Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Duhan Suresi/WP, Duhan Suresi/VP
Zuhruf Suresi Duhan Suresi Casiye Suresi
2010 Kur'an Yılında Mersin Yenişehir Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Dünyanın En Kapsamlı Kur'an Portali Projesidir.
Disambig Bakınız: Duhan suresi/MEAL, Duhan suresi/VİDEO, Duhan suresi/TEFSİR, Duhan suresi/TEZHİB, Duhan suresi/HAT, Duhan suresi/FAZİLETİ, Duhan suresi/HİKMETLERİ, Duhan suresi/, Duhan suresi/KERAMETLERİ, Duhan suresi/AUDİO, Duhan suresi/HADİSLER, Duhan suresi/Elmalı orijinali, Duhan suresi/Transkriptleri, Duhan Suresi/NAKİLLER, Duhan Suresi/Elmalılı Tefsiri


Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Japonca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
44/0
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
44/1
حم
Hâ, mîm.
ハー・ミーム。
Ha. Mim.
44/2
وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ
Hem kitabı mübîn hakk için
(事物を)明瞭にする,この啓典にかけて(誓う)。
By the Scripture that maketh plain
44/3
إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ ۚ إِنَّا كُنَّا مُنْذِرِينَ
Elhak biz onu bir mübârek gecede indirdik, çünkü biz nezîr gönderiyorduk
本当にわれは,祝福された夜,これを下して,(悪に対して不断に)警告を与え(ようとす)るものであろ。
Lo! We revealed it on a blessed night. Lo! We are ever warning.
44/4
فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ
Bir gece ki her hikmetli emir onda ayırd edilir
その(夜)には,英知に就いて凡ての事が明確にされる。
Whereupon every wise command is made clear
44/5
أَمْرًا مِنْ عِنْدِنَا ۚ إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ
Tarafımızdan emir, çünkü biz Resul gönderiyorduk
わが許からの命令である。本当にわれが何時も使徒を)遣わすのは,
As a command from Our presence. Lo! We are ever sending
44/6
رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Rabbından bir rahmet olarak, hakikat o, öyle semî' öyle alîmdir
あなたの主からの慈悲である。本当にかれは,全聴にして全知であられ,
A mercy from thy Lord. Lo! He is the Hereafter, the Knower,
44/7
رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ
O Göklerin ve Yerin ve bütün aralarındakilerin rabbıdır ehli yakîn olsanız
天と地,そしてその間の凡てのものの主である。もしあなたがた(の信仰)が確かならば。
Lord of the heavens and the earth and all that is between them, if ye would be sure.
لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ ۖ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Ondan başka Tanrı yoktur, hem diriltir hem öldürür, hem sizin rabbınız hem de evvelki atalarınızın rabbı
かれの外に神はなく,生を授け死を授けられる。あなたがたの主,またあなたがたの祖先の主であられる。
There is no God save Him. He quickeneth and giveth death; your Lord and Lord of your forefathers.
44/9
بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ يَلْعَبُونَ
Fakat onlar şekk içinde oynuyorlar
それなのにかれらは疑って,戯れている。
Nay, but they play in doubt.
فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُبِينٍ
O halde gözet o Semânın açık bir duman ile geleceği günü
待っていなさい,天が明瞭な煙霧を起す日まで。
But watch thou (O Muhammad) for the day when the sky will produce visible smoke
44/11
يَغْشَى النَّاسَ ۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ
Ki nâsı saracaktır, bu bir elîm azâbdır
(それは)人びとを包む。(かれらは言う)。「これは痛ましい懲罰です。」
That will envelop the people. This will be a painful torment.
44/12
رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ
Rabbenâ! bizden bu azâbı aç, çünkü biz mü'minleriz diyecekler
「主よ,わたしたちからこの懲罰を免じて下さい。本当に信仰いたします。」
(Then they will say): Our Lord relieve of the torment. Lo! we are believers:
44/13
أَنَّىٰ لَهُمُ الذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مُبِينٌ
Onlara düşünmek, ıbret almak nerede? Kendilerine ap açık anlatan bir Resul geldi de
どうして(再び)かれらに訓示があろう。かれらには公明な使徒が確かに来たのに,
How can there be remembrance for them, when a messenger making plain (the truth) had already come unto them,
44/14
ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌ
Sonra ondan döndüler, öğretilmiş dediler, bir mecnun dediler
かれらはかれ(使徒)から背き去って,「他人に入れ智恵された者,(ほ?)かれた者です。」と言ったではないか。
And they had turned away from him and said: One taught (by others), a madman?
44/15
إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا ۚ إِنَّكُمْ عَائِدُونَ
Biz o azâbı biraz biraz açacağız, fakat siz yine döneceksiniz
われが暫くの間,懲罰を解除すると,あなたがたは必ず(不信心に)戻る。
Lo! We withdraw the torment a little. Lo! ye return (to disbelief).
يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَىٰ إِنَّا مُنْتَقِمُونَ
Amma o büyük satvetle sıkıvereceğimiz gün her halde biz intikam alacağız
われが猛襲する(審判の)日,本当にわれは,(厳正に)報復する。
On the day when We shall seize them with the greater seizure (then), in truth We shall punish.
44/17
وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَاءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ
Celâlım hakkı için onlardan evvel Fir'avnin kavmını fitneye düşürdük, onlara da kerîm bir Resul gelmişti
かれら以前にも,われはフィルアウンの民を試・た。その時かれらに尊い使徒(ムーサー)が来て,
And verily We tried before them Pharaoh's folk, when there came unto them a noble messenger,
44/18
أَنْ أَدُّوا إِلَيَّ عِبَادَ اللَّهِ ۖ إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Şöyle diye: Allahın kullarını bana teslim edin, çünkü ben size emîn bir Resulüm
(言った。)「アッラーのしもべたち(イスラエルの子孫)を,わたしに返しなさい。本当にわたしは,あなたがたの許にやって来た誠実な使徒です。
Saying: Give up to me the slaves of Allah. Lo! I am a faithful messenger unto you.
وَأَنْ لَا تَعْلُوا عَلَى اللَّهِ ۖ إِنِّي آتِيكُمْ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ
Ve Allaha karşı baş kaldırmayın, çünkü ben size açık bir bürhan ile geliyorum
アッラーに対して,高慢であってはなりません。本当にわたしは明白な権威をもって,あなたがたの所にやって来たのです。
And saying: Be not proud against Allah. Lo! I bring you a clear warrant.
44/20
وَإِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَنْ تَرْجُمُونِ
Ve haberiniz olsun ki ben sizin beni recminizden rabbım ve rabbınıza sığınmışımdır
あなたがたが(わたしを)石撃ちにするなら,わたしそしてあなたがたの主でもある御方に,救いを求めます。
And lo! I have sought refuge in my Lord and your Lord lest ye stone me to death.
44/21
وَإِنْ لَمْ تُؤْمِنُوا لِي فَاعْتَزِلُونِ
Onun için eğer bana iyman etmezseniz bari benden çekilin
もしあなたがたが,わたしを信じないならば,わたしには構わないでください。」
And if ye put no faith in me, then let me go
فَدَعَا رَبَّهُ أَنَّ هَٰؤُلَاءِ قَوْمٌ مُجْرِمُونَ
Sonra rabbına duâ etti: bak bunlar mücrim bir kavim dedi
そこで,かれは主に祈っ(て言っ)た。「これらは罪深い人びとです。」
And he cried unto his Lord (saying): These area guilty folk.
فَأَسْرِ بِعِبَادِي لَيْلًا إِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ
Hemen; buyurdu; kullarımı geceleyin yürüt, çünkü siz ta'kıyb olunacaksınız
(主の御答えがあった。)「あなたは夜の中に,わがしもべと共に旅立て。必ずあなたがたに追っ手がかかろう。
Then (his Lord commanded) Take away my slaves by night. Lo! ye will be followed,
وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْوًا ۖ إِنَّهُمْ جُنْدٌ مُغْرَقُونَ
Ve denizi açık bırak, çünkü onlar ordu halinde gelip gark olunacaklar
そして海は(渡った後)分けたままにして置け。本当にかれらは,溺れてしまうことであろう。」
And leave the sea behind at rest, for lo! they are a drowned host.
كَمْ تَرَكُوا مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Neler terketmişlerdi: ne Cennetler, ne kaynaklar,
かれらは,如何に多くの園と泉を残したか。
How many were the gardens and the water springs that they left behind,
44/26
وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ
Ne çiftlikler, ne kerîm makam
また(豊かな)穀物の畑と,幸福な住まいを,
And the cornlands and the goodly sites
44/27
وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ
Ve içinde zevk sürdükleri ne ni'met ve refah
またかれらがそこで享楽していた良い物を(残したか。)
And pleasant things wherein they took delight!
44/28
كَذَٰلِكَ ۖ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْمًا آخَرِينَ
Evet öyle ve hep onları başka bir kavma miras kıldık
(かれらの最後は)こうであった。そしてわれは,外の民に(それらを)継がせた。
Even so (it was), and We made it an inheritance for other folk;
فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَرِينَ
Binnetice ne Gök ağladı üzerlerine ne Yer ne de imhal olundular
かれらのために,天も地も泣かず,かれらに猶予も与えられなかった。
And the heaven and the earth wept not for them, nor were they reprieved.
وَلَقَدْ نَجَّيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مِنَ الْعَذَابِ الْمُهِينِ
Celâlım hakkı için, Beni İsraîli kurtarmıştık: o ihanetli azâbdan
われは,イスラエルの子孫を屈辱の懲罰から救い,
And We delivered the Children of Israel from the shameful doom
44/31
مِنْ فِرْعَوْنَ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَالِيًا مِنَ الْمُسْرِفِينَ
Fir'avinden, çünkü o üstün müsriflerden idi
フィルアウンから(救い出した)。本当にかれは,高慢で無法者であった。
(We delivered them) from Pharaoh. Lo! he was a tyrant of the wanton ones.
وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ عَلَىٰ عِلْمٍ عَلَى الْعَالَمِينَ
Ve şanım hakkı için: biz onları bir ılim üzere âlemîne karşı ıhtıyar eylemiştik
われは思うところにより,かれらを諸民族の上に選んだ。
And We chose them, purposely, above (all) creatures.
وَآتَيْنَاهُمْ مِنَ الْآيَاتِ مَا فِيهِ بَلَاءٌ مُبِينٌ
Ve onlara âyetlerden öylesini vermiştik ki onda açık bir ni'met ile imtihan vardı
そして明白な試練を含む,数々の印を与えた。
And We gave them portents wherein was a clear trial.
44/34
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَيَقُولُونَ
Fakat şu berikiler diyorlar ki:
さてこれら(マッカの偶像信者)は(愚かにも)言う。
Lo! these, forsooth, are saying:
44/35
إِنْ هِيَ إِلَّا مَوْتَتُنَا الْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُنْشَرِينَ
İlk ölümümüzden ilerisi yok ve biz yeniden neşrolunacak değiliz
「わたしたちは最初死ねば(2度と)起こされない。
There is naught but our first death, and we shall not be raised again.
فَأْتُوا بِآبَائِنَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Haydi getirin babalarımızı doğru iseniz
もしあなたがた(の言葉)が真実なら,わたしたちの祖先を連れ戻して・なさい。」
Bring back our fathers, if ye speak the truth!
أَهُمْ خَيْرٌ أَمْ قَوْمُ تُبَّعٍ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ أَهْلَكْنَاهُمْ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِمِينَ
Ya onlar mı hayırlı? Yoksa Tübbain kavmı ve onlardan evvelkilermi? Hep onları helâk ettik, çünkü mücrim idiler
かれら(マッカの偶像信者)はトッバウの民か,またそれ以前の者たちより優れているのか。われはかれら(諸民族)を滅ぼしたのである。本当にかれらは罪を犯した者であった。
Are they better, or the folk of Tubba and those before them? We destroyed them, for surely they were guilty.
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ
Ve biz o Göklerle Yeri ve aralarındakileri oyunculukla yaratmadık
われは天と地,そしてその間にある凡てのものを,戯れに創ったのではない。
And We created not the heavens and the earth, and all that is between them, in play.
44/39
مَا خَلَقْنَاهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
İkisini de ancak hak sebebiyle yarattık ve lâkin pek çokları bilmezler
われは,天地とその間の凡てのものを,只真理のために創った。だが,かれらの多くは理解しない。
We created them not save with truth; but most of them know not.
44/40
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ مِيقَاتُهُمْ أَجْمَعِينَ
Haberiniz olsun ki o fasıl günü hepinizin mikatıdır
本当に(善悪の)選別の日は,凡てのものに定められた日である。
Assuredly the Day of Decision is the term of all of them,
44/41
يَوْمَ لَا يُغْنِي مَوْلًى عَنْ مَوْلًى شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ
O gün ki yar yardan bir şey def'edemez ve bir taraftan yardım da olunmazlar
その日,友はその友のために何も役立てず,またかれらは援助も得られない。
A day when friend can in naught avail friend, nor can they be helped,
44/42
إِلَّا مَنْ رَحِمَ اللَّهُ ۚ إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Ancak Allahın rahmetiyle yarlıgadığı başka, çünkü o öyle azîz öyle rahîmdir
だがアッラーの御慈悲を被むった者たちは別である。本当にかれは偉力ならびなく慈悲深くあられる。
Save him on whom Allah hath mercy. Lo! He is the Mighty, the Merciful.
إِنَّ شَجَرَتَ الزَّقُّومِ
Şübhesiz o zakkum ağacı çok vebal yüklenenin yemeğidir
本当にアッ・ザックームの木こそは,
Lo! the tree of Zaqqum,
طَعَامُ الْأَثِيمِ
Pota gibi karınlarında kaynar
罪ある者の糧である。
The food of the sinner!
كَالْمُهْلِ يَغْلِي فِي الْبُطُونِ
Hamîm kaynar gibi
それは溶けた銅のように内臓の中で沸騰しよう,
Like molten brass, it seetheth in their bellies
44/46
كَغَلْيِ الْحَمِيمِ
Tutun onu da yaka paça doğru Cehennemin ortasına sürükleyin
熱湯が滾りかえるように。
As the seething of boiling water.
خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَاءِ الْجَحِيمِ
Sonra da başının üstüne hamîm azâbından dökün
(声がして言われよう。)「かれを捕えよ,燃えさかる炎の只中に,引きずり込め。
(And it will be said): Take him and drag him to the midst of hell,
44/48
ثُمَّ صُبُّوا فَوْقَ رَأْسِهِ مِنْ عَذَابِ الْحَمِيمِ
Dat bakalım deyin: çünkü sen azîzdin, kerîmdin
それから,かれの頭の上に沸騰する湯の痛苦を浴びせよ。
Then pour upon his head the torment of boiling water.
ذُقْ إِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْكَرِيمُ
İşte o sizin şekk ve mücadele edip durduğunuz bu
あなたは(これを)味わうがいい。本当にあなたは,力のある尊貴な者であった。
(Saying): Taste! Lo! thou wast forsooth the mighty, the noble!
44/50
إِنَّ هَٰذَا مَا كُنْتُمْ بِهِ تَمْتَرُونَ
Elbette müttekiler emîn bir makamda
これこそあなたがたが,疑っていたものである。」
Lo! this is that whereof ye used to doubt.
44/51
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ
Cennetlerde pınar başlarında
本当に,主を畏れた者は,安泰な所にいる。
Lo! those who kept their duty will be in a place secure
44/52
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Sündüs ve istebraktan elbiseler giyerek karşı karşıya
園と泉の間に,
Amid gardens and water springs,
يَلْبَسُونَ مِنْ سُنْدُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُتَقَابِلِينَ
Evet böyle, hem onları iri gözlü hurîlerle tezvic de etmişizdir
絹や錦を纒い,栗いに向かい合って,
Attired in sin and silk embroidery, facing one another.
44/54
كَذَٰلِكَ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ
Orada emniyyetler içinde her türlü yemişi çağırır getirdiler
このようにわれは,輝いた大きい目の乙女たちをかれらの配偶者にするであろう。
Even so (it will be). And We shall wed them unto fair ones with wide, lovely eyes.
44/55
يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ آمِنِينَ
İlk ölümden başka ölüm datmazlar
かれらはそこで平安に,凡ての果実を求められ,
They call therein for every fruit in safety.
44/56
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَىٰ ۖ وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ
Korumuştur da onları o Cahîm azâbından
最初の死の外に,そこで(再び)死を味わうことはなく,燃える炎の責め苦から守護されよう。
They taste not death therein, save the first death. And He hath saved them from the doom of hell,
44/57
فَضْلًا مِنْ رَبِّكَ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Hepsi rabbından bir fadl olarak, işte budur ancak fevzi azîm
あなたの主からの賜物,それこそは至福の成就であろ。
A bounty from thy Lord. That is the supreme triumph.
44/58
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
Biz onu sâde senin dilinle müyesser kıldık gerek ki iyi düşünsünler
われはこの(クルアーン)を,あなたの言葉(アラビア語)で(下し)分りやすくした。かれらは,理解し諭されるかもしれない。
And We have made (this Scripture) easy in thy language only that they may heed.
44/59
فَارْتَقِبْ إِنَّهُمْ مُرْتَقِبُونَ
O halde gözet çünkü onlar gözetiyorlar
だからしばらく待って様子を見なさい。本当にかれらの方も様子を伺っているのだから。
Wait then (O Muhammad). Lo! they (too) are waiting.


Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement