Yenişehir Wiki
Advertisement
Şeyh_Nazım_Hazretleri_-_Amik_Ovası_-_DECCAL_-_Hz._Mehdi_VİDEO

Şeyh Nazım Hazretleri - Amik Ovası - DECCAL - Hz. Mehdi VİDEO

Bir fırka mürted, bir fırka efdalul şüheda, bir fırka muntasırdır.


Wikipedia-logo-tr
'den Derin devlet ile ilgili bir şeyler var
Bakınız

D
Amik.
Devlet-i amik
Derin devlet
Derin Devlet
Derin derin düşünmek
Derin demektir
عميق
دولة العميق Derin devlet


Amik ovası
Amik Ovası

Amik ovası savaşı

Melheme
Malhama
ملحمة
Lahmden . Melhame kasap içinde kullanılır.
Malhama may refer to: * Al-Malhama Al-Kubra, an apocalyptic great battle to occur at the end of times according to Islamic eschatology * Malhama Tactical, a private military contractor in the Syrian Civil War Melheme-i Kübra
Arapça'da melḥame veya melḥamat (çoğulu malāhim ),vahşet ve öldürme içeren şiddetli bir savaşı, böyle bir savaş, kanlı çarpışma veya katliam içindeki benzer bir savaşı ifade edebilir. Çoğul biçimiyle Malahim, kıyamet savaşları ile ilgili kehanetlerle ilgili farklı bir hadis rivayetleri türünü de ifade eder. ملحمة الكبري
Al-Malhama Al-Kubra
(الملاحم والفتن)
الملحمة الكبرى

Zelzele-i amik
Amik depremleri
6 Şubat 2023 Depremi
Sakarya Meydan Muharebesi
Atatürk: "Arkadaşlar; 5 sene evvel ilk defa samsun'a ayak bastığım zaman bana kuvvet-i kalb veren vatandaşlarımın ilk safında kahraman trabzonluların bulunduklarını asla unutmayacağım. Sakarya melhame-i kübrasına üçüncü fırka ile yetişen trabzon evlatlarının meydan-ı muharebede gösterdikleri fedakarlıklarının kıymetli hatırası daima dimağımda menkuş kalacaktır." "...
sonra 23 ağustos : sakarya melhamei kübrâsı ki devamı 13 eylül gününe kadardır. bizim kırk bin piyademiz, dört bin beş yüz atlımız, düşmanın seksen sekiz bin piyadesi, üç yüz topu vardır. harp meydanının kuzey yanı sakarya ve dağlardır : keskin ve dik yamaçlarıyla ve kireçli toprakları ve kayalarında tek başlarına birbirinden uzak haşin ve münzevi çam ağaçlarıyla abdülselâm-dağı, gökler-dağı, dağlar. ..."
(bkz: kuvayi milliye destanı) gazi mustafa kemal atatürk'ün sakarya meydan muharebesine verdiği isimdir.
The Battle of the Sakarya (Turkish: Sakarya Meydan Muharebesi, lit. 'Sakarya Field Battle'), also known as the Battle of the Sangarios (Greek: Μάχη του Σαγγαρίου, romanized: Máchi tou Sangaríou), was an important engagement in the Greco-Turkish War (1919–1922). The battle went on for 21 days from August 23 to September 13, 1921, close to the banks of the Sakarya River in the immediate vicinity of Polatlı, which is today a district of the Ankara Province. The battle line stretched over 62 miles (100 km). It is also known as the Officers' Battle (Turkish: Subaylar muharebesi) in Turkey because of the unusually high casualty rate (70–80%) among the officers. Later, it was also called Melhâme-i Kübrâ (Islamic equivalent to Armageddon) by Kemal Atatürk. The Battle of the Sakarya is considered as the turning point of the Turkish War of Independence.

DERİN DEVLET ! - Ali Taşkın BALABAN[]

İFŞA ediyorum: Evvel zaman içinde daha Derin Devlet Gladyo'dan evrilmezden (: Ergenekon, paralel vd) önce ben bir DD'lik yaptım, hemde tek başıma. Aradan 15 yıl geçtiği, en azından kişi hakları açısından müruru zamana girdiğinden ifşa ediyor ve o eyleme ilişkin raporu -yazıyı- tekrar ilginize sunuyorum (noktasına bile dokunmadan). Gerçi kendimi azıcık Çetin Altan gibi hissetmiyor değilim, henüz 25 yıllık yazılarımı yinelemesemde...Ama güzel yurdumda seneler yazıları hiç eskitmiyor ki. selams...ali+

Olayın geçtiği yer: Sinop ( plaka 57) Kahramanımız:Metin Bostancıoğlu 56. hükümet: B. Ecevit'in azınlık hükümeti 57. hükümet: DSP, MHP, ANAP koalisyon hükümeti

DERİN DEVLET !

Nisan 1999 seçimlerinden önce sürpriz bir hükümet kurulmuştu. 56. hükümet. O hükümete de bir milli eğitim bakanı atanmıştı*. Sayın Bakan haftanın yarım gününü hükümet ve bakanlık işlerinde, diğer zamanları ise seçim bölgesinde köy köy, sokak sokak incelemelerde bulunarak geçiriyordu. Partisi DSP küçük bir parti idi. Konjonktür gereği bir post elde etmişti. Henüz İmralı Kuzucuğu Apo yakalanmamış, bakanımızın partisi oy patlaması yapmamıştı. O yüzden seçilme garantisi yoktu. Adam adama markaj ve sıkı çalışmak gerekiyordu. Bendeniz de bir kamu emekçisi olarak bu mühim devlet görevinde zat-ı devletlerine servis yapmaktaydım; müsteşarı, genel müdürleri gibi.

Vatandaşların bu taze nazıra pek ilgi gösterdiği yoktu, particiler iştahsız, heyecansızdı. Bakansa her mekanda yemin billah partisinin birinci çıkacağını, seçimden sonra da yine aynı bakanlığa geleceğini; hemşerilerine neler neler edeceğini tekrarlayıp duruyordu. Doğrusu bu hal psikolojik takıntı haline gelmişti. Bakan bey, bu boş gözlerle bakan, hiçbir derdini açmayan ilgisiz seçmenlerinin, kendisine acıyarak şöyle düşündüklerine inanıyordu;” -Sen üç günlük piyango bakanısın, seçimden sonra belki milletvekili bile değilsin, gez şuralarda bak keyfine git.” Bu arka plan bakanı çok asabileştirmiş, çekilmez hale getirmişti. Her akşam yüzlerce partili ve seçmen kitlesinin de katıldığı resmi ödemeli otel yemeklerinde içilen rakılar da teselli vermiyordu.

Bülent_Ersoy_-_Dönülmez_Akşamın_Ufkundayız_(orjinal_versiyon)

Bülent Ersoy - Dönülmez Akşamın Ufkundayız (orjinal versiyon)

Dönülmez akşamın ufkundayız

Ramazan bayramının birinci günüydü, yorgun argın otele geldik. Yine protokol (U) düzeninde konuşlandı. Salon lebalep dolu. Ankara sahnelerinin eşsiz ses sanatçısı Elmas hanım sahne almak üzere. Yalnız bu hanımın bir eksikliği; şarkılarını ekâbire değil de, orasına burasına para sıkıştıran bizim gibi ayak takımına yönelik okuyor olmasıydı. Devlete karşı bu ayıbı gidermek ve bakanın kafasındaki zaafı inceden deşerek; yorucu mesaimize biraz neş’e katmak gibi mütevazi amaçlarla, bir garsonu yanıma çağırdım: – Şu teyzeye söyle sayın bakanın ve sayın eşlerinin önünde icrayı sanat eylesin, ayrıca onun çok sevdiği ‘dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / bu son fasıldır ey ömrüm , nasıl geçersen geç’ şarkısını okusun, dedim.


Bayan huzurda eğildi ve şarkıya girdi. Doğrusu güftede Yahya Kemal ve bestede Münir Nureddin gibi devlerin imzalarını taşıyan bu güzel şarkı, tüm davetlilerce coşkuyla dinleniyor, hatta ekâbirden bazıları eşlik bile ediyorlardı. Ama bakan bey huzursuzdu. Ben daha iyi görebileceğim bir yere konuşlanıp, gelişmeleri izliyordum. Bakan ellerini, dişlerini sıkıyordu, bir ara bayana: – Git kardeşim, biraz da komploculara oku, seni örgütleyenlere söyle, seçimden sonra da bakanım, diye gürledi. Gürültü ortamında kimse bir şey duymuyordu. Bayan da bu bağırışları iltifat olarak yanlış algılayıp, şarkıyı uzattıkça uzatıyordu. Bakan beyse kıp kızıl kesilmiş, dengesini kaybetmek üzereydi ki tıkınmaktan fırsat bulan bir foto muhabiri bayana yaklaşarak; bakanla eşinin arasına girerek, bir bukle birlikte söylemelerini öğütleyerek karşıda mevzi aldı.

Belli ki şarkıcıya eşlik eden bir bakan görüntüsü alacaktı. Lakin bakan beyin şartelleri inmiş, kafasının tası atmıştı. Karısıyla el ele tutuşup, ayağa kalkıp aralarına girmek isteyen bayana şiddetle ‘şıllık, fahişe vs’ diyerek saldırıp, darp ederek, kaba ve zorbaca kovdular. Sonra da bakan bey bir söylev irad etti; ‘Egemenler bilsinler ki bütün karanlık eylem ve tertiplerine rağmen biz halkın gücüyle üstelerinden geleceğiz. vs.’

Sayın Bakan, her Türk vatandaşı gibi, derin devletin kendisine komplo kurduğu kanaatine ulaşmıştı, anında intikalle.

Evet, uyanık-ayık bir basın mensubu olsaydı belki bakan beyin pozisyonunu bozabilecek boyutlara gelmişti iş. Nerden nereye varılmıştı. Benim maksat ve gücümün çok ilerisine hatta kontrolüm dışına çıkılmıştı. Üstelik olay, ebediyen faili meçhul kaldı.

Anladım ki toplum mühendisliği, derin devlet, egemenler vs. diye tarif edilen kesimlerde böyle olmalı. Her şeyi kuşatıcı, en küçük ayrıntıları hesaplayan şaşmaz güçler değil; kaybedecek fazla şeyleri olmayan, bazı şanslı gelişmeleri yedeğe alan güçler olsa gerek. Sayın Bakanla birlikteliğimden bana böyle bir kanaatle, büyüklerimle paylaşılmış tebessümle hatırlayacağım değerli anılarım kâr kaldı.

  • 57 yaşında 57 plakalı ilimizden MV seçildi, 57. hükümette de aynı görevi aldı ve 57 ay sürdürdü.

iç linkler[]

*Metin Bostancıoğlu
Advertisement