Yenişehir Wiki
Advertisement
Yaşar_Nuri_Öztürk'ün_Vefat_Etmeden_Önceki_SON_Röportajı_Ulusal_Kanal_23_Haziran_2016

Yaşar Nuri Öztürk'ün Vefat Etmeden Önceki SON Röportajı Ulusal Kanal 23 Haziran 2016

YAŞAR_NURİ_REZİL_OLDU_!

YAŞAR NURİ REZİL OLDU !

[1]

BÜYÜK_KAVGA

BÜYÜK KAVGA

[2]

BÜYÜK_KAVGA_2

BÜYÜK KAVGA 2

[3]

BÜYÜK_KAVGA_3

BÜYÜK KAVGA 3

[4]

BÜYÜK_KAVGA_4

BÜYÜK KAVGA 4

[5]

BÜYÜK_KAVGA_5

BÜYÜK KAVGA 5

[6]

BÜYÜK_KAVGA_6

BÜYÜK KAVGA 6

[7]

BÜYÜK_KAVGA_7

BÜYÜK KAVGA 7

[8]

Reha Muhtar'ın "Yaşar Nuri Öztürk'ün yaşı ve sevgilisi..." yazısı[]

TNT’deki programın o bölümünü İnternet’te izledim...

İnanılmaz bir değişiklik vardı Yaşar Nuri Öztürk’ün vücut dilinde...

Giyiminde, kuşamında...

Gömlek yakası bir düğme açılmış, dik yaka gömleğin üzerine bir ceket geçirmişti...

Bu haliyle bir İlahiyat profesörünü değil, Miami Vice televizyon dizisinde, oynayan yaşını başını almış eski jönlere benziyordu...

Hafif yanık bir teni vardı...

Vücut dili “genç bir kızla aşk yaşayan playboyvari bir auranın enstantanelerini” çiziyordu...


Dün Rasim Ozan Kütahyalı, Yaşar Hoca’nın kitaplarının arka kapaklarından, 1945 doğumlu olduğunu yazmış...

Bütün kitaplarının arka kapağında 1945 doğumlu yazıyor Yaşar Hoca için...

Oysa o iddia ediyor ki “kendisi 1951 doğumludur...”

Kitaplarında 66 yaşında görünen, ilk çocuğuna 68 yılında 23 yaşında sahip olan bir erkek, neden ısrarla kendisinin 1951 doğumlu olup, 60 yaşında olduğunu söyleme ihtiyacı duyar...

Tezinin bizzat eski eşi tarafından ısrarla çürütülmesine rağmen...


Yaşar Hoca’yı annem ve babam uzun yıllar öncesinin Ankara’sından tanıyorlar...

Hem de yakından...

Aynı üniversitede, aynı fakültede çalışmışlıkları var...

Pes yani...

Babamla beraber fakülte arkadaşlıkları çok eski yıllara dayanıyor...

Ben 59 doğumluyum...

“Yaşar Hoca’nın 51 doğumlu olması imkansız, en azından 45 doğumlu diyor annemle babam...”


O gün programda bir şeyi fark ettim...

Yaşar Hoca, öyle spontan bir soru üzerine “25 yaşında bir sevgilisi olduğunu” söylemedi...

Planlıydı bu açıklamayı yapması...

Bilerek yaptı...

Konuyu oraya getirerek taamüden, açıkladı 25 yaşındaki sevgisini ve evlenmeyi düşündüğünü...

Arada; Hoca’nın kitaplarının arka kapağının söylediğine göre 41 yaş farkı var...

Bunun hiçcbir önemi yok...

Ben kendimden 16-17 yaş küçük kadınlarla da aşk yaşadım...

O sırada, “bir gençlik ateşiyle birlikte olduğunuz zannından çok, bir aşkın iki tarafından biri olarak hissediyorsunuz” kendinizi...



Buna takılmıyorum...

Takıldığım bu ilişkiye başladıktan sonra yaşını küçültme çasbasıdır Yaşar Hoca’nın...

Bir de İlahiyat profesörünün, yakası açık dik yaka gömlek ve üzeri ceketlerle Miami Vice dizisini hatırlatan görüntüler sergilemesi...

İnsanların içinde ne fırtınalar kopuyormuş meğer...

Bir İlahiyat profesörünün içinde, kalan “olgun flörtöz ve son modayı takip eden çapkın bir erkek” imajının tohumları bütün şiddetiyle görülüyor Yaşar Nuri Hoca’da...

Bunu garipsemedim...

Aksettirilen görüntünün altında çok başka, ihtirasların, duyguların, fırtınaların olduğunu yıllar içinde hep gördüm ben...

Yaşar Hoca, 25 yaşında genç bir kadınla aşk yaşamaktan gurur duyuyordu...

Onu kendisine aşık etmekten, zevk alıyordu bir erkek olarak...

Televizyondaki vücut dilinden, mimiklerinden ve konuşma tarzından hissettiğim buydu...

Ne ilginç değil mi?..

Meğer neler varmış Yaşar Hoca’nın içindeki fırtınalarda?..

Sahici olmak en iyisi bu hayatta...

Hep sahici olmak hep sahici kalmak...

Rahmetli Ufuk Güldemir televizyonlarda yaratılan imajlara bakar bakar, “Bunlar birer televizyonu imajı” derdi, “Sanal bu tipler gerçek değil... Gerçek olan bizleriz...”

Anmak varmış Ufuk‘u böyle bir günde...

Nur içinde yat kardeşim...

"50’sini geçenler Allah’la yarışmasın" haberi[]

İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk yemeğe düşkün ama eğer pişiren olmazsa aç kalacak kadar da mutfaktan kopuk. Yaşar Nuri Hoca ramazan ayı ve oruç üzerine konuşurken tavsiyede de bulundu: 50 yaşın üstündeki insanlar, Allah’la yarışa girmesin, fidye versin. Tuttukları o oruçla başlarına bir sağlık sorunu gelir, sonra bunun günahını ödeyemezler

Hafız Yaşar Nuri çocukluğunda nasıl beslenirdi?

- Temel gıda süt, yumurta, sebzeler, fındık, ceviz, tereyağı, zeytinyağıydı. Kış aylarında çok yoğun kuru incir tüketilirdi evde. Çünkü rahmetli babam, Trabzon’da senelerce gıda malları sattı. Beslenmemizde her şey yüzde 100 doğaldı. Sakatat eve girmezdi, Karadeniz’de çok sevilen içyağı da girmezdi. Babam kırmızı ete de iyi bakmazdı. Tam bir bal hastasıydı, bu hastalık bana da geçti.

Annenizin mutfağından neler hatırlıyorsunuz?

- Babam Trabzonlu, annem Bayburtlu. Onun için annem et ve hamur işlerinde hakikaten harikaydı. Saniye Hanım’ın kesme makarnası, böreği, hıngeli, herkesin rüyasıydı. Annem daha sonra Karadeniz yemeklerini ve balık pişirmeyi öğrendi. Daha çok istavrit yerdik. O zamanlar istavritler palamut büyüklüğündeydi. Yanına salata ve çorba yaptığınız zaman, bir istavrit üç kişiyi doyururdu.

O dönemde mutfağa merakınız var mıydı?

- Hiç mutfak merakım olmadı. O kadar öğrencilik yılları geçirdim, yalnız yaşadım, tek bildiğim bir yumurta kırmak olmuştur ki onu da ne kadar becerebiliyorum bilmiyorum. Son iki yıldır bekâr yaşıyorum. Evdeki aşçı kadın yoksa, bilin ki ki aç kalmışımdır. Artık yumurtayı da kırmaya gönlüm varmıyor, hiç girmiyorum mutfağa. Kuru meyvelerle idare ediyorum. Eğer üşenmezsem yemeğe gidiyorum, başka çarem yok.

Hiç rejim yaptığınız oluyor mu?

- Hayatım rejim. Hayatımda hiç rejim falan yapmadım. Çeşitli kürler uygularım. Mesela eğer evden 10 gün çıkmama şansı bulursam, sarımsak kürü yapıyorum. 10 günde iki buçuk, üç kilo sarımsak yerim. Sabahtan yatana kadar durmadan diş diş sarımsak yutarım.

Spor yapıyor musunuz?

- Spor hayatımın bir numarası. Apartman benim için bir yarı hapishane, hep nefret etmişimdir. Çoğunlukla müstakil evlerde oturdum. Evimde barfiks, koşu bandı var. Ormanlık alanlarda hızlı yürüyüşler yaparım. 27 sene judo yaptım, siyah kemerliyim. 10 yıl kadar antrenörlük yaptım. Seyahatte bir şey bulamazsam otel odasında şınav çekerim. Şınav bütün vücudu çalıştırır. Bir de yogayla judo hareketlerini birleştirerek birtakım yeni hareketler oluşturdum. Bunları yapmak için hiçbir şeye ihtiyaç yok, zemin düz olsun yeter.

Bir günlük yemek programınızı anlatır mısınız?

- Yanlış olduğunu bildiğim halde geç kahvaltı ederim. Günde iki kere yemek yerim: Resmi bir mecburiyetim yoksa geç bir kahvaltı ve hafif bir akşam yemeği. Kahvaltı masam oldukça zengindir; çörekotu, öğütülmüş üzüm çekirdeği, bal, doğalını bulursam nane, maydanoz, ot turşuları, hayatımın olmazsa olması ceviz masadan eksik olmaz. Kırılmış ceviz almam, mutlaka kabuklu alırım. Sonra fındık yerim, yeşil çay içerim, bir de doğal yumurta temin etmişsem sarısını içerim. Beyaz ekmek hayatımda yok, saf buğday ekmeği, kibrit kutusu kadar üç dilim o kadar. Onun dışında ekmek yemem, bazen pideye dayanamıyorum. Acılı kebaplarla lavaş pideye dayanamıyorum. Kış aylarında her sabah koca bir bardak havuç suyu içerim, onun içine de bir fincan zeytinyağı dökerim. Çuvallarla nar tüketirim.

Etlerle aranız nasıl?

- Akşam yemeğinde, mevsim müsaitse kesin balık yerim, her gün yesem bıkmam. O yoksa mutlaka ızgara et yaptırırım. Tencereye girmiş et yemiyorum, sebzeye katılmış eti de yemem. Kuru fasulye en çok sevdiğim yemeklerden biri, sabah kahvaltısı dahil yerim ama içinde et olmayacak. Bamyayı çok severim. Gaziantep mutfağını, dünyada bir numara ilan ettim. Yalnız ayağın daima frende olacak, Gaziantep’te ayağını frenden kaldırdın mı, iki ayda dubaya dönersin.

Yemeğe konuk davet eder misiniz?

- Bekârlıktan önce bu evin bahçe katında, yaz geldiği zaman büyük masalar kurulur, mangal yakılırdı. Haftada üç-dört akşam eş-dost gelir, yemekler yenir, nargileler içilirdi. Boşandıktan sonra buna imkan kalmadı. Şimdi misafir davet edersem dışarıdan yemek getirtiyorum. Eğer bu evi çekip çevirecek birini Allah nasip ederse, eski düzeni yeniden kuracağız.

İstanbul’da en sevdiğiniz ve sıklıkla gidip yemek yediğiniz mekanlar hangileri?

- Balık lokantalarına giderim. Bir tanesi Baltalimanı’ndaki Angel’dır. Yine Beşiktaş’taki Hanedan’ı severim. Yeşilköy’de Yüksel var, eski Hasan... Güzel kebapçılar var, Günaydın’ından tut, Tike’sine kadar ama benim şaşmaz yerim Etiler Yüzevler’dir, haftada iki üç kez oraya giderim.

ORUÇLU DEĞİLSEN CİNSELLİKTE ATIŞ SERBEST

İdeal bir iftar sofrasında neler olmalı, sizinki nasıldır?

- Benim ideal iftar soframda kaşık kullanılmaz. Eğer kaşık kullanacaksam bu sadece çorba için olur. Asla ekmekle birleştirilmeyen bir çorba, onun dışında zengin kahvaltılık ve çay. Her ramazan dört beş kilo veririm. Oruç tutmaya kaç yaşında başladınız?

- Yaş hatırlamıyorum çünkü babam çok küçük yaşta oruç tutulmasına engel olurdu. Ama sanıyorum ki 15-16’da başlamışızdır. Baştan bir gün, ortadan bir gün, sondan bir gün şeklinde. Reşit olduktan sonra da gerçek oruç tutmaya başladım, o gün bugün tuttum orucu. Hiç bozmak zorunda kaldınız mı?

- Oldu tabii. Seferi durumlarda. Düşünün, bazı ramazan günlerinde dört konferans veriyorum ki, bazısı iki şehre bölünmüş oluyor. Bir defasında aynı gün iki konferans vardı, birinden çıkıp ötekine giderken baktım sallanıyorum. Kimseye çaktırmadan duvara yaslandım işi idare ettim. Ama Allah’a şükür böyle sıkıntılı durumlarda tutmadığınız günler için fidye verme yolu var.

Ramazan uzun ve sıcak yaz günlerine rastladı, oruca dayanabilmek için neler önerirsiniz?

- Bunun en doğru cevabını doktorlar verir, ancak çok yememelerini öneririm. Bir de, 50 yaşın üstündeki insanlar, Allah’la yarışa girmesin, fidye versin. Tuttukları o oruçla başlarına bir sağlık sorunu gelir, sonra bunun günahını ödeyemezler. Allah imkan vermiş. Bu sıcakta kişinin oruç tutup tutamayacağına doktor karar verecek, gerisi yok. Yaşam boyunca ilaç almak zorunda olanlar, ramazanın sevabından nasıl faydalanacak?

- Ramazanın sevabından, niyetleriyle faydalanacaklar. Onlar içlerinden, “Ahhhhh sağlığım yerimde olsa da, ben de oruç tutsam” dediği anda olay biter. Peygamberimiz, “Kişi niyetiyle kazandığını ameliyle kazanamaz” diyor çünkü amele riya karışır.

fidye nasıl hesaplanıyor?

- Herkes kendi standartlarının ortalamasından bir kişinin bir günlük yiyecek parasını verecek. Bu miktarı kaç gün oruç tutmadıysanız o kadarla çarpacaksınız.

Tam tatil zamanı, tekne yolculuğuna çıkanlar seferi sayılır mı?

- Şimdi bir defa şunu bilelim, sefer bir ruhsattır. Seferde oruç tutmayacaksınız diye bir mecburiyet yok. Bir imkan verilmiştir isteyen tutar, isteyen tutmaz, buna ruhsat deriz. Dolayısıyla adam, çıktığı yolculuğun oruç tutmaya ne kadar zorlayacağına kendi vicdanıyla karar verecek. Adam istiyorsa uçak yolculuğunda da, gemi yolculuğunda da seferi sayar kendini, biz ona karışamayız. Ama derse ki, “Benim bir sıkıntım yok” o zaman tutar. Peygamber efendimiz, hayatında hiçbir gün sefer halinde oruç tutmamıştır ve tutanlara da iyi bakmamıştır, çünkü der ki ,“Allah’ın size verdiği ruhsatları da kullanın, dininizi daha çok seversiniz.” Sahurda ne yiyip içiyorsunuz?

- Pilav veya peynirli makarna yerim. Kompostodan asla vazgeçemem. Başka bir şey de yemem. İftarla sahur arasında içki ve cinsel ilişki serbest midir?

- Ramazanı falan yok, hiçbir zaman içki içilmez. Cinsellik haram değildir, hiçbir engel yoktur. Oruçlu olmadığın zaman atış serbest.

TERAVİH DİYE BİR NAMAZ YOK

İslam’da teravih diye bir namaz yok. Peygamberimizin bizzat yasakladığı bir şeydir, peygamberimizden sonra bu namazı koydular. Geçen sene bunu Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır söyledi, ben söylememiştim. Ben, “Evinizde kılın” diyordum, Bayındır çıktı, “İslamiyet’te böyle bir namaz yok” dedi. Ben o kadar radikal konuşamamıştım, o yüzden şimdi de söylememizde bir sakınca yok: Teravih diye bir namaz yoktur. Evinde sevap için namaz kılmanın önü açıktır, istediğin kadar kıl fakat teravihi asla camiye sokamazsın, peygamberimiz yasaklamıştır. Çünkü orası riyakârlık yarışına kapalı bir mekan olmalıdır. 20 rekat namaz ne demek, günün bütün namazları 20 rekatı bulmuyor. Siz ikinci bir yükümlülük getirip Müslüman’ın sırtına bindiriyorsunuz, yoktur böyle bir şey. Peygamberimiz dört rekat, bazen sekiz rekat ama hep evde kılmıştır.

Nişanlısı Nazlı Kanaat[]

Yaşar Nuri Öztürk'ün nişanlısı Nazlı Kanaat kimdir?

Yaşar Nuri Öztürk kanser ile boğuşurken gözler nişanlısı Nazlı Kanaat'ı arıyor. Şimdiye kadar kızı Saniye Öztürk [9] konuştu Nazlı Kanaat ise ortalarda görünmüyor. Haliyle bu durumda merak konusu.

Mide kanseri olan Yaşar Nuri Öztürk zon günler geçiriyor. Gözler bu zor günlerinde nişanlısı Nazlı Kanaat'ı arıyor. Peki kimdir Yaşar Nuri Öztürk'ün uzatmalı nişanlısı Nazlı Kanaat niye ortalarda yok?

Yaşar Nuri Öztürk eşi Canan Öztürk'den 2009 yılında boşandı. Bu boşanma o dönem hayli kirli olmuştu. Canan Öztürk 18 yıllık evliliği bitirirken Yaşar Nuri Öztürk hakkında deprem etkisi yaratan bir aldatma iddiasında bulunmuştu.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK'ÜN NİŞANLANMASI

Yaşar Nuri Öztürk ile eşi Canan Öztürk'ün boşanma davaları 2 yıl sürdü. 2013 yılında ise Yaşar Nuri Öztürk'ten aşık oldum nişanlandım duyurusu ile yeniden gündeme geldi. Nişanlısının ismi Nazlı Kanaat'tı. Ankara radyosunda Türk Sanat müziği sanatçısıydı.

NASIL TANIŞTILAR

Yaşar Nuri Öztürk büyük aşkını o dönem verdiği bir röportajda şöyle anlatmıştı;

-Saba’nın (Tümer) programı buna aracı oldu tabiri caizse. Biz “Türk sanat müziğini bugün kim defosuz okuyor?” diye konuşurken ben de Nazlı Hanım’ın önemli bir yeri olduğunu söyledim. Yoksa Nazlı Hanım’ı tanımam; evli midir, bekâr mıdır, kaç çocuğu var, bilmem. O da zarif bir insan, teşekkür etmek için beni aradı. Zaten halası “Koca adam seni övdü, aç teşekkür et” deyince aramış. Oradan başladı iş. Bekâr olduğu ortaya çıkınca tabii kancayı taktım açıkçası. Sonuç böyle oldu.

ONUN İÇİN ANKARA’YA GİTTİM

-Sonra ikinci, üçüncü, dördüncü telefon… Bir konuşmamızda “İstanbul’a geliyor musunuz? Müzikle ilgili sohbet edelim” dedim. “Arada geliyorum, gelirseniz konuşuruz” dedi. Ben de “Ankara’ya özel olarak bunun için gelsem ne olur?” diye sordum. “Zahmet olur ama siz bilirsiniz” deyince gittim Ankara’ya. Hayatımda ilk defa bir hanımefendiyle görüşmek üzere şehirlerarası yolculuk yaptım.


-Elim ayağım dolaşmadı, lise talebesi değilim ama biraz heyecan oluyor tabii. Daha sonra o İstanbul’a geldi, bir iki kere daha görüştük. Ondan sonra aldı başını gitti...

KIZI YAŞINDA MI?

-Nazlı Hanım da 44 yaşında. Gazeteler “Kendinden 20 yaş küçük kadınla nişanlandı” diye yazıyor ama Nazlı 69 doğumlu. Ben 62 yaşındayım, 61 yaşında bir hanım mı bulacaktım? Bunu söyleyen aşağılık, soytarı biri. Nazlı Hanım’ın 30 ya da 25 yaşındaki bir hanımla farkı yok. Ben onda da aynı hayat coşkusunu ve aynı değerleri buluyorum. Anlaşmaya bağlı. 47 yaş âşık olmayı unutacak bir yaş değil.

BİR KERE AŞIK OLDUM AMA EVLENEMEDİM

-Hayatımda bir kere âşık oldum. Âşık olduğum kadınla da evlenemedim.

Aşk sıkıntı getirir, bana da getirdi. Mevlana “Aşk hiçbir afetten ders almıyor” der. Siz mutlulukla aşkı yan yana koymayın.  Aşk afettir. Hayatımda da hep acı ve ıstırap olmuştur. Ama yaratıcıdır da. Mutlu olmak için sevgi ve saygı aşktan önceliklidir. Bir daha aşkın afetine maruz kalmak istemem. Bir defa başıma geldi ve gitti. Kavuştunuz mu aşk bitiyor. Ben aşkın kahrını ve ıstırabını çektim ama şikâyetçi değilim. 

NAZLI HANIMADA AŞIK OLARAK NİŞANLANDIM

-Bizim yüreğimiz büyük. O manada alıyorsanız âşığım tabii. Felsefe adamı olarak aşk denen cevher üzerinde bir felsefi değerlendirme yaptım. Bunu vatandaş Yaşar Nuri olarak alırsanız tamam, Nazlı Hanım’a da âşık olarak nişanlandım. Aşkım da devam edecek. Herkes haftada bir âşık oluyor, biz de ömrümüzde iki defa âşık olalım.

BENİ KISKANIYOR

-Onun beni kıskandığını biliyorum da… Benim onu kıskanacağım bir davranış içine girmez Nazlı Hanım. Çok akıllı, çok derinliği olan biri. İkimizin arasında sıkıntı olmaz. Çevrem konumum itibariyle çok hareketlidir, bu yüzden kıskanıyor olabilir. Şimdi ben evlendim diye bütün insanlar çevremden çekilecek değil ki. Gazetecisi var, seveni, takip edeni var. Beni manevi kurtarıcıları, manevi babaları olarak gördükleri için bazıları sarılır, öper... Tabii Nazlı da “Ne oluyoruz!” diyebilir. Ama Nazlı bunların üstesinden gelecek ruhta, kültürde bir insan.

DÜGÜN NASIL OLACAK?

- Düğün için ne yapacağımızı henüz tespit etmedik belki teknede yapabiliriz. Nikâh şahidimiz Saba olacak. 

ALAMET-İ FARİKAM

-O benim alamet-i farikamdır. Korkunç sürprizler yaparım. Şaşırtırım. Latifeyi çok seven biriyim. Benimle sohbet ettikten sonra insanlar tadına doymuyor. Buradan Ankara’ya gidişim bile bir sürprizdir. O buraya ekibiyle kayıt için geliyor. Buluşacağımızı konuşmamış mesela, çıkıyor kayıttan, bir bakıyor ki ben oradayım. Çıkar çıkmaz şoför açıyor kapıyı “Buyurun efendim” diyor, o da haliyle şaşırıyor.

NASIL EVLENME TEKLİF ETTİ?


-Ankara’dan gelmişti. Yemeğe gidecektik. Ben de bir mücevherciyle daha önceden konuştum. Bir tek yüzük ölçüsü kalmıştı. Buluştuk. Bir anda kuyumcuya soktum onu. Hemen tak tak yüzükleri yığdılar oraya, “Ne oluyoruz” deyince “Ne oluyoruz yok, birini seç” dedim. Benim yüzüğümü de getirdiler. Böyle şeyler yapmayı severim.

BEN KONUŞTUM MU HİÇBİR KADIN KAYITSIZ KALAMAZ

- Gençliğimizde ‘Kız tavlama’ kitapları vardı ama bunlar hikâyedir. Böyle olmaz... Mesela öyle boylu, poslu yakışıklı bir adam değilim. Ama bu ayrı bir iştir. Bu ruhtur, konuştuğum hiçbir kadının bana kayıtsız kaldığını görmedim. İstersem sonucunu kesin alırım. Ben çok 1.90’lıklara nal toplattım. Hiç şansları olmaz.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK'ÜN BOŞANDIĞI EŞİ KİMDİ ALDATMA İDDİASI

Yaşar Nuri Öztürk ise mevzunun 400 bin dolar gibi bir para olduğunu söylemiş ve eşini aldatmadığını söylemişti. İddiasına göre eşi Canan Öztürk'ün ilk evliliğinden olan oğluna verdiği borcu 3 yıl sonra geri isteyince böyle bir iftiraya maruz kaldı.

CANAN ÖZTÜRK : EVDE BASTIM[]

Canan Öztürk ise Yaşar Nuri Öztürk'ü danışmanı danışmanı Şahane Sultan Müftüoğlu ile uygunsuz halde bastığını öne sürüp şunları söylemişti;

-24 Kasım'da oğlum ABD'ye dönüyordu, onu havaalanında uğurladık. Ben de Ankara'ya gittim. Eşim aradı "Hakan'ı uğurladın mı?" dedi. "Evet, ben eve gidiyorum," dedim. O benim İstanbul'daki eve gittiğimi sandı. Halbuki ben Ankara'ya gittim. Oğlum ve Nusret Sevenoğlu bana, "Lütfen anahtarınızı kullanmayın, çok farklı bir şeyle karşılaşabilirsiniz. Siz zili çalın, girin," dedi. Ben de dediklerini tuttum. Eşime telefon edip, "Ben geldim, kapıyı aç lütfen," dedim. Kapı maalesef 10 dakika sonra açıldı. Eşimin kıyafeti düzgün değildi. O sırada banyodan kilit sesi geldi. Banyoya gidip, "Çıkın dışarıya," dedim. Bu hanım, saçı başı ıslak, üstünde göğüs dekoltesi açık çıktı. İçinde hiçbir çamaşır olmadığını gördüm. Altında bir tayt ve ayakları çıplaktı. İtiştik, kendisini evden dışarıya çıkardım. Yatak odasına koştum, ortalık karışmış. Eşimin başucunda Carmen pozu dediği, sırtı açık, daha küçük yaşlarına ait bir resim duruyordu.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK İLK EŞİ VE ÇOCUKLARI

yaşar nuri öztürk eşleri ve çocukları kızı saniye öztürk Yaşar Nuri Öztürk iki kez evlenip boşandı. İlk evliliğinde Saniye Öztürk isminde bir kızı var. Olaylı bitin ikinci evliliğinden de bir oğlu bulunuyor.

Trabzon doğumlu olan Yaşar Nuri Öztürk, Bayburtlu bir anne ile Sürmeneli bir babanın çocuğu olarak Küçükdere köyünde doğmuştur. İlk eğitimini babasından Kur'an okuyarak aldı ve dokuz yaşında hâfız oldu. On yıllık klâsik medrese eğitiminden sonra hukuk ve ilahiyat tahsilini tamamladı.

Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca dillerinde çeşitli çalışmaları bulunan Yaşar Nuri Öztürk, 1978 ve 1982'de "Türkiye Millî Kültür Vakfı" ödülünü kazandı.


Nazlı Kanaat'la ilişkisi[]

Mide kanseri olan Yaşar Nuri Öztürk zon günler geçiriyor. Gözler bu zor günlerinde nişanlısı Nazlı Kanaat’ı arıyor. Peki kimdir Yaşar Nuri Öztürk’ün uzatmalı nişanlısı Nazlı Kanaat niye ortalarda yok?

Yaşar Nuri Öztürk eşi Canan Öztürk’den 2009 yılında boşandı. Bu boşanma o dönem hayli kirli olmuştu. Canan Öztürk 18 yıllık evliliği bitirirken Yaşar Nuri Öztürk hakkında deprem etkisi yaratan bir aldatma iddiasında bulunmuştu.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ÜN BOŞANDIĞI EŞİ KİMDİ ALDATMA İDDİASI[]

Yaşar Nuri Öztürk ise mevzunun 400 bin dolar gibi bir para olduğunu söylemiş ve eşini aldatmadığını söylemişti. İddiasına göre eşi Canan Öztürk’ün ilk evliliğinden olan oğluna verdiği borcu 3 yıl sonra geri isteyince böyle bir iftiraya maruz kaldı.


CANAN ÖZTÜRK : EVDE BASTIM[]

Canan Öztürk ise Yaşar Nuri Öztürk’ü danışmanı danışmanı Şahane Sultan Müftüoğlu ile uygunsuz halde bastığını öne sürüp şunları söylemişti;

-24 Kasım’da oğlum ABD’ye dönüyordu, onu havaalanında uğurladık. Ben de Ankara’ya gittim. Eşim aradı “Hakan’ı uğurladın mı?” dedi. “Evet, ben eve gidiyorum,” dedim. O benim İstanbul’daki eve gittiğimi sandı. Halbuki ben Ankara’ya gittim. Oğlum ve Nusret Sevenoğlu bana, “Lütfen anahtarınızı kullanmayın, çok farklı bir şeyle karşılaşabilirsiniz. Siz zili çalın, girin,” dedi. Ben de dediklerini tuttum. Eşime telefon edip, “Ben geldim, kapıyı aç lütfen,” dedim. Kapı maalesef 10 dakika sonra açıldı. Eşimin kıyafeti düzgün değildi. O sırada banyodan kilit sesi geldi. Banyoya gidip, “Çıkın dışarıya,” dedim. Bu hanım, saçı başı ıslak, üstünde göğüs dekoltesi açık çıktı. İçinde hiçbir çamaşır olmadığını gördüm. Altında bir tayt ve ayakları çıplaktı. İtiştik, kendisini evden dışarıya çıkardım. Yatak odasına koştum, ortalık karışmış. Eşimin başucunda Carmen pozu dediği, sırtı açık, daha küçük yaşlarına ait bir resim duruyordu.


Hoca beni iki eşli bir hayata alıştırmak istedi[]

HYP Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk'ün kendisini eski danışmanı Şahane Sultan Müftüoğlu ile aldattığını iddia eden 18 yıllık eşi Canan Öztürk, konuştu. Öztürk, bu olayın siyasi bir komplo olduğunu düşündüğü için sabrettiğini söylüyor..

Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı, İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk'ün eşi Canan Öztürk'le evliliklerinde yaşadığını iddia ettiği ihanetin ayrıntılarını konuşmak, benim için çok zor oldu. Çünkü dile getirilen iddiaların 18 yıllık evli ve kamuoyunun gözü önünde saygınlığı olan iki kişi arasında yaşandığını, özel hayatlarına kimsenin giremeyeceğini düşünüyordum.

Tâ ki Yaşar Nuri Öztürk'ün eski danışmanı Şahane Sultan Müftüoğlu'nu bir televizyon programında canlı yayında dinlediğim geceye kadar... Müftüoğlu, bu olayların hepsinin yalan olduğunu, Canan Öztürk hakkında hakaret davaları açtığını anlattı.

Bir gün sonra da bu kez Canan Hanım, Ankara'da bir basın toplantısıyla elindeki bütün kanıtları, telefon mesajlarını gösterdi.

Biz de olay bu kadar ortaya çıktıktan sonra kafalarda oluşan soru işaretlerine yanıt bulmak istedik. Canan Öztürk, "Yüce yargının hakkaniyetine inanıyorum," diyerek, bütün sorularımı yanıtladı.

- "Canan Öztürk, neden eşini üç yıl önce Ankara'daki evlerinde danışmanıyla bulduğu gün, onuruyla terk etmedi?" sorusuna, "Hillary Clinton da bunu yaşadı, ama eşini terk etmedi. Bu siyasi bir komplo," yanıtını verdiniz. Gerçekten bu olayın Monica Lewinsky-Bill Clinton arasında yaşananlarla benzerlik taşıdığını mı düşünüyorsunuz?

- Evet, ben başında komplo olduğunu düşünüyordum. Çünkü eşim bu olaydan sonra bana "Zaman içinde danışmanlığını bitireceğim, diye söz verdi, ama bitiremedi, "Şu anda bitirirsem de başıma başka sıkıntılar açılır," dedi.

- 24 Kasım 2006'da Ankara'daki evinize gittiğinizde neler gördünüz?

- 24 Kasım'da oğlum ABD'ye dönüyordu, onu havaalanında uğurladık. Ben de Ankara'ya gittim. Eşim aradı "Hakan'ı uğurladın mı?" dedi. "Evet, ben eve gidiyorum," dedim. O benim İstanbul'daki eve gittiğimi sandı. Halbuki ben Ankara'ya gittim.


Oğlum ve Nusret Sevenoğlu bana,[]

Prof.Dr._Yaşar_Nuri_ÖZTÜRK_Hocanın_oğlu_Yrd.Doc.Dr._Mustafa_Tahir_ÖZTÜRK_Ceviz_Kabuğu_23.01.2016_(Yrd.Doc.Dr._Mustafa_Tahir_ÖZTÜRK)_Ulusalkanal

Prof.Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK Hocanın oğlu Yrd.Doc.Dr. Mustafa Tahir ÖZTÜRK Ceviz Kabuğu 23.01.2016 (Yrd.Doc.Dr. Mustafa Tahir ÖZTÜRK) Ulusalkanal

"Lütfen anahtarınızı kullanmayın, çok farklı bir şeyle karşılaşabilirsiniz. Siz zili çalın, girin," dedi. Ben de dediklerini tuttum. Eşime telefon edip, "Ben geldim, kapıyı aç lütfen," dedim. Kapı maalesef 10 dakika sonra açıldı. Eşimin kıyafeti düzgün değildi. O sırada banyodan kilit sesi geldi. Banyoya gidip, "Çıkın dışarıya," dedim. Bu hanım, saçı başı ıslak, üstünde göğüs dekoltesi açık çıktı. İçinde hiçbir çamaşır olmadığını gördüm. Altında bir tayt ve ayakları çıplaktı. İtiştik, kendisini evden dışarıya çıkardım. Yatak odasına koştum, ortalık karışmış. Eşimin başucunda Carmen pozu dediği, sırtı açık, daha küçük yaşlarına ait bir resim duruyordu.

- İlişkiniz, o olaydan sonra hiçbir şey olmamış gibi devam etti mi?

- Hayır, her şey koptu. İstanbul'a geliyor, yarım gün sonra kafasını topluyor, eski Yaşar Nuri oluyordu. Bana "Sıkma canını, bunlar geçer," diyordu. Şimdi bana "Niye o tarihte ayrılmadın?" diye soruyorlar.

Niye ayrılayım? 18 yılı bir kadın için birdenbire kaldırıp atabilir misiniz? 16 yaşında bir çocuğunuz var.

- Eşinizle Şahane Hanım'ı Ankara'daki evinizde bulunca, niye babasını aradınız? Olayı anlattığınızda ilk yorumu ne oldu?

- "Kızınızın sırtı yarı açık Carmen pozu dediği fotoğrafının eşimin yatak odasında ne işi var, diye sordum, adam önce güldü, sonra "Orası ev mi, ofis mi?" dedi.

O sırada diğer kızının "Babacığım önemli değil, sırtı açık resmiymiş," dediğini duydum.

Bir danışmanın, bir genel başkanın yatak odasına resmini koyması ona önemli gelmedi.

Telefonu kapattım zaten, daha fazla konuşamadım.

Bana böyle cevap veren bir babayla daha ne konuşabilirdim?

Eşime, "Bu siyasi bir komplo," dedim. Hoca da o sırada bana "O aileye her şeyi anlatma," diye işaret yaparak, başka detayları anlatmamam için beni durdurdu.

- Siyasi bir komplo olduğunu ispatlayabilir misiniz?

- Ben bunları asla ispat edemem. Ben öyle hissediyorum. Yanlışlıklar var. Bir babanın böyle cevap vermemesi lazım. Ev değil de ofis olsa bir şey değişecek mi?

- Şahane Hanım'ın yatak odanızda bulduğunuz fotoğrafı ne oldu?

- Hoca çerçeveyi o akşam kırdı.

- Sonra ne yaptınız?

- Bilgisayara girip, başka fotoğraflarını da yüklediğini gördüm. Niye yüklüyor? Daha önceki danışmanlarının fotoğrafını niye yüklemedi?

- Şahane Hanım, kendisine ait el yazısıyla yazıldığını iddia ederek basına gösterdiğiniz bazı kâğıtların kesinlikle ona ait olmadığını, bunların şarkı sözleri olduğunu, ne gibi bir sakıncası olabileceğini söylüyor.

- Bu kadın "Ben tertemiz ideallerle siyasete girdim, Milli Mücadele uğrunda savaşıyorum," diyor. Ankara'daki evimizde eşimin masasının üstünde Göksal Küçükali ile Emin Şirin'in yazışmalarının bir kopyasını gördüm, hocaya göndermişler, üzerinde de bu hanımın el yazısıyla "Ege i... bölgedir," yazıyor.

Ayrıca şarkı sözüyse, senin hâlâ benim evimde, Temmuz 2008'de ne işin var?

Ve eşim bana sürekli "Burada yok, yurtdışında," diyordu.

Ayrıca bence o kadar pervasız ki çalıştığı resmi kurum, İngiliz Büyükelçiliği'ne ait bir kâğıdın üzerindeki "Ne istersen söyle, ama sevdama dil uzatma," yazan aşk notunu da evimde buldum.

- O kâğıtlardaki el yazılarının Şahane Hanım'a ait olduğunu nasıl kanıtlayacaksınız?

- Partiye başvuru kâğıdındaki el yazısıyla karşılaştırsınlar, anlaşılır.

- Sizin 18 yıllık evliliğinizi, hayat arkadaşlığınızı bitirme noktasına getiren sadece bu el yazısıyla yazılan notlar mı oldu?

- Hayır, ama bunların nasıl bir oyun olduğunu göstermek açısından önemli. Benim evliliğim çok büyük bir yara aldı, boşanmaya kadar gitti. Manevi olarak çok büyük zarar aldım. Ama bu arada binlerce HYP'linin emeği de harcandı.

- Bir TV programında canlı yayına çıkan Şahane Hanım, "24 Kasım 2006 günü siz eğer Yaşar Nuri Öztürk'ün Ankara'daki evinde olduğunuzu reddediyorsanız, o tarihte neredeydiniz?" sorusunu, "O gün MYK toplantısındaydım," diye yanıtladı. MYK, 25 Kasım'da değil miydi? Şahane Hanım gelmiş miydi?

- Evet, olay 24 Kasım'da, MYK 25 Kasım'daydı. Zaten MYK'ya gelemedi.

- Şahane Hanım'ı bu olaydan sonra parti içinde hiç gördünüz mü?

- Çok zorunlu gittiğim MYK toplantılarında uzaktan gördüm.

- Diğer partililerle bu sorununuzu paylaştınız mı? Onlar size destek oldu mu?

- Evet, eşim bir yandan, onlar bir yandan, "Bu parti seçime girme hakkını bir alsın, ondan sonra gerekeni yapacağız," dediler.

- Şahane Hanım partiye girmek için internetten başvurmuş, onu siz almışsınız. Hocayla siz mi tanıştırdınız?

- Hayır, hoca 24-26 Haziran 2006 arasında parti çalışmaları için Antalya'ya gittiğinde tanışmışlar. Hatta eşim ajandasına o gün "Zangoçla tanışma," yazmış. Antalya'da partiye girmek istediğini söyleyerek el yazısıyla formu doldurmuş. İnternet sitemizin başvuru bölümüne göndermiş. Sitenin başında da ben olduğum için kendisini aramışım. Ben hatırlamıyorum ama "Ne kadar güzel, senin gibi genç, eğitimli biri partimize katıldı," diye memnuniyetimi belirtmişim. Demek ki ben onun iddia ettiği gibi gençlere saldırmıyorum. Sonra MYK'ya alındı.

SMS mesajları[]

İŞTE, YAŞAR NURİ'NİN ÇAPKINLIK MESAJLARI: "DUDAKLARIMI KÖPÜK YAPMANI ÖZLEDİM..."



3.4.2009 - 11:21





Yaşar Nuri Öztürk’ün eşi Canan Öztürk evliliğinde yaşadığını iddia ettiği ihaneti Kanal D’de yayınlanan Esra Ceyhan’la programında anlattı. Canan Öztürk, Yaşar Nuri Öztürk’ün Şahane Sultan Müftüoğlu ile birlikte olduğunu mesajlarla da kanıtladı. İşte Canan Öztürk’ün programda söyledikleri:

Canan Öztürk, Yaşar Nuri Öztürk’ün Şahane Sultan Müftüoğlu ile birlikte olduğunu mesajlarla da kanıtladı. 

Kanal D’de Esra Ceyhan’ın programına çıkan Canan Öztürk, eşi Yaşar Nuri Öztürk’e sevgilisinden geldiğini iddia ettiği mesajları açıkladı

'Yutmaktan mürekkep balığına döndüm'

“Oğlum Amerika’da yaşıyor. Bizi ziyarete geldi. Hocayı çok sever. Hatta hocayla evlenemizi neden olan oğlumdur. Oğlumla biz İstanbul’daki evdeydik. Hoca Ankara’daydı yanımıza geleceğini söyledi ama 18’inde gelmedi. Uçağı kaçırdım dedi gelmedi. 19’unda geldi ve ona o gün iki mesaj geldi. Bunları Türk halkıyla paylaşacağım çünkü yutmaktan mürekkep balığına döndüm. Onun yazdığı mesajlardan bir tanesi: ’Canınıza kurban olayım. Kendimi sizin ağzınızdan çıkan sözcüklerden dinlemek ne büyük onur. Sonra ingilizce yazıp Son gerçek gösteriyorki sen benim kalbimsin’ve eşim uçağı kaçırdığını söyleyerek İstanbul’a gelmiyor. Bundan sonra benim şüphelerim iyice arttı.

Göğüs dekoltesi karşımdaydı

24 Kasım’da oğlum Amerika’ya dönüyordu onu havaalandından uğurladık. 24 kasım günü ben Ankara’ya gittim. Eşim aradı ’Hakan’ı uğurlandın mı’dedi. Evet ben eve gidiyorum dedim. O benim İstanbul’daki eve gittiğimi sandı. Halbuki ben Ankara’ya gittim. Oğlum ve Nusret Sevenoğlu bana dediki ” Lütfen anahtarınızı kullanmayın, çok farklı bir şeyle karşılaşabilirsiniz, kaldıramayabilirsiniz, bir yerinize bir şey olabilir. Siz normal zili çalın girin “ dedi. Ben de dediklerini tuttum. Şimdi bunları burada anlatıyorum ve insanlar ne kadar rahat anlatıyor diyebilir ama o günler çok sıkıntılı günlerdi, hiç kolay değildi. Gittim. Eşime telefon açtım ’Ben geldim’dedim. O da bana ’Aaa öyle mi ben de biraz sonra çıkıyorum’dedi. ’Hayır’dedim ’Ben geldim ve kapının önündeyim, lütfen kapıyı aç’dedim. Kapı maalesef 10 dakika sonra açıldı. Eşimin kıyafeti düzgün bir kıyafet değildi. Üzerine bir pantolon bir gömlek geçirmiş. O sırada banyodan trak trak iki tane kilit sesi geldi. Doğru banyoya fırlayıp ’çıkın dışarıya’dedim. Bu hanım saçı başı ıslak, üstünde göğüs dekoltesi açık, zaten tutuğum an içinde de hiçbir çamaşır olmadığını gördüm. Altında bir tayt ve ayakları çıplak. Saç baş yüz ıslanmış.

İtişmeye başladık

Çıkın dışarı dedim ve tartışmaya ve itişmeye başladık. Kendisinin yüksek topuklu ayakkabıları vardı dolabta, onlar şu anda bende. Üzerine tüylü bir mont gibi bir şeyi vardı üzerine onu aldı, ben onu ittirerek kapıdan dışarıya attım. Bir takım şeyler söylemeye çalışıyor ama söylenecek bir şey yoktu çünkü ben göreceğimi gördüm. Hoca bir şey diyemedi, yüzü gözü sapsarı oldu. Ben doğru yatak odasına koştum, tabi ortalık karışmış. Bir baktım eşimin başucunda Carmen pozu dediği sırtı açık yanından göğüsü görünen daha küçük yaşlarına ait bir resim çerçevelenmiş ve eşimin başucuna koymuş. Bunları Türk halkı bilecek insanların nasıl tezgahlara komplolara çekilebildiğini bunları bilecek. Bunlar ibret bir vakadır. Resmi elime alıp eşime ’bu ne oluyor’dedim. Olayların bu gidişi o kadar hale geldiki bu kadın bana mendebur adını taktı.

Bana Mendi teyze diye hitap etmeye başladı yolladığı mesajlarda. Şimdi size bir mesaj daha okuyacağım:

’Çok özledim sizi göremediğim için sinirlendim o yüzden sessiz kaldım.’’

Hasretinize dayanamıyorum görüşememize sebep olmalarına tahammül edemiyorum’Bu mesaj gece yarısını geçe geldi. Şimdi hanımefendi bir mesaj daha yazmış: ”

Beraber yemek yapmayı, traş olurken öpüp dudaklarımı köpük yapmayı koltukta kaykılıp ne olur uyuma demeyi beraber film izlemeli tartışınca trip atıp yanına gelmeyi beklemeyi, terlik giy demeni, beni komik kıskanmalarını çok özledim “

Üstündeki mesajı okumuyorum çok ağır iğrenç çirkin bir şey var. Devam ediyorum ”

Seni kıskanınca masa altından tekme sallamayı, koy onu oreye (alay ediyor eşimin Trabzon şivesiyle) demeni.

İki bardak yıkayınca çok bulaşık yıkamış gibi havaya girmeni , ayrı kaldıktan sonra her biraraya geldiğimizde gözlerime beni ilk defa görüyormuş gibi bakmanı

I Love You Karadut demeni çok özledim.

Bakın Esra Hanım her şeyi helal ederim ama ağır alerjik, öksürük nöbetleri içinde sabahlara kadar gözyaşları içinde yaptığım binlerce sayfa deşifreyi hiçbir şekilde helal etmiyorum. (Ağlıyor) Kesinlikle hakkımı helal etmiyorum.“

Yaşar Nuri Öztürk'ün oğlu Cüneyt Öztürk AK Parti'den aday[]

AK Parti'ye en muhalif isimlerden olarak bilinen ve bir dönem CHP'de de siyaset yapan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün oğlu sürpriz bir başvuru yaptı. Öztürk'ün oğlu Bursa'dan AK Parti aday adayı oldu.

İlahiyat profesörlüğü kadar AK Parti muhalifliği de ön plana çıkan ve Halk TV'nin daimi konuklarından Yaşar Nuri Öztürk'ün oğlu Bursa'dan AK Parti milletvekilliği aday adayı oldu.

Akşam gazetesinden yer alan habere göre Ziraat Bankası Gemlik Şube Müdürlüğü görevinden istifa eden Cüneyt Öztürk, dün AK Parti Bursa İl Başkanlığı'nda gerçekleştirilen basın toplantısında aday adaylığını ilan etti.
    

Babası "inadına mini etek çağrısının" ortağı

Oğlu AK Parti'ye geçen Yaşar Nuri Öztürk, son olarak Halk TV'de Uğur Dündar'ın sunduğu ve "Cumhuriyet AK Parti'den korumak için inadına mini etek inadına dekolte" çağrısının yapıldığı programın konuğu olarak ön plana çıkmıştı.

Vefatı[]

Uzun süredir kanser hastalığı ile mücadele eden ve önceki gün hayatını kaybeden ilahiyatçı yazar Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk son yolculuğuna uğurlandı. Öztürk, cuma namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Kanlıca’daki aile kabristanlığına defnedildi.


Önceki gün doğum gününde, 71 yaşında hayatını kaybeden eski milletvekili ve ilahiyatçı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün Türk bayrağına sarılı tabutu Şakirin Camii’ne getirildi. Yakınları ve sevenlerinin erken saatlerde doldurmaya başladığı cami avlusunda oğulları Cüneyt, Mustafa Tahir, Ali Nuri ile kızı Saniye Öztürk taziyeleri kabul ediyor. Sevenleri, ünlü hocayı tabutu başında dualar etti.


Oğlu Cüneyt Öztürk yaptığı basın mensuplarına yaptığı açıklamada büyük üzüntü yaşadıklarını belirtti.

"ALLAH DOĞDUĞU GÜNDE KENDİSİNİ YANINA ALDI"

Öztürk, "Ülkemizin çok değerli bir evladı hayata gözlerini yumdu. Hepimiz çok üzgünüz. Son 3-4 ayını hastanede ve evde tedavi altında geçirdi. Yanımızdaydı, elimizin altındaydı. Çok güzel bir vefatı oldu. Tabi vefatların hiçbiri güzel değildir. Ama şekil olarak bizleri üzmedi, kendini yormadı. Allah doğduğu günde kendisini yanına aldı. Hepimizin, vatanımızın, Türk-İslam aleminin başı sağ olsun" diye konuştu.

YÜZLERCE KİŞİ KATILDI

Cenaze namazına, Öztürk'ün oğulları Mustafa, Cüneyt, Halil ve kızı Saniye'nin yanı sıra CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’li Muharrem İnce, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Yeditepe Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bedrettin Dalan, işadamı Yılmaz Ulusoy, Mustafa Sarıgül, Saba Tümer, şarkıcı Çelik ve yüzlerce seveni katıldı. Öztürk’ün ailesi namaz öncesi taziyeleri kabul etti. Daha sonra kılınan namazın ardından Öztürk’ün cenazesi, omuzlarda tekbirler eşliğinde cenaze arabasına konuldu. Bu sırada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da tabuta omuz verdi. Öztürk, defnedilmek üzere Kanlıca mezarlığına götürüldü.

Haber spikeri Gülgün Feyman "Son ana kadar o kadar yakındık ki. Çok büyük bir kayıp. Öğretileri çok kıymetli." şeklinde konuştu.

Cenazeye katılan Bedrettin Dalan, "Allah rahmet eylesin. mekanı cennet olsun" dedi. Şişli Belediyesi eski .Başkanı Mustafa Sarıgül ise "Hepimizin sevdiği, hepimizin çok önem verdiği inançlara saygılı, laikliği savunan değerli bir bilim adamıydı. Allah rahmet eylesin" dedi. İşadamı Yılmaz Ulusoy ise "45 senelik arkadaşım. Sık sık görüşür dini sohbetlerde bulunup bilgi alışverişi yapardık. Yaşar hoca bana göre son yüz yılda yetişmiş en önemli din adamıydı" dedi.

CENAZEDE ZAMAN ZAMAN GERGİNLİK YAŞANDI

Cenaze namazını kıldırmak üzere imam, tabut başında helallik isterken mikrofondan sesi az gelince vatandaşlar tepki gösterdi. Hocanın sesini duyamayan vatandaşlar, ıslık ve alkış çalarak sesin gelmediğini ifade ettiler. Bunun üzerine yeni bir ses sistemi getirilerek, ses krizi çözüldü. Cenaze aracı camiden ayrıldıktan sonra ise vatandaşlar bir halk otobüsüne binmek istedi. Otobüsün dolu olması nedeniyle şoför durmayınca, cenazeye katılanlar otobüsün önünü kesti. Bu sırada gerginlik yaşandı. Gerginliği trafik polisinin müdahalesi sonlandırdı.


Dış linkler[]

Advertisement