Yenişehir Wiki
Advertisement

Linkli[]

Dirvas

Derler ki: Ümeyye´den Hişâm´ın
Devrinde, yakınlarında Şâm´ın

Üç yıl ekin olmamış kuraktan.
Can kaydına düşmüş artık urban.

Her hayme mezâr olup kapanmış:
Altında beş on kadîd uzanmış!

Bakmış ki meşâyih-i kabâil:
Sıyrılmıyacak bu derd-i hâil;

Bir karyede toplanıp, demiçler:
Durdukça helâkimiz mukarrer.

Mâdem ki şüyûhuyuz bu halkın,
Kalkın gidelim Hişâm´a, kalkın.

Bir duysa Halîfe´miz bu hâli;
Var merhamet etmek ihtimâli.

Hiç ak sakalıyle bir alay pîr,
Eyler de Emîr´e hâli tasvîr,

Görmez mi o, halkı rahme, şâyan
Sultansa da taş değil ya: İnsan!

Teklîfı kabûl eder bütün nâs;
Derler, yalınız: "Bulunsa Dirvâs.

Sinnen daha pek çocuktur amma
Olmaz o kadar talâkat aslâ. "

Vaktâ ki girer şüyûh Şâm´a
Derhâl haber gider Hişâm´a:

Derler ki, beş on kabîle geldi.
Der: Gelsinler sarâya şimdi.

Birlikte çocuk dalar huzûra,
Evvelce duâ eder de sonra,

Hiç pervâsız girer kelâma...
Lâkin bu tuhaf gelir Hişâm´a;

Der: Sus a çocuk büyük dururken,
Söz sâdır olur mu hiç küçükten

Dirvâs o zaman kelâmı tekrâr
Teshîr ile der:"Nedir bu âzâr!

Mikyâsı mıdır zekâvetinsin
Dirvâs´ı çocuk mu zannedersin

Bir dinle de sonra gör çocuk mu
İnsâf nedir o sizde yok mu

Ben söyliyeyim de bir efendin,
Susturmak elindedir efendim. "

Dirvâs bakar Melik´te ses yok·
Mecliste değil ki ses, nefes yok;

Mu´tâdı olan talâkatıyle
Başlar söze eski şiddetiyle:

"Üç yıl mütemâdiyen kuraklar,
Emsâli görülmemiş sıcaklar,

Sâmânımızı kuruttu gitti;
Mezrûâtın umûmu bitti.

Binlerle çadır kapandı kaldı,
Çöl, mahşer-i mevt şekli aldı!

Şehrîleri besliyen kabâil
Köy köy geziyor zelîl ü sâil.

Hâtemlere cûd eden o urban,
Nan pâreye can verir bugün can!

Çıplakları giydiren de üryan,
Gömleksizdir zükûr ü nisvan!

Açlık ecelin zahîri oldu:
Baştan başa çöl cesedle doldu. Her kûşede bin acıklı feryâd...
Yok bir yerden sadâ yı imdâd.

Şubbân bütün ihtiyâra döndü!
Pîrân görsen, mezâra döndü!

Yok vâlidelerde süt ki: Tutsun,
Evlâdını emzirip uyutsun.

Zannım, bize münfail ki Mevlâ:
Bir bâdiye halkı yandı, hâlâ

Bir damla su inmiyor semâdan,
Şebnem bile düşmüyor duâdan!

Binlerce duâya bir icâbet
Göstermedi bârgâh-ı rahmet.

Artık sana ilticâya geldik
Reddetmez isen ricâya geldik:

Görmekteyiz ey Emîr-i âdil,
-İnkân bunun değil ya kâbil-

Yok sendeki ihtişâma pâyân;
Bizlerse alay alay sefılân ;

Bir yanda demek ki fazla var çok;
Hayfâ ki öbür tarafta hiç yok.

Öyleyse biraz tevâzün ister.
Evvel beni dinle, sonra hak ver:

Nerden buldun bu ihtişâmı
Halkın mı, senin mi, Hâlik´ın mı

Allâh´ın ise eğer bu servet.
Bizler de onun kuluyken, elbet

Bir pay talebinde hakkımız var...
İnsâf olamaz bu hakkı inkâr.

Halkınsa şu bî-nihâyet emvâl;
Ver, etme hukûk-i gayrı pâmâl.

Yok; böyle de olmayıp da kendi
Mâlin ise - çünkü fazla - şimdi,

Bî-vâyelere tasadduk eyle...
Dördüncüsü varsa haydi söyle!"

Mebhût ederek bu söz Hişâm´ı,
Huzzâra demiş: "Görün kelâmı!

Yok bende cevâb-ı redde kudret...
Hayret, bu civan-dehâya hayret!

Îcâb ediyor ki şimdi insâf:
Mes´ûlü hemen olunsun is´âf. "

Linksiz[]

1'li Tablo Sunumu[]

Derler ki: Ümeyye'den Hişâm'ın

Devrinde, yakınlarında Şâm'ın

Üç yıl ekin olmamış kuraktan.

Can kaybına düşmüş artık

urban

Her hayme mezâr olup kapanmış:

Altında beş on kadîd uzanmış!

Bakmış ki meşâyih-i kabâil:

Sıyrılmıyacak bu derd-i hâil;

Bir karyede toplanıp, demişler:
Durdukça helâkimiz mukarrer.
Mâdem ki şüyûhuyuz bu halkın,
Kalkın gidelim Hişâm'a,kalkın.
Bir duysa Halîfe'miz bu hâli;
Var merhamet etmek ihtimâli.
Hiç ak sakalıyle bir alay pîr,
Eyler de Emîr'e hâli tasvîr,
Görmez mi o, halkı rahme, şâyan?
Sultansa da taş değil ya: İnsan!
Teklîfı kabûl eder bütün nâs;
Derler, yalınız: Bulunsa Dirvâs.
Sinnen daha pek çocuktur ammâ

Olmaz o kadar talâkat aslâ.

Vaktâ ki girer şüyûh Şâm'a

Derhâl haber gider Hişâm'a:

Derler ki, beş on kabîle geldi.

Der: Gelsinler sarâya şimdi.

Birlikte çocuk dalar huzûra,

Evvelce duâ eder de sonra,

Hiç pervâsız girer kelâma...

Lâkin bu tuhaf gelirHişâm'a;

Der: Sus a çocuk büyük dururken,

Söz sâdır olur mu hiç küçükten?

Dirvâs o zaman kelâmı tekrâr

Teshîr ile der:Nedir bu âzâr!

Mikyâsı mıdır zekâvetin sin?

Dirvâs'ı çocuk mu zannedersin?

Bir dinle de sonra gör çocuk mu?

İnsâf nedir o sizde yok mu?

Ben söyliyeyim de bir efendim,

Susturmak elindedir efendim.

Dirvâs bakar Melik'te ses yok•

Mecliste değil ki ses, nefes yok;

Mu'tâdı olan talâkatıyle<br\/>Başlar söze eski şiddetiyle:
Üç yıl mütemâdiyen kuraklar,

Emsâli görülmemiş sıcaklar,

Sâmânımızı kuruttu gitti;

Mezrûâtın umûmu bitti.

Binlerle çadır kapandı kaldı,

Çöl,mahşer-imevt şekli aldı!

Şehrîleri besliyen kabâil<br\/>Köy köy geziyor zelîl ü sâil!
Hâtemlere cûd eden o urban,

Nan-pâreye can verir bugün can!

Çıplakları giydiren de üryan,

Gömleksizdir zükûr ü nisvân!

Açlık ecelin zahîri oldu:

Baştan başa çöl cesedle doldu.

Her kûşede bin acıklı feryâd...

Yok bir yerden sadâ-yı imdâd.

Şubbân bütün ihtiyâra döndü!

Pîrân görsen, mezâra döndü!

Yok vâlidelerde süt ki: Tutsun,

Evlâdını emzirip uyutsun.

Zannım, bize münfail ki Mevlâ:

Bir bâdiye halkı yandı, hâlâ

Bir damla su inmiyor semâdan,

Şebnem bile düşmüyor duâdan!

Binlerce duâya bir icâbet<br\/>Göstermedi bârgâhrahmet.
Artık sanailticâya geldik

Reddetmez isen ricâya geldik:

Görmekteyiz ey Emîr-i âdil,

İnkârı bunun değil ya kâbil -

Yok sendeki ihtişâma pâyân;

Bizlerse alay alay sefılân!

Bir yanda demek ki fazla var çok;

Hayfâ ki öbür tarafta hiç yok.

Öyleyse biraz tevâzün ister.

Evvel beni dinle, sonra hak ver:

Nerden buldun bu ihtişâmı?<br\/>Halkın mı, senin mi, Hâlik'ın mı?
Allâh'ın ise eğer bu servet.

Bizler de onun kuluyken, elbet

Bir pay talebinde hakkımız var...

İnsâf olamaz bu hakkı inkâr.

Halkınsa şu bî-nihâyet emvâl;

Ver, etmehukûk-i gayrı pâmâl.

Yok; böyle de olmayıp da kendi

Mâlin ise - çünkü fazla - şimdi,

Bî-vâyelere tasadduk eyle...

Dördüncüsü varsa haydi söyle!

Mebhût ederek bu söz Hişâm'ı,

Huzzâra demiş: "Görün kelâmı!

Yok bende cevâb-ı redde kudret...

Hayret, bu civan-dehâya hayret!

Îcâbediyor ki şimdi insâf:

Mes'ûlü hemen olunsun is'âf.

Advertisement