Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Bir Mersiye Safahat Bayrak
Mehmet Akif Ersoy
Mahalle Kahvesi
Ümeyyelerden Hişam'ın devrinde 3 yıl kuraklık olur, insanlar açlıktan ölür, annelerin memelerinde süt kalmaz, Dirvas namında bir çocuk Halife'ye çıkar eğer malın Allah'ınsa, eğer malın halkınsa, eğer malın seninse diye başlayan nefis ve zekice taleplerde bulunur. Emir'de sonunda malının tasadduk etmek zorunda kalır.


Aslı ve güncel Türkçesiyle 2' li tablo/Kaymakam Eyüp Sabri Kartal sadeleştirmesi[]

Şiir Metni Güncel Türkçesi

Derler ki: Ümeyye'den Hişâm'ın

Devrinde, yakınlarında Şâm'ın

Derler ki: Ümeyye'den Hişam'ın (1)

Devrinde, yakınlarında Şam'ın,

Üç yıl ekin olmamış kuraktan.

Can kaybına düşmüş artık urban.

Üç yıl ekin olmamış kuraklıktan .

Can kaybına düşmüş artık gariban .

Her hayme mezâr olup kapanmış

Altında beş on kadîd uzanmış!

Her çadır mezar olup kapanmış:

Altında beş on iskelet uzanmış!

Bakmış ki meşâyih-i kabâil

Sıyrılmıyacak bu derd-i hâil;

Bakmış ki kabile önderleri,

Sırılmayacak bu büyük dertleri

Bir karyede toplanıp, demişler:

Durdukça helâkimiz mukarrer.

Bir köyde toplanıp, demişler:

Durdukça yokluğumuz mukkarrer 

Mâdem ki şüyûhuyuz bu halkın,

Kalkın gidelim Hişâm'a, kalkın.

Madem ki başlarıyız bu halkın,

Kalkın gidelim Hişam'a, kalkın.

Bir duysa Halîfe'miz bu hâli;

Var merhamet etmek ihtimâli.

Bir duysa halifemiz bu hali;

Var merhamet etmek ihtimali.

Hiç ak sakalıyle bir alay pîr,

Eyler de Emîr'e hâli tasvîr,

Hiç ak sakalıyla bir alay pir,

Eyler de Emir e hali bildirir,

Görmez mi o, halkı rahme, şâyan?

Sultansa da taş değil ya: İnsan!

O hiç acımaz olur mu halka?:

Sultansa o da insan, taş değil ya?

Teklîfi kabûl eder bütün nâs;

Derler, yalınız: "Bulunsa Dirvâs.

Teklifi kabul eden bütün halk;

Derler, yalnız:"Bulunsa Dirvas.

Sinnen daha pek çocuktur ammâ

Olmaz o kadar talâkat aslâ. "

Yaşça daha pek çocuktur ama

Ondaki rahat konuşma bulunmaz kimsede asla."

Vaktâ ki girer şüyûh Şâm'a

Derhâl haber gider Hişâm'a:

Önderler çıkıp gelince Şam'a,

Derhal haber gider Hişam'a:

Derler ki, beş on kabîle geldi.

Der: Gelsinler sarâya şimdi.

Derler ki, beş on kabile geldi.

Der: Gelsinler saraya şimdi.

Birlikte çocuk dalar huzûra,

Evvelce duâ eder de sonra,

Birlikte çocuk dalar huzura,

Evvelce dua eder de sonra,

Hiç pervâsız girer kelâma...

Lâkin bu tuhaf gelir Hişâm'a;

Hiç sakınmaksızın başlar konuşmaya...

Ancak bu tuhaf gelir Hişam'a;

Der: Sus a çocuk büyük dururken,

Söz sâdır olur mu hiç küçükten?

Der: Sus a çocuk, büyük dururken,

Hiç söz çıkar mı küçükten?

Dirvâs o zaman kelâmı tekrâr

Teshîr ile der:"Nedir bu âzâr!

Dirvas o zaman sözü tekrar

Alıp der: "Nedir bu azar!

Mikyâsı mıdır zekâvetin sin?

Dirvâs'ı çocuk mu zannedersin?

Yaşı aklın ölçüsü mü sayarsın?

Dirvas'ı çocuk mu zannedersin?

Bir dinle de sonra gör çocuk mu?

İnsâf nedir o sizde yok mu?

Bir dinle de sonra gör çocuk mu?

İnsaf nedir o sizde yok mu?

Ben söyliyeyim de bir efendin,

Susturmak elindedir efendim. "

Ben söyleyeyim de bir efendim,

Susturmak elindedir efendim."

Dirvâs bakar Melik'te ses yok•

Mecliste değil ki ses, nefes yok;

Dirvas bakar hükümdarda ses yok;

Mecliste değil ki ses, nefes yok;

Mu'tâdı olan talâkatıyle

Başlar söze eski şiddetiyle:

Her zamanki rahat konuşma yeteneğiyle

Başlar söze eski şiddetiyle;

"Üç yıl mütemâdiyen kuraklar,

Emsâli görülmemiş sıcaklar,

"Üç yıl devam eden kuraklıklar,

Benzeri görülmemiş sıcaklar,

Sâmânımızı kuruttu gitti;

Mezrûâtın umûmu bitti.

Servetimizi kuruttu gitti;

Ekinlerimizin tamamı bitti.

Binlerle çadır kapandı kaldı,

Çöl, mahşer-i mevt şekli aldı!

Binlerce çadır kapandı kaldı.

Çöl ölüm mahşeri şeklini aldı!

Şehrîleri besliyen kabâil

Köy köy geziyor zelîl ü sâil!

Şehirlileri besleyen kabileler

Düşkün vaziyette köy köy gezip dileniyor!

Hâtemlere cûd eden o urban,

Nan-pâreye can verir bugün can!

Hâtem'lere (2) cömertlik dersi veren o bedeviler,

Bugün bir parça ekmeğe can verirler!

Çıplakları giydiren de üryan,

Gömleksizdir zükûr ü nisvân!

Çıplakları giydirenler çıplak kaldı,

Erkekler ve kadınların gömleği bile kalmadı!

Açlık ecelin zahîri oldu:

Baştan başa çöl cesedle doldu.

Açlık ecelin yardımcısı oldu,

Baştan başa çöl cesetle doldu.

Her kûşede bin acıklı feryâd...

Yok bir yerden sadâ-yı imdâd.

Bin acıklı feryat her köşede...

Yok bir yerden bir yardım sesi de.

Şubbân bütün ihtiyâra döndü!

Pîrân görsen, mezâra döndü!

Gençler bütün ihtiyara döndü!

Yaşlıları görsen, mezara döndü!

Yok vâlidelerde süt ki: tutsun,

Evlâdını emzirip uyutsun.

Yok analarda süt ki: Tutsun,

Çocuğunu emzirip uyutsun.

Zannım, bize münfail ki Mevlâ:

Bir bâdiye halkı yandı, hâlâ

Sanırım bize dargın ki Mevla:

Bir çöl ahalisi yandı, hâlâ

Bir damla su inmiyor semâdan,

Şebnem bile düşmüyor duâdan!

Gökten bir damlacık su inmiyor,

Dualarımıza bir çiğ damlası bile düşmüyor!

Binlerce duâya bir icâbet

Göstermedi bârgâhrahmet

Binlerce dua kabul olmadı,

Allah katından rahmet gelmedi.

Artık sana ilticâya geldik

Reddetmez isen ricâya geldik:

Artık sana sığınmaya geldik,

Reddetmez isen ricaya geldik:

Görmekteyiz ey Emîr-i âdil,

İnkân bunun değil ya kâbil

Görmekteyiz ey adaletli halife,

İnkarı bunun mümkün değil-

Yok sendeki ihtişâma pâyân;

Bizlerse alay alay sefîân!

Yok sendeki zenginliğe sınır;

Bizlerse alay alay sefiller!

Bir yanda demek ki fazla var çok;

Hayfâ ki öbür tarafta hiç yok.

Bir yanda demek ki fazla var çok;

Yazık ki öbür tarafta hiç yok.

Öyleyse biraz tevâzün ister.

Evvel beni dinle, sonra hak ver:

Öyleyse biraz eşitlik ister.

Önce beni dinle, sonra hak ver:

Nerden buldun bu ihtişâmı?

Halkın mı, senin mi, Hâlik'ın mı?

Nereden buldun bu zenginliği?

Halkın mı, Allah'ın mı, senin mi?

Allâh'ın ise eğer bu servet.

Bizler de onun kuluyken, elbet

Allah'ın ise eğer bu servet,

Bizler de onun kuluyken elbet

Bir pay talebinde hakkımız var...

İnsâf olamaz bu hakkı inkâr.

Bir pay istemeye vardır hakkımız...

İnsaf bu hakkı inkâra elvermez.

Halkınsa şu bî-nihâyet emvâl;

Ver, etme hukûk-i gayrı pâmâl.

Şu sonsuz mal ve mülk eğer halkın ise,

Ver, başkalarının hakkını çiğneme.

Yok; böyle de olmayıp da kendi

Mâlin ise - çünkü fazla - şimdi,

Yok, böyle de olmayıp da kendi

Malın ise -çünkü fazla- şimdi,

Bî-vâyelere tasadduk eyle...

Dördüncüsü varsa haydi söyle!"

Dağıt ihtiyaç sahiplerine...

Dördüncüsü varsa haydi söyle!"

Mebhût ederek bu söz Hişâm'ı,

Huzzâra demiş: "Görün kelâmı!

Cevaptan âciz bırakarak bu söz Hişam'ı,

Oradakilere demiş: "Sözün tesirine bakın!

Yok bende cevâb-ı redde kudret...

Hayret, bu civan-dehâya hayret!

Buna karşılık vermeye yok bende kudret!

Hayret, bu genç dehaya hayret!

Îcâbediyor ki şimdi insâf:

Mes'ûlü hemen olunsun is'âf. "

Şimdi insafın gereği yapılsın:

İstenen şeyler hemen verilsin!"

Dirvas_-_mehmet_akif_ersoy-_safahat

Dirvas - mehmet akif ersoy- safahat

dirvas - mehmet akif ersoy- safahat

Dirvas_-_mehmet_akif_ersoy-_safahat

Dirvas - mehmet akif ersoy- safahat

dirvas - mehmet akif ersoy- safahat


(1)Ümeyye: 661-750 tarihleri arasında Emevi devletini yöneten hanedan.

Hisâm bin Abdülmelik bu hanedanın onuncu halifesidir. Hilafete 724 tarihinde gelmiş, 743 yılında vefat etmiştir.

(2)Hâlem: VI. yüzyılın sonu ile VII. yüzyılın başlan arasında yaşamış Arap şairi.

Şiirlerinde iyilik ve cömertlik temasını sıkça islediği için bu yönüyle meşhur olmuş ve İslâmî ebediyatta cömertlik

timsali Olarak anılmıştır.

Hâtem aynı zamanda mecazi olarak "çok cömert adam" anlamına gelir. |} Kalın yazı

Şiir Metni
Güncel Türkçesi


(1)Ümeyye: 661-750 tarihleri arasında Emevi devletini yöneten hanedan.

Hisâm bin Abdülmelik bu hanedanın onuncu halifesidir. Hilafete 724 tarihinde gelmiş, 743 yılında vefat etmiştir.

(2)Hâlem: VI. yüzyılın sonu ile VII. yüzyılın başlan arasında yaşamış Arap şairi.

Şiirlerinde iyilik ve cömertlik temasını sıkça islediği için bu yönüyle meşhur olmuş ve İslâmî ebediyatta cömertlik

timsali Olarak anılmıştır.

Hâtem aynı zamanda mecazi olarak "çok cömert adam" anlamına gelir. |}

Aslı ve güncel Türkçesiyle 2' li tablo[]

Şiir Metni Güncel Türkçesi

Derler ki: Ümeyye'den Hişâm'ın

Devrinde, yakınlarında Şâm'ın

Derler ki: Ümeyye'den Hişam'ın (1)

Devrinde, yakınlarında Şam'ın,

Üç yıl ekin olmamış kuraktan.

Can kaybına düşmüş artık urban.

Üç yıl kuraklıktan ekin olmamış.

Çöldeki bedeviler artık can derdine düşmüş.

Her hayme mezâr olup kapanmış

Altında beş on kadîd uzanmış!

Her çadır mezar olup kapanmış:

Altında beş on iskelet uzanmış!

Bakmış ki meşâyih-i kabâil

Sıyrılmıyacak bu derd-i hâil;

Bakmış ki kabile önderleri,

Geçiştiremiyecekler bu korkunç derdi;

Bir karyede toplanıp, demişler:

Durdukça helâkimiz mukarrer.

Bir köyde toplanıp, demişler:

Böyle durdukça yok oluşumuz kesindir.

Mâdem ki şüyûhuyuz bu halkın,

Kalkın gidelim Hişâm'a, kalkın.

Madem ki önderleriyiz bu halkın,

Kalkın gidelim Hişam'a, kalkın.

Bir duysa Halîfe'miz bu hâli;

Var merhamet etmek ihtimâli.

Bir duysa halifemiz bu hali;

Var merhamet etmek ihtimali.

Hiç ak sakalıyle bir alay pîr,

Eyler de Emîr'e hâli tasvîr,

Bir alay ihtiyar, ak sakalıyla,

Bu hali Emir'e anlatır da,

Görmez mi o, halkı rahme, şâyan?

Sultansa da taş değil ya: İnsan!

O hiç acımaz olur mu halka?:

Sultansa o da insan, taş değil ya?

Teklîfi kabûl eder bütün nâs;

Derler, yalınız: "Bulunsa Dirvâs.

Teklifi kabul eden bütün halk;

Derler, yalnız:"Bulunsa Dirvas.

Sinnen daha pek çocuktur ammâ

Olmaz o kadar talâkat aslâ. "

Yaşça daha pek çocuktur ama

Ondaki rahat konuşma bulunmaz kimsede asla."

Vaktâ ki girer şüyûh Şâm'a

Derhâl haber gider Hişâm'a:

Önderler çıkıp gelince Şam'a,

Derhal haber gider Hişam'a:

Derler ki, beş on kabîle geldi.

Der: Gelsinler sarâya şimdi.

Derler ki, beş on kabile geldi.

Der: Gelsinler saraya şimdi.

Birlikte çocuk dalar huzûra,

Evvelce duâ eder de sonra,

Birlikte çocuk dalar huzura,

Evvelce dua eder de sonra,

Hiç pervâsız girer kelâma...

Lâkin bu tuhaf gelir Hişâm'a;

Hiç sakınmaksızın başlar konuşmaya...

Ancak bu tuhaf gelir Hişam'a;

Der: Sus a çocuk büyük dururken,

Söz sâdır olur mu hiç küçükten?

Der: Sus a çocuk, büyük dururken,

Hiç söz çıkar mı küçükten?

Dirvâs o zaman kelâmı tekrâr

Teshîr ile der:"Nedir bu âzâr!

Dirvas o zaman sözü tekrar

Alıp der: "Nedir bu azar!

Mikyâsı mıdır zekâvetin sin?

Dirvâs'ı çocuk mu zannedersin?

Yaşı aklın ölçüsü mü sayarsın?

Dirvas'ı çocuk mu zannedersin?

Bir dinle de sonra gör çocuk mu?

İnsâf nedir o sizde yok mu?

Bir dinle de sonra gör çocuk mu?

İnsaf nedir o sizde yok mu?

Ben söyliyeyim de bir efendin,

Susturmak elindedir efendim. "

Ben söyleyeyim de bir efendim,

Susturmak elindedir efendim."

Dirvâs bakar Melik'te ses yok•

Mecliste değil ki ses, nefes yok;

Dirvas bakar hükümdarda ses yok;

Mecliste değil ki ses, nefes yok;

Mu'tâdı olan talâkatıyle

Başlar söze eski şiddetiyle:

Her zamanki rahat konuşma yeteneğiyle

Başlar söze eski şiddetiyle;

"Üç yıl mütemâdiyen kuraklar,

Emsâli görülmemiş sıcaklar,

"Üç yıl devam eden kuraklıklar,

Benzeri görülmemiş sıcaklar,

Sâmânımızı kuruttu gitti;

Mezrûâtın umûmu bitti.

Servetimizi kuruttu gitti;

Ekinlerimizin tamamı bitti.

Binlerle çadır kapandı kaldı,

Çöl, mahşer-i mevt şekli aldı!

Binlerce çadır kapandı kaldı.

Çöl ölüm mahşeri şeklini aldı!

Şehrîleri besliyen kabâil

Köy köy geziyor zelîl ü sâil!

Şehirlileri besleyen kabileler

Düşkün vaziyette köy köy gezip dileniyor!

Hâtemlere cûd eden o urban,

Nan-pâreye can verir bugün can!

Hâtem'lere (2) cömertlik dersi veren o bedeviler,

Bugün bir parça ekmeğe can verirler!

Çıplakları giydiren de üryan,

Gömleksizdir zükûr ü nisvân!

Çıplakları giydirenler çıplak kaldı,

Erkekler ve kadınların gömleği bile kalmadı!

Açlık ecelin zahîri oldu:

Baştan başa çöl cesedle doldu.

Açlık ecelin yardımcısı oldu,

Baştan başa çöl cesetle doldu.

Her kûşede bin acıklı feryâd...

Yok bir yerden sadâ-yı imdâd.

Bin acıklı feryat her köşede...

Yok bir yerden bir yardım sesi de.

Şubbân bütün ihtiyâra döndü!

Pîrân görsen, mezâra döndü!

Gençler bütün ihtiyara döndü!

Yaşlıları görsen, mezara döndü!

Yok vâlidelerde süt ki: tutsun,

Evlâdını emzirip uyutsun.

Yok analarda süt ki: Tutsun,

Çocuğunu emzirip uyutsun.

Zannım, bize münfail ki Mevlâ:

Bir bâdiye halkı yandı, hâlâ

Sanırım bize dargın ki Mevla:

Bir çöl ahalisi yandı, hâlâ

Bir damla su inmiyor semâdan,

Şebnem bile düşmüyor duâdan!

Gökten bir damlacık su inmiyor,

Dualarımıza bir çiğ damlası bile düşmüyor!

Binlerce duâya bir icâbet

Göstermedi bârgâhrahmet

Binlerce dua kabul olmadı,

Allah katından rahmet gelmedi.

Artık sana ilticâya geldik

Reddetmez isen ricâya geldik:

Artık sana sığınmaya geldik,

Reddetmez isen ricaya geldik:

Görmekteyiz ey Emîr-i âdil,

İnkân bunun değil ya kâbil

Görmekteyiz ey adaletli halife,

İnkarı bunun mümkün değil-

Yok sendeki ihtişâma pâyân;

Bizlerse alay alay sefîân!

Yok sendeki zenginliğe sınır;

Bizlerse alay alay sefiller!

Bir yanda demek ki fazla var çok;

Hayfâ ki öbür tarafta hiç yok.

Bir yanda demek ki fazla var çok;

Yazık ki öbür tarafta hiç yok.

Öyleyse biraz tevâzün ister.

Evvel beni dinle, sonra hak ver:

Öyleyse biraz eşitlik ister.

Önce beni dinle, sonra hak ver:

Nerden buldun bu ihtişâmı?

Halkın mı, senin mi, Hâlik'ın mı?

Nereden buldun bu zenginliği?

Halkın mı, Allah'ın mı, senin mi?

Allâh'ın ise eğer bu servet.

Bizler de onun kuluyken, elbet

Allah'ın ise eğer bu servet,

Bizler de onun kuluyken elbet

Bir pay talebinde hakkımız var...

İnsâf olamaz bu hakkı inkâr.

Bir pay istemeye vardır hakkımız...

İnsaf bu hakkı inkâra elvermez.

Halkınsa şu bî-nihâyet emvâl;

Ver, etme hukûk-i gayrı pâmâl.

Şu sonsuz mal ve mülk eğer halkın ise,

Ver, başkalarının hakkını çiğneme.

Yok; böyle de olmayıp da kendi

Mâlin ise - çünkü fazla - şimdi,

Yok, böyle de olmayıp da kendi

Malın ise -çünkü fazla- şimdi,

Bî-vâyelere tasadduk eyle...

Dördüncüsü varsa haydi söyle!"

Dağıt ihtiyaç sahiplerine...

Dördüncüsü varsa haydi söyle!"

Mebhût ederek bu söz Hişâm'ı,

Huzzâra demiş: "Görün kelâmı!

Cevaptan âciz bırakarak bu söz Hişam'ı,

Oradakilere demiş: "Sözün tesirine bakın!

Yok bende cevâb-ı redde kudret...

Hayret, bu civan-dehâya hayret!

Buna karşılık vermeye yok bende kudret!

Hayret, bu genç dehaya hayret!

Îcâbediyor ki şimdi insâf:

Mes'ûlü hemen olunsun is'âf. "

Şimdi insafın gereği yapılsın:

İstenen şeyler hemen verilsin!"

Dirvas_-_mehmet_akif_ersoy-_safahat

Dirvas - mehmet akif ersoy- safahat

dirvas - mehmet akif ersoy- safahat

Dirvas_-_mehmet_akif_ersoy-_safahat

Dirvas - mehmet akif ersoy- safahat

dirvas - mehmet akif ersoy- safahat


(1)Ümeyye: 661-750 tarihleri arasında Emevi devletini yöneten hanedan.

Hisâm bin Abdülmelik bu hanedanın onuncu halifesidir. Hilafete 724 tarihinde gelmiş, 743 yılında vefat etmiştir.

(2)Hâlem: VI. yüzyılın sonu ile VII. yüzyılın başlan arasında yaşamış Arap şairi.

Şiirlerinde iyilik ve cömertlik temasını sıkça islediği için bu yönüyle meşhur olmuş ve İslâmî ebediyatta cömertlik

timsali Olarak anılmıştır.

Hâtem aynı zamanda mecazi olarak "çok cömert adam" anlamına gelir. |} Kalın yazı

Şiir Metni
Güncel Türkçesi


(1)Ümeyye: 661-750 tarihleri arasında Emevi devletini yöneten hanedan.

Hisâm bin Abdülmelik bu hanedanın onuncu halifesidir. Hilafete 724 tarihinde gelmiş, 743 yılında vefat etmiştir.

(2)Hâlem: VI. yüzyılın sonu ile VII. yüzyılın başlan arasında yaşamış Arap şairi.

Şiirlerinde iyilik ve cömertlik temasını sıkça islediği için bu yönüyle meşhur olmuş ve İslâmî ebediyatta cömertlik

timsali Olarak anılmıştır.

Hâtem aynı zamanda mecazi olarak "çok cömert adam" anlamına gelir. |}

3 lü şablon[]

Şiir Metni
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme

Derler ki: Ümeyye'den Hişâm'ın

Devrinde, yakınlarında

Şâm'ın

Derler ki: Ümeyye'den Hişam'ın (1)

Devrinde, yakınlarında Şam'ın,
It is said:In the time of Hişam from Ümeyye,near Sam
Üç yıl ekin olmamış kuraktan.
Can kaybına düşmüş artık urban.
Üç yıl kuraklıktan ekin olmamış.
Çöldeki bedeviler artık can derdine düşmüş.
There wasn't crop because of the drought for three years.So the Bedouins in the desert began to lose their lives.

Her hayme mezâr olup kapanmış:

Altında beş on

kadîd uzanmış!

Her çadır mezar olup kapanmış:

Altında beş on iskelet uzanmış!

Every tent transformed into a grave and closed.Under them, five to ten skeletons lying
Bakmış ki meşâyih-i kabâil:
Sıyrılmıyacak bu derd-i hâil;
:Bakmış ki kabile önderleri,
:Geçiştiremiyecekler bu korkunç derdi;

Bir karyede toplanıp, demişler:

Durdukça helâkimiz mukarrer.

Bir köyde toplanıp, demişler:

Böyle durdukça yok oluşumuz kesindir.

Gathered in a village and said: If we stopped like that, our extinction is sure.
Mâdem ki şüyûhuyuz bu halkın,
Kalkın gidelim Hişâm'a, kalkın.
Madem ki önderleriyiz bu halkın,
Kalkın gidelim Hişam'a, kalkın.
Since we are leaders of the public,Let's move, let's go to Hişam.

Bir duysa Halîfe'miz bu hâli;

Var merhamet etmek ihtimâli.

Bir duysa halifemiz bu hali;

Var merhamet etmek ihtimali.

If the caliph hears that situation; There is a possibility for pity.
Hiç ak sakalıyle bir alay pîr,
Eyler de Emîr'e hâli tasvîr,
Bir alay ihtiyar, ak sakalıyla,
Bu hali Emir'e anlatır da,
If a group of elders with white beards, explain that situation to Emir

Görmez mi o, halkı rahme, şâyan?

Sultansa da taş değil ya: İnsan!

O hiç acımaz olur mu halka?

Sultansa o da insan, taş değil ya?


Doesn't he have mercy on public? If he is a sultan, he is a human at the same time. He is not stone.
Teklîfı kabûl eder bütün nâs;

Derler, yalınız: "Bulunsa Dirvâs.

Teklifi kabul eden bütün halk;

Derler, yalnız:"Bulunsa Dirvas.

The whole public accepting offer;Says,'If only Dirvas is found.
Sinnen daha pek çocuktur ammâ
Olmaz o kadar talâkat aslâ. "
Yaşça daha pek çocuktur ama
Ondaki rahat konuşma bulunmaz kimsede asla."
He is still a child according to his age butThe comfort in his speech can not be found in anybody else.
Vaktâ ki girer şüyûh Şâm'a

Derhâl haber gider Hişâm'a:

önderler çıkıp gelince Şam'a,

Derhal haber gider Hişam'a:

When the leaders came to Sam Immediately departed the news to Hişam:
Derler ki, beş on kabîle geldi.
Der: Gelsinler sarâya şimdi.
Derler ki, beş on kabile geldi.
Der: Gelsinler saraya şimdi.
They say; five to ten tribes has come. He says:Let them come in to the palace.

Birlikte çocuk dalar huzûra,

Evvelce duâ eder de sonra,

Birlikte çocuk dalar huzura,

Evvelce dua eder de sonra,

With them a child enters, First prays,then,
Hiç pervâsız girer kelâma...
Lâkin bu tuhaf gelir Hişâm'a;
Hiç sakınmaksızın başlar konuşmaya...
Ancak bu tuhaf gelir Hişam'a;
Starts to speak without avoiding...But Hişam finds this odd;

Der: Sus a çocuk büyük dururken,

Söz sâdır olur mu hiç küçükten?

Der: Sus a çocuk, büyük dururken,

Hiç söz çıkar mı küçükten?

Says:Don't talk child where there is old,Does a young speak?
Dirvâs o zaman kelâmı tekrâr

Teshîr ile der:"Nedir bu âzâr!

Dirvas o zaman sözü tekrar Alıp der:

"Nedir bu azar!

Then Dirvas takes the turn and says:'What is this scold for?

Mikyâsı mıdır zekâvetin sin?

Dirvâs'ı çocuk mu zannedersin?

Yaşı akim ölçüsü mü sayarsın?

Dirvas'ı çocuk mu zannedersin?

Do you assume that the age is the measure of intelligence? Do you suppose Dirvas is a child?

Bir dinle de sonra gör çocuk mu?

İnsâf nedir o sizde yok mu?

Bir dinle de sonra gör çocuk mu?

İnsaf nedir o sizde yok mu?

First listen then decide if he is a child or not?Don't you have any mercy?

Ben söyliyeyim de bir efendin,

Susturmak elindedir efendim. "

Ben söyliyeyim de bir efendim,

Susturmak elindedir efendim."

Let me tell,Sir,To shut me up is up to you,Sir.

Dirvâs bakar Melik'te ses yok•

Mecliste değil ki ses, nefes yok;

Dirvas bakar hükümdarda ses yok;

Mecliste değil ki ses, nefes yok;

Dirvas sees that the ruler is silent; There is neither voice nor breath in the council;

Mu'tâdı olan talâkatıyle

Başlar söze eski şiddetiyle:

Her zamanki rahat konuşyeteneğiyle

Başlar söze eski şiddetiyle;

With his usual ability of speaking comfortably ,Starts to speak with his old severity:

"Üç yıl mütemâdiyen kuraklar,

Emsâli görülmemiş sıcaklar,

"Üç yıl devam eden kuraklar,

Benzeri görülmemiş sıcaklar,

Droughts continuing for three years,Unprecedented heat ,

Sâmânımızı kuruttu gitti;

Mezrûâtın umûmu bitti.

Servetimizi kuruttu gitti;

Ekinlerimizin tamamı bitti.

Took all of our wealthOur whole crop has expired.

Binlerle çadır kapandı kaldı,

Çöl, mahşer-i mevt şekli aldı!

Binlerce çadır kapandı kaldı.

Çöl ölüm mahşeri şeklini aldı!

Thousands of tents has closed.Desert has taken the shape of Armageddon

Şehrîleri besliyen kabâil

Köy köy geziyor zelîl ü sâil!

Şehirlileri besleyen kabileler

Düşkün vaziyette köy köy gezip dileniyor!

The tribes feeding the residents of the cityAre begging by wandering from village to village in a poor condition!

Hâtemlere cûd eden o urban,

Nan-pâreye can verir bugün can!

Hâtem'lere (2) cömertlik dersi veren o bedeviler,

Bugün bir parça ekmeğe can verirler!

The Beduins teaching generosity to the genrous people,Today die for a piece of bread!

Çıplakları giydiren de üryan,

Gömleksizdir zükûr ü nisvân!

Çıplakları giydirenler çıplak kaldı,

Erkekler ve kadınların gömleği bile kalmadı!

'The people dressing the bare became bare,'Even there is no shirt of women and men!

Açlık ecelin zahîri oldu:

Baştan başa çöl cesedle doldu.

Açlık ecelin yardımcısı oldu,

Baştan başa çöl cesetle doldu.

Starvation became the assistant of death,The desert filled with corpse.

Her kûşede bin acıklı feryâd...

Yok bir yerden sadâ-yı imdâd.

Bin acıklı feryat her köşede...

Yok bir yerden bir yardım sesi de.

A thousand tearful wail all around...No answer for help from nowhere.

Şubbân bütün ihtiyâra döndü!

Pîrân görsen, mezâra döndü!

Gençler bütün ihtiyara döndü!

Yaşlıları görsen, mezara döndü!

Young became all old!And the old became graves!

Yok vâlidelerde süt ki: tutsun,

Evlâdını emzirip uyutsun.

Yok analarda süt ki: Tutsun,

Çocuğunu emzirip uyutsun.

No milk in breasts of mother:So that she could nurse and put her child to sleep.

Zannım, bize münfail ki Mevlâ:

Bir bâdiye halkı yandı, hâlâ

Sanırım bize dargın ki Mevla:

Bir çöl ahalisi yandı, hâlâ

I think the God is displeased with us:Desert people were burnt,still

Bir damla su inmiyor semâdan,

Şebnem bile düşmüyor duâdan!

Gökten bir damlacık su inmiyor,

Dualarımıza bir çiğ damlası bile düşmüyor!

Not even a drop of rain falls on earth,not even a drop of dew falls on our prayers!

Binlerce duâya bir icâbet

Göstermedi bârgâh-ı rahmet

 



Binlerce dua kabul olmadı,
Allah katından rahmet gelmedi.
Thousands of prayers weren't accepted,No rain came from God

Artık sana ilticâya geldik

Reddetmez isen ricâya geldik:

Artık sana sığınmaya geldik,

Reddetmez isen ricaya geldik:

We came here to refuge to you,To request if you don't refuse:
Görmekteyiz ey Emîr-i âdil,

- İnkân bunun değil ya kâbil -

Görmekteyiz ey adaletli halife,

-İnkarı bunun mümkün değil-

We know that the fair caliph,Denial of this is impossible

Yok sendeki ihtişâma pâyân;

Bizlerse alay alay sefılân!

Yok sendeki zenginliğe sınır;

Bizlerse alay alay sefiller!

No limit for your wealth;We are just miserables

Bir yanda demek ki fazla var çok;

Hayfâ ki öbür tarafta hiç yok.

Bir yanda demek ki fazla var çok;

Yazık ki öbür tarafta hiç yok.

There is a lot in one side;What a pity there is no in the other.

Öyleyse biraz tevâzün ister.

Evvel beni dinle, sonra hak ver:

Öyleyse biraz eşitlik ister.

Önce beni dinle, sonra hak ver:

So it needs some equality.First listen ,then justify:

Nerden buldun bu ihtişâmı?

Halkın mı, senin mi, Hâlik'ın mı?

Nereden buldun bu zenginliği?

Halkın mı, Allah'ın mı, senin mi?

Where did you find this wealth?Is it public's,God's or yours?

Allâh'ın ise eğer bu servet.

Bizler de onun kuluyken, elbet

Allah'ın ise eğer bu servet,

Bizler de onun kuluyken elbet

If this wealth is God's,Since we are the slaves of God

Bir pay talebinde hakkımız var...

İnsâf olamaz bu hakkı inkâr.

Bir pay istemeye vardır hakkımız...

İnsaf bu hakkı inkâra elvermez.

We have a right to want a share...Mercy doesn't serve this right to be denied.

Halkınsa şu bî-nihâyet emvâl;

Ver, etme hukûk-i gayrı pâmâl.

Şu sonsuz mal ve mülk eğer halkın ise,

Ver, başkalarının hakkını çiğneme.

If this endless wealth belongs to the public,Give,don't violate others' rights.

Yok; böyle de olmayıp da kendi

Mâlin ise - çünkü fazla - şimdi,

Yok, böyle de olmayıp da kendi

Malın ise -çünkü fazla- şimdi,

If it is not like this,if it is yours, because it is now much,

Bî-vâyelere tasadduk eyle...

Dördüncüsü varsa haydi söyle!"

Dağıt ihtiyaç sahiplerine...

Dördüncüsü varsa haydi söyle!"

Share with the needy...If there is a fourth come on tell!

Mebhût ederek bu söz Hişâm'ı,

Huzzâra demiş: "Görün kelâmı!

Cevaptan âciz bırakarak bu söz Hişam'ı,

Oradakilere demiş: "Sözün tesirine bakın!

This word ,leaving Hişam incapacitate from answering,told to the people out there:Look at the influence of the commitment!

Yok bende cevâb-ı redde kudret...

Hayret, bu civan-dehâya hayret!

Buna karşılık vermeye yok bende kudret!

Hayret, bu genç dehaya hayret!

I have no power to respond this!Amazing,This young genius is amazing!

Îcâbediyor ki şimdi insâf:

Mes'ûlü hemen olunsun is'âf. "

Şimdi insafın gereği yapılsın:

istenen şeyler hemen verilsin!"

Now we need to have a heart no matter whether: Immediately be granted the requested stuff!

4'lü tablo sunumu[]

Dirvâs
Güncel Türkçesi
İngilizce Tercüme
Osmanlıca
Derler ki: Ümeyye'den Hişâm'ın

Devrinde, yakınlarında Şâm'ın

Derler ki: Ümeyye'den Hişam'ın
Devrinde, yakınlarında Şam'ın,

It is said:In the time of Hişam from Ümeyye,near Sam

ديرلركه :اُمَيّحضن هشآ مك

د و ر نده يآقينلر ندهشآمك

Üç yıl ekin olmamış kuraktan.
Can kaybına düşmüş artık urban
Üç yıl kuraklıktan ekin olmamış.
Can kaybına düşmüş artık çöldeki bedeviler.
There wasn't crop because of the drought for three years.So the Bedouins in the desert began to lose their lives.
اوچ ييل اكين اولمامش قورافدن
جانقيدينه دوشمش آرتيق عربان
Her hayme mezâr olup kapanmış:
Altında beş on kadîd uzanmış!
Her çadır mezar olup kapanmış:
Altında beş on iskelet uzanmış!
Every tent transformed into a grave and closed.Under them, five to ten skeletons lying
هرخيمه مزار اولوب قابانمش

آلتنده بش اون قديد اوزانش

Bakmış ki meşâyih-i kabâil:
Sıyrılmıyacak bu derd-i hâil;
Bakmış ki kabile önderleri,
Geçiştiremeyecekler bu korkunç derdi;
Leaders of the tribe realized that they won't fudge that terrible trouble
ياقمش كه نشا يخ قبما أل

صير يلما يه جق بودرد ها أل

Bir karyede toplanıp, demişler:
Durdukça helâkimiz mukarrer.
Bir köyde toplanıp,demişler:
Böyle durdukça yok oluşumuz kesindir.
Gathered in a village and said:
If we stopped like that, our extinction is sure.
برقريه ده طو پلا نوب ديمشلر

طوردقجه هلا كمز مقرر

Mâdem ki şüyûhuyuz bu halkın,
Kalkın gidelim Hişâm'a,kalkın.
Madem ki önderleriyiz bu halkın,
Kalkın gidelim Hişam'a,kalkın.
Since we are leaders of the public,
Let's move, let's go to Hişam.
مابام كه شيو خي يز بوخلقك

قالفك كيده لم هشا مه قالقك

Bir duysa Halîfe'miz bu hâli;
Var merhamet etmek ihtimâli.
Bir duysa halifemiz bu hali;
Var merhamet etmek ihtimali.
If the caliph hears that situation;
There is a possibility for pity.
برطو يسه خليفه مز بو حالى

وار مد حمت ايتمك احتما لى

Hiç ak sakalıyle bir alay pîr,
Eyler de Emîr'e hâli tasvîr,
Bir alay ihtiyar, ak sakalıyla,

Bu hali Emir'e anlatır da,

If a group of elders with white beards, explain that situation to Emir
هيچ آق صقا ليله بر آلاي پير ايلرده اميره حالى تصو ير
Görmez mi o, halkı rahme, şâyan?
Sultansa da taş değil ya: İnsan!
O hiç acımaz olur mu halka?

Sultansa o da insan, taş değil ya?

Doesn't he have mercy on public?
If he is a sultan, he is a human at the same time. He is not stone.
كورمزمي اوخلقى رحمه شايان

سلطا نسه ده طاش دكل يا انسا ن

Teklîfı kabûl eder bütün nâs;
Derler, yalınız: Bulunsa Dirvâs.
Teklifi kabul eden bütün halk;

Derler, yalnız:
Bulunsa
Dirvas.

The whole public accepting offer;
Says,'If only Dirvas is found.
تكليفى قبول ايدر بوتون ناس

دير لر يالكز بولونسه درواس

Sinnen daha pek çocuktur ammâ

Olmaz o kadar talâkat aslâ.

Yaşça daha pek çocuktur ama

Ondaki rahat konuşma bulunmaz kimsede asla.

He is still a child according to his age but
The comfort in his speech can not be found in anybody else.
سنا دها پك چوجوقدراما

اولماز اوقدر طلا قت اصلا

Vaktâ ki girer şüyûh Şâm'a

Derhâl haber gider Hişâm'a:

Önderler çıkıp gelince Şam'a,

Derhal haber gider Hişam'a:

When the leaders come to Sam,
Immediately departed the news to Hişam:
وقتا كه كيرر شيوخ شامه

درحال خبر كيدر هشا مه

Derler ki, beş on kabîle geldi.

Der: Gelsinler sarâya şimdi.

Derler ki, beş on kabile geldi.

Der: Gelsinler saraya şimdi.

They say; five to ten tribes has come.
He says:Let them come in to the palace.
ديرلر كه بش اون قبيله كلدى

دير كلسينلر سرايه شيمدى

Birlikte çocuk dalar huzûra,

Evvelce duâ eder de sonra,

Birlikte çocuk dalar huzura,

Evvelce dua eder de sonra,

With them a child enters,
First prays,then,
برلكده چوجوق طالار حضوره

اولجه دعا ايدرده صوكره

Hiç pervâsız girer kelâma...

Lâkin bu tuhaf gelirHişâm'a;

Hiç sakınmaksızın başlar konuşmaya...

Ancak bu tuhaf gelir Hişam'a;

Starts to speak without avoiding...
But Hişam finds this odd;
هيچ پرو اسز كيرر كلامه

لكن نو تحف كلير هشامه

Der: Sus a çocuk büyük dururken,

Söz sâdır olur mu hiç küçükten?

Der: Sus a çocuk, büyük dururken,

Hiç söz çıkar mı küçükten?

Says:Don't talk child where there is old,
Does a young speak?
دير صوص آچوجوق بويوك طوروركن

سوز صادر اولورمي هيچ كوچوكدن

Dirvâs o zaman kelâmı tekrâr

Teshîr ile der:Nedir bu âzâr!

Dirvas o zaman sözü tekrar alıp der:

Nedir bu azar!

Then Dirvas takes the turn and says:'What is this scold for?
درواس اوز مان كلا مي تكرار

تسخير ايله دير نه در بو آزار

Mikyâsı mıdır zekâvetin sin?

Dirvâs'ı çocuk mu zannedersin?

Yaşı zeka ölçüsü mü sayarsın?

Dirvas'ı çocuk mu zannedersin?

Do you assume that the age is the measure of intelligence?
Do you suppose Dirvas is a child?
مقيل سيميدر ذ كاوتك سن

دروا سيچوجوقمى ظن ايدر سين

Bir dinle de sonra gör çocuk mu?

İnsâf nedir o sizde yok mu?

Bir dinle de sonra gör çocuk mu?

İnsaf nedir o sizde yok mu?

First listen then decide if he is a child or not?
Don't you have any mercy?
بزديكله ده صوكره كورچوجو قمى

انصاف نه دراوسزده يوقمى

Ben söyliyeyim de bir efendim,

Susturmak elindedir efendim.

Ben söyleyeyim de bir efendim,

Susturmak elindedir efendim.

Let me tell,Sir,
To shut me up is up to you,Sir.
بنسويليه ده برافند يم

صوصدورمق الكده در افنديم

Dirvâs bakar Melik'te ses yok;

Mecliste değil ki ses, nefes yok;

Dirvas bakar hükümdarda ses yok;<br\/>Mecliste değil ki ses, nefes yok;
Dirvas sees that the ruler is silent;
There is neither voice nor breath in the council;
درواس باقار ملكده سس يوق

مجلسده دكل كه سس نفس يوق

Mu'tâdı olan talâkatıyle<br\/>Başlar söze eski şiddetiyle:
Her zamanki rahat konuşma yeteneğiyle<br\/>Başlar söze eski şiddetiyle:
With his usual ability of speaking comfortably ,
Starts to speak with his old severity:
مضادى اولان طلا قتيله

باشلار سوزه اسكى شدتيله

Üç yıl mütemâdiyen kuraklar,

Emsâli görülmemiş sıcaklar,

Üç yıl devam eden kuraklar,

benzeri görülmemiş sıcaklar,

Droughts continuing for three years,
Unprecedented heat ,
اوچ ييل متما ديا قوراقلر

امثالي كورولمه مش صيجا قلر

Sâmânımızı kuruttu gitti;

Mezrûâtın umûmu bitti.

Servetimizi kuruttu gitti;

ekinlerimizin tamamı bitti.

Took all of our wealth;
Our whole crop has expired.
سامانمزى قوروتدى كيتدى

مزروعاتك عمو مي بيتدى

Binlerle çadır kapandı kaldı,

Çöl,mahşer-imevt şekli aldı!

Binlerce çadır kapandı kaldı.

Çöl ölüm mahşeri şeklini aldı!

Thousands of tents has closed.
Desert has taken the shape of Armageddon
بيكلر له چادير قاپاندى قالدى

چول محشر موت شكلى آلدى

Şehrîleri besliyen kabâil<br\/>Köy köy geziyor zelîl ü sâil!
Şehirlileri besleyen kabileler

Düşkün vaziyette köy köy gezip dileniyor!

The tribes feeding the residents of the city
Are begging by wandering from village to village in a poor condition!
شهريلرى بسله ين قبا أل

كوى كوى كزييور ذليل و ساأل

Hâtemlere cûd eden o urban,

Nan-pâreye can verir bugün can!

Hâtemlere cömertlik dersi veren o bedeviler,

Bugün bir parça ekmeğe can verirler!

The Beduins teaching generosity to the genrous people,
Today die for a piece of bread!
 
حاتملره جود ايدن اوعر بان

بان پاره يه جان ويرر بوكون جان

Çıplakları giydiren de üryan,

Gömleksizdir zükûr ü nisvân!

Çıplakları giydirenler çıplak kaldı,<br\/>Erkekler ve kadınların gömleği bile kalmadı!

The people dressing the bare became bare,

Even there is no shirt of women and men!

چيپلا قلر ى كيد يرنده عر يان

كو ملكسز درذ كورونسو ان

Açlık ecelin zahîri oldu:

Baştan başa çöl cesedle doldu.

Açlık ecelin yardımcısı oldu,<br\/>Baştan başa çöl cesetle doldu.
Starvation became the assistant of death,
The desert filled with corpse.
آچلق اجلك ظهير ى اولدى

باشدن باشه چول جسدله دولدى

Her kûşede bin acıklı feryâd...

Yok bir yerden sadâ-yı imdâd.

Bin acıklı feryat her köşede...<br\/>Yok bir yerden bir yardım sesi de.
A thousand tearful wail all around...
No answer for help from nowhere.
هركوشه ده بيك آجيقلى فرياد

يوق بريردن صدا ى امداد

Şubbân bütün ihtiyâra döndü!

Pîrân görsen, mezâra döndü!

Gençler bütün ihtiyara döndü!<br\/>Yaşlıları görsen, mezara döndü!
Young became all old!
And the old became graves!
شبان بوتون اختياره دوندى

پيران كورسه ك مزاره دوندى

Yok vâlidelerde süt ki: Tutsun,

Evlâdını emzirip uyutsun.

Yok analarda süt ki: Tutsun,

çocuğunu emzirip uyutsun.

No milk in breasts of mother:
So that she could nurse and put her child to sleep.
يوق والده لرده سوت كه طوتسون

اولادينى امن يروب اويوتسون

Zannım, bize münfail ki Mevlâ:

Bir bâdiye halkı yandı, hâlâ

Sanırım bize dargın ki Mevla:

Bir çöl ahalisi yandı, hâlâ

I think the God is displeased with us:
Desert people were burnt,still
 
ظنم بزه منفعل كه مولى

برباديه خلقى ياندى حالا

Bir damla su inmiyor semâdan,

Şebnem bile düşmüyor duâdan!

Gökten bir damlacık su inmiyor,

Dualarımıza bir çiğ damlası bile düşmüyor!

Not even a drop of rain falls on earth,
not even a drop of dew falls on our prayers!
بر طامله صوا ينميور سما دن

شبنم بيله دو شميور د عادن

Binlerce duâya bir icâbet<br\/>Göstermedi bârgâhrahmet.
Binlerce dua kabul olmadı,

Allah katından rahmet gelmedi.

Thousands of prayers weren't accepted,
No rain came from the God
بيكلر جهدعايه براجهبت

كوستر مه دى باركاه رحمت

Artık sanailticâya geldik

Reddetmez isen ricâya geldik:

Artık sana sığınmaya geldik,

Reddetmez isen ricaya geldik:

We came here to refuge to you,
To request if you don't refuse:
آرتق سكا التجايه كلدك

ردايتمز ايسه ك رجايه كلدك

Görmekteyiz ey Emîr-i âdil,

İnkârı bunun değil ya kâbil

Görmekteyiz ey adaletli halife,

İnkarı bunun mümkün değil

We know that the fair caliph,
Denial of this is impossible
كورمكده يزاى امير عادل

انكارى بونك دكل اقابل

Yok sendeki ihtişâma pâyân;

Bizlerse alay alay sefılân!

Yok sendeki zenginliğe sınır;

Bizlerse alay alay sefiller!

No limit for your wealth;
We are just miserables
يوق سنده كى احتشامه پايان

بزلر سه آلاى آلاى سفيلان

Bir yanda demek ki fazla var çok;

Hayfâ ki öbür tarafta hiç yok.

Bir yanda demek ki fazla var çok;

Yazık ki öbür tarafta hiç yok.

There is a lot in one side;
What a pity there is no in the other.
بريانده يمك كه فضله وارچوق

حيفا كه اوبر طر فده هيچ يوق

Öyleyse biraz tevâzün ister.

Evvel beni dinle, sonra hak ver:

Öyleyse biraz eşitlik ister.

Önce beni dinle, sonra hak ver:

So it needs some equality.
First listen ,then justify:
اويله ايسه براز توازن ايستر

اول بنى ديكله صوكره حق وير

Nerden buldun bu ihtişâmı?<br\/>Halkın mı, senin mi, Hâlik'ın mı?
Nereden buldun bu zenginliği?

Halkın mı, Allah'ın mı, senin mi?

Where did you find this wealth?
Is it public's,God's or yours?
نردن بولدك بو احتشامى؟

خلقك مى، سنك مى، خالقك مى؟

Allâh'ın ise eğer bu servet.

Bizler de onun kuluyken, elbet

Allah'ın ise eğer bu servet,

Bizler de onun kuluyken elbet

If this wealth is God's,
Since we are the slaves of God

اللهڭ ايسه اكر بو ثروت،

بزلرده اونك قوليكن، البت

Bir pay talebinde hakkımız var...

İnsâf olamaz bu hakkı inkâr.

Bir pay istemeye vardır hakkımız...<br\/>İnsaf bu hakkı inkâra elvermez.
We have a right to want a share...
Mercy doesn't serve this right to be denied.

بر پاى طلبنده حقمز وار...

انصاف اوله ماز بو حقى انكار.

Halkınsa şu bî-nihâyet emvâl;

Ver, etmehukûk-i gayrı pâmâl.

Şu sonsuz mal ve mülk eğer halkın ise,

Ver, başkalarının hakkını çiğneme.

If this endless wealth belongs to the public,
Give,don't violate others' rights.

خلقكسه شوبى نهايت اموال؛

وير، ايتمه حقوق غيرى پامال.

Yok; böyle de olmayıp da kendi

Mâlin ise -çünkü fazla- şimdi,

Yok, böyle de olmayıp da kendi

Malın ise çünkü fazla şimdi,

If it is not like this,if it is yours,
because it is now much,

يوق؛ بويله ده اولميوب ده كندى

مالك ايسه - چونكه فضله - شيمدى،

Bî-vâyelere tasadduk eyle...

Dördüncüsü varsa haydi söyle!

Dağıt ihtiyaç sahiplerine...

Dördüncüsü varsa haydi söyle!

Share with the needy...
If there is a fourth come on tell!

بيوايه لره تصدق ايله...

دردنجوسى وارسه هايدى سويله!
Mebhût ederek bu söz Hişâm'ı,

Huzzâra demiş: Görün kelâmı!

Cevaptan âciz bırakarak bu söz Hişam'ı,

Oradakilere demiş: Sözün tesirine bakın!

This word ,leaving Hişam incapacitate from answering,
told to the people out there:Look at the influence of the commitment!

مبهوت ايدرك بو سوز هشامى،

حضااره ديمش: كوروڭ كلامى!

Yok bende cevâb-ı redde kudret...

Hayret, bu civan-dehâya hayret!

Buna karşılık vermeye yok bende kudret!<br\/>Hayret, bu genç dehaya hayret!
I have no power to respond this!
Amazing,This young genius is amazing!

يوق بنده جواب رده قدرت...

حيرت، بو جوان دهايه حيرت!

Îcâbediyor ki şimdi insâf:

Mes'ûlü hemen olunsun is'âf.

Şimdi insafın gereği yapılsın:

İstenen şeyler hemen verilsin!

Now we need to have a heart no matter whether: Immediately be granted the requested stuff!

ايجاب ايديوركه شمدى انصاف:

مسئلى همان اولنسون اسعاف.


(1)Ümeyye: 661-750 tarihleri arasında

Emevi devletini yöneten hanedan.

Hisâm bin Abdülmelik bu hanedanın onuncu halifesidir.

Hilafete 724 tarihinde gelmiş, 743 yılında vefat etmiştir.

(2)Hâlem: VI. yüzyılın sonu ile VII. yüzyılın başlan arasında

yaşamış Arap şairi.

Şiirlerinde iyilik ve cömertlik temasını sıkça islediği için

bu yönüyle meşhur olmuş ve İslâmî ebediyatta cömertlik

timsali Olarak anılmıştır.

Hâtem aynı zamanda mecazi olarak "çok cömert adam" anlamına gelir.

| style="vertical-align: top"|



O memories filled my soul, I always consists of the universe in my eyes!



Gleam never ends…


Nur go away…


I would like for you in such a survival




Falshing is not likely go out the shining grace,


Go out a promise of no meaning here…


I am not saying that the fire is not likely extinction,


However, such a state of grace there.


He does not make any decision when in times of need.




O memories of half of my stay,


There is a universe between us now!


Safa divine beauty of the sky watchıng you,


I’m the torment of separation is tedious place.


All the tunes that come to my ear like a howl.






What is holding the wailingof the tunes dem!


Running streams şırıltısı cry!


Unstable wailing sound of the wind’s up!


Skies your smile while decorating,


What remains is a memory from me cry!


Dirvas

They say: Ümeyye'den Hişâm's Period, Near Damascus Three-year crop kuraktan happened. Can no longer record of urban fallen. Each tomb is closed Hayme: Under the five-decade kadîd lying! Looked that kabâil meşâyih-i: Doesn’t emborider hail this trouble-i; Gatheted in a village,they said: No such stop is certain to see us.


Now that you leaders these people, One hears our coliph this state;


There are likely to show mercy.


A procession of olders, white beard,


This tells the state of the Emir,


Does that ring any mercy? If princess it human, stone or not?



All the people who accepted the offer; They say, only: "Although there Dirvâs. Junior boy,but many more Ten were never comfortable speakıng there is not one has"

They say, five came on the tribe. Says: come to the palace now. Not afraid of ever stars talkıng...


However,this is a strange hişam'a Receiving dirvas then promised again and says:


What is that little! Did you count current measure of the age? Do you think children to dirvas Does the child listen to on a later What is a pity that you do not have Let me make a master, In the hands of silence, sir. "

Dirvâs looks sound Melik'te No Comments · The Assembly is not in sound, no breath; The eloquence of Mu'tâdı Word begins with the severity of old:

"Three years continuously kuraklar, Unprecedented heat, Dried wealth hsa gone;


Over all crops. Tent remained closed in the thousands


Took the form of death in the desert forever!


The citizens feeding the tribes




Gourdmand condition around from village to village begging! Hatem that the course generosity, Today,give a piece of bread of life! Nudist naked in dressing


Men's and women's shirt does not even! Hunger was the death of viece, Completely filled with the dead in the desert Each glossy thousand pathetic cry ... No one from the sound of a help sa well. The young old man returned to all! See,old people , he returned to the grave! No milk, my mother said: incense, It send to sleep after suckles to ıts chıld Supposition, that God : Badi people of a burnt, still One drop of water doesn' come down Dew does not the prayer, even! Thousands respond to a prayer Showed no mercy bârgâh-I. Now I've come to asylum came to reject in if you are:


I see a fair-O Emir, Kabul-Inca it or not No share of grandeur in you; And we, sefılân ridicule ; On the one hand say that there are so many more; Haifa, on the other side we do not have any. So you want a little humility. Listen to me before, right after the quote: Where did you get the glory Do the people, you, you Hâlik'ın If this is the wealth of Allah. We are the created oneds him, certainly Have the right to claim a share ... This can not be denied the right to have a heart. But your nation following bi-finally; Give to pâmâl informal law-i. No, not like this at their own İn the goods-because the more-now


Distribute to those in need... Fourth, tell me if you have come! " Answer this question leaving frutrate to hişam Out there said:"The point see the influence! No I-I rejection responses might ... Surprisingly, this mercury-genius amazed! Now, however, is for the sake of fairness: İmmediately be grandet the reguested thıngs!"


|

örnek osmanlıca مقدمة

|}


Bir Mersiye Safahat Bayrak
Mehmet Akif Ersoy
Mahalle Kahvesi
Ümeyyelerden Hişam'ın devrinde 3 yıl kuraklık olur, insanlar açlıktan ülür, annlerin memelerinde süt kalmaz, Dirvas namında bir çocuk Halife'ye çıkar eğer malın Allh'ınsa eğer malın halkınsa eğer malın seninse diye başlayan nefis ve zekice taleplerde bulunur. Emir'de sonunda malının tasadduk etmek zorunda kalır.
Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Latin harflerine transkriptli metin Sadeleştirilmiş metin İngilizce Tercümesi

Derler ki: Ümeyye'den Hişâm'ın

Devrinde, yakınlarında Şâm'ın

Üç yıl ekin olmamış kuraktan.

Can kaybına düşmüş artık

urban

Her hayme mezâr olup kapanmış:

Altında beş on kadîd uzanmış!

Bakmış ki meşâyih-i kabâil:

Sıyrılmıyacak bu derd-i hâil;

Bir karyede toplanıp, demişler:
Durdukça helâkimiz mukarrer.
Mâdem ki şüyûhuyuz bu halkın,
Kalkın gidelim Hişâm'a,kalkın.
Bir duysa Halîfe'miz bu hâli;
Var merhamet etmek ihtimâli.
Hiç ak sakalıyle bir alay pîr,
Eyler de Emîr'e hâli tasvîr,
Görmez mi o, halkı rahme, şâyan?
Sultansa da taş değil ya: İnsan!
Teklîfı kabûl eder bütün nâs;
Derler, yalınız: Bulunsa Dirvâs.
Sinnen daha pek çocuktur ammâ

Olmaz o kadar talâkat aslâ.

Vaktâ ki girer şüyûh Şâm'a

Derhâl haber gider Hişâm'a:

Derler ki, beş on kabîle geldi.

Der: Gelsinler sarâya şimdi.

Birlikte çocuk dalar huzûra,

Evvelce duâ eder de sonra,

Hiç pervâsız girer kelâma...

Lâkin bu tuhaf gelirHişâm'a;

Der: Sus a çocuk büyük dururken,

Söz sâdır olur mu hiç küçükten?

Dirvâs o zaman kelâmı tekrâr

Teshîr ile der:Nedir bu âzâr!

Mikyâsı mıdır zekâvetin sin?

Dirvâs'ı çocuk mu zannedersin?

Bir dinle de sonra gör çocuk mu?

İnsâf nedir o sizde yok mu?

Ben söyliyeyim de bir efendim,

Susturmak elindedir efendim.

Dirvâs bakar Melik'te ses yok•

Mecliste değil ki ses, nefes yok;

Mu'tâdı olan talâkatıyle<br\/>Başlar söze eski şiddetiyle:
Üç yıl mütemâdiyen kuraklar,

Emsâli görülmemiş sıcaklar,

Sâmânımızı kuruttu gitti;

Mezrûâtın umûmu bitti.

Binlerle çadır kapandı kaldı,

Çöl,mahşer-imevt şekli aldı!

Şehrîleri besliyen kabâil<br\/>Köy köy geziyor zelîl ü sâil!
Hâtemlere cûd eden o urban,

Nan-pâreye can verir bugün can!

Çıplakları giydiren de üryan,

Gömleksizdir zükûr ü nisvân!

Açlık ecelin zahîri oldu:

Baştan başa çöl cesedle doldu.

Her kûşede bin acıklı feryâd...

Yok bir yerden sadâ-yı imdâd.

Şubbân bütün ihtiyâra döndü!

Pîrân görsen, mezâra döndü!

Yok vâlidelerde süt ki: Tutsun,

Evlâdını emzirip uyutsun.

Zannım, bize münfail ki Mevlâ:

Bir bâdiye halkı yandı, hâlâ

Bir damla su inmiyor semâdan,

Şebnem bile düşmüyor duâdan!

Binlerce duâya bir icâbet<br\/>Göstermedi bârgâhrahmet.
Artık sanailticâya geldik

Reddetmez isen ricâya geldik:

Görmekteyiz ey Emîr-i âdil,

İnkârı bunun değil ya kâbil -

Yok sendeki ihtişâma pâyân;

Bizlerse alay alay sefılân!

Bir yanda demek ki fazla var çok;

Hayfâ ki öbür tarafta hiç yok.

Öyleyse biraz tevâzün ister.

Evvel beni dinle, sonra hak ver:

Nerden buldun bu ihtişâmı?<br\/>Halkın mı, senin mi, Hâlik'ın mı?
Allâh'ın ise eğer bu servet.

Bizler de onun kuluyken, elbet

Bir pay talebinde hakkımız var...

İnsâf olamaz bu hakkı inkâr.

Halkınsa şu bî-nihâyet emvâl;

Ver, etmehukûk-i gayrı pâmâl.

Yok; böyle de olmayıp da kendi

Mâlin ise - çünkü fazla - şimdi,

Bî-vâyelere tasadduk eyle...

Dördüncüsü varsa haydi söyle!

Mebhût ederek bu söz Hişâm'ı,

Huzzâra demiş: "Görün kelâmı!

Yok bende cevâb-ı redde kudret...

Hayret, bu civan-dehâya hayret!

Îcâbediyor ki şimdi insâf:

Mes'ûlü hemen olunsun is'âf.


(1)Ümeyye: 661-750 tarihleri arasında Emevi devletini yöneten hanedan.

Hisâm bin Abdülmelik bu hanedanın onuncu halifesidir.

Hilafete 724 tarihinde gelmiş, 743 yılında vefat etmiştir.

(2)Hâlem: VI. yüzyılın sonu ile VII. yüzyılın başlan arasında yaşamış Arap şairi.

Şiirlerinde iyilik ve cömertlik temasını sıkça islediği için bu yönüyle meşhur olmuş ve İslâmî ebediyatta cömertlik timsali olarak anılmıştır.

Hâtem aynı zamanda mecazi olarak "çok cömert adam" anlamına gelir.


Dirvas English[]

They say: Ümeyye'den Hişâm's Period, Near Damascus Three-year crop kuraktan happened. Can no longer record of urban fallen. Each tomb is closed Hayme: Under the five-decade kadîd lying! Looked that kabâil meşâyih-i: Doesn’t emborider hail this trouble-i; Gatheted in a village,they said: No such stop is certain to see us.

Now that you leaders these people, One hears our coliph this state;

There are likely to show mercy.

A procession of olders, white beard,

This tells the state of the Emir,

Does that ring any mercy? If princess it human, stone or not?

All the people who accepted the offer; They say, only: "Although there Dirvâs. Junior boy,but many more Ten were never comfortable speakıng there is not one has"

They say, five came on the tribe. Says: come to the palace now. Not afraid of ever stars talkıng...

However,this is a strange hişam'a Receiving dirvas then promised again and says:

What is that little! Did you count current measure of the age? Do you think children to dirvas Does the child listen to on a later What is a pity that you do not have Let me make a master, In the hands of silence, sir. "

Dirvâs looks sound Melik'te No Comments · The Assembly is not in sound, no breath; The eloquence of Mu'tâdı Word begins with the severity of old:

"Three years continuously kuraklar, Unprecedented heat, Dried wealth hsa gone;

Over all crops. Tent remained closed in the thousands

Took the form of death in the desert forever!

The citizens feeding the tribes

Gourdmand condition around from village to village begging! Hatem that the course generosity, Today,give a piece of bread of life! Nudist naked in dressing

Men's and women's shirt does not even! Hunger was the death of viece, Completely filled with the dead in the desert Each glossy thousand pathetic cry ... No one from the sound of a help sa well. The young old man returned to all! See,old people , he returned to the grave! No milk, my mother said: incense, It send to sleep after suckles to ıts chıld Supposition, that God : Badi people of a burnt, still One drop of water doesn' come down Dew does not the prayer, even! Thousands respond to a prayer Showed no mercy bârgâh-I. Now I've come to asylum came to reject in if you are:

I see a fair-O Emir, Kabul-Inca it or not No share of grandeur in you; And we, sefılân ridicule ; On the one hand say that there are so many more; Haifa, on the other side we do not have any. So you want a little humility. Listen to me before, right after the quote: Where did you get the glory Do the people, you, you Hâlik'ın If this is the wealth of Allah. We are the created oneds him, certainly Have the right to claim a share ... This can not be denied the right to have a heart. But your nation following bi-finally; Give to pâmâl informal law-i. No, not like this at their own İn the goods-because the more-now

Distribute to those in need... Fourth, tell me if you have come! " Answer this question leaving frutrate to hişam Out there said:"The point see the influence! No I-I rejection responses might ... Surprisingly, this mercury-genius amazed! Now, however, is for the sake of fairness: İmmediately be grandet the reguested thıngs!"

|

örnek osmanlıca مقدمة

|}


Safahat logo

Şablon:Düz liseler için safahat projesi
Şablon:Anadolu liseleri için safahat projesi
Şablon:Sosyal Bilimler Liseleri için safahat projesi
Şablon:Türki Dillerde Safahat Projesi
Şablon:Safahat İngilizceye Tercüme Projesi

Latin harflerine transkriptli metin Sadeleştirilmiş metin İngilizce Tercümesi
Advertisement