kimseye farz olması için Müslüman olmak, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş olmaktan başka bir takım şartların daha bulunması lazımdır.

Bunlar, cumanın farz olmasının şartları ile cumanın sahih olmasının şartları olmak üzere iki çeşittir.



Cuma Namazının Farz olmasının Şartları[]

Bir kimseye cuma namazının farz olması için o kimsede altı şartın bulunması gerekir:

1. Erkek olmak,

2. Hür olmak,

3. Mukim olmak.

4. Sağlıklı olmak.

5. Kör olmamak,

6. Ayakları sağlam olmak.

Bu şartlar kendisinde olmayan kimseye cuma namazı farz değildir.

Buna göre; kadınlara, hürriyeti elinde olmayanlara, yolculara, hastalara, iki gözü kör olanlara, ayakları olmayan kötürümlere cuma namazı farz değildir. Ancak bu durumda olanlar, camiye gidip cumayı kılarlarsa namazları sahih olur ve o günün öğle namazının yerine geçer.

Kendilerine cuma namazı farz olmayan hasta ve yolcunun cuma namazı kıldırması caizdir Hastaya bakan bir kimse, bırakıp cumaya gittiği takdirde hastanın zarar görmesinden korkarsa cumaya gitmeyebilir.

Camiye gidemeyecek durumda hasta olanlar ile camiye gittiği takdirde hastalığının artmasından veya iyileşmesinin gecikeceğinden korkanlara da cuma namazı farz değildir. Yürüyemeyecek derecede düşkün ihtiyarlar da böyledir.

Bir ayağı kesik veya felçli olup da zorlanmadan yürüyebilen cumaya gider, yürüyemeyen ise gitmez.



Cuma Namazının Sahih Olmasının Şartları[]

Bu şartlar da altıdır

1. Cuma namazı kılınan yerin şehir veya şehir hükmünde olması.

2. Cuma namazını devletçe görevlendirilen bir kişinin kıldırması.

Büyük bir toplulukla eda edilen cuma namazını kıldırmak isteyen kişiler arasında; biri "ben kıldıracağım", diğeri "ben kıldıracağım" diye anlaşmazlık çıkabileceği gibi, bir grup bir kişiyi öne sürerken diğer bir grup da başkasını öne sürmeye çalışabilir. Namazın vakit içinde hangi saatte kılınacağı hususunda da anlaşmazlığa düşebilirler.

Bu sebeple, cuma kıldırmak yüzünden Müslümanlar arasında çıkabilecek anlaşmazlıklara yol açmamak ve düzeni sağlamak için cumayı kıldıranın, devletçe görevlendirilen bir kişi olması gerekir.

Herhangi bir sebeple izin almak mümkün olmadığı takdirde Müslümanlar, bir kişi üzerinde birlik yaparsa o kişinin kıldırdığı cuma namazı da zarurete binaen caiz olduğu gibi, yöneticileri Müslüman olmayan yerlerde de cuma ve bayram namazlarını kılmak caizdir. Tahtavi ale'l-merakı'l-felah S.331

3. Cuma namazının öğle vaktinde kılınması. Öğle vakti girmeden cuma namazı kılınamayacağı gibi, öğle vakti çıktıktan sonra da sahih olmaz.

4. Namazdan önce hutbe okunması.

Hutbenin, bir kişi bile olsa cemaat huzurunda okunması gerekir. Cemaatin hasta veya misafir olması da yeterlidir. Başka cemaat bulunmayıp sadece kadın veya çocuk bulunması halinde hutbe sahih olmaz.

5. Cuma kılınan yerin herkese açık olması.

Çünkü cuma namazı İslam' ın şiarından ve dinin özelliklerindendir. Bu sebeple açıktan kılınması lazımdır.

İmam namaz kılınan yerin kapısını kilitlese cuma namazı caiz olmaz. Diğer insanların girmesine izin verilirse caiz olur. Bir kalenin kapısını düşman tehlikesi sebebiyle kilitlemek zarar vermez.

6. İmamdan başka en az üç kişi cemaat bulunması. Hutbe okunurken hazır olan cemaat gider ve hutbe okunduktan sonra başka bir cemaat gelirse cuma namazı yine sahih olur. Cemaatin hasta ve yolculardan olması da caizdir. Çünkü bunlar imam olabildiklerine göre cemaat da olabilirler.

Ancak, başka cemaat bulunmayıp ta, cemaat sadece kadın veya çocuklardan meydana gelirse, bunlarla cuma namazı caiz olmaz. Çünkü, bunlar imamlık yapamaz. Hatta iki erkekle bir kadın veya bir çocuğun bulunması halinde de cuma namazı sahih olmaz.



Cuma Namazının Kılınışı[]

Cuma namazı, dördü ilk sünnet, ikisi farz ve dördü de son sünnet olmak üzere on rek' attır.

Cuma günü öğle vakti ezan okunduktan sonra, önce dört rek'at olan ilk sünneti kılınır. Bunun niyeti şöyledir: "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının ilk sünnetini kılmaya."

Cumanın ilk sünnetinin kılınışı, aynen öğle namazının dört rek'at sünneti gibidir. Sünnet kılındıktan sonra hatip minbere çıkar ve oturur. Bundan sonra camiin içinde bir ezan daha okunur. Hutbe bitince ikamet getirilir ve cumanın iki rek'at farzı cemaatle kılınır. imamın arkasındaki cemaat şöyle niyet eder: "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının farzını kılmaya, uydum imama."

Farzdan sonra cumanın dört rek' at son sünneti kılınır. Bunun kılınışı da cumanın ilk sünneti gibidir. Niyeti şöyledir: "Niyet ettim Allah rızası için cumanın son sünnetini kılmaya." Cuma namazı böylece tamamlanmış olur.


Zuhr-i Âhir namazı[]

Bir yerleşim yerinde birden fazla camide cuma namazı kılınıp kılınamayacağı konusunda İslam alimleri arasında farklı görüşler vardır, Hanefi Mezhebinde kabul edilen görüş, bir yerleşim yerinde birden fazla camide kılınan cumanın sahih olmasıdır.

Ancak imam Ebu Yusuf'a göre cuma namazı bir yerde sadece bir camide, şehrin büyük olması veya ortasından nehir geçmesi halinde ancak iki camide kılınabilir.

Şafiiler ise, "ihtiyaç yoksa, sadece bir camide kılınabilir" diyor. Bu imamlara göre, bir yerde birden fazla cuma namazı kılındığı takdirde namaza ilk önce başlayanların namazı sahih olur, sonraya kalanların namazı sahih olmaz. Hepsinin beraber kılması ve hangisinin ilkönce kıldığının şüpheli olması halinde ise hiçbirinin namazı sahih olmaz.

Bu durumda cumanın şartlarından biri kaçırılmış ve cuma namazının caiz olması şüpheli hale gelmiştir.

Bu görüşte olanlar, cumanın sahih olmaması ihtimaline karşı ihtiyaten vaktin farzını kılmak maksadıyla "Zuhr-i âhir" adıyla dört rek'at namaz kılınmasını gerekli görmüşlerdir.

Birden fazla camide kılınan cuma namazlarının sahih olduğu ve bu sebeple zuhr-i âhir kılmaya gerek olmadığı görüşünde olanlar: "Cuma'dan sonra 'Zuhr-i âhir kılmak ihtiyat değildir. Asıl ihtiyat, iki delilden en kuvvetlisi hangisi ise onunla amel etmektir. Bu meselede en kuvvetli delil, birden fazla camide cuma namazı kılmanın caiz olmasıdır" demişlerdir. Bu durumda cuma namazı caiz olup, öğle namazının yerine geçtiğine göre, o gün ayrıca öğle namazını kılmaya gerek yoktur.

Bu iki görüşten herhangi biri ile amel etmek caizdir. Bu sebeple, cuma namazını kılan bir kimse, cumadan sonra "zuhr-i âhir=son öğle" niyetiyle dört rek'at daha namaz kılmak mecburiyetinde değildir. Çünkü cuma namazı öğle namazının yerine geçtiğinden o gün ayrıca öğle namazı kılınmaz. Bununla beraber "zuhr-i âhir" kılmaya bir engel de yoktur. Dileyen dört rek'at "Zuhr-i âhir=son öğle" ile iki rek'at da vakit sünneti kılar.

Zuhr-i Âhir namazına: "Niyet ettim Allah rızası için vaktine yetişip henüz kılamadığım son öğle namazını kılmaya" diye niyet edilir. Bu son öğle namazı, öğlenin dört rek'at farzı gibi kılınmakla beraber, sünnetlerde olduğu gibi dört rek'atın hepsinde fatihadan sonra sure okunması daha iyi olur.

İki rek'atlı vakit sünnetine de şöyle niyet edilir: "Niyet ettim Allah rızası için vaktin sünnetini kılmaya." Bu namaz da sabah namazının sünneti gibi kılınır.

VP[]

Şablon:Namazlar

Dosya:Men praying at jama masjid.jpg

Delhi'nin bir Camiisinde cuma namazı

Cuma namazı (Arapça: صلاة الجمعة Salat-ül Cum'ati), İslam dininde Cuma günü öğle vakti cemaatle kılınması farz olan bir namazdır.

Cuma, müslümanlarca bir bayram günüdür. Bu günde müslümanlar camilerde toplanırlar. Okunacak hutbeleri dinleyerek faydalanırlar. Hep birlikte cuma namazını kılarlar. Sonra ya başka ibadetlerle uğraşır veya ziyaretlerde bulunur yahut günlük işleri ile uğraşmaya koyulurlar.

Bir hadiste:

"Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün, cuma günüdür. Âdem aleyhisselam o gün Cennet'e konulmuş, o gün Cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de o gün kopacaktır." denmiştir.

Muhammed), hicret zamanında Medine'ye yakın bulunan Salim İbni Avf yurdunda Ranuna denilen vadi içerisinde Beni Salim Mescidinde ilk cuma hutbesini okumuş ve ilk cuma namazını kıldırmıştır.

Cuma namazının vakti tam öğle namazının vaktidir. Cuma namazı için minarelerde ezan okunur. Camilere gidince önce aynen öğle namazının sünneti gibi, dört rekat cumanın ilk sünneti kılınır. Daha sonra cami içinde bir ezan daha okunur. Minberde cemaata karşı bir hutbe okunur. Bu hutbeden sonra ikamet alınarak cumanın iki rekat farzı cemaatle aşikare okuyuşla kılınır. Bir farzdan sonra yine öğlenin ilk dört rekat sünneti gibi, cumanın son dört rekat sünneti kılınır. Bundan sonra kılınacak olan namazlar gerekli değildir. Bazı düşüncelere göre "Zuhrü ahir" denilen dört rekat namaz kılınır. Bu son öğle namazı, öğlenin dört rek'at farzı gibi kılınmakla beraber sünnetlerde olduğu gibi dört rek'atın hepsinde fatihadan sonra sûre okunması daha iyidir. Arkasından da gereki olmayan "Vaktin sünneti" niyeti ile aynen sabah namazının sünneti gibi iki rekat namaz daha kılınır. ilayda

Cuma şartlarını kendilerinde toplayan kimseler için iki rekat cuma namazı "Farz-ı ayın"dır. Cuma namazının diğer namazlardan başka olarak kendisine özgü on iki şartı daha vardır. Bunların altısı vücubunun (farz olmasının), diğer altısı da edasının şartlarıdır[1].

Cumanın şartları[]

Beş vakit namazın şartlarından başka cuma namazının çeşitli şartları vardır.

Bunlar:

  • Hür olmak, (Esir veya hapis olmamak)
  • Mukim olmak, (Yolculukta olmamak)
  • Sıhhatli olmak, (Namaza gidemeyecek kadar hasta olmamak)
  • Gözleri sağlam olmak, (Kör olmamak)
  • Ayakları sağlam olmak, (Kötürüm olmamak)
  • Namaza gitmeye mani ve gitmemeyi mübah kılan bir özrü bulunmamak, (Düşman korkusu, şiddetli yağmur, çamur gibi şeyler cumaya mani hallerdir)
  • Cuma namazı kılınacak yerin şehir olması, (izin ve berat verilen köylerde de kılınabilir)
  • Namazı emir veya vekilinin kıldırması,
  • Öğle namazı vaktinde kılınması,
  • Cemaatin huzurunda hutbe okunması,
  • İmamdan başka üç kişi bulunması,
  • Cuma namazı kılınan yerin herkese açık olması

Kaynakça[]

Şablon:İslam-taslak

ar:صلاة الجمعة arz:صلاة الجمعه az:Cümə namazı bs:Džuma-namaz de:Freitagsgebet en:Jumu'ah es:Yumu'ah (azalá del viernes) fa:نماز جمعه id:Salat Jumat it:Jumu'ah lbe:Жума-чак ml:ജുമുഅ (നമസ്ക്കാരം) ms:Solat Jumaat nl:Salat al-djuma ru:Джума-намаз sv:Fredagsbön ur:نماز جمعہ

--Abdulvahap Gözcü (tartışma) 21:29, Ekim 3, 2013 (UTC)

Advertisement