Yenişehir Wiki
Advertisement
IMG 20190402 185033
IMG 20190402 184937
IMG 20190402 184838
Fiha kütübün kayyimeh - Onda kayme (kıymetli değerli) kitaplar vardır
Bakınız

D. Beyyine. Beyyine Suresi. Dosya:98-Beyyine.pdf [1]


98/1. 98/2 . 98/3 . 98/4. 98/5. 98/6. 98/7. 98/8
Kavramlar Beyyin - Beyan -Tebeyyün - Beyyine .
Terkipler İkâmet-i beyyine.
Bilâ beyyine .
Hülâsatül Beyân Fî Tefsîr'il Kur'ân.
Beraati tebeyyün etti
Hukuk
Kitab-ı Beyyinat ve Tehalif.
Müddei iddiasını ispatla mükelleftir
Lakin Beyyine mükellefiyeti müddeiye aittir .
لكن البينة على المدعي .
Hukuki tanımı:
Başka bir tanıma göre hevâ, delile dayanmadan sırf arzulardan kaynaklanan iddia ve görüştür. Bu anlamından dolayı Kur'an, kelimenin karşıtı olarak Peygamberin dilinden, "beyyine " (kavi delil, kuvvetli kanıt, kuvvetli bilim) kelimesini kullanır. Beyyine Suresi/1-8 Şablon:Sadeleştirilmiş ET https://yenisehir.fandom.com/tr/wiki/Beyyine_Suresi/1-8 Beyyine Suresi/Elmalı Orijinal Dosya:98-Beyyine.pdf BEYYİNE https://yenisehir.fandom.com/tr/wiki/Beyyine_Suresi/Elmalı_Orijinal Beyyine külfeti isbat külfeti isbat yükü., Beyyin, Beyan, Beyyinat, Beyyinât-ı hikmet, Kitab-ı Beyyinat ve Tahlif https://yenisehir.fandom.com/tr/wiki/Beyyine_külfeti Beyyine Suresi/Elmalı 98-BEYYİNE: Değildi, o küfredenler kitap ehli ve müşriklerden. (Min) teb'îzıyye veya beyâniyye, mahzûfe müteallık olup, yahut takdirinde zarf-ı müstekar, o küfredenlerin hali veya sıfatıdır. Bu iki kısımdan kâfirler veya iki kısım kâfirler https://yenisehir.fandom.com/tr/wiki/Beyyine_Suresi/Elmalı Beyyine hilâf-ı zâhiri isbât için ve yemîn aslı ibkâ içindir Madde 77 — Beyyine hilâf-ı zâhiri isbât için ve yemîn aslı ibkâ içindir. MC. 8, 9, 11, 77, 81, 403, 967, 1774. Beyyine hüccet-i müteaddiye ve ikrâr hüccet-i kâsıradır Madde 78 - Beyyine hüccet-i müteaddiye ve ikrâr hüccet-i kâsıradır. MC. 80, 81, 1384, 1572, 1642, 1676.; HUMK. 236, 254, 299. https://yenisehir.fandom.com/tr/wiki/Beyyine_hüccet-i_müteaddiye_ve_ikrâr_hüccet-i_kâ Beyyine müdde'î için ve yemîn münkir üzerinedir Madde 75 - Bürhan ile sâbit olan

Bakınız

D. Delil. İstidlal الاستدلالات Çıkarımlar inference: {n} استنتاج, استدلال, ما يستدل عليه, ما يستنتج منه inference: {n} ما يستدل عليه inference: {n} ما يستنتج منه Farsça: inference: استنتاج


Delil müradifleri
Hüccet
Burhan

Evidence First sentence,than evidence Clue
Suç delilinin kitap olması, suçlunun devlet olduğunun delilidir

Alice's Adventures Under Ground - Lewis Carroll - British Library Add MS 46700 f45v

Alice Harikalar Diyarında kitabının el yazmasıdır bu resim. Kral adına karar veren hakimi oyun kartına benzetiyor, büyük yazar. Okuyalım:
Şimdi delil dedi, Kral;Hayır dedi Kraliçe; ilk önce hüküm, sonra delil, dedi. "Mantıksızlık", dedi Alice, bağırarak, HERKES ZIPLADI,"ilk önce hüküm iddeasına" karşı. Kes sesini, dedi Kraliçe.
Kesmeyeceğim, dedi Alice, SİZ HİÇ BİR ŞEYSİNİZ, SADECE BİR PAKET KARTSINIZ. KİM TAKAR SİZİ? Bu başkaldırıya karşı bütün kart paketi ayağa kalktı ve Alice korkudan küçük bir çığlık attı ve onları yenmeyi denedi ve kendini yerde uzanmış buldu.... Yani yargı bitmiş, Güzel kalpli Alice, yenilmiş ve yerlerde idi

Hukuk[]

Mecelle[]

Madde : Mütevatirin aleyhine beyyine kabul edilmez Deliller kitabı - kitab ul beyyinat ve't-tehalif

Hadisi şerif[]

لاكن البينة على المدعى واليمين على من انكر Beyyine, müddeaya ; yemin, inkar eden üzerinedir.

Yani müddea dava edip, hak talep ve iddia eden kişiye beyyine,delil,hüccet, şahit ile davasını ispat etme lazım geldi ve şart koşuldu.

İsmail Hakkı Bursevinin izahı=[]

Beyyine,beyandandir ki keşf manasınadır.Keşf ise gerek sözle ve gerek başka bir vehile olsun.

Binaennaleyh, Beyyine,delalet-i vaziha yani açık delildir ki dava onunla sabit olup, hasmına galip gelir. Bu iki mana üzerine, şahitlerin şehadetlerine beyyine ve hüccet denildi.

Beyyine suresi ve meali[]

Header blue
Kur'an-ı Kerim Portalına Hoş Geldiniz
Kurann   
Kadir Suresi Beyyine Suresi Kurann Zilzal Suresi
Medine döneminde inmiştir. 8 âyettir. Beyyine, apaçık delil demektir

33. Hadisi Şerif - Şerh i Hadis-i Erbaiin İsmail Hakkı Bursevi şerhi[]

33. HADîS-İ ŞERîF

عن ابن عباس رضي الله عنها عنهما ان رسول الله صلى الله عليه وسلم قال


İbn-i Abbâs Radıyallahü anhümâdan rivâyet buyurulduğuna göre Resûlullah Sallallahu Teâlâ Aleyhi ve Sellem buyurdu:

لو يعطى الناس بدعواهم

"Şâyet insanların mücerred davâları ve ihbarları üzerine, dâvâ olunan dâvâlının talep ettikleri emvâl, dimâ ve diyetleri (delîl ve hüccetsiz, şâhitsiz) olarak bilâ ispat it'a olunsa idi.”

Şerh: Yâni "insanlara mücerred söz ve iddiâları üzerine ispatsız olarak bir şey verilmez demektir.”

لا داعي رجال اموال قوم و دماءهم

Yâni: "Erbâb-ı husûmetten pek çok kadın ve erkek, çok kavmin mallarını ve kanlarını talep ederlerdi.

Ve insanlar arasında adâvet-i azîmeye (büyük düşmanlığa) sebep olduğundan maâdâ, büyük zahmet ve zorluklar da meydana gelirdi.”

لكن البينة على المدعي

"Lâkin dâvâ edip, hak talep ve iddiâ eden kişiye beyyine; delîl, hüccet ve şâhit ile dâvâsını ispat etme lâzım geldi ve şart koşuldu.”

Şerh: l- Beyyine: Beyândandır ki keşf mânâsınadır. Keşf ise gerek sözle ve gerekse başka bir vechile olsun.

Binâenaleyh, Beyyine: Delâlet-i vâziha (açık delîl) dir ki dâvâ ânınla sâbit olup, hasmına gâlip gelir. Bu iki mânâ üzerine, şâhitlerin şehâdetlerine beyyine ve hüccet denildi.

2- Müddei: Şol kimsedir ki sözü içe ve dışa muhâlif ola. Ve cânibi müddet zaîf olmakla hüccet-i kaviyye teklif olundu. Zîrâ emri hafi zikr eder. (yâni gizli olan bir iş zikreder yani iddia eder.)

Beyyine ise, yeminden daha kuvvetlidir. Bunun için evvel emirde ikâmet-i beyyine lâzım geldi. Böylelikle fesat def' ve ref' oluna. Ve müdde-i aleyh (dâvâlı) tarafı daha kavî olduğundan, hüccet-i zaîfe ile kanâat ve iktifâ olundu. Zîrâ emri zâhir zikreder (yâni dışta olan ve ortaya atılan bir şey, mevzû ve dâvâ hakkında konuşur ve beyanda bulunur).

واليمين على من انكر

"Yemin ve kasemi billah, inkârı dâvâ eyleyen kimse üzerinedir. Eğer müddeînin beyyinesi yok ise, İmam Şâfıî (Rahimehullah) bir şâhit ve yemîn ile hüküm vermeyi tecvîz eylemiştir. Gerek dâvâcı ile dâvâlı arasında tanışma ve mahcûbiyeti mûcip bir hâl olsun veya olmasın.

Hülâsâ: Bilâ beyyine dâvâyı mal ve dimâ'dan tahzîr ve işâret-i bilâ burhân dâvâyı hâl ve makamdan tenfırdir. Zîrâ, bu iş lâf-u güzâfla olmaz. Belki sıdk-ı dâvâya bürhân gerek. Ânınçün, kümmel dâvâdan hâmûş ve ehl-i berzâh tavîlü-l lisân olur.

Bundan dolayı demişlerdir ki:

"Allah'ı kim bilir ve tanırsa lisânı tavîl olur. Bundan murat, maârif-i ilâhiyeyi bast, yoksa dâvâ değil.”

Ve yine demişlerdir ki:

"Mehabbet imtihan oluna gelmiştir. Zîrâ dâvâdan hâlî değildir. Mahbûb ise böyle değildir. Belki hâlis muhlistir ki anda imtihâna salih eser kalmamıştır.”

Ve şol ki meşâkk-i dünyadır, hükmü beşeriyettir. Ve illâ ekâmilin hayatları, hayât-ı tayyibe ve iyşleri iyş-i sâfidir.

Bunu böyle bil ve anla..

İsmail Hakkı Bursevi

Bu Hadîs-i Şeriften Alınacak Ders Ve İbretler[]

Bu mübârek hadîs-i şerîfte, bir dâvânın sübûtunda delîl ve hüccetin lüzûmu işâret buyuruluyor.

Kesin delil olmadan mücerred bir iddiâ ile bir mesele hakkında hüküm vermenin nice haksızlıklara ve düşmanlıklara sebep olacağını ve cemiyette herc-ü merclere zemin hazılayacağını hatırlatarak, her hangi bir iddiâyı ortaya atan kişi bunu ispat etmek zorundadır.

Aksi halde müfterî durumuna düşer ki bunun da dünyâ ve âhirette vebâli büyüktür.


Bâhusûs çağımızda medya aracılığı ile haberler çok süratle yayılıYor. Îcâbında milyonlarca insan o mesele istikâmetinde âdetâ şartlandırılmalıdır. Ta ki telâfisi mümkün olmayan azîm günah ve vebâl sâhibi olmak kuvvetle muhtemeldir.

Allah'ım! Sen insanımıza insâf iz'ân lütfeyle. Ve böylesine büyük cüretler netîcesinde helaktan kendilerini muhâfaza eyle. Kendi ayıp ve kusurlarımızla meşgul olmayı bizlere nasip eyle. Âmin. bi hürmeti seyyidi l-mürselîn


Header blue
Kur'an-ı Kerim Orjinal Metin .
Kurann   

98 - البينة

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ


1. لَمْ يَكُنِ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ مُنفَكِّينَ حَتَّى تَأْتِيَهُمُ الْبَيِّنَةُ

2. رَسُولٌ مِّنَ اللَّهِ يَتْلُو صُحُفاً مُّطَهَّرَةً

3. فِيهَا كُتُبٌ قَيِّمَةٌ

4. وَمَا تَفَرَّقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ إِلَّا مِن بَعْدِ مَا جَاءتْهُمُ الْبَيِّنَةُ

5. وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاء وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ وَذَلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ

6. إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ فِي نَارِ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أُوْلَئِكَ هُمْ شَرُّ الْبَرِيَّةِ

7. إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُوْلَئِكَ هُمْ خَيْرُ الْبَرِيَّةِ

8. جَزَاؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَداً رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ


Header blue
Latin Harflerine Transkriptli Metin
Kurann   

Bismillahirrahmanirrahim


. Lem yekünillezine keferu min ehlil kitabi velmüşrikine münfekkıyne hatta te'tiye hümülbeyyineh

2. Rasulüm minallahi yetlu suhufem mütahherah

3. Fiha kütübün kayyimeh

4. Ve ma teferrekallezıne utül kitabe illa min ba'di ma caethümül beyyineh

5. Ve ma ümiru illa liya'büdüllahe muhlisıyne lehüd din hunefae ve yükıymussalate ve yü'tüzzekane ve zalike diynülkayyimeh

6. İnnelleziyne keferu min ehlilkitabi velmüşrikiyne fiy nari cehenneme halidiyne fiyha ülaike hüm şerrülberiyyeh

7. İnnelleziyne amenu ve 'amilussalihati ülaike hüm hayrülberiyyeh

8. Cezaühüm 'ınde rabbihim cennatü 'adnin tecriy min tahtihel'enharü halidiyne fiyha ebeden radıyallahü 'anhüm ve radu 'anhü zalike limen haşiye rabbeh


Header blue
Türkçe Transkriptli Metin .
Kurann   

Bismillahirrahmânirrahîm


. Kitap ehlinden inkâr edenler ile Allah'a ortak koşanlar, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar (küfürden) ayrılacak değillerdi.

2. Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir.

3. O sahifelerde dosdoğru hükümler vardır.

4. Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.

5. Halbuki onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.

6. Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah'a ortak koşanlar, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratıkların en kötüsüdürler.

7. Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar.

8. Rableri katında onların mükafatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte bu mükafat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur.



{{}}{{}}{{}}{{{}{{}}{{}}{{}}


g-t-d

Bu tablonun her surenin başında sunumu için;

Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (Yusuf Ali)
1
Rahmân[6] ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle"
Acıyıcı*[7], esirgeyici Allah’ın adıyla başlarım
In the Name of Allâh, the Most Gracious, the Most Merciful
Ayet no
AYET
ELMALI ORİJİNAL MEALİ
SADELEŞTİRME
İNGİLİZCE MEAL

Yukaridaki tablonun kodunu, değiştir anlamına gelen d harfini tıklarsanız görebilirsiniz. Bunu her ayette uygulamak lazım. Bu stili rükuya kadar olan "esas meal" içinde kullanmak lazım.



Advertisement